Connect with us

GÜNCEL

ALMANYA’DAKİ GİBİ İNŞAAT POLİSİ ŞART OLDU

Zemin dinamiği alanındaki çalışmaları ile tanınan MIT Profesörü Eduardo Kausel, dünyadaki en sıkı bina denetim yönetmeliklerine sahip Şili’de doğmuş. Kausel ile hem doğduğu ülke deneyimleri hem de akademik birikimi ışığında Türkiye’de yaşanan deprem ve sonrasını konuştuk.

Yayınlanma:

|

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) İnşaat ve Çevre Mühendisliği Profesörü Eduardo Kausel, Türkiye’de depremlerin ardından başlayan yeniden inşa telaşı için erken olduğunu, arkasında siyasi bir motivasyon olabileceğini düşündüğünü söyledi. EKONOMİ gazetesine konuşan Kausel “Her şeyden önce, mevcut sismik yönetmeliklerin acil bir revizyona ihtiyacı olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor” dedi. Yapı dinamiği ve sismoloji mühendisliği alanlarında uzman olan Kausel yaşanan trajedinin bir an önce geride bırakılması telaşıyla kanıtların gömülmesi konusunda endişeleri olduğunu da dile getirdi.

■ Deprem bölgesinde kalıcı konutların çok hızlı bir biçimde yapılması doğru mu? 

Türkiye yeni konutlar inşa etmek için ne kadar beklemeli? Türkiye’de depremlerin ardından başlayan yeniden inşa telaşının erken olduğuna inanıyorum. Arkasında siyasi bir motivasyon olabilir. Her şeyden önce, mevcut sismik yönetmeliklerin acil bir revizyona ihtiyacı olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor. Geçmişteki hataların veya daha kötülerinin tekrarlanmaması için yaşanan felaketin, mühendislikten kaynaklanan nedenlerini anlamak gerekiyor. Türkiye’deki uzmanların -aralarında fevkalade kalifiye olanlar var- önce tüm molozları elemeleri ve adli araştırmaları yapmaları lazım. Çöken binalardan, özellikle de yakın zamanda yapılmış olanlardan kapsamlı bir malzeme seti toplanması ve çökme nedenlerinin tam olarak belirlenmesinde fayda var. Ayrıca çökmüş binaların olduğu bölgelerdeki hareket yoğunluğu belirlenerek, sismisite ve hasar derecesi haritaları hazırlanmalı. Kahramanmaraş’ın kuzeydoğusunda başlayan ve Malatya ile Adıyaman’ın ortasından geçerek güneybatıya uzanan fay hattının hemen yukarısında, yaklaşık 5 km’lik bir bölge içinde hareketlerin son derece yoğun olduğunu göreceklerdir.

Birçok güncel çalışma hareket yoğunluklarını ve hasar derecesini “episantr (merkez üs) uzaklığı” cinsinden bildiriyor. Bunlar bu bağlamda işe yaramaz. Önemli olan, “merkez üssüne” değil, fayın kendisine olan mesafe. Bu çalışmalar hangi binaların uygun hangilerinin uygunsuz olduğunu ve farklılık nedenlerini ortaya koyacaktır. Pek çok binanın gerekli sismik dayanıklılığa sahip olup olmadığı konusunda şüphelerim var. Bunun en önemli nedeni inşaat sektöründe yaygın olan yolsuzluk olasılığı. Yeni, modern ve çok pahalı binalar da yıkıldı. Bunlarda eksik ve ucuz malzeme kullanımı kadar inşaatta “detaylandırmaya” yeterince dikkat edilmemiş olması da önemli.

Yaşanan bu trajedinin bir an önce geride bırakılması telaşıyla mühendisler malzemeleri örneklemek için fırsat bulamadan molozların buldozerlerle kaldırılması, kanıtların gömülmesi konusunda endişeliyim. Önümüzdeki aylarda onlarca, yüzlerce inşaatçı yargılanacak ve “adalet yerini bulacak”. Ancak bu, sorunu çözmeyecek, İçtenlikle umuyorum ki hükümet uzmanların söylediklerini dikkate alarak bu gözden geçirme sürecinin ilerlemesine izin verir.

■ Kanunlar Şili’deki hasarı nasıl sınırladı? İki ülkeyi biraz karşılaştırabilir misiniz? 

Şili gerçekten de çok iyi bir deprem yönetmeliğine, son derece yetkin mühendislere ve inşaat firmalarına sahip, sıkı denetim uygulamaları var. Ancak, bu iki ülkedeki sismik koşulların farklı olması gibi basit bir nedenden ötürü Şili uygulama ve ilkelerini kopyalamamak gerekir. Şili’deki depremlerin çoğu, Nazca tektonik plakasının altında Pasifik Okyanusu’ndaki açık denizde meydana geliyor. Ayrıca, bunlar uzun süreli derin depremler olma eğilimindedir. Buna karşılık, Türkiye’de, biri kuzeyde ve diğeri güneyde olmak üzere iki ayrı fay söz konusu. Bu, Türkiye’deki birçok depremin 10 km içinde sığ bir kökene sahip olduğu anlamına geliyor. Şubat ayında kırılan fayın güneybatı ucunun da Antakya’nın altından geçebileceğinden kuvvetle şüpheleniyorum. Bu kanaatim, şehrin kuzeybatı kesiminde elde edilen kayıtların güneydoğu kesimdeki kayıtların yaklaşık iki katı olmasına dayanmaktadır. Ayrıca, kuzeydeki Hatay havaalanındaki pist boyunca görülebilen bir yüzey kırığı var, bu da altında bir fay kolu olduğunu düşündürüyor. Son olarak, Antakya son 2 bin yılda yaklaşık dört kez depremlerle tamamen yıkıldı ve bu da yine yakınlarda bir fay hattının varlığını gösteriyor. Peki, Antakya’nın batı kısmının altından gizli bir fay mı geçiyor? Zaman gösterecek. Bu arada, Türkiye’de bilinen, büyük aktif fay hatlarının 5 km yakınında yeni inşaatlardan kaçınılmalı (hatta yasaklanmalı mı) sorusu sorulabilir.

■Depreme karşı güvenli bina, birkaç cümleyle nasıl özetlenebilir? 

Tipik yapılar için yönetmelikleri izleyin, ancak yüksek binalar, imza yapılar için alternatif, daha karmaşık dinamik analizler yapılması daha doğru. Güvenli tarafta olmak için kuralların ötesine geçin. Mümkünse, sismik tepkiyi sınırlamak için, sismik izolasyon veya stratejik konumlarda yapısal sönümleyiciler şeklinde titreşim sınırlama cihazlarından yararlanın. Kaliteli malzeme kullanın: çelik, kaliteli kum, çakıl. Betonda fazla sudan kaçının. Sık sık beton dayanıklılık testleri yapın ve iyi bir kalite kontrol programı uygulayın. 15-20 katın üzerindeki binalar için, perde duvarları alt kotlarda sağlam ve daha kalın yapın. Zemin katın tasarımına ve yapısal duvarların temele kadar olan geçişine özen gösterilmeli. Pek çok binanın bodrum katlarında otoparklar bulunduğundan, garajda araba sirkülasyonu sağlamak için yapısal duvarların burada nasıl açıldığı konusunda özellikle dikkatli olunmalı. Çelik takviyenin yerleştirilmesi; üzengi demirlerinin sayısı ve tipi, takviye çubuklarının üst üste binmesi; kirişler ve kolonlar ile duvarlar ve zeminlerin kesişme noktalarının dikkatli bir şekilde detaylandırılması. Bir zincirin ancak en zayıf halkası kadar güçlü olduğu unutulmamalı.

■ Artçı sarsıntılar sürerken yeni inşaatlar yapılabilir mi? 

Yeniden inşa kararı şu anda alınsa bile, inşaatın başlaması ve/veya tamamlanması aylar (veya yıllar) alacaktır. O zamana kadar artçı sarsıntıların çoğu dinmiş olacak. Şu anda bile, çoğu artçı şokun büyüklüğü 4’ün altında, yalnızca bir kısmı şiddetli. Devam eden birkaç inşaatı etkileyebilir, ancak çoğunluğu korunacaktır. Artçı sarsıntılar can sıkıcı olabilir, ancak aşılmaz bir sorun değil. Beton kalıpların ve geçici desteklerin yeterli olması koşuluyla, artçı şokların inşaatları etkilemesi olası değildir.

ALMANYA’NIN ‘İNŞAAT POLİSİ’ TÜRKİYE İÇİN ÖRNEK OLABİLİR

■ Türkiye’de bundan sonrası için önemli hasarları önlemek adına neler başka neler yapılabilir?

Sismik tasarım yönetmeliklerini gözden geçirin ve güncelleyin. İnşaatların sadece inşaat şirketinin kurumsal patronları tarafından değil, nitelikli deprem mühendisleri tarafından denetlenmesi zorunlu kılınmalı. Denetim bağımsız dış kurumlar tarafından yapılmalı. Buna örnek olarak Almanların “Baupolizei”, “İnşaat Polisi” uygulaması gösterilebilir. İnşaat sektöründe yolsuzluk kontrol altına alınmalı. Başarmak zor olsa da tüm imar afl arını ortadan kaldırın. Yapıların güçlendirilmesi pahalıdır ve çoğu durumda pratik değildir. 20. yüzyılda Kuzey Anadolu fayı boyunca meydana gelen büyük depremler İstanbul’a giderek yaklaşıyor. O büyük şehrin yakınındaki bir sonraki güçlü deprem yarın, gelecek yıl veya bundan yüz yıl sonra olabilir. Ama kesinlikle olacak. Bu riski azaltmak için şimdi ne yapılabilir? Bu, yalnızca Türklerin cevaplayabileceği bir soru.

Elif KARACA

Okumaya devam et

BORSA

Yatırımcılar ve şirketlerin gözünden HALKA ARZLARIN zamanlaması doğru mu ?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yatırımcı açısından bakıldığında bir tarafta TL varlıklar için verilen % 50 mevduat faizi, diğer tarafta ise halka arz edilmiş şirketlerin hisseleri ve dip fiyata yaklaşan gayrimenkul yatırımları var.

Şirketler bakımından ise yüksek borçluluk ve döviz açığına bağlı olarak ortada duran büyük finansman ihtiyacı, finansman kaynaklarına erişememe problemi ve hemen hemen zarar etmeyen şirketin nerdeyse var olmayışı..

Halka arzın zamanlamasını etkileyen faktörler de göz önünde bulundurulduğunda, 2025 yılının bu süreç için doğru bir yıl olup olmadığı ve yatırımcıların ne düzeyde yeni halka arzlara veya mevcut hisselere ilgi göstereceğinin yorumunu ise siz değerli okuyucularımıza bırakıyorum.

Son söz: Deve bir pula, pulu getir; deve bin pula, deveyi getir.

Onur ÇELİK

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor

Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

DenizBank, tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.

“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”

DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

İDEAL ÇALIŞMA NEDİR?

Yayınlanma:

|

İşverenler çok çalışmayı yüceltirken, çok çalışmak nedir, çok çalışmak insana ne kaybettirir ne kazandırır? Çok çalışmak başarı getirir mi?

Hayır, çok çalışmak başarılı olmanın garantisi değildir — ama genellikle gerekli bir şarttır.

Neden çok çalışmak tek başına yeterli değildir?

  1. Yanlış Yönelim: Çok çalışmak, yanlış strateji ya da hedefler için harcandığında sizi sadece daha hızlı yanlış yola götürür.

  2. Verimsizlik: Plansız, dağınık ya da sadece yoğun bir şekilde çalışmak üretkenlik anlamına gelmez.

  3. Ağ ve Fırsatlar: Bazı başarılar, sadece emekle değil; doğru insanlarla bağlantı kurmak, zamanlama ve şans faktörleriyle de ilgilidir.

  4. Bilgi ve Yetenek: Başarı için sadece emek değil; bilgi, beceri, yaratıcılık ve sürekli gelişim gerekir.

  5. Psikolojik ve Fiziksel Sınırlar: Sürekli çok çalışmak tükenmişlik yaratabilir. Bu da başarı şansını azaltır.

Peki çok çalışmak neden önemli?

  • Disiplin ve istikrar olmadan kalıcı başarı zor gelir.

  • Hatalardan ders çıkarma, gelişim sürecini hızlandırır — ve bu ancak emekle olur.

  • Çalışkan insanlar fırsat geldiğinde hazır olurlar; şans, hazırlıklı olanı sever.

En sağlıklı formül:

🔹 Akıllıca çalışmak + Stratejik düşünmek + Disiplinli olmak + Doğru ağlar + Sürekli öğrenme = Başarıya en yakın yol

İş hayatında en ideal çalışma yöntemi nedir?

İş hayatında en ideal çalışma yöntemi, kişisel verimliliği en üst düzeye çıkarırken tükenmişliği önleyen, hedef odaklı ve stratejik bir yaklaşımdır. Bu yöntem herkes için aynı olmasa da, başarılı insanların ortak noktalarından yola çıkarak aşağıdaki çerçevede özetlenebilir:

1. Amaç Odaklı Çalışmak

  • Ne için çalıştığını bilmeyen, sadece meşgul olur.

  • Hedef belirle: Kısa, orta ve uzun vadeli net hedefler koy.

  • OKR / KPI gibi ölçülebilir sistemlerle hedef takibi yap.

2. Zamanı Akıllıca Yönetmek

  • 80/20 Kuralı (Pareto): Sonuçların %80’i, işlerin %20’sinden gelir. Öncelikleri belirle.

  • Zaman bloklama: Her güne belli görevler için zaman dilimi ayır.

  • “Hayır” demeyi öğren: Her toplantıya katılmak, her e-postayı hemen cevaplamak zorunda değilsin.

3. Derin Çalışma (Deep Work) Alışkanlığı

  • Gürültüden ve dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak, kesintisiz çalışma süresi yarat.

  • Her gün 2–4 saatlik yoğun odak zamanı oluşturmak, haftalarca dağınık çalışmaktan daha etkilidir.

4. Sürekli Öğrenme ve Gelişim

  • Yeni beceriler edinmek ve sektörel gelişmeleri takip etmek sizi yenilikçi kılar.

  • Haftada en az birkaç saati okuma, eğitim veya mentorluk gibi gelişime ayır.

5. Takım Çalışmasına Değer Vermek

  • Bilgi paylaşmak, yetki devretmek ve birlikte üretmek verimliliği artırır.

  • Mikro yönetimden kaçın, güvene dayalı iş birlikleri kur.

6. İş – Yaşam Dengesi

  • Uzun vadeli başarı, sürekli çalışma değil, sürdürülebilir çalışma ile gelir.

  • Molalar, tatiller, egzersiz ve uyku; işin bir parçası kadar önemlidir.

Özet Formül:

“Akıllı plan + odaklı uygulama + ölçüm + geri bildirim + denge = verimli ve sürdürülebilir iş hayatı.”

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.