BORSA
Borsanın ateşi 10’da birine düşen bankalardan

Yayınlanma:
3 yıl önce|
Yazan:
Erol Taşdelen
Bankalarda yabancı alımları ile tetiklenen sert yükseliş borsada genele yayıldı. Temmuz ortasında başlayan hareket henüz iki aya bile varmadan banka hisselerinde yüzde 137, borsanın genelinde yüzde 48 değer artışına yol açtı.
➔Canlanan borsa temmuzdan ağustosa ortalama endeks bazında yüzde 18.1 prim yaptı. Bu prim aylık enflasyondan arındırıldığında geriye yüzde 16.3’lük reel getiri kaldı.
➔Borsa yüzde 16.3’lük primiyle hem ağustos ayında hem de bu yıl içinde en çok kazandıran yatırım aracı oldu. Bu düzeyde bir reel getiri bundan önce Ağustos 2018’de dolar ve Euroda yaşanmıştı. Borsada ise Ağustos 2009’un getirisi geçildi.
➔Temmuz ortasından itibaren tırmanışa geçen borsada şirketlerin toplam piyasa değeri 144.5 milyar dolardan 198.2 milyar dolara yükseldi. Dolar bazındaki 53.2 milyarlık artış yüzde 37’lik büyümeye denk geliyor.
➔Borsa değerinde bu artış 56 gün gibi kısa bir sürede yakalandı. Hemen her güne 1 milyar dolarlık değer artışı düşüyor.
➔Bu düzeyi ile borsanın piyasa değeri 200 milyar dolara, borsa endeksinin dolar bazındaki değeri de 1.93 dolara çıkarak 2 dolara dayandı.
➔Borsa endeksinin 22 Mayıs 2013’te geride bıraktığı son rekor düzeyi 5.10 dolardı. Gerçekte borsa son yükselişi ile rekora giden yolu yarılamamış bile. Henüz yüzde 38’ı düzeyinde.
EN KARLI SEKTÖRE BATAK MUAMELESİ ÇEKMEK
➔Borsayı havalandıran ise bankalar. Borsa Endeksi içindeki ağırlığı uzun yıllar yüzde 50’den fazlayken yüzde 10 civarına düşmüştü. Bankaların toplam piyasa değerleri 10’da birine inmişti.
➔Kasım 2010’da 142.4 milyar dolar piyasa değerine yükselen bankalar aradan geçen zamanda değer kaybettikçe kaybetti.
➔En son 20 Aralık 2021’de dolar kurunun çok hızlı artmasının da etkisiyle bankaların piyasa değeri 11.2 milyar dolara kadar geriledi. Böylece bankalar 2001 krizinden bu yana en düşük düzeyine 20 yıl sonra indi.
➔14 Temmuz’da ise bu değer 14.1 milyar dolardı. Oradan başlayan tırmanışla bankaların değeri 9 Eylül’de 32.9 milyar dolara yükseldi. 56 güne 18.8 milyar dolarlık piyasa değeri ve yüzde 133.4’lük artış sığdı.
➔Bankaların bu ölçüde prim yapmasının gerisinde ne olup bittiğinin çok da önemi yok. Önemli olan eğrisinin doğrusuna denk gelmesi ve bankaların batak muamelesi görmesinin son bulması.
➔Değeri yüzde 90 kaybolan bir sektöre normalde piyasa batak fiyatlaması çekiyor, demektir.
➔Ancak bankalar bu yılın en çok kar artışı sağlayan kuruluşları. 7 aylık dönemde karları yüzde 505 artış gösterdi.
BORSANIN MANİVELASI
➔Gerçi bu karın yanlarına kalıp kalmayacağını bilmiyoruz. Herhangi bir düzenlemeyle bu karlar pekala budanabilir.
➔Diyelim ki hiçbir şey yapılmadı ve yılı yüksek karlılıkla bitirdiler. BDDK kar dağıtmalarına ne ölçüde izin verecek, onu da bilmiyoruz. 2008’den başlayarak ve küresel krizde sermaye takviyesi yapılması gerektiği öne sürülerek kar dağıtımı kısıtlanıyor.
➔Banka hisselerini tetikleyen 274 milyon dolarlık yabancı alımı hız kesti ama bankalar bir kere hareketlenince yerliler de işin içine gerdi.
➔Bankaların son dönemde tam olarak borsayı harekete geçiren manivela fonksiyonu gördüğünü söylemek mümkün.
➔Piyasa değerinde meydana gelen artışın yüzde 35’i banka kaynaklı olsa da yüzde 65’ı banka dışı hisselerden meydana geldi.
➔Bankalardan diğer sektörlere yayılan alım dalgasının sonunda borsanın toplam piyasa değerinin 53 milyar dolar arttığını gördük.
BANKA VE BORSA ÇIKIŞINA 4 NEDEN
➔Bankaların tüm borsayı ateşlemesinde geçmişteki fiyatının 10’da birine düşmüş olması yatıyor. Alım için en uygun durumdaki hisse senetleri.
➔Bunun yanında şirketler tarihinin en yüksek karlarını elde ediyor. Bankalar da bu yıl aynı karlılığı yaşamaya başladı.
➔Borsa İstanbul ile gelişmekte olan diğer borsalar arasında ciddi bir negatif ayrışma söz konusuydu. Borsa İstanbul diğer borsalardan ortalamada yarı yarıya iskontolu işlem görüyordu.
➔Bir de seçim fiyatlaması söz konusu. Hemen her seçim öncesinde bizim borsa canlanmış.
➔Bütün bu nedenlerden dolayı bankalardaki alım borsayı ateşledi. Banka hisseleri dolar bazında 10’da birine düşmüş olmasına karşılık temmuz ortasından beri yaptığı çıkışla eski fiyat düzeyinin dörtte birine yaklaştı. 2010 yılı değeri 100 dolarsa 9 Eylül 2022 değeri 23 dolar.
➔Bankalar defter değerinin yüzde 40 düzeyinde borsada değer bulurken bu oran yüzde 68’e çıktı. Henüz gelişmekte olan ülke bankaları değerliliğini veya defter değerlerini yakalayabilmiş değil.
DEVAMI GELİR Mİ?
➔Bankacılık sektörü 10 yılı aşkın bir zamandır ilk kez böyle bir yatırımcı ilgisini yakaladı.
Değerleme üzerinden gidilirse bankacılık sektörünün daha alacak epeyce yolu var denilebilir.
➔Ancak sektör için en karlı geçecek dönem içinde bulunduğumuz üçüncü çeyrek olabilir.
➔Çünkü kredi politikasında yapılan değişiklikle bankalar alıma mecbur tutulduğu için Hazine faizlerinde dramatik düşüşler yaşandı.
➔Faiz düşüşleri yüklü kamu kağıdı portföyü olan bankalar için bir kereliğine yüksek sermaye kazancı yazmaları demek.
➔Yalnız faizler de yüzde 11-12’ye geldi. Enflasyon yüzde 80-140 bandındayken, Türkiye dünyanın ve cumhuriyet tarihinin en derin negatif faizini uygulamaya daha ne kadar devam edebilecek?
➔Sonraki çeyrekte faizleri daha düşürecek pek bir alan kalmadı. Bir aşamada faizler düzeltme yaşadığında bugün bankalara yüksek kar yazdıran tahvil portföyü zarar yazdırmaya başlayacak.
GÖZLER ABD ENFLASYONU VE FAİZİNDE
➔Küresel piyasalarda ise üç konu öne çıkıyor. Salı günü ABD TÜFE açıklanacak. Beklenen rakam yüzde 8.5’ten yüzde 8.1’e inmesi yönünde. İster yüksek ister düşük gelsin her iki yönün de taraftarları var. Yani piyasalarda dalgalanma kaçınılmaz.
➔Ayrıca Fed 1 Haziran’dan beri bilançosunu aylık 47,5 milyar dolar küçültüyor. Eylül ayından itibaren bu rakam aylık 95 milyar dolara çıkıyor.
➔Bu hız tahvil piyasasını nasıl etkileyecek? Uzmanlar bilançodaki her 1 trilyon dolarlık erimenin 25 baz puanlık faiz artışına denk geldiğini savunuyor.
➔Bu durumda devam eden ve edecek olan bilanço daralması ekonomiyi nasıl etkileyecek? Resesyon olmasa bile yavaşlamaya başlayacak bir ekonomide borçlanmak ve yatırım yapmak iştahı giderek azalacak.
➔ECB faizleri artırdığı ve artırmaya devam edeceği için Euronun kısa vadeli değer kaybı duruldu gibi, hatta değerlenme yönünde hareket edebilir de.
➔Euro’nun değerlenmesi doların zayıflaması anlamına da geliyor. Doların zayıflaması ise borsalar bakımından çok hayırlı. Son günlerde endekslerde gözlemlenen hareketlenme de bunun belli bir payı olabilir.
➔Powell’ın ardından Lagarde’ın da lafı uzatmayıp “harbi” konuşması piyasalara iyi geldi. Ancak her iki başkan için bir soru güncelliğini koruyor, özellikle Lagarde için: Ne kadar süreyle harbi kalabilecekler?
Abdurrahman YILDIRIM – htgazete
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:
3 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.
Şoklara bağışıklık mı kazandık?
Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:
-
Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.
-
Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.
-
Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.
Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.
Yakın tarihteki büyük piyasa şokları
Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:
Yıl | Olay | Etkisi |
---|---|---|
1987 | Kara Pazartesi | Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi. |
1997 | Asya Krizi | Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti. |
1998 | Rusya Krizi – LTCM | Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti. |
2000 | Dot-com Balonu | Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı. |
2008 | Küresel Finansal Kriz | Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi. |
2010–2012 | Avrupa Borç Krizi | Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı. |
2016 | Brexit | Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı. |
2020 | COVID-19 | Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi. |
2022 | Ukrayna-Rusya Savaşı | Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı. |
2023 | Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) | Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı. |
2024–2025 | İran-İsrail Gerginliği | Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı. |
Yatırımcının yeni refleksleri
Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:
-
“Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.
-
Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.
-
Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.
Tehlike: krizlere alışmak
Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:
-
Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.
-
Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.
-
Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.
Bağışıklık mı, körlük mü?
Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.
Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:
“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”
Erol TAŞDELEN-Ekonomist www.bankavitrini.com
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Savaş, petrol ve Trump piyasaları kilitledi; gözler bu akşam FED’de

Yayınlanma:
6 gün önce|
18/06/2025Yazan:
BankaVitrini
İsrail ile İran arasındaki hava savaşı altıncı gününe girerken, karşılıklı füze saldırıları ve siber saldırılar artarak sürüyor. İsrail, Tahran’daki askeri tesisleri hedef alırken, İran, Tel Aviv’i vurdu. Hava saldırılarının yanı sıra, İsrail’in İran’a yönelik büyük çaplı bir siber savaş başlattığı, İran’ın ise üst düzey güvenlik danışmanlarının kaybıyla ciddi bir istihbarat zafiyeti yaşadığını okuyoruz. Ülkede resmî görevlilerin cep telefonu kullanımı yasaklanırken, dijital altyapıya yönelik saldırıların devam ettiği aktarılıyor. İsrail, İran’ın nükleer silaha çok yaklaştığını öne sürerek saldırıları başlatırken, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Natanz’daki zenginleştirme tesisinin vurulduğunu doğruladı. İran ise nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu savunuyor.
Öte yandan, ABD Başkanı Trump’ın krize yönelik söylemleri ise belirsizliği derinleştiriyor. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarda İran lideri Hamaney’in saklandığı yeri bildiklerini ve “şimdilik” onu ortadan kaldırma niyetlerinin olmadığını belirten Trump, üç dakika sonra “KOŞULSUZ TESLİMİYET!” çağrısıyla gerginliği zirveye taşıdı. Trump’ın açıklamaları, askerî tehditler ile diplomatik mesajlar arasında gidip gelen çelişkili bir çizgi izliyor.
Her ne kadar Trump ve ekibi ABD’nin İsrail’e destek vererek İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılara katılması dâhil olmak üzere çeşitli senaryoları değerlendirse de, ABD’nin savaşa girmesine ancak Kongre’nin karar verebileceğini unutmamak gerekiyor! ABD şu ana kadar doğrudan müdâhil olmamakla birlikte, bölgeye ilave savaş uçakları sevk etti ve İran’dan İsrail’e yönelen bazı füzelerin düşürülmesine yardımcı oldu. Bu gelişmeler, sadece iki ülke arasındaki savaşı değil, aynı zamanda bölgedeki jeopolitik dengeyi ve enerji piyasalarını da ciddi biçimde tehdit ediyor. Özellikle İran ve Katar’ın ortak olduğu Güney Pars doğalgaz sahasına yönelik saldırıların ardından, küresel enerji piyasaları yüksek alarm seviyesine geçti.
ABD’nin çatışmaya doğrudan müdâhil olma ihtimaline dair artan endişeler hisse senetleri üzerinden baskı kurarken, petrol fiyatları ise %4’ün üzerinde yükseliş kaydetti (son üç haftalık performans +%20). Özellikle Hürmüz Boğazı’nda iki petrol tankerinin çarpışıp yangın çıkarması ve bölgedeki elektronik müdahalelerle deniz trafiğinin aksaması, arz kesintisi endişelerini tırmandırarak petrol fiyatlarını yukarı çekti. Bu gelişmeler, küresel enerji piyasalarında yeni bir enflasyon baskısı yaratıyor. ABD tahvilleri ve dolar gibi güvenli limanlara yönelim güç kazanırken, son dönemlerde dolar zayıflığı ile güçlenen kraliyet aslanı sterlin ve EUR gibi para birimleri ise (nihayet) değer kaybetti! Özellikle dört haftadır 1,36 seviyesinin hemen üzerinden kırmızı kart gören Sterlin bu sabah 1,34 seviyelerinin diplerine kadar gevşedi. Hatırlanacağı üzere kalabalık işlemlerin içinde yer almak istemediğimiz savunarak dolara şans tanımıştık! Dolar endeksinin haftayı 99 seviyesinin üzerinde kapatması durumunda, değer kazanımlarını artıracağını düşünüyoruz (bakınız grafik).
Yaşanan gelişmelere rağmen güvenli liman altının ons fiyatı yükselmekte zorluk yaşayarak 3,385 dolar seviyesinde yatay kalırken, arkadan dolu dizgin gelen gümüş ise %2,5 değer kazanarak 37,25 dolar seviyesine yükseldi. Risk iştahının zayıf kalmasına paralel bitcoin dün %4 gerileyerek 104bin dolar seviyelerine çekildi. Bitcoin cephesinde yükseliş için 108bin dolar seviyesinin üzerinde haftalık kapanış görmemiz gerekiyor.
Tüm bu belirsizliklerin gölgesinde piyasalar bu akşam sonuçlanacak FED’in olağan Haziran ayı FOMC toplantısının kararını bekliyor. Her ne kadar son haftalarda açıklanan zayıf veriler (mesela perakende satışlarının %0,9 düşmesi ekonomik zayıflık sinyallerini güçlendirdi) faiz indirimi için zemin hazırlasa da, Powell-Trump gerginliği, tarifelerin yaratacağı enflasyonist baskılara şimdi de savaş nedeniyle enerji piyasasının eklenmesi, FED’in politika faizini sabit bırakma ihtimalini güçlendiriyor. Vadeli kontratlara göre, sene sonuna kadar 45 baz puan (bir veya iki kez 25 baz puan) faiz indirimi bekleniyor. FED’in faiz kararının yanı sıra, üyelerin yeni ekonomik projeksiyonlarında büyümenin zayıfladığı, ancak enflasyonun daha dirençli kalabileceğine işaret etmesini bekliyoruz.
Türkiye cephesinde ise savaş tamtamlarının yarattığı riskten kaçışa paralel TCMB’nin net yabancı para pozisyonu baskı altında kaldı. 16 Haziran valörlü işlemlerde net pozisyon 5,4 milyar dolar gibi ciddi mânâda azaldı. Cuma günü 28,1 milyar dolar seviyesine kadar yükselen net yabancı para pozisyonunun bir günde bu denli gerilemesini biraz da olsun kırılganlık göstergesi olarak okuduk! Bu minvalde, USDTRY kuru günlerdir devam eden sakin seyrini yurt dışı gerginliğe paralel bozarak bu sabah 39,50 seviyesinin üzerine yerleşti. CDS risk primi 298 baz puanda ve yatay seyrini korurken, iki yıl vadeli gösterge tahvilin basit faizi %40 seviyesinin yeniden altına geriledi. Borsa cephesi yurt dışı gelişmelere paralel satıcılı seyrini korudu.
FED sonrası yarın sahne sırasını bekleyen TCMB’den ise politika faizini sabit tutmasını beklerken, faiz koridorunun simetrik bir hâl alacağını ve üst bandın %49 seviyesinden %47,50 seviyesine getirileceğini düşünüyoruz. Bayram öncesi %49 seviyesinde olan TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (AOFM) %46’ya, BIST Repo faizi (TLREF) ise %46,11 seviyesine geldi. Yani? TCMB üstü kapalı da olsa 300 baz puan faizi indirdi. %46 olan politika faizinde ise direkt indirimin Temmuz toplantısında 350 baz puan ile yapılmasını bekliyoruz. Böylelikle 19 Mart öncesi döneme de (%42,50) tekrar gelmiş olacağız. Hazır siyasi iklimin değiştiği 19 Mart demişken, Zafer Partisi lideri Özdağ’ın beş aydır devam eden tutukluğu ardından tahliyesine dün karar verildi.
Dün geceyi %1’e yakın düşüşle tamamlayan ABD borsaları, yeni gün başlangıcında (vadeli endeksler) yatay bir seyir izlerken, Pasifik’in diğer ucunda ise Japonya’nın Nikkei endeksi, zayıflayan YEN’in desteğiyle dört ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Lâkin, İsrail-İran arasında tırmanan çatışma ve ABD’nin askerî müdahâleye yaklaşması yatırımcıların temkinli kalmasına neden oldu. Hong Borsası %1,2 düşüşle olumsuz ayrıştı. İran petrolünün en büyük alıcısı olan Çin’in ise gelişmelere nasıl tepki vereceğini merakla takip ediyoruz! Ara ara gündeme gelen Tayvan konusuna bu noktada dikkat çekmek isteriz. Her ne kadar Çin’in Tayvan’a tam ölçekli bir askerî harekât başlatma ihtimali düşük görünse de, bölgesel krizlerin yoğunlaştığı bu dönemde Pekin’in Tayvan üzerindeki askerî ve psikolojik baskısını artırmasını muhtemel görüyoruz.
TCMB Net Yabancı Para Pozisyonunda Günlük Değişim
Emre Değirmencioğlu
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Trump’tan Tahran’ı boşaltın çağrısı: Risk iştahı yeniden geriledi

Yayınlanma:
1 hafta önce|
17/06/2025Yazan:
BankaVitrini
İsrail ve İran arasındaki karşılıklı saldırılar beşinci gününe girerken, ABD Başkanı Trump, İran’ın nükleer silah programına son vermemesi nedeniyle Tahran’ın derhâl tahliye edilmesi çağrısı yaptı. Trump, G7 Zirvesinden erken ayrılarak Ulusal Güvenlik Konseyi’ni toplama kararı aldı. Bu süreçte Beyaz Saray, ABD’nin İran’a doğrudan saldırmadığını açıklarken, İran’ın nükleer tesislerinden Natanz’a yönelik İsrail saldırısı sonucunda 15bin santrifüjün imha edildiği bildirildi. İran’ın ABD’nin sunduğu nükleer programı sınırlandırma anlaşmasını imzalamayı reddetmesi sonrası Tahran’a yönelik saldırıların hızla arttığını görüyoruz. İran kayıtsız şartsız anlaşmayı imzalamazsa, ABD’nin de saldırılara dâhil olacağı bir senaryoyu göz ardı etmemek gerekiyor.
Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı, arzın etkileneceği Hürmüz Boğazı endişesi ile Cuma günü 78,50 dolar seviyesini test ederek altı ayın zirvesine yükselmesi arından dün bir ara 70,50 dolar seviyesine kadar gerileme kaydetmişti. Bu sabah, Trump’ın Tahran’ı tahliye yönünde sert açıklaması, Çin’in ise vatandaşlarına İsrail’i terk etme çağrısı yapması sonrası petrol fiyatları yeniden 73,50 dolar seviyesine yükseldi.
Her ne kadar barometre olarak petrol fiyatlarına baksak da, Ortadoğu’da artan gerilim ve Trump’ın tahliye çağrısı sonrası küresel piyasalarda riskten kaçınma isteğini yeniden arttığını görüyoruz. Halbûki dün, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, ABD’nin arabuluculuğunda bir ateşkes ve kapsamlı müzakere önerisinde bulunurken, İran da Umman, Katar ve Suudi Arabistan üzerinden Trump’a mesaj ileterek, İsrail’in saldırılarını durdurması hâlinde nükleer görüşmelere esneklik göstereceğini bildirmişti. Bu gelişmeler sonrası geceyi %1 civarında yükselişle kapatan ABD borsaları, bu sabah vadeli işlemlerde yönünü hafif de olsa aşağıya çevirdi. Önde gelen borsaların vadeli endekslerinde %0,5 civarında düşüş görülürken, Asya borsalarında ise ılımlı seyrin korunduğunu görüyoruz.
Güvenli liman altının dün olumlu gelişmeleri fiyatlayarak %1,4 gerilmek suretiyle 3,385 dolar seviyesini test etmesi ardından bu sabah yatay bir başlangıç yaptığını görüyoruz. ABD 10 yıllık tahvil faizleri hafif de olsa gerilerken, her ne kadar Trump ile tahtı biraz sallansa da, böyle zamanları amiral gemisi dolar Euro ve Sterlin karşısında benzer şekilde hafif de olsa güç kazandı. Kalabalık cümlelerin özeti olarak, ABD’nin askerî müdahalesi endişesiyle piyasalarda temkinli hareketlerin yoğunlaştığını not etmemiz gerekiyor.
3. Dünya Savaşı ihtimaline dair sert söylemler ve manşetlerin ise gündemi meşgul ettiğini görüyorum. Ancak piyasaların tepkisine baktığımızda, bu endişelerin fiyatlamalara yansımadığını net bir şekilde söylememiz gerekiyor. Böyle bir risk söz konusu olsaydı, herhâlde S&P 500 endeksi tüm zamanların zirvesinin kıyısında olmaz ya da güvenli liman olarak görülen altının ons fiyatı rahatlıkla geçen haftalarda test ettiği 3,500 dolar zirvesini aşar ve dört beş bin dolar seviyelerine koşar adım giderdi. Petrolün ise varil fiyatı 5-10 dolar değil, parabolik bir şekilde artardı! Şimdilik manşetler kuvvetli olsa da, piyasalar 3. Dünya Savaşı gibi bir senaryoyu fiyatlamak yerine, gelişmeleri ‘kontrollü bir tırmanma’ olarak okumayı tercih ederek diplomasinin çalışacağını fiyatlıyor.
Biz ise gelişmeleri biraz daha sakin ve büyük resmi okuyarak ele almaya çalışıyoruz. Dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere, herkes jeopolitik risklere veya 3. dünya savaşına odaklanırken, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askerî ve nükleer altyapısına doğrudan saldırılarla yeni bir safhaya taşındı. Bu gelişmeler, uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başladığına işaret ediyor. İran’ın zayıflaması yalnızca bölgedeki dengeleri değil, aynı zamanda Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını da yeniden şekillendirebilir. Bu yeni tablo Türkiye açısından hem risk hem de fırsat barındırıyor. Kısa vadede bölgesel gerilimlerin artması, enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinde baskı yaratabilir. Ancak İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açılabileceğini düşündüğümüzü bir kez daha yazmış olalım.
Yeni gün başlangıcında, Japonya Merkez Bankası (BoJ) kısa vadeli faiz oranlarını %0,5 seviyesinde sabit bırakırken, tahvil alımlarındaki azaltım temposunun yavaşlatılma kararı aldı. Bu adım, BoJ’un ultra gevşek para politikasından çıkışı oldukça temkinli bir şekilde sürdürmeyi ve ekonomideki kırılgan toparlanmayı desteklemeyi tercih ettiğini gösteriyor. YEN dolar karşısında hafif de olsa değer kazandı. BoJ sonrası gözler yarın FED’in perşembe günü ise TCMB’nin olağan PPK toplantılarına çevrilmiş durumda. FED’in faizleri sabit tutması beklenirken, Başkan Powell’ın ileriye dönük mesajları piyasaların yönü açısından belirleyici olacağını düşünüyoruz. Perşembe günü sonuçlanacak TCMB’nin olağan PPK toplantısında ise, politika faizinin %46 seviyesinde korunacağını, lâkin gecelik borç verme faiz oranının ise (faiz koridorunun üst bandı) daha simetrik hâle getirilerek %49,00’dan %47,50 seviyesine çekileceğini tahmin ediyoruz. Türkiye siyasetinde veya jeopolitik arenada işler yolunda giderse, politika faizinde 350 baz puan indirimin ise Temmuz toplantısında geleceğini ve 19 Mart öncesi seviyelere (%42,50) dönüleceğini düşünüyoruz.
Dün ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti (AOFM) %46 seviyesine gerilerken, BIST repo piyasasında iş gören faiz (TLREF) de benzer bir şekilde %46,33 seviyesine geriledi. Hatırlanacak olursa, her iki gösterge faiz de bayram öncesi neredeyse %49 seviyesine idi. TCMB’nin piyasalara yön tayin eden faiz oranlarında yaşanan gerilemenin yakında mevduat ve kredi faizlerinde de yansıyacağını düşünüyoruz. TCMB’nin bir an önce normalleşmeye dönerek faiz oranlarını indirmesini bekliyoruz. Dün açıklanan cari işlemler dengesi Nisan ayında 7,9 milyar dolar ile oldukça yüksek tutarda açık verdi. Bu sonuçla Ocak-Nisan dönemi açık miktarı 20,3 milyar dolar oldu (geçen yılın aynı döneminde açık miktarı 14,6 milyar dolar). Altın hariç cari denge 5,7 milyar dolar açık verdi. Türk Lirasında reel değerlenme politikasını yavaş yavaş cari işlemler dengesi üzerinde olumsuz mânâda etki yaratmaya başladığını görüyoruz! Rezerv varlıklarda ise net olarak 25 milyar dolar gibi tüm zamanların zirvesinde bir azalış oldu! Türkiye’nin siyasi ikliminde yaşanan değişimin (19 Mart) dış dengeler açısından ne kadar sert olduğunun bir yansıması bir kez daha görmüş olduk!
TCMB dün piyasa katılımcıları anketinin Haziran ayı sonuçlarını açıkladı. Ankete göre yıl sonu TÜFE enflasyon beklentisi %30,35’ten %29,86’ya gerilerken, 12 ay sonrasına ilişkin beklenti %25,06’dan %24,56’ya geriledi. Yıl sonu USDTRY kuru beklentisi 43,70’ten 43,57’ye, 12 ay sonrası beklenti ise 47,04’e yükseldi. 19 Mart sonrası beklentilerde oluşan bozulmanın yavaş da olsa düzelmeye başladığını görüyoruz.
TCMB piyasa katılımcıları anketi
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.143)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.223)
- GÜNDEM (3.198)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.247)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.057)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (35)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Yerel Halk Neden Maden İşletmeciliğine Karşı Çıkıyor?
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 23/06/2025
- Fed'den Temmuz ayında faiz indirimi sinyali 23/06/2025
- Bugünkü On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı... 23/06/2025
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 23/06/2025
- 23 HAZİRAN BRENT PETROL FİYATI! Brent Petrol fiyatları ne kadar, kaç TL oldu? 23/06/2025
- EK DERS ÜCRETİ 2025: Öğretmenlerin bir saat ek ders ücreti ne kadar oldu? 23/06/2025
- Piyasalar savaş senaryosunu fiyatlıyor: PANİK SATIŞLARA DİKKAT! 23/06/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 24 Haziran 2025 24/06/2025
- Esin Güral Argat: İhracatta böyle daralma görmedim 24/06/2025
- Trump'tan ateşkes açıklaması 23/06/2025
- Trump: Tebrikler dünya şimdi barış zamanı 23/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (24.06.2025) 23/06/2025
- Çin: ABD ciddi sonuçları olabilecek yanlış bir emsal oluşturuyor 23/06/2025
- BM'den saldırılar sonrası istikrarsızlık uyarısı 23/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı