Connect with us

BANKA HABERLERİ

BARBAR FİNANS: IŞİD PARALARINDA HANGİ BANKALAR KULLANILDI?

BİRGÜN GAZETESİ’nden TİMUR SOYKAN ISİD Para trafiği ile ilgili öneli bir habere imza ararken; para trafiğinde hangi bankaların kullanıldığı ile ilgili bilgi merak konusu oldu. Antep’te 2018’de açılan bir dava, IŞİD’in para ağını gözler önüne serdi. IŞİD’e para transferlerini yöneten bir sanığın defterinde 100 milyon dolarlık kayıt tespit edildi. Türkiye’yi saran hawala sistemi IŞİD’i besliyordu.

Yayınlanma:

|

Emperyalistlerin Ortadoğu planı ve AKP iktidarının bu plana desteği dünya tarihinin en büyük barbarlıklarından birini doğurdu: IŞİD.

Türkiye sınırının karşısında kara bayrakları ve üniformalarıyla Suriye ve Irak topraklarının büyük kısmını ele geçirdiler. Binlerce insanı katlettiler, kadınlara tecavüz edip köle pazarlarında sattılar, çocukları kaçırdılar. İnsanları kafalarını keserek, yakarak, taşlayarak, çatılardan atarak öldürdüler ve bunların videolarını çekerek sosyal medya hesaplarından dünyaya yaydılar.

Katliamları sınırın ötesinde kalmadı. IŞİD, Ankara, Suruç, Antep, İstanbul, Niğde, Diyarbakır ve pek çok kentte düzenlediği saldırılarda yüzlerce insanı katletti.

Peki…

Bu acılar yaşanırken barbarlığın para trafiği nasıl işliyordu?

IŞİD’in finans çarkları Türkiye üzerinden dönüyordu.

Gaziantep Başsavcılığı’nın 2018’de hazırladığı 21 sanıklı iddianame bu korkunç tabloyu ortaya koyuyor. Sanıkların biri Türk, ikisi Iraklı ve 18’i Suriyeli. Kara para aklamak ve terörün finansmanıyla suçlanıyorlar.

En başından anlatalım.

ABD, İKİ ŞİRKET VE BİR İSİM VERDİ

2018’de ABD, IŞİD’in Antep’ten on milyonlarca dolarlık büyük para transferlerini tespit etmişti. ABD Hazine Bakanlığı, Türkiye’de ofisler açan Suriye merkezli iki şirket ve IŞİD’in finans yöneticisi olduğu iddia edilen bir Suriye vatandaşının ismini verdi.

Şirketler; Al Khalidi Exchange ve Al Hebo Jewelry idi. ABD’liler, IŞİD finans ağını organize eden kişinin isminin Muhamad Ali Al Hebo olduğunu bildiriyor ve bu kişinin iki şirketi yönettiğini iddia ediyordu.

Gaziantep Başsavcılığı bu bilgiler üzerine soruşturma başlattı. ‘Hawala’ denilen yasadışı uluslararası para transfer sisteminde IŞİD’in bağlantısı belirlendi.

Ancak polisin tespitlerine göre: ‘Muhamad Ali Al Hebo’ olarak bildirilen isim Türkiye’de farklıydı: Mohamad Alhobo.

EN AZ 6 ŞEHİRDE OFİS AÇMIŞLAR

İddianameye göre; Al Khalidi Exchange ve Al Hebo Jewelry isimli şirketler, Suriye’de IŞİD’in kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet yürütüyor, IŞİD’in para trafiğinde kilit rol oynuyorlardı. Ayrıca örgüte malzeme ve teknoloji desteği sağlıyorlardı. İstanbul, Mersin, Antep, Urfa, İzmir ve Bursa’da yasadışı ofisleri tespit edildi. Döviz ve altın alım satımı, para transferleri yapıyorlardı. Rakka’daki örgüt yöneticileri defalarca bu şirketler üzerinden para transferi yapmıştı. 2016’da IŞİD’in finansörlerinden Fawaz Muhammed Subayr Al Rawi, Al Khalidi Exchange’in Urfa’daki ofisini kullanmıştı.

2017’de Al Hebo Jewelry, Suriye’den Türkiye’ye yüklü miktarda altın geçirerek nakde çevirmiş ve Türkiye’de hawala işi yapan kişiler üzerinden IŞİD’in uyuyan hücrelerine aktarmıştı.

ABD’nin ismini bildirdiği Mohamad Alhobo, Antep’te Alhobo Kuyumculuk isimli bir işyerinde faaliyet yürütüyordu. Bu kuyumcuya sadece 600 bin TL’lik mal stoku yapılmış, daha sonra alım ve satım çok az tutarlarda olmuştu. Operasyonda Arapça el yazısı defter ele geçirildi. Tercüme edildiğinde kara para organizatörü olduğu net olarak anlaşıldı. Türkiye, Suriye ve Irak’ta 100 milyon doları aşan bir para trafiğini yönetiyordu. Transferlerin büyük çoğunluğu IŞİD’in hâkim olduğu Meyadin, Rakka ve Musul’a gönderilmişti. Alhobo Kuyumculuk’a yapılan baskında IŞİD fotoğraf ve videoları da ele geçirildi.

HAWALADAKİ IŞİD PARASI

ABD tarafından tespit edilen iki şirketin para transferleri, Türkiye’yi örümcek ağı gibi sarmış ve Suriyelilerin yönettiği hawala sisteminde dolaşıyordu. Döviz bürosu, kuyumcu görünümünde çok sayıda kara para transfer durağı vardı. Ayrıca hiçbir ticari kaydı olmayan kişiler, Antep’te kiraladıkları küçük odalarda para transferleri yapıyordu. Hawala transfer zincirinde dolaşan paraların bir kısmı nakit kuryelerine ulaşıyor ve onlar tarafından Irak ile Suriye’ye götürülüyordu.

Antep’teki Hacı İbrahim Marketçilik, hawala merkezlerinden biriydi. Marketin vitrininde dolar işareti vardı ve asıl işini gizlemiyordu. Operasyonda ele geçirilen evrakta milyonlarca dolarlık transferlerin kayıtları vardı. Hatta ‘Hacı İbrahim Ofisi Havale’ yazılı makbuzlar basılmıştı.

Adreslere yapılan baskınlarda binlerce kimlik fotoğrafı ele geçirildi. Bu kimlikleri göstererek paralarını alıyorlardı. Suriye ve Iraklıların kişisel para transferlerinin içinde IŞİD’in nakit trafiği gizlenmişti.

IŞİD SORGUCUSUNUN TRANSFERLERİ

Para transfer zincirinde barbarlığın izlerine sık rastlanıyor. Antep Şahinbey’de bir oda kiralayarak kayıtsız para transferleri yapan Suriyeli Hüseyin Lolek’in IŞİD’e para gönderdiği tespit edildi. Hüseyin Lolek’in Suriye’nin Çömlek Köyü’ndeki adliyede IŞİD’in sorgucusu olduğu belirlendi.

Suriyeli Yahya Hanifi, Hanifi Kuyumculuk isimli bir işyeri açmış ve Türkiye, Suriye, Irak arasında para kuryeleriyle işlerini yürütüyordu. Üstelik Yahya Hanifi’nin adı, Antep’te polis memuru Hüseyin Gümüş’ün öldürülmesine karışmıştı. Bu olayda silahı temin eden IŞİD Üyesi Mehmet Fatih Alıcı yakalandığında şunları söyledi“Yahya Hanifi ile Suriye üzerinden teyitleşerek 90 bin dolar aldım.” Operasyonda Yahya Hanifi yakalanamadı.

Suriyeli Ahmet Ziya Çavuş, Türk Vatandaşlığı ile birlikte Türkçe isim almış. Antep’te Sarraflar Çavuş isimli şirketin sahibi. Aynı zamanda uluslararası bir para transfer şirketinin acentesi olarak görünüyor ama yasal transferleri çok azdı. Operasyon sırasında yapılan aramada binlerce kimlik fotoğrafı bulundu. Paravan şirketin arkasında büyük bir hawala sistemi vardı.

YUNUS DURMAZ’IN FİNANS KURYELERİ

Sanıklardan Khaled Alzoabi, gözaltına alınmasından 6 ay önce vatandaşlık almıştı. Hanif Dış Ticaret isimli bir şirket kurmuştu. İstihbarat kayıtlarında 2016 yılının başında IŞİD’in Türkiye emiri Yunus Durmaz’a finans kuryeliği yaptığı yazılmıştı. Yunus Durmaz, 2015’te Ankara Gar ve Suruç katliamlarının emrini vermişti. Diyarbakır’da HDP mitingine bombalı saldırı sırasında olay yerindeydi. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne intihar saldırısının talimatını da Yunus Durmaz vermişti. 2016’da Antep’te saklandığı eve yapılan operasyonda üzerindeki bombayı patlatarak ölmüştü. IŞİD’in para ağına yönelik operasyonda gözaltına alınan Khaled Alzoabi, Yunus Durmaz’a finans kuryeliği yaptığı iddialarını reddetti.

Bu operasyonda üç şüpheli yakalanamadı. 18 sanığın tamamı IŞİD’e para aktardıkları iddialarını reddetti. Bazıları hawala sistemiyle ilgili itiraflarda bulundu. Sanıklara terörün finansmanı ve kara para aklama suçlaması yöneltildi, 8 yıldan 18 yıla kadar hapisleri istendi. İlk operasyondan 5 ay sonra yakalanan bir numaralı sanık Mohamad Alhobo bir süre tutuklu kaldı ve daha sonra tahliye edildi. Yargılama sürüyor.

BİRGÜN – Timur SOYKAN

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.