Connect with us

BANKA HABERLERİ

BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KAR PANİĞİ: SADECE %5 ARTTTI

Bankacılık sektörü 2024/3Ç’de Bilançoyu 30,5 trilyona taşıyıp, %30 büyütmesine rağmen; 2023 aynı döneme göre Net Karlılığı sadece %5 büyütebildi…
Bu tatlı karların geride kaldığına işaret…

Yayınlanma:

|

Bankalar 2024/3Ç verilerine açıklamaya başladığı bugünlerde BDDK’da Bankacılık Sektörünün 3. çeyrek mali verilerini açıkladı.

Bilanço büyümeye devam etti

Bankacılık sektörü 2023 sonuna yöre 2024 ilk dokuz ayında 23,5 trilyon TL olan bilanço hacmini %30 büyüterek 30,5 trilyon TL’ye taşıdı. Brüt Kredi Hacmi %29 büyüyerek 11,7 trilyon TL’den 15 trilyon TL’ye yükselirken; Takipteki krediler de 192 milyar TL’den 264 milyar TL’ye yükselerek %38 büyüdüğü görüldü. Takiplerin içinde Bankaların yılın dokuz ayında Varlık Yönetim Şirketlerine devir yaptıkları 11,5 milyar TL dahil değil.

Bankaların ilk dokuz ayda mevduatları da 14,8 trilyon TL Mevduatları da %20 artış ile 17,8 trilyon TL seviyesine yükseldi. Toplam mevduatın %37’lik 6,6 trilyon TL kısmını ise vadesiz mevduattan oluştuğu görüldü.

Fotoğraf açıklaması yok.

Bankaların Net Faiz Geliri 2023 aynı dönemde 477 milyar TL iken 2024 dokuz ayda %39 artış ile 664 milyar TL seviyesine yükseldi. Faiz Dışı Gelir ise 492 milyar TL’den %100 artarak 984 milyar TL seviyesine ulaştığı görüldü.

KARLILIK BEKLENENİN ALTINDA KALDI

Bankacılık sektörü 2023 ilk dokuz ayında 439 milyar TL Net karlılık yakalarken 2024 ilk dokuz ayında sadece %5 artışla 460 milyar TL Karlılık sağlayabildi. Bunda artan mevduat faiz oranlarını etkisi olurken, Ticari kredilerdeki yavaşlama ve TL Kredilerden döviz kredilerine dönülmesi; kredi kartlarındaki sınırlamanın etkisi oldu.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Merkez Bankası’nın kur dönüşüm desteğini artırması olumlu ancak yetersiz

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), ihracat gelirlerinin Türk Lirası’na dönüşümünü teşvik amacıyla uyguladığı kur dönüşüm desteği yüzde 2’den yüzde 3’e çıkarıldı. 3 Mayıs 2025 itibarıyla yürürlüğe giren bu düzenleme, ihracat gelirlerinin yüzde 35’inin Türk Lirası’na çevrilmesini zorunlu kılıyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yeminli Mali Müşavir ve Eski Vergi Müfettişi Bekir Güneş, kur dönüşüm desteğinin artırılmasının olumlu bir adım olduğunu ancak ihracatçının artan maliyetleri karşısında bunun yetersiz kalabileceğini vurguladı.

“Dönüşüm desteği rezervleri destekliyor, TL’yi cazip kılıyor”

Kur dönüşüm desteğinin hem Merkez Bankası rezervlerine katkı sağladığını hem de Türk Lirası’nı teşvik edici bir unsur olarak öne çıktığını belirten Güneş, şunları söyledi:

“Kur dönüşüm desteği, ihracatçılar ve döviz kazanan şirketler için teşvik niteliğinde. Türk Lirası’nın cazibesini artırmayı ve döviz tevdiat hesaplarındaki ağırlığı azaltmayı amaçlıyor. Aynı zamanda Merkez Bankası’nın rezervlerini artırarak piyasadaki döviz arzını güçlendiriyor.”

“Yüzde 3 destek ihracatçı için yetersiz, yüzde 10 civarında destek şart”

Desteğin artırılmasının olumlu bir gelişme olmakla birlikte, ihracatçının küresel ölçekte rekabet edebilmesi için daha güçlü bir finansman desteğine ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Güneş, “Bu adımlar kısa vadede piyasada istikrar sağlamak açısından işlevsel. Ancak yüzde 3’lük destek, ihracatçının artan maliyetleri ve finansman ihtiyacı göz önüne alındığında yetersiz kalıyor. Cari açığı kapatmak için ihracatçıya yüzde 10 civarı kur dönüşüm desteği verilmesi zorunlu” dedi.

“Dövizini bozduran firma aynı gün tekrar döviz alabiliyor”

Zorunlu dönüşüm uygulamasının bazı firmalar üzerinde baskı oluşturduğuna dikkat çeken Güneş, özellikle ithal girdiye dayalı üretim yapan ihracatçıların kur riskiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti:

“Zorunlu dönüşüm uygulaması, özellikle ithalata dayalı üretim yapan firmalar için ek kur riski ve maliyet yaratabiliyor. Bu firmalar döviz gelirini bozdurduktan sonra tekrar döviz almak zorunda kalabiliyor. Bu da kur farkından kaynaklı zararlar doğurabiliyor.”

“Yapısal politikalarla desteklenmezse geçici bir çözüm olur”

Türkiye’nin ekonomik dönüşüm sürecinde bu tür teşviklerin tek başına yeterli olamayacağına işaret eden Güneş, uzun vadede piyasa dostu yapısal politikaların önemine dikkat çekti:

“Piyasa güvenini artıran, öngörülebilirliği yükselten yapısal politikalar ihracatçının önünü görmesini kolaylaştırır. Kur destekleri faydalı olabilir ama bunlar teşvik edici şekilde uygulanmalı. Zorunluluk haline geldiğinde firmaların finansal esnekliğini azaltabiliyor.”

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

MASAK 2025 Faaliyet Raporunu yayınladı

Yayınlanma:

|

Yazan:

MASAK Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde yayımlanan duyuru ile birlikte 2024 yılı MASAK Faaliyet Raporu yayımlandı.

Buna göre, Başkanlık nezdinde 2024 yılı içerisinde;

1️⃣ 6.354 dosya açıldığı ve bunlardan 6.191 adedinin sonuçlandırıldığı,

2️⃣ 60.467 gerçek/tüzel kişinin yapılan bu çalışmalara konu edildikleri,

3️⃣ 4.621 adet Raporun “Mali Analiz Raporu” olarak tanzim edildiği,

4️⃣ 44 adet Aklama Suçu İnceleme Raporu hazırlandığı,

➡️ İcra-i İdari Koruma Tedbirlerinden;

İşlemlerin Ertelenmesi kapsamında, 4.994 gerçek/tüzel kişi hesaplarına askıya alma işlemi uygulandığı(tekerrürlü) ve 69 gerçek kişi ile 19 tüzel kişiyi ilgilendiren 4 adet Malvarlığı Dondurma Kararı uygulandığı,

Finansal ve Finansal Olmayan Kuruluşlara 601 adet Uyum Denetimi gerçekleştirildiği,

anlaşılmıştır.

2024 yılında Başkanlığa intikal eden Şüpheli İşlem Bildirimi sayısının 558.595 adet olduğu, yükümlü adedinin artmasına rağmen ŞİB sayının 2023 yılına nazaran azalmasının sebebinin geçtiğimiz yılın ortalarında Başkanlığın otomatik ŞİB suistimalini engellemek üzere bir benzerlik tespit algoritmasını hayata geçirmesinden kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir.

2024 Yılı MASAK Başkanlığı Faaliyet Raporu İçin Bakınız:  https://lnkd.in/dArH3E9A

Faaliyet-Raporu-2024-c2e245e1d7486e7c

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Faizle Enflasyon Düşmez: Çözüm Üretimde!

Yayınlanma:

|

Nur içinde yatsın İ.Ü. SBF’de Maliye Politikası dersini Prof. Dr. Sevim GÖRGÜN hocadan alma şansını yakalamıştım. Hocamız, “İktisat Teorisi, İktisadi olayların nasıl oluştuğunu” araştırır derdi ve devam ederdi: “Günümüzde uygulanan iktisat politikalarında amaçlar genellikle, tam istihdam, fiyat istikrarı, yüksek bir büyüme, gelişme hızı ve gelir bölüşümündeki aşırı farklılıkların giderilmesidir” diye sözlerine devam ederek makro büyüklüklerin altını çizerdi.

İ.Ü. İktisat Fakültesi’nde Yüksek Lisans derslerinde Prof. Dr. Esfender KORKMAZ, Prof. Dr. İzzettin ÖNDER yine nur içinde yatsınlar Prof. Dr. Nihat FALAY ve Prof. Dr. Tülay ARIN hocalarımız da Makro denge ve önceliklere önem verirdi. İ.Ü. SBF’deki Prof. Dr. Ali Ülkü AZRAK gibi hukukçu hocalarımız da Bağımsız Hukuksal yapının ülke kalkınmasındaki ödemenin altını tekrar tekrar çizerdi…

Son yıllarda Enflasyon ile mücadele tüm önceliklerin önüne geçti. Fakat bunun da taktiksel ana aracı Faiz oranlarına kitlenip kaldı. “Talebi  daraltarak Enflasyonu kontrol altına almak” ise temel Enflasyon Politikası haline gelmiş durumda. Bu Politikanın doğruluğu ve Alternatifleri yeterince sorgulanmadı. Talep daraltmak için alım gücünün düşürülmesi, sosyal gelir dağılımı bozulması, neden değil sonuç olarak karşımıza çıkarken; özellikle son iki yıldır uygulanan sıkı para politikası İBB Başkanı İmamoğlu tutuklanması ile devam eden süreçte net sekteye uğradığı gibi ortaya çıkan sonuçları ile makro taşların henüz yerine oturmadığını, makro dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu da yaşayarak öğrenmiş olduk. İki yıllık Talebi Baskılayarak Enflasyonu düşürme stratejisinde GÜVEN ortamı oluşmadığı için, rakamlara yansıyan bir düşüş de görülmedi, TÜFE %38’e sıkışıp kaldı. Döviz Rezervlerinden çıkan 50 milyar USD üzerinde döviz dışında örneğin, %46’lara kadar düşen Ticari Kredi faiz oranının %55-60 bandına çıkması, kredilerin daralması, kredi takip ve konkordatoların artması gibi olumsuzlukların maddi kaybını henüz hesaplamaya vakit bile bulamadık.  Alınan ilk sonuçlar bile bu sürecin iyi yönetilemediği ve yıkıcı olduğunun işaretleri dolu! Yaşayarak bir kez daha öğrendik ki “sıcak para siyasi gergin ortamları sevmez“.

Benim asıl üzerinde duracağım nokta Talebi bastırarak Enflasyonu düşürme yerine “Üretimi/arzı artırarak enflasyon düşürülemez miydi?” Hangi makro ekonomi politika kısa/orta/uzun vadede daha kalıcı olurdu? Bunu üzerinde kafa yormanın faydası var diye düşünüyorum!

Teoride üretim arzını artırmak, yani arz yönlü bir politika izlemek, talebi baskılamaya göre daha sürdürülebilir ve yapıcı bir çözüm olabilir. Ancak bu yaklaşımın Türkiye gibi yapısal sorunları olan bir ülkede uygulanması zorluklarını yaşayarak öğrendik.

Talep Kısmak ya da Arz Artırmak ne gibi sonuçlar doğurur

Kriter Talep Kısma (Faiz artırımı, kredi daraltma) Arz Artırma (Üretim, yatırım, verimlilik)
Kısa vadede etkisi Hızlı etki eder Yavaş ama kalıcı etki sağlar
Büyüme üzerindeki etkisi Negatif Pozitif
İşsizlik üzerindeki etkisi Artırır Azaltabilir
Enflasyona etkisi Tüketim düşer, fiyatlar gerileyebilir Mal arzı artar, fiyatlar denge bulur
Zorluk seviyesi Daha kolay (merkez bankası kararı yeterli) Daha zor (yatırım, teşvik, teknoloji gerek)

Neden sadece arz artırılamıyor?

  1. Yatırım ortamı güvensiz: Kur belirsizliği ve enflasyon riski yatırım iştahını bastırıyor.

  2. Finansmana erişim zor: Ticari kredi faizleri çok yüksek, yüksek faiz ile orta/uzun vadede yatırım cazip değil.

  3. Girdi maliyetleri çok yüksek: Özellikle enerji, hammadde, işgücü maliyetleri benzer ülkelere göre olumsuz ayrıştı.

  4. Sanayide dışa bağımlılık yüksek: Üretim artışı döviz ihtiyacını artırıyor, girdi maliyetlerinde ciddi artış var. Baskılanan kur ortamında İhracat Döviz Dönüşüm kur desteği (%2 ile başlayıp %3 ile devam eden) yetersiz kaldı. İhracatçıların rekabet koşulları ağırlaştı.

  5. Yapısal reformlar eksik: Verimliliği artıracak, hukuk, eğitim, tarım ve sanayi politikaları sınırlı.

Peki Arz Artırma Yoluyla Enflasyon Nasıl Düşürülür?

  1. Verimlilik Artışı: Dijitalleşme, otomasyon, enerji verimliliği yatırımları

  2. Yatırım Teşvikleri : Sanayi bölgeleri, ihracat odaklı üretim teşvikleri

  3. Tarım Reformları: Gıda fiyatları üzerinde doğrudan etkili

  4. Lojistik ve Enerji Maliyeti Düşüşü: Ulaştırma ve enerji altyapı yatırımları

  5. İstihdam ve Teknoloji Yatırımları: Uzun vadede üretim kapasitesini artırır

Özetlemek gerekirse; Türkiye’de kısa vadeli enflasyonla mücadelede talep daraltıcı politikalar etkili olabilir ancak orta-uzun vadede enflasyonu kalıcı biçimde düşürmenin yolu arzı artırmaktan geçer. Bu da ancak yatırım, üretim, verimlilik ve kurumsal reformlarla mümkündür. Yoksa sadece Talebi daraltalım stratejisi uygulanır ise Vatandaş ürün almasın, Esnaf ürün satamasın, Sanayici üretmesin sonucu elimizde kalır ki henüz bunun ekonomi ve sosyal alandaki sonuçları hakkında oluşacak sorunları kimse dillendirmiyor. Sonucun İflaslar, İşsizlik, batan krediler, kriminal ortamın oluşması gibi liste uzatılabilir. Tahmin etmek için de ekonomist ya da kahin olmak gerekmiyor! Klasik söylem olacak ama aynı yöntemleri deneyerek farklı sonuçlar beklenmeyeceği için yeterince deneyim edinmedik mi?

Erol TAŞDELEN-Ekonomist        www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.