ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Kripto Para

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Kripto para değeri, kullanıcıların arz ve talep durumuna göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle sistem, aynı zamanda bir tür kripto para platformu/sanal borsa olarak kabul edilebilir.
Daha önce; 27.01.2014 tarihinde “Bitcoin: Elektronik Para” ve 14.05.2016 tarihinde de “Bitcoin Çalınır mı” başlıklı iki yazı kaleme almıştık. Aradan geçen zamanda; kripto para ve bu paraların alım satımlarının yapıldığı kripto para platformu/piyasası, yani aracı kurumlarla ilgili yasal düzenlemeye gidilmediği, bu konuda açık bir yasal boşluğun olduğu, fakat ciddi alınmayan veya muhatap görülmeyen, Devletin kontrolü dışında olan kripto/sanal para ve bunların alınıp satıldığı platform ile aracı şirketlere mesafeli durduğu görülmekle, bilişim sisteminde gerçekleşen önlenemez gelişmelerden dolayı bu sessizliğin bir keyfiliğe, kuralsızlığa, güvence yoksunluğuna, malvarlığına karşı işlenecek suçlardan kişilerin korunmamasına, kripto paranın yasal kaydı ve bu paranın alınıp satılmasına aracılık eden firmaların lisanslandırılmamasına veya ruhsatlandırılmamasına yol açtığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında teminat yoksunluğu sebebiyle birçok kişinin mağdur olma ihtimalinin gündeme geldiği, nitekim 21 Nisan 2021 ve 23 Nisan 2021 tarihlerinde iki kripto para platformunun, yani kripto para alışverişine aracılık eden firmanın aniden faaliyetlerine son vermesi sebebiyle ciddi mağduriyetlerin ortaya çıktığı, yasal boşluğun ve bankalar veya sigorta şirketlerinde olan güvencelerden yoksun kripto para alışverişlerinin de dijital/kripto/sanal para olarak nitelendirilen kripto para piyasasında yaşanan olumsuzlukları tetiklediği, güven kaybının yaşandığı, bu hadiselerle bir kez daha hukukun teknik gelişmelerin ve bu gelişmelerden kaynaklanan suçlar ile hukuka aykırılıkları geriden takip ettiğinin görüldüğü, ilk kez 16 Nisan 2021 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın toplam 6 maddeden ibaret ve 30.04.2021 tarihinde yürürlüğe girecek “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik” adlı bir düzenlemeye gittiği, esasen bu Yönetmeliğin kripto para piyasasına düzenleme ve bu alanda düzen kurma amacından uzak, sırf yasak içerdiği, bunun da kripto para piyasası ve aracı kurumlar üzerinde olumsuz etkisi oluşturduğu görülmektedir. Kanaatimizce; kripto para piyasasını ve alışverişini veya ticaretini yasaklamaktan ziyade, son gelişmeleri de dikkate almak suretiyle bir an evvel yasal düzenlemeye gidilmeli, bu sırada gelir getirici olması açısından da işlem ve/veya kazançtan vergi alınması amaçlanmalıdır.
Esas itibariyle; Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen hırsızlık, güveni kötüye kullanma, bilişim ve dolandırıcılık suçlarının “coin” olarak bilinen kripto paralara göre gözden geçirilip yasal düzenlemeye gidilmesinin gerektiği, “mal”, “taşınır mal”, “gayri maddi varlık” sözlerinden ne anlaşılacağının “kanunilik” ilkesi uyarınca açıklanması, kripto para piyasası ile ilgili koruyucu ve ciddi cezalar öngören yasal düzenlemelere gidilmesinin lüzumu tartışmasızdır.
İşbu yazımızda; kripto paranın tanımına, kripto para ile ilgili hukuki düzenlemelere ve kripto paranın suça konu olup olmayacağına dair açıklama ve değerlendirilmelerde bulunulacaktır.
I- Kripto Para Nedir?
Kripto para piyasasında bilinen ve nerede ise bu piyasanın adını oluşturan “Bitcoin” bir kripto para birimi olarak kripto para piyasasında yer alan ve bu piyasada aracılık eden firmaların alışverişlerine konu olan bir sanal/elektronik para birimidir.
Kripto para; herhangi bir devlet veya merkez bankası tarafından üretilmeyen, bu sistemi kullanan bireylerin ülkelerin tedavüldeki para birimleri ile satın aldığı veya kendiliğinden ürettiği elektronik/sanal paradır. Bu paraların alınıp satılmasına aracılık eden firmalara da “aracı kurum” denilebilir, fakat uygulamada hiçbir özel statüye ve şarta tabi olmadan, lisanslanmadan ve ruhsatlanmadan, teminatsız bir şekilde ve sırf müşteride oluşturdukları güven duygusuna göre kripto para piyasasında yer alan firmaların faaliyette bulundukları görülmektedir. Bu firmalar esasen o kadar önemlidir ki, yapılan kripto para alışverişleri ve oluşturulan cüzdanlar bu firmaların bilgisinde ve kontrolünde bulunmaktadır. Firmalarla ilgili yasal düzenlemeye gidilmedikçe, oluşturulacak sahte kripto paralar veya müşterinin malvarlığını zarara uğratmak kastıyla yapılan veya yapılmış gibi gözüken işlemler, kripto para firmalarının gerçek kişi temsilcilerinin ceza sorumluluğunu gündeme getirecektir. Ancak belirtmeliyiz ki; Türk Ceza Kanunu’nun klasik hükümleri ile yetinmeyip, kripto para piyasasına hitap eden yasal düzenlemelere gidilmeli ve bu tür paralar hukuk sistemi tarafından tanınmak suretiyle sistemin içine alınmalıdır.
Kripto paranın değeri, kullanıcıların arz ve talep durumuna göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle sistem, aynı zamanda bir tür sanal borsa olarak kabul edilebilir. Devletlerin; kripto parayı elektronik para olarak tanıması ve bu sistemin yaygınlaşması halinde, bu tür paraların değeri daha da artabilir. Ancak sistemin barındırdığı risklerin bu alanda suç işlenmesini kolaylaştıran bir ortam sunması ve kripto paranın yaygınlaşması, fakat değerinin istikrar kazanmaması, mal değeri olarak karşılığının bulunmaması ve suiistimaller dikkate alındığında, değerinin zamanla kullanıcılar tarafından tercih edilmeyecek şekilde azalma ihtimalini de gündeme getirebilir.
Şu an için kripto para, e-ticaret adı ile bilinen internet ortamında yer sağlayıcılar tarafından açılan ve bir anlamda “AVM” olarak tanımlanan alışveriş merkezlerine benzeyen sitelerin içinde yer alan sanal mağazalarda alıcı satıcılar arasında kullanılan bir değerdir. İnternet ortamında yapılan alım satımlarda kullanılan kripto para, gerçekte elle tutulup gözle görülmeyen, herhangi bir matbaa veya darphanede basılmayan para karşılığı değerdir. İnternet ortamında kripto paranın alım satımı yapıldığı gibi, ürün satışlarının karşılığı değer olarak alıcı tarafından satıcıya ödenmekte, satıcı da elde ettiği kripto parayı yine internet ortamında bulunan borsalar aracılığıyla tedavülde olan bir para birimine çevirebilmektedir.
Belirtmeliyiz ki; kripto para ile kontrolsüz alışverişlerin yapılması veya gerçekte yasal gözüken ürünlerin ardına gizlenen yasadışı ürünlerin ticarete, tüketime ve el değişime konu edilmesi mümkündür. Çünkü ulusal ve uluslararası para hareketleri, gerek paranın hareketi ve gerekse gerçekte neyin karşılığında ödendiği konularında kolay takip edilebildikleri halde, kripto paraya dayalı alışverişler için aynı takip ve tespiti yapabilmek pek mümkün değildir. Kazancın vergilendirilmesi ise ayrı bir sorundur. Bu durumda kripto para veya buna benzer sanal para değerleri, uluslararası sözleşmelere konu edilip, ulusların iç hukuklarında düzenlenmeli ve böylece, her türlü para hareketleri kamu kudreti kullanıcısı devletin gözetimi altında yapılmalıdır. Devletler, gelişmelere kayıtsız kalmadan ve hukuki altyapılar oluşturmak suretiyle el değiştirmenin bir değeri ve egemenliğin anlatımı olan her türlü para birimini kontrol altına almalıdır.
Kripto para sistemini kullanabilmek için, kullanıcının bu sisteme üye olması gerekmektedir. Üyelik için kullanıcıdan isim ve e-posta bilgileri talep edilmektedir. Bunun dışında, kullanıcıların paylaşması gereken herhangi bir kişisel bilgi bulunmamaktadır.
Kripto paralar şifrelenerek oluşturulan adreslerde muhafaza edilmektedir. Kullanıcılar; sistem üzerinde sanal cüzdanlar oluşturup, kripto paraları bu cüzdanlarda saklamaktadır. Sistem üzerinden yapılacak kripto para transferleri, kullanıcıların cüzdanlarında bulunan kripto para miktarı ve kullanıcıların sistem üzerindeki tüm hareketleri, “blockchain/blok zinciri” denilen ve kripto para değişimine hizmet eden bir tür sanal deftere kaydedilmektedir. Blokchain sistemiyle oluşturulan sana defterin kendisine özgü bir kimliği bulunmaktadır. Sistem üzerinden gerçekleştirilen işlemlerde gerçek kimlik bilgileri kullanılmadığında, bu işlemlerin kimler tarafından gerçekleştirildiğinin tespiti çok zor olacaktır. Kanaatimizce; hem işlemlerin takibi ve hem de kripto para sahibinin mağdur edilmemesi için, mutlak kontrolü kripto para sahibine ait olan ve aidiyetin veya varlığın tespitinin gerekli olduğu durumda, daha önce oluşturulmuş birkaç güvenlik duvarının aşılması suretiyle bilgilere ulaşılabilmelidir.
Kripto para sistemi üzerinden, saat ve ülke sınırı olmaksızın, istenilen her anda ve her yere para transferi yapılması mümkündür. Bu ödemeler, bir noktadan diğer bir noktaya, banka gibi aracılar olmaksızın yapılmaktadır. Bu gelişme, özellikle bankaları, uluslararası ve ulusal alanda para gönderme usul ve sistemlerini de tehdit etmektedir. Bu tehdit, belki de klasik usullerin değişimine yol açacak ve para transferini daha basit hale getirecek, paranın el değiştirmesi de fiziki olmaktan tümü ile kurtulabilecektir.
Bir kişinin, başka bir kişiye kripto para ile ödeme yapması ve kendisine ödeme yapılan kişinin bu parayı ulusal paraya çevirmek istemesi halinde, kimlik bilgilerinin bir kısmının bildirilmesi gerekebilmektedir. Örneğin, uluslararası transfer işlemlerinde kripto para kabul eden döviz bürosu niteliğinde aracılar bulunmaktadır. Bu aracılar, transfer işlemlerinin tamamlanması için kendisine ödeme yapılan kişinin hesap bilgilerini talep edebilmektedir. Bu durum, kişinin kimlik bilgilerinin gizliliğine istisna teşkil etmektedir.
Kullanıcıların kişisel bilgilerinin ve mali kaynaklarının tespit edilmesinde yaşanan zorluk, sistem vasıtasıyla suç işlenmesini kolaylaştırmaktadır. Sistemin şu anda, uyuşturucu ticareti, internet üzerinden kumar oynanması, kara para aklama gibi fiillerin işlenmesinde kullanıldığı bilgisi bulunmaktadır. Örneğin; FBI tarafından yürütülen çalışmalarda, yabancı bir internet sitesi üzerinden uyuşturucu alım satımının yapıldığı ve bu alışverişlerde kripto para sisteminin de kullanıldığı tespit edilmiş, siteye erişim engellenmiş ve internet sitesinin sahibi hakkında ceza soruşturması başlatılmıştır.
Kripto para sisteminin risklerinden birisi de, kullanıcıların hesaplarının başka bir kullanıcı tarafından ele geçirilmesi veya sistem üzerinde kullanıcı tarafından yanlış veya yanlışlıkla işlem gerçekleştirilmesidir. Kullanıcı hesabının başka bir kullanıcı tarafından ele geçirilmesi halinde, bunu denetleyen, tespit edebilen ve kullanıcıya hesabını geri almasını sağlayan bir yöntem veya mekanizma bulunmamaktadır. Aynı şekilde kullanıcıların işlemleri de geri alınamaz nitelikte olduğundan, yapılan yanlış işlemin geri alınması veya düzeltilmesi mümkün olamamaktadır. Bu meseleler bile, yakın zamanda doğmuş kripto para sisteminin tipik sorunları olarak gözüktüğünden, bu alana hukuk kuralları ile el atılıp düzenin sağlanması gereğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Çünkü önemli olan, hukuka aykırılıklar ve suçların işlenmeden önlenmesi, bu yolla kişi hak ve hürriyetlerinin korunmasıdır.
II- Kripto para ve Yasal Düzenlemeler
Kripto paranın herhangi bir merkez bankası tarafından basılmaması, denetlenememesi, kripto para transferlerini gerçekleştiren tarafların ve transfer işlemlerinin nereden yapıldığının tespitinin nerede ise imkansız olması karşısında, devletlerin bu elektronik parayı tanıyıp tanımayacağı, sistemin kullanımının yasal yaptırımlara tabi tutup tutulmayacağı merak edilmektedir. Bu aşamada Ülkemizde, kripto para sisteminin kullanılmasını yasaklayan yasal düzenleme olmamakla birlikte, bu sistemi tanıyan ve kullanılmasını onaylayan bir düzenleme de bulunmamaktadır. Konuya ilişkin yasal düzenleme bulunmadığından, mevcut mevzuatımızın bu sistem hakkında uygulanıp uygulanamayacağının tartışılması yerinde olacaktır. Ancak belirtmeliyiz ki, kanunla yasaklanmayan ve yaptırımı gösterilmeyen bir eylem veya faaliyetin icrası engellenemez ve yaptırıma da tabi tutulamaz. Demokratik hukuk devleti olmanın tipik bir sonucu, “hukuk devleti” ve “suçta ve cezada kanunilik” ilkelerine bağlı olmaktır. Normlar hiyerarşisinin tepesinde olan Anayasanın 2., 13. ve 38. maddeleri bu bağlılığı net bir şekilde ortaya koymuştur.
6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun, 27.06.2013 tarihli ve 28690 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde, elektronik para ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen, bu Kanunda tanımlanan ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değer, elektronik para olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede elektronik para kuruluşu ise, elektronik para ihraç etme yetkisi verilen tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Elektronik para ihraç eden kuruluşlara ilişkin düzenlemeler, Kanunun 18 ve devamı maddelerinde yer almaktadır. Kanunun 18. maddesi uyarınca, bu kuruluşlar yalnızca anonim şirket olarak kurulabilecek, nakden ve her türlü muvazaadan ari ödenmiş sermayesi en az beş milyon Türk Lirası olacak, faaliyetlerini 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda tanımlanan bankalar aracılığıyla yürütecek ve maddede sayılan diğer şartları da yerine getirecektir.
Kanunun 21. maddesinde, bu kuruluşların denetimine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Buna göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, elektronik para kuruluşunun merkezinde, şubesinde, temsilcisinde veya dışarıdan hizmet aldığı diğer kuruluşlarda denetim yapmaya yetkili olacaktır. Kuruluş, bu denetimlerde Kurumun talep edeceği her türlü bilgi ve belge ile defterleri, gizli olsalar bile ibraz etmek ve incelemeye hazır tutmak zorundadır.
Kanunun 26. maddesinin 3. fıkrasında, “Yurtiçi ve yurtdışı yetkili mercilerle denetime, bilgi paylaşımına ve diğer hususlara dair yapılacak iş birliğine ilişkin usul ve esaslar, sistem işleticileri için Bankaca; ödeme ve elektronik para kuruluşları için Kurulca ilgili tarafların görüşü alınmak suretiyle belirlenir.” denilmektedir.
6493 sayılı Kanunun gerekçesinde, elektronik paranın yaygınlaşması, merkez bankalarının para politikaları ile ödeme sistemlerine etkisi yanında ekonomik istikrarın sürdürülmesi bakımından önem taşıması nedenleriyle günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzenlemeler yapılması gerektiği açıklanmışsa da, bu Kanunun kripto para sistemi hakkında uygulanamayacağı kanaatindeyiz. Yukarıda yer verilen hükümler incelendiğinde, elektronik para kuruluşunun yüksek sermaye ile anonim şirket olarak kurulması gerektiği, elektronik paranın sadece izinli kuruluşlar tarafından üretilebileceği, bağımsız denetime tabi olduğu ve faaliyetini 5411 sayılı Kanunda öngörülen bankalar aracılığıyla yürüteceği anlaşılmaktadır.
Kripto para sistemi ise, bir kişi veya bir kurum tarafından değil, sisteme üye olan kullanıcılar tarafından kullanılmakta ve yönlendirilmektedir. Sistem bir tür akıllı telefonlara yüklenen uygulamalar gibi düşünülebilir. Kripto para sistemi, gerçek kimliği bilinmeyen bir kişi tarafından oluşturulan bir uygulamadır ve şu an Dünya üzerinde birçok insan tarafından kullanılmaktadır. Uygulamayı oluşturan kişi, bu uygulamanın yöneticisi konumunda değildir. Uygulama, bireylerin gerçekleştirdiği işlemlerle kendiliğinden yürümektedir. Uygulamanın çalışma şekli gereğince, bir kişinin veya kurumun yönetiminde olması mümkün olmadığından, 6493 sayılı Kanun hükümleri kripto para sistemi için tatbik edilemeyecektir.
Kripto para sisteminin yurtdışında merkezli ve bir firma veya kuruluşun yönetiminde olduğu varsayılsa bile, sistem hakkında 6493 sayılı Kanun hükümleri tatbik edilemez. Yukarıda açıklandığı üzere, Türkiye’de faaliyet gösterecek elektronik para kuruluşları, Kurumun denetimine tabi olacaktır. Kurumun, yurtdışında bulunan bir kuruluşu denetleyemeyeceği açıktır. Ayrıca; Kanunun m.26/3 hükmünde belirtilen işbirliğinin sağlanabilmesi için, kripto para sisteminin merkezi yurtdışında veya yurtiçinde bulunan bir kuruluş olması gerekmektedir. Ancak sistem, bu şartları taşımamaktadır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 25.11.2013 tarihli ve 2013/32 sayılı basın açıklamasında, kripto paranın herhangi bir resmi ya da özel kuruluş tarafından ihraç edilmeyen ve karşılığı için güvence verilmeyen bir sanal para birimi olduğu, mevcut yapısı ve işleyişi itibariyle 6493 sayılı Kanun kapsamında elektronik para olarak değerlendirilmediği, dolayısıyla da bu Kanun çerçevesinde gözetim ve denetiminin mümkün görülmediği belirtilmiştir. Nitekim Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından hazırlanan, 31456 sayılı ve 16 Nisan 2021 tarihinde yürürlüğe giren “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik” adlı düzenleme de incelendiğinde; kripto varlıkların ödemelerde doğrudan veya dolayı şekilde kullanılamayacağı, kripto varlıkların doğrudan veya dolayı şekilde kullanılmasına yönelik hizmet sunulamayacağı, ödeme hizmeti sağlayıcıların kripto varlıklarla ilgili faaliyette bulunamayacağı, iş modeli geliştiremeyecekleri, ödeme ve elektronik para kuruluşlarının, kripto varlıklarla ilgili işlem yapan platformlarla alışveriş yapamayacakları, yani ticari faaliyette bulunamayacakları ifade edilmiştir. Bunun aksi yönde faaliyette bulunanlar hakkında, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun “Ceza hükümleri” başlıklı 68. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde öngörülen adli para cezası uygulanabilecektir. Ayrıca; kripto para hizmeti sunun platformlarla ticari faaliyette bulunan veya bulunmaya devam eden ödeme hizmet sağlayıcıları ile ödeme ve elektronik para kuruluşlarının lisans ve ruhsatlarının iptalleri gündeme gelebilecektir.
Zamanında kullanıcılar; kripto paralarla gerçekleştirilen işlemlerde tarafların kimliklerinin bilinmemesi, bu sanal paraların yasadışı faaliyetlerde kullanılması için uygun bir ortam oluşturduğu, kripto paranın piyasa değerinin değişken olabildiği, dijital cüzdanların çalınabilmesi, kaybolabilmesi veya sahiplerinin bilgileri dışında usulsüz olarak kullanılabilmesi gibi riskler bulunduğu konularında uyarılmıştır. Tuhaf olan, bu uyarıyı yapanın BDDK olması ve konu ile ilgili yasa boşluğu karşısında kamu otoritesinin sessizliğini korumaya devam etmesidir.
Sistemin Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından tanınmaması halinde kripto para, sahte para olarak mı kabul edilecektir? Bu sorunun cevabını, “suçta ve cezada kanunilik” prensibi çerçevesinde bulmak gerekir. Çünkü işlendiği zamanın kanunlarında suç olarak tanımlanmayan ve karşılığında ceza gösterilmeyen fiili icra ettiği gerekçesiyle hiç kimse cezalandırılamaz.
Konu ile ilgili 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 197 ve 198. maddelerinin incelenmesi gerekmektedir. Kanunun 197. maddesinde, memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan paranın sahte olarak üretilmesi, ülkeye sokulması, nakledilmesi, muhafaza edilmesi ve tedavüle koyulması suç olarak tanımlanmıştır. Kanunun 198. maddesinde ise, paraya eşit sayılan değerler açıklanmış ve devlet tarafından ihraç edilen kıymetli evrakın ve milli ziynet altınlarının para hükmünde olacağı belirtilmiştir. Kripto paranın herhangi bir ülkede tedavülde bulunan bir para birimi olmaması ve devlet tarafından üretilmemesi nedenleriyle, TCK m.197 ve 198’de konuya ilişkin yeni bir düzenlemeye yer verilmediği sürece, sahte para kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatindeyiz. En önemlisi de, gerek 197 ve gerekse 198. maddede bahsedilen para ve paraya eşit sayılan değerlerin fiziki varlıkları, istenildiklerinde gözle görülebilir ve elle tutulabilir, yani zilyetliğe konu edilebilir özellikleri bulunmaktadır.
Konuyu, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında Kanun ve bu Kanuna dayanılarak düzenlenen Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar kapsamında da değerlendirmek gerekir. 1567 sayılı Kanun çerçeve kanun niteliğinde olup, Türk parasının korunmasına ilişkin esaslar ve yaptırımlar, 32 sayılı Karar ile düzenlenmiştir. 1567 sayılı Kanunda, bu Kanuna dayanılarak düzenlenen Bakanlar Kurulu kararlarında yer alan hükümlere aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak yaptırımlar ve suçun konusu genel itibariyle düzenlenmiş, yaptırım uygulanacak fiillerin tespiti ve bunlara ilişkin düzenleme yetkisi ise Bakanlar Kurulu’na verilmiştir.
Anayasanın 38. maddesinin 3. fıkrasına göre; “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur”. Kanaatimizce, “suçta ve cezada kanunilik” ilkesinin istisnasız bir şekilde uygulanması zorunluluk olup, yürütme organının düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza ortaya koyulmaması gerekir. Bu kabul, “Suçta ve cezada kanunilik ilkesi” başlıklı TCK m.2’ye de uygundur.
Bununla birlikte uygulamada, cezanın yasa tarafından belirtilip de suçun tanımının yürütme organı ve idareye bırakıldığı, dayanağını Anayasa m.38’in gerekçesinden alan açık suç normlarını görmekteyiz. Konuya kripto para sistemi açısından baktığımızda, hem Kanunda ve hem de 32 sayılı Kararda bu sistemin uygulanmasına ilişkin elverişli bir hüküm bulunmadığı görülmektedir. Anılan düzenlemeler, temel olarak Türk parası, döviz, menkul kıymetler ve kıymetli eşyanın ithalinde ve ihracında uygulanacak usul ve esaslara ilişkindir.
III- Kripto Para Çalınabilir mi veya Başka Suçlara Konu Olabilir mi?
Bilişim sistemlerinin kullanılması vasıtasıyla hırsızlık suçu nasıl işlenebilir? Elbette ticari sırların izinsiz ele geçirilmesi TCK m.239’da, bilişim sisteminde bulunan verileri başka yere gönderme TCK m.244’de, banka veya kredi kartının izinsiz ele geçirip kötüye kullanma TCK m.245’de suç sayılmıştır. Esasında “Bitcoin” türü doğrudan “para” sayılan, yani kendisi iktisadi değer ifade eden ve bu şekilde el değiştiren kripto varlıkların, yani dijital değerlerin bu üç ceza normunun dışında tutulması gerektiği söylenebilir. Bir eylem; ahlaka, toplumun ortak değer ve kabullerine uygun düşmeyebilir, ayıplanabilir ve bu eylemi icra edenin cezalandırılması gerektiği konusunda ortak bir fikir de olabilir. Ancak “kanunilik” ilkesi var oldukça bunun yolu, o eylemin kanunda suç olarak tanımlanması ve karşılığında ceza öngörülmesinden geçer.
“Bitcoin” türü bir sanal malvarlığının çalınmasının kapsamına girebileceği yegane ceza hükmü, bizce TCK m.244/3 değil, m.142/2-e’dir. Çünkü bu son hüküm, bilişim sisteminin kullanılması suretiyle bir başkasına ait malvarlığının çalınmasını suç olarak düzenlemiştir. Bu fikre karşı, hırsızlık suçunu tanımlayan TCK m.141’in “Bitcoin” türü sanal paraların çalınması eylemini suç saymaya yeterli olmadığı, ayrıca TCK m.244/3’ün bilişim sisteminde var olan verilerin başka yere gönderilmesi eylemini özel olarak saydığı, bu hükmün kripto paraların çalınması eylemine daha uygun düştüğü, çünkü kripto para, yani sanal değerlerin birer dijital veri olduğu, ancak bu konuda hırsızlık suçu kapsamında “kanunilik” ilkesine uygun düşecek bir suç tanımının yapılmasının vaktinin geldiği, aksi halde gelişen bilim ve teknik ile internet karşısında ceza normlarının yetersiz kalacağı söylenebilir.
TCK m.141/1, taşınır bir malın bulunduğu yerden alınmasından bahsederken, malın ne şekilde götürüldüğünü ayrıca tanımlamayıp, taşınır mal üzerinde zilyedinin tasarruf olanağına son verilmesini dikkate alıp, hırsızlık suçu saymıştır. Hükmün gerekçesine göre, “Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarının kullanmasının olanaksız hale gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca, suç da tamamlanır”.
Bilişim sisteminde bulunan bir veri, bilgi veya programın izinsiz olarak başka yere gönderilmesi veya bulunduğu yerden alınması hırsızlık suçu olmamakla birlikte, bu yolla başkasına ait para üzerinde zilyedinin tasarruf olanağını kaldırarak, paranın başka yere gönderilmesi hırsızlık suçu kapsamında değerlendirilmelidir. “Suçta ve cezada kanunilik” prensibine aykırılık olmadığı gibi kıyas yasağının ihlal edildiğinden de bahsedilemez. Bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri ortadan kaldırma veya değiştirme fiilleri ise, TCK m.244 kapsamında suç sayılmıştır. Verilerle ilgili hükümler içeren TCK m.244 ile kripto paranın çalınması sebebiyle uygulanacak TCK m.142/2-(e)’yi birbirinden ayrı değerlendirmek gerekir.
Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesinin 2. fıkranın (e) bendinde; hırsızlık suçunun, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmesi halinde failin daha ağır ceza ile cezalandırılmasını gerekli kılan nitelikli hal öngörülerek, son zamanlarda yaygınlaşan, günlük hayatımızın her anına giren, sıklıkla kullanılan internet ve bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılıp, bu yolla hırsızlık suçunun işlenmesinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Böylece kanun koyucu; internet ve bilişim sistemlerinin kullanmak suretiyle hırsızlık suçunun işlenmesi halinde, internet ve bilişim sistemlerine duyulan güvenin korunmasını, bu gibi sistemlerin öneminin ve kullanımının artırılmasını amaçlamıştır.
Hükümde; bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle zilyedinin rızası olmaksızın başkasına ait taşınır, nakledilebilir ve “taşınır mal” kavramının kanun koyucunun amacına uygun, fakat kıyasa varmayacak yorumu yoluyla aktarılabilir mal” olarak kabulünden hareketle aktarılabilir bir malın (bu kapsamda “sanal para” adı ile bilinen “bitcoin” türü dijital malvarlığının), kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak amacıyla bulunduğu yerden alınması hırsızlık suçunun nitelikli hali sayılmıştır.
TCK m.142/2-e’de; fiilen malın bulunduğu yerden alınması değil, bilişim sistemi kullanılarak hesapta bulunan bir paranın başka bir yere aktarılması veya internet bankacılığı vasıtasıyla hesapta bulunan paranın çekilmesi veya kredi kartı bilgileri yoluyla harcama yapılması gündeme gelebilir. Tüm bunlarda fail; başkasına ait taşınır bir malı bulunduğu yerden fiilen almamakla birlikte, bilişim sistemi sayesinde taşınabilir, transfer edilebilir veya aktarılabilir malın kendisine veya başkasına yarar elde etmek maksadıyla izinsiz şekilde başka bir yere naklini ve kullanılmasını sağlamaktadır.
Fail; hırsızlık suçunun tanımını aşan bir şekilde ve hileli davranışlarla aldatıcı hareketlerde bulunmuşsa, bu durumda hakkında TCK m.158/1-f’de yer alan nitelikli dolandırıcılık, bundan başka banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suretiyle yarar sağlamışsa da bu durumda hakkında TCK m.245’de düzenlenen banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılmasına ilişkin ceza tatbik edilecektir. TCK m.158 ve 245’de yer alan hükümler özel düzenlemeler olup, failin icra hareketleri bu hükümlerde yer alan tanımlara uyduğu takdirde, fail nitelikli hırsızlık suçundan değil, somut olayın özelliklerine göre nitelikli dolandırıcılık veya banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan dolayı sorumlu tutulacaktır.
Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle nitelikli hırsızlık ile nitelikli dolandırıcılık suçlarını birbirinden ayırmak gerekir. Nitelikli dolandırıcılık suçunda, bilişim sistemlerinin kullanması suretiyle hileli davranışlar icra eden fail tarafından mağdurun aldatılması gerekmektedir. Fail, bu şekilde bir aldatma olmaksızın mağdurun rızası hilafına taşınır malını, örneğin parasını kendisinin veya başkasının hakimiyet alanına geçirebilir. İşte bu aşamada nitelikli hırsızlık suçu gündeme gelecektir. Mağdurun sahibi olduğu kripto paranın zilyetliğini, muhafaza etmesi veya belirli bir şekilde kullanması amacıyla aracı kurum kabul edilen kripto para platformuna bıraktığı düşünüldüğünde, TCK m.155/2’de düzenlenen nitelikli güveni kötüye kullanma suçu gündeme gelecektir. “Uzlaştırma” başlıklı Ceza Muhakemesi Kanunu m.253/1-b, 7 uyarınca uzlaştırma kapsamında sayılan bu suçun gerçekleşip gerçekleşmediğinde, kripto paranın zilyetliğinin devri mümkün olmayan gayri maddi varlık olduğu, dolayısıyla “kanunilik” ilkesi gereğince kripto para ile ilgili emniyeti suiistimal, yani güveni kötüye kullanma suçunun işlenemeyeceği ileri sürülebilir. Bu düşünceye katılmadığımızı, malvarlığı ile ilgili duyduğu güven kötüye kullanılan her bir mağdur yönünden, zilyetliği muhafaza veya belirli bir şekilde kullanmak üzere bir başkasına bırakılmış kripto paranın, failin kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliği devri amacı dışında tasarrufta bulunduğu veya bu devir olgusunu inkar ettiği anlaşılırsa, hırsızlık suçu yerine güveni kötüye kullanma suçunun varlığı öne çıkabilir. Çünkü hırsızlık suçunda; zilyedinin rızası olmadan taşınır malın kendisine veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bulunduğu yerden, platformdan, cüzdandan veya bilişim sisteminden alınması gündeme gelir.
Nitelikli hırsızlık suçu ile banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu arasında da fark vardır. TCK m.245/1’de düzenlenen banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda fail, başkasına ait bir banka veya kredi kartını her ne şekilde olursa olsun fiilen eline geçirmeli veya bu kart failin tasarruf alanında bulunmalıdır. Fail, kart sahibinin rızası olmaksızın kartı kullanmak veya kullandırtmak suretiyle yarar sağlamalı veya sağlatmalıdır. Burada failin kartı hukuka aykırı ele geçirip geçirmemesi önem taşımaz. Önemli olan, failin her ne şekilde olursa olsun eline geçirdiği kartla, o kartın sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın işlem yapıp yarar sağlamasıdır. Nitelikli hırsızlık suçunda ise, kartın failin elinde olmasına gerek bulunmamaktadır. Zaten kartın failin elinde bulunduğu durumlarda TCK m.245/1 uygulama alanı bulacaktır. Nitelikli hırsızlık suçunda fail, elinde banka veya kredi kartı olmaksızın bilişim sistemini kullanarak, bir hesaptan sahip olduğu bilgiler vasıtasıyla para çekilmesini, kendisinin veya başkasının hesabına havale yapılmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Her ne kadar 158. maddenin 1. fıkrasının (f) bendinde, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen dolandırıcılık suçunun nitelikli kabul edileceği belirtilmişse de, fiilin dolandırıcılık sayılabilmesi için, fail tarafından mağduru aldatan hileli davranışların ortaya koyulması gerektiği gözardı edilmemelidir. Fail; herhangi bir aldatıcı nitelikte hileli davranışa başvurmaksızın elde ettiği bilgiler vasıtasıyla bilişim sistemi kullanarak, mağdurun banka hesabından kendi hesabına para aktarmışsa, bu durumda sırf bankanın araç olarak kullanılması fiilin nitelikli dolandırıcılık sayılması için yeterli olmayacak, fiil nitelikli hırsızlık suçu kapsamında değerlendirilecektir. Bununla birlikte; baştan dolandırıcılık suçunu işleme kastına sahip failin, elinde, kontrolünde veya ticari faaliyetleri kapsamında olmaksızın kripto para satmış gibi gösterdiği, yani gerçek kayıtlarda olmadığı halde mağdura gösterdiği kayıtta kripto para sattığını ve paranın sahibinin mağdur olduğunu belirttiği, yine piyasa değerinin altında, sözde promosyon yapmak suretiyle kripto para sattığını söylediği durumda, TCK m.157’de tanımlanan dolandırıcılık suçunun gerçekleştiğinden bahsedilebilir ki, burada aynı mağdurla yapılan birden fazla alışveriş kendi içinde TCK m.43/1 kapsamında zincirleme suç olarak değerlendirilip, TCK m.158/1-f tatbikini gündeme getirecek ve her bir mağdur açısından ayrı ceza sorumluluğu gündeme gelecektir. Önemli olan burada failin, dolandırma kastıyla mağduru hileli hareketler yaparak esaslı hataya düşürüp düşürmediğidir. Gerçekte alışveriş yapılmış, ancak sonra kripto para kaybolmuşsa, ya hırsızlık veya güveni kötüye kullanma suçundan bahsedilebilir. Dolandırıcılık suçunda ise, mağdura dolandırma kastına sahip failin hileli hareketlerle mağduru esaslı hataya düşürmesi, yani yapmayacağı bir işi yaptırması veya almayacağı bir kararı aldırması, bu yolla mağduriyetten kendisine veya bir başkasına haksızı yarar sağlaması gerekir ki, piyasada sağladığı güvenle para toplayan, fakat kripto para almayan, kripto parayı almış gibi gösteren veya mağdura değil de kendisine alan ve bu şekilde hileli hareketlerle kandıran failin dolandırıcılık suçunu işlediği kabul edilebilir.
Netice itibariyle; kripto paraların, son dönemde vergi kaçırma, uyuşturucu, internet üzerinden kumar oynanması ve hatta kara para aklama suçlarının işlenmesinde kullanılan bir sistem haline geldiği ileri sürülmektedir. Sistemdeki bu riskler nedeniyle devletler, kripto parayı tanıma konusunda tereddüt yaşamaktadır. Konuya ilişkin Ülkemizde yeni bir yasal düzenleme yapılmadığından, kripto para kullanımı ve/veya kripto para ile ödeme imkanı sağlanması serbest olup, yasal yaptırım gerektiren fiiller değildir. Sistemin kaynağının net ve kamu kudretine dayalı olmaması, kim oldukları ve sorumlulukları belirli kişilerce yönetilmemesi, internet üzerinden gerçek kimlik bilgilerine gerek bulunmaksızın kullanıcıların iz bırakmadan işlem yapabilmesi gibi nedenlerle, konuya ilişkin yalnızca ulusal düzeyle sınırlı yasal düzenleme yapılması, yapılsa bile kaynağı ve sahibi Türkiye Cumhuriyeti’nde olmayan kripto para sisteminin, uluslararası düzenleme ve işbirliği olmadan kesin kurallara ve düzene kavuşturulması zor gözükmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nden yapılan yurtdışı/yabancı kripto para alımları ile doğrudan yurtdışından gerçekleştirilen kripto para alışlarında ne kadar dövizin yurttan çıktığı, uğranılan zararın ve vergi kaybının ne olduğu da bilinmemektedir.
Belki kamu otoritesi, kripto para sistemini ve para birimini tanımadığını, kullanımı ile tedavülünü desteklemediğini söyleyebilir, hatta sistemi suç ve ceza tanımlarına konu edebilir. Ancak doğru olan bu mudur diye düşünmek gerekir. Çünkü bilim ve teknik alanında gerçekleşen hızlı ve şok edici gelişmelere, hukuk düzeni yoluyla tümden yasak getirmek sorunu çözmemekte, aksine artırmaktadır. Bu sebeple, nimet külfet dengesini iyi kurup, kamu gelirleri ile bireyin hak ve hürriyetlerini koruyan yasal düzenlemeler, özellikle de uluslararası sözleşmeler yapılmak suretiyle internet ortamında kullanılan parasal değerleri kapsayan bir sistem getirilmesi isabetli olacaktır. Çünkü gelecekte; fiziki ortamda, yani elle tutulur ve gözle görülür her türlü eylem ve yaşam biçiminin, sanal ortamda da gündeme geleceğini ifade etmek isteriz.
Prof. Dr. Ersan Şen – Hukukihaber
İlginizi Çekebilir
-
MoneyGram İle Ortaklık Bu Kripto Paraya Artış Getirdi!
-
US Bank, ‘Kripto para saklama hizmeti vereceğini’ açıkladı
-
Antalya : Kripto paradan kar vaadi ile 1 milyon TL’lik vurgun
-
Çin Merkez Bankası ‘yasa dışı’ ilan etti, kripto paralar çakıldı
-
Ödemelerde kripto para kullanılamayacak!
-
Sbercoin : Banka devi kendi kripto parasını çıkarıyor
-
Kripto para gelirlerine vergi geliyor
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
KKM Dönemi Bitiyor mu? Merkez Bankası Vites Yükseltti

Yayınlanma:
3 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:
Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:
1. TL Mevduat Payı Hedefleri
-
Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.
-
%60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.
-
Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.
-
2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı
-
Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.
-
Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.
-
Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.
-
3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi
-
KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.
-
Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.
-
4. KKM’den TL’ye Geçiş
-
KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.
-
Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.
-
5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım
-
1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.
-
Faiz endeksleri (TÜFE, ÜFE, TLREF vs.) ile bağlantılı değişken faizli mevduat açılabilecek.
-
Bu, yüksek enflasyon ortamında TL’ye ilgiyi artırmayı amaçlar.
-
6. Yabancı Para Mevduat Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldü
-
Yabancı para mevduatın TL karşılığı olarak tutulması gereken zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5’e düşürüldü.
-
Bu, bankaların döviz kaynağı üzerindeki yükü biraz azaltır. Ancak genel politika yine TL’ye geçişi desteklemeye yöneliktir.
-
GENEL DEĞERLENDİRME
Bu adımların genel amacı:
-
Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkışı hızlandırmak,
-
TL vadeli mevduatın cazibesini artırmak,
-
Bankaları TL’yi teşvik etmeye zorlamak,
-
Para politikasının etkinliğini artırmak (yani faiz kararı ile tasarruf kararları arasındaki bağı güçlendirmek).
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Krizler sıradanlaştı mı? Yatırımcı artık şok olmuyor!

Yayınlanma:
3 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.
Şoklara bağışıklık mı kazandık?
Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:
-
Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.
-
Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.
-
Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.
Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.
Yakın tarihteki büyük piyasa şokları
Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:
Yıl | Olay | Etkisi |
---|---|---|
1987 | Kara Pazartesi | Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi. |
1997 | Asya Krizi | Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti. |
1998 | Rusya Krizi – LTCM | Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti. |
2000 | Dot-com Balonu | Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı. |
2008 | Küresel Finansal Kriz | Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi. |
2010–2012 | Avrupa Borç Krizi | Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı. |
2016 | Brexit | Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı. |
2020 | COVID-19 | Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi. |
2022 | Ukrayna-Rusya Savaşı | Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı. |
2023 | Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse) | Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı. |
2024–2025 | İran-İsrail Gerginliği | Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı. |
Yatırımcının yeni refleksleri
Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:
-
“Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.
-
Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.
-
Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.
Tehlike: krizlere alışmak
Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:
-
Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.
-
Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.
-
Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.
Bağışıklık mı, körlük mü?
Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.
Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:
“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”
Erol TAŞDELEN-Ekonomist www.bankavitrini.com
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:
4 gün önce|
20/06/2025Yazan:
BankaVitrini
FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.
Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.
Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.
Dönelim kararın piyasa yansımasına… USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.
Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.
ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.
İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.
Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.
Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.
TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.143)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.223)
- GÜNDEM (3.198)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.247)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.057)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (35)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Yerel Halk Neden Maden İşletmeciliğine Karşı Çıkıyor?
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 23/06/2025
- Fed'den Temmuz ayında faiz indirimi sinyali 23/06/2025
- Bugünkü On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı... 23/06/2025
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 23/06/2025
- 23 HAZİRAN BRENT PETROL FİYATI! Brent Petrol fiyatları ne kadar, kaç TL oldu? 23/06/2025
- EK DERS ÜCRETİ 2025: Öğretmenlerin bir saat ek ders ücreti ne kadar oldu? 23/06/2025
- Piyasalar savaş senaryosunu fiyatlıyor: PANİK SATIŞLARA DİKKAT! 23/06/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 24 Haziran 2025 24/06/2025
- Esin Güral Argat: İhracatta böyle daralma görmedim 24/06/2025
- Trump'tan ateşkes açıklaması 23/06/2025
- Trump: Tebrikler dünya şimdi barış zamanı 23/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (24.06.2025) 23/06/2025
- Çin: ABD ciddi sonuçları olabilecek yanlış bir emsal oluşturuyor 23/06/2025
- BM'den saldırılar sonrası istikrarsızlık uyarısı 23/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı