Connect with us

BANKA HABERLERİ

Nasıl olur; Merkez’in faizi aşağı, diğerleri yukarı!

Yayınlanma:

|

✔ Merkez Bankası’nın faizindeki indirimle birlikte diğer faizlerin de düştüğünü sananlar; size kesip saklayacağınız bir tablo ve grafik!

✔ Veriler Merkez Bankası’nın, yani Merkez Bankası şunu söylemiş oluyor: “Benim faizim düşürüldükten sonra diğer faizler arttı.”

Konu hiç fark etmiyor; önyargılı davranmak kötü bir alışkanlık. İnsan böyle oldu mu; öğrenmeye, bilgilenmeye de kapanıyor.

Sanki korkuyor da… Ya duyduklarıyla, öğrendikleriyle o pek sevdiği önyargısı kırılırsa! Adeta böyle bir kaygı yaşanıyor.

İktidar geçen yıl eylülde Merkez Bankası’nın politika faizini indirmeye başladı. (Faiz kararını Merkez Bankası vermediği için bu ifadeyi özellikle tercih ediyorum.) Geçen yıl dört toplantıda 5 puanlık bir indirime gidildi, bu yıl ilk yedi ay sabit tutulan faiz, uzun bir aradan sonra geçen hafta 1 puan daha aşağı çekilerek yüzde 13 düzeyinde belirlendi.

Bugün, bu tercihlerin doğru olup olmadığı üstünde duracak değilim. Nereden baktığınıza bağlı olarak ve ne amaçladığınıza göre bu kararları pekala doğru da bulabilirsiniz. Nitekim iktidar öyle görüyor ki bu politikayı sürdürüyor. Dün de yazdığım gibi artık kararları öyle tek tek yorumlamanın da pek anlamı yok. Tek bir hedef var; seçimi kazanmak. AKP de seçimi bu politikayla kazanabileceğini düşünüyor. Tercih onların!

Bugün üstünde durmak istediğim bu faiz indiriminin başka bir yönü…

Zaman zaman Merkez Bankası faizinin indirilmesinin ekonomide bir dizi sakıncalı durum yarattığına değinince işte o bir türlü objektif davranamayan ve öğrenmeye tümüyle kapanmış olanlardan itiraz sesleri yükseliyor:

“Merkez Bankası’nın faizi indirilmeseydi de faizler yüksek olsaydı daha mı iyiydi? İşte ne güzel faiz düştü.”

Bunu söyleyenlere soruyorum; “Hangi faiz düştü” diye, bilgi yok ki sağlıklı bir yanıt alabileyim.

“Düştü işte, hepsi düştü!”

“Hangi faiz kaçtan kaça düştü?”

Bir süre sonra kendi sesimin yankılandığını duyuyorum. Çünkü karşı tarafın söyleyebileceği bir şey yok!

Tüm faizler arttı

Merkez Bankası faizindeki indirimle birlikte hiçbir faiz düşmediği gibi tam tersine artışlar yaşandı.

Faiz indirimine başlanan geçen yılın eylülünden hemen önceki durumdan bugüne kadar olan seyir işte bir tablo halinde yazıda…

Var mı düşen bir faiz?

Mevduat faizi bir ara biraz gerilemekle birlikte yine de politika faizinin üstünde oluştu. Ancak zaten mevduat faizinin böylesine düşmüş olmasını ayakta alkışlayacak halimiz yok. Hani yaratmaya ya da oluşturmaya çalıştıkları tuhaf bir kavram var ya “liralaşma” diye, aslında TL cinsi tasarruf edenler ta baştan beri liralaşma kavramına sadık kalan tasarruf sahipleri. Bu kişileri adeta cezalandırmanın herhalde sevinilecek bir yanı olamaz.

Kredi faizlerindeki artış ise çok daha belirgin. Zaten geçen hafta alınan kararlar da ticari kredi faizlerinin fazla artmasını önlemeye dönük değil mi…

Bu tabloyu kesip saklayın!

Yazıdaki tablo ve grafiği oluşturan verilerin kaynağı Merkez Bankası. Yani bunlar resmi veriler.

Merkez Bankası mevduat ve kredide tüm bankaların ortalamasını gösteren faiz oranlarını her hafta yayımlıyor.

Yani bu oranları ne ben derledim, ne bir siyasi partinin çalışması, ne bir üniversitenin verisi. Bunlar resmi veriler. Dolayısıyla bu tabloyu kesip saklayın ve “Merkez Bankası’nın faizi düşürülünce aman ne güzel oldu, diğer faizler de düştü” önyargısından kurtulun!

HAZİNE’NİN FAİZİ NİYE Mİ YOK?

Merkez Bankası faizindeki indirim yönlü bu operasyon asıl etkisini Hazine’nin borçlanması üstünde yaptı. Hazine, borçlanmasını daha önce makul sayılabilecek faizlerle gerçekleştirirken ilk düğmenin yanlış iliklenmesiyle birlikte denge bozuldu.

Ancak Hazine’nin borçlanma faizini tek başına alıp değerlendirmek bizi yanlış sonuca götürür. Çünkü Hazine yalnızca TL cinsinden borçlanmıyor. Dövize ve TÜFE’ye endeksli borçlanmalar da var ve üstelik son dönemde bu tür borçlanmaların toplamdaki payı arttı.

Dolayısıyla Hazine’nin yalnızca TL cinsi borçlanmasından yola çıkarak bir değerlendirme yapmak doğru olmaz.

Merkez Bankası faizindeki indirimin Hazine’yi nasıl etkilediğini başka bir yazıya bırakalım…

BU YALNIZCA FAİZ AYAĞI, DÖVİZ VE ENFLASYONU HİÇ SORMAYIN!

Öyle değil ya; varsayalım Merkez Bankası faizi aşağı çekilince diğer tüm faizler de geriledi. Mesela yani!

Peki ekonomide bir iyileşme var mı?

İkinci soru; ekonomideki iyileşmenin ölçüsü ne?

Faiz indirildi diye enflasyon mu düştü; ne gezer, rekor üstüne rekor kırılıyor.

Faiz indirildi diye Türk parası değer mi kazandı; dünyanın neresinde görülmüş bir ulusal para faiz indirilince değer kazansın.

Döviz yukarı, enflasyon yukarı ve zaman zaman (rahmetli annemin ifadesiyle) icat çıkarmalar! Bakalım bundan sonraki ilk icat ne olacak?

Alaattin AKTAŞ – Dünya

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.