Connect with us

GÜNCEL

KONKORDATO DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜNE SIÇRADI: İSO500’DE İDİ…

DEMİR ÇELİK sektörünün devlerinden; en büyük 500 sanayi kuruluşu listesindeki şirkete 3 aylık geçici mühlet verildi. 1.3 milyar lira borcu bulunan şirketin faaliyetlerinin denetimi için 3 kişilik komiser heyeti atandı. Kararla birlikte, üretimin durduğu dev fabrika yeniden faaliyete geçti.

Yayınlanma:

|

Temeli 30 yılı aşkın bir süre önce atılan Güney Çelik Hasır ve Demir Mamulleri San. Tic. AŞ sektörün en güçlü birkaç firmasından biri konumunda. Adana Hacı OSB ve Gebze OSB’de üretim tesisleri bulunan şirket, bir süredir 3 kardeş arasındaki anlaşmazlık nedeni ile zorlu bir süreç yaşıyor.

1.3 MİLYAR LİRA BORÇ İLE YAKALANDI

Toplamda 1.3 milyar lira borcu bulunan Güney Çelik’in 550 çalışanı alamadıkları ücretleri nedeni ile eylem yapmıştı. Şirket ortakları arasındaki anlaşmazlık nedeni ile zorlu bir süreç yaşayan şirket ile ilgili dikkat çeken bir dava açıldı.

Talebi inceleyen İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2 Şubat’ta ara kararını verdi. Mahkeme şirket lehine geçici mühlet kararına hükmetti. Bu kararla birlikte şirket hacizlere karşı koruma altına alındı. Mahkeme, şirket faaliyetlerinin denetimi için de Prof. Dr. Mert Erer, Dr. Öğretim Üyesi Evren Kılıçoğlu ve Mali Müşavir Şükrü Savaş’tan oluşan komiser heyeti görevlendirdi.

ÜRETİM TEKRAR BAŞLADI

Mahkemenin kararı ile birlikte, bir süredir üretimin durduğu fabrikada faaliyete yeniden başlandı. 1992’den beri faaliyette olan Güney Çelik, İSO 500 listesine 2021’de 314’üncü sırada yer almıştı.

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Finansal Çöküşe Giden Yol: Bu 5 Riski Tanıyor musunuz?

Riskleri yok etmek mümkün değildir ama yönetilebilir.
Her kurumun bir risk yönetimi politikası olmalıdır.
Riskler arasında etkileşim olabilir: Örn. likidite krizi sistemik krize dönüşebilir.
Finansal tablolarla ve rasyolarla bu riskler düzenli izlenmelidir.

Yayınlanma:

|

Finans dünyası büyük kazançlar kadar büyük tehlikeleri de içinde barındırır. Bu tehlikeler çoğu zaman görünmezdir ve çoğu yatırımcı, girişimci ya da yönetici fark ettiğinde çok geç olabilir. Oysa bu riskleri önceden tanımak, finansal krizlerden korunmak için en büyük silahtır.

İşte bilmeniz gereken 5 temel finansal risk türü:

1. Kredi Riski: Güvendiğiniz Dağlara Kar Yağabilir

Bir kişi, kurum ya da devlet, size olan borcunu geri ödemezse ne olur? İşte bu durum kredi riskidir.
Bankaların kredi verirken uyguladığı uzun analizler, tahvil alan yatırımcıların yaptığı araştırmalar hep bu riski azaltmak içindir.

📌 Örnek: Bir şirketin vadeli satış yaptığı müşteri iflas ederse, o satış doğrudan zarara dönüşür.

2. Piyasa Riski: Dalgalı Denizde Sabit Duramazsınız

Döviz kurları, faiz oranları, hisse senedi fiyatları ve emtia değerleri sürekli değişir. Bu değişimler, yatırımcılar için kazanç fırsatı olduğu kadar büyük kayıplar da yaratabilir.
İşte bu dalgalanmalardan kaynaklanan zarar riski, piyasa riski olarak adlandırılır.

📌 Örnek: Dolar borcu olan bir şirket, kurun hızla artmasıyla maliyetlerini karşılayamaz hale gelir.

3. Likidite Riski: Elinizde Varlık Var Ama Nakit Yok

Bazı varlıklar vardır ki elinizde olsa bile, anında satılamaz. Satılsa da ciddi değer kaybı yaşanabilir.
Bu durumda karşımıza çıkan risk “likidite riski”dir.
Likidite, bir varlığın ya da şirketin nakde kolay çevrilebilmesiyle ilgilidir.

📌 Örnek: Elinizde milyonluk bir gayrimenkul vardır ama kısa vadede borç ödemeniz gerekiyordur. Satmaya kalktığınızda alıcı bulamazsanız, likidite sorunu yaşarsınız.

4. Sistemik Risk: Zincirleme Çöküş Riski

Finansal sistem iç içe geçmiş bir yapıya sahiptir. Bir kurumun batması, diğerlerini de sürükleyebilir. Bu yayılma etkisi sistemik risk olarak adlandırılır.

📌 Örnek: 2008’de ABD’deki Lehman Brothers’ın iflası, tüm dünyadaki bankacılık sistemini etkiledi ve küresel krizi tetikledi.

5. Temerrüt Riski: Gecikme, Belki de Hiç Ödeme Yok

Kredi riskiyle yakın olan bu kavram, özellikle sabit vadeli ödemelerde ortaya çıkar. Bir borcun vadesinde ödenmemesi ya da hiç ödenmeyeceği endişesi temerrüt riskidir.

📌 Örnek: Bir devlet, ekonomik kriz nedeniyle dış borç faizini ödeyemeyeceğini ilan ederse, yatırımcılar için bu ciddi bir temerrüt riskidir.

Risk Kaçınılmaz Ama Yönetilebilir

Risk olmadan kazanç olmaz. Ancak riskleri tanımadan yapılan her yatırım bir kumardır.
Kurumsal finans, bireysel yatırım ve şirket yönetimi gibi tüm alanlarda, bu 5 riski yönetebilmek hayati önem taşır.

Unutmayın:
🔹 Her risk ölçülebilir.
🔹 Her risk kontrol altına alınabilir.
🔹 Riskin farkında olan, kayıplarını azaltır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yes, Chef!” ile Yönetmek: Bir Diziden Alınan Liderlik Dersleri

Yayınlanma:

|

Yazan:

The Bear” dizisi yalnızca mutfakta değil, işletme yönetiminin en karmaşık noktalarında da bize çok şey söylüyor.

Bu yazımda; liderlik, örgütsel sessizlik, kişisel gelişim ve fine dining gibi kavramları bu olağanüstü dizinin sahneleri üzerinden yeniden okudum.
Mutfakta pişen sadece yemek değil; dönüşen kültürler, büyüyen insanlar ve yeniden yazılan yönetim tarifleri…

‘‘The Bear’ Üzerinden İşletme Yönetimi: Mutfakta Pişen Liderlik ve Örgütsel Sessizlikle Mücadele”

Bazı diziler yalnızca hikâye anlatmaz; hayatın karmaşık sistemlerini bir mikroskop altına yatırır. “The Bear”, bu tür yapımların en parlak örneklerinden biri. Chicago’da bir sandviç dükkânının kalıntıları üzerinde yükselmeye çalışan bir ekip… geçmişin yüküyle, geleceğin hayaliyle ve şimdinin kaosuyla baş etmeye çalışan insanlar… Ama aslında her şeyin özünde bir soru saklı: Bir işletmeyi gerçekten ne işler hâle getirir?
Carmy’nin mükemmeliyetçiliği, Richie’nin içsel dönüşümü, Sydney’in vizyoner tutumu ve Marcus’un sessiz gelişimi sadece bir restoranın değil; herhangi bir organizasyonun iç dinamiklerini sorgulatıyor. Bu yazıda; liderlik, örgütsel sessizlik, dayanışma kültürü, kişisel gelişim, eğitimin yatırımlara dönüşü ve elbette gastronomiyle iç içe geçmiş işletme zorluklarını birlikte analiz edeceğiz. Bir mutfak dolusu dersle başlayalım…

Küçük Düşünmek Büyümek İçindir: Stratejik Sadelik ve Odaklanma 

The Bear’ın ilk sezonunda Richie’nin dile getirdiği bir ifade hafızalara kazınır: “Bence daha küçük hedefler koymamız gerekiyor. Daha küçük düşünmeliyiz.” İlk bakışta bu söylem, başarısızlığın bahanesi gibi algılanabilir. Oysa burada yatan fikir, aslında yalın yönetim ve odaklanma stratejisinin temelidir.
Dizinin kaotik ilk dönemlerinde, ekip her alana yetişmeye çalışırken verimsizleşir. Fazlalıklar, iş süreçlerini yavaşlatır; her gün yangın söndürme modunda geçen operasyonlar sürdürülebilirliği tehdit eder. Richie’nin küçük hedefler konusundaki sezgisel tepkisi, aslında büyük resmin küçük parçalarla şekillendiğini kavrayan bir içgörüye dayanır.
Geleneksel işletmecilikte “büyümek” genellikle hacimle, daha büyük alanlarla, daha çok masayla ölçülür. Oysa “The Bear” farklı bir yolu önerir:

Menü sadeleşir
Masa sayısı azalır
Fiyatlar artar ama deneyim derinleşir
Ekip küçülür ama bağ kuvvetlenir

Bu dönüşüm, minimalizmin stratejik bir araç olarak kullanılabileceğini gösterir.
İhtişamdan değil, derinlikten gelen bir başarıdır bu.

Günümüz iş dünyasında da benzer bir dönüşüm yaşanıyor:

Start-up kültürü, yalın yapılarla büyük firmalara kafa tutuyor
“Az ama öz” ekiplerle inovasyon üretiliyor
Odaklanmış değer önerileri, geniş ürün yelpazelerinden daha etkili olabiliyor

Carmy, Richie ve Sydney arasındaki dinamik, bu stratejik yön değişiminin zihinlerde nasıl yankı bulduğunu ortaya koyar. Artık amaç sadece hayatta kalmak değil; az ile çok yapabilmek.

Örgütsel Sessizlik ve İletişimin Gücü: Mutfağın Konuşmayan Kahramanları

Başarının arkasında çoğu zaman yüksek sesle dile getirilmeyen bir şey saklıdır: sessizlik. “The Bear”ın ilk sezonu, tam da bu kavramın ne kadar tehlikeli olabileceğini gösterir. Mutfakta herkes kendi işini yapar, ama kimse duygularını ifade etmez. Endişeler, stres, fikirler — hepsi içe gömülüdür. Bu durum yalnızca çalışanların psikolojisini değil, işletmenin performansını da tehdit eder.

Örgütsel sessizlik, çalışanların fikirlerini, sorunlarını ve önerilerini dile getirmemesi hâlidir.

Sebepleri arasında:

Misilleme korkusu
Liderin otoriter yapısı
“Zaten bir şey değişmez”; algısı
Güvensizlik ortamı

Mutfakta bu sessizlik en çok Carmy’nin yönetim tarzında ortaya çıkar. Teknik olarak usta olsa da, duygu yönetimi ve iletişimde zorlandığı için çalışanlar onunla açıkça konuşamaz.
Fakat bu atmosfer, Sydney gibi bir karakterin gelişiyle değişmeye başlar. O, sorular sorar, öneriler getirir, tartışır — ve bu, ekibin yavaş yavaş ses bulmasını sağlar.

Liderlik burada devreye girer:

Psikolojik güvenlik, ekibin “yanlış yaparsam dışlanmam” diyebildiği bir iklimdir.
Açık iletişim, inovasyonun ve öğrenmenin temelidir.
Bir ekip ancak birbirinin sesi olduğunda gerçek anlamda birlikte çalışabilir.

Sydney’in mutfağa getirdiği bu yeni ses, Carmy’nin dönüşümünü de tetikler. Artık direktif vermek yerine, dinlemek ve tartışmak zorundadır. Bu dönüşüm, tüm organizasyonlarda yaşanabilecek bir kırılma anıdır: sessizlikten diyaloğa geçiş.

Lider Eleştirilebilir mi? Evet, Edilmelidir: Güçlü Olmanın Kırılgan Yolu

“The Bear”da Carmy, mutfağa lider olarak geldiğinde herkesin gözü onda, ama kimse ona geribildirim vermiyor. Neden? Çünkü çok iyi. Çünkü “yıldız şef”. Çünkü “o bilir.” İşte tehlike tam burada başlar.

Yüksek beceri, sorgulanamazlık getirdiğinde, ekip sadece takip eder ama gelişemez.
Mutfakta sıkışmış enerjiler birikir, patlamaya hazır bir baskı oluşturur. Carmy’nin iletişimsiz, içe dönük liderlik tarzı, bu baskıyı iyice artırır. Ama bir liderin her şeyi bilmesi gerekmez — dinlemesi ve gelişmeye açık olması yeterlidir.
Sydney gibi karakterler Carmy’ye karşı çıktığında—tatlı bir tabakta değil, fikirlerde çarpışma yaşandığında—mutfak önce sarsılır, sonra nefes almaya başlar. Eleştiriye açık lider:

Carmy’nin yolculuğu, yetkinlikle liderliğin farklı şeyler olduğunu kabul etmesiyle şekillenir. Mutfağı “benim mutfağım” değil, “bizim mutfağımız” yapmaya başladığında gerçek liderliğe adım atar.

Lider:

Ekibiyle birlikte büyür
Güven oluşturur
Sessizliği iletişime çevirir
Egosunu değil, vizyonunu merkeze alır
Carmy’nin yolculuğu, yetkinlikle liderliğin farklı şeyler olduğunu kabul etmesiyle şekillenir. Mutfağı “benim mutfağım” değil, “bizim mutfağımız” yapmaya başladığında gerçek liderliğe adım atar.
Lider Eleştirilebilir mi? Evet, Edilmelidir: Güçlü Olmanın Kırılgan Yolu
“The Bear”da Carmy mutfağa lider olarak geldiğinde herkesin gözü onda, ama kimse ona geri bildirim vermeye cesaret edemez. Çünkü “o bilir.” Çünkü “o şef.” Ama yetkinlik, sorgulanamazlık getirdiğinde, organizasyonlar öğrenmeyi bırakır.
Bu sessizlik duvarını asıl yıkanlardan biri ise şaşırtıcı bir şekilde Tina olur. Sessiz, sadık, geleneksel çalışan imajından çıkar; deneyiminin getirdiği haklılıkla Carmy’ye ses yükseltir. Son sezonda bir noktada, tüm baskı altında patlar ve şöyle der (ve burada argo tonu dikkat çekicidir):
“Ain’t nobody tryna get ‘round your moody ass anymore, Chef. Fix it.”

Bu söz sadece bireysel bir patlama değildir; örgütsel sessizliğin kırıldığı andır. Tina, yıllarca baskıya, değişime ve kontrolcü liderliğe sessiz kalan ekibin kolektif sesidir artık.

Carmy, bu eleştiriyi duymak zorunda kalır. Bir lider olarak dönüşümü de tam burada başlar:

Artık sadece teknik olarak iyi olmak yetmez
Ekip dinlemiyorsa, liderlik yok demektir
Geri bildirim, mutfağın en değerli malzemesidir

Bu an, “The Bear” dizisinin en insani, en öğretici sahnelerinden biridir. Sessiz çalışanların da söz hakkı olduğunu, liderliğin sadece yön vermek değil, yön bulmak için de kulak vermek olduğunu gösterir.

İş Yeteneği ≠ Liderlik: Ustalıktan Vizyonerliğe Zor Bir Geçiş

Carmy, mutfağa geldiğinde herkes onun “usta” olduğunu bilir. Teknik becerileri olağanüstüdür — bıçak hâkimiyeti, tarif kompozisyonları, ürün seçimi… Ancak işler liderliğe gelince her şey değişir.

İş yeteneği; belirli bir alandaki ustalığı temsil eder.
Liderlik ise insanları yönlendirme, ilham verme ve karar anlarında onların yanında durabilme sanatıdır.

“The Bear” tam da bu farkın ete kemiğe büründüğü bir anlatıdır:

Carmy, teknik olarak mutfağın en iyisidir ama ekip dağınıktır
Kriz anlarında yalnızlaşır çünkü iletişimi zayıftır
Karar vermektense kaçmayı tercih eder (örnek: son sezon finalinde ansızın
kaybolması)
Yetkin ama kırılgandır; liderlik yalnızca teknikle değil, duygusal dayanıklılıkla da inşa
edilir

Sydney burada ilginç bir kontrast oluşturur:

O da teknik olarak iyidir ama asıl farkı insanlarla kurduğu bağdadır
Empati kurar, iletişim geliştirir, hata yapmaktan korkmaz
Otorite arayan değil, güven inşa eden bir liderlik modeli sunar

Bu ayrım, günümüz iş dünyasında da son derece geçerlidir:

Harika bir mühendis, kötü bir takım lideri olabilir
Muhteşem bir tasarımcı, berbat bir yöneticidir belki
Çünkü liderlik; yeteneği yönetmek değil, insanı yönetmekle başlar

Dizide Carmy’nin bu farkı yavaş yavaş fark etmesi (ve Tina gibi çalışanların ona bunu gösterebilmesi) aslında iş dünyası için müthiş bir metafor taşır:

“Lider olmak, en iyisi olmak değil; en iyileri birlikte tutabilmektir.”

En İyi Yaptığımız Şeye Odaklanmak: Kişisel Yatırımların Lezzetli Geri Dönüşü Marcus dizinin ilk sezonlarında geri planda kalan, sessiz ama dikkatli bir karakterdir.
Dikkatini mutfağın ayrıntılarına ve özellikle tatlılara verir. Ama onu farklı kılan, sahip olduğu potansiyelin farkında biri tarafından görülmesidir.
Carmy ve Sydney, Marcus’un yeteneğini keşfeder ve ona yatırım yaparlar. Onu Kopenhag’a eğitime gönderirler. Bu, sadece bir mutfak eğitimi değil; bir çalışana duyulan güvenin ve vizyonun göstergesidir.

Bu bölüm bize birkaç kritik işletme dersi sunar:

Odaklanmak, parlamanın ilk adımıdır
Marcus tatlılara odaklandığında, ortaya çıkarabildiği yaratıcılık herkesin ilgisini çeker.

Yatırım sadece makinelere değil, insanlara yapılmalıdır
Onu yurtdışına göndermek, eğitimle beraber moral ve sorumluluk duygusu da yükler.

Kişisel gelişim, organizasyonel gelişimin kaldıraç noktasıdır
Marcus’un dönüşümü, mutfakta yeni bir kalite standardı yaratır.

Sessiz çalışanlar büyük sürprizler yaratabilir
Görünmez kahramanlara yapılan yatırım, sürpriz başarılarla geri döner.

Bu noktada dizideki fine dining dönüşümünün de temel taşlarından biri haline gelir Marcus’un performansı. Kalite standardı yükselirken ekip içi güven de büyür. Bu da bize işletme dünyasının gizli malzemesini hatırlatır:

İnsan sermayesi, uzun vadeli başarının en tatlı tarifidir.

Fine Dining: Rüya mı, Kabus mu? İşletmesel Sınavların En Zoru

Fine dining restoranları estetik, emek ve yaratıcılığın zirvesidir — fakat bu kadar yüksek standart, aynı zamanda yüksek risk demektir. “The Bear”da da Carmy ve Sydney, yemek sanatını en üst düzeye taşımaya çalışırken; finansal stres, operasyonel karmaşa ve takım dengeleriyle boğuşurlar.

İşte neden bu iş modeli zor:

Düşük Kâr Marjı: Yüksek kalite ürünler, nitelikli iş gücü ve şık sunum; maliyetleri fırlatır ama fiyatları sınırsız artırmak da müşteri sayısını düşürür.
Öngörülemez Talep: “Deneyim” odaklı hizmet vermek her zaman sürdürülebilir müşteri hacmi yaratmaz.
Operasyonel Yoğunluk: Her tabak başlı başına bir “performans”tır. Bu da hata marjını sıfıra çeker.
Ekip Baskısı: Yaratıcılık isteyen menülerle, zaman baskısı altındaki servis çatışır.
Sanat vs Sürdürülebilirlik: Bir noktada hayal edilen menü ile karşılanabilir maliyet arasında ölüm kalım savaşı başlar.

The Bear’ın son sezonu, bu çatışmanın adeta anatomisi gibidir:

Sydney’in yaratıcı tutkusu ile Carmy’nin mükemmeliyetçi kontrolü çarpışır.
Richie, müşteri deneyimiyle restoranın ruhunu yakalamaya çalışırken; arka mutfakta tabaklar değil, sinirler kırılır.
Fine dining rüyası; stratejik netlik, sürdürülebilir menü planlaması ve psikolojik olarak sağlam ekip olmadan kolayca kabusa dönüşür.

İşletme Dersi:

Sanatçılık bir restoran açmak için gerekliyse de yeterli değildir. Bir fine dining işletmesinin başarılı olması için:

Operasyonel liderlik
Finansal denge becerisi
Personel motivasyonu
Net marka vaadi

bir arada çalışmalıdır.

Sonuç: ‘Yes, Chef’ Dedirten Bir Yönetim Dersi

“The Bear” sadece yemek pişirmekle ilgili bir dizi değil; aynı zamanda bir işletmenin kalbini, ruhunu ve çelişkilerini gözler önüne seren bir yönetim anlatısıdır. Mutfakta geçen bu hikâye, iş dünyasına dair şu yalın ama güçlü mesajı verir:

Bir organizasyonu ayakta tutan şey yalnızca teknik beceri değil, birlikte konuşabilen, güvenebilen ve dönüşebilen insanlardır.

Carmy’nin travmatik mükemmeliyetçiliği, Sydney’in vizyoner liderliği, Marcus’un gelişim serüveni, Richie’nin dönüşümü, Tina’nın ses bulması — her biri farklı yönetim kavramlarını bedenleştirir:

Sessizliği kırmak
Liderliği paylaşmak
Yeteneği geliştirmek
Kültür yaratmak
İşletmeler bazen bir fine dining mutfağı gibidir: her şey mükemmel görünmeli ama arkada krizler kaynar. Bu yazının da gösterdiği gibi, çözüm bazen daha küçük düşünmekte, bazen bir çalışana güvenmekte, bazen de bir lidere “kendine gel” diyebilmektedir.

Son söz?

Bir organizasyonun en değerli menüsü, birlikte pişirilen kültürdür.
Ve evet, en iyi işletmelerde sık duyulan bir şey vardır:“Yes, Chef.”

Serhat CAN

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Tribünler TCMB’yi çağırıyor: Enflasyonda kırılmamın ilk işaretleri…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dün Türk mali piyasalarının gündeminde, TÜİK tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon verisi bulunuyordu. Buna göre, yıllık enflasyon %35,05 ile piyasa beklentilerinin altında gerçekleşirken, aylık artış da %1,4 oldu. Temel enflasyon göstergeleri Eylül 2021’den bu yana ilk defa ardarda %2’nin altında artış kaydederken, manşet enflasyon da son 3,5 yılın en düşük düzeyine geriledi. Verinin alt kalemlerinde, tıpkı geçen ay olduğu üzere, gıda ve alkolsüz içecekler harcama grubunda aylık fiyat değişiminin eksi %0,27 olması belirleyici oldu. Daha önce de belirttiğimiz üzere, Türk-İş ve İTO’nun gıda kalemlerinde anlamlı artışlar görürken, TÜİK’in iki aydır negatif fiyat açıklamasını bir miktar da olsa garip karşılandı. Diğer alt kalemlerde ise, enflasyonun müsebbibi olarak gördüğümüz kira yani konut fiyatlarında yıllık enflasyonun %66 (aylık %2,62), eğitim yıllık %73 (aylık %4,51) ve sağlık yıllık %39 (aylık %0,66) artış kaydetti. Fiyatlama anlamında yapışkanlık yaratan unsurların devrede kalmayı sürdürdüğünü görüyoruz ki bu da tablonun olumsuz tarafını gösterdi!

Mevcut durumda politika faizinin %46, TÜFE’nin %35, sene sonu tahminimiz %28-30 olduğu hatta 12 ay sonrası ise de %25 olduğu düşünülürse, reel faizin oldukça yüksek olmasından hareketle, dışarıda jeopolitik riskler ve ticaret savaşına yönelik endişelerini de yumuşaması, içeride siyasi risklerin hafiflemesi gibi faktörlerin ışığında, TCMB’nin 24 Temmuz olağan PPK toplantısında 350 baz puan faiz indirimine gideceğini, böylelikle politika faizinin işlerin adeta altüst olduğu 19 Mart öncesine döneceğini, faiz koridorunun ise daha simetrik bir hâl alacağını düşünüyoruz. TCMB’nin, yılın geriye kalan üç toplantısının her birinde 250şer baz puan indirime gidip, sene sonu manşet faizini %35 seviyesine getirmesini baz senaryo olarak planlıyoruz.

Gelelim verinin piyasa yansımasına… İlk etapta olumlu seyreden piyasa tepkisi akabinde yerini bir miktar da olsa kâr satışlarına terk etti. Özellikle hafta başı CHP Kurultay kararının ertelenmesi ardından ortaya çıkan iyimserlik sonrası biraz soluklanma ihtiyacını da normal karşılamak gerekiyor. Son dört günde neredeyse %15 yükselen Borsa İstanbul bankacılık endeksi dün günü %0,7 düşüşle tamamladı. Borsa İstanbul ana endeksinde ise fiyat boyu kısalarak gün sadece %0,4 artışla tamamlandı. Faiz indiriminin yarayacağı sanayi hisselerinde ise (BİST-Sinai endeksi) %1 artış gördük. Tahvil cephesinde iki yıl vadeli gösterge tahvil sınırlı yükselirken, Türkiye’nin yabancı indinden risklerini gösteren 5 yıl vadeli CDS risk primi ise 280 baz puan ile neredeyse 19 Mart sonrası dönemin en düşük düzeyine geriledi. USDTRY kuru oldukça sakin ve yatay bir seyir izleyerek 39,80 seviyesinin etrafında dar bir bantta salınmaya devam etti.

Her hafta perşembe günü olduğu üzere TCMB ve BDDK’nın haftalık bültenlerini yine enine boyuna irdeledik. Ne demiştik, ölçemezsen bilemezsin, bilemezsen de yönetemezsin. Bu minvalde, 27 Haziran ile sona eren haftada, parite etkisinden arındırılmış seriye göre toplam DTH kurumsal cephede yaşanan artışın etkisi ile 0,68 milyar dolar artış kaydetti. BDDK verisine göre ise, KKM stoku azalmaya devam ederken (stok rakam 13,7 milyar dolar), toplam DTH içinde payı %2,35 seviyesine kadar geriledi. DTH ve KKM’nin toplamı %40,40, TL’nin payı ise %59,60 seviyesinde önemli bir değişim kaydetmedi. Menkul kıymet istatistiklerine göre ise, yabancıların menkul kıymet pozisyonu (hisse senedi 0,25 milyar dolar, DİBS 0,31 milyar dolar, eurobond 0,28 milyar dolar) olmak üzere net anlamda 0,8 milyar dolar artış kaydetti. TCMB’nin CHP Kurultay kararı sonrası net yabancı para pozisyonundaki iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz. Salı günü valörlü işlemlerde yaşanan 7,6 milyar dolar artış ardından Çarşamba valörlü işlemlerde de 1,1 milyar dolar artış ile manşet rakam 29,2 milyar dolar seviyesine yükselerek dikkat çekti (bakınız grafik). TCMB’nin döviz pozisyonunun iyileşmesi, TL’nin kırılganlığını azaltan önemli bir unsur olduğunun da altını peşinen çizmemiz gerekiyor.

Dönelim yurt dışına… Dün içeride enflasyon, dışarıda ise ABD istihdam raporu yakından takip edildi. Özel sektör istihdamının pandemiden sonra ilk kez azalış göstermesi ardından dün açıklanan verinin de bir miktar zayıf geleceği düşünülmüştü ama tam da öyle olmadı. Şöyle ki, Haziran ayında tarım dışı bordrolu çalışan sayısının 147 bin artış kaydederken (beklenti +110bin) işsizlik oranı da %4,3’ten %4,1’e geriledi. İstihdam raporunu beklentilere oranla güçlü gelmesi ardından FED’in Temmuz ayında faiz indirimine gidebileceğine yönelik zaten cılız olan beklentiler iyice azaldı. Vadeli kontratlara göre, sene sonuna kadar indirim beklentisinin boyu kısalarak 52 baz puan olurken, Eylül toplantısında 25 baz puan indirime ise %72 şans tanınıyor.

Verinin piyasa yansıması ise doların hafifçe güçlenmesine, hisse senetlerinin ise beklentileri aşan güçlü istihdam ile artış kaydetmesi ile sonuçlandı.  Hisse senetlerine olumlu yansıyan bir başka faktör ise her ne kadar bütçeye 3,4 trilyon dolar etki yapması, enflasyonu artırması ve ilave borçlanma gereksinimi yaratması beklense de, Trump’ın “büyük güzel yasası” meclisten de onay almayı başardı. ABD’de vergi paketinin büyümeye yardımcı olacağı görüşünden hareketle majör endeksler dün geceyi %1 civarında yükselişle tamamladı.

Güçlü ABD istihdam raporu ile 10 yıllık tahvil getirisi hafifçe yükselerek %4,34 seviyesine gelirken, altının ons fiyatı ise 3,340 dolar seviyesine hafif de olsa geriledi. Göz bebeğimiz gümüşse 37 dolar seviyesinin kıyısında haftayı kapatmaya aday görünüyor. Daha geniş bir açıdan bakarsak, altın gümüş rasyosunda (aşağıdaki grafikten de göreceğiniz üzere) kritik seviyelere geldik. Rasyonun 90 seviyesinin altına gelmesi durumunda gümüşün koşu temposunu artıracağını düşünüyoruz. Direnişin parası bitcoin ise 109bin dolar seviyesinin üzerine yerleşirken, asıl hareketin başlaması için önünde sadece 113bin dolar seviyesindeki direnci aşması kaldı (bakınız grafik).

Wall Street’teki yükseliş, Nvidia’nın 4 trilyon dolarlık değerlemeye yaklaşması ve güçlü gelen ABD istihdam verileri ile desteklenirken, piyasalarda bir süredir hâkim olan iyimserlik, 9 Temmuz tarihinde dolacak 90 günlük tarife uzatımının sonu nedeniyle yerini biraz daha temkinli bir seyre terk etti. Reuters haberlerinde Trump’ın tarifeler ile ilgili ülkelere mektuplar göndermeye başladığın okuyoruz. Asya’nın gösterge endeksi Nikkei bu sabah yatay bir seyir izlese de, haftalık bazda %0,8 kayıpla üç haftalık yükseliş serisini sonlandırmaya hazırlanıyor. Kore borsası Kospi ise %1,3 geriledi. Genel hatları ile haftanın son iş gününde, Asya piyasalarında hafif de olsa satıcılı bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hafif de olsa düşüşler görülüyor. ABD piyasalarının bugün Bağımsızlık Günü nedeniyle tatil konumunda olacağını not edelim. Mali piyasaların gündeminde bugün KKTC İstatistik Kurumunu enflasyon verileri, Türkiye’de ise Reel Efektif Döviz Kuru takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dilerim.

TCMB net yabancı para pozisyonu, swap hâriç

 175160306712d21c11eba09878727be2da3439d76e_1_1200.jpg

Bitcoin

 17516030675eaeea01179bad275b6a4875d1f79e9c_2_1200.jpg

Altın Gümüş Rasyosu

17516030680f22ad6e2a27d7e1879234b609887954_3_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.