2021 yıl sonu mali verileri ve Faaliyet Raporunu açıklayan AKBANK, TL bazlı mali verilerde bilanço büyüklüğünü %58,9 büyütmesine rağmen; Dolar bazlı küçülme yaşadı. Bankanın, 2020 sonundaki 60,6 milyar USD’lik bilanço büyüklüğü 6,1 milyar USD küçülme ile 2021 sonunda 54,5 milyar USD’ye gerilediği görüldü. 2021 yılında 12,1 milyar TL Net Kar açıklayarak AKBANK, karlılığını 2020 yıl sonuna göre %93,5 artırdı. Bankanın karlılığı dolar bazında ise %9,3 arttı. Banka 2021 yılında 5 şube kapatırken; 275 personel azaldığı görülürken; üst yönetime 69,2 milyon TL ödeme yaptı.
Bilanço 6,1 milyar USD eridi
2020 sonunu 446,1 milyar TL Toplam Varlıklar ile kapatan banka 2021 yılında %58,9 büyüme ile 708,9 milyar TL büyüme gerçekleştirdi. Bilanço büyümesinde dövizin etkisi görüldü. 2020 sonunda 60,6 milyar USD (*) Bilanço büyüklüğüne sahip olan banka Dolar bazında büyüklüğü 54,5 milyar USD seviyesine gerileyerek 6,1 milyar USD’lik kayıp yaşadı. Başka bir ifade ile TL’nin değer kaybı bankanın Toplam Varlıklarının USD bazlı %10,1 erimesine neden oldu. USD bazlı bilanço verileri bankalar için sendikasyon kredi talepleri başta olmak üzere çok önemli olurken; borsa ve marka değerlerini de direkt etkiliyor. Toplam Varlıkları için 147,6 milyar TL’lik Finansal Varlıklar ise %98,9 aratarak 293,5 milyar TL seviyesine yükseldi.
Kredilerde büyüme devam etti
2020 sonunu 253,3 milyar TL Toplam Nakdi Kredi %39,5 artarak 353,3 milyar TL seviyesine yükselirken; beklenen zarar karşılıkları da 16,5 milyar TL’den 18,6 milyar TL seviyesine yükseldi. Bankada; 2020 yılındaki 1,3 milyar TL’lik kredi temerrüt swap işlemleri ise 2021 sonunda 2,3 milyar TL’ye yükseldi.
Kredileri tabana yayamadı, ilk 100 müşterinin ağırlığı devam ediyor
Bankacılıkta tabana yaygın kredi oranı önemli olurken; AKBANK’ın nakdi kredilerin % 37’si ilk 100 müşteride yoğunlaşmış durumda. Banka Nakdi kredilerin %46’lık kısmı ise ilk 200 müşteride yer alıyor. Bankanın Gayri Nakdi Kredilerde ise yoğunlaşma daha fazla. Gayri Nakdi Kredilerin %62’lik kısmı ilk 100 müşteride yer alırken; %74’lük kısmı ilk 200 müşteride bulunuyor.
Mevduat arttı
2020 sonunu 268,6 milyar TL mevduat seviyesinde kapatan banka 2021 sonunu %53,9 artış ile 413,3 milyar TL düzeyinde kapadı. Özkaynakları ise 62,9 milyar TL’den 75,9 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Bankanın Sermaye Yeterlilik Oranı ise %21,84’den %22,17’ye yükseldi.
Gelirleri artış gösterdi
2020 yılında 19,5 milyar TL Net Faiz Geliri sağlayan banka 2021 yılında %16,9 artış ile 22,8 milyar TL Net Faiz Gelir sağladı. Net Ücret ve Komisyon Geliri ise 3,8 milyar TL’den 5,2 milyar TL seviyesine yükseldi. Banka 2020 yılındaki 619 milyon TL’lık Ticari İşlemler Zararını ise 2021 yılında telafi ederek 6,4 milyar TL karlılığa taşıdı. Ticari İşlemlerdeki karlılıkta 6,6 milyar TL’lık Kambiyo Karlılığının etkili olduğu görüldü. Kambiyo Karlılığının Net Karlılığa etkisi de büyük oldu. Banka Türev İşlemlerden de 842 milyon TL zarar etti.
Karlılık arttı
Banka 2020 yılındaki 24,1 milyar TL’lik brüt karlılığını %52,2 artırarak 36,7 milyar TL’ye yükseltirken; 6,2 milyar TL’lik Net Karlılığını da 12,1 milyar TL seviyesine yükseltti. Dolar bazında 852,2 milyon USD’lık karlılığı ise 932,1 milyon USD’ye yükselerek % 9,3 arttı.
5 Şube 275 personel azaldı
AKBANK 2020 sonunu 715 şube ile kapatan banka 2021 yılında 5 şube azalarak şube ağını 710 şubeye düşürürken; 12.459 olan personel sayısını da 275 azaltarak 12.184’e düşürdüğü görüldü. Banka 2020 yılında 56 şube kapatıp, 291 personel azaltmıştı, bu hali ile son iki yılda 61 şube küçülüp; 566 personel azaltırken; son 3 yılda 1.183 personel azaltmış oldu. Banka üst yönetime 2020 yılında 61,3 milyon TL ödeme yaparken 2021 yılında 69,2 milyon TL ödeme yaparken; son üç yılda üst yönetime 178,2 milyon TL ödeme yapmış oldu.
(*)TCMB 2020 kapanış USD kuru : 7.3537 TL ; 2021 yılı : 13,009 TL üzerinden hesaplama yapılmıştır.
DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor
Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.
DenizBank,tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.
“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”
DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”
Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.
Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.
Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?
Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.
Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.
Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.
Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.
Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.
Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.
Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.
Ve bunun en temel sebebi şudur:
Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.
Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;
Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.
Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.
Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.
İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.
Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.
• Türkiye hisse senetleri, İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından artan iç siyasi belirsizlik nedeniyle önemli bir oynaklık yaşamıştır.
• Ekonomik reformlara olan bağlılığa dair son güvenceler, uzun vadeli tezi desteklemektedir.
• HSBC, Türkiye’ye yönelik “ağırlığını artır” tavsiyesini koruyor ve altı “en iyi fikir” hisseyi vurgulamaktadır: Türk Hava Yolları, Akbank, BİM, Turkcell, Migros ve Torunlar.
• Yakın vadeli zorluklara rağmen, Türkiye hisse senetleri için temel uzun vadeli katalizörün, geleneksel ekonomik politikaya olan güçlü bağlılık olduğuna inanılmaktadır.
• Türkiye hisse senetleri için en büyük risk, döviz çıkışlarından kaynaklanan sürekli baskılardır.
• TCMB’nin temel öncelikleri, dolar talebini kontrol altına almak ve döviz istikrarını korumaktır.
• Yabancı yatırımcı pozisyonları yılbaşından bu yana artsa da, nispeten küçüktür ve bu da daha fazla çıkışın sınırlı olabileceğini göstermektedir.
• 14 Mart’a kadar, yılbaşından bugüne Türkiye hisse senetlerine 860 milyon USD giriş olmuştur, ancak 2024 boyunca 2,6 milyar USD çıkış yaşanmıştır.
• Türkiye’nin öz sermaye piyasasındaki yabancı sahipliği, 2020 öncesindeki %65 seviyesinden %37’ye düşmüştür.
• Türk bankaları, makroekonomik gelişmelerle yakından ilişkili oldukları ve yüksek yabancı pozisyonlarına sahip oldukları için, devam eden gelişmelerden en çok etkilenen sektör olarak görülmektedir.
• Bununla birlikte, bankaların yıl sonuna kadar faiz indirimlerinin gerçekleşmesiyle olumlu etkileneceği düşünülmektedir.
• Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır ve 2025’in başındaki veriler, kurumsal kazançlara önemli bir destek sağlayacak şekilde ekonominin dirençli olduğunu göstermektedir.
• Yüksek enflasyon ortamında, Türk tüketicileri fiyat konusunda daha hassas hale geldikçe, temel tüketim malları ve indirimli perakendeciler iyi performans göstermektedir.
• Türkiye’de havacılık sektörü, güçlü büyüme görünümüyle öne çıkmaktadır.
• Ülke, 2024’teki 62,3 milyon ziyaretçiye kıyasla bu yıl 65 milyon ziyaretçi ağırlamayı beklemektedir.
• Türkiye, Ukrayna, Gazze, Lübnan ve Suriye gibi bölgelerdeki potansiyel yeniden yapılanma çabalarından faydalanabilecek stratejik bir konuma sahiptir.
• Savunma sektörü, AB’nin savunma bütçelerini artırma yönündeki önemli çabasından yararlanmaya hazırlanmaktadır. Aselsan tavsiye edilmektedir.
• Türk savunma ve havacılık ihracatı 2024’te %29 artarak 7,1 milyar USD’ye ulaşmıştır.