EKONOMİ
126 iktisatçıdan ‘asgari ücret’ çağrısı: Beklenen değil, gerçekleşen enflasyona göre zam yapın
Yayınlanma:
1 ay önce|
Yazan:
BankaVitriniAçıklamada, “2024 yılı Temmuz ayında asgari ücret artışından kaçınılması ve 2025 yılı Ocak ayı için öngörülen artışın gerçekleşen enflasyon yerine beklenen enflasyon oranı (%25) baz alınarak belirlenmesi planı, bilimsel ve sosyal açıdan kaygı vericidir” denildi.
126 iktisatçının ortak açıklaması şöyle:
Türkiye ekonomisinde uzun süredir devam eden yüksek enflasyon sorunu, dar gelirli vatandaşlarımızı ve asgari ücretle çalışanları ekonomik olarak daha kırılgan hale getirmiş ve yaşam standartlarını ciddi ölçüde düşürmüştür.
Son dönemde uygulanan para ve maliye politikaları, enflasyonla mücadele hedefi doğrultusunda şekillendirilmektedir. Ancak, 2024 yılı Temmuz ayında asgari ücret artışından kaçınılması ve 2025 yılı Ocak ayı için öngörülen artışın gerçekleşen enflasyon yerine beklenen enflasyon oranı (%25) baz alınarak belirlenmesi planı, bilimsel ve sosyal açıdan kaygı vericidir.
Biz, aşağıda imzası bulunan iktisatçılar olarak:
– Enflasyonla mücadelenin toplumsal maliyetinin adil dağıtılması gerektiğini,
– Asgari ücretlilerin alım gücünün korunmasının sosyal devletin bir gerekliliği olduğunu,
– Gerçekleşen enflasyon oranının altında yapılacak ücret artışlarının gelir dağılımını daha da bozacağını,
– Enflasyonla mücadelenin başarısının dar gelirlilerin yaşam standartlarının düşürülmesi pahasına sağlanamayacağını, vurgulama ihtiyacı duyuyoruz.
Bu bağlamda, ekonomi politikasını yönetenleri:
– Asgari ücret artışlarında gerçekleşen enflasyon oranının dikkate alınması,
– Gelir dağılımını da gözeten bütüncül bir ekonomi politikası izlenmesi, konularında acilen adım atmaya davet ediyoruz.
İmzacı isimler
Ceyhun Elgin, Boğaziçi Üniversitesi
Adem Yavuz Elveren, İzmir Ekonomi Üniversitesi & Fitchburg State University
Cem Oyvat, University of Greenwich
A. Erinç Yeldan, Kadir Has Üniversitesi
A. Oğuz Demir, Ekonomistler Platformu
Ahmet Haşim Köse, Open University
Ahmet Makal, Ankara Üniversitesi (Emekli)
Ahmet Yılmaz, Marmara Üniversitesi
Ali Alper Alemdar, St. Francis College
Ali Rıza Güngen, McMaster University
Alper Duman, İzmir Ekonomi Üniversitesi
Anıl Aba, Yaşar Üniversitesi
Arda Tunca, Bağımsız Araştırmacı
Armağan Gezici, UWE Bristol
Ata Can Bertay, Sabancı Üniversitesi
Ayça Akarçay, Galatasaray Üniversitesi
Ayça Tekin-Koru, TED Üniversitesi
Aziz Çelik, Kocaeli Üniversitesi
Aziz Konukman, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
Baki Demirel, Yalova Üniversitesi
Begüm Özkaynak, Boğaziçi Üniversitesi
Bilin Neyaptı, Bilkent Üniversitesi
Bülent Eşiyok, İstanbul Gelişim Üniversitesi
Burçay Erus, Boğaziçi Üniversitesi
Çağla Ünlütürk, PAÜ
Caner Özdurak, Beykoz Üniversitesi
Cem Başlevent, İstanbul Kültür Üniversitesi
Cem Somel, Abant İzzet Baysal Üniversitesi (Emekli)
Çiğdem Boz, Bağımsız Araştırmacı
Değer Eryar, İzmir Ekonomi Üniversitesi
E. Ahmet Tonak, University of Massachusetts Amherst & Smith College
Ebru Voyvoda, ODTÜ
Elif Karaçimen, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Emre Özçelik, ODTÜ-Kıbrıs
Engin Kara, Cardiff University
Ensar Yılmaz, Yıldız Teknik Üniversitesi
Ercan Uygur, Ankara Üniversitesi (Emekli)
Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet Yazarı
Erol Balkan, Hamilton College
Erol Taymaz, ODTÜ
Esra Uğurlu, Leeds University
F. Ahmet Öncü, Sabancı Üniversitesi (Emekli)
Fatih Kansoy, Oxford University
Fatih Özatay, TOBB ETÜ
Ferhat Akyüz, Samsun Üniversitesi
Fikret Adaman, Boğaziçi Üniversitesi
Fikret Görün, ODTÜ (Emekli)
Filiz Eryılmaz, Bursa Uludağ Üniversitesi
Galip Yalman ODTÜ (Emekli)
Gökçer Özgür, Gettysburg College
Gülbiye Y.Yaşar, Ankara Üniversitesi
Güldem Atabay, Ekonomist/Yazar
Güneş Aşık, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi
Güney Işıkara, New York University
Günseli Berik, University of Utah (Emekli)
Hakan Mıhcı, Hacettepe Üniversitesi (Emekli)
Haluk Levent, İstanbul Bilgi Üniversitesi
Hasan Cömert, Trinity College-Hartford
Hasan Murat Ertuğrul, Anadolu Üniversitesi
Hasan Tekgüç, Kadir Has Üniversitesi
Hayri Kozanoğlu, Altınbaş Üniversitesi
Hüseyin Özel, Hacettepe Üniversitesi
İbrahim Semih Akçomak, ODTÜ
İlhan Döğüş, University of Europe for Applied Sciences
İnsan Tunalı, Koç Üniversitesi (Emekli)
İris Cibre, Finansal Piyasalar Uzmanı
İsmail Ertürk, Manchester University
Kamil Yılmaz, Koç Üniversitesi
Kerem Cantekin, Bağımsız Araştırmacı
Kıvanç Karaman, Boğaziçi Üniversitesi
Korkut Boratav, Ankara Üniversitesi (Emekli)
Korkut Ertürk, University of Utah
M. Aykut Attar, Hacettepe Üniversitesi
M. Kerem Çoban, SOAS, University of London & Kadir Has Üniversitesi
M. Murat Kubilay, Uluslararası Finans Uzmanı
M. Teoman Pamukçu, ODTÜ
M.Necat Coşkun, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
Mehmet Şişman, Marmara Üniversitesi
Mehmet Uğur, University of Greenwich
Mehmet Uluğ, Roskilde University
Murat Birdal, İstanbul Üniversitesi
Murat Taşdemir, İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Mustafa Ulus, Galatasaray Üniversitesi
Nesrin Nas, Ortak Yaşam Grubu
Oğuz Esen, İzmir Ekonomi Üniversitesi
Oğuz Yıldırım, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi
Oktar Türel, ODTÜ (Emekli)
Oktay Özden, Kadir Has Üniversitesi
Ömer Faruk Çolak, İktisat ve Toplum Dergisi
Öner Günçavdı, İstanbul Teknik Üniversitesi
Onur Baycan, Anadolu Üniversitesi
Onur Yeni, Hacettepe Üniversitesi
Orhan Karaca, Bağımsız Araştırmacı
Orkun Saka, City, University of London & LSE
Özcan Ceylan, Özyeğin Üniversitesi
Özge Özay, Fitchburg State University
Özgün Biçer, Marmara Üniversitesi
Özgür Narin, Ordu Üniversitesi
Özgür Orhangazi, Kadir Has Üniversitesi
Özlem Onaran, University of Greenwich
Pelin Akçagün, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Pınar Deniz, Marmara Üniversitesi
Pınar Kahya, İnönü Üniversitesi
Selin Pelek, Galatasaray Üniversitesi
Serdal Bahçe, Ankara Üniversitesi
Serdar Acun, Munzur Üniversitesi
Sermin Sarıca, İstanbul Üniversitesi
Sevil Acar, Boğaziçi Üniversitesi
Sevinç Mıhcı, Hacettepe Üniversitesi
Şevket Pamuk, Boğaziçi Üniversitesi (Emekli)
Sezgin Polat, Galatasaray Üniversitesi
T. Sabri Öncü, UNCTAD eski Kıdemli Ekonomisti, CAFRAL, RBI eski Araştırma Başkanı
Tahsin Bakırtaş,Sakarya Üniversitesi
Tansel Güçlü, Munzur Üniversitesi
Timur Han Gür, Hacettepe Üniversitesi
Uğur Gürses, Ekonomi Yazarı
Ümit Akçay, HWR Berlin
Umut Üzar, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Ünal Zenginobuz, Boğaziçi Üniversitesi
Veysel Ulusoy, Boston College
Yakup Karabacak, Akdeniz Üniversitesi
Yalçın Karatepe, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Yasemin Dildar, California State University
Yiğit Atılgan, Sabancı Üniversitesi
Zafer Tunca, Emekli õğretim üyesi
Ziya Öniş, Koç Üniversitesi
İlginizi Çekebilir
EKONOMİ
DİSK-AR Asgari Ücret Araştırması 2025 yayımlandı!
DİSK-AR Asgari Ücret Araştırması 2025 yayımlandı.
Türkiye’de asgari ücretin güncel durumunu, nasıl eridiğini, kapsamını, asgari ücret etrafındaki tartışmaları, dünyada ve Türkiye’de asgari ücretin gelişimini ele alan kapsamlı araştırma 9 Aralık 2025 tarihinde yapılan basın toplantısıyla DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu tarafından kamuoyuna açıklandı. Toplantıya aralarında Prof. Dr. Erinç Yeldan, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ve iktisatçı Mustafa Sönmez’in de olduğu akademisyenler ve ekonomi yazarları da katıldı.
DİSK Araştırma Merkezi, uzun yıllardır asgari ücret araştırmaları hazırlıyor. Asgari Ücret Araştırması 2025 Prof. Dr. Aziz Çelik ile DİSK-AR uzmanları Deniz Beyazbulut ve Zeynep Kandaz tarafından hazırlandı.
Araştırmanın tam metnine aşağıdaki bağlantıları ve görseli tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ayrıca araştırmanın geniş basın özeti aşağıda yer almaktadır.
Yayınlanma:
17 saat önce|
09/12/2024Yazan:
BankaVitriniDİSK Araştırma Merkezi olarak yeni bir asgari ücret araştırması ile karşınızdayız. Bilindiği gibi asgari ücret on milyonlarca yurttaşın derdi, milyonlarca işçinin ve hanenin yaşam koşullarını ilgilendiren çalışma hayatının en temel konularından, sınıf mücadelesinin temel alanlarından biridir. Bu nedenle işçi sınıfının ve emek dünyasının bu önemli başlığını biz de yıllardır kapsamlı araştırmalarla kamuoyunun gündemine taşıyoruz.
Türkiye’de asgari ücretin kapsamının giderek genişlediğini ve diğer ücretlerin asgari ücrete yakınsadığını yıllardır vurguluyoruz. Kuşkusuz asgari ücret kapsamının yaygınlığının önde gelen nedeni sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamının düşüklüğü, teşmil mekanizmasının uygulanmamasıdır. Öte yandan siyasal iktidarın yıllardır asgari ücreti otoriter-korporatist bir yaklaşımla tek başına belirmesi ve bunu seçim manivelası olarak da kullanması genel ücret düzeyinin asgari ücrete yakınsamasına ve asgari ücretle çalışanların kapsamının genişlemesine yol açıyor.
Önceki yıllardaki araştırmalarımızda olduğu gibi bu yıl da asgari ücretin kapsamına ilişkin TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması’na (HİA) dayanarak asgari ücretin kapsamının oldukça geniş olduğunu ortaya koyduk. Bu, araştırmamızın özgün yanlarından biridir.
Araştırmamızın özgün yanlarından bir diğeri ise asgari ücretin Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ile ilişkisinin ortaya konulmasıdır. Araştırmada buna ilişkin değerlendirmelere yer verdik. Asgari ücretin ulusal düzeyde belirlendiği 1974’ten bu yana asgari ücretin bölüşümdeki yerini ortaya koyduk.
Elinizdeki araştırma bilimsel ölçütler dikkate alınarak hazırlanmaya çalışılmıştır. Araştırma bir sendikal araştırma merkezinin sendikal politikaların oluşturulmasına destek olmak amacıyla hazırladığı bir çalışmadır. Bu nedenle salt teknik bir yaklaşımdan uzak durulmuş, bilimsel ölçütlere bağlı kalınarak politika yönelimli sosyal ve sınıfsal bir yaklaşımı merkeze alan bir yöntem tercih edilmiştir.
Araştırmada çok sayıda veri kaynağı kullandık ve asgari ücret üzerine çalışma yapan çok sayıda araştırmacıdan yararlandık. Hepsinin emeğine sağlık. Kuşkusuz araştırmada gözümüzden kaçabilecek olası hatalar tümüyle bize aittir.
Araştırmanın yararlı olmasını diliyor ve araştırmaya dönük katkı ve eleştirileri beklediğimizi özellikle vurgulamak istiyoruz.
DİSK-AR Asgari Ücret Araştırması 2025’e erişmek için tıklayınız.
Genişletilmiş Basın Özeti
Asgari ücret hakkında çarpıtmalar ve gerçekler 1:
Asgari ücret enflasyonun sebebi değil!
Asgari ücret konusunda en yaygın iddialardan biri asgari ücret artışının enflasyona yol açacağı şeklindedir. Ücret-fiyat sarmalı (spirali) iddiası günümüzde de özellikle ana akım iktisat çevreleri ile hükümet ve işveren örgütleri tarafından sık sık tekrarlanıyor. Oysa ücret-fiyat sarmalından söz etmek mümkün değildir. Tersine fiyat-ücret sarmalı (spirali) söz konusudur. Çünkü işçilerin enflasyon karşısında ücretlerini kendiliğinden artırma olanağı yoktur. Fiyatlar serbestçe artarken işçiler, alım gücündeki kaybı telafi etmeye çalışırlar. İlişkinin yönü ücretlerden enflasyona doğru değil, enflasyondan ücretlere doğrudur. Türkiye kâr itilimli bir enflasyon söz konusudur.
Türkiye’de 2005-2023 arası dönemde asgari ücrete bazı yıllarda resmi enflasyonun oldukça üzerinde reel artışlar yapıldı (2016, 2019 ve 2023 gibi). 2005-2015 arasında (bazı yıllar hariç) asgari ücret artışları genellikle resmi enflasyondan yüksek seyretti. Ancak bu durum enflasyonu tetiklemedi. Örneğin, 2012’de asgari ücrete yüzde net 11,8 oranında zam yapıldı. Bir önceki yılın (2011) enflasyonu yüzde 10,5’ti. 2012’de enflasyon yüzde 6,2’ye geriledi. Benzer durum 2016 yılı için de geçerlidir. Asgari ücrete AKP döneminde en yüksek reel artışın yapıldığı 2016’da enflasyon bir önceki yıla göre düştü.
Yüksek enflasyon ücretlerin alım gücünü düşürürken şirket kârlarında da yükseliş gözleniyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500 büyük şirket araştırması verilerine göre şirket kârları enflasyondan daha hızlı artarken ücret-maaş gelirleri yüksek enflasyon dönemlerinde düşüyor. Aynı durum işgücü ödemelerinin Gayri Safi Katma Değer içindeki payı için de söz konusudur.
Asgari ücret enflasyonu tetiklemiyor. Türkiye’nin son yıllardaki verileri bunu söylüyor. Asgari ücrete zam yapmamanın sebebi kaynak ve para yokluğu değil, bölüşüm meselesinde tutulan saftır. Yüksek enflasyon dönemlerinde emek gelirlerini bastırmak sermayeye kaynak aktarma aracıdır.
Asgari ücret hakkında çarpıtmalar ve gerçekler 2:
Asgari ücret artışı istihdamı düşürmedi!
Asgari ücret artışına karşı yapılan bir diğer itiraz (asgari) ücret artışlarının istihdamı düşüreceği ve işsizliği artıracağı yönündedir. Tüm bu iddialara karşılık asgari ücretin yıllık ortalama artışı ile yıllık işsizlik ve istihdam oranları arasında iddia edilen bir ilişki bulunmuyor. Başka bir ifadeyle, asgari ücretin artış oranları ile yıllık işsizlik ve istihdam oranları artışı arasında doğrusal bir ilişki yoktur. Asgari ücretin diğer yıllara göre nispeten daha yüksek arttığı dönemlerde dahi işsizlikte belirgin bir artış ve istihdamda azalış olmadığı görülüyor.
Örneğin asgari ücretin diğer yıllara göre nispeten yüksek arttığı (yıllık ortalama yüzde 104) ve yılda iki kez zam yapıldığı 2023 yılında dar tanımlı (resmi) işsizlik oranı yıllık yüzde 10,4’ten yüzde 9,4’e gerilemiş, istihdam oranı ise yüzde 47,5’ten yüzde 48,3’e yükselmiştir.
Asgari ücret hakkında çarpıtmalar ve gerçekler 3:
Bölgesel asgari ücret çözüm değil!
2025 asgari ücret tespiti öncesinde bölgesel asgari ücret önerileri tekrar gündeme getiriliyor. Türkiye’de bölgesel asgari ücret 1951-1974 arasında uygulandı ve 1974’te terk edildi. Bölgesel asgari ücret konusu 50 yıl önce vazgeçilen bir uygulamadır. Türkiye bu yöntemi denemiş ve vazgeçmiştir. Dünyada federal ve eyalet sistemine sahip az sayıda ülke dışında bölgesel asgari ücret uygulaması yoktur.
Bölgesel asgari ücret hem hukuksal hem de sosyal sakıncalar yaratır. Öte yandan bölgesel asgari ücret önerisi asgari ücretin tanımıyla ve özüyle çelişen bir öneridir. Asgari ücret, bir ülkedeki en düşük ücrettir. Onun altı olamaz. Bu Anayasa’ya ve eşitlik ilkesine aykırı olur. Bölgesel asgari ücret mevcut asgari ücret çıtasının çok altına inilmesine ve gelir dağılımı adaletsizliğinin artmasına yol açabilir, bölgeler arası gelir uçurumunu derinleştirici sonuçlar doğurabilir.
Asıl sorun asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesidir. Farklı bölge ve sektörlerde ücretler arasında bir denge kurulmasının bir yolu sendikalaşma diğer yolu ise imzalanan toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işletmelere teşmil (genişletilmesi) edilmesidir.
Asgari ücret hakkında çarpıtmalar ve gerçekler 4:
Verimlilik artışı asgari ücrete yansımıyor!
Verimliliğin düşük olması nedeniyle ücretlerin düşük kaldığı iddiası hem asgari ücret (ülke çapındaki ücret düzeyi) hem de şirketler düzeyinde doğru değildir.
Asgari ücretin -ulusal düzeyde verimlilik artışının bir ölçüsü olarak kabul edilebilecek olan- Kişi Başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya oranı düşmektedir. 1974 yılında KB GSYH’nin yüzde 80,6’sına karşılık gelen brüt asgari ücreti, 2024 yılında tahmini olarak KB GSYH’nin yüzde 46,5’ine gerileyecek. Asgari ücretin bir ulusal verimlilik/büyüme ölçüsü olan KB GSYH’ye oranı düşmektedir.
Öte yandan 500 büyük şirkette kişi başına brüt ücret ve maaş ödemelerinin kişi başına katma değere oranı (ücret verimlilik endeksi) 2006 yılından bu yana birkaç yıl hariç gerilemiştir. Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde verimlilik artışının ücret artışına yol açmadığı tersine verimlik karşısında ücretlerin düştüğü görülüyor.
Verimlilik artışı kendiliğinden ücret artışına ve ücretlerde iyileşmeye yol açmaz hatta verimlilik artarken ücretlerin alım gücü düşebilir. Ücret artışında kritik husus büyüme değil toplumsal ve siyasal koşullar ile sendikaların gücüdür.
Asgari ücret hakkında çarpıtmalar ve gerçekler 5:
Türkiye’de asgari ücret yüksek değil- Türkiye, Avrupa’nın en düşük asgari ücretli ülkelerinden!
2014’te Avrupa’da Türkiye’den avro cinsinden düşük asgari ücreti olan 11 ülke varken, 2024 yılında sadece 4 ülke vardır. Avro cinsinden Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip ülkeler Arnavutluk, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan’dır.
Türkiye’deki asgari ücret sadece Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi Avrupa Birliği’nin Güney ülkelerinden ve ABD’den değil, Polonya, Romanya ve Macaristan gibi Doğu Avrupa ülkelerinden de düşüktür.
Türkiye’de asgari ücretin ortalama yıllık artış hızının da pek çok Avrupa ülkesinden düşük olduğu görülmektedir. Türkiye’de avro cinsinden asgari ücret son 10 yılda (2014-2024) yıllık ortalama yüzde 3,8 oranında artmıştır.
Asgari ücret eriyor:
Asgari ücretin kişi başına milli gelire oranı düşüyor
1974’te kişi başına GSYH’nin yüzde 80,6’sı düzeyinde olan brüt asgari ücret 2024’te kişi başına gelirin yüzde 46,5’ine düştü.
Asgari ücretin KB GSYH’ye oranı 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesi ile hızla düşmeye başladı. Asgari ücretin kişi başına milli gelire oranı 1980’de sert bir düşüşle yüzde 40’a geriledi. Asgari ücretin milli gelir karşısındaki erimesi ANAP-Özal hükümetleri döneminde (1983-1991) de devam etti ve 1988 yılında kişi başına milli gelirin yüzde 36’sına geriledi.
1989 yılında asgari ücret milli gelir karşısında en düşük düzeye (yüzde 34,8) geriledi. Bahar eylemleri ve artan işçi hareketlerinin etkisiyle asgari ücret 1991 ve 1992 yıllarında bir yükseliş yaşadı. 2004 ve 2016 yıllarında asgari ücretin kişi başına milli gelire oranı yüzde 60’a yükselse de 1980 öncesi düzeye ulaşamadı. Asgari ücretin KB GSYH’ye oranı 2024 yılında, AKP dönemlerinde yükseldiği yüzde 60 seviyesinin bile çok altındadır.
Bu gerilemenin anlamı asgari ücretle çalışanların göreli olarak yoksullaşmasıdır. Öte yandan asgari ücretle çalışanların oranının artması, ücret artışlarının KB GSYH artışının çok altında kalmasına yol açtı.
Asgari ücret enflasyonun altında ezildi:
2024’te asgari ücretin yıllık alım gücü kaybı 55 bin TL’ye yakın
Asgari ücretin enflasyon karşısında korunacağı iddialarına rağmen 2024 yılında asgari ücret resmi enflasyon artışın altında ezildi. Asgari ücretin Temmuz 2024’te yeniden artırılmaması nedeniyle asgari ücretin alım gücü 2024 yılında enflasyon karşısında ciddi biçimde eridi. 2023 yılı aralık ayında 17.002 TL olarak saptanan asgari ücret ocak ayı sonunda işçinin cebine girdiğinde 1.139 TL kaybederek 15.862 TL’ye gerilemişti.
2024 yılı resmi enflasyonu tahmin edildiği gibi yıl sonunda yüzde 44 olarak gerçekleşirse asgari ücretteki kayıp 7.481 TL’ye yükselecek. Asgari ücretle çalışanın 2024 yılı boyunca yaşan kaybı ise 55 bin TL’ye yaklaştı. Eğer hükümet hedef enflasyon veya açıklanan enflasyondan düşük zamda ısrar ederse asgari ücretin enflasyon karşısındaki kaybı kalıcılaşacak.
Asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldı
2024 asgari ücreti alım gücünün hızla düşmesiyle birlikte açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldı. Bilindiği gibi açlık sınırı 4 kişilik bir ailenin yapması gereken gıda harcamalarını ifade ediyor. Ekim 2024’te 17.002 TL net asgari ücrete karşılık açlık sınırı 20.860 TL ve yoksulluk sınırı ise 72.156 TL’dir.
2023 Ocak ayından 2024 sonuna 24 ay boyunca asgari ücret yalnızca 4 ay açlık sınırının üzerinde oldu. 2023’ün ikinci yarısında asgari ücrete yapılan yüzde 34’lük artış açlık sınırının üzerine çıkamazken, 2024 yılının ayından itibaren asgari ücret açlık sınırının altına düştü. Kasım ve aralık aylarında aylık enflasyon yüzde 2 olarak açıklanırsa Aralık 2024’te asgari ücret açlık sınırının 4.701 TL (yüzde 27,6) altında kalmış olacak.
Asgari ücret altın karşısında da eriyor:
Asgari ücretli 2005’ten bu yana 20 Cumhuriyet altını kaybetti
Merkez Bankası’nın yıllık ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarına göre 2003 yılında asgari ücretin yıllık tutarıyla 25 ve 2005’te 31 altın alınabilmekteydi. Asgari ücretle çalışan bir işçi yıllık ücretiyle 2024 yılı Kasım ayında ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarıyla 11,6 Cumhuriyet altını alabilmektedir. Hızla artan altın fiyatları karşısında asgari ücretli 2005’ten bu yana 20 Cumhuriyet altınını kaybetti.
“Asgari” değil, ortalama ücret 1:
Türkiye’de işçilerin yarısı asgari ücretli!
Asgari ücret civarında ücret alanlar da dahil edildiğinde (asgari ücretin altı ve yüzde 10 fazlası arası, asgari ücret komşuluğunda) 8,5 milyon işçi, asgari ücret civarı ve altında ücretle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Başka bir deyişle 2023 yılı itibarıyla tüm özel sektör işçilerinin yüzde 48,9’u asgari ücret komşuluğunda ücretlerle çalışıyor.
Ücretle çalışanların 7 milyon 594 bini (yüzde 43,6) asgari ücret ve altında ücretle çalıştığını söylemektedir. Asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında çalışanlar tüm özel sektör çalışanlarının yüzde 47,8’ini (8,3 milyon) oluşturmaktadır.
Türkiye’de 11,5 milyon işçi (yüzde 66,1) asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret ile çalışırken 14,5 milyon işçi (yüzde 80,1) ise en fazla asgari ücretin yüzde 50 fazlası ücrete çalışıyor.
Öte yandan 2023 yılında Türkiye’de 1,6 milyon işçi asgari ücretin yarısından daha düşük ücretle çalışmak zorunda bırakılıyor. Asgari ücretin iki katından fazla ücret alanlar ise işçilerin yalnızca yüzde 7,5’ini (1,3 milyon) oluşturuyor.
“Asgari” değil, ortalama ücret 2:
Kayıtdışı işçilerin yaklaşık yarısı asgari ücretin yarısı ve altında ücrete mahkûm!
Kayıtdışı çalışanlarda 2023 yılında asgari ücretin yaklaşık yarısı (4.500 TL) ve altında ücret alanların oranı yüzde 41,3’tür. Başka bir deyişle, kayıtdışı çalışanların yarısına yakını asgari ücretin yarısının altında ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadır.
Kayıtdışı çalışanlarda asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücret alanların oranı yüzde 85,4’tür. Asgari ücretin yüzde 20 ve fazlası (asgari ücret komşuluğunda) ücretlerle çalışanların oranı ise yüzde 91,3’tür.
“Asgari” değil, ortalama ücret 3:
Kadın işçilerin çok büyük bir bölümü asgari ücret civarında ücretlerle çalışıyor!
Kadınlarda asgari ücretle çalışmanın çok daha yaygın olduğu görülüyor. Kadınların yarısından fazlası en fazla asgari ücrete erişebiliyor. Asgari ücret ve altında ücret alanların oranı genelde yüzde 43,6 iken kadınlarda bu oran yüzde 54,5’tir. Asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücret alanların oranı ise genelde yüzde 47,8 iken, kadınlarda yüzde 57,5’e yükselmektedir.
2023 yılında kadın işçilerin yüzde 58,4’ü (2,1 milyon) asgari ücretin en fazla yüzde 10’una erişebiliyor. Genelde ise bu oran yüzde 48,9’dur (8,5 milyon).
2023 yılında asgari ücretin yarısı ve altında (4.500 TL ve altı) bir ücretle çalışanların oranı ise genelde yüzde 9,2 iken kadınlarda bu oran yüzde 15,3’e yükselmektedir.
Kayıtdışı çalışan kadınların ücretlerinin özel sektör ve genel kayıtdışı ücretlerinden çok daha düşük olduğu görülmektedir. Kayıtdışı çalışan kadınların yüzde 90’dan fazlası asgari ücret ve altındaki ücretle çalışmak zorunda bırakılıyor.
“Asgari” değil, ortalama ücret 4:
Asgari ücret ile diğer emek gelirleri makası kapanıyor!
Pek çok veri asgari ücret ile ortalama ücretlerin yakınsadığını doğruluyor.
2002 ve 2024 yılları arasında net asgari ücrette parasal (nominal) artış 92,3 kat olarak gerçekleşti. Aynı dönemde ortalama memur maaşı 77 kat, ortalama kamu işçisi ücreti 41 kat, ortalama emekli aylığı emekli aylığı 36,7 kat ve en düşük işçi emekli aylığı 48,6 kat arttı. Böylece asgari ücret dışındaki emek gelirlerinin asgari ücrete oranı geriledi.
TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2006-2022 sonuçlarına göre de aylık ortalama ücret ve maaş geliri ile asgari ücret arasındaki makas giderek kapanıyor. 2005 yılında aylık hanehalkı ferdi ücret ve maaş geliri asgari ücretin 2,2 katı iken, 2022’de ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin 1,8 katına geriledi.
Öte yandan TÜİK İşgücü Maliyeti İstatistikleri asgari ücret ile ortalama ücret makasının iyice kapandığını ortaya koyuyor. 2012 yılında brüt asgari ücret brüt ortalama ücretin yüzde 44’ü iken 2016’da yüzde 53’e, 2022’de yüzde 64’e yükseldi. 2012 ve 2022 arası 10 yıllık dönemde asgari ücretin ortalama ücrete oranı 20 puan arttı. Başka bir deyişle, 2012’de ortalama ücret asgari ücretin 2,3 katı iken 2022’de 1,6 katına geriledi.
Verilere göre ücretlerin asgari ücrete yakınsaması büyük şirketlerde de gerçekleşiyor. 500 büyük şirkette 2007 yılında brüt asgari ücretin yaklaşık 4 katı düzeyinde olan kişi başına ücret ve maaş gelirleri 2007’den beri düzenli olarak geriledi. 2020 yılında asgari ücretin 2,6 katına kadar gerileyen brüt ücret ve maaş ödemeleri 2022 yılında 3 katı civarına yükseldi.
Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği TCMB ve farklı araştırmacıların yaptığı çalışmalarla da doğrulanıyor.
Kadınların ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücrete daha yakın:
Kadınların ortalama ücreti asgari ücretin 1,5 katıyken erkeklerde bu oran 1.9’dur
2005’te kadınların aylık ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin 2 katı düzeyindeydi. 2022’de ise kadınların ortalama ücret ve maaş gelirleri asgari ücretin 1,5 katına geriledi. Buna karşılık erkeklerin aylık ortalama ücret ve maaş gelirleri kadınlarınkinden daha yüksektir. 2005’te erkeklerin aylık ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin 2,2 katı iken, 2022’de asgari ücretin 2,1 katı düzeyindedir. Bu durum asgari ücret açısından toplumsal cinsiyet eşitsizliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
AB ülkelerinde ve Türkiye’de asgari ücretin kapsamı:
TİS kapsamı yükseldikçe asgari ücret kapsamı düşüyor
AB ülkelerinde asgari ücret civarında çalışanların oranı Türkiye’nin aksine düşük orandadır. Eurofound raporuna göre AB ülkelerinde çalışanlarının yaklaşık olarak sadece yüzde 4’ü asgari ücrete yakın ücretlerle çalışıyor.
AB ülkelerinde asgari ücret kapsamının düşük, Türkiye’de ise çok yüksek olmasının asıl nedeni AB ülkelerinde sendikalaşma ve teşmil uygulamaları nedeniyle toplu iş sözleşmesi kapsamının yüksek olmasıdır. Halen AB ülkelerinde toplu iş sözleşmesi kapsamı yüzde 60’ların üzerindedir. Asgari ücret civarında ücretle çalışan işçilerin oranının düşük olduğu ülkelerde TİS kapsamının daha yüksek olduğu görülmektedir.
Asgari ücret üzerindeki vergi ve kesinti yükü:
Asgari ücrette vergi istisnası çalışanlar aleyhine uygulanıyor
Asgari ücret vergi istisnasına tabi olmasına rağmen vergi istisnasının matrahtan indirim şeklinde değil de vergiden indirim yoluyla uygulanması çalışanları mağdur ediyor ve daha çok vergi ödemelerine yol açıyor.
Asgari ücret istisnası vergiden indirim yoluyla uygulandığında işçinin vergi ve kesinti yükü Eylül 2024’te yüzde 28,6 iken matrahtan indirim yoluyla uygulandığında yüzde 22,6’da kalmaktadır. 2024 yılında brüt ücreti 35.000 olan bir işçi asgari ücret istisnasının vergiden indirim şeklinde uygulanması nedeniyle yaklaşık 14-15 bin TL kayba uğramaktadır.
Vergi tarife dilimi düşük belirleniyor:
Yeniden değerleme oranına göre ilk vergi tarife dilimi 2024 yılında 415 bin TL olmalı
İlk vergi tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranına göre artırılmaması sebebiyle olması gereken ilk vergi tarife dilimi ile belirlenen ilk vergi tarife dilimi arasındaki makas hızla açılmıştır.
2000 yılında 2.500 TL olan ilk vergi tarife dilimi baz kabul edilerek ilk vergi tarife dilimleri yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2024’te ilk vergi tarife dilimi 288.570 TL olarak uygulanmalıydı. Oysa 110.000 TL olarak uygulanıyor. 2024’te yeniden değerleme oranına göre olması gereken ilk vergi tarife dilimi ile mevcut ilk vergi tarife dilimi arasında 178.570 TL’lik bir fark söz konusudur.
TÜİK verilerine göre Ekim 2024’te on iki aylık ortalama değişimi ifade eden Yeniden Değerleme Oranı (YDO) yüzde 43,93 olarak gerçekleşti. Böylece 2025 yılı için olması gereken vergi tarife dilimi 415.339 TL oldu. 2025 yılı için mevcut tarife dilimi yeniden değerleme oranı kadar artırıldığında 158.000 TL civarında bir tutar elde edilmektedir. 2025 yılı için vergi dilimi tarife dilimi bu şekilde belirlenirse, olması gereken tarife dilimi ile arada 257.339 TL’lik bir fark söz konusu olacak.
Asgari ücret ve vergi tarife dilimleri:
2000’de gelir vergisi ilk dilimi asgari ücretin 22 katıyken 2024’te 5,5 katına geriledi
Yıllardır ilk vergi tarife diliminin asgari ücret artışından daha az artırılması sebebiyle asgari ücret ve gelir vergisi ilk tarife dilimi yakınsamaktadır. 2000 yılında ilk vergi dilimi 2.500 TL ve aylık brüt asgari ücret 114 TL idi. İlk vergi dilimi brüt asgari ücretin 21,9 katı kadardı. 2000-2024 arasında vergi dilimi ve asgari ücret giderek birbirine yakınlaştı. 2024 yılında ilk vergi dilimi 110.000 TL ve brüt asgari ücret ise 20.003 TL olarak belirlendi. Böylece ilk vergi dilimi asgari ücretin 5,5 katına kadar geriledi.
İşverenlere sağlanan SGK prim desteği işçilere de sağlanmalıdır:
İşverenlere son 14 yılda Bütçeden 60 milyar dolar SGK prim desteği sağlandı!
2008’den itibaren SGK işveren prim payının 5 puanı bütçeden karşılanmaktadır. 2010’da 3,8 milyar TL olan işverenlere 5 puanlık SGK prim desteği, 2024’te 165,9 milyar TL’ye ulaşmıştır.
2010 yılından bu yana işverenlere yapılan SGK prim desteği dolar cinsinden toplam 60 milyar dolar olmuştur. 15 Kasım 2024 tarihi kuruyla (34,36) 2010-2024 arası bütçeden işverenlere yapılan 5 puanlık prim desteği 2,1 trilyon TL’ye yaklaşmıştır.
İşçilere de işverenlere olduğu gibi 5 puanlık SGK prim desteği uygulanmalı ve işçilerin sosyal güvenlik primlerinin 5 puanı Hazine/Bütçe tarafından karşılanmalıdır. Böylece işçinin eline geçen net asgari ücret artmış olacaktır.
EKONOMİ
Yeni Bir Dönemin Eşiğinde: Suriyelilerin Geri Dönüşü ve Türkiye’nin Ekonomik Geleceği
Yayınlanma:
1 gün önce|
08/12/2024Yazan:
BankaVitrini“Yıkımdan yükselen yeni bir umut, yeniden inşanın ilk adımıdır.” — Nelson Mandela
Suriye’deki iç savaş, yaklaşık on yılı aşkın bir süre boyunca milyonlarca insanın hayatını derinden etkileyerek bölgesel ve küresel dengeleri sarsmaya devam etti. Esad rejiminin devrilmesi ve ardından yeni bir yönetimin kurulması, Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınan milyonlarca insanın geleceğini yeniden şekillendirecek kritik bir süreç olacak gibi görünüyor. Bu süreç, ekonomik, sosyal ve siyasal açılardan Türkiye’yi doğrudan etkileyecek potansiyele sahip. Sosyal ve siyasal boyutlar bir yana, bu yazıda ekonomik etkileri çok boyutlu bir perspektifle ele alalım.
Suriyeliler: Türkiye’deki İki Ana Topluluk
Türkiye’ye sığınan Suriyeliler, ekonomik profilleri itibarıyla iki ana gruba ayrılabilir:
- Parası ve serveti olanlar: Bu grup, savaşın başlangıcından itibaren Türkiye’de gayrimenkul satın alarak vatandaşlık elde etti, iş kurdu ve önemli bir sermaye katkısı sağladı. Kimi zaman fabrikalar ve şirketler açarak istihdam yaratırken, kimi zaman da ticaret aracılığıyla ekonomik faaliyetlerini sürdürdüler.
- Emeğe dayalı çalışanlar: Bu grup ise, çoğunlukla inşaat, tarım ve tekstil gibi emeğe dayalı sektörlerde düşük ücretlerle çalışanlardan oluşuyor. Gelir elde ederek hem kendi hayatlarını sürdürüyor hem de ekonomik döngüye katkı sağlıyorlar.
Her iki grubun da Suriye’deki rejim değişikliklerinden sonra alacakları kararlar, Türkiye’nin ekonomisinde ciddi sonuçlar yaratabilir. Ancak bu sonuçlar hem riskler hem de fırsatlar içeriyor.
Suriye’deki Yeniden Yapılanma: Fırsatlar ve Riskler
Esad rejiminin devrilmesi, Suriye’de büyük bir yeniden yapılanma sürecini tetikleyebilir. Yıkılmış şehirler, altyapılar ve ekonomik sistemin yeniden kurulması için IMF, Dünya Bankası ve diğer uluslararası finans kurumlarının devreye girmesi bekleniyor. Bu durum, özellikle Türk müteahhitlik sektörü ve lojistik firmaları için büyük fırsatlar yaratabilir. Suriye’nin yeniden inşa sürecinde, Türk şirketlerinin batılı rakipleriyle ciddi bir rekabet içine gireceği öngörülse de, coğrafi ve kültürel avantajlar Türkiye’yi öne çıkarıyor.
Bu yeniden yapılanma, aynı zamanda, Suriye’den kaçan Suriyelilerin bir kısmının ülkelerine geri dönmesine zemin hazırlayabilir. Ancak bu dönüş, sınırlı bir zaman diliminde gerçekleşmeyebilir. Yıllar boyunca Türkiye’de yaşam kurmuş, çocukları burada eğitim alıp Türkçe konuşan bir nesil oluşturmuş olan birçok Suriyeli, geri dönme konusunda tereddüt yaşayabilir.
Türkiye Ekonomisine Çok Boyutlu Etkiler
Suriyelilerin geri dönüşü, Türkiye ekonomisini çok boyutlu olarak etkileyebilir:
- Ucuz iş gücünün kaybı: İkinci grupta yer alan emeğe dayalı işlerde çalışan Suriyelilerin ülkelerine dönmesi, iş gücü piyasasında daralmaya yol açabilir. Bu, özellikle tarım ve inşaat gibi sektörlerde çalışan yerli işverenleri daha pahalı iş gücünü kullanmaya zorlayabilir. Artan maliyetlerin fiyatlara yansıtılması, talebin düşük olduğu piyasalarda kâr oranlarını düşürebilir ve uzun vadede maliyet enflasyonunu tetikleyebilir.
- GSYH’de sınırlı düşüs: İlk gruptaki varlıklı Suriyelilerin bir kısmının ülkelerine geri dönmesi, Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’na sınırlı bir etkide bulunabilir. Ancak, bu gruptaki bazı bireylerin hem Türkiye hem de Suriye’de ticari faaliyetlerini sürdüreceği, böylece her iki ekonomi arasında bir köprü oluşturacağı tahmin ediliyor.
- Konut ve kira piyasası: Suriyelilerin yoğun şekilde geri dönmesi, özellikle vatandaşlık almak için satın aldıkları konutları satmaları durumunda, bazı bölgelerde konut fiyatları ve kiralarda düşüşe neden olabilir. Ancak bu durumun genel piyasa üzerindeki etkisi, bölge bazlı sınırlı kalabilir.
- Kamu harcamalarının azalması: Suriyelilerin geri dönmesi, kamu bütçesinden sağlık, eğitim ve sosyal yardımlar gibi alanlara ayrılan kaynaklarda azalmaya neden olabilir. Bu, bütçe açıklarının daralmasını ve kamu maliyesinin bir nebze rahatlıkla nefes almasını sağlayabilir.
- Yeni iş fırsatları: Suriye’nin yeniden yapılanma süreci, Türk müteahhitlik firmaları ve inşaat sektörü için büyük bir fırsat sunabilir. Ayrıca, Suriyeli iş gücünün bu projelerde yer alması, hem Türkiye hem de Suriye için kazan-kazan durumu yaratabilir.
Sosyal ve Siyasal Etkilerin Gölgesinde Ekonomi
Suriyelilerin geri dönüşü, Türkiye’de yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal dinamikleri de derinden etkileyecektir. Sığınmacıların ülkelerine dönüşünü teşvik etmek için uygulanacak politikalar, hem toplumsal huzuru hem de ekonomik dengeleri korumaya yönelik olmalıdır. “Komşunun evi yanarken bizim evde huzur olmaz” atasözü, Türkiye’nin bu süreçteki kritik pozisyonunu anlamak için önemli bir ipucu sunuyor.
Sonuç olarak, Esad rejiminin devrilmesi ve Suriyelilerin geri dönüş süreci, Türkiye ekonomisi için hem fırsatlar hem de zorluklar barındırıyor. Bu süreçte atılacak stratejik adımlar, hem bölgenin hem de Türkiye’nin geleceğini yeniden şekillendirecektir. Kalıcı barış ve istikrarın sağlanması, sadece Suriye’nin değil, tüm bölgenin kaderini belirleyecek.
Dr. Ercan DEĞER
EKONOMİ
Sendikalardan ortak “asgari ücret” açıklaması
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK, günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre işçinin ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık onuruyla bağdaşacak asgari ücret belirlenmesi gerektiğini bildirdi.
Yayınlanma:
2 gün önce|
08/12/2024Yazan:
BankaVitriniTÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ve DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun imzasını taşıyan ortak yazılı açıklamada, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun, 2025’te geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çağrısıyla 10 Aralık Salı günü ilk toplantısını yapacağı belirtildi.
Bu kapsamda 3 konfederasyonun genel başkanlarının asgari ücret konusundaki gelişmeleri ve kamuoyuna yansıyan görüşleri değerlendirdiği ve ortak bir açıklama yapılmasının kararlaştırıldığı aktarılan açıklamada, işçiler ve aileleri için insana yakışır yaşam düzeyini sağlayacak bir asgari ücret belirlenmesinin milyonlarca işçinin beklentisi ve ortak talebi olduğu vurgulandı.
Ücretli çalışanların yarıya yakınının asgari ücret ve civarında gelir elde ettiği vurgulanan açıklamada, sosyal güvenlik primine esas ortalama kazancın asgari ücretin biraz üstünde olduğu, böyle bir yapıda asgari ücreti belirleme çalışmalarının sadece ücretli kesimi değil, toplumun tümünü yakından ve doğrudan ilgilendirdiği bildirildi.
Başta gıda olmak üzere temel mal ve hizmet fiyatlarında görülen artışın, özellikle sendikal örgütlenme kapsamında olmayan işçilerin satın alma gücünü gerilettiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“İşçiler enflasyonun sebebi değil mağdurudur. Enflasyon artışını ücret gelirlerinde gören yaklaşım kabul edilemez. Asgari ücret, emeğe gösterilen saygının ölçüsüdür. Ülkemizdeki asgari ücret düzeyi AB üyesi çoğu ülkenin gerisindedir. Türkiye’nin rekabet şartları düşük ücret politikasıyla sağlanmamalıdır. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, gelir dağılımında adaleti ve iyileştirmeyi temel alan, refahın geniş kitlelere yayılmasını amaçlayan bir yaklaşımla asgari ücretin tespit edilmesi, toplumsal huzur ve iş barışının sağlanması için gereklidir. İşçi temsilcileri, ‘insan onuruna yaraşır’ bir düzeyde asgari ücret belirlenebilmesi için, Komisyon çalışmaları sırasında temel alınması gereken ilkeleri aşağıdaki biçimiyle savunmaktadır: Asgari ücretin saptanmasında Anayasa’da yer alan ‘geçim şartları’ yaklaşımına öncelikle uyulmalıdır.
Günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre işçinin ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık onuruyla bağdaşacak asgari ücret belirlenmelidir. Asgari ücret, herhangi bir ayrım yapılmadan yine ulusal düzeyde tek olarak belirlenmelidir. İşçilerin arasında nitelik, kıdem, işin mahiyeti gibi ekonomik amaçlı değerlendirmelerin tümünden bağımsız olarak ele alınmalıdır. Asgari ücret, sosyal bir ücret olarak kabul edilmeli ve buna göre belirlenmelidir. Devlet çalışanlar arasında ayrım yapmamalı, kamuda geçerli en düşük aylık tutarını asgari ücret belirlenirken de dikkate almalıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı ve asgari ücret teşviki sadece sendikal örgütlenmenin olduğu iş yerleri için uygulanmalıdır. Toplumun çoğunluğunun kabul edeceği, işçilerin geçim şartlarını iyileştirecek asgari ücret tespiti bu kapsamda mümkün olacaktır.”
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (716)
- BANKA ANALİZLERİ (140)
- BANKA HABERLERİ (2.846)
- BASINDA BİZ (55)
- BORSA (375)
- CEO PERFORMANSLARI (27)
- EKONOMİ (2.688)
- GÜNCEL (2.396)
- GÜNDEM (2.969)
- RÖPORTAJLAR (45)
- SİGORTA (121)
- ŞİRKETLER (1.863)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (378)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (763)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (5)
- Dr. Abbas Karakaya (56)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (426)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (41)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (25)
- Mustafa Akpınar (19)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (71)
- Serhat Can (6)
- Süleyman Çembertaş (12)
- Tungay Dere (17)
- Uğur Durak (33)
YAZARLAR
ŞEKERBANK takip alacak sattı
Daniel Lacalle: KAMU HARCAMALARI AZALTMADAN ENFLASYON DÜŞMEZ
DİSK-AR Asgari Ücret Araştırması 2025 yayımlandı!
Esad Moskova’ya sığındı: Suriye tarihi yeniden yazılıyor
Yeni Bir Dönemin Eşiğinde: Suriyelilerin Geri Dönüşü ve Türkiye’nin Ekonomik Geleceği
SURİYE’nin krizinden İsrail karlı çıkıyor
Akbank’tan Hepsiburada’nın iş ortakları için yeni ticari kredi hizmeti
Sendikalardan ortak “asgari ücret” açıklaması
Galatasaray’ın 2,6 milyar TL borcuna yeni formül
SURİYE’DE ESAD DÖNEMİ BİTTİ
Ünlü ton balığı markalarında yasaklı madde bulundu
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 SON ÇEYREĞİNE NASIL GİRDİ
Erol TAŞDELEN yazdı: ATATÜRK 1929 EKONOMİ BUNALIMINI NASIL YENDİ?
Garanti BBVA’nın üst yönetiminde değişiklik gerçekleşti
DENİZBANK’TA HAKAN ATEŞ DÖNEMİ BİTİYOR
TOKSİT ÇALIŞANLAR İŞLETMELERE NASIL ZARAR VERİR?
Esnaf ve Vatandaşın elektrik faturası 2 katına çıkacak
TEMBELLİK SANATI NEDİR? İŞ HAYATINA ETKİLERİ!
BDDK BANKA CEO VE GMY’LERİ ATAMA VE GÖREVDEN ALMA KRİTERLERİ NELER?
Medya Para ilişkisi TOKSİT FİNANS MEDYA’yı yarattı
- Borsada Suriye yükselişi 09/12/2024
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 9 Aralık 2024 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 09/12/2024
- Son dakika: Bugünkü On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 9 Aralık 2024 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı! 09/12/2024
- Son dakika haberi: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan asgari ücret açıklaması: Beklentileri gözeteceğiz 09/12/2024
- SON DAKİKA HABERİ: Cumhurbaşkanı Erdoğan duyurdu! Lisans, yüksek lisans, doktora burs ücretleri ne kadar oldu? 09/12/2024
- Resmi Gazete'de bugün (10.12.2024) 09/12/2024
- Şekerbank'tan tahsili gecikmiş alacak satışı 09/12/2024
- ABD'de benzin üç yıl sonra ilk kez 3 doların altında 09/12/2024
- ABD'de kısa vadeli enflasyon beklentisi yükseldi 09/12/2024
- En büyük reklam ajansına doğru 09/12/2024
- Boeing'ten işten çıkarma planı 09/12/2024
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ3 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ2 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM12 ay önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK : Tekaüt Sandığı Vakfı (Sandık) SGK devri için hazırlıklar tamam
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
AKBANK ÖZEL FİRMAYA 22.000 LİRA MAAŞ PROMOSYONU VERDİ
-
GÜNCEL2 yıl önce
Eskişehir’de zimmetine 9 milyon lira geçiren banka müdürü tutuklandı