Connect with us

BANKA HABERLERİ

Yarın enflasyon verileri olumlu sürpriz yapabilir. Son çeyrekte faiz indirimi?

Yayınlanma:

|

Tüm ulusumuzun Zafer Bayramı’nı bir kez daha tebrik ederek güne başlayalım. Uzun hafta sonu tatili öncesinde, ABD’de Cuma günü açıklanan ve FED’in favori enflasyon göstergesi olan kişisel tüketim harcamaları (PCE) verisi (enflasyonu) Temmuz ayında yıllık bazda manşet %2,5; çekirdek ise %2,6 artış kaydetti. Veri, piyasa beklentilerinin bir tık da olsa altında gerçekleşirken, piyasa yansıması da olumlu oldu.

Başkan Powell’ın Jackson Hole sempozyumunda faiz indirim noktasında net bir şekilde vermiş olduğu mesaj ardından piyasaları memnun edecek PCE verisine rağmen vadeli faiz kontratlarında kayda değer bir değişim göremedik. Bu minvalde, 18 Eylül olağan FED faiz toplantısına yönelik 25 baz puan faiz indirimine %70 ihtimal tanınırken, yılın son üç toplantısına yönelik beklenti ise 100 baz puan olarak geçerliliğini koruyor (7 Kasım 50 baz puan, 18 Aralık 25 baz puan). Hazır ABD verilerinden söz etmişken, Perşembe günü ABD’de açıklanan büyüme verileri hanehalkı tüketimi önderliğinde piyasa beklentisinin hafif de olsa üzerinde sonuçlandı. Büyüme verisi ABD için resesyon riskinin yok denecek kadar az olduğuna ışık tutarken, enflasyonun düşmesi, ekonominin ise büyümeye devam etmesi, Eylül toplantısına yönelik 25 baz puan faiz indirim ihtimalini destekler mahiyette yorumluyoruz.

Büyüme ve PCE verileri sonrası haftanın son iş gününü ABD borsaları yükselişle tamamladı. Bir adım geriye gidersek, Çarşamba akşamı, yapay zekânın (AI) bayrak taşıyıcısı Nvidia finansalları güçlü gelmesine rağmen yatırımcıların pek de mutlu olmadığını görmüştük. Nvidia, hisse senetlerini yukarıya taşıyan teknoloji treninin adeta lokomotifini temsil ettiğinden önemle takip edildi. Takdir edeceğiniz üzere, AI cephesi başlı başına yeni bir hikâye ve buna bağlı büyük beklentilerin de olduğu trilyonlarca dolarlık şirketlerin genelini temsil ediyor. Acaba bu ‘yenilik’ şirket finansallarına hak ettiği kadar yansıyor mu? Nvidia haftanın son iş gününü yükselişle tamamlasa da, hafta genelinde %7,8 geriledi. Öte yandan, teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi 2024 performansının %18 artış yönünde olduğunu not etmiş olalım.

Doların altı para birimine göre değerini gösteren sepet kur DXY, son dönemde kaydettiği keskin değer kayıplarının bir kısmını geride bıraktığımız hafta telafi ettiğini gördük. EURUSD paritesi 1,12 seviyesine test ederek son bir yılın en yükseği ve 1,1270 seviyesindeki teknik hedefimize yaklaşması ardından kâr satışlarına boyun eğerek 1,1050 seviyesinden haftayı tamamladı. Benzer bir şekilde kraliyet aslanı Sterlin, dolar karşısında 1,3265 seviyesini test ederek son 2,5 yılın zirvesine yükseldikten sonra 1,3130 seviyesine geriledi. Kıymetli madenler cephesinde ise sarı metal hafta içi 2,530 dolar seviyesini bir kez daha test ederek tüm zamanların zirvesini yoklaması ardından 2,503 dolardan haftayı tamamlarken, direnişin parası bitcoin ise bir kez daha 65bin dolar seviyesinden dolara karşı duramayarak 60bin doların altına geriledi.

Kalabalık lafları bir kenara bırakırsak, genel tema olarak dolar zayıflığının ve risk iştahının devam etmesini bekliyoruz. 18 Eylül FED toplantısına kadar bu tarz hareketlerin devam edebileceğini göz ardı etmeyelim. Lâkin, hedeflerimizde bir değişiklik yapmayı da düşünmüyoruz: uzun bir süre önce hedef olarak belirlediğimiz 2,550 dolar seviyesinin kıyısına gelmesi ardından dinlenmeye geçse de, altın için orta uzun vadede 3,000 dolar seviyesini hedeflemeye devam ediyoruz. Hatta, dolarda cephesinde kısa soluklu olarak gördüğümüz rallinin dolar aleyhine yeni pozisyonlara zemin hazırlayacağını düşünüyoruz. Hisse senetleri cephesinde oluşan baloncukların törpülenmesine olanak tanıyan ve Ağustos başı tanıklık ettiğimiz Kara Pazartesi ardından ABD hisse senetlerine yönelik yukarı yönlü beklentimizin de devam ettiğini itiraf edelim. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksinin 2024 performansı +%18,42.

Türkiye cephesinde ise uzunca bir süredir satış baskısına maruz kalan hisse senetlerinde son günlerde anlamlı oranda tepki alımları dikkatimizden kaçmadı. BİST100 endeksi beş haftalık düşüş trendine son vererek hafta genelini (son üç günde peşpeşe yükselişle) %1,7 oranında artışla tamamladı. 23 Ağustos ile biten haftada, yabancı yatırımcı, dört haftalık kesintisiz satışlar ardından 66 milyon dolar büyüklüğünde hisse senedi almış. Döviz piyasasında geçen hafta hissedilen yükseliş baskısının ise azaldığını not edelim. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in istifa dedikodularının tetiklediği süreç TCMB’ye rezerv kaybettirdi. Analitik bilançoya göre son yedi iş gününde net pozisyon 6 milyar dolar kötüleşirken, swap ve kamu dövizleri hâriç net rezervler +13,5 milyar dolar seviyesine geriledi. Yakın dönemin zirvesinin 2 Ağustos günü +21 milyar dolar ile test edildiğinin altını çizelim. CDS risk primi ise hafifçe yükselerek 274 baz puan seviyesine geldi.

TCMB’nin geçen haftta yayınladığı PPK notlarında şahince duruşun korunmaya devam ettiğini görürken, faiz indirimi anlamına gelebilecek ifadelerden de uzak durulduğunun görüyoruz. Bu minvalde, hafta sonu, İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul bölgesi için Ağustos ayı enflasyon verilerini yayımladı. Aylık artış oranı %1,73 seviyesinde gerçekleşirken, yıllık gerçekleşme %61,57 ile son 14 ayın en düşük seviyesinde oluştu. İTO ile TÜİK verileri arasında her ne kadar azalsa da ciddi bir korelasyonun var olduğundan hareketle, yarın açıklanacak TÜFE enflasyonunun %1 seviyesine oldukça yakın gelebileceğini (yıllık manşet TÜFE enflasyonun ise %61,8 seviyesinden %50’ye gerileyeceğini) düşünüyoruz. Böyle bir gerçekleşme, faiz indirim beklentilerini de yeniden artıracağını düşünüyoruz. Hazır yeri gelmişken, reel sektördeki gidişata kayıtsız kalmasını beklemediğimiz TCMB’den yılın son çeyreğinde bebek adımları ile de olsa faiz indirimi bekliyoruz.

Türk mali piyasaları uzun hafta sonu tatiline girmeden önce, USDTRY kurunda bebek adımları ile de olsa yükseliş isteğinin devam ettiğini gördük. Çarşamba ve Perşembe günü grafiklerde 34,55 seviyesine varan eşleşmeleri görsek de, haftanın 34,10 seviyelerinden tamamlandığını not edelim. Son dönemlerde ise artan DTH rakamları dikkatimizden kaçmadı. 23 Ağustos ile biten haftada yurtiçi yerleşiklerin yabancı para mevduatları 3,4 milyar dolar artışla 172,4 milyar dolar seviyesine yükseldi. TCMB, bu bağlamda makro ihtiyati çerçeveye ilişkin bir basın duyurusu yayımlayarak rahatsızlığını dile getirmek suretiyle TL payı yüksek olan bankaları ödüllendirirken, olmayanı ise cezalandırmış. Bu adımın sonucunda TL mevduat faizlerinin bir miktar yükselmesini bekliyoruz. Türk Lirası referans faiz oranının ise haftayı %52,52 seviyesinden ve faiz koridorunun tepesinden tamamladığını not edelim. BDDK verisine göre KKM bakiyesinin 1,6 milyar dolar azaldığı 23 Ağustos haftasında, TL mevduatın toplam mevduat havuzundaki payı %52,7’den %52,4 seviyesine geriledi.

Yeni gün, hafta ve ay başlangıcında, Asya piyasalarında satıcılı bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Küresel olarak doların bir miktar güçlenmesi, YEN’in de değer kaybetmesine neden olurken, Japon ihracatçılarının hisselerini yükseltti. Asya piyasalarının gösterge endeksi Nikkei225 yatay bir seyir izlerken, Kore borsası Hang Seng %1,7 ; Şangay borsası ise %1 düştü. Bugün ABD piyasaları resmî tatil nedeniyle kapalı konumda olacak. Mali piyasaları gündeminde bugün Türkiye cephesinde yılın 2. çeyrek dönemine ilişkin GSYH büyümesi açıklanacak. Yıllık bazda %3,2 büyüme bekleniyor. Ayrıca, büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi PMI endeksi de yakından takip edilecek. Dışarıda da benzer bir şekilde Almanya ve EURO bölgesi için PMI rakamları takip edilebilir.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.