TCMB bir seri düzenlemeye gitti; bu düzenlemeler ile TL’ye olan güveni artırmak, döviz talebini azaltmak, bankacılık sistemindeki TL ağırlığını yükseltmek ve finansal istikrarı güçlendirmeyi hedefledi.
TCMB’den yapılan açıklamada döviz mevduatların karşılık oranları artırıldı. İhracatçıya verilen Dönüşüm Kur Desteği %2’den %3‘e yükseltilirken; İhracat Bedeli Asgari bozdurma oranı da %25’den %35‘e yükseltildi.
TCMB’den yapılan açıklamada aşağıdaki ifadeler yer aldı.
Türk lirasına (TL) geçişi desteklemek amacıyla makroihtiyati çerçevede aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır:
- Yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranları tüm vadelerde 200 baz puan artırılmıştır.
- Yurt içi yerleşiklerle yapılan 1 yıla kadar vadeli yabancı para cinsinden repo işlemlerinden sağlanan fonlar için zorunlu karşılık oranı 400 baz puan artırılmış ve hesaplama yönteminde değişiklik yapılmıştır.
- Tüzel kişi TL mevduat payı yüzde 60’ın altında olan bankalara, ilgili pay için aylık 0,3 puan artış hedefi getirilmiştir.
- TL mevduat için tesis edilen zorunlu karşılıklara TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yüzde 84’ü yerine yüzde 86’sı oranında faiz veya telafi ödemesi yapılmasına karar verilmiştir.
- Hazine ve Maliye Bakanlığının kararına istinaden, İhracat Genelgesi’nde yapılan değişiklikle, ihracat bedellerinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına (TCMB) asgari satış oranının 31 Temmuz 2025 tarihine kadar yüzde 35 olarak uygulanması kararlaştırılmıştır.
- Firmaların ihracat bedeli dövizlerinin TL’ye dönüşümünün desteklenmesi uygulaması kapsamında sağlanan döviz dönüşüm desteği oranı 31 Temmuz 2025 tarihine kadar yüzde 3’e yükseltilmiştir.
KARARLAR NİÇİN ALINDI?
Bu düzenleme, bir önceki maddede belirtilen zorunlu satış uygulamasını tamamlayıcı bir teşvik mekanizmasıdır. Zorunlu %35’in üzerindeki döviz gelirlerinin de TL’ye çevrilmesini özendirmek için ihracatçılara maddi bir destek sunulmaktadır. %3’lük destek, ihracatçının çevirdiği döviz tutarı üzerinden hesaplanıp kendisine ek getiri olarak verilecektir. Bu sayede ihracatçı, dövizini bozdururken oluşabilecek kur farkı zararlarının bir kısmını telafi etmiş olacaktır. TCMB, dönüşüm desteğini artırarak TL’ye geçişi cazip kılmayı hedefliyor. Özellikle kur oynaklığının yüksek olduğu dönemlerde şirketler döviz tutmaya meyilli olabilir; ancak %3 gibi ek bir getiri, TL mevduata geçmenin getirisini yükselterek bu kararı kolaylaştırabilir. Ekonomik gerekçe olarak, gönüllü dönüşümü artırıp piyasaya daha fazla döviz girişi sağlamak ve TL talebini teşvik etmek sayılabilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı ayrıca bu dövizlerini bozduran firmalara vergi indirimleri gibi ilave teşvikler de tanımlamıştır (örneğin elde edilen destek tutarının vergisel avantajı), ki bu da kararın arkasındaki çok yönlü teşvik mantığını göstermektedir.
KARARLARIN OLASI ETKİLERİ NE OLUR?
Dönüşüm desteğinin %3’e çıkarılması, ihracatçılar için dövizlerini zorunlu oran üzerinde bozdurmayı daha kârlı hale getirecektir. Bu teşvikin etkisiyle ihracatçılar, zorunlu %35’in ötesinde döviz gelirlerini de gönüllü olarak Merkez Bankası’na satıp TL’ye çevirmeye daha istekli olabilirler. Sonuç olarak, Merkez Bankası’na satılan döviz miktarında artış ve buna paralel olarak TCMB rezervlerinde ilave yükseliş görülebilir. Bu durum TL likiditesini de artıracağı için iç piyasada kredi ve para arzına yansıyan olumlu etkiler yapabilir. TL’ye çevrilen dövizlerin bir kısmı muhtemelen TL mevduat veya yatırıma dönüşeceğinden, ülke içinde kalan döviz gelirlerinin ekonomiye kazandırılması söz konusu olacaktır. İhracatçılar cephesinde ise, sağlanan %3’lük destek bir tür kur riski sigortası işlevi görerek firmaların kur dalgalanmalarından korunmasına kısmen yardımcı olur. Yine de, eğer ihracatçının TL’ye çevirdiği tutar daha sonra hızla değer kaybederse %3’lük destek bu zararı tam karşılamayabilir; bu nedenle firmalar döviz bozma kararında genel ekonomik beklentileri de dikkate alacaktır. Genel itibariyle, dönüşüm desteğinin artırılması “zorunlu + teşvik” kombinasyonuyla ihracat gelirlerinin azami ölçüde TL’ye döndürülmesini amaçlayan bir politika setinin parçasıdır ve TL’ye geçiş stratejisinin ihracat gelirleri boyutunu güçlendirmektedir.
BAŞARILI OLUR MU?
Öte yandan, bu tür makroihtiyati tedbirlerin başarıya ulaşması, piyasa aktörlerinin davranışlarına ve genel ekonomik konjonktüre bağlı olacaktır. Faiz artışlarıyla desteklenen bu liralaşma adımları sayesinde, TCMB bir yandan enflasyonla mücadele ederken diğer yandan da kur istikrarını sağlamayı hedeflemektedir. Sonuç olarak, her bir düzenlemenin ardındaki ortak ekonomik gerekçe, Türk lirasının kullanımını yaygınlaştırarak para politikasının etkinliğini artırmak ve ekonomiyi kur şoklarına karşı daha dayanıklı hale getirmektir.