Connect with us

EKONOMİ

250 milyon çalışan emekçi greve gitti

Yayınlanma:

|

Son yüzyılın en büyük Grevi Hindistan’da başladı. 250 milyon çalışan Emekçi Grev başlattı. Ülke genelinde başlayan grev çalışanların Başkent Yeni Dehli’ye doğru yürüyüşe geçmesi ile yeni bir hal aldı.

Duvar Gazetesinden Kavel Alpaslan’ın haberine göre İşçi ve Çiftçilerden oluşan 250 milyon kişilik Grevci gruplar Dünya Nüfusunun % 3’ünü Hindistan Nüfusunun %20’sini oluşturuyor. Bu özelliği ile son yüz yılın en büyük grevi olma unvanını almış durumda.

Hindistan'daki işçi grevi devam ediyor - Net Haber Ajansı

Hindistan’da Pandemi sürecinde işsizlik oranları artmış yaşam koşulları daha da ağırlaşmıştı. pandemi süreci boyunca iktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi (BJP) ve Başbakan Narendra Modi, gerek etnik/dini çatışmaları körükleyen yasalar ile bir kesim için rıza üretti, gerekse emek düşmanı yasalarla krizin faturasını emekçilere kesmişti.

Fransa, Hindistan, Hong Kong: 21. yüzyılda grev ve sendika – Gazete Nisan

People’s Dispatch’da yer alan habere göre, onlarca sendika ve bağımsız federasyonun katılımıyla gerçekleşen bir grevle karşı karşıyayız. Bununla birlikte üç yüzü aşkın çiftçi örgütü de sendikalarla koordineli şekilde Kasım ayının son haftasında gerçekleştirecekleri grevin duyurusunu yaptı. Yeni Delhi’ye doğru rota çizildi. Çelik, kömür, inşaat, ulaşım, sigorta/bankacılık sektörü, savunma ve telekomünikasyon gibi bütün büyük endüstrilerin emekçileri şalterleri indirerek çağrıya kulak verdi

Grevciler ne istiyor?

Hizmet sektörü ve sanayi çalışanlarının talepleri arasında, asgari ücretlere zam, sözleşmeli çalışmada yapılandırma, temel ürünlerin satış fiyatında indirim ve özelleştirmelerin sonlandırılması bulunuyor. Talepleri daha da somutlaştırmak gerekirse, aylık 283 dolar asgari ücret ve 135 dolar emekli maaşı, ihtiyaç sahibi ailelere 10 kilo tahıl desteği, kamu dağıtım sisteminin güçlendirilmesi ve yeni emek yasasının geri çekilmesini sayabiliriz. Bununla birlikte üç tarım yasasının geri çekilmesi, yeni eğitim sisteminden vazgeçilmesi GSMH’nin yüzde 5’inin eğitime ayrılması da talepler arasında.

Hindistan'da 1 Milyon Banka İşçisinden Grev! | Uluslararası İşçi  Dayanışması Derneği

Diğer bir konu ise son 25 yılda Hindistan çapında tamı tamına 300 bin çiftçinin intihar etmesi. Pandemi vesilesiyle apar topar geçirilen yasalarla birlikte tarım sektörü büyük şirketlerin arka bahçesi olmaya çok daha müsait bir hale gelmiş durumda.

Çiftçi eylemlerinin yoğunlaştığı noktaların Pencap, Uttar Pradesh ve Haryana gibi eyaletler olması ise hayli önem taşıyor. Pencap, ‘Yeşil Devrim’ olarak bilinen tarımda modernizasyonun hayata sokulduğu ilk örnek olduğu gibi diğer eyaletlerle birlikte Hindistan’ın tarım yükünü omuzluyor. Aşağıdaki harita bize tarımın GSMH’de kapladığı oranı eyalet eyalet gösteriyor.

Yollara düşen çiftçiler polis tarafından kapatılan barikatlarla karşı karşıya kaldı. Otuz-kırk kilometrelik konvoylar, zaman zaman barikatlara yükleniyor. Zaman zamansa direniş nedeniyle römork arkasında taşıdıkları ‘evlerinde’ bekleyişlerini sürdürüyorlar. Seyyar mutfaklarda yemekler pişiyor.

Genel grev düzenleme komitesi hükümetin sendika ve çiftçi liderlerini tutuklamasını protesto ederek baskıyı sonlandırmasını, işçilerin ve çiftçilerin hayatlarını zorlaştıracak olan yasaların geri çekilmesini talep ediyorlar.

Hindistan'da işçiler hayatı durdurdu
  1. Gelir vergisi ödeyemeyecek kadar az kazanan tüm ailelere doğrudan Rs 7,500 (US $101) desteği verilmesi.
  2. Gereksinimi olan herkese aylık 10 kg yiyecek istikakı verilmesi
  3. Mahatma Gandhi Ulusal Kırsal İstihdam Garantisi Yasasının ücret artışı ve kentsel bölgeleri de kapsayacak şekilde yılda 200 işgününe genişletilmesi
  4. Anti-işçi ve anti-çiftçi yasa taslaklarının geri çekilmesi
  5. Kamu sektörlerinin mali sektörde dahil olmak üzere özelleştirilmesinin durdurulması.
  6. Vahşi koşullarda yaşamaya zorlanan emeklilerin koşullarının düzeltilmesi
  7. Herkesin emekli olabileceği çalışma düzenin oluşturulması.

gazeteduvar / Evrensel

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.