Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Ortadoğu’da gerilim yüksek ama piyasalar haftaya sakin başlıyor…

Yayınlanma:

|

Ortadoğu’da tansiyon kritik seviyeye ulaştı. İsrail’in cuma günü başlattığı “Yükselen Aslan Operasyonu” ile İran’ın üst düzey askerî yetkilileri ve nükleer tesisleri hedef alınırken, İran misilleme olarak 270 balistik füze fırlattı. Bazı füzeler İsrail’in hava savunmasını aşarak Tel Aviv gibi yerleşim yerlerine isabet etti, sivil can kayıpları yaşandı. İsrail’in hafta sonu düzenlediği saldırılar, Tahran’daki büyük bir petrol deposu ile dünyanın en büyük doğalgaz sahası olan Güney Pars’ı da vurdu. İran, saldırılar sonucu bu sahadaki üretimin kısmen durduğunu ve günlük 12 milyon metreküp gaz üretiminin askıya alındığını duyurdu. Ayrıca ülkedeki bazı petrol rafinerilerinde yangın çıktığı bildirildi. İran’ın mevcut ham petrol üretimi günde 3,3 milyon varil seviyesinde; bu da küresel arzın yaklaşık %3,5’ine denk geliyor. Enerji altyapısındaki bu ölçekteki hasar, arz güvenliğine yönelik kaygıları artırdı.

İran’ın iç tüketimi açısından hayati olan bu altyapılar hedef alınırken, şu ana dek ihracat hatları korunmuş görünüyor. Ancak Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma yönündeki tehditleri, enerji piyasalarında panik havası estiriyor. Gelişmeler sadece bölgesel güvenliği değil, küresel piyasaları da sarsıyor. ABD Başkanı Trump, İran’ın Amerikan hedeflerine doğrudan saldırmadığı sürece müdâhil olmayacaklarını belirtirken, İsrail’in İran’ın dini lideri Hamaney’e yönelik suikast planını da veto etti. Aynı zamanda İran, nükleer müzakereleri askıya alırken, Yemen’deki İran yanlısı Husiler de çatışmalara dâhil oldu.

Jeopolitik gerilimin Hürmüz Boğazı’nda yaşanabilecek olası bir ticaret kesintisiyle birlikte, küresel enerji arzını ciddi şekilde tehdit edebileceğini düşünüyoruz. Küresel petrol tüketiminin yaklaşık beşte birinin Hürmüz Boğazı’ndan taşındığı biliniyor. İkmal edilen ham petrolün büyük bir bölümü Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nü (OPEC) oluşturan Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt ve İran’dan ihraç edilerek başka ülkelere ulaştırılıyor. Dünyanın en büyük LNG ihracatını yapan Katar’ın ürettiği sıvılaştırılmış doğal gazın da neredeyse tamamı bu güzergâhtan geçiyor (bakınız resim).

Hatırlanacağı üzere, 1980-1988 İran-Irak savaşı sırasında, iki taraf da birbirinin petrol ihracatını aksatacak adımlar atmış, bu gerginlik ‘Tanker Savaşı’ olarak tarihe geçmişti. İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması durumunda dünya genelindeki petrol akışının %20’sinin etkilenebileceği öngörülüyor. JP Morgan, bu ihtimalin gerçekleşmesi hâlinde petrol fiyatlarının varil başına 120-130 dolar seviyelerine yükselebileceği uyarısında bulundu. Artan petrol fiyatlarının enflasyon baskısını artırabileceği beklense de, merkez bankalarının para politikalarında şimdilik sert bir yön değişikliği beklenmiyor. S&P 500 endeksi son iki ayda %20 değer kazanarak Trump’ın tarife şoku ardından kayıplarının büyük kısmını telafi etse de, son gelişmeler bu ralliye ara verileceğine işaret ediyor.

Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı Cuma gün içi %13 yükselmesi ardından günü %7, haftanın genelinde ise %12’ye yakın artışla kapatarak son altı ayın zirvesini test ederken, altının ons fiyatı %4’e yakın yükselişle 3,435 dolar seviyesine geldi. Böyle durumlarda güvenli liman edası ile doların da ön plana çıkmasına alışık olurken, Trump’ın ABD varlıklarına değer kaybettiren politikaları nedeniyle dolar endeksi (DXY) hafta genelini %1 düşüşle tamamladı. Bitcoin 105bin dolar seviyesine hafif de olsa geri çekilirken, gümüş ise 35 dolar zirvesini 13 yıl sonra aşması ardından haftayı %1 yükselişle 36,30 seviyesinden tamamladı. Fiat para sistemine olan güvensizlik nedeniyle altında yükselişin devam edeceğini, gümüşün takipçi olacağını, Bitcoin cephesine ise 113bin dolar üzerinde haftalık kapanış sonrasında yükseliş isteğinin kamçılanacağını düşünüyoruz. ABD borsaları haftayı düşüşle tamamlarken, yatırımcıların korku göstergesi VIX ise son üç haftanın en yüksek seviyesine ulaştı.

Her ne kadar gözler Ortadoğu’ya çevrilse de, Çarşamba günü sonuçlanacak FED’in olağan FOMC toplantısından herhangi bir faiz değişimi beklemiyoruz. Son dönemde yavaşlayan istihdam verileri ve beklenenden düşük enflasyon rakamları, faiz indirimi olasılığını güçlendirse de, artan jeopolitik riskler ve Başkan Trump’ın ticaret politikaları belirsizlik yaratmaya devam ediyor. Hatırlanacağı üzere, Trump, FED’den faizleri tam bir puan düşürmesini talep ederek dikkat çekerken, İsrail’in İran’a yönelik saldırısının ardından petrol fiyatlarının yükselişe geçmesi, enerji maliyetlerinin yeniden enflasyon baskısı yaratabileceğine işaret ediyor. FED’in Eylül ayında faiz indirimlerine başlayabileceği ve bu sürecin 2026’ya dek sürebileceği görüşü her şeye rağmen güç kazanıyor.

Türkiye cephesinde ise BIST100 endeksi haftanın son iş gününü %2’nin üzerinde düşüşle tamamlarken, 5 yıl vadeli CDS risk primi 308 baz puana yükseldi. USDTRY kuru TCMB’nin kontrol sahasında 39,40’lı seviyelere gelirken, iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi 80 baz puan yükselişle %43,86 seviyesine geldi. Normalde savaş tamtamları çalınmasa, gözler FED ardından Perşembe günü TCMB’nin olağan PPK toplantısına çevrilecekti.

Bayram sonrasında %48,50 seviyesinde olan ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti, haftanın son iş gününde – TCMB’nin repo ihaleleri ile fonlamayı politika faizi üzerinden artırmaya başlaması ile- %46 seviyesine doğru gevşerken, TLREF de %47,13 seviyesine doğru gevşedi. TCMB’nin Perşembe günü politika faizini %46 seviyesinde sabit tutacağını, ilk nazardan -150 / + 300 olan asimetrik faiz koridorunun simetrik bir hâl alacağını (yani borç alma %44,50 , politika faizi %46,00 , borç verme faiz oranı %47,50), politika faizinde ise asıl indirimin Temmuz toplantısının konusu olduğunu düşünüyoruz. Unutmamak gerekiyor ki, petrol fiyatlarının yükselişi, hem enflasyonla savaşa, hem de cari açığa iyi gelmiyor. Hatırladığım kadarı ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin enerji faturası, petrolün her 10 dolar artışından 4 milyar dolar olumsuz etkileniyor! Pompa fiyatları artarsa, bu da direkt olarak enflasyona yansıyor. Ekonomi takımına, 19 Mart sonrası ikinci bir şok da enerji fiyatları üzerinden gelecek gibi görünüyor 🙁

Jeopolitik risklere odaklansak da, biraz da büyük resme bakmak gerektiğini düşünüyoruz. İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırılarla yeni bir safhaya taşındı. Bu gelişmeler, uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başladığına işaret ediyor. İran’ın zayıflaması yalnızca bölgedeki dengeleri değil, aynı zamanda Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını da yeniden şekillendirebilir. Bu yeni tablo Türkiye açısından hem risk hem fırsat barındırıyor. Kısa vadede bölgesel gerilimlerin artması, enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinde baskı yaratabilir. Ancak İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açılabileceğini düşünüyoruz.

Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 5 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,6 milyar dolar azaldı. Her ne kadar yurt içi yerleşiklerin döviz âşkı azalmaya başlasa da, bayram haftasında TL faiz getirisinin bu tabloda etkili olduğunu düşünüyoruz. BDDK verisine göre, KKM hacmi 4,7 milyar TL azalışla 572 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden dolayı azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,6 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41,2 oldu. TCMB’nin 12 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 1,7 milyar dolar artışla manşet rakam 26,5 milyar dolar seviyesine geldi. Jeopolitik gerilimin rezervler üzerinde biraz olumsuz etki yaratması normal karşılanmalı. Bu etkiyi bugün açıklanacak taze veri ile göreceğiz. Yabancı yatırımcının menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,5 milyar dolar azalırken, ağılıklık çıkış DİBS kesin alım tarafında yaşandığını görüyoruz.

Yeni gün başlangıcında küresel mali piyasalarda korkulanın aksine daha ılımlı bir başlangıç görüyoruz. Asya borsalarında gösterge endeks Tokyo borsası %1, Kore borsası ise %0,8 yükselirken, geriye kalan borsalarda ise hafif de olsa kayıplar göze çarpıyor. Öte yandan, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de küçük çaplı da olsa artılar görülüyor. ABD Başkanı Trump, G7 zirvesi için Kanada’ya hareketinden önce yaptığı açıklamada, İsrail ile İran arasında bir anlaşma sağlanmasını umduğunu ancak bazen ülkelerin “önce savaşmak zorunda kalabileceğini” söyledi. G7 liderleri, İsrail ile İran arasındaki tırmanan gerilimin gölgesinde Kanada’da bir araya gelirken, zirvede ortak bir bildiri yerine özet raporlar yayımlanması planlanıyor. Ortadoğu’daki kriz, Trump’ın ticaret tarifeleri ve Ukrayna meselesi toplantının ana gündem maddeleri olurken, Trump’ın agresif tutumunun zirveyi gölgede bırakabileceği endişesi hâkim.

Gözlerin üzerine çevrili olduğu petrol vadeli kontratlarının ise haftaya korkulanın aksine sakin bir seyir izleyerek ve majör bir değişim kaydetmeden başladığını görüyoruz. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı 85 dolar seviyesinin hemen altında ve Cuma gününe nazran %0,8 yükselerek haftayı kucakladı. Piyasa için asıl kritik olan, İran’ın üretim ve ihracat altyapısının hedef alınıp alınmayacağı ya da Hürmüz Boğazı’nın kapanma riski olduğunu unutmamak gerekiyor. İran’ın bu rotayı kapatması, kendi petrol ihracatını da durduracağı ve Çin gibi büyük alıcılarla ilişkileri zedeleyeceği için pek olası görülmüyor. Riskler sürse de piyasaları bu sabah tepkisinin rasyonel boyutta olduğunu not edelim.

Hürmüz Boğazı: Dünyanın En Önemli Petrol Atardamarı

Hürmüz Boğazı, küresel enerji arzı açısından eşsiz bir öneme sahiptir. Basra Körfezi’ni Umman Körfezi ve Hint Okyanusu’na bağlayan bu dar su yolu, başta Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere büyük petrol üreticilerinin ham petrol ve doğal gaz ihracatında ana geçiş noktasıdır. Günlük yaklaşık 20 milyon varillik akışla, dünya petrol tüketiminin beşte birini taşıyan boğaz, aynı zamanda Katar’ın sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatında da kritik bir güzergâhtır.
1750047190780d5afefb40d00780bdf38f191151e7_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Tanrının Bankeri’nin Ölümü: Roberto Calvi ve Vatikan’ın Kara Kutusu

Yayınlanma:

|

18 Haziran 1982 sabahı, Londra’nın merkezinde yer alan Blackfriars Köprüsü’nün altına sarkan bir ceset bulundu. Elleri arkadan bağlanmış, cepleri taşlarla doldurulmuş bir adam… Bu kişi, İtalya’nın en güçlü bankalarından birinin başkanı Roberto Calvi’ydi. Kamuoyunun ona verdiği lakap: “Tanrı’nın Bankeri”.

I. Roberto Calvi Kimdi?

Roberto Calvi, 1920 yılında Milano’da doğdu. Ekonomi eğitiminin ardından kısa sürede İtalya’nın en köklü finans kurumlarından biri olan Banco Ambrosiano‘da yükseldi. 1970’lerde bankanın yönetim kurulu başkanı oldu. Ancak onu diğer bankacılardan ayıran en önemli fark; Vatikan’la olan yakın ilişkileriydi.

Calvi’nin yönettiği Banco Ambrosiano, Vatikan Bankası (IOR – Istituto per le Opere di Religione) ile doğrudan bağlantılıydı. Vatikan, bankanın hisselerinin önemli bir kısmını elinde bulunduruyor ve dini kurumlar aracılığıyla dünya genelinde para transferleri yapıyordu. Calvi, bu ilişkiden güç alarak İtalya’da “dokunulmaz” kabul edilen figürlerden biri haline geldi.

II. Skandalın Patlak Vermesi

1981 yılına gelindiğinde İtalyan mali denetçileri Banco Ambrosiano’da ciddi yolsuzluklar olduğunu fark etti. Bankanın yurt dışındaki bazı bağlı şirketler aracılığıyla belirsiz ve teminatsız şekilde yüz milyonlarca dolar kredi verdiği ortaya çıktı.

Bu kredilerin izini süren yetkililer;

  • Latin Amerika’da faaliyet gösteren paravan şirketler,

  • İtalyan mafyası ile doğrudan ilişkili isimler,

  • Vatikan Bankası’nın aracı olarak kullanılması gibi bağlantılarla karşılaştılar.

Üstelik Calvi’nin aynı zamanda İtalya’daki yasadışı P2 Mason Locası’nın üyesi olduğu ortaya çıktı. Bu mason locası, askerler, medya patronları, iş insanları ve siyasilerden oluşan gizli bir yapılanmaydı ve darbe planları dahi yapmıştı.

III. Çöküş ve Ölüm

1982 yılı Haziran ayında Banco Ambrosiano’nun bilançosunda 1.4 milyar dolara yakın açık olduğu resmen açıklandı. Bu, bankanın iflası anlamına geliyordu.

Bu gelişmeden sadece birkaç gün sonra, Roberto Calvi İtalya’dan kaçtı. Önce Avusturya’ya, oradan da Londra’ya geçti. Ancak 18 Haziran sabahı, cesedi Thames Nehri üzerindeki Blackfriars Köprüsü’nün altında bulundu.

Calvi’nin ölümü ilk başta intihar olarak kayıtlara geçti. Ancak;

  • Elleri ve ayaklarının bağlı olması,

  • Ceplerinde tuğla ve taşlar bulunması,

  • Üzerindeki belgelerin sahte olması,

  • Ölümünden önce Vatikan, masonluk ve mafya ilişkileri hakkında konuşmak istemesi

gibi detaylar, bunun profesyonelce işlenmiş bir cinayet olduğunu düşündürdü.

IV. Vatikan, Mafya ve P2 Locası Üçgeni

Calvi’nin ölümü sadece bir iş insanının trajik sonu değil, Vatikan Bankası’nın karanlık yüzünün deşifre olması anlamına geliyordu. İddiaya göre;

  • Vatikan Bankası, Calvi aracılığıyla Latin Amerika’daki antikomünist hareketlere para aktarıyordu.

  • Mafya, kara parayı aklamak için Banco Ambrosiano’yu kullanıyordu.

  • P2 Mason Locası, bu sistemin koruyucusu ve dağıtıcısı konumundaydı.

Calvi’nin ölümünün ardından Vatikan, Banco Ambrosiano’nun çöküşünden sonra 250 milyon dolarlık zararı kısmen üstlendi ve tazminat ödemeyi kabul etti. Ancak bu adım hiçbir zaman tam bir sorumluluk kabulü olarak görülmedi.

V. Yargı Süreci ve Cevapsız Kalan Sorular

2005 yılında İtalya’da Roberto Calvi’nin öldürülmesine dair yeni bir dava açıldı. Mafya ile bağlantılı beş kişi yargılandı. Ancak 2007 yılında hepsi delil yetersizliğinden beraat etti. Cinayet hâlâ resmen çözülmüş değil.

Bugün bile şu sorular cevap bekliyor:

  • Calvi gerçekten neyi biliyordu?

  • Vatikan bu yapıdan ne kadar haberdardı?

  • P2 Locası ve mafya, Vatikan’la ne düzeyde iş birliği yapıyordu?

  • Calvi’nin ölümü neden İngiltere’de gerçekleşti?

VI. Sonuç: Bir Bankerin Ölümünden Fazlası

Roberto Calvi’nin ölümü, sadece bir banka başkanının trajedisi değil; aynı zamanda din, finans ve suç dünyasının birbirine nasıl karışabileceğinin en çarpıcı örneğidir. Bu olay, Vatikan Bankası’nın şeffaf olmayan yapısını dünya kamuoyunun gündemine taşımış ve uluslararası finansal sistemdeki kara delikleri görünür kılmıştır.

Aşağıda doğrudan Calvi olayını konu alan ve dolaylı olarak ilham alan bazı filmleri ve belgeseller listesi:

🎬 1. God’s Banker (Tanrı’nın Bankeri) – 2022 (Belgesel Dizi)

  • Tür: Belgesel / Mini Dizi

  • Platform: Sky Documentaries (İngiltere)

  • Konu: Roberto Calvi’nin ölümü, Banco Ambrosiano skandalı ve Vatikan-Mafya-P2 ilişkisi detaylıca anlatılıyor. Gerçek olaylara, arşiv görüntülerine ve tanıklıklara dayanıyor.

  • Öne Çıkan: Cinayetin yıllar boyunca nasıl örtbas edildiği ve İtalyan yargısının çaresizliği gözler önüne seriliyor.

🎬 2. Il Banchiere di Dio (Tanrının Bankeri) – 2002

  • Yönetmen: Giuseppe Ferrara

  • Oyuncular: Omero Antonutti, Pamela Villoresi

  • Konu: Doğrudan Roberto Calvi’nin hayatını ve ölümünü merkezine alan bir İtalyan yapımı biyografik filmdir.

  • Detay: Filmde Calvi’nin Vatikan, mason locası ve mafya ile ilişkileri dramatik bir şekilde işlenir.

🎬 3. The Bankers of God: The Calvi Affair (I banchieri di Dio – Il caso Calvi) – 2002

  • Yönetmen: Giuseppe Ferrara

  • Konu: Yine Calvi’nin hayatını, Banco Ambrosiano’nun yükselişini ve düşüşünü, Vatikan’la bağlarını ve ölümüyle ilgili komploları ele alır.

  • Detay: Filmde olaylar hem tarihi gerçekliğe hem de teorilere dayalı biçimde işlenir.

🎬 4. The Godfather Part III (Baba 3) – 1990

  • Yönetmen: Francis Ford Coppola

  • Karakter: “Frederick Keinszig” karakteri Roberto Calvi’den esinlenilmiştir.

  • Konu: Filmde Vatikan Bankası, İtalyan mafyası ve küresel finans çevreleri arasındaki karanlık ilişkilere değinilir.

  • Detay: Filmdeki “Immobilaire” şirketi ve Vatikan Bankası skandalı, Calvi olayından doğrudan esinlenmiştir. Calvi’nin ölümüyle benzerlikler taşıyan bir sahne de bulunur.

🎬 5. The Pope’s Banker (BBC Belgeseli – 2014)

  • Konu: Vatikan Bankası’nın tarihsel rolü, Calvi’nin ilişkileri ve ölümü detaylı olarak analiz edilir.

  • Platform: BBC Four

  • Belgesel Niteliği: Bilimsel ve arşiv temelli bir anlatı sunar.

🎬 6. Our Godfather – 2019 (Netflix)

  • Ana Konu: Mafya itirafçısı Tommaso Buscetta’nın hikayesi

  • Bağlantı: Belgeselde Roberto Calvi cinayetiyle bağlantılı olan Cosa Nostra (Sicilya mafyası) yapılanmalarına dair bilgiler yer alır.

🎥 Ayrıca İlham Alınan Bazı Diğer Yapımlar:

  • Angels & Demons (2009): Vatikan’ın karanlık güç yapıları, masonik referanslar.

  • Spotlight (2015): Finansal değil ama dini kurumların şeffaf olmayan yapısı üzerine benzer bir sorgulama yaklaşımı.

  • Conspiracy temalı diziler ve belgesel serileri (ör. Dirty Money – Netflix)

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Savaş, petrol ve Trump piyasaları kilitledi; gözler bu akşam FED’de

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ile İran arasındaki hava savaşı altıncı gününe girerken, karşılıklı füze saldırıları ve siber saldırılar artarak sürüyor. İsrail, Tahran’daki askeri tesisleri hedef alırken, İran, Tel Aviv’i vurdu. Hava saldırılarının yanı sıra, İsrail’in İran’a yönelik büyük çaplı bir siber savaş başlattığı, İran’ın ise üst düzey güvenlik danışmanlarının kaybıyla ciddi bir istihbarat zafiyeti yaşadığını okuyoruz. Ülkede resmî görevlilerin cep telefonu kullanımı yasaklanırken, dijital altyapıya yönelik saldırıların devam ettiği aktarılıyor. İsrail, İran’ın nükleer silaha çok yaklaştığını öne sürerek saldırıları başlatırken, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Natanz’daki zenginleştirme tesisinin vurulduğunu doğruladı. İran ise nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu savunuyor.

Öte yandan, ABD Başkanı Trump’ın krize yönelik söylemleri ise belirsizliği derinleştiriyor. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarda İran lideri Hamaney’in saklandığı yeri bildiklerini ve “şimdilik” onu ortadan kaldırma niyetlerinin olmadığını belirten Trump, üç dakika sonra “KOŞULSUZ TESLİMİYET!” çağrısıyla gerginliği zirveye taşıdı. Trump’ın açıklamaları, askerî tehditler ile diplomatik mesajlar arasında gidip gelen çelişkili bir çizgi izliyor.

Her ne kadar Trump ve ekibi ABD’nin İsrail’e destek vererek İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılara katılması dâhil olmak üzere çeşitli senaryoları değerlendirse de, ABD’nin savaşa girmesine ancak Kongre’nin karar verebileceğini unutmamak gerekiyor! ABD şu ana kadar doğrudan müdâhil olmamakla birlikte, bölgeye ilave savaş uçakları sevk etti ve İran’dan İsrail’e yönelen bazı füzelerin düşürülmesine yardımcı oldu. Bu gelişmeler, sadece iki ülke arasındaki savaşı değil, aynı zamanda bölgedeki jeopolitik dengeyi ve enerji piyasalarını da ciddi biçimde tehdit ediyor. Özellikle İran ve Katar’ın ortak olduğu Güney Pars doğalgaz sahasına yönelik saldırıların ardından, küresel enerji piyasaları yüksek alarm seviyesine geçti.

ABD’nin çatışmaya doğrudan müdâhil olma ihtimaline dair artan endişeler hisse senetleri üzerinden baskı kurarken, petrol fiyatları ise %4’ün üzerinde yükseliş kaydetti (son üç haftalık performans +%20). Özellikle Hürmüz Boğazı’nda iki petrol tankerinin çarpışıp yangın çıkarması ve bölgedeki elektronik müdahalelerle deniz trafiğinin aksaması, arz kesintisi endişelerini tırmandırarak petrol fiyatlarını yukarı çekti. Bu gelişmeler, küresel enerji piyasalarında yeni bir enflasyon baskısı yaratıyor. ABD tahvilleri ve dolar gibi güvenli limanlara yönelim güç kazanırken, son dönemlerde dolar zayıflığı ile güçlenen kraliyet aslanı sterlin ve EUR gibi para birimleri ise (nihayet) değer kaybetti! Özellikle dört haftadır 1,36 seviyesinin hemen üzerinden kırmızı kart gören Sterlin bu sabah 1,34 seviyelerinin diplerine kadar gevşedi. Hatırlanacağı üzere kalabalık işlemlerin içinde yer almak istemediğimiz savunarak dolara şans tanımıştık! Dolar endeksinin haftayı 99 seviyesinin üzerinde kapatması durumunda, değer kazanımlarını artıracağını düşünüyoruz (bakınız grafik).

Yaşanan gelişmelere rağmen güvenli liman altının ons fiyatı yükselmekte zorluk yaşayarak 3,385 dolar seviyesinde yatay kalırken, arkadan dolu dizgin gelen gümüş ise %2,5 değer kazanarak 37,25 dolar seviyesine yükseldi. Risk iştahının zayıf kalmasına paralel bitcoin dün %4 gerileyerek 104bin dolar seviyelerine çekildi. Bitcoin cephesinde yükseliş için 108bin dolar seviyesinin üzerinde haftalık kapanış görmemiz gerekiyor.

Tüm bu belirsizliklerin gölgesinde piyasalar bu akşam sonuçlanacak FED’in olağan Haziran ayı FOMC toplantısının kararını bekliyor. Her ne kadar son haftalarda açıklanan zayıf veriler (mesela perakende satışlarının %0,9 düşmesi ekonomik zayıflık sinyallerini güçlendirdi) faiz indirimi için zemin hazırlasa da, Powell-Trump gerginliği, tarifelerin yaratacağı enflasyonist baskılara şimdi de savaş nedeniyle enerji piyasasının eklenmesi, FED’in politika faizini sabit bırakma ihtimalini güçlendiriyor. Vadeli kontratlara göre, sene sonuna kadar 45 baz puan (bir veya iki kez 25 baz puan) faiz indirimi bekleniyor. FED’in faiz kararının yanı sıra, üyelerin yeni ekonomik projeksiyonlarında büyümenin zayıfladığı, ancak enflasyonun daha dirençli kalabileceğine işaret etmesini bekliyoruz.

Türkiye cephesinde ise savaş tamtamlarının yarattığı riskten kaçışa paralel TCMB’nin net yabancı para pozisyonu baskı altında kaldı. 16 Haziran valörlü işlemlerde net pozisyon 5,4 milyar dolar gibi ciddi mânâda azaldı. Cuma günü 28,1 milyar dolar seviyesine kadar yükselen net yabancı para pozisyonunun bir günde bu denli gerilemesini biraz da olsun kırılganlık göstergesi olarak okuduk! Bu minvalde, USDTRY kuru günlerdir devam eden sakin seyrini yurt dışı gerginliğe paralel bozarak bu sabah 39,50 seviyesinin üzerine yerleşti. CDS risk primi 298 baz puanda ve yatay seyrini korurken, iki yıl vadeli gösterge tahvilin basit faizi %40 seviyesinin yeniden altına geriledi. Borsa cephesi yurt dışı gelişmelere paralel satıcılı seyrini korudu.

FED sonrası yarın sahne sırasını bekleyen TCMB’den ise politika faizini sabit tutmasını beklerken, faiz koridorunun simetrik bir hâl alacağını ve üst bandın %49 seviyesinden %47,50 seviyesine getirileceğini düşünüyoruz. Bayram öncesi %49 seviyesinde olan TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (AOFM) %46’ya, BIST Repo faizi (TLREF) ise %46,11 seviyesine geldi. Yani? TCMB üstü kapalı da olsa 300 baz puan faizi indirdi. %46 olan politika faizinde ise direkt indirimin Temmuz toplantısında 350 baz puan ile yapılmasını bekliyoruz. Böylelikle 19 Mart öncesi döneme de (%42,50) tekrar gelmiş olacağız. Hazır siyasi iklimin değiştiği 19 Mart demişken, Zafer Partisi lideri Özdağ’ın beş aydır devam eden tutukluğu ardından tahliyesine dün karar verildi.

Dün geceyi %1’e yakın düşüşle tamamlayan ABD borsaları, yeni gün başlangıcında (vadeli endeksler) yatay bir seyir izlerken, Pasifik’in diğer ucunda ise Japonya’nın Nikkei endeksi, zayıflayan YEN’in desteğiyle dört ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Lâkin, İsrail-İran arasında tırmanan çatışma ve ABD’nin askerî müdahâleye yaklaşması yatırımcıların temkinli kalmasına neden oldu. Hong Borsası %1,2 düşüşle olumsuz ayrıştı. İran petrolünün en büyük alıcısı olan Çin’in ise gelişmelere nasıl tepki vereceğini merakla takip ediyoruz! Ara ara gündeme gelen Tayvan konusuna bu noktada dikkat çekmek isteriz. Her ne kadar Çin’in Tayvan’a tam ölçekli bir askerî harekât başlatma ihtimali düşük görünse de, bölgesel krizlerin yoğunlaştığı bu dönemde Pekin’in Tayvan üzerindeki askerî ve psikolojik baskısını artırmasını muhtemel görüyoruz.

DXY
175022091840b4c963f93f99b4d521e2d63f04cc83_1_1200.jpg

TCMB Net Yabancı Para Pozisyonunda Günlük Değişim
1750220918953c9eb0fbc3e2ef64c3e395be242625_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Yapı Kredi Portföy’den düzenli getiri sunan yeni serbest döviz fonu

Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Müge Peker, “Bu yenilikçi döviz fonumuz, uzun vadeli bir yatırım aracından beklenen istikrarı, aylık gelir avantajıyla birleştirecek” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapı Kredi Portföy, yatırımcılara düzenli nakit akışı sağlamayı hedefleyen yeni serbest fonunu yatırımcılara sundu.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, 16-20 Haziran’da talep toplanacak ‘Yapı Kredi Portföy Şubat 2028 Kar Payı Ödeyen Serbest Fonu‘, döviz cinsinden gelir yaratmayı ve her ay yatırımcılara nakit ödeme yapmayı amaçlıyor. Fonun alım talimatı için son gün 20 Haziran olurken, yatırım dönemi 23 Haziran’da başlayacak ve 11 Şubat 2028’de sona erecek.

Fonun yatırım stratejisi kapsamında, toplam değerinin en az yüzde 80’i Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından döviz cinsinden ihraç edilen borçlanma araçları ve kira sertifikaları ile yerli ihraççıların döviz cinsinden ihraç ettiği para ve sermaye piyasası araçlarına yönlendirilecek. Portföyden elde edilen faiz ve kar payı gibi gelirler, yatırımcılara her ay düzenli olarak ödenecek.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Müge Peker, hayata geçirdikleri bu yeni fonun istikrarlı nakit akışı fırsatından yararlanmak isteyenler için güçlü bir alternatif olduğunu belirtti.

Peker, Yapı Kredi Portföy olarak yatırımcılarının ihtiyaçlarını işlerinin merkezinde tuttuklarını vurgulayarak, bu kapsamda tasarladıkları yeni fonlarıyla yatırımcılarına düzenli gelir sunmayı hedeflediklerini aktardı.

Yapı Kredi Portföy Şubat 2028 Kar Payı Ödeyen Serbest Fonu’nun dönemsel kar payı ödemelerinin, her ayın son iş gününde hesaplanacağı ve takip eden ilk işlem gününde yatırımcılara ödeme yapılacağı bilgisini paylaşan Peker, ‘Ödenen kar payı, fon toplam değerinden düşülerek, katılma payı fiyatına oransal olarak yansıtılacak. Bu yenilikçi döviz fonumuz, uzun vadeli bir yatırım aracından beklenen istikrarı, aylık gelir avantajıyla birleştirecek.’ ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.