Connect with us

Ali Coşkun

Ali ÇOŞKUN yazdı: Zarar Açıklayan Firmalara Şaşırmak Neden Şaşırtıcı?

Yayınlanma:

|

Borsaya kote firmaların mali tabloları açıklanıyor. Sektör devlerinin kâr beklentilerinin aksine birçok şirket ciddi zararlar açıkladı ve bu durum piyasada büyük bir şaşkınlık yarattı. Oysa ekonomik tablo uzun zamandır bu zararların habercisiydi.

Türkiye ekonomisi uzun bir süredir çok katmanlı bir krizle karşı karşıya. Yüksek maliyet, yüksek faiz, yüksek enflasyon.

Kur, enflasyon oranında artmıyor. Bu durum KOBİ ölçekli ihracatçı firmaları çok zor durumda bırakıyor. Çünkü bu firmalar giderlerini yüksek enflasyonla, yüksek faizle, satışlarını ise durağan ya da az artan döviz kuruyla sürdürüyor.

Büyük firmalar, finansal kaldıraç ve geçmişten gelen özsermaye gücüyle bir süre daha ayakta kalabiliyor. Ama bu kalıcı bir çözüm değil sadece zaman kazanıyorlar. Firmalarında nefesleri kesilmeye başladı.

Yatırımlar tamamen durmuş durumda. Ekonomide önünü göremeyen hiçbir firma orta veya uzun vadeli yatırım yapma riskini alamıyor. Bu da doğal olarak üretim kapasitesinin genişlememesi, istihdamın artmaması ve rekabet gücünün azalması anlamına geliyor. Yani zincirleme bir verimsizlik ve küçülme süreci içindeyiz.

Maliyetlerdeki artış ise başlı başına bir kriz nedeni. Enerji, hammadde, işçilik ve finansman maliyetleri tüm zamanların en yüksek seviyelerinde.

Ancak firmaların bu artan maliyetleri fiyatlarına yansıtacak bir talep ortamı da yok. Tüketici harcamaları düşüyor, siparişler azalıyor. Sonuç olarak firmalar ya çok düşük kârlarla çalışıyor ya da zararına satış yaparak sadece ayakta kalmaya çalışıyor.

Reel ciro artışları neredeyse yok. Görünürdeki ciro artışları tamamen enflasyondan kaynaklanıyor. Miktar bazlı satışlara baktığımızda birçok sektörde ciddi bir düşüş söz konusu. Bu da işletmelerin faaliyet kârlarını eritiyor ve bilançolara zarar olarak yansıyor.

Kredi maliyetleri ise adeta tefeci faizi seviyesinde. Üstelik bu kadar yüksek faiz oranlarına rağmen krediye erişim neredeyse imkânsız. Bankalar temkinli, kaynak maliyetleri yüksek, kredi vermek istemiyorlar. Bu da nakit akışı sıkıntısı çeken firmalar için finansal darboğazı daha da derinleştiriyor.

Toplumun genelinde hâkim olan gelecek kaygısı, ekonomi için en tehlikeli ruh halidir. Tüketici harcamıyor, yatırımcı yatırım yapmıyor, firma sahibi risk almıyor. Bu psikoloji, ekonomik büyümenin ve iyileşmenin önündeki en büyük engel haline gelmiş durumda.

Ve unutmayalım: Ekonomi belirsizliği sevmez. Belirsizlik, paranın ve sermayenin kaçmasına, iç piyasada güvenin sarsılmasına neden olur.

Hal böyleyken açıklanan mali zararlar kimseyi şaşırtmamalı. Ekonominin her göstergesi bu sonuçları zaten önceden haber veriyordu. Sürpriz olan firmaların zarar açıklaması değil, bu zararlara hâlâ şaşıranların olmasıdır.

Şeffaflıkla, analizle, gerçeklerle yüzleşmeden, sadece temennilerle ekonomi yönetilemez. Ekonomik tablo ortada olup mesele bu tabloyu doğru okuyabilmektir.

Bir ülkenin bilançosu bozulurken sadece rakamlar değil umutlar da ekside kalır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Uzun ömürlü şirketlerin sırrı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yıllardır sahada olan, binlerce firmayı yerinde ziyaret etmiş biri olarak ve son 4,5 yıllık özel sektör tecrübemin süzgecinden geçirdiğim gözlemlerimle net olarak ifade edebilirim ki:
Türkiye’de şirketlerin ticari ömürleri genellikle 15 ila 25 yıl arasında kalıyor. Bu süreden sonra ya büyüyemiyor, ya küçülüyor, ya da tamamen yok oluyorlar.

Artık bir firmanın ekonomik sıkıntıya girmesi, konkordato ilan etmesi veya iflas etmesi beni hiç şaşırtmıyor. Çünkü bu gidişatın arkasında çok yaygın ama aynı zamanda göz ardı edilen yapısal eksiklikler var.

Konu oldukça kapsamlı. Daha önce bu alanlarda pek çok yazı kaleme aldım, örnekler sundum, analizler yaptım. Ancak bu yazıda meselenin özünü özetle ortaya koymak istiyorum:

Krize Giden Yolun İşaretleri

Bir şirket eğer;

  • Kurumsallaşmaya

  • Liyakata

  • Bilgiye ve tecrübeye

  • Şirket içi eğitime

  • Sağlıklı iç ve dış iletişime

  • Değişime ayak uydurmaya

  • Gerçek profesyonelliğe

  • Ticari ahlâka

  • Ekip ruhuna

  • Ve en önemlisi, personeline gereken önemi vermezse…

Bu şirketin krize girmesi, konkordato ilan etmesi hatta iflasa sürüklenmesi kaçınılmazdır.

Uzun Ömürlü Şirketlerin Ortak Sırrı

Başarılı ve uzun ömürlü firmaları incelediğinizde görürsünüz ki bu şirketlerin ayakta kalma gücü sadece maddi sermayelerinde değil;

  • Kurumsal kültürlerinde,

  • Sağlam kadrolarında,

  • Ve en önemlisi doğru zihniyetlerinde saklıdır.

Sermaye, bir şirketi doğurabilir.
Ama onu yaşatacak olan şey; zihniyet, kadro ve kültür birlikteliğidir.

Türkiye’de özel sektörün gelişimi için artık klasik “aile şirketi” yapısından çıkıp sürdürülebilir, kurumsal, liyakat esaslı ve insan odaklı bir anlayışa geçilmesi gerekiyor.

Yoksa şirketlerin 15-20 yılda tükenip gitmesi “tesadüf” değil, bir sistem sorunudur.

“Zihniyeti değişmeyen şirketin geleceği olamaz.”

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Patronlara Uyarı: Banka Kredileri, Özkaynak Değildir

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.

Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır.Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.

Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?

Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.

Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.

Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.

Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.

Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü,nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.

Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.

Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.

Ve bunun en temel sebebi şudur:

Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.
Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;
Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.
Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.
Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.
İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.
Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Ali ÇOŞKUN yazdı: İMALATÇILARIN YALNIZLIĞI

Yayınlanma:

|

Yazan:

Her şirket değerlidir. Ama bazıları yalnızca bilanço rakamlarından ibaret değildir. O firmalar sabahın ilk ışığında bacasından duman yükselten, çarkları döndüren, üretimiyle hem ailesine hem ülkesine umut olan imalatçılardır. İhracat yaparlar, döviz kazandırırlar, gençlere iş, sanayiye can verirler. Fakat ne yazık ki bu toprakların gerçek değerleri birer birer aramızdan ayrılıyor. Sessiz, yorgun ve kırgın.

Son yıllarda izlenen ekonomi politikaları, üretimle var olan firmaları zora soktu. Kur baskısı, ihracatçıyı rekabetten düşürdü. Faiz artışları krediye ulaşımı zorlaştırdı. İç pazarda talep daraldı, dış pazarda fiyat tutturmak imkânsız hale geldi. Bankalar kredi musluklarını kapattı, firmalar finansmana ulaşamaz oldu. Vadeli satışlar arttı ama tahsilatlar gecikti. Alacaklar dondu, çekler yazıldı, makineler sustu. Her kapanan atölye, her duran tezgâh aslında bizim geleceğimizden eksilen birer hayaldi.

Bu sadece bir ekonomik kriz değil bir insanlık, bir üretim ve emek krizidir. Bir fabrikanın kapısı kapandığında, bir işçi yalnız işini değil gururunu, umudunu, evinin sıcaklığını kaybeder. Bir ihracatçı teslimat yapamazsa yalnızca sipariş değil itibar, güven ve istikrar da kaybolur. Ve biz sadece bir firma değil bir millet olarak güç kaybederiz.

Ekonomide alınan her kararın sahada bir karşılığı vardır. Masada çizilen her grafik, bir fabrikanın ya kapanmasına ya da yeniden doğmasına neden olabilir. Bugün krediye ulaşamayan, kur desteği görmeyen, teşvikten faydalanamayan üretici, yarın yatırım yapamaz. Bugün istihdamı sürdüremeyen sanayici, yarın iflas eder. Ve biz yarını, bugünden kaybederiz.

Üreten insan her sabah umutla uyanır. Makinesinin başına geçer, vardiyasını tamamlar, borcunu hesap eder. Ama artık umut kalmadı. Çünkü üretim cezası ağır, desteği az bir çaba haline geldi. Hiçbir üretici borçla dönen bir sistemde uzun süre ayakta kalamaz. Ne yazık ki tam da bu yüzden iflaslar artıyor. Her gün yeni bir kapı kapanıyor.

Oysa bu firmalar bizim değerimizdi. Çocuklarımız bu firmalarda çalışacak, geleceğimizi kuracaktı. Ama bugün hepsi birer hüzün hikâyesine dönüşüyor. Çünkü ekonomi politikası, reel sektörü görmüyor. Karar alıcılar, sahada yaşanan yangını uzaktan izliyor.

Artık kaybedecek zaman kalmadı. Üretimi merkeze alan, ihracatçıyı destekleyen, KOBİ’yi yaşatan, sanayiciyi onurlandıran politikalar şart.

Bankalar yeniden finansmanın kaynağı olmalı, kamu kaynakları üretime yönelmeli. Kur politikası, ihracatçının nefes almasını sağlamalı. Aksi halde bu çöküş hızlanacak. Ve ülke sadece ekonomik değil sosyal, psikolojik ve stratejik olarak da yara alacak.

Bir ülke üretmeden yaşayamaz. İmalatçı giderse ithalat artar. İhracatçı susarsa, borç başlar. Sanayi durursa, istihdam biter. Ve biz yalnızca fakirleşmeyiz, geleceğimizi yitiririz.

Kur artar, faiz yükselir, maliyet katlanır ama kimse sormaz.

Bu topraklarda en çok üretenler en az duyulanlardır.

Ve bu yalnızlık, bir fabrikanın değil, bir ülkenin sessiz kaybıdıdır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.