Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DOLARIN DÜNYA TİCARETİNE HÂKİMİYETİ NASIL SAĞLANDI?

Yayınlanma:

|

Doların (ABD Doları – USD) dünya ticaretinde hakimiyetinin sağlanması, hem tarihsel gelişmelerin hem de ekonomik, siyasi ve askeri faktörlerin birleşiminden kaynaklanmaktadır. Bu durumun sağlanma süreci ve anlamı oldukça derin ve çok boyutludur. Aşağıda adım adım açıklayalım:

DOLARIN HÂKİMİYETİ NASIL SAĞLANDI?

1. Bretton Woods Anlaşması (1944)

  • II. Dünya Savaşı sonrasında yeni bir küresel ekonomik düzen kurmak amacıyla toplanan Bretton Woods Konferansı’nda, ABD Doları, altına endeksli tek para birimi olarak kabul edildi.

  • Diğer ülkelerin para birimleri ise dolara endekslendi. Bu sistemde 1 ons altın = 35 dolar olarak sabitlendi.

  • ABD, dünyanın en büyük altın rezervine sahipti ve savaş sonrası ekonomik olarak en güçlü ülke konumundaydı.

2. ABD’nin Ekonomik ve Askeri Gücü

  • Savaş sonrasında Avrupa ve Japonya harap olurken, ABD üretim ve teknoloji açısından dünyaya liderlik etti.

  • ABD’nin hem IMF hem de Dünya Bankası gibi kurumları kurması ve yönetmesi, doların küresel merkez olmasını kolaylaştırdı.

  • ABD’nin askeri üsleri ve küresel güvenlik ağları, doların “güvenli liman” algısını pekiştirdi.

3. Petrodolar Sistemi (1970’ler)

  • 1971’de Nixon yönetimi, doların altına convertibility’sini (dönüştürülebilirliğini) kaldırdı. Bretton Woods sistemi fiilen sona erdi.

  • Ancak hemen ardından Suudi Arabistan başta olmak üzere OPEC ülkeleriyle yapılan anlaşmalar ile petrol ihracatının sadece dolar üzerinden yapılması sağlandı. Bu sistem “petrodolar sistemi” olarak adlandırılır.

  • Dünya genelinde enerji ihtiyacını karşılamak isteyen ülkeler, dolar talep etmek zorunda kaldı. Böylece dolar, altına değil petrole endeksli bir güç haline geldi.

4. Küresel Rezerv Para Haline Gelmesi

  • Merkez bankalarının rezervlerinin büyük kısmı dolardan oluşur (%55-60 oranında).

  • Uluslararası borçlanmalar, tahvil piyasaları, ticaret ve kredi sistemleri çoğunlukla dolar üzerinden işler.

  • SWIFT sistemi, Amerikan finansal sistemine entegre olduğu için dolar hâkimiyeti finansal altyapıya da yayılmıştır.

DÜNYA TİCARETİNDE DOLARIN HÂKİMİYETİ NE ANLAMA GELİYOR?

1. ABD’ye Güç ve Avantaj Sağlar

  • ABD, kendi para birimini bastığı için dış ticarette ve borçlanmada büyük avantaj elde eder.

  • Diğer ülkeler ticaret için dolar ararken, ABD istediği kadar dolar basabilir ve enflasyon yükünü dış dünyaya ihraç edebilir.

2. Ekonomik ve Jeopolitik Araç Olarak Kullanılır

  • ABD, doların küresel hâkimiyetini bir yaptırım ve baskı aracı olarak da kullanır.

  • Örneğin; İran, Rusya gibi ülkeler dolar sistemi dışına çıkarıldığında dünya ticaretine erişimleri kısıtlanır.

3. Küresel Bağımlılık Yaratır

  • Dünya ülkeleri rezervlerinde dolar tutmak zorunda kaldığı için ABD’nin para politikalarından doğrudan etkilenir (örneğin Fed faiz artırınca tüm dünya etkilenir).

  • Bu durum, “doların finansal silah olarak kullanılması” tartışmalarını beraberinde getirir.

4. Alternatif Arayışları ve Rekabet

  • Çin’in “Yuan’ın internasyonalizasyonu”, BRICS ülkelerinin ortak para birimi planları, dijital para projeleri ve altına dayalı sistem tartışmaları bu bağlamda gelişmektedir.

  • Ancak henüz hiçbiri doların yerine geçecek düzeyde güven ve likidite sağlayamamıştır.

Doların dünya ticaretindeki hâkimiyeti, ABD’nin ekonomik, askeri ve finansal gücünün bir sonucudur. Bu hâkimiyet, ABD’ye ciddi avantajlar sağlarken, diğer ülkeleri dolara bağımlı hale getirir. Aynı zamanda küresel ekonomik düzenin hem istikrarını hem de kırılganlığını tanımlar.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

VakıfBank’tan 1 milyar dolarlık sürdürülebilirlik temalı sendikasyon kredisi

Yayınlanma:

|

Yazan:

VakıfBank, 21 ülkeden 50 bankanın katılımıyla toplam 1 milyar dolar tutarında sürdürülebilirlik temalı sendikasyon kredisi sağladı. 367 gün vadeli olarak temin edilen kredinin 472 milyon dolarlık kısmı dolar cinsinden, 487,2 milyon euro’luk kısmı ise euro cinsinden gerçekleşti. Kredinin maliyeti dolar tarafında SOFR+%1,60, euro tarafında ise euribor+%1,35 seviyesinde oldu.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, yılbaşından bu yana uluslararası piyasalardan toplam 3,6 milyar dolar tutarında kaynak sağlayan VakıfBank, bu sendikasyon işlemi ile sürdürülebilirlik temalı finansman hacmini daha da genişletti. Kredinin “yenileme oranı”%110” olarak gerçekleşirken, bu yılın işlemi bazı açılardan önceki yıllardan da daha güçlü bir yapı sergiledi.

Katılımcı banka sayısı arttı, talep güçlü oldu  

Sendikasyon kredisi işlemi kapsamında geçen yılın aynı dönemindeki katılımcı banka sayısı 14 iken, bu yıl sayı ilk kez 18’e ulaştı. Ayrıca, önceki yıl işlemde bulunmayan 9 yeni banka da bu yılki sendikasyonuna katılım sağladı. Bu kapsamlı katılım, krediye olan taleple birlikte uluslararası piyasalardaki güçlü ilgiyi yansıttı.

VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, işlemle ilgili yaptığı açıklamada, uluslararası finansal belirsizliklere rağmen gelen yüksek talepten duydukları memnuniyeti dile getirdi. Üstünsalih, söz konusu sendikasyonun Sürdürülebilir Finansman Çerçevesi kapsamında kullandırılacağını ve bu çerçevenin desteklenmesinde geniş muhabir ağının katkısının büyük olduğunu vurguladı.

İşleme yeni bankalar da katılım gösterdi  

Üstünsalih ayrıca, geçen yıl içinde sendikasyon işlemlerine katılmamış 9 yeni bankanın da bu yılki krediye destek vermesinin kendileri açısından önemli olduğunu ifade etti. Buna ek olarak, hali hazırda işlemde yer alan 7 bankanın da katılım tutarlarını artırmaları, bankanın uluslararası ilişkiler açısından geldiği noktayı gösterdi.

Genel Müdür Üstünsalih, bu başarılı sonucun, uluslararası muhabir bankalarla kurulan kalıcı ve güvene dayalı ilişkilerin bir sonucu olduğunu belirterek, katkı sağlayan tüm kurum temsilcilerine teşekkür etti. Söz konusu sendikasyon kredisi, sürdürülebilir projelerin finansmanına aktarılmak üzere kullanılacak. Böylece, VakıfBank çevresel ve sosyal sorumluluk temelli finansman politikasını güçlendirmeyi sürdürecek.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DÖVİZ KURUNU BIRAK VERİMLİLİĞE BAK…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kur değerli mi faiz yüksek mi diye tartışırken sanki asıl mevzu gözden kaçıyor gibi..

Zira aşağıdaki grafik OECD verilerine göre toplumun % 40’ı okuduğunu anlama, neden sonuç ilişkisi kurabilme ve temel matematiksel işlemler ile basit problemleri çözme yetisine haiz değil diyor..

Geleceği yakalamak ve orta gelir tuzağından çıkılmak isteniyorsa önce temel eğitim akabinde çok iyi bir mesleki eğitim sistem altyapısı kurulması şart..

Dünya da sürekli faiz ve kurun düzeyini konuşarak bir yere varmış bir ülke yok maalesef…

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Risk iştahı arttı: Cenevre’de ticaret, Asya’da ateşkes. Gözler İstanbul’da

Yayınlanma:

|

Yazan:

Washington, aynı gün hem Çin ile ‘ticari barışa’ hem de Hindistan-Pakistan krizinde ateşkese öncülük etti. ABD ile Çin arasında Cenevre’de yapılan üst düzey ticaret görüşmeleri, tarafların “önemli bir uzlaşı” sağladığını açıklamasıyla olumlu bir atmosferde tamamlandı. ABD Ticaret Temsilcisi Greer, “Çinli ortaklarımızla bir anlaşmaya vardık” diyerek görüşmeleri yapıcı ve hızlı ilerleyen bir süreç olarak tanımlarken, Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng de müzakerelerin samimi, derinlikli ve verimli geçtiğini vurguladı. Her iki taraf da detayların bugün kamuoyuyla paylaşılacağını belirtirken, yeni bir ekonomik danışma platformu kurulacağı açıklandı.

Taraflardan henüz tarifelere ilişkin geri adım gelmese de, görüşmeleri Trump yönetiminin 2025 başından itibaren sert şekilde artırdığı tarifelerle donmuş ticaret ilişkilerinde bir çözülme sinyali olarak değerlendiriyoruz. Cenevre’de gerçekleşen yüz yüze buluşma, ABD’nin 1,2 trilyon dolarlık dış ticaret açığını azaltma hedefi doğrultusunda önemli bir adım olarak öne çıkarken, görüşmeler küresel piyasalarda tedirginlikle beklenen ticaret normalleşmesini başlatabileceğini umut ediyoruz.

Öte yandan, Başkanı Trump’ın arabuluculuğuyla Hindistan ve Pakistan arasında sağlanan ateşkes, günler süren çatışmaların ardından sınır bölgelerine geçici bir nefes aldırdı. Keşmir’de tansiyon hâlâ yüksek olsa da, Trump’ın hem taraflara ticaret artışı sözü vermesi hem de Keşmir sorununa çözüm bulma yönündeki açıklamaları, diplomatik sürecin yeniden canlanabileceğine dair umutları artırdı.

Çin ile ticaret, Asya’da ateşkes derken, Rusya Devlet Başkanı Putin, üç yılı aşkın savaşın ardından Ukrayna ile doğrudan barış görüşmeleri yapılmasını teklif etti. Görüşmelerin 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da gerçekleşmesini öneren Putin’in bu çağrısı, ABD Başkanı Trump’ın sert müdahalesi ile yeni bir boyut kazandı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Trump’ın baskısının ardından Türkiye’de Putin’le doğrudan görüşme teklifine olumlu yanıt verdiğini ve Perşembe günü İstanbul’da onu bekleyeceğini açıkladı. Bu açıklama, Trump’ın Zelenskiy’e ateşkesi beklemeden Putin’le masaya otur çağrısının ardından geldi. Avrupa liderleri ve Ukrayna ise önce otuz günlük koşulsuz ateşkes talep ederken, Kremlin “önce temel sorunlar konuşulmalı” diyerek bu şartı reddetti. Putin’in şahsen katılıp katılmayacağı ise belirsizliğini koruyor.

Hafta sonuna doğru tarifelere ilişkin iyimserliğin güç kazanmasıyla birlikte, küresel mali piyasalar haftanın son işlem gününü ılımlı bir seyirle tamamladı. Trump’ın ilk 100 gününde izlediği sert politikalar, kamuoyu yoklamalarında onay oranının %36 seviyesine kadar gerilemesine yol açarken, bu oran modern ABD başkanları arasında en düşük başlangıç desteği olarak kayıtlara geçti. FED Başkanı Powell’a yönelik “ahmak” çıkışı ve görevden alma tehdidi, yatırımcıların dolardan hızla uzaklaşmasına neden olmuştu. Ancak Trump’ın söylemlerini kısmen yumuşatması, piyasaların da kademeli şekilde normalleşmeye başladığını gösteriyor. İngiltere ile ABD arasında varılan sınırlı ticaret anlaşması ve FED’in faiz indirimine gitmemesi, geçtiğimiz haftanın son işlem gününde risk iştahını destekleyen unsurlar arasında öne çıktı. Bu sınırlı iyimserlik, yeni haftanın ilk saatlerine de yansıyarak küresel piyasalarda temkinli bir toparlanma havası yarattı.

Ticaret cephesindeki iyimserlik, jeopolitik tansiyonun da düşmesiyle birleşince piyasalara kısa vadeli rahatlama sağladı. ABD ile Çin arasında Cenevre’de gerçekleşen ticaret görüşmeleri, her ne kadar somut bir anlaşmayla sonuçlanmasa da “önemli uzlaşı” ve “yapıcı ilerleme” vurgularıyla piyasalarda iyimserliği tetikledi. Çin tarafı yeni bir ekonomik diyalog mekanizması kurulacağını açıklarken, ABD’li yetkililer görüşmeleri “anlamlı ilerleme” olarak niteledi. Bu gelişmeler, küresel çapta resesyon kaygılarını bir miktar törpüleyerek risk iştahını artırdı. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde bu sabah %2’ye varan yükselişler hâkim olurken, pasifiğin diğer ucunda da hâkim rengin yeşil olduğunu görüyoruz. Çin hisseleri toparlanırken, Japonya ve Güney Kore borsaları sınırlı da olsa yükseliş kaydetti.

Riskli varlıklara yönelişin güçlenmesiyle birlikte altın fiyatı son haftalardaki yükselişini tersine çevirerek %1,5 düşerken 3,280 dolar seviyesine geriledi. Sahne sırası gelen Bitcoin ise haftayı 104bin dolar seviyesinde kapatarak neredeyse son üç buçuk ayın zirvesine yükseldi. BTC/XAU rasyosunun da son dört haftadır Bitcoin lehine ilerlediğin görüyoruz (bakınız grafik). Petrol fiyatlarının da ticaret umuduyla (ekonomik yavaşlamanın çok sert olmayacağı beklentisi) yükselişe geçtiğini not edelim. Geçen hafta pazartesi günü 58,50 dolar seviyesine kadar gerileyen Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 64 dolar seviyesini aştı.

Dolar, güvenli limanlara karşı güç kazanırken, sepet bazında DXY 101 seviyesine yaklaşarak son bir ayın zirvesine yükseldi. EURUSD paritesi 1,12 seviyelerinin diplerine gevşedi. FED’in faiz indirimine yönelik beklentiler ise zayıflamaya devam ettiğini görüyoruz. Piyasa vadeli kontratlarına göre haziran ayında indirim olasılığı %17’ye geriledi. Tarifelerin enflasyon üzerindeki etkisinin netleşmesiyle birlikte faiz indiriminin Eylül’den önce gelmesinin zor olduğunu tahmin ediyoruz. Yılın geriye kalanına ait üç kez faiz indirim beklentisi korunurken, piyasalar, FED Başkanı Powell’ın bu hafta yapacağı konuşmayı yakından izleyecek.

Türkiye cephesinde ise geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddesi enflasyon verileriydi. Bu noktada Nobel ödüllü iktisatçı Milton Friedman’ın meşhur “Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur” sözüne kısmen itiraz edeceğiz. Evet, parasal sıkılaşma bir araç olabilir; ancak TÜİK verilerinin alt kırılımlarına baktığımızda, talebin bir miktar gevşediği görülse de, enflasyona en yüksek katkıyı konut (özellikle kira), sağlık ve eğitim kalemlerinin yaptığı göze çarpıyor. Dolayısıyla bizce sorunun kökünde yatan yapısal nedenlere çözüm üretmeden sadece para politikasıyla bu sorunu çözmeye çalışmak, teşhisi doğru koymadan tedavi uygulamak anlamına geliyor. Örneğin konut tarafında ciddi bir arz sorunu yaşanırken, eğitimde ise bir zamanlar kaliteli eğitim veren devlet okulları yerine artık özel okullara adeta servet ödüyoruz. Peki, bu durumda TCMB faiz silahıyla ne yapabilir?

TCMB demişken, 8 Mayıs valörlü işlemler itibarıyla Merkez Bankası’nın net döviz pozisyonunun 0,35 milyar dolar gerilediğini görüyoruz. Bu gerilemede altın fiyatlarındaki düşüşün de rezervler üzerinde aşağı yönlü baskı yarattığı anlaşılıyor. Böylece TCMB’nin manşet rezerv pozisyonu 12,4 milyar dolara indi. 19 Mart sonrası değişen siyasi iklime karşılık, TCMB’nin sert tepki verdiği ve 18 Nisan’dan bu yana piyasada iş gören faizin %48,99 seviyesine oturduğu görülüyor. Aynı dönemde hızla gerileyen rezervlere karşı faiz silahının çekilmesi ve miktarsal sıkılaştırma adımları, krediye erişimi zorlaştırırken reel sektör üzerindeki baskı da artmış durumda. Öyle ki, eski ekonomi bakanı Nihat Zeybekci bile mevcut faiz oranlarıyla üretim yapılmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Tüm bu gelişmeleri fiyatlayan piyasada, Borsa İstanbul Bankacılık Endeksi son yedi haftada değerinin üçte birini kaybetti. USDTRY kuru bebek adımları ile 38,70’li seviyelere gelirken, CDS risk primi ise 334 baz puan seviyesinde yatay bir seyir izliyor.

Yeni haftada Türkiye’de terörün sona ermesi anlamında atılan kritik adımları takip edeceğiz. Kongresini toplayan terör örgütünün aldığı fesih kararını kısa sürede açıklaması bekleniyor. Böyle bir gelişmeye Türk mali piyasalarının olumlu tepki vereceğini düşünüyoruz. Haftanın makro ekonomik veri takvimi yoğun görünüyor. ABD’de yarın açıklanacak TÜFE enflasyonu önemle takip edilecektir. Türkiye cephesinde ise bugün ticaret verileri, yarın ödemeler dengesi, haftanın son iş günü ise konut verileri ile Piyasa Katılımcıları anketi var.

BTCXAU

1747023273bdf0b2ec8e02062cfb5b255076562605_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.