GÜNCEL
Bir Bankanın hikâyesi: Likidite ve Durasyon Riski; Bankaya hücum

Yayınlanma:
2 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
- SVB Financial Group, Cuma günü 2008 mali krizinden bu yana batan (fona devredilen) ABD’nin en büyük bankası oldu. Silikon Vadisi Bankası (SVB) ABD banka büyüklükleri listesinde 16. sırada yer alırken, aynı zamanda büyüklük itibariyle de en büyük ikinci batık olarak tarihe geçti.
- SVB’nin Cuma günü çöküşü küresel mali piyasalarda ciddi bir çalkantı ve endişe yaratırken, Pazar gece geç saatlerde ağırlıklı olarak kripto para işlemlerine aracılık eden liste sıralamasında 33. büyük banka konumunda Signature Bank da kapatıldı. ABD otoriteleri, hafta sonu yaşanan türbülansı kontrol etmek adına çaba göstermek suretiyle tüm sorunlu yapıları kontrollü bir şekilde ele alarak sistemik bir soruna sebebiyet vermemeye özen gösterdiklerini anlıyoruz. Bu bağlamda, FED ve Amerikan Hazinesi, SVB’nin tüm mevduat sahiplerinin bugün mevduatlarına erişebileceğini duyurdu. Sigortasız mevduatların da bu kapsama alınması, kapsamlı bir kurtarma anlamı taşıyor.
- Yaşanan baş döndürücü 72 saati ya da adım adım çöküşün giden yolun ayak izlerini gelin hep birlikte analiz ederek bültenimize başlayalım. SVB’nin Cuma günü kapatılması ve bankacılık düzenleyicileri tarafından devralınmasının ardında, FED’in faiz oranlarını yükseltmesinin büyük bir payı olduğunu peşinen söylemem gerekiyor. Enflasyonla mücadele kapsamında geçen yılın başında rekor düşük seviyelerde olan politika faizini 450 baz puan yükselten FED, hâliyle krediyi ulaşımı daha da pahalı hâle getirince, risk iştahı da hızlı bir şekilde azalıyor. Bankanın birincil müşterilerinin, adından da anlaşılacağı üzere girişim odaklı borç (start-up) müşterileri olduğunun altını bir kez daha çizelim.
- Yükselen faiz oranları, birçok yeni girişim için ilk halka arz piyasasının kapanmasına ve özel kaynak yaratmayı daha maliyetli hâle getirmesine neden olduğundan, SVB müşterileri likidite ihtiyaçlarını karşılamak adına son dönemlerde Bankadan para çekmeye başladıklarını görebiliyoruz. Aşağıdaki grafikten de açık bir şekilde görülebileceği üzere, Bankanın son güncel bilançosuna göre, mevduat tabanında kompozisyon değişikliği ve beraberinde son bir yılda azalma görüyoruz. Bunu biraz açalım… Sigortalı mevduat (bizdeki karşılığı ile sigorta mevduat fonuna tabii) (ABD’de bu rakam $250bin) yani tabana yaygın mevduat azalmaya başlarken, sigortasız (büyük mevduatlar) ise artmaya başlamış. Daha somut verilerle, sigortasız mevduatın oranı toplam içerisinde %84!
- SVB geçen hafta müşterilerinin para çekme işlemlerini karşılamanın yollarını aramaya başlaması ile, yine aşağıda grafiken de görüleceği alım satım amaçlı portföyünde bulunan çoğunluğu da ABD Hazine tahvilinden oluşan yaklaşık 21 milyar dolarlık portföyü satıyor. Söz konusu portföy, mevcut 10 yıllık ABD Hazine getirisinin (şu anda getiri ~ %4) çok altında ve ortalama %1,79 getiri sağlıyordu. Satılan bu portföy, sermaye artırımı yoluyla doldurması gereken 1,8 milyar dolarlık bir zararı da Bankanın kabul etmesine neden oldu.
- Akabinde, SVB Perşembe günü, fon açığını doldurmak adına 2,25 milyar dolar büyüklüğünde adi öz sermaye ve tercihli dönüştürülebilir hisse senedi satacağını duyurdu. Yatırımcılar, mevduat çekme işlemlerinin Bankayı daha da fazla sermaye arttırmaya yöneltebileceği endişesi ile hızla SVB hisselerinde satıcı konuma geçerken, SVB’nin hisse fiyatı da saatler içinde %60 düştü!
- SVB, şirketin satışı da dâhil olmak üzere alternatif finansman bulmak için Cuma günü çabalasa da, günün ilerleyen saatlerinde Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), SVB’nin kapatıldığını ve kayyum atandığı duyurdu. Bankanın bugün açılacağı ve ‘sigortalı’ mevduat sahiplerine ödeme yapılacağını okusak da, gece geç saatlerde gelen haberlere göre, FED ve Amerikan Hazinesi, SVB’nin tüm mevduat sahiplerinin bugün mevduatlarına erişebileceğini duyurdu. ‘Sigortasız’ mevduatlara da bu imkânın sağlanması, kapsamlı bir kurtarma anlamına geliyor.
- Şimdi işin magazin boyutunu bir kenara bırakarak, bankacı kimliğimle tesbitlerimi sıralamak isterim. Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, pandemi süresince uygulanan ultra-gevşek para ve maliye politikalarının neden olduğu acı tablo ile bir kez daha yüzleşiyoruz. SVB’nin mevduatları ve hâliyle tahvil portföyü pandemi döneminde (!) hızla büyümüş. Mevduatlar 3 kattan fazla artarken, tahvil portföyü neredeyse 4 kat artmış. Elbette bu noktada, pandemi sonrası yaşanan kolay para döneminde (ultra-gevşek para politikaları) Amerikan bankacılık sisteminin genelinde sert bir büyüme yaşandığını göz ardı etmesek de, SVB’nin çok daha hızlı ‘koştuğunun’ altını çizmemiz gerekiyor.
- Pekâlâ, çok hızlı büyüme kötü bir şey mi? Cevap kesinlikle hayır olsa da, SVB büyürken risk yönetimi ilkelerini göz ardı etmiş! FED faizleri kocaman adımlarla artırırken, SVB’nin risk yönetim takımı, koca bilançoyu hiç hedge etmeden (faiz riskini swaplamadan) süreci âdeta izlemiş. Kısa vadeli, tabana yaygın olmayan ve hatta büyük mevduatlarla yönelen bankanın uzun vadeli tahvil portföyünde yaşanan vade uyumsuzluğu (maturity mismatch) ve son bir senede sert artan faizler (faiz arttıkça, tahvilin fiyatı düşüyor) Bankanın alım satım amaçlı portföyün ciddi bir zarar yazmasına neden oluyor. En son tahlilde yaşanan mevduat çıkışları da bank-run (bankaya hücum) yaratınca, SVB’nin uzun vadeli tahvil portföyünde zarar kes (S/L) uygulayarak satması, sermaye açığını ortaya çıkıyor.
- Sermaye açığını kapamak için hisse satış yoluyla sermaye artırmak istiyor ama bunu da başaramıyor. California bankacılık düzenleyicileri, 2022’nin sonunda 209 milyar dolarlık varlığa sahip olan bankanın, mudilerin tek bir günde 42 milyar dolar çekip iflas etmesiyle bankaya hücum görünce (bank-run) Cuma günü Silikon Vadisi Bankası’nı kapattı. Kaçınılmaz son bu şekilde gerçekleşiyor. Likidite/durasyon riski ve sonucunda ortaya çıkan “bankaya hücum” olgusunu birlikte büyük bir risk yönetim zafiyeti olarak okuyoruz.
- Bu arada not etmeliyim ki, SVB’nin 48 saatten daha kısa bir sürede uçurumdan aşağıya sürüklemesi tamamen sürpriz bir durum. Neden mi dersiniz, banka için sadece bir kurum ‘sat’ tavsiyesi verirken, onlarca kurum ‘al’ hatta ‘ağırlık artır’ tavsiyesi vermiş. Dahası, ağırlık artır tavsiyesi veren kurumlar arasında, son dönemde USDTRY kuru için seçim sonrası Millet İttifakı’nın zafer durumunda 14 kur seviyesi öngören ABD’nin en büyük 4. bankası Wells Fargo da var!
- Herkesin ortak sorusu, yaşananlar diğer bankalara sirayet edebilir mi? Acaba Lehman Brothers tarzı bir durumla mı karşı karşıyayız? Konu çok sıcak olsa da ve sorunun cevabını ‘zannetmiyorum’ olarak vermek isterim. Keza, bu defa sorun 2008 küresel mortgage krizine göre çok farklı. Yine de, bank-run kavramına göre bu riskin sıfır da olmadığının altını çizmek isterim. ABD yönetimi, 2008 tarzı bir mali krize dair çok az işaret gördüklerini söylerken, ABD Hazine Bakanı Yellen ve Beyaz Saray, ABD bankacılık sisteminin 2008 mali krizinde olduğundan daha dayanıklı olduğunu kaydetti.
- Şimdi gelelim piyasa yansımasına. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi geçen hafta %4,6 düşerek bu yılki kazanımlarını neredeyse silerken, Wall Street’in korku göstergesi olarak bilinen VIX (CBOE Oynaklık Endeksi) son 4 ayın en yüksek seviyesine geldi. İki yıllık ABD tahvil getirisi, geride bıraktığımız haftanın son 2 iş gününde 50 baz puan geriledi! Bu hareketi çok açık bir şekilde, güvenli limana kaçış olarak da okuyabiliriz. Yatırımcılar, SVB’nin sıkıntıya girmesi ve beraberinde ABD tahvil faizlerinin sert gerilmesi ile Cuma günü altına hücum edince, ons altın yaklaşık bir ayın en yüksek seviyesi olan 1,900 dolara kadar neredeyse yükseldi. Dijital altın, nam-ı diğer Bitcoin, her ne zaman bankacılık sektörü ile ilgili bir sorun baş gösterse (!) yükseldiğini biliyoruz. Bu minvalde bu sabah Bitcoin’in de yeniden 22bin doların üzerine çıktığını not etmemiz gerekiyor.
- ABD tahvil faizlerinde görülen aşağı yönlü bu sert hareketi, FED’in bundan sonra aynı agresiflikte sıkılaştırma yapmasının da önüne geçeceğini düşünüyoruz. Piyasa fiyatlamasına göre, FED’den beklenen en yüksek faiz oranı da hızla %5,7 seviyesinden %5,0’e kadar geriledi. Piyasa, net bir şekilde ‘bulaşma’ riskinin FED’in hesabını etkileyebileceği sinyalini verirken, FED’in de faiz artırımlarında hızını yavaşlatmaya tekrar yöneleceğini düşünüyoruz. Yatırımcılar, FED’in bu ay sonunda faiz oranlarını 50 baz puan artıracağı neredeyse artık ihtimal de vermiyor.
- Yeni gün başlangıcında Asya borsalarında ‘kurtarma’ haberleri ardından iyimser bir seyir görüyoruz. Hong Kong borsası %2,2 yükselirken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de %1,5 civarında yükselişler görülüyor. Tahvil faizleri ise FED’in bu nazik ortamda artık faiz artıramayacağı beklentisi ile gerilemeye devam ediyor. Yukarıda da söz ettiğim üzere, son 3 günden 2 yıllık ABD devlet tahvil getirisi yaklaşık 75 baz puan geriledi. Bu olayların gölgesinde bu haftanın en önemli verisi ABD’de Salı açıklanacak TÜFE enflasyonu olacak.
>16. Büyük Banka
Ligin en büyük 16. bankası konumundaydı.
>Pandemi döneminde hızla büyüdü!
Pandemi süresince uygulanan ultra-gevşek para ve maliye politikalarının neden olduğu acı tablo ile bir kez daha yüzleşiyoruz. SVB’nin mevduatları ve hâliyle tahvil portföyü pandemi döneminde hızla büyümüş. Mevduatlar 3 kattan fazla, tahvil portföyü ise neredeyse 4 kat büyümüş.
>ABD’de Batık Bankalar
Silikon Vadisi Bankası (SVB), 2008 mali krizinden bu yana batan (fona devredilen) ABD’nin en büyük bankası oldu. SVB, ABD banka büyüklükleri listesinde 16. sırada yer alırken, aynı zamanda büyüklük itibariyle en büyük ikinci batık olarak tarihe geçti.
>Güvenli Limana Kaçış!
S&P500 endeksi geçen hafta %4,6 düşerek bu yılki kazanımlarını neredeyse silerken, Wall Street’in korku göstergesi VIX son 4 ayın zirvesine yükseldi. İki yıllık ABD tahvil getirisi, son 2 iş gününde 50 baz puan geriledi! Bu hareketi çok açık bir şekilde, güvenli limana kaçış olarak da okuyabiliriz.
>Terminal Rate
Piyasa fiyatlamasına göre, FED’den beklenen en yüksek faiz oranı da hızla %5,7 seviyesinden %5,2’ye kadar geriledi. Piyasa, net bir şekilde bulaşmanın FED’in hesabını etkileyebileceğini sinyalini veriyor ve bu da muhtemelen FED’i faiz artırımlarının hızını yavaşlatmaya sevk edebilir.
İKTİSATBANK
İlginizi Çekebilir
GÜNCEL
AB, Anti-Greenwashing Düzenlemesini Askıya Alıyor

Yayınlanma:
56 dakika önce|
27/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Avrupa Birliği’nin, greenwashing vakalarını önlemeyi ve şirketlerin çevresel beyanlarının doğruluğunu sağlamayı amaçlayan “Green Claims Directive” (Yeşil Beyanlar Direktifi) teklifi, son dönemde oluşan siyasi gelişmelerin ardından durma noktasına geldi. Önce Avrupa Komisyonu’nun geri çekilme sinyalleri vermesi, ardından da İtalya’nın desteğini çekmesiyle birlikte, dosyanın ilerlemesi neredeyse imkânsız hale geldi. |
Direktif Ne Getiriyordu? |
2023 baharında önerilen ve müzakere süreci devam eden Green Claims Direktifi, şirketlerin “çevre dostu”, “karbon nötr”, “doğaya zararsız” gibi iddialarını bilimsel ve doğrulanabilir temellere oturtmayı hedefliyordu. AB içindeki “yeşil aklama” (greenwashing) vakalarının artması üzerine gündeme gelen düzenleme, şirketlerden bu tür iddialarını belgelemelerini ve kamuoyuna açık şekilde doğrulamalarını zorunlu kılacaktı. |
Direktif, mikro ölçekli işletmeleri başlangıçta kapsam dışında bıraksa da, müzakereler ilerledikçe bu işletmelerin de düzenlemeye tabi olabileceği ihtimali doğmuştu. Bu durum ise, hem Komisyon hem de bazı üye ülkeler nezdinde siyasi temelli ciddi çekincelere yol açtı. |
Ne Oldu da Süreç Askıya Alındı? |
Geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu, sürecin geldiği noktayı “basitleştirme gündemi” ile uyumsuz bulduğu gerekçesiyle direktifi geri çekme niyeti taşıdığını açıkladı. Bu açıklama, hem Avrupa Parlamentosu hem de üye ülkelerde kafa karışıklığına neden oldu. Zira müzakereler hâlâ devam ediyordu ve taraflar anlaşma arayışındaydı. |
İtalya’nın hafta sonu verdiği kararla desteğini tamamen çekmesi, sürece son darbeyi vurdu. Bu kararla birlikte, müzakereleri yürüten AB Konseyi Dönem Başkanlığı, artık direktif üzerinde ilerlemek için yeterli siyasi desteğe sahip değil. |
Şimdi Ne Olacak? |
Aslında Komisyon’un resmi olarak çekilme kararı alıp almayacağı henüz netlik kazanmış değil ancak mevcut siyasi atmosfer, Green Claims Direktifi’nin bu haliyle yasalaşmasının zor olduğunu gösteriyor. AB içinde “yeşil yıkama” iddialarının düzenlenmesine yönelik kapsamlı ve bağlayıcı bir mevzuat arayışı, şimdilik rafa kalkmış görünüyor. |
Değerlendirme |
Green Claims Direktifi’nin askıya alınması, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik hedeflerine giden yolda önemli bir sapma olarak okunabilir. Kurumsal bazdaki çevre beyanlarının doğruluğunu sağlamak amacıyla hazırlanan bu düzenleme, yalnızca tüketici güvenini artırmayı değil, aynı zamanda çevre dostu üretim iddialarının gerçeklerle uyuşmasını amaçlıyordu. Dolayısıyla bu geri adım, hem şirketlerin iklim iddialarını şeffaflaştırma çabalarına hem de döngüsel ekonomi hedeflerine darbe vurabilir. |
Özellikle AB Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak sunulan bu direktifin rafa kalkması, diğer sürdürülebilirlik politikalarını da dolaylı biçimde etkileyebilir. Zira Green Claims Direktifi, geniş bir eko-etiket sisteminin ve sürdürülebilir ürün piyasasının hukuki temelini oluşturacaktı. Bu boşluk, hem tüketicilerin güveninde aşınmaya hem de çevresel taahhütlerde geri kaymalara yol açabilir. |
Türkiye Açısından Ne Anlama Geliyor? |
Türkiye, 2021 yılında yayımladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı’yla AB ile ticaretinde sürdürülebilirlik kriterlerini ana gündemine almış durumda. Özellikle ihracat odaklı sektörlerde çevresel beyanlar giderek daha fazla önem kazanıyor. Green Claims gibi düzenlemeler, Türk şirketlerinin AB pazarında nasıl konumlanacağını ve ne tür doğrulama süreçlerine tabi olacaklarını da belirliyordu. |
Bu direktifin geri çekilmesi, kısa vadede Türk ihracatçıları için idari yüklerin artmasını engellemiş olabilir. Ancak orta ve uzun vadede AB’nin sürdürülebilirlik politikalarındaki bu tür belirsizlikler, yatırım kararlarını ve stratejik planlamaları zorlaştırabilir. Ayrıca kendi iç pazarını düzenlemeyi hedefleyen Türkiye için bu gelişme, benzer bir çevresel beyan düzenlemesinin ertelenmesine neden olabilir. Oysa küresel tedarik zincirlerinde daha şeffaf ve hesap verebilir sistemler kurmak, Türkiye gibi üretici ülkeler için bir rekabet avantajı yaratacaktır. |
Bundan Sonrası |
Green Claims Direktifi şimdilik durdurulmuş olsa da, yeşil iddiaların düzenlenmesine duyulan ihtiyaç ortadan kalkmış değil. Özellikle çevre duyarlı tüketicilerin ve yatırımcıların beklentileri, piyasa standartlarını yönlendirmeye devam edecek. Bu nedenle şirketlerin gönüllü doğrulama, şeffaflık ve izlenebilirlik araçlarına yatırım yapmaları, yalnızca regülasyonlara uyum için değil, aynı zamanda güvenilirlik ve itibar açısından da stratejik önem taşıyor. |
Türkiye için bu gelişmeler, pasif bir izleyiciden çok, aktif bir politika geliştirici olmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Yeşil geçişin, sadece mevzuat takibiyle değil, kendi iç normlarımızı oluşturmakla mümkün olduğunu unutmamak gerekiyor.
yeşilbüyüme.org |
GÜNCEL
Trump: “Çin ile ticaret anlaşması imzaladık, sorada Hindistan var”
ABD Başkanı Donald Trump, Çin ile ticaret anlaşması imzaladıklarını, Hindistan ile de “büyük” bir anlaşma yapabileceklerini söyledi.

Yayınlanma:
2 saat önce|
27/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Trump, Beyaz Saray’da düzenlenen etkinlikte, ekonomiye dair açıklamalarda bulundu.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’ın ülkelerle ticaret anlaşması yapmak için “fazla mesai” yaptıklarını ifade eden Trump, “herkesin anlaşma yapmak istediğini” dile getirdi.
Trump, birkaç ay önce basının “Gerçekten ilgilenen birileri var mı?” diye sorduğuna işaret ederek, “Daha dün Çin ile imzaladık. Herkesle anlaşma yapmayacağız. Bazılarına sadece bir mektup gönderip ‘Çok teşekkür ederiz, yüzde 25, 35, 45 tarife ödeyeceksiniz.’ diyeceğiz.” ifadesini kullandı.
“Harika” anlaşmalar yaptıklarını belirten Trump, “Belki Hindistan ile çok büyük bir anlaşma yolda. Hindistan’ı açacağız. Çin anlaşmasında ise Çin’i açmaya başlıyoruz. Daha önce asla mümkün olmayan şeyler gerçekleşiyor. Her ülkeyle ilişkimiz çok iyi durumda.” diye konuştu.
Trump, tarifeler sayesinde yapılan yatırımlara ve kurulacak fabrikalara değinerek, çip şirketi Texas Instruments’ın de ABD’de 60 milyar dolar harcayacağını bildirdi.
“Fed’in faiz oranını düşürmesi faydalı olurdu”
Trump, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik eleştirilerine de devam ederek, “Eğer Fed’de faiz oranlarını biraz düşürecek bir kişi olsaydı, bu faydalı olurdu. Bu adamla mücadele etmemiz gerekiyor, işini yapmıyor.” dedi.
2 puan faiz indirilmesinin 600 milyar dolar tasarruf sağlayacağını öne süren Trump, “Sadece bir kalem darbesiyle, bir cümleyle 1 trilyon dolar tasarruf edebilirsiniz. En yüksek faiz oranlarından birine sahip olmamız utanç verici. En düşük biz olmalıydık.” ifadesini kullandı.
GÜNCEL
Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

Yayınlanma:
14 saat önce|
26/06/2025Yazan:
Onur Çelik
Şirketlerin kâr ederek sürdürülebilir şekilde büyümek ve marka değerlerini artırabilmeleri için, kurumsal yönetim ilkelerini benimseyerek kurumsallaşma yolculuğuna çıkmaları artık bir zorunluluk.
Bu süreçte en önemli sermaye ise şüphesiz kaliteli insan kaynağı. İnsan kaynağı deyince şirketin her departmanında görev yapan çalışanlar akla gelse de, bu yazımda şirketin geleceğine yön verecek vizyon ve stratejiler ortaya koyması gereken, icra kuruluna hedef belirleyecek ve bu hedeflerin takibini yapacak Yönetim Kurulu üyeleri özelinde bağımsız üyelere değinmek istiyorum.
Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Nedir?
Malum şirketlerde genelde hissedar üyeler, işin doğası gereğince yönetim kurulu üyeleri olurlar. Hissedarların, şirket yönetim kurulu üyesi olabilmeleri için taşımaları gereken belirlenmiş özel şartlar yok. Ancak şirketin geleceğine yön verecek böylesine önemli bir kurulda yer alacak kişilerin günümüzün zorlu rekabet şartlarında asgari üniversite mezunu olması, en az bir yabancı dil konuşabilmesi, işin gerektirdiği deneyim ve bilgiye sahip olması beklenir.
Peki ama şirketi başarılı bir şekilde yönetmek, kurumsal bir yapıya evirerek daha da büyütmek, gelecek nesillere devredebilmek için sadece hissedar yönetim kurulu üyeleri yeterli mi? Maalesef hayır. Okuyucularımızın akıllarına, şirketlerin zaten profesyonel icra kurulları, genel müdürleri, direktörleri yok mu düşüncesi gelebilir. Tabi ki çoğu şirkette bu kişiler mevcut ama icra organları ile yönetim kurulunun görevlerinin net bir şekilde ayrılması ve icrada yer alan kişilerin aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği şapkasını taşımaması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz diye düşünüyorum. İşte bu nedenle şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyesi şart.
Her ne kadar Türk Ticaret Kanun’una göre bağımsız yönetim kurulu üyeliği yasal bir zorunluluk olmasa da Sermaye Piyasası Kanun’una göre halka açık şirketlerde bu bir zorunluluk. Nitekim, SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim Tebliğinde de yönetim kurulu içerisindeki bağımsız üye sayısı toplam üye sayısının üçte birinden az ve her durumda bağımsız üye sayısı ikiden az olamayacağı düzenlenmiştir.
Konunun özüne değindiğimize göre, bağımsız yönetim kurulu üyesi nedir bu soruya cevap verecek olur isek, icrada görevli olmayan, üyelik haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi veya kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişi olarak tanımlanabilir.
Kimler Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Olabilir?
Kurumsal Yönetim Tebliğine göre özetle aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi bağımsız üye olarak nitelendirilir:
- Şirket hissedarı olmamalı
- Son beş yıl içerisinde, şirkete önemli ölçüde hizmet ve ürün sağlayan firmaların herhangi birisinde ortak, çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmamalı
- Son beş yıl içerisinde, başta şirketin denetimi (vergi denetimi, kanuni denetim, iç denetim de dahil), derecelendirilmesi ve danışmanlığı olmak üzere, yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin önemli ölçüde hizmet veya ürün satın aldığı veya sattığı şirketlerde, hizmet veya ürün satın alındığı veya satıldığı dönemlerde, ortak (%5 ve üzeri), önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmaması.
- Bağımsız yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle üstleneceği görevleri gereği gibi yerine getirecek mesleki eğitim, bilgi ve tecrübeye sahip olması.
- Bağlı oldukları mevzuata uygun olması şartıyla üniversite öğretim üyeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşlarında üye olarak seçildikten sonra tam zamanlı çalışmıyor olması.
- Gelir Vergisi Kanunu’na göre Türkiye’de yerleşik olması.
- Şirket faaliyetlerine olumlu katkılarda bulunabilecek, şirket ortakları arasındaki çıkar çatışmalarında tarafsızlığını koruyabilecek, menfaat sahiplerinin haklarını dikkate alarak özgürce karar verebilecek güçlü etik standartlara, mesleki itibara ve tecrübeye sahip olması.
- Şirket faaliyetlerinin işleyişini takip edebilecek ve üstlendiği görevlerin gereklerini tam olarak yerine getirebilecek ölçüde şirket işlerine zaman ayırabiliyor olması.
- Şirketin yönetim kurulunda son on yıl içerisinde altı yıldan fazla yönetim kurulu üyeliği yapmamış olması.
- Aynı kişinin, şirketin veya şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran ortakların yönetim kontrolüne sahip olduğu şirketlerin üçten fazlasında ve toplamda borsada işlem gören şirketlerin beşten fazlasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev almıyor olması
Sonuç
Günümüz dünyasında eğer bir şirketin yönetim kurulu, şirketin yeni ufuklara yelken açmasını sağlayabilecek vizyona sahip, hızlı ve rasyonel kararlar alabilen, icra kuruluna şirketin vizyonu doğrultusunda yön verebilen, strateji belirleyen, tabiri caiz ise şirketin beyni olabilecek insanlardan oluşuyor ise o şirketin bir geleceği olması mümkün. Bu kurulun üyelerinin sadece hissedarlardan oluşması ise maalesef yeterli olmamakta. Mutlaka alanında uzman profesyonel yönetici, mali işler & finans uzmanı, hukukçu, mühendis veya akademisyen olan bağımsız üyelerin şirket yönetim kurulunda yer almaları bu anlamda son derece önemli ve değerli bir kazanım. Bu kişiler, çıkar çatışmasından uzak kalarak, icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde görevlerini hiçbir etki altında kalmaksızın yapabilme olanağı ile de tüm paydaşlara ayrıca güven verebilirler.
Son söz olarak, gerek hissedar kökenli gerekse bağımsız olsun, şirketlerimizde kadın yönetim kurulu üyelerimizin sayısının artması da en büyük temennimiz.
Onur ÇELİK-CFO/YMM
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (848)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.144)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (453)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.853)
- GÜNCEL (3.236)
- GÜNDEM (3.200)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.252)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (476)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.059)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (65)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (36)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

AB, Anti-Greenwashing Düzenlemesini Askıya Alıyor

Trump: “Çin ile ticaret anlaşması imzaladık, sorada Hindistan var”

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

CGTN: Çin ve Orta Asya ülkeleri iş birliğini pekiştirme sözü verdi

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

KÜÇÜKLERE/BÜYÜKLERE YAZ OKUMALARI-II

Ateşkesle petrol geriledi. Faiz indirim umuduyla Türk piyasaları canlandı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Papara’dan açıklama: Özür diledi

Firma Finans Bilinci Neden Stratejik Bir Güçtür?

Finansın En Önemli 10 Formülü ve Önemi

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül
- Kamu işçilerinin zam pazarlığı! Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'dan 'grev' açıklaması 26/06/2025
- SON DAKİKA | Borsa günü düşüşle tamamladı 26/06/2025
- İkinci el araçta 6 ay 6 bin km ve ilan kısıtlaması 2026’ya uzatıldı 26/06/2025
- TEMMUZ ASGARİ ÜCRET ZAMMI: Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 26/06/2025
- Diyarbakır Türkiye’nin enerji arz gücüne katkı sağlıyor 26/06/2025
- İnşaat malzemesi sanayi bileşik endeksi yılın ilk artışını gösterdi 26/06/2025
- SON DAKİKA | Kamu işçilerinin zam pazarlığında ikinci teklif tarihi belli oldu 26/06/2025
- Trump, Çin ile ticaret anlaşması imzaladıklarını bildirdi 26/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (27.06.2025) 26/06/2025
- Bessent, "Bölüm 899" düzenlemesinin vergi tasarısından çıkarılmasını istedi 26/06/2025
- Beyaz Saray: Ticaret anlaşmaları için son tarih kritik değil 26/06/2025
- Çoğu Fed yetkilisi Temmuz'da faiz indirimine karşı 26/06/2025
- İkinci el otomobil satışında 6 ay-6 bin kilometre kısıtlaması uzatıldı 26/06/2025
- "Türkiye'nin maliyet bazlı rekabet gücü 2015 yılı seviyesinin altına indi" 26/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı