CGTN, Astana’da düzenlenen ikinci Çin-Orta Asya Zirvesi’yle ilgili Çin ve beş Orta Asya ülkesinin Ebedî İyi Komşuluk ve Dostane İş Birliği Anlaşması’nı imzalamasının önemini vurgulayan, ortak kalkınmayı ve bölgesel iş birliğini teşvik etmek amacıyla Kuşak ve Yol Girişimi aracılığıyla aralarındaki ortaklıkları güçlendirmeye yönelik ortak taahhüde dikkat çeken bir makale yayımladı.
Tarihte ilk defa, bir Orta Asya ülkesi Çin-Orta Asya Zirvesi’ne ev sahipliği yaparken Çin ve beş Orta Asya ülkesinin liderleri salı günü Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen ikinci zirve için bir araya geldi.
Altı ülkenin zirvede Ebedî İyi Komşuluk ve Dostane İş Birliği Anlaşması’na imza atması yeni bir dönüm noktası oldu.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping açılış konuşmasında anlaşmanın amacının ülkeler arasındaki ebedî dostluk ilkesini hukuki bir zemine oturtarak güvence altına almak olduğunu belirtti.
Başkan Xi Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan cumhurbaşkanlarının katıldığı zirveye değinerek “Bu anlaşma bugün için bir dönüm noktası, yarın içinse bir temel taşı.” diye belirtti.
Çin-Orta Asya Ruhunu Yaşatmak
Başkan Xi salı günü yüksek nitelikli kalkınma sayesinde ortak modernleşme arayışına yönelik karşılıklı saygı, karşılıklı güven, karşılıklı çıkar ve karşılıklı yardımlaşma ilkelerini simgeleyen Çin-Orta Asya Ruhunu övdü.
Çin, bir Çin-Orta Asya Mekanizması kurulmasını 2020’de teklif etti. 2022’de aralarındaki diplomatik ilişkilerin 30. yıl dönümünü kutlamak için düzenlenen sanal zirvede, ülkeler mekanizmanın devlet başkanları düzeyine yükseltilmesi teklifinde bulundu.
Bu teklif Çin’in kuzeybatısındaki Xi’an şehrinde düzenlenen ilk Çin-Orta Asya Zirvesi’yle 2023’te hayata geçirildi. Liderler, bu üst düzey toplantının iki yılda bir Çin ve Orta Asya Ülkeleri arasında dönüşümlü olarak yapılmasını kararlaştırdı.
İki yılın ardından, birinci zirvede varılan mutabakatın her alanda hayata geçirildiğini belirten Başkan Xi, iş birliği yolunun istikrarlı bir şekilde genişlediğini ve dostluğun her zamankinden daha güçlü filizlendiğini ekledi.
CGTN’nin yakın zamanda yaptığı bir ankete göre katılımcıların %90’ı Çin-Orta Asya Mekanizması’nın çekişmeyle veya rekabetle ilgili olmadığını, iki taraf için de istikrar, kalkınma ve geleceğe odaklanan iş birliği arayışı için kurulan bir çerçeve olduğunu düşünüyor.
Çin bugüne dek geniş kapsamlı stratejik ortaklıklar kurdu, Kuşak ve Yol iş birliği belgeleri imzaladı ve ortak bir geleceği paylaşan bir topluluk inşa etme vizyonunu ikili ilişkiler düzeyinde beş Orta Asya ülkesinin tümüyle hayata geçirdi.
Çin-Orta Asya Mekanizması Genel Sekreteri Sun Weidong bunun, yüksek düzeyli stratejik karşılıklı güveni ve karşılıklı yarar sağlayan iş birliğini derinleştirme konusundaki kararlılığı her yönüyle gözler önüne serdiğini ifade etti.
Kuşak ve Yol Girişimi’nin sağladığı yüksek nitelikli kalkınma
Başkan Xi Astana zirvesinde ülkelere Çin-Orta Asya Ruhu doğrultusunda hareket etme, yepyeni bir enerjiyle ve daha pratik önlemlerle iş birliğini pekiştirme, Kuşak ve Yol Girişimi’nin (BRI) sağladığı yüksek nitelikli kalkınmayı teşvik etme ve bölge için ortak bir geleceği paylaşan bir topluluk inşa etme amacı doğrultusunda hızla ilerleme çağrısında bulundu.
Başkan Xi, Kuşak ve Yol Girişimi’nin temel unsurlarından biri olan İpek Yolu Ekonomik Kuşağı’nı ortaklaşa inşa etme hayalini ilk kez 2013’te Kazakistan’ın başkentinde açıklamıştı.
Çin ve bölge ülkeleri bu girişim sayesinde ticaret, dijital ekonomi ve bağlanabilirlik alanlarında güçlü iş birliklerine imza attı. Çin, bölgenin en büyük ticaret ortağı ve önemli bir yatırım kaynağı oldu. Gümrükler Genel Müdürlüğü verilerine göre Çin-Orta Asya arasındaki ticaret hacmi 2024’te rekor seviyeyle 94,8 milyar dolara ulaştı; Çin’in bölgeye yaptığı toplam yatırım ise 30 milyar doları aştı.
CGTN anketine göre katılımcıların %92,4’ü Kuşak ve Yol Girişimi’nin Çin ve Orta Asya arasındaki yüksek düzeyli iş birliğini destekleyen, kamu yararına hizmet eden önemli bir uluslararası proje olduğunu kabul ediyor.
Başkan Xi salı günü Çin ve Orta Asya ülkelerine aralarındaki iş birliği çerçevesini daha sonuç odaklı, verimli ve fazlasıyla entegre hâle getirmek amacıyla optimize etme çağrısında bulundu.
İş birliğinde ticareti kolaylaştırmaya, endüstri yatırımlarına, bağlantısallığa, yeşil madenciliğe, tarımda modernleşmeye ve personel değişimine odaklanmak ve daha fazla projeyi hayata geçirmek konularında çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Başkan Xi, söz konusu iş birliğini teşvik etmek amacıyla Çin’in yoksullukla mücadeleye, eğitim alanında değişim programlarına, çölleşmeyi önlenme ve kontrol etmeye odaklanan üç iş birliği merkezinin yanı sıra ticareti kolaylaştırmaya yönelik bir iş birliği platformu kuracağını duyurdu.
Liaoning Üniversitesi’nin Rusya, Doğu Avrupa ve Orta Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi Müdürü Cui Zheng, CGTN’de yayımlanan bir görüş yazısında şu anki uluslararası ortam ışığında iş birliği modelinin önemini vurguladı.
Cui, yükselişteki korumacılığın damga vurduğu bir küresel ortamda Çin-Orta Asya ortaklığının bağımsızlığa saygı gösteren, karşılıklı çıkarı gözeten ve Küresel Güney’in sesini güçlendiren yeni bir diplomatik iş birliği modelini temsil ettiğini dile getirdi.
Eczacıbaşı’nın anlamlı bulduğum Uydurukçaya Son kampanyası, dilimiz üzerindeki bilinçsiz tercihlerimizi sorgulamamıza vesile oluyor. Kampanyayı gördüğümde, daha önce yazdığım bir yazıyı hatırladım. Katıldığım etkinliklerde ve konuşmalarda, Türkçe yerine İngilizce kelimelerin gereksiz şekilde tercih edildiğini sıkça fark ediyorum. Gelin, bu konuyu biraz daha yakından inceleyelim.
🧠 Beynimizin ilginç bir özelliği var: Anadilimiz ve öğrendiğimiz yabancı dil, beynimizin farklı bölgelerinde işleniyor. Bu durum, dilin duygusal boyutunu anlamamıza da ışık tutuyor. Çünkü güçlü duygularımızı ifade ederken ve duygusal bağlantılar kurarken genellikle anadilimize yöneliriz. Hatta rüyalarımızı bile bu nedenle anadilimizde görürüz. Yabancı bir dil kullanmak, anlamı çözme sürecini yavaşlatabilir ve daha fazla zihinsel çaba gerektirebilir. Bu da beynimizin çalışma belleğini aşırı yükleyerek dikkati dağıtabilir.
💎 Bu yalnızca bireysel iletişim için değil, aynı zamanda iş dünyasında da dikkate alınması gereken önemli bir detaydır. Bir diğer önemli nokta ise duygusal bağ kurma ve ikna üzerindeki etkisidir. Anadilimizi kullanarak duygusal bağlantı kurmak ve etkili bir iletişim sağlamak çok daha mümkündür. Oysa yabancı dil kullanımı, duygusal bağlantıyı zayıflatabilir ve dinleyicilerin mesajı tam anlamıyla kavramasını engelleyebilir. Bu durum, özellikle önemli mesajların etkisinin azalmasına yol açabilir.
🗺 Günümüz iş dünyasında küreselleşmenin etkisiyle yabancı dil kullanımı çoğu zaman kaçınılmaz hale geliyor. Ancak gereksiz yere yabancı dil tercih etmek, beklenen faydanın aksine zarar verebilir. Samimi ve anlaşılır bir dille iletişim kurduğumuzda, insanlarla gerçek bağlantılar kurabiliriz. Bu da mesajımızın kalıcılığını ve etkisini artırır.
🧭 Yabancı dilde kelimeler kullanırken geçerli olan bu durum, bilinirliği az kelimeler tercih ettiğimizde de benzerdir. Örneğin, yapılan bir çalışmada Trump’ın seçimi kazanmasında önemli faktörlerden birinin konuşurken kolay anlaşılır kelimeler kullanması olduğu anlaşılmıştı. Trump, konuşmalarında kısa ve basit kelimelerle doğrudan mesaj verirken, Clinton’ın daha karmaşık ifadeler tercih etmesi bu farkı belirgin hale getirdi.
🔍 Bilişsel eforu artırmak, çoğu zaman nöropazarlama alanında da istemediğimiz bir durumdur. Bu yüzden, çalışma hayatı yanında pazarlama iletişimi yaparken de dikkate alınması gereken bir durum olabilir.
🎯 Sonuç olarak, dilimizi özenle kullanmak yalnızca iletişimimizi değil, duygusal bağlarımızı ve mesajlarımızın etkisini de güçlendirebilir. İş dünyasından günlük hayata kadar, daha anlaşılır ve samimi bir dil tercih ederek güçlü bağlantılar kurmak elimizde. Uydurukçaya son vermek, bu yolda atılacak küçük ama anlamlı bir adım olabilir.
Eczacıbaşı Topluluğu
https://www.facebook.com/EczacibasiToplulugu/videos/3331546120477926/