Connect with us

GÜNCEL

Bir Bankanın hikâyesi: Likidite ve Durasyon Riski; Bankaya hücum

Yayınlanma:

|

  • SVB Financial Group, Cuma günü 2008 mali krizinden bu yana batan (fona devredilen) ABD’nin en büyük bankası oldu. Silikon Vadisi Bankası (SVB) ABD banka büyüklükleri listesinde 16. sırada yer alırken, aynı zamanda büyüklük itibariyle de en büyük ikinci batık olarak tarihe geçti.
  • SVB’nin Cuma günü çöküşü küresel mali piyasalarda ciddi bir çalkantı ve endişe yaratırken, Pazar gece geç saatlerde ağırlıklı olarak kripto para işlemlerine aracılık eden liste sıralamasında 33. büyük banka konumunda Signature Bank da kapatıldı. ABD otoriteleri, hafta sonu yaşanan türbülansı  kontrol etmek adına çaba göstermek suretiyle tüm sorunlu yapıları kontrollü bir şekilde ele alarak sistemik bir soruna sebebiyet vermemeye özen gösterdiklerini anlıyoruz. Bu bağlamda, FED ve Amerikan Hazinesi, SVB’nin tüm mevduat sahiplerinin bugün mevduatlarına erişebileceğini duyurdu. Sigortasız mevduatların da bu kapsama alınması, kapsamlı bir kurtarma anlamı taşıyor.
  • Yaşanan baş döndürücü 72 saati ya da adım adım çöküşün giden yolun ayak izlerini gelin hep birlikte analiz ederek bültenimize başlayalım. SVB’nin Cuma günü kapatılması ve bankacılık düzenleyicileri tarafından devralınmasının ardında, FED’in faiz oranlarını yükseltmesinin büyük bir payı olduğunu peşinen söylemem gerekiyor. Enflasyonla mücadele kapsamında geçen yılın başında rekor düşük seviyelerde olan politika faizini 450 baz puan yükselten FED, hâliyle krediyi ulaşımı daha da pahalı hâle getirince, risk iştahı da hızlı bir şekilde azalıyor. Bankanın birincil müşterilerinin, adından da anlaşılacağı üzere girişim odaklı borç (start-up) müşterileri olduğunun altını bir kez daha çizelim.
  • Yükselen faiz oranları, birçok yeni girişim için ilk halka arz piyasasının kapanmasına ve özel kaynak yaratmayı daha maliyetli hâle getirmesine neden olduğundan, SVB müşterileri likidite ihtiyaçlarını karşılamak adına son dönemlerde Bankadan para çekmeye başladıklarını görebiliyoruz. Aşağıdaki grafikten de açık bir şekilde görülebileceği üzere, Bankanın son güncel bilançosuna göre, mevduat tabanında kompozisyon değişikliği ve beraberinde son bir yılda azalma görüyoruz. Bunu biraz açalım… Sigortalı mevduat (bizdeki karşılığı ile sigorta mevduat fonuna tabii) (ABD’de bu rakam $250bin) yani tabana yaygın mevduat azalmaya başlarken, sigortasız (büyük mevduatlar) ise artmaya başlamış. Daha somut verilerle, sigortasız mevduatın oranı toplam içerisinde %84!
  • SVB geçen hafta müşterilerinin para çekme işlemlerini karşılamanın yollarını aramaya başlaması ile, yine aşağıda grafiken de görüleceği alım satım amaçlı portföyünde bulunan çoğunluğu da ABD Hazine tahvilinden oluşan yaklaşık 21 milyar dolarlık portföyü satıyor. Söz konusu portföy, mevcut 10 yıllık ABD Hazine getirisinin (şu anda getiri ~ %4) çok altında ve ortalama %1,79 getiri sağlıyordu. Satılan bu portföy, sermaye artırımı yoluyla doldurması gereken 1,8 milyar dolarlık bir zararı da Bankanın kabul etmesine neden oldu.
  • Akabinde, SVB Perşembe günü, fon açığını doldurmak adına 2,25 milyar dolar büyüklüğünde adi öz sermaye ve tercihli dönüştürülebilir hisse senedi satacağını duyurdu. Yatırımcılar, mevduat çekme işlemlerinin Bankayı daha da fazla sermaye arttırmaya yöneltebileceği endişesi ile hızla SVB hisselerinde satıcı konuma geçerken, SVB’nin hisse fiyatı da saatler içinde %60 düştü!
  • SVB, şirketin satışı da dâhil olmak üzere alternatif finansman bulmak için Cuma günü çabalasa da, günün ilerleyen saatlerinde Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), SVB’nin kapatıldığını ve kayyum atandığı duyurdu. Bankanın bugün açılacağı ve ‘sigortalı’ mevduat sahiplerine ödeme yapılacağını okusak da, gece geç saatlerde gelen haberlere göre, FED ve Amerikan Hazinesi, SVB’nin tüm mevduat sahiplerinin bugün mevduatlarına erişebileceğini duyurdu. ‘Sigortasız’ mevduatlara da bu imkânın sağlanması, kapsamlı bir kurtarma anlamına geliyor.
  • Şimdi işin magazin boyutunu bir kenara bırakarak, bankacı kimliğimle tesbitlerimi sıralamak isterim. Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere, pandemi süresince uygulanan ultra-gevşek para ve maliye politikalarının neden olduğu acı tablo ile bir kez daha yüzleşiyoruz. SVB’nin mevduatları ve hâliyle tahvil portföyü pandemi döneminde (!) hızla büyümüş. Mevduatlar 3 kattan fazla artarken, tahvil portföyü neredeyse 4 kat artmış. Elbette bu noktada, pandemi sonrası yaşanan kolay para döneminde (ultra-gevşek para politikaları) Amerikan bankacılık sisteminin genelinde sert bir büyüme yaşandığını göz ardı etmesek de, SVB’nin çok daha hızlı ‘koştuğunun’ altını çizmemiz gerekiyor.
  • Pekâlâ, çok hızlı büyüme kötü bir şey mi? Cevap kesinlikle hayır olsa da, SVB büyürken risk yönetimi ilkelerini göz ardı etmiş! FED faizleri kocaman adımlarla artırırken, SVB’nin risk yönetim takımı, koca bilançoyu hiç hedge etmeden (faiz riskini swaplamadan) süreci âdeta izlemiş. Kısa vadeli, tabana yaygın olmayan ve hatta büyük mevduatlarla yönelen bankanın uzun vadeli tahvil portföyünde yaşanan vade uyumsuzluğu (maturity mismatch) ve son bir senede sert artan faizler (faiz arttıkça, tahvilin fiyatı düşüyor) Bankanın alım satım amaçlı portföyün ciddi bir zarar yazmasına neden oluyor. En son tahlilde yaşanan mevduat çıkışları da bank-run (bankaya hücum) yaratınca, SVB’nin uzun vadeli tahvil portföyünde zarar kes (S/L) uygulayarak satması, sermaye açığını ortaya çıkıyor.
  • Sermaye açığını kapamak için hisse satış yoluyla sermaye artırmak istiyor ama bunu da başaramıyor. California bankacılık düzenleyicileri, 2022’nin sonunda 209 milyar dolarlık varlığa sahip olan bankanın, mudilerin tek bir günde 42 milyar dolar çekip iflas etmesiyle bankaya hücum görünce (bank-run) Cuma günü Silikon Vadisi Bankası’nı kapattı. Kaçınılmaz son bu şekilde gerçekleşiyor. Likidite/durasyon riski ve sonucunda ortaya çıkan “bankaya hücum” olgusunu birlikte büyük bir risk yönetim zafiyeti olarak okuyoruz.
  • Bu arada not etmeliyim ki, SVB’nin 48 saatten daha kısa bir sürede uçurumdan aşağıya sürüklemesi tamamen sürpriz bir durum. Neden mi dersiniz, banka için sadece bir kurum ‘sat’ tavsiyesi verirken, onlarca kurum ‘al’ hatta ‘ağırlık artır’ tavsiyesi vermiş. Dahası, ağırlık artır tavsiyesi veren kurumlar arasında, son dönemde USDTRY kuru için seçim sonrası Millet İttifakı’nın zafer durumunda 14 kur seviyesi öngören ABD’nin en büyük 4. bankası Wells Fargo da var!
  • Herkesin ortak sorusu, yaşananlar diğer bankalara sirayet edebilir mi? Acaba Lehman Brothers tarzı bir durumla mı karşı karşıyayız? Konu çok sıcak olsa da ve sorunun cevabını ‘zannetmiyorum’ olarak vermek isterim. Keza, bu defa sorun 2008 küresel mortgage krizine göre çok farklı. Yine de, bank-run kavramına göre bu riskin sıfır da olmadığının altını çizmek isterim. ABD yönetimi, 2008 tarzı bir mali krize dair çok az işaret gördüklerini söylerken, ABD Hazine Bakanı Yellen ve Beyaz Saray, ABD bankacılık sisteminin 2008 mali krizinde olduğundan daha dayanıklı olduğunu kaydetti.
  • Şimdi gelelim piyasa yansımasına. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi geçen hafta %4,6 düşerek bu yılki kazanımlarını neredeyse silerken, Wall Street’in korku göstergesi olarak bilinen VIX (CBOE Oynaklık Endeksi) son 4 ayın en yüksek seviyesine geldi. İki yıllık ABD tahvil getirisi, geride bıraktığımız haftanın son 2 iş gününde 50 baz puan geriledi! Bu hareketi çok açık bir şekilde, güvenli limana kaçış olarak da okuyabiliriz.  Yatırımcılar, SVB’nin sıkıntıya girmesi ve beraberinde ABD tahvil faizlerinin sert gerilmesi ile Cuma günü altına hücum edince, ons altın yaklaşık bir ayın en yüksek seviyesi olan 1,900 dolara kadar neredeyse yükseldi. Dijital altın, nam-ı diğer Bitcoin, her ne zaman bankacılık sektörü ile ilgili bir sorun baş gösterse (!) yükseldiğini biliyoruz. Bu minvalde bu sabah Bitcoin’in de yeniden 22bin doların üzerine çıktığını not etmemiz gerekiyor.
  • ABD tahvil faizlerinde görülen aşağı yönlü bu sert hareketi, FED’in bundan sonra aynı agresiflikte sıkılaştırma yapmasının da önüne geçeceğini düşünüyoruz. Piyasa fiyatlamasına göre, FED’den beklenen en yüksek faiz oranı da hızla %5,7 seviyesinden %5,0’e kadar geriledi. Piyasa, net bir şekilde ‘bulaşma’ riskinin FED’in hesabını etkileyebileceği sinyalini verirken, FED’in de faiz artırımlarında hızını yavaşlatmaya tekrar yöneleceğini düşünüyoruz. Yatırımcılar, FED’in bu ay sonunda faiz oranlarını 50 baz puan artıracağı neredeyse artık ihtimal de vermiyor.
  • Yeni gün başlangıcında Asya borsalarında ‘kurtarma’ haberleri ardından iyimser bir seyir görüyoruz. Hong Kong borsası %2,2 yükselirken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de %1,5 civarında yükselişler görülüyor. Tahvil faizleri ise FED’in bu nazik ortamda artık faiz artıramayacağı beklentisi ile gerilemeye devam ediyor. Yukarıda da söz ettiğim üzere, son 3 günden 2 yıllık ABD devlet tahvil getirisi yaklaşık 75 baz puan geriledi. Bu olayların gölgesinde bu haftanın en önemli verisi ABD’de Salı açıklanacak TÜFE enflasyonu olacak.

>16. Büyük Banka

Ligin en büyük 16. bankası konumundaydı.

1678684585f13b3abd74af43926d74876af2c7228a_1_1200.jpg

>Pandemi döneminde hızla büyüdü!

Pandemi süresince uygulanan ultra-gevşek para ve maliye politikalarının neden olduğu acı tablo ile bir kez daha yüzleşiyoruz. SVB’nin mevduatları ve hâliyle tahvil portföyü pandemi döneminde hızla büyümüş. Mevduatlar 3 kattan fazla, tahvil portföyü ise neredeyse 4 kat büyümüş.

1678684585032784396e2248ef6f8c55ef14aed242_2_1200.jpg

>ABD’de Batık Bankalar

Silikon Vadisi Bankası (SVB), 2008 mali krizinden bu yana batan (fona devredilen) ABD’nin en büyük bankası oldu. SVB, ABD banka büyüklükleri listesinde 16. sırada yer alırken, aynı zamanda  büyüklük itibariyle en büyük ikinci batık olarak tarihe geçti.

1678684586adf72d679bed5a56120a9244f497ef6a_3_1200.jpg

>Güvenli Limana Kaçış!

S&P500 endeksi geçen hafta %4,6 düşerek bu yılki kazanımlarını neredeyse silerken, Wall Street’in korku göstergesi VIX son 4 ayın zirvesine yükseldi. İki yıllık ABD tahvil getirisi, son 2 iş gününde 50 baz puan geriledi! Bu hareketi çok açık bir şekilde, güvenli limana kaçış olarak da okuyabiliriz.

1678684586e46560947a7c52bccdaa703e23debb30_4_1200.jpg

>Terminal Rate

Piyasa fiyatlamasına göre, FED’den beklenen en yüksek faiz oranı da hızla %5,7 seviyesinden %5,2’ye kadar geriledi. Piyasa, net bir şekilde bulaşmanın FED’in hesabını etkileyebileceğini sinyalini veriyor ve bu da muhtemelen FED’i faiz artırımlarının hızını yavaşlatmaya sevk edebilir.

167868458602775e557bbb2cec98afc27c7b60f000_5_1200.jpg

İKTİSATBANK

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Faizle Enflasyon Düşmez: Çözüm Üretimde!

Yayınlanma:

|

Nur içinde yatsın İ.Ü. SBF’de Maliye Politikası dersini Prof. Dr. Sevim GÖRGÜN hocadan alma şansını yakalamıştım. Hocamız, “İktisat Teorisi, İktisadi olayların nasıl oluştuğunu” araştırır derdi ve devam ederdi: “Günümüzde uygulanan iktisat politikalarında amaçlar genellikle, tam istihdam, fiyat istikrarı, yüksek bir büyüme, gelişme hızı ve gelir bölüşümündeki aşırı farklılıkların giderilmesidir” diye sözlerine devam ederek makro büyüklüklerin altını çizerdi.

İ.Ü. İktisat Fakültesi’nde Yüksek Lisans derslerinde Prof. Dr. Esfender KORKMAZ, Prof. Dr. İzzettin ÖNDER yine nur içinde yatsınlar Prof. Dr. Nihat FALAY ve Prof. Dr. Tülay ARIN hocalarımız da Makro denge ve önceliklere önem verirdi. İ.Ü. SBF’deki Prof. Dr. Ali Ülkü AZRAK gibi hukukçu hocalarımız da Bağımsız Hukuksal yapının ülke kalkınmasındaki ödemenin altını tekrar tekrar çizerdi…

Son yıllarda Enflasyon ile mücadele tüm önceliklerin önüne geçti. Fakat bunun da taktiksel ana aracı Faiz oranlarına kitlenip kaldı. “Talebi  daraltarak Enflasyonu kontrol altına almak” ise temel Enflasyon Politikası haline gelmiş durumda. Bu Politikanın doğruluğu ve Alternatifleri yeterince sorgulanmadı. Talep daraltmak için alım gücünün düşürülmesi, sosyal gelir dağılımı bozulması, neden değil sonuç olarak karşımıza çıkarken; özellikle son iki yıldır uygulanan sıkı para politikası İBB Başkanı İmamoğlu tutuklanması ile devam eden süreçte net sekteye uğradığı gibi ortaya çıkan sonuçları ile makro taşların henüz yerine oturmadığını, makro dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu da yaşayarak öğrenmiş olduk. İki yıllık Talebi Baskılayarak Enflasyonu düşürme stratejisinde GÜVEN ortamı oluşmadığı için, rakamlara yansıyan bir düşüş de görülmedi, TÜFE %38’e sıkışıp kaldı. Döviz Rezervlerinden çıkan 50 milyar USD üzerinde döviz dışında örneğin, %46’lara kadar düşen Ticari Kredi faiz oranının %55-60 bandına çıkması, kredilerin daralması, kredi takip ve konkordatoların artması gibi olumsuzlukların maddi kaybını henüz hesaplamaya vakit bile bulamadık.  Alınan ilk sonuçlar bile bu sürecin iyi yönetilemediği ve yıkıcı olduğunun işaretleri dolu! Yaşayarak bir kez daha öğrendik ki “sıcak para siyasi gergin ortamları sevmez“.

Benim asıl üzerinde duracağım nokta Talebi bastırarak Enflasyonu düşürme yerine “Üretimi/arzı artırarak enflasyon düşürülemez miydi?” Hangi makro ekonomi politika kısa/orta/uzun vadede daha kalıcı olurdu? Bunu üzerinde kafa yormanın faydası var diye düşünüyorum!

Teoride üretim arzını artırmak, yani arz yönlü bir politika izlemek, talebi baskılamaya göre daha sürdürülebilir ve yapıcı bir çözüm olabilir. Ancak bu yaklaşımın Türkiye gibi yapısal sorunları olan bir ülkede uygulanması zorluklarını yaşayarak öğrendik.

Talep Kısmak ya da Arz Artırmak ne gibi sonuçlar doğurur

Kriter Talep Kısma (Faiz artırımı, kredi daraltma) Arz Artırma (Üretim, yatırım, verimlilik)
Kısa vadede etkisi Hızlı etki eder Yavaş ama kalıcı etki sağlar
Büyüme üzerindeki etkisi Negatif Pozitif
İşsizlik üzerindeki etkisi Artırır Azaltabilir
Enflasyona etkisi Tüketim düşer, fiyatlar gerileyebilir Mal arzı artar, fiyatlar denge bulur
Zorluk seviyesi Daha kolay (merkez bankası kararı yeterli) Daha zor (yatırım, teşvik, teknoloji gerek)

Neden sadece arz artırılamıyor?

  1. Yatırım ortamı güvensiz: Kur belirsizliği ve enflasyon riski yatırım iştahını bastırıyor.

  2. Finansmana erişim zor: Ticari kredi faizleri çok yüksek, yüksek faiz ile orta/uzun vadede yatırım cazip değil.

  3. Girdi maliyetleri çok yüksek: Özellikle enerji, hammadde, işgücü maliyetleri benzer ülkelere göre olumsuz ayrıştı.

  4. Sanayide dışa bağımlılık yüksek: Üretim artışı döviz ihtiyacını artırıyor, girdi maliyetlerinde ciddi artış var. Baskılanan kur ortamında İhracat Döviz Dönüşüm kur desteği (%2 ile başlayıp %3 ile devam eden) yetersiz kaldı. İhracatçıların rekabet koşulları ağırlaştı.

  5. Yapısal reformlar eksik: Verimliliği artıracak, hukuk, eğitim, tarım ve sanayi politikaları sınırlı.

Peki Arz Artırma Yoluyla Enflasyon Nasıl Düşürülür?

  1. Verimlilik Artışı: Dijitalleşme, otomasyon, enerji verimliliği yatırımları

  2. Yatırım Teşvikleri : Sanayi bölgeleri, ihracat odaklı üretim teşvikleri

  3. Tarım Reformları: Gıda fiyatları üzerinde doğrudan etkili

  4. Lojistik ve Enerji Maliyeti Düşüşü: Ulaştırma ve enerji altyapı yatırımları

  5. İstihdam ve Teknoloji Yatırımları: Uzun vadede üretim kapasitesini artırır

Özetlemek gerekirse; Türkiye’de kısa vadeli enflasyonla mücadelede talep daraltıcı politikalar etkili olabilir ancak orta-uzun vadede enflasyonu kalıcı biçimde düşürmenin yolu arzı artırmaktan geçer. Bu da ancak yatırım, üretim, verimlilik ve kurumsal reformlarla mümkündür. Yoksa sadece Talebi daraltalım stratejisi uygulanır ise Vatandaş ürün almasın, Esnaf ürün satamasın, Sanayici üretmesin sonucu elimizde kalır ki henüz bunun ekonomi ve sosyal alandaki sonuçları hakkında oluşacak sorunları kimse dillendirmiyor. Sonucun İflaslar, İşsizlik, batan krediler, kriminal ortamın oluşması gibi liste uzatılabilir. Tahmin etmek için de ekonomist ya da kahin olmak gerekmiyor! Klasik söylem olacak ama aynı yöntemleri deneyerek farklı sonuçlar beklenmeyeceği için yeterince deneyim edinmedik mi?

Erol TAŞDELEN-Ekonomist        www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

İstanbul ve Deprem Gerçeği!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bilinen en eski yıkıcı deprem, 1509’da meydana gelen 7,2 şiddetinde olduğu tahmin edilen Büyük İstanbul Depremi’dir

197 yıl sonra, 22.05.1706 tarihinde, Çınarcık havzasında, 17 km derinlikte, 7,4 şiddetinde büyük bir deprem daha meydana gelmiştir

177 yıl sonra, 10.07.1894 tarihinde yine İzmit Körfezi’nde 7,0 şiddetinde deprem olmuştur

18 yıl sonra(1912) Marmara’da 7 üzeri şiddette bir deprem daha olmuştur. Şarköy-merkezli, 7,4 şiddetindeki deprem hasara yol açmıştır

23 yıl sonra, 04.01.1935’te, Marmara Adaları-Erdek Merkezli, 15 km derinlikte 6,4 şiddetinde deprem olmuştur.

64 yıl sonra, 17.08.1999’da Gölcük Merkezli 7,6 şiddetindeki deprem hem İzmit körfezinde hem de İstanbul’da büyük hasara yol açmıştır

20 yıl sonra, 26.09.2019’da Silivri’de 5,8 büyüklüğünde gerçekleşen deprem, yerin 7,0 km altında gerçekleşmiştir.

Aradan 5,5 yıl daha geçtikten sonra; dün, 23 Nisan 2025’te yine Silivri açıklarında, 6,9 km derinlikte 6,2 şiddetinde orta şiddetli bir deprem meydana gelmiştir.

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu( https://www.usgs.gov/ )’undan derlenen geçmiş ve güncel deprem verilerini yapay-zeka destekli olarak eğitip gelecek projeksiyonu çıkardığımızda ortaya çıkan bazı çarpıcı sonuçları paylaşmak isterim:

1509 İstanbul Depremi’nden bu tarafa 516 yıllık verileri yapay-zeka destekli analiz ettiğimizde, Marmara Fay Hattı’nda 86 yılda bir büyük bir deprem (Mw ≥ 6.0) meydana gelme olasılığı olduğunu görüyoruz.

İstanbul’da önümüzdeki 100 yıl içinde, 2125 yılına kadar 2-3 büyük deprem daha yaşanabilecektir. Geçmişteki veriler göstermektedir ki Silivri’de 5,5-6,5 şiddetinde yaşanan ardışık ara depremler büyük depremin olma ihtimalini bilimsel olarak ötelemiştir.

Silivri’de 2019’da ve dün gerçekleşen depremler sonrasında Marmara Fay Hattı önemli bir birikmiş enerjiyi açığa çıkmıştır. Historik verilere bakıldığında, bölgenin önümüzdeki 20 yıl boyunca 7 ve üzeri şiddette bir deprem üretebilme olasılığı zayıflamıştır. Bunun tek istisnası, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda olabilecek 7,5-8,0 seviyesinde büyük bir depremin Marmara fay Hattına enerji aktarması ve tetiklemesi olacaktır. Dünkü deprem %50 daha uzun sürseydi ve şiddeti 6,5 üzeri olsaydı, ciddi yıkımlar görülebilirdi. Tam sınırda kalmıştır.

Önümüzdeki günlerde 6,7 şiddetinde bir deprem gerçekleşirse, yıkım gücü dün yaşadığımız 6,2 depremine göre 3,5 kat daha fazla olacaktır. Yere ne kadar yakın olursa yıkıcı etkisi, yere ne kadar uzak olursa etkilediği çap o kadar büyük olacaktır.

10 katlı bir binada, yaşanılacak 7,0 şiddetindeki bir sarsıntıda, binanın üst katlarında yaklaşık 6 cm’lik yatay hareket beklenirken, eğer bir gökdelenin 40’ıncı katındaysanız, maruz kalacağınız yataydaki salınım 1m’ye ulaşacaktır.

Zeminin ve binanın sağlam olması sizin depremdeki salınımızı değiştirmez. Yaşadığınız binadaki kat sayısı ne kadar azsa o kadar huzurlu olursunuz!

7,0 büyüklük, 6,2’ye göre 22 kat daha fazla enerji açığa çıkarır

Akın ARSLAN

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Burgan Bank’tan yılın ilk çeyreğinde 552,9 milyon lira net kar

Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, “Önümüzdeki dönemde de müşteri deneyimini sürekli geliştirerek, sürdürülebilir ve karlı büyüme stratejimize sadık kalmaya devam edeceğiz” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Burgan Bank, finansal büyümesine devam ederek 2025’in ilk 3 ayında 552,9 milyon lira net kar elde ettiğini duyurdu.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, Burgan Bank, yılın ilk çeyreğindeki finansal sonuçlarını paylaştı.

Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesini destekleyen ve istihdam fırsatı yaratan stratejik sektörlere odaklanan Burgan Bank, bu dönemde ekonomiye toplam 98,9 milyar lira kredi desteği sağladı. Toplam aktif büyüklüğünü 139,6 milyar lira seviyesine çıkaran bankanın konsolide sermaye yeterlilik oranı, sektör ortalamasının üzerinde bir performansla yüzde 18,3 olarak gerçekleşti.

552,9 milyon lira net kar elde eden Burgan Bank’ın kurumsal ve ticari bankacılık alanında sunduğu finansman desteği, 83 milyar liraya ulaştı. Bu kaynağın 59 milyar lirası nakit kredi, 24 milyar lirası ise gayri nakit kredi olarak sağlandı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, 2025’e güçlü bir başlangıç yaptıklarını, sağlam bilanço yapısı, etkin risk yönetimi anlayışı ve dijital bankacılık yatırımlarına hız kesmeden devam eden stratejileriyle bu dönemde büyümelerini sürdürdüklerini belirtti.

Dinamik ve çevik bir anlayışla bilançolarını etkin şekilde yöneterek, müşteri ihtiyaçlarına hızlı çözümler üretmeyi önceliklendirdiklerini kaydeden Dinç, nakit yönetimi ve dış ticaret hizmetlerinde sundukları yenilikçi çözümlerle toplam tahsilat hacmini güçlendirdiklerine değindi.

SGK tahsilatlarında yüzde 49, tahsil çek hacminde ise yüzde 31 büyüme sağladıklarını aktaran Dinç, ‘Grup bankalarımızla oluşturduğumuz güçlü sinerji ve sunduğumuz kaliteli hizmetin katkısıyla dış ticaret hacmimizi ilk çeyrek sonu itibarıyla 827 milyon dolara yükselttik. Kurumsal ve ticari bankacılık bünyesinde hayata geçirdiğimiz faktoring işlemleriyle KOBİ segmentindeki müşterilerimizin finansal ihtiyaçlarını karşılamaya başladık. Büyüyen ve güçlenen satış ekibimizle yeni ödeme ve tahsilat altyapılarına ilişkin teknoloji yatırımlarımız, müşterilerimizin faktoring kullanımını artırmaya devam ediyor. Faktoring alanında büyümeyi sürdüreceğiz.’

– ‘Müşteri sayımız yüzde 11 arttı’

Dinç, ‘ON Dijital Bankacılık’ tarafında büyümeye hız kesmeden devam ettiklerini, daha basit ve yalın bir tasarımla yeniledikleri ‘ON Dijital’ uygulamasının müşterilerden beğeni aldığını, müşterilerin en sık kullandıkları fonksiyonlarla uygulama ekranını kolayca kişiselleştirebildiğini, işlemlerini daha hızlı ve pratik hale getirebildiğini, tüm hisse ve fon hesaplarındaki varlıklarını ve varlıklarındaki gelişimleri tek ekran üzerinden görüntüleyebildiğini aktardı.

Müşteri sayılarının geçen yıl sonuna göre yüzde 11 artışla 1,17 milyon seviyesine ulaştığına değinen Dinç, ‘Uzaktan müşteri edinimi alanında pazar payımızı mart ayı itibarıyla yüzde 8,08’e taşıyarak sektör ortalamasının üzerinde bir performans gösterdik. Bir yıl gibi kısa bir sürede hayata geçirdiğimiz ve her ay 1500 liraya kadar nakit iade sağlayan, yıllık kart ücreti olmayan kredi kartımızla, müşterilerimizin ihtiyaç duydukları her an yanlarında olmayı sürdürüyoruz.’ değerlendirmesinde bulundu.

Birikim yönetimi iş kolunda, yatırım fonu çeşitliliklerini artırarak anlaşmalı portföy yönetim şirketi sayılarını 19’a yükselttiklerini aktaran Dinç, şunları kaydetti:

‘Kurumsal web sitemize eklediğimiz ‘Fon Getirileri’ alanıyla müşterilerimize yatırım fonları arasında karşılaştırmalı analiz imkanı sunduk. Böylece, yatırım danışmanlığı hizmetlerimizi daha şeffaf ve erişilebilir hale getirdik. Önümüzdeki dönemde de ürün ve hizmet portföyümüzü müşterilerin yatırım stratejilerine yön verecek şekilde zenginleştirmeye, kullanıcı dostu, dijital çözümler sunmaya devam edeceğiz.’

Dinç, sigortada 2024’te başlattıkları stratejik dönüşüm ve güçlendirdikleri organizasyon yapıları sayesinde faaliyetlerine hız kazandırdıklarını, müşteri odaklı hizmet anlayışları ve dijitalleşme vizyonuyla geliştirdikleri ürün ve hizmetler sayesinde sigorta komisyon gelirlerini, geçen yılın aynı dönemine göre 5,4 kat artırdıklarını bildirdi.

Dinç, şöyle devam etti:

‘Toplam işlem hacminde sektörde ilk 10, işlem adedi toplamında ilk 5 şirket içinde yer aldığımız leasing tarafında, aktif büyüklüğümüzü yılın ilk çeyreğinde yüzde 5 artırarak 14,5 milyar liraya çıkardık. 50-100 bin dolar aralığındaki işlemlerde elde ettiğimiz yüzde 12,9 pazar payıyla sektörde ilk 3 şirket arasında yerimizi koruduk. Filo kiralama iş kolunda gerçekleştirdiğimiz, dijital çözümlere odaklanan stratejik işbirlikleriyle müşterilerimize daha da fazla değer yaratıyoruz. IoT ve yapay zeka teknolojileriyle desteklenen, veriye dayalı filo yönetim altyapısıyla sunduğumuz çözümler sayesinde kiradaki araç sayımızı bir önceki yıl sonuna göre yüzde 6 oranında artırdık. Toplam araç parkımızın yatırım değeri ise 6,3 milyar liraya ulaştı. Gelişmiş veri analitiği, sürücü davranış analizi, erken arıza tespiti ve çevreci sürüş raporları gibi fonksiyonlarla desteklenen ‘CAN Bus’ tabanlı telematik çözümlerle müşterilerimize daha kontrollü, verimli ve sürdürülebilir filo operasyonları sunmaya başladık. Bu sayede, araçların ikinci el değerinin korunmasına da önemli katkı sağlıyoruz.’

Bu başarıların arkasında, çalışanların özverili katkısı, müşterilere sundukları yüksek kaliteli hizmet anlayışı ve teknolojik dönüşüm yatırımlarının yer aldığını aktaran Dinç, ‘Önümüzdeki dönemde de müşteri deneyimini sürekli geliştirerek, sürdürülebilir ve karlı büyüme stratejimize sadık kalmaya devam edeceğiz.’ değerlendirmesini yaptı.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.