Connect with us

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Biyokütle Enerjisine Dayalı Elektrik Üretimi Başvurularının Teknik Değerlendirmesine Dair Yönetmelik Yayımlandı

Yayınlanma:

|

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Biyokütle Enerjisine Dayalı Elektrik Üretimi Başvurularının Teknik Değerlendirmesine Dair Yönetmeliği, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Biyokütle kaynaklarına dayalı elektrik üretim santrallerinin (BES) kurulmasına yönelik başvurular ile kurulu güç değişikliği, modernizasyon, yenileme yatırımları ve kullanılan/kullanılması planlanan biyokütle kaynak türlerine ilişkin tadil başvurularının teknik değerlendirmesinin yapılabilmesi için başvuru sahibi tarafından düzenlenen bilgi ve belgelerin tamamı ile Genel Müdürlüğe başvuruda bulunulması gerekiyor.

Önlisans veya üretim lisansı başvuruları için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliği (LÜY) kapsamında yapılan lisanssız üretim başvuruları için ise ilgili şebeke işletmecisi tarafından kontrolleri yapılarak evrakın Genel Müdürlüğe gönderilmesi gerekiyor. Genel Müdürlük tarafından teknik değerlendirmesi uygun bulunan tesislere istinaden alınan her türlü kararlar, EPDK veya ilgili şebeke işletmecisi tarafından karar tarihinden itibaren en geç 30 iş günü içerisinde Genel Müdürlüğe bildirilecek.

Biyokütle Enerjisine Dayalı Elektrik Üretimi Başvurularının Teknik Değerlendirmesine Dair Yönetmelik için bu linke tıklayınız

Okumaya devam et

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Selin vurduğu milyonluk güneş panelleri kağıt gibi dağıldı

Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde etkili olan sağanak yağış sonrası oluşan selde milyonluk güneş panelleri kağıt gibi dağıldı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Malatya’da hafta başı başlayarak etkisini aralıklarla sürdüren sağanak yağış kentin bir çok noktasında sele dönüştü. Yeşilyurt ilçesi Gözene Mahallesi yaşayan Gazi Öztop’a ait Sultansuyu çayı üzerinde bulunan tesis de selden etkilenirken, milyonluk paneller kağıt gibi dağıldı.

Yedi ay önce alınan kredi desteğiyle 30 dönümlük bir alan üzerine inşa edilen yaklaşık 3,5 milyon maliyetli güneş panellerinin sel de büyük zarar gördüğünü aktaran Gazi Özpolat, mağdur olduklarını belirterek yetkililerden yardım istedi.

“Önce deprem sonra sel vurdu”

Panellerin henüz kullanmadan selden etkilendiğini ifade eden Özpolat, ”Panelleri geçen yıl kurmuştuk henüz sulamaya başlamadan sel felaketiyle karşı karşıya kaldık. Zararımızın devletimizin tarafından karşılanmasını istiyoruz. Panelleri yaklaşık 700 dönüm bahçemizi sulama için geçen yıl kredi çekerek faaliyete geçirdik. Doğanşehir’de patlayan sulama kanalı sele neden oldu selde panelleri bu hale getirdi. Zararımız büyük yetkililerden yardım bekliyoruz” diye konuştu.

MALATYA’NIN YEŞİLYURT İLÇESİNDE ETKİLİ OLAN SAĞANAK YAĞIŞ SONRASI OLUŞAN SELDE MİLYONLUK GÜNEŞ PANELLERİ KAĞIT GİBİ DAĞILDI.

Hasan Eryılmaz

Okumaya devam et

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

SAĞLIKLI YAŞAM TRENDİ PANDEMİ İLE BİRLİKTE ZİRVEYE ÇIKTI

Yayınlanma:

|

Yazan:

Sağlıklı yaşam trendi fonksiyonel gıda pazarını besleyen en önemli itici güç olmaya devam ediyor. Daha sağlıklı ve uzun bir yaşam beklentisi ile bu ürünlere artan talep 2022 yılında Türkiye’deki fonksiyonel gıda pazarını yüzde 23,8’lik artışla 7,7 milyar liraya taşıdı. Karma Grup Satış ve Pazarlama Koordinatörü Sinem Bahçekapılı, son yıllarda beslenme kaynaklı kronik hastalıkların artması, tüketicilerin bilinçlenmesi ve özellikle Covid-19 ile birlikte daha sağlıklı bir yaşam tarzına olan yönelimin fonksiyonel gıdalara ilgiyi artırdığını belirtti.

Fonksiyonel gıdalar; temel beslenme gereksinimlerini karşılarken hastalıklardan koruyan, insan sağlığını iyileştirmede ve hastalıkların önlenmesinde etkili, çeşitli biyoaktif bileşenler içeren gıdalar olarak tanımlanıyor. Doğal beta karoten kaynağı havuç, likopen zengini antioksidan domates, beta glukan zengini yulaf, omega 3 yağ asitleri içeren keten tohumu, ülkemizde de çok sevilen çay, yoğurt, ayran, kefir, peynir gibi süt ürünleri ve sağlık açısından faydalı daha pek çok besini fonksiyonel gıdalara örnek olarak vermek mümkün.

Bağırsak sağlığına olumlu etkiler yapan probiyotikler ve prebiyotikler de fonksiyonel gıdalar arasında önemli bir yere sahip. Son yıllarda market raflarında sıkça gördüğümüz; probiyotik yoğurtlar, glutensiz gıdalar, meyveli ve kuru yemişli barlar, omega 3 ile zenginleştirilmiş süt, yumurta ya da iyotlu tuz, sodyumu azaltılmış tuz da aslında birer fonksiyonel gıda… Türkiye’de en çok tüketilen fonksiyonel gıdalarda süt ürünleri başı çekiyor.

Gıda, içecek, ambalaj, kozmetik gibi sektörlere özel eğitimler ve danışmanlık hizmeti sunan Karma Grup’un Satış ve Pazarlama Koordinatörü Sinem Bahçekapılı, son yıllarda gıda sektöründe önemli bir yeri olan fonksiyonel gıdaların ülkemizde yükseliş trendinde olduğunu belirterek, 2022 yılında yüzde 23,8’lik büyüme ile 7,7 milyar liralık bir pazara ulaştığını söyledi. Bahçekapılı, geleceğin gıdaları olarak nitelenen fonksiyonel gıdalara olan ilgi ve talepteki artışla ilgili şunları söyledi: “Beslenmenin günlük temel besin ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde, sağlık üzerinde doğrudan etkili olduğu biliniyor. Hipokrat’ın “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” sözü günümüzde de geçerliliğini koruyor. Beslenme kaynaklı kanser, kalp ve damar hastalıkları, diyabet, obezite gibi kronik hastalıkların artması, tüketicilerin gıda tercihleri ve sağlık üzerine etkileri hakkında daha çok bilinçlenmeleri, insanların daha sağlıklı ve uzun bir yaşam beklentisinde olmalarını fonksiyonel gıdalara olan ilgi ve talebin artışındaki en önemli nedenler olarak sayabiliriz. Özellikle Covid-19 pandemisiyle birlikte insanlar daha sağlıklı ve doğal beslenmek istiyor. Hastalıklardan korunma ve bağışıklık sistemini güçlendirmede sağlık üzerindeki etkisi bilimsel olarak kanıtlanan fonksiyonel gıdaların tüketimi dünyada ve ülkemizde artmaya devam ediyor”.

Fonksiyonel gıda kavramının ilk olarak 1980’li yıllarda Japonya’da ortaya çıktığını kaydeden Karma Grup Satış ve Pazarlama Koordinatörü Sinem Bahçekapılı, “Japonya, ABD ve Avrupa pazarlarında fonksiyonel gıda üretimi hızla gelişen bir görünüme sahip. Global ölçekte toplam satışların yüzde 90’ından fazlası bu üç ülkede gerçekleşiyor. Gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda Türkiye’de fonksiyonel gıda pazarı büyüklüğü sınırlı kalsa da son yıllarda sağlıklı yaşam ve beslenme konusunda artan farkındalık, önümüzdeki döneme yönelik büyüme beklentilerini yukarıya taşıyor. Özellikle gençler, yaşam kalitesini artıran fonksiyonel gıdalara karşı daha duyarlı” şeklinde konuştu.

Okumaya devam et

GÜNCEL

DİDE ÖZDİKMEN: “SU KRİZİ İLE MÜCADELEDE ETKİLİ VE ENTEGRE ÇÖZÜMLER ŞART”

Özdikmen: “Su krizi ile mücadelede yeni kaynaklardan ziyade mevcut kaynaklar etkin kullanılmalı; kayıp kaçaklar önlenmeli”

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yağışların beklendiği gibi gerçekleşmemesi sonucu “kuraklık ve su tasarrufu” gündemdeki önemli konular arasında ilk sıralarda yerini aldı. Uzmanlar, su kaynaklarının korunması yanında yeni su kaynaklarının entegre bir sistemle planlanmasının zaruri hale geldiğini belirtiyor.

Türkiye’nin toplam kullanılabilir yeraltı ve yerüstü potansiyeli 112 milyar metreküp ve kişi başına düşen su potansiyelinin yılda kişi başına 1500 metre küp olduğunu hatırlatan uzmanlar, rakamlara bakıldığında su tasarrufunun ne denli gerekli olduğunun da göründüğünü söylüyor.

Bu alanda önemli çalışmalara imza atan ALTER Uluslararası Mühendislik ve Müşavirlik’in Yönetici Ortağı Dide Özdikmen, su krizi ile mücadelede etkili ve entegre çözümlerin gerekliliğine işaret ederek, alınması gereken tedbirleri ve yapılması gerekenleri anlattı…

Gelir getirmeyen suyun azaltılması, havza bazlı planlamalarla kaynakların korunması ve atık suların yeniden kullanılması ile suyun miktar ve kalite açısından takip edilmesinin önemine değinen Özdikmen, şu bilgileri verdi:

“Bilindiği gibi kuraklık artıyor, barajlardaki doluluk oranları gittikçe azalıyor. ALTER olarak hazırladığımız havza bazlı kuraklık master planları da gösteriyor ki önümüzdeki senelerde süreç daha da sıkıntılı bir hale gelecek ve ani bir çözüm de mümkün görünmüyor. Dolayısıyla kuraklık konusunda tedbirler ve eylem planlarına geçmemiz, farkındalık yaratmamız gerekiyor. Eskiden dağıtım sistemlerinde barajların yapılması, ana isale hatları ile belediyelere içme suyu tedariki ve temini ön sıralardayken, şimdi temin edilen suyun dağıtım şebekesinde optimum şekilde kullanılması önemli. Yani eskisi gibi kaynağın bulunması, büyük yatırımlarla o kaynağın depolanması ve suyu tüketicilere ulaştırılmasındansa, şu anda mevcutta ulaştırılan suyun, kayıp kaçakları en aza indirgeyerek son tüketiciye teslim edilmesi noktasında çalışmalar büyük önem taşıyor.”

“Yeni kaynaklardan ziyade mevcut kaynaklar efektif kullanılmalı”

Yerel idarelerin bu konudaki farkındalığının ve projelerinin de arttığını ifade eden Özdikmen, “Zaten mevcutta iletilen bir suyumuz var. Ancak belediyelerde hem idari hem fiziki kayıp kaçaklar çok yüksek oranda… 50 yıldır faaliyet gösteren ve gelir getirmeyen suyun azaltılması konusunda entegre çözümler sunan bir firma olarak 26 havzadan oluşan ülkemizde, yaklaşık 7 – 8 havzanın master plan çalışmasını biz yaptık ve şu an havzalarımız ne durumda, kaynaklarımız ne durumda, efektif kullanılması gereken yerüstü ve yeraltı sularımız ne durumda biliyoruz. Bunları bilen bir mühendislik firması olarak diyoruz ki, zaten kaynaklarda sıkıntı olduğu için yeni kaynaklardan ziyade mevcut kaynaklarımızı düzgün kullanalım, farkındalık yaratalım ve kayıp kaçağı en aza indirgeyelim” dedi.

Kayıp kaçakları en aza indirgemek için ne yapmalı?

Eskiyen alt yapı sistemi, mevcut şebekenin bilinmemesi, coğrafi bilgi sisteminde verilerin düzenli olarak aktarılmamış olması, bir hidrolik modelin şehir bazlı, ana boyuta bakılarak yapılmamış olması, belediye basınç katlarının düzgün ayrılmamış olması gibi nedenlerden ötürü fiziki kayıp kaçakların yaşandığını söyleyen Özdikmen, “8 Mayıs 2014 tarihinde bir yönetmelik çıktı ve tüm ilgili belediyelere dağıtıldı. Bu yönetmelik çok açık bir şekilde diyor ki, belediyelerin kullandıkları gelir getirmeyen suyu yaklaşık yüzde 17 civarına düşürmeleri gerekiyor ki bu bazen yüzde 50’ler, 75’ler oranında… Bazı belediyelerimiz bu konuda farkındalık sahibi, çok büyük adımlar attı, 20 senedir çok iyi sistemler ortaya koyuyorlar ancak hala yapılması gereken çalışmalar var” dedi.

“Su ölçülemediğinde ne kadar kayıp kaçak olduğunun da bilinmesi mümkün olmaz”

Ölçülebilirliğin önemine de işaret eden Özdikmen, suyun ölçülemediğinde ne kadar kayıp kaçak olduğunun da bilinemeyeceğini ve çözüm noktasında eksiklik yaşanacağını ifade etti. Ölçülebilir alt bölgeler oluşturularak scada denilen izleme sistemine entegrasyonun yapılması gerektiğinin altını çizen Özdikmen, “ Zamanla yarışıyoruz ancak bunu yaparken bazen planlaması ve master planlaması çok önemli olan konularda hemen bir inşaata girmeyi ya da altyapı tam hazırlanmadan hızlı tedbirler almayı öngörüyoruz. Ne yazık ki su ve çevre konularında hızlı ve anlık çözümler yok. Düzgün planlama yapmadığımız takdirde hem yatırım maliyeti çok fazla oluyor hem de kısa vadeli çözümler uzun vadede daha büyük problemleri beraberinde getiriyor. Bizim tavsiyemiz öncelikle belediyelerin, kamu kuruluşlarının, idarelerin özellikle su kayıp kaçakları konusunda bir mühendislik müşavirlik hizmeti alarak problemleri ve altyapıyı tespit etmeleri, mevcut altyapının haritalara işlenmesi, modellerinin yapılması, basınç katlarının ve alt bölgelerin oluşturulması, alınacak tedbirlerin belirlenmesinden sonra önceliklendirerek yatırım planlarına geçilmesidir” dedi.

Kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yapılmadan, yapılacak yatırımların önceliklendirilmesi düşünülmeden, mali ve teknik fizibilitesine bakılmadan altyapı konusunda inşaatlara başlandığı zaman çözümlemelerin yetersiz kaldığını belirten Özdikmen, kuraklık sıkıntısının günübirlik çözülebilecek bir yöntem olmadığının ve bu sebeple mevcut kaynakların iyi yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi.

 

Okumaya devam et

KATEGORİLER

ALTIN – DÖVİZ

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www paravitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 - Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.