AKBANK, Temmuz başında sistem güncellemedeki teknik hatadan dolayı müşterilerine üç gün hizmet verememiş yılın üçüncü Çeyreğine kötü bir başlangıç yapmıştı. Banka üst yönetim tarafından “bu çeyrekte seferberlik ilan ettik” diye dillendirilen 2021 üçüncü Çeyrek mali verileri açıklanmadan banka CEO’su Hakan BİNBAŞGİL personele yaptığı canlı sunumda bankanın ilk yarı verilerini ve gelişmeyi beğenmeyerek “personele ilk yarı prim vermeyeceğini” açıklaması banka içinde şok etkisi yaratırken üçüncü çeyrek bilanço rakamları merak konusu olmuştu.
Seferberlik işe yaradı : personelin sahaya inmesi rakamlara yansıdı
2021 üçüncü çeyrek rakamlarının açıklanması ile Banka Varlıklarının %24; Finansal Varlıklarını %36; Kredilerini %17,8; Mevduatını % 19 büyütürken Net karlılığını da %66 büyüttü. Üstelik bu büyümelerin yarısını yılın üçüncü Çeyreğinde yaparak son yılların en iyi çeyrek performansını gösterdi. Rakamların ortaya çıkması ile yılın ilk yarısı için verilmeyen primlerin bir bölümünün bu dönem verilmesi yönünde personelde beklentiler de artmış durumda.
Bilanço büyüdü
2020 sonunu 446,1 milyar TL Bilanço büyüklüğünde kapatan AKBANK yılın ilk yarısında %11’lik büyümeye rağmen üçüncü Çeyrekteki müthiş atağı ile % 23,9 büyüme sağlayarak 552,5 milyar TL Bilanço büyüklüğüne ulaşmış durumda. Varlıklar içinde Finansal Varlıklar %35,7 artarak 147,6 milyar TL’den 200,2 milyar TL’ye yükseldi.
Krediler arttı
2020 sonunu 253 milyar TL Nakdi Kredi hacmi ile kapatan banka ilk altı ayda %9 büyümesine rağmen üçüncü Çeyrekte sahaya inerek altı ayda yaptığı kredi hacim artışını üç ayda yaptı. Kredilerde %17,8 büyüme sağlayarak 298,3 milyar TL hacme ulaştı. Bu büyümeye rağmen Toplam Aktifler içinde Kredilerin oranı %56,8’den %54’e düştü. Gayri Nakdi Kredilerde de 52,2 milyar TL’den %34 büyüme sağlayarak 70 milyar TL hacme ulaştı. Kredilerdeki bu büyümeye talip oranlarını da düşürmüş durumda; bankanın kredi takip oranı %6,8’den %5,8’e düştü.
DCL Krediler ile banka kendi riskini müşterilerine yaymış oldu
Nakdi Kredi artışında bankanın bu yıl agresif olarak pazarladığı banka hazinesinin işin içine girdiği DCL (Dual Currency Loan) kredilerin etkisi olurken kurların aşırı yükselmesi nedeni ile bu tür kredi kullanan müşterilerin kredileri döviz olarak ödeme ile karşı karşıya kalması müşteri memnuniyetsizliğine neden olacağını şimdiden söylemek mümkün. Zira bu tür krediler “kur artmaz ise düşük TL faiz ödeyeceksiniz” diye müşterilere pazarlandığı gibi bu krediler müşterilerin TL kredi memzuçunda görünüyor. Kurların yükselmeye devam etmesi halinde bu tür kredi kullanan müşterilere vaat edilen düşük faizli TL kredi kullanma şansını da kalmamış olduğu gibi dövize piyasalar üzerinde ek talep de yaratmış oldu. Banka yılın son çeyreğinde USD/TL, EUR/TL yanında hazine destekli bu krediyi sevmiş olmalı ki USD/EURO paritesine yönelik sıfır faizli krediler pazarlayarak parite oynaklığına karşılık kendini korumaya almaya çalışıyor. Banka hazinenin de içinde olduğu bu tür kredilerde böylece kur ve parite riskini de müşterilere yaymış oldu. Bu tür kredilerin Piyasalardaki yansımalarını önümüzdeki dönemde takip edeceğimiz gibi TCMB ve BDDK’nın bu tür kredileri nasıl değerlendirdiği ise merak konusu oldu. Zira diğer bankalar da bu tür kredileri aktif pazarlamaya başladı.
Mevduat arttı
2020 sonunu 268,5 milyar TL Mevduat ile kapatan AKBANK 2021 ilk yarıda % 10 büyüme sağlayabilmişti. 2021 üçüncü Çeyreğinde ise %19,3 büyüyerek 320,3 milyar TL mevduat hacmine ulaşarak altı ayda büyüme kadar büyümeyi üç ayda sağlamış oldu.
Özkaynaklar büyüdü
2020 sonunu 62,9 milyar TL özkaynak ile kapatan bankanın özkaynakları % 11,7 büyüyerek 70,2 milyar TL seviyesine yükselmiş durumda.
Gelirler arttı
2020 aynı dönemde 23,8 milyar TL Faiz Geliri sağlayan banka 2021 üçüncü çeyreğinde %40’lık artış ile 33,3 milyar TL Faiz Geliri sağladı. Bankanın Net Faiz Geliri ise 14,3 milyar TL’den 15,1 milyar TL seviyesine yükseldi. 2020 aynı dönemde 3 milyar TL Net Ücret ve Komisyon geliri sağlayan banka 2021 üçüncü çeyreğinde %24,8’lik artış ile 3,7 milyar TL Gelir yarattı. Buna karşılık banka Ticari İşlemlerden zarar yazdı. 2020 yılı aynı dönemde Ticari İşlemlerden 979 milyon TL Kar yapan banka 2021 üçüncü çeyreğinde 1,2 milyar TL zarar yaptı. Zararda Türev İşlemlerdeki 2,9 milyar TL’lık zararın etkisi oldu.
Brüt Kar değişmedi net karlılık %66 arttı
2020 yılının üçüncü çeyreğinde 19,1 milyar TL Brüt karlılık açıklayan AKBANK bunu 2021’de de korurken; 4,4 milyar TL’lık Net karlılık %66,1 artarak 7,3 milyar TL’ye yükseltti. Bankanın 2020 sonundaki %10,5 olan Özkaynak karlılığı 2021 üçüncü çeyrekte %14,9’a çıkarken; Aktif Karlılık da %1,5’dan %2’ye çıktı.
318 personel azaldı, bunun 172’si üçüncü çeyrekte
Personel çıkarılmasının yasaklandığı pandemi sürecinde bankalar da personel çıkaramamış ikale yöntemi ile karşılıklı sözleşme iptali yöntemini uygulamaya gitmişti. Yasakların kalkması ile bankaların da ne kadar personel azaltacağı merak konusu iken AKBANK yılın ilk yarısında 146 personel azalmıştı. AKBANK 2020 sonunu 12.459 personel ile kapatırken Eylül sonunda personel sayısının 12.141’e gerilediği ve 318 azaldığı görüldü. Bu durumda üçüncü çeyrekte banka 172 personel daha azaltmış durumda. Bankanın 2020 sonunda 715 olan şube sayısı da 5 şube azalarak 710’a düşmüş durumda. Üçüncü çeyrekte; Banka Üst Yönetim giderleri %12,2 artarak 59,8 milyon TL seviyesine yükseldiği görüldü.
Sermaye Yeterlilik oranı düştü
2020 sonunda bankanın sermaye yeterlilik oranı %21,84 iken 2021 üçüncü çeyreğinde % 21,17’ye düşmüş durumda.
DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor
Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.
DenizBank,tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.
“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”
DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”
Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.
Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.
Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?
Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.
Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.
Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.
Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.
Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.
Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.
Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.
Ve bunun en temel sebebi şudur:
Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.
Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;
Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.
Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.
Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.
İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.
Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.
• Türkiye hisse senetleri, İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından artan iç siyasi belirsizlik nedeniyle önemli bir oynaklık yaşamıştır.
• Ekonomik reformlara olan bağlılığa dair son güvenceler, uzun vadeli tezi desteklemektedir.
• HSBC, Türkiye’ye yönelik “ağırlığını artır” tavsiyesini koruyor ve altı “en iyi fikir” hisseyi vurgulamaktadır: Türk Hava Yolları, Akbank, BİM, Turkcell, Migros ve Torunlar.
• Yakın vadeli zorluklara rağmen, Türkiye hisse senetleri için temel uzun vadeli katalizörün, geleneksel ekonomik politikaya olan güçlü bağlılık olduğuna inanılmaktadır.
• Türkiye hisse senetleri için en büyük risk, döviz çıkışlarından kaynaklanan sürekli baskılardır.
• TCMB’nin temel öncelikleri, dolar talebini kontrol altına almak ve döviz istikrarını korumaktır.
• Yabancı yatırımcı pozisyonları yılbaşından bu yana artsa da, nispeten küçüktür ve bu da daha fazla çıkışın sınırlı olabileceğini göstermektedir.
• 14 Mart’a kadar, yılbaşından bugüne Türkiye hisse senetlerine 860 milyon USD giriş olmuştur, ancak 2024 boyunca 2,6 milyar USD çıkış yaşanmıştır.
• Türkiye’nin öz sermaye piyasasındaki yabancı sahipliği, 2020 öncesindeki %65 seviyesinden %37’ye düşmüştür.
• Türk bankaları, makroekonomik gelişmelerle yakından ilişkili oldukları ve yüksek yabancı pozisyonlarına sahip oldukları için, devam eden gelişmelerden en çok etkilenen sektör olarak görülmektedir.
• Bununla birlikte, bankaların yıl sonuna kadar faiz indirimlerinin gerçekleşmesiyle olumlu etkileneceği düşünülmektedir.
• Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır ve 2025’in başındaki veriler, kurumsal kazançlara önemli bir destek sağlayacak şekilde ekonominin dirençli olduğunu göstermektedir.
• Yüksek enflasyon ortamında, Türk tüketicileri fiyat konusunda daha hassas hale geldikçe, temel tüketim malları ve indirimli perakendeciler iyi performans göstermektedir.
• Türkiye’de havacılık sektörü, güçlü büyüme görünümüyle öne çıkmaktadır.
• Ülke, 2024’teki 62,3 milyon ziyaretçiye kıyasla bu yıl 65 milyon ziyaretçi ağırlamayı beklemektedir.
• Türkiye, Ukrayna, Gazze, Lübnan ve Suriye gibi bölgelerdeki potansiyel yeniden yapılanma çabalarından faydalanabilecek stratejik bir konuma sahiptir.
• Savunma sektörü, AB’nin savunma bütçelerini artırma yönündeki önemli çabasından yararlanmaya hazırlanmaktadır. Aselsan tavsiye edilmektedir.
• Türk savunma ve havacılık ihracatı 2024’te %29 artarak 7,1 milyar USD’ye ulaşmıştır.