Connect with us

BANKA HABERLERİ

Banka Müdürü başına silah dayamıştı : Görüntüler ortaya çıktı

Avrupa’da olsa personeline silah doğrultan Müdür tutuklanmıştı. Banka olayı iyi yönetemedi. Müdürü işten attı ki haklı, Melis Hn.ı niçin çıkardığı anlaşılmadı. Büyük bankaya düşen olayları nasıl yönettiğiniz ve çözdüğünüzdür. Melis Hn. işe başlatılarak zedelenen itibarı iade edilmeli. Ya da tüm hakları verilerek mağduriyeti giderilmeli. Bankanın Yönetici seçerken gösterdiği Liyakat titizliğini de Türkiye öğrenmiş oldu. Sendika her zamanki gibi duymamıştır, görmemiştir, konuşmamıştır zaten! BankaVitrini olarak işin takipçisi olacağız.

Yayınlanma:

|

Kahramanmaraş’ta çalıştığı banka şubesinde müdürün başına silah dayadığı müşteri hizmetleri uzmanı Melis B. (33), yaşadıklarını anlattı. Olaydan sonra psikolojik tedavi görmeye başladığını belirtip şikâyetçi olduğu müdürden ölüm tehdit aldığını da öne süren Melis B., “Silahı alnıma dayadı ‘Vurayım mı seni, vurayım mı?’ dedi. O an benim dizlerimin bağı çözüldü” dedi.

Olay, geçen yıl 22 Temmuz’da Kahramanmaraş’taki özel bir bankanın şubesinde meydana geldi. Şube Müdürü Turabi K. (49), kasa bölümünde güvenlik görevlisinin silahını alarak müşteri hizmetleri uzmanı Melis B.’nin başına silah dayadı. Olayın ardından Melis B., can güvenliği olmadığını gerekçe göstererek iş akdini feshederken, Turabi K. hakkında da Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Soruşturma sonunda banka müdürü hakkında silahla tehdit suçundan 5 yıla kadar hapis istemiyle Kahramanmaraş 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

KAMERALAR KAYDETTİ

Turabi K.’nın, Melis B.’nin başına silah dayadığı anlar, bankanın güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi. Görüntülerde Melis B., kasa kapısının yanında duvara yaslanmış şekilde beklerken Turabi K., güvenlik görevlisi ve başka bir çalışanla merdivenlerden iniyor. Melis B.’ye el işareti yaparak bir şeyler söyleyen Turabi K., daha sonra güvenlik görevlisinin silahını alıp kadının başına dayıyor, Melis B. ise başını çevirerek namludan uzaklaşmaya çalışıyor. Turabi K. daha sonra silahı kadının başından indirip güvenlik görevlisine veriyor.

“OLAYIN DAHA EVVELİ DE VAR”

Yaklaşık 8 yıldır bankacı olduğunu belirten Melis B., yaşadıklarını anlattı. Melis B., Turabi K.’nın hem kendisine hem de diğer çalışanlara ‘şaka’ adı altında hakaret ve küfürler ettiğini öne sürerek, “Olayların aslında daha evveli de var. Ağzı küfürlü bir insandı. Bu nedenle de ben kendisini bankaya defalarca şikâyet ettim ve bu nedenle de üzerime daha çok geldi ve ‘Bana bir şey olmaz, istediğin yere şikâyet et, beni savcılığa ver’ diyordu. Daha evvelinde de bana kalem fırlatıp, üzerime yürüdü. Bankaya şikâyet etmiştim ama bir şey yapılmadı. Ondan sonra bu adam benden iyice gıcık aldı” diye konuştu.

“BİZ ARAMIZDA ŞAKALAŞIRIZ, KİMSEYE SÖYLEMEK YOK”

Olayın, şubenin kasa bölümünde yaşandığını ifade eden Melis B., o anları ve sonrasında yaşananları şöyle anlattı:

“Normalde para, operasyon yöneticisiyle kasaya indirilir. Olay günü operasyon yöneticisinin bir işi olduğu için parayı indirirken müdür bey eşlik etti bize. Ben önden indim, arkadan da güvenlik görevlisi ve diğer arkadaş müdür beyle gülüşerek geliyorlardı. Birden güvenliğin elinden silahı aldı alnıma dayadı ‘Vurayım mı seni, vurayım mı?’ dedi. O an benim dizlerimin bağı çözüldü ve kendisine ‘Kameraların önünde bana silah çektiniz’ dedim. O da bana bir şeyler söyledi ama olayın şokuyla ne söylediğini hatırlamıyorum. Silahı bayağı bir ittirdiği için dayadığı yer 3-4 gün mor kaldı. Aynı gün mesai bitmeden odasına çağırdı ‘Biz aramızda şakalaşırız, bizim aramızda kalır. Kimseye söylemek yok’ dedi. Ben durumu bankaya bildirdim ve banka da beni adamdan uzaklaştırmak için idari izne gönderdi.”

“GELİP ÖLDÜRECEĞİM”

Daha sonra Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek müdür Turabi K.’dan şikâyetçi olduğunu belirten genç kadın, müdürün ondan sonra kendisini sürekli tehdit etmeye başladığını öne sürerek şöyle devam etti:

“Ben suç duyurusunda bulunduktan sonra banka, müdürün istifasını aldı. Hakkımda uzaklaştırma ve koruma kararı çıktı. Olaydan 2 ay sonra başka bir şubede işe başladım. Uzaklaştırma kararının bitmesiyle birlikte bu adam beni aramaya başladı. Ben hiç telefonunu açmadım ve bankaya bildirdim. Banka da beni tekrar idari izne ayırdı ve ben de başka bir şehre gittim ama adam sürekli aramaya ve tehdit etmeye devam ediyor. En son kardeşimle konuştu, ‘Sizi bulacağım, gelip öldüreceğim. Neredeyseniz konum atına geleceğim’ diyerek açık açık tehdit etti. Bu arada savcılık takipsizlik verdi.”

“TEHDİT KAYITLARIYLA İTİRAZ EDİNCE DAVA AÇILDI”

Takipsizlik kararını beklemediğini belirten Melis B., “Zaten ses kaydında da adam söylüyor ‘Yarın bir gün takipsizlik verilsin o zaman görüşeceğiz’ diye. Elimizdeki tehdit kayıtlarıyla birlikte takipsizlik kararına itiraz ettik ve şükürler olsun ki dava açıldı sonunda. Bu süreçte ben izindeyim ama adam beni bulmak için çabalıyor. Ben herhangi bir şubede işe başlasam, başladığım gün beni bulacak. O yüzden ben işe başlayamıyorum ve idari izinde olduğum için maaşımda az yatıyor. Yani hayatımı normal sürdüremediğim için bankaya da can güvenliğimin olmadığını, herhangi bir şubede işe başlamam durumunda adamın beni bulup öldüreceğini, bu şartlarda işe devam edemeyeceğimi belirterek iş akdimi feshettim. Ama banka benim can güvenliğimin olmamasını haklı bir gerekçe olarak görmeyip istifa etmişim gibi işlem yapıp tazminatımı da ödemediler” diye konuştu.

“PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRÜYORUM”

Olaydan sonra hem manevi hem de ekonomik anlamda çok zor günler geçirdiğini de ifade eden Melis B., “Tazminatımı alamadığım gibi işsizlik maaşımı da alamadım. Bütün hayatım altüst oldu ve korktuğum için Kahramanmaraş’a gelip evimi taşıyamıyorum ama yaşamadığım eve her ay 700 lira kira, 55 lira da aidat ödüyorum. Benim dışımda gelişen ve başkalarının sebep olduğu olaylar yüzünden hayatım altüst oldu. Adam serbest olduğu için belki de hâlâ beni arıyordur, öldürmek istiyordur. Psikolojik tedavi görüyorum, yaşadığım şeyleri atlatamıyorum” dedi.

DHA

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zorunda kalan müşteriler ise bu durumdan oldukça yorulur. Bu gerginlik hem temsilcilere hem de müşterilere yansır.

Ancak son yıllarda gelişen yapay zekâ teknolojileriyle birlikte, çağrı merkezi deneyimi köklü biçimde değişiyor. Artık müşteriler aradıkları anda, IVR ile boğuşmadan, tüm iletişim geçmişlerini bilen, onları tanıyan bir yapay zeka müşteri temsilcisine bağlanabilecek. Kişisel bir dille karşılanıp, daha hızlı çözümler elde edebilecek.

Anında Yanıt: “Aradığınızda Karşınızda Bir Temsilci Var”

Klasik bir çağrı merkezinde kapasite kısıtları ve vardiyalar sebebiyle çağrıların cevapsız kalması sık rastlanan bir durumdur. Profit.co tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, müşteri temsilcisine bağlanmak için iki dakikadan fazla bekleyen müşterilerin yüzde 60’ı çağrıyı sonlandırıyor. Bir müşterinin iletişim merkezini aradığında çağrısının yanıtsız kalması sadece anlık operasyonel gecikme değildir, “önemsizim” algısı yaratır ve bu his, gelecekteki tüm temas noktalarını olumsuz etkileyerek müşteride uzun vadeli bir sadakat riski yaratıyor. Bu da sosyal medyada olumsuz yorumlar, şikâyet artışı ve marka algısında kalıcı zedelenme anlamına geliyor.

Zendesk’in 2023 tarihli Müşteri Deneyimi Raporu’na göre, müşterilerin yüzde 76’sı yalnızca bir kötü deneyim sonrasında bile markadan tamamen vazgeçebileceğini belirtiyor.

Yapay zekâ destekli temsilciler, bulut işlemcilerle desteklendikleri için arama geldiği anda devreye girebiliyorlar. İşlemci gücü dışında bir kapasite kısıtları yok. Böylece müşteri hatta hiç beklemeden, IVR’dan geçmeden, doğrudan yapay zeka müşteri temsilciyle görüşmeye başlayabiliyor. Bu iletişim merkezinin ulaşılabilirliğini maksimuma çıkarıyor ve çok önemli bir sadakat problemini çözüyor.

Ayrıca klasik çağrı merkezlerinde müşteriler her aradıklarında farklı temsilciye bağlanıp konuyu baştan anlatmak zorunda kalıyor. Invoca tarafından yayınlanan bir anket sonucuna göre, müşterilerin yüzde 53’ü bu durumu oldukça sinir bozucu buluyor. Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri ise CRM ile entegre çalışarak müşterinin geçmişini hatırlıyor, sorunların tekrar anlatılmasına gerek kalmadan bağlama uygun şekilde yanıt verebiliyor. Konuşmanın her anında, daha önce yaşananları dikkate alabiliyor.

Gerçek Kişiselleştirme: “Şivesini, Tonunu, Kelimesini Seçiyor” McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre, müşterilerin yüzde 71’i markalardan kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. HubSpot verilerine göre, yapay zekâ kullanan temsilciler yüzde 64 oranında daha fazla kişiselleştirme sağlayabiliyor.

Yakın bir gelecekte, yapay zekâ temsilciler, müşterinin geçmiş verilerini analiz ederek onun tercih ettiği kelimeler, tonlama ve hatta bölgesel şiveyle konuşabilecek. NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi sayesinde konuşma tarzını anlık değiştirebilen bu sistemler, her müşteriye farklı bir deneyim yaşatacaklar.

Yapay zeka müşteri temsilcileri gerektiğinde sohbeti yumuşatıp, tonu ayarlayacak, konuşma devam ettikçe müşteriyi daha da tanıyarak süreç boyunca kişiselleştirilmeyi artırabilecekler. Yapay zeka müşteri temsilcileri konuşma devam ettikçe müşteriyi ses biyometrilerinden ve konuşmasından, cümle yapısından tanıyarak bazı güvenlik seviyelerini otomatik geçecek. Şüpheli durumlarda veya gerginliklerde insanı ne zaman devreye alması gerektiğinin ayrımını yapabilecek.

Bu gelişme için tüm teknolojiler hazır. Müşteri temsilcisinin şivesini düzenleyen programlar hayatımıza girdi bile. Sesten ve kullanılan kelimelerden duygu analizi yapıp konuşma kalitesini değerlendiren yapay zeka sistemleri var. Konuşma devam ettikçe müşteriyi sesinden ve konuşmasından tanıyan dolandırıcılık önleme programları birçok finans kuruluşunda kullanılıyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri yapay zeka asistan platformlarında birleştiren bir çok şirket göreceğiz.

Global örnekler giderek artıyor. Reuters’in haberine göre NatWest, OpenAI destekli Cora ve AskArchie sistemleriyle müşteri memnuniyetini yüzde 150 oranında artırdı. Commonwealth Bank, Microsoft ile birlikte geliştirdiği sistemle günde 50 binden fazla canlı sohbet isteğine yanıt veriyor. JPMorgan ise 2024 yıllık raporunda, yapay zekâ sayesinde işlem maliyetlerini yüzde 30 düşürdüğünü, müşteri bağlılığını ise yüzde 25 artırdığını belirtiyor.

Türkiye’de örnekler var. Fintechtime Haziran 2025 sayısında Aktifbank’ın yapay zeka ve veri analitiğini odağa taşıdığı aktarılıyor. Yapay zekâ müşteri temsilcileri üzerine araştırma geliştirme yapıldığını belirtiyor. Bu sayede müşterilere daha hızlı ve güvenli hizmet sunulacağı, dolandırıcılık analizlerinin güçleneceği vurgulanıyor. Vodafone Türkiye web sitesinde, müşteri hizmetlerinde yapay zekâ müşteri temsilcileri ve sesli chatbot’lar kullandığını ilan ediyor. Müşterilerle yüzde 80 oranında “botlarla” iyileştirilmiş deneyim sunulduğunu, yapay zekâ sistemlerinin iletişimleri takip ettiğini ve duygu analiziyle öfke ya da sorunlu geri dönüşleri tespit ederek gerçek personele yönlendirdiği anlatılıyor.

Sonuç :

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, yalnızca çağrı merkezlerinde bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda markaların müşterileriyle kurduğu ilişki biçimini temelden dönüştüren bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu yeni nesil temsilciler, anında yanıt verebilen, kişisel bağ kurabilen ve güvenli iletişimi otomatikleştiren özellikleriyle müşteri deneyimini hem hız hem de kalite açısından yeniden tanımlıyor.

Bu dönüşüm; yalnızca çağrı merkezi operasyonlarını değil, aynı zamanda marka sadakatini, itibar yönetimini ve rekabet avantajını da doğrudan etkiliyor. Artık müşteriler, bir kurumla kurdukları ilişkinin sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve kişisel olmasını bekliyor. Yapay zekâ, bu beklentilere ölçeklenebilir, sürekli ve tutarlı bir şekilde yanıt verme imkânı sağlıyor.

Finans, telekomünikasyon, e-ticaret ve kamu hizmetleri gibi pek çok sektörde, yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri sistemleri yaygınlaşıyor. Bu modeller, yapay zekânın işlem gücünü ve tutarlılığını insan temasının empatik doğasıyla birleştirerek, her müşteri temasını değerli bir deneyime dönüştürüyor.

Yakın gelecekte, bu teknolojilerin daha da entegre olduğu, müşteriyle anlık olarak duygusal bağ kurabilen ve sürekli öğrenerek gelişen yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaştığını göreceğiz. Bu sadece müşteri hizmetleri değil, tüm müşteri yolculuğu için bir dönüşüm anlamına geliyor.

Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, kurumların geleceğe hazır olmasında kritik bir rol üstleniyor. Geçmişi bilen, anı anlayan ve geleceği öngörebilen temsilcilerle müşteri deneyimi artık bir maliyet kalemi değil, stratejik bir rekabet avantajı haline geliyor.

HBR-Dr. Erkut BALOĞLU

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.