İsrail-İran gerilimi sürerken, çatışmalar da tırmanmaya devam ediyor. ABD Başkanı Trump’ın ise nasıl bir adım atacağına dair belirsizlik hem uluslararası arenada hem de iç siyasette tansiyonu artırıyor. Bloomberg, ABD’li yetkililerin İran’a yönelik olası bir hafta sonu saldırısına hazırlandığını yazarken, Trump “yapabilirim de, yapmayabilirim de” diyerek kararını açıklamaktan kaçınıyor. Bu kararsızlık, Trump’ı iktidara taşıyan “MAGA” (Make America Great Again) hareketi içinde de görüş ayrılıklarına neden oluyor. Steve Bannon ve Tucker Carlson gibi isimler yeni bir Ortadoğu savaşına karşı çıkarken, Senatör Lindsey Graham gibi müttefikleri Trump’ın İsrail’e destek vermesi gerektiğini savunuyor. Trump ise destekçilerinin hâlâ arkasında olduğunu iddia ediyor.
Bloomberg’in haberini önemsiyoruz ancak daha dikkat çekici olan, ABD seçimlerini isabetle tahmin etmesiyle bilinen bahis platformu Polymarket’te oluşan fiyatlamalar: ABD’nin İran’ı ay sonuna kadar vurma ihtimali %60, Temmuz sonuna kadar ise %71 seviyesine yükselmiş durumda. Piyasa aktörlerinin bakmaya başladığı anket sonuçları da risk iştahı üzerinde hâliyle etkili oluyor. Finansal piyasalardaki fiyatlama eğilimine zemin tutan anket sonuçlarına, karar verirken sizlerin de bakmasında fayda görüyoruz. Rusya Devlet Başkanı Putin, İsrail ve ABD’nin İran’ın dini lideri Hamaney’e suikast planlarını kınarken, İsrail’in güvenliğinin de garanti altına alınması çağrısında bulundu. Rusya, krizi diplomatik yollarla çözmek için hem Tahran hem Tel Aviv hem de Washington’a çözüm önerilerini iletti.
Jeopolitik risklerin gölgesinde, gözler dün akşam FED’in olağan FOMC toplantısının sonucuna ve Başkan Powell’ın basın toplantısına çevrildi. FED beklentilere paralel politika faizini dördüncü ayda da %4,25-%4,50 aralığında sabit tutarken, 2025 sonuna kadar iki faiz indirimi öngörüsünü korudu. Ancak Başkan Powell, bu tahminlerin veri akışına bağlı olduğunu vurgulayarak Trump yönetiminin ithalat vergilerinin önümüzdeki aylarda enflasyonda “anlamlı” bir artışa neden olabileceğini söyledi. Powell’a göre, üreticiler ve perakendeciler bu maliyeti üstlenmek istemediği için sonuçta tüketiciler fiyat artışlarından doğrudan etkilenecek. FED’in yeni projeksiyonlarında, büyümenin %1,4’e yavaşlayacağı, işsizliğin %4,5’e yükseleceği ve yıl sonu enflasyonunun %3’e ulaşacağı öngörülüyor.
Powell, ekonomik görünümdeki belirsizliklerin sürdüğünü ve özellikle ithalat vergilerinin enflasyon üzerindeki etkilerinin tam olarak anlaşılması için beklemenin daha doğru olacağını belirtti. FED yetkilileri arasında faiz indirimi konusunda fikir ayrılıkları bulunurken, yedi üye 2025’te indirime gerek olmadığını düşünüyor. Trump’ın faizleri derhâl yarıya indirme çağrısı ise FED tarafından görmezden gelindi. Beyaz Saray’da gazetecilere konuşan Trump, “FED’e ben mi geçsem? Kendimi atayabilir miyim?” diyerek alaycı bir şekilde Powell’ın yerine geçme fikrini dile getirdi. Trump, Powell’ı “her zaman geç kalan” biri olarak nitelendirirken, onu asla yeniden atamayacağını ve görev süresi sona erdiğinde yerine başka birini getireceğini vurguladı. Powell, İsrail-İran çatışmasının olası enerji fiyat etkilerini de takip ettiklerini ancak bu tür şokların genellikle geçici olduğunu ifade etti. Fed toplantısının ardından, yıl sonuna kadar vadeli kontratlar bu sabah itibarıyla toplamda 48 baz puanlık faiz indirimi fiyatlıyor. Piyasa, ilk indirimin Eylül ya da Ekim toplantısında gerçekleşebileceği ihtimali üzerinde duruyor.
Jeopolitik risklerin gölgesinde ve FED’in üyeleri enflasyon tahminlerini yukarı, büyüme tahminlerini aşağı yönde güncellediği, Powell’ın ise tarife artışları kaynaklı fiyat artışlarının kısa sürede ‘anlamlı’ bir şekilde gerçekleşeceğine vurgu yaptığı gecenin sabahında, fiyat davranışında keskin bir bozulmanın olmadığını gördük. Şöyle ki, Brent cinsi ham petrolün varil son günlerde kaydettiği keskin yükseliş sonrası 77 doların kıyısında gergin bir şekilde beklerken, altının ons fiyatı ise son günlerde yükselmekte zorlanarak 3,370 dolar seviyesine geriledi. Daha geniş bir pencereden bakarsak, petrol bu ay %20 artarken, altın ise sadece %2,5 yükseldi. Asıl hareketin ise, her ne kadar yüzdesel olarak önemli olmasa da, Trump sonrası güçlenen zayıf ABD doları temasının yerini yavaş da olsa değerlenmeye terk ettiğini görüyoruz Şöyle ki, doların önde gelen altı para birimine göre değerini gösteren sepet kur DXY, haftanın genelinde %1 yükseliş kaydetti. Dolar zayıflığından beslenen ve şaşırtıcı bir şekilde önemli yükselişlere imza atan EUR ve Sterlin gibi para birimlerinin hafif de olsa değer kaybetmeye başladıklarını görüyoruz. Kraliyet aslanı sterlin 1,36 seviyesinin üzerinden defalarda kırmızı kart görmesi ardından bu sabah son bir ayın en düşük seviyesini test ederek 1,3390 seviyesine geriledi!
Jeopolitik risklerin gölgesinde, gergin bir bekleyiş genel hatları ile korunurken, gözler bugün sahne sırası gelen TCMB’nin olağan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi. Son günlerde mütemadiyen yazdığımız üzere, TCMB’nin izlediği likidite politikasına göre, üstü kapalı da olsa işgören faiz zaten 300 baz puan geriledi. Bayram öncesi %49 seviyesine dayanan TCMB’nin Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (AOFM) ile BIST repo faizi (TLREF) dün sırası ile %46,00 ve %46,13 seviyesine kadar geriledi. Bugün TSİ 14:00’de sonuçlanacak toplantıda politika faizinin %46 seviyesinde sabit bırakılacağına kesin gözüyle bakarken, faiz koridorunun üst bandının (gecelik borç verme faizi) %49’dan 150 baz puan indirim ile %47,50 seviyesine getirilerek koridorun simetrik bir hâl almasını bekliyoruz. Hatırlanacağı üzere, 19 Mart tarihinde Türkiye’nin siyasi ikliminin değişmesi ardından Türk Lirasını korumak adına TCMB politika faizini 350 baz puan artırmak zorunda kalırken, faiz koridorunun üst bandını ise 300 baz puan artırarak kendisine ilave manevra alanı yaratmıştı. TL’nin getirisinin döviz talebinin ateşini alması ardından, TCMB’nin de adım adım politika normalleşmesine gitmesini, politika faizinde direkt indirimin ise Temmuz toplantısında 350 baz puan ile geleceğini düşünmeye devam ediyoruz.
TCMB’nin analitik bilançosuna göre, 16 Haziran valörlü işlemlerde net yabancı para pozisyonu artan savaş riski nedeniyle 5,4 milyar dolar azalması ardından 17 Haziran tarihinde 1 milyar dolar iyileşti. Bu sonuçla manşet rakam 23,7 milyar dolar seviyesine geldi. Jeopolitik gerginlikten en çok etkilenen ekonomilerden birisinin Türkiye olduğunu not etmek gerekiyor. BİST100 endeksi dün günü %1,5 düşüşle tamamlarken, CDS risk primi 308 baz puan seviyesine yükseldi. İki yıl vadeli gösterge tahvilin basit faizi son günlerde yatay bir seyir izlerken, USDTRY kuru ise 39,50 seviyesinde yataylaştı. Pariteler cephesinde doların değer kazanması ile KKTC insanı için önemli bir gösterge olan GBPTRY kuru 53,00 seviyesinin altına gevşerken, gram altın da benzer bir şekilde 4,285 TL seviyesine geri çekildi.
ABD borsaları kararsız bir seyir izleyerek geceyi önemli bir değişim kaydetmeden tamamlarken, yeni gün başlangıcında, İsrail-İran hattındaki çatışmaların tırmanması ve Trump’ın ABD’nin müdâhil olup olmayacağına dair “yapabilirim de yapmayabilirim de” sözleri, yatırımcıların jeopolitik riskleri fiyatlamasına neden oldu. Yeni gün başlangıcında, Asya cephesinde borsaların düştüğünü görüyoruz. Hong Kong borsası %2 düşüşle başı çekerken, Tokyo %0,7, Tayvan borsası ise %1,4 geriledi. Her ne kadar FED toplantısı ardından gözler TCMB’ye çevrilse de, bugün ayrıca İngiltere Merkez Bankası (BoE) ve İsviçre Merkez Bankası’nın (SNB) faiz kararlarını da takip edeceğiz. BoE’nin politika faizini sabit tutmasını beklerken, SNB’nin ise 25 baz puan faiz indirimine gitmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Emre Değirmencioğlu