Connect with us

BANKA HABERLERİ

Bireysel Emeklilikte Kirli Oyunlar

70-80 yaşındaki insana Bireysel Emeklilik olur mu? Müşterisinin mevduatını bozdurun 1 yıllık BES yaptıran bankalar ve banka personeline ödül karşılığında yaptırılan bir kaç aylık girişler. Bankalar BES’i nasıl manipüle ediyor

Yayınlanma:

|

BES – Bireysel Emeklilik Sistemi ilk çıktığında ikinci Emeklilik olarak sunuldu.
Yıllarca da “ürün pazarlama kurgusu” bunun üzerine kuruldu.
10 yıl para yatırdığınızda ya belli yaşta Emekli olup emeklilikle ikinci Emekli maaşınız olacaktı ya da nemaları ile birikmiş paranızı topluca alacaktınız. Sistemin mantığı aslında hiç değişmedi ama Pazarlama Yöntemi ve söylem değişti.
70 yaşındaki birine BES yapılması normal mi?
70 yaşınıza gelmişsiniz. Kenarda da 1-2 milyon TL’niz var. Türkiye koşullarından 70 yaşında İnsan başka ne ister. Güvendiğiniz ve paranızı emanet ettiğiniz banka personeli arıyor “paranızın 500 bin TL’lık kısmının BES yapılmasını” istiyor. Bu yaşta emeklilikle ne alakam olabilir gibi bir şeyler düşünmenize bile fırsat bırakmadan “BES yapmanız halinde ne kadar çok gelir artışı olacağı faiz oranlarının düşmesine karşılık BES’in yatırılacağı Fonların daha çok kazandıracağı” felan gevelenip duruyor.   
Şubede size bir şeyler imzalattırıyor ama neye imza attığınızı bile bilmiyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki “Yatırım Profili Anketiniz – Agresif” çıkmış. Yani bu yaştan sonra para hırsı gözünüzü bürümüş daha “fazla kazanayım” demeniz normal ise bu yaşta size 500 bin TL’lık BES yapmaları da o kadar normal.
Yatırım Fonuna para mı toplanıyor
BES Pazarlama ekipleri artık 10 yıl emeklilikten fazla bahsetmemeye başladı. Ağırlıklı üzerinde durdukları “BES Fonları getirileri çok iyi Devlet desteği de var sizin yerinize birikimlerinizi biz yönetelim” üzerine kuruldu pazarlama kurgusu.
Bu fonlara para isteniyor öyle ayda 200-300 TL değil 300-500 bin TL BES giriş paralarından bahsediyoruz. Tek poliçede 500 bin TL bağlayan müşteriler var. Bunlara da şatafatlı isimler bulundu yok Prestij, yok Platin, yok Yakut, yok Safran gibi ne kadar kıymetli maden var ise isim havada uçuşuyor.
Üstelik nerede ise ayda bir lüks otellerden kutlamalar yapılıyor hoş neyin kutlaması ise. Üstelik sigortanın kendi elemanları şube çalışanlarını kendi işini yapamaz hale getirmiş halde “sigorta yapılım, hedefiniz var” diye sıkıştırmaktan. Bazı bölgeler asıl işi olan Bankacılığı bırakmış Sigorta acenteliğine çevirmiş şubeleri. Eee ortada ne de olsa yurt dışı tatil hediyeleri var, yüksek primler var.
Bankalar mevduattaki parayı niye BES’e yönlendiriyor?
Bankalar için aslında mevduat çok kıymetli, üstelik bu günlerde iki kat kıymetli. Buna rağmen bankalar niçin bu kadar mevduatı BES’e yönlendiriyor ki! İlk düşündüğünüzde mantığını kuramıyorsunuz ama bazı görüşleri de yazmak gerekiyor.  İlki mevduat faiz oranlarının ( İmar Bank  gibi kötü örnekleri , o dönemdeki Bankerler felaketlerini saymazsak ) geçmişte bu kadar hareketli ve bankalar arasında bu kadar farklılık arz ettiği başka dönem yok. Mevduatı kaybedeceğini düşünen bankalar müşteriyi daha uzun vadede bu şekilde elinde tutmayı sağlamak gibi bir strateji uyguluyor olabilir. İkincisi, banka çıkardığı fonlardan iştiraki olduğu sigorta şirketinin almasını sağlayarak orta uzun vadede kendine dolaylı yoldan kaynak sağlıyor olabilir. Üçüncüsü, Sigorta Şirketleri uluslararası firmaların Türkiye’deki temsilcilikleri olduğu için vaat edilmiş belli bir kota tutturma koşulunu tutturmak için küçük küçük meblağlar ile uğraşmaktansa daha büyük tutarlar üzerine strateji kurup bu müşterilerini BES’e yönlendiriyor olabilir. Neden ne olur ise olsun sonuçta bu müşterilerin bir şekilde yanıltılması, yanlış bilgilendirilmesi, mevduatını değerlendirici hareket alanını kısıtlayarak zarara uğratılması, müşteriye ait olmayan ve bilinçli onaylamadığı anket formlarını doldurarak yanıltıcı evrak düzenleme gibi işlerin içinde bazı sigorta şirketleri biline.
BES Danışmalarına Yatırım Danışmanlığı yaptırılmaya başlandı
BES yapmakla yetkili olan ve SEGEM ( Sigortacılık Eğitim Merkezi )’nden sadece bu faaliyet için yetki alınan BES Sertifikasyon Belgesinde “Yatırım Danışmanlığı – Portföy yönetme ve yönlendirme” Görev tanımı yokken BES Personeline Yatırım Danışmanlığı hizmeti verdirmek yasal olarak da suç olmasına rağmen BES firmaları Personeli bu yönde yönlendirmeye ve hedefleme yapmaya başladı.  Bazı firmalar elemanlarımızın” SPK Yetki belgeleri de var” savunmasına geçiyor ama işin tanımda ürünün BES olduğunu kaçırıyorlar. BES mantığında Yatırım Danışmanlığı yok. BES tabi ki yapılacak ama müşteriye yatırılan paranın Portföy yönetimi gibi sunulması, yatırımlarının daha fazla kazanacağını ve daha fazla gelir elde edileceğinin söylenmesi tamamen yanlış ve yasal değil suç.
Gelir garantisi var mı?
Bu fonlarda gelir garantisi yok ama pazarlanırken sık sık “piyasa koşullarına göre en yüksek gelir elde edeceksiniz” cümleleri havada uçuşuyor. Oysa Fon yönetimlerinde Gelir Garantisi veremezler. Kanunen de müşterinin onay vermediği bir alanda yatırım yapmak de yasak zaten böyle bir garanti verebilmek pratikte de mümkün değil zaten ama bu müşteriye elindeki parayı almak için özellikle söyleniyor. Özellikle İstanbul’un lüks semtlerindeki yaşlı insanlar ve Anadolu’daki  gurbetçilerden bu yönde yoğun şikayet ve bilgi talebi gelmeye başladı son günlerde.
BES Firmalarının “Prim Oyunu” çalışan da mağdur
Hedef tutturamayan BES personeline prim ödenmediği gibi Asgari Ücret ile yetinmeleri gerekiyor. Bazı firmalar kazanılmış primlerde bile art niyetli ve yasal olmayan yollara başvuruyor. Hedef tutunca örneğin 5.000 TL Prim Kazanan personele Asgari ücret düşülerek hesabına geçiyor ama SGK vergi 5.000 TL üzerinden yatırılıyor hali ile bu durum Devletin de dikkatinden kaçıyor. Devlete vergiyi tam ödüyorlar ama personele öderken asgari ücret maaşı düşüp ödüyorlar aradaki farkın nereye gittiğini bilen yok.
Şikayetlerin artık bir muhatabı var
2020 yılında Sigorta şikayetlerin artık bir muhatabı olacak. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile  “Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu”  Denetleme ve Düzenleme Kurulunun onayı çıktı. Bu kurumun kurulmasını ve ihtiyacını en çok yazan biri olarak çok sevindim, hayırlı olsun! Bu alanda mevzuat hazırlama ve sistemin işleyişini takip etme görevi de netleşmiş olacak ve Sigorta mağdurları karşısında artık resmi bir kurum bulabilecek. Tabi meydanı boş sanıp müşterilerine akıl alamaz vaatler ve yanıltıcı bilgi vererek BES ve diğer sigortalar yapan kurumlar için de artık hayat o kadar kolay olmayacak. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun ilk yapacağı inceleme konusu da bu olmalı diye düşünüyorum. İlla ki Sigorta şirketlerinden yapılmış BES ve Sigorta ürün datalarını alacaktır. Özellikle 100 bin üzeri ve 65 yaş üzeri BES’leri yakından inceleyip “Yatırımcı Profil Anketlerinin” gerçekten bu kişilerce mi doldurulduğu, bu kişilere doğru bilgi verilip verilmediği veya bu ürünlerin nasıl bir sunum ile pazarlandığının araştırılmasında fayda var.
Erol TAŞDELEN

Ekonomist
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.