GÜNDEM
Murat Yetkin : Bu fotoğrafa iyi bakın; kötülüğün sıfır noktası

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Bu fotoğraf 2 Şubat 1983’de ABD Başkanlık Sarayında, Beyaz Saray’da çekilmiş. Başkan Ronald Reagan, o zamanki deyimleriyle “Afgan özgürlük savaşçılarını” ağırlıyor. Gündem, Sovyet işgaline karşı birlikte mücadele. Kötülüğün sıfır noktası olarak belki Sovyetler Birliğinin 1979’da Afganistan’ı işgali de alınabilir. Ama Sovyet işgali, birincisi Afganistan küresel bir sorun haline getirmeyebilirdi ama ikincisi, Sovyetlerin kendi sonunu getirdi. Bu fotoğrafsa bugün dünya çapında yaşanmakta olan kötülüğün sıfır noktası sayılabilir.
ABD Başkanı tarafından Beyaz Saray’da kabul edilenler, soldan sağa Mir Nimetullah, Habib Urrahman Haşemi, Gül-Mohammed, Ömer Babrakzai, Muhammed Suaffor Yusufzai, tercüman ise ileride Afgan kadınlarının içine düşürüleceği felakette istemeden payı olan Feride Ahmedi.
Reagan’ın yanındaki takım elbiseli kişi Gust Avrakotos, Amerikan istihbaratı CIA’nın Afganistan masası şefi. İslamcı aşiret liderlerini toplayıp Beyaz Saray’a getiren ve yakın zaman sonra “Mücahit Direnişi” adı altında Afganistan’da CIA dosyalarında “Operation Cyclone – Kasırga Harekâtı” olarak anılan harekatın silahlanma ve saha örgütlenmesi kısmını yürüten kişi.
Avrakotos’un CIA içindeki lakabı “Dr. Dirty – Doktor Kirli”; adı üstünde kirli, başka kimsenin üstlenmekten hoşlanmayacağı işlere gönüllü olanlardan. Yunan asıllı Amerikalı bir aileden gelen Avrakotos, CIA Atina istasyonunda görevliyken 1967 Yunanistan darbesindeki rolüyle tanınıyor; Albaylar Cuntasıyla Washington arasındaki köprüyü o kurmuş. Kötülüğün önemli aktörlerinden.
CIA, Pakistan istihbaratı ve Hikmetyar
ABD, Sovyetlere karşı İslamcı aşiretleri kullanmaya aslında Reagan’dan önce, Demokrat Partili Başkan Jimmy Carter döneminde karar veriyor. Hatta Sovyetlerin Afganistan’ı resmen işgale başladığı 24 Aralık 1979 tarihinden önce, 3 Temmuz 1979’da Carter imzasıyla başlatılıyor Kasırga Harekâtı. Ulusal Güvenlik Danışmanı, Sovyetler’i güneyden İslami bir “Yeşil Kuşak” ile kuşatmak projesinin fikir babası Zbigniew Brzezinski olan Carter’a göre, İran’ın 1 Şubat’taki İslam Devrimiyle ABD saflarından çıkması ardından Afganistan’ın Sovyet etkisine girmesi kabul edilemezdi. 1977’de bir darbeyle Pakistan’ın seçilmiş cumhurbaşkanı Zülfikâr Ali Butto’yu deviren Ziya ül-Hak ile temas kuruldu. Pakistan ordu istihbaratı ISI, CIA’yı kendi irtibatlarının bulunduğu (1975’te kurulmuş olan) Hizb-i İslami lideri Gülbeddin Hikmetyar ile tanıştırdı. Hikmetyar, daha sonraları iki defa Afganistan Başbaknı da olacak Hikmetyar, Amerikan kayıtlarında en fazla CIA fonu kullanan, (toplamda en az 600 milyon dolar tahmin ediliyor) para alan Mücahit lider olarak geçiyor.
Hikmetyar ve diğer Afgan mücahit gruplar ve aşiretlerden ABD işbirlikçisi devşirme operasyonuna katılanlar arasında (artık emeklilik yaşına gelmiş olasına rağmen) Özbek Türkü Ruzi Nazar’ın da bulunduğunu Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı’nda yazmıştım. Nazar 1959-1971 yıllarında, 27 Mayıs 1960 ve 12 Mart 1971 darbelerini de kapsayan dönemde CIA’nın İran-Turan coğrafyasından da sorumlu olan Ankara İstasyon şefiydi. CIA’nın Müslümanlığı Sovyetler’i yıkmak için kullandığı ilk eylem olan 1954 Hac eyleminin de aktörüydü; ayrıntıları kitapta var. Kötülüğün kökleri derinlerdeydi.
Peki Suudi-Vahabi etkisi bu coğrafyalarda nasıl bu kadar kökleşmişti?
Suud ve Amerikan parası var
Rabıtatül Alemi İslami, kısaca Rabıta 1962’de Suudi Arabistan’da kuruldu. Amacı İslam Birliğini sağlamaktı. Parası, Suud krallığıyla ABD şirketlerinin birlikte kurduğu ARAMCO petrol şirketinden, ideolojik ve siyasi kaynakları ise Vahabilik ve Müslüman Kardeşlerden geliyordu. (Şimdi İhvan-ı Müslimin, Müslüman Kardeşler’i terörist sayan Suudi Arabistan, o zaman baş destekçisiydi.) Mekke’de yayınlanan kuruluş bildirisinde, İhvan’ın kurucusu Mısırlı Hasan el-Benna’nın özel kalem müdürü ve damadı Said Ramazan ile İhvan’ın Pakistanlı ideologlarından Abul Âlâ el-Mevdudi’nin imzaları vardı. Rabıta’nın önemli hedefleri arasında Kuran’ın Arapçadan ezberlenerek öğrenimini sağlamak, Kuran Kurslarının yaygınlaştırılması ve din derslerinin zorunlu kılınması da vardı. ARAMCO parası, mutemetler kanalıyla dünyanın her köşesindeki Müslüman topluluklara akıtılmaya başladı.
İlk kez Uğur Mumcu’nun “Rabıta” kitabında yazdığı üzere, Rabıta yönetiminde Türkiye’den giden temsilci, Nurculuğun kurucusu Said-i Nursi’nin “dışişleri bakanı” diye bilinen Salih Özcan idi.
1964’te yönetimi bir saray darbesiyle ele geçiren Veliaht Prens Faysal, Rabıta faaliyetlerini artırdı. Faysal 1966’da Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ı 30 Ağustos tebriki gerekçesiyle arayarak Türkiye’nin de ülke olarak Rabıta’ya dahil olmasını istemiş, şunları söylemişti: “Türk ve İslam dünyasında komünizme karşı ortak mücadele zaruridir. Kim Allah’a inanıyorsa, kâfirlere ve komünistlere karşı birlikte mücadele etmelidir.”
Sunay’ın girmediği o topa, 12 Eylül 1980 darbesi ardından Kenan Evren, üstelik Atatürkçülük kisvesi altında girecekti. Suudi sermayesi ve İslami bankacılığın Türkiye’ye girmesi de 12 Eylül sonrasındaydı; bu konuda Turgut Özal ve yarı-zamanlı Suudi Arabistan’da yaşayan Korkut Özal adeta başrollerdeydi. Zaten Rabıta da o zamana dek İslam Konferansı Örgütü adını almış, gömlek değiştirmişti.
ABD, Pakistan, Suudi Arabistan, İngiltere ve Çin
CIA, Afganistan operasyonunu temel olarak üç gizli servisler iş birliği içinde yürüttü. Bunlar ISI, İngiliz gizli servisi MI6 ve Suudi Arabistan İstihbarat Başkanlığı (RİA) idi. Suud istihbaratının başında o dönem Faysal el-Türki bulunuyordu. 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen Cemal Kaşıkçı, Türki’nin uzun yıllar değişmeyecek basın müşaviri ve açık operasyonlar şefiydi. Suudi Arabistan, Afganistan Harekâtına para ve asker sağlıyordu. CIA koordinasyonundaki Afgan savaşına bizzat devşirdiği militan gençler arasında, ileride El-Kaide örgütünü kurup başına geçecek olan Usame bin Ladin’in de bulunduğunu Richard Clark “Against All Enemies – Bütün Düşmanlara Karşı” kitabında yazar. Sovyetler’e karşı savaşan Mücahitlerden Hikmetyar ABD, daha ılımlı sayılan Kuzey İttifakının başındaki Ahmed Şah Mesud ise İngiltere ile irtibatlıydı. (Hikmetyar, bir ABD sehayatinden dönüşteyken, 1985’te İstanbul’a da uğramıştı. O zaman Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Necmettin Erbakan’ın izleyicilerine konuştu, zafer vaat etti. Erdoğan’ın Hikmetyar’la fotoğrafı o temastan kalmadır.)
İşin belki de en ilginç yanlarından birisi de Çin Komünist Partisinin CIA operasyonuna verdiği destekti. Çin iki koldan destek sağlıyordu. Hem Pakistan üzerinden Mücahitlere silah ve cephane sağlıyor hem de Pakistan, Hindistan ve diğer Güney Asya ülkelerindeki Maocu gerilla hareketlerinin Afganistan’a giderek Sovyetler Birliği Komünist Partisi yönetimindeki işgale karşı İslamcı gerillalarla omuz omuz savaşmasını sağlıyordu. Aslında Afganistan’daki olaylar zincirini başlatan 1978 darbesinin Moskova yanlısı olduğunu dünyaya duyuran da Pekin radyosu olmuştu.
Dünden bugüne Taliban
Kötülüğün doğuşunu sağlayan sadece ABD olmamıştı, o başlatmış, ama Suudi Arabistan’dan Pakistan’a, Çin’e dek suç ortakları bulmuştu. Bu ortakların (o sırada henüz NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye’nin elinde dahi bulunmayan Stinger füzeleri dahil) silah, para ve eğitim verdiği Mücahit hareketi içinden sadece (1988’de) El Kaide çıkmadı, Molla Ömer Muhammed liderliğinde Taliban adı verilen radikal İslamcı medrese talebeleri hareketi de doğdu.
ABD ve ortaklarının gayretiyle Mücahitler Sovyet işgaline son verdi. 1989’da Sovyet orduları çekildi. Afganistan, Sovyetlerin Vietnam’ı oldu. Aynı yıl Sovyet Blokunun ve Soğuk Savaş’ın simgesi sayılan Berlin Duvarı yıkıldı. Bu kadar travma Sovyetlere fazla gelecek, Sovyetler 1991 sonunda dağılacak, cumhuriyetler ayrılacak, Rusya Federasyonu kurulacaktı.
Sovyetler dağılınca ABD Kongresi Afgan mücahitlerin eğitim ve silahlanmasına ayrılan bütçeyi kesti, Kasırga Harekâtı bitirildi. Para kesilince El Kaide’den Taliban’a Hizb-i İslamiye dek ABD ve ortakları tarafından üst düzey askeri eğitim verilip silahlandırılan mücahitler silahlarını ABD ve ortaklarına çevirdi.
Taliban, 1996’da, Hikmetyar’ın da içinde olduğu Burhaneddin Rabbani hükümetini devirerek Afganistan yönetimine geldi. El Kaide’nin 9 Eylül 2001’de Mesud’u öldürüp 11 Eylül’de ABD’ye yolcu uçaklarıyla saldırması ardından BM ve NATO kararlarıyla bu defa ABD önderliğinde NATO güçleri Afganistan’ı işgale başladı. Bu kanlı macera, Taliban’ın 15 Ağutsos 2021’de başkent Kabil’e girip ABD destekli Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin Tacikistan’a kaçmasıyla son buldu. Taliban yeniden yönetimdeydi. Bu arada Hikmetyar’ın 2015’te sırf Taliban onu devirdiği için Taliban’dan kaçıp IŞİD’e katılan mücahitlere tam destek ilan ettiğini de hatırlatalım.
Türkiye ne yapıyor, ne yapacak?
ABD, Vietnam ve Irak’tan sonra Afganistan’ın da geride bir harabe bırakarak terk ediyor. Üstelik bu defa tahribat kötülüğün bütün dünyaya yayılmasına neden olacak şekilde; evet Irak’tan da fazla.
Taliban yönetimine ilk olumlu mesajı veren ülkenin Çin olması şaşırtıcı değil. Çin Komünist Partisi diğer ülke yönetimlerinin ne olduğuyla filan ilgilenmiyor, bir tek hedefi var, o da ABD. Çin Afganistan’ın altından uranyuma değerli madenleri ve rakibi Hindistan’a coğrafi yakınlığıyla ilgileniyor.
Taliban daha ilk anda hem kurnazlığını hem gaddarlığını gösterdi. Kız öğrenciler, erkek öğretmenler ve öğrencilerle aynı okula gidemeyecek. Kadın ve çocukların hayatını daha da cehenneme çevirecek bir dönem başlıyor. Kötülüğün sınırlarını görmeye hazır olun. Ancak bunun karşılığında Taliban dış dünyaya “yatırımlara ve ticarete açığız” mesajı veriyor: gelin beraber yiyelim, ama benim içeride halkıma nasıl davrandığıma karışmayacaksınız. Kaybeden insan hakları olacak, özellikle de kadın ve çocukların; demokrasiden zaten söz eden yok.
Taliban ülkeyi beklenenden çabuk ele geçirmeseydi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden’ın teklifiyle bu tabloyla karşı karşıya kalma ihtimali vardı. Şimdi sadece kaçan Afgan göçmenler sorunu var ki o da az bir şey değil.
Şimdi bu özet ışığında lütfen yukarıdaki fotoğrafa bir daha bakın. Kötülüğün kaynaklarını göreceksiniz.
YetkibReport
İlginizi Çekebilir
GÜNCEL
Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:
1 gün önce|
24/06/2025Yazan:
BankaVitrini
İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.
İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.
ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.
Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.
ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….
Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!
NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.
Emre Değirmencioğlu
GÜNCEL
Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak
“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:
2 gün önce|
23/06/2025Yazan:
Serhat Can
“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.
Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.
Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.
Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.
Serhat CAN
GÜNCEL
Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:
2 gün önce|
23/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler
Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.
1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık
YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.
2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması
Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.
3. Yaratıcılığın Azalması
YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.
4. Bilgi Tembelliği
“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.
5. Stres ve Kaygı
YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.
Araç mı, Tehdit mi?
Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (848)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.144)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (453)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.853)
- GÜNCEL (3.232)
- GÜNDEM (3.198)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.250)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.058)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (65)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (35)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

KÜÇÜKLERE/BÜYÜKLERE YAZ OKUMALARI-II

Ateşkesle petrol geriledi. Faiz indirim umuduyla Türk piyasaları canlandı

Veri Okumayan Yönetici, Karanlıkta Yürür

Piyasa Beklemiyordu! Bitcoin Neden Patlama Yaşadı?

Finans Koltuğundan CEO Masasına

Hazine’den Kripto Para ile Suç Gelirlerine Sıkı Denetim Geliyor

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Yerel Halk Neden Maden İşletmeciliğine Karşı Çıkıyor?

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Onur Çelik yazdı: İFLAS RİSKİ

Papara’dan açıklama: Özür diledi
- Akaryakıtta indirim bekleniyor 25/06/2025
- Son dakika: Süper Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 24 Haziran 2025 Salı akşamı Süper Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 24/06/2025
- Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'ndan yatırımcıya fırsat 24/06/2025
- Trump'ın hedefi olmuştu! Fed Başkanı Powell'dan "faiz kararı" açıklaması 24/06/2025
- Maliye’den kripto varlıklara yakın takip 24/06/2025
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 24/06/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI SON DAKİKA: Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 24/06/2025
- İş Grubu Ateş Çelik’e ortak oluyor 25/06/2025
- Trump’ın politikalarıyla mali açıkta 11 trilyon dolarlık düşüş öngörülüyor 25/06/2025
- Hakan Aran: Temmuz'da 350 baz puanlık faiz indirimi bekliyorum 25/06/2025
- İSO Başkanı Bahçıvan: Yeşil dönüşüm farkındalığı hız kazanmalı 25/06/2025
- ABD mortgage başvurularında artış 25/06/2025
- AB'den sanayiye indirimli elektrik sunma hazırlığı 25/06/2025
- NATO üyeleri savunma harcamalarına yüzde 5'lik hedefte anlaştı 25/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı