Connect with us

BANKA HABERLERİ

Bankalardan güçlü kâr büyümesi bekleniyor

Bilanço analizleri bankaların iyi bir üçüncü çeyrek geçirdiğini ortaya koyuyor. Bankaların ikinci çeyreğe göre net karlarında yüzde 20’nin üzerinde büyüme beklenirken, banka dışı sektörlerde ise üçüncü çeyrekte karlar maliyet baskısı altında kaldı.

Yayınlanma:

|

Bilanço dönemi Arçelik ve Tav Havalimanları’nın finansallarını açıklamasıyla başlıyor. Analistlerin beklentileri banka dışı şirketlerde geçen yılki düşük baz etkisiyle yıllık iki katına varan kar artışı yönünde şekillenirken bankalarda da geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 24-40 arası kar büyümesi yönünde oldu.

Dünya gazetesinden Şebnem Turhan’ın haberine göre; Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin bilanço açıklama son tarihi konsolide olmayan şirketler için 1 Kasım ve konsolide olan şirketler için 9 Kasım olarak belirlendi. 

Garanti BBVA Yatırım’ın tahminleri yılın üçüncü çeyreğinde bankalar için yıllık yüzde 26, ikinci çeyreğe göre ise yüzde 20 kar büyümesine işaret ediyor. Banka-dışı şirketler için ise, yüzde 118 yıllık net kar artışı öngörülürken ikinci çeyreğe göre ise yatay bir seyir öngörüldü.

Garanti BBVA Yatırım, bankacılık sektöründe güçlü bir kar artışı öngörüyor. Araştırma kapsamındaki bankaların toplam 9 milyar lira net kâr açıklamaları tahmin edildi. Yılın 3. çeyreğinde mevduat faizleri ortalamada 1.5 puan yükselirken, kredi faizleri ise sadece 0.8 puan arttı, dolayısıyla yeni fiyatlamalar tarafında bankaların kredi mevduat makası daralmaya devam etti. Ancak, önceki çeyreklere göre daralmanın hızında bariz bir yavaşlama yaşanması bankaların lehine oldu.

Kamu bankalarında iyileşme son çeyrekte

Garanti BBVA Yatırım, araştırma kapsamındaki bankalardan, Yapı Kredi ve Akbank’ın bu çeyrekte güçlü net faiz marjları ve komisyon gelirleri ile benzerlerine göre olumlu ayrışmasını beklerken kamu bankalarında ise kötü geçen ilk yarının sonrasına henüz toparlanma sinyalleri göremediğini vurguladı. Araştırma notunda kamu bankalarında asıl marj ve karlılık iyileşmesinin yılın son çeyreğinde gerçekleşmesinin beklendiği ifade edildi.

Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma ise araştırma kapsamında yer alan bankaların net kar rakamının bir önceki çeyreğe göre yüzde 21 geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 40 artış göstermesini bekliyor. Böylelikle özsermaye karlılıklarının bir önceki döneme kıyasla 200 baz puan artış ile yüzde 14.1 seviyesine ulaşabileceğini öngörüyor.

Deniz Yatırım TL kredilerdeki büyümenin bir önceki döneme göre biraz daha hız kazanması ve özel sektör bankalarının nispeten daha hızlı bir büyüme performansı sergilemesi, mevduat büyümesinin kredilere göre biraz daha hızlı olması ve böylelikle mevduatın krediye dönüşüm oranının gerilemesinin güçlü kar büyümesinde etkili olduğunu vurguladı. Menkul kıymetler tarafında TÜFE’ye endeksli bonoların bilanço içerisindeki ağırlığının biraz daha artış göstermesinin bu büyümeyi desteklediğini belirtti. 

Deniz Yatırım raporunda “Karlılık tarafında ise kredilerin yeniden fiyatlanması nedeniyle TL kredi/mevduat faiz makasında toparlanmanın devam etmesini, TÜFE’ye endeksli bonoların enflasyondaki yüksek seyre bağlı olarak marj katkısının önceki çeyreğe göre daha yüksek olmasını, komisyon gelirlerindeki güçlü seyrin devam etmesini ve kredi risk maliyetlerinin ise bir önceki döneme göre yatay/hafif iyileşmesini özetleyebiliriz” denildi.  

Yıllık bazda kar artışları ve özsermaye karlılığındaki gelişmeler ele alındığında Akbank ve Yapı Kredi’nin ön plana çıkabileceği belirtilen raporda Garanti BBVA’nın ise sürdürülebilir yüksek karlılık seviyesinin korunmasının beklendiği kaydedildi.

Banka dışı sektörlerde karı maliyetler baskılayacak

Garanti BBVA Yatırım’ın raporunda banka dışı şirketlerde ise yüzde 119 yıllık satış büyümesi tahmin edildiği belirtilen raporda “Üçüncü çeyrekte değer kaybetmeye devam eden TL, yüksek enflasyon ve artan enerji ve tedarik maliyetleri şirketlerin net kârları ve FAVOK marjları üzerinde baskı oluşturdu. 3Ç21’de TL’deki değer kaybı yüzde 4,3 olurken, enerji ve emtia fiyatlarında genele yayılan bir yükselme trendi görüyoruz. Bu görünüm rafineri sektöründe stok karını yukarı yönlü desteklerken, şirketlerin maliyetlerini ise artırıcı yönde baskı yarattı” denildi.

Denizbank Yatırım finans dışı tarafta otomotiv sektöründe yurt içi satışlardaki azalmayla birlikte daralmalar görülmesini, beyaz eşya sektöründe de yüksek ham madde fiyatlarının olumsuz etkilerinin devam etmesini beklediğini kaydetti. Raporda demir-çelik sektöründeki büyüme ve karlılığın 3Ç20’nin oldukça üzerinde gerçekleşeceğinin düşünüldüğü yer aldı. 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.