Sohbet havasında gerçekleşen yayında, ‘Ekonomi gazeticiliğinin bugünkü hali‘ , ‘Sosyal medyada ekonomi yorumcularının gelecekteki durumu‘ ve “2022 yılı ekonomisi” değerlendirilen konular arasında yer aldı.
Moderatör İlkay Arıkan, son 2 yıldır halka arzların ciddi bir talep gördüğünü belirterek, “Biz yıllarca 1 milyon yatırımcı sayısını aşamayan bir sermaye piyasasıydık. Şimdilerde neredeyse 4 milyonu zorlayan bireysel yatırımcı sayısına ulaştık. Son 2 yıldır halka arzlar ciddi bir talep görüyor ve başarısız olan halka arz neredeyse yok gibi. Borsada ciddi performanslar söz konusu.” dedi.
Arıkan, dijital medyanın yükselişiyle yazılı basında ciddi bir ivme görülmediğinin altına çizerek, ARKHE İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Kenan Şanlı‘ya buradaki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini sordu.
“Ekonomi basını zayıflamadı, sadece çok genişledi.
Şanlı, ekonomi gazeteciliğinin nasıl başladığına değinerek,1990’lı ve 2000’li yıllarda ekonomi gazeteciliğinin önemli bir ivme sağladığını söyledi.
Şanlı, “Biraz geri gitmemiz lazım. Ekonomi gazeteciliği nasıl başladığı hikayesi aslında. Ekonomi gazeteciliği dediğimiz şey, ilk Sanayi Devrimi’nin hemen arkasındaki süreçte ekonomi haberlerine olan ilgiydi. Türkiye’de ekonomi gazeteciliği 1970’lerde hafiften oluşmuş ama gazeteler içerisinde bir sayfa haberler şeklinde oluşmuştu. Bunlarda zam, enflasyon haberleri idi. 1980’ler ile birlikte serbest piyasaya geçişle Türkiye’de ekonomi gazeteciliği başlıyor. Zaten Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin kuruluşlu bile yanılmıyorsam 1987’ler idi. 1990’da artık ivmelendi. Aylık, haftalık dergiler, ve ekonomi servisleri oluştu. 1990’lı ve 2000’li yıllarda ekonomi gazeteciliği Türkiye’de önemli bir ivme sağladı. Sermaye piyasalarının gelişimi de biraz böyle. Orada da 80lerin sonunda başlayan sonra güçlenen bir yapı var. Burada da benzer bir durum var. Bugün geldiğimiz noktada aslında ekonomi gazeteciliği ya da ekonomi basını zayıflamadı. Güçlendi sadece çok genişledi.” ifadesini kullandı.
“Ekonomi haberciliğine olan ilgi arttı”
Ekonomi haberciliğine olan ilginin arttığını dile getiren Kenan Şanlı, “Bu sefer dijital medya dediğimiz yapı var. Artık etkileşimin olduğu, çok yönlü bir ilişki var. Aslında ekonomi haberciliğine olan ilgi arttı. Bunu sosyal medyada geçmişinde gazetecilik olmayan ekonomistin, analistin takipçisinden de görebiliyoruz. Biraz geleneksel medya üzerinden gidersek merkez medya yapısı zayıfladı. Bu da biraz dijitalleşmenin ve Türkiye’nin atmosferinin etkisi.” görüşünü paylaştı.
Soru-Geleneksel medya alanını kaybetmeye başladığında ilk gözden çıakrdığı alan ekonomi mi oldu?
ARKHE İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Kenan Şanlı, sosyal medya ve dijitalleşmenin değişimi zorladığını ifade etti. Şanlı şunları kaydetti:
“Bütün kadrolar daraldı. Bugün baktığımızda parlamento muhabirleri, magazin gazetecileri de eskisi kadar güçlü değil. Merkez medya oalrak tanımlarsak onların içerisinde söylüyorum. Çünkü sosyal medya ve dijitalleşme değişimi zorlamaya başladı. Gazeteci içerik üretendir. Geleneksel medyada halihazırda gündem olan mevzuların yarısı sosyal medyada gündeme taşınıyor. Artık iç içe girmeye başladı. Gelecekte bunların hepsinin etkileşiminde bir yapıya doğru gidiyor.”
“Orası henüz güven oluşturmuyor, çünkü karşıdakiler gazeteci değil”
Sosyal medyada yapılan yayınlarla gelensel medyada yapılan haberin oluşturulması sürecini kıyaslayan Şanlı, sosyal medya tarafının henüz güven oluşturmadığına dikkati çekti.
Şanlı, “Yüzyıllarca oluşmuş bir bir gazetecilik kültürü var. Bir haberde ne olması gerekir ne olmaması gerekir konusunda netlikler var. Diğer taraf habercilik odağında bunu yapmıyor. Tırnak içerisinde o bir girişimci. Gazeteciliğin haberle ilişkisinde böyle bir şey yok. Oradaki sorunun bir tane örneğini söyleyeyim, orada o güven o kadar sorun hale gelmiş ki. Orası henüz güven oluşturmuyor. Çünkü karşıdakiler gazeteci değil. Bunu söylerken geneli kastetmiyorum.” diye konuştu.
‘Yatırım Tavsiyesi Değildir’ konusunda da açıklamalarda bulunan ARKHE İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Kenan Şanlı, şu ifadelere yer verdi:
“Gazetecilik içerisinde elbette kötü örnekler var, olabilir. Ama gazeteci genel anlamda yatırımcı tavsiyesi amaçlı yapmazdı o haberleri, habercilik amacı taşırdı. Kendi okur kitlesini bilgilendirmek amacı vardı. Burada başka bir durum vardı, Çeşitli alanlarda bu arkadaşların sadece yatırım tavsiyesi değildir ile kurtarılacak bir şey değil. Kendi pozisyonuna göre, şekillenen ve yatırımcıyı odağına alan onu bilgilendirme amacı taşıyan, ya da gazetecilikteki gibi amacı kamuoyu bilgilendirmek değil, o yüzden kabul etmiyorum. Elbette bunu söylerken o taraftarda gazetecilik geleneğiyle hareket edenleri ayırarak söylüyorum. Sizin bahsettiğiniz uzmanlığını kendi gelirini artırmak adına kullandığı sosyal medyanın ona sağladığı imkanlarla güçlendirdiği bir yapı söz konusu bu arkadaşlarda zaten kendisine gazeteci demiyor. Analist, tanışman diyorlar. Ben yıllarca finans yazıp çizdim finansçıyım demedim. Finans gazetecisiyim dedim. İkisi arasında önemli bir ayrım var. İnsanların buna dikkat etmesi gerekiyor. Sermaye Piyasası Birliği’de buna dikkat çekiyor. Yatırımın bilgiye dayalı olması gerekiyor.”
“Fırsat haberciliğini seviyoruz”
Gelecek süreçte çok başka bir değişime gidildiğini vurgulayan Şanlı, “Zaman içerisinde insanlar izledikleri insanların durumunu ortaya koyup ona göre takip edip etmeme kararlarını verecek. Ama yasakalmakta bunu çözecek bir şey değil. Kimin iyi kimin kötü bilgi verdiğini kim belirleyecek.? Gelecek süreçte hepsi birlikte çok başka bir değişime doğru gidiyoruz. Görünen o ki gelecek dijitalde. Bu etkileşim devam edecek. Her sistemde kötü niyetli insanlar olacak. Nasıl yapacağız.? Etik kuralalrını koyacağız. Dünyada da benzer sorunlar yaşanıyor. Biz biraz fırsat haberciliğini seviyoruz.” dedi.
Twitter ve Elon Musk konusunun gelecekte dönüşeceği durumu değerlendiren Kenan Şanlı dijitalleşmenin neredeyse her şirketin ve her insanın odağında olduğunu öne sürdü.
Şanlı, “Günlük yaşamın ritmi değişiyor. Burası blockchain teknolojisi ise daha da çok güçleniyor. Hergün yeni bir gelişim var. Yarının hikayesini oluşturmaya çalışıyoruz. Hızlı bir değişim var. Her bir şirketin sosyal medyası var. Buradan geri dönüş yok. Buradan evrilecek ama ne olacak günün sonunda. Onun hikayesini arıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Hükümetler para musluklarını açtı”
ARKHE İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Kenan Şanlı, pandemi döneminde hükümetlerin para musluğunu açtığını belirterek, “2020 mart ayında dünya başka bir pandemi yaşadı. Çok zorlandığımız bir süreçti. Ülkeler onu çözebilmek için çeşitli paketler açtı. Bu süreç faizlerin düşük olduğu bir dönemdi. Hükümetler para musluklarını açtı. Paranın gideceği bir alan olmalıydı. Bu da sermaye piyasaları oldu. Bizde de benzer bir durum gelişti. Uzun yıllar 1 milyon seviyesinde olan yatırımcı sayısı her gün artarak devam etti. Bunlar önemli fırsatlar. Türkiye açısından değerlendirirsek izlenen bir para politikası var. Merkez Bankası faizleri tek haneye geldi. Para, çoğunlukla gayrimenkule yöneldi. Çok doğal bu izlenen bir politika.” ifadelerine yer verdi.
Sermaye piyasalarında ciddi bir ivmelenme olduğunu vurgulayan Şanlı, yerli yatırımcı ilgisinin artması yabancı ilgisiyle aynı paralellikte arz etmediğini söyledi.
Şanlı’ya göre, mevcut koşullarda sermaye piyasaları tarafı yatırımcı için alternatif oluşturuyor. Burası çok dikkatli olunması gereken bir alan. Her bir yatırımcının bilgiye dayalı yatırım yapması gerekiyor. Bunun içinde toplumda finansal okur yazarlığın gelişmesi gerekiyor.
Soru-Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Seçime kadar da ekonomi politikasında da çok bir değişiklik olmayacakmış gibi bir intiba var. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçlandıktan sonra, yine ekonomi politikasında değişiklik olacağına dair bir beklenti var. Burada Merkez Bankası’nın uyguladığı faiz politikasında ciddi bir değişikliğe gidilirse, şu anda borsaya gelmiş olan 4 milyonlara yaklaşan rakamların durması veya geri gelmesi gibi bir süreçle karşı karşıya kalır mıyız.?
“Bugün uygulanan mevcut politikaların sil baştan değiştiği bir durumda yeni alternatif araçlar oluşacak.” diyen ARKHE İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Kenan Şanlı, “Faizde bunlardan biri olacak. Türkiye’nin geleneksel olarak yıllardır ana yatırım mevduattır. Yani mevduat bir yatırım aracı halinde tutulur. Borsa sadece bu süreçte para kazandıran bir araçlar sunmuyor. Borsa bir yatırım ortamı sağlıyor. O yatırım ortamında her zaman gelir oluşturulabilir.” şeklinde konuştu.
Kenan Şanlı, patates-soğan alırken dikkatli ve seçerek alındığını fakat hisse senedi alırken aynı özenin gösterilmediğinin altını çizdi.
Şanlı, şöyle devam etti:
“Bugün de yarın da bundan sonuç alabileceğimizi düşünüyorsak bunun sıkıntısını biliyor olmamız lazım. Yatırım böyle bir iş değil zaten. Filan biri söyledi burası uçacakmış abi modunda yaptığınızda hiçbir işte olmuyor ki burada olsun. Ama seçimler sonrası farklı bir atmosfer kimin kazandığından bağımsız, bugün mevcudun dışında bir alternatif bir politika üretilecekse o zamanın resmini de ona göre konuşmak mümkün. Bugün doğrudan bir şey söylemek çok net değil. Eğer faiz politikası değişecekse bir takım şeyler farklılaşacak.”
“Bize anlatılan hikayeleri kabul ediyoruz.” diyen Moderatör İlkay Arıkan, “Eğer biri size birisi masal anlatıyorsa masalın nerede biteceğine zaten o karar verecek. Buralara gelecek, burada bu olacak şeklinde anlatılan masala inanırsanız eğer siz gelmesini beklerken birisi masalı bitiriverir. Ekonomi bir fizik biliminin parçasıysa bugün ne yatırdınız gelecekte ne elde edeceksiniz.? Yatırımcılarımızın en azından kendilerine söylenilen hikayelerde birazcık daha bu gözle bakmaları anlamlı olacaktır.” sözlerine yer verdi.
ABD borsasının ana endeksleri, Paskalya tatili öncesindeki sığ hacimli işlemlerle dün yatay bir kapanışa imza attı. Yatırımcılar güçlü ilk çeyreğin son işlem gününde FED’in faiz patikasına yönelik ipucu edinmek üzere bugün açıklanacak kişisel tüketim harcamaları (PCE) endeksi bekliyorlar. PCE verisinin Şubat ayında %0,3 yükseleceği, yıllık bazda ise %2,8 seviyesinde sabit kalacağı öngörülüyor. Beklentilerin ötesinde güçlü bir veri, Haziran ayına yönelik faiz indirim beklentisinin solmasına neden olacaktır. FED Başkanı Powell’ın geçen haftalarda yapmış olduğu güçlü iletişim içeren konuşması ardından vadeli işlemler Haziran’da %56 olasılıkla faiz indirimine gidileceğini fiyatlıyorlar.
Yapay zekâ sektöründeki şirket hisselerindeki güçlü yükselişin borsaların geneline yayılması ve FED’in faiz indirimlerine ilişkin artan risk iştahı ABD borsalarının bu ay tarihi seviyelere yükselmesini sağlarken, üç ana endeks de güçlü çeyreklik kazançlar elde etmeye hazırlanıyor. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi yılın ilk çeyreğini %10 yükselişle tamamlamaya aday görünürken, teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksi benzer bir şekilde %9 değer kazandı.
Faiz indirimlerinin bundan sonrası için ana tema olacağı ve pek çok enstrümanın da dolara karşı işlem gördüğü düşünülürse, faiz getirisi olmayan altın ve bitcoin gibi enstrümanların da beklentimize paralel ışıldamaya devam ettiklerini görüyoruz. Sarı metal yılın ilk çeyreğini rekor seviyelerde ve bu sabah 2,230 dolar seviyesinin de üzerine yükselerek %8’in de üzerinde bir getiri ile tamamlamaya çalışırken, direnişin parası bitcoin de benzer bir şekilde keşfedilmemiş sularda lâkin çok daha yukarıları gözüne kestirerek ilk çeyreği %66 yükselişle tamamlama gayreti sergiliyor. Elbette, bugün PCE’nin beklentilerden zayıf gelmesi veya kötü bir sürpriz yapmaması durumunda, risk iştahının daha da artacağını öngörüyoruz.
EURUSD paritesi PCE verisi öncesinde teknik mânâda önemsediğimiz 1,0780 seviyesine kadar geriledi. ABD’de veriler kuvvetli gelmeye devam etmesi lâkin ECB cephesinde Haziran ayına yönelik faiz indirim beklentisinin kuvvetlenmesi ile EUR’da risk aşağı yönlü görülebilir. Yine de, EUR’da uzun pozisyon almak isteyen yatırımcıların, 1,0780 seviyesinin altına sıkı bir stop (zarar kes) emri bırakarak alım yönünde pozisyon deneyebileceğini düşünüyoruz. Unutmayın, disiplini bir trader olmazsanız eninde sonunda kaybedersiniz! Altın cephesinde 2,550 dolar hedefi ile uzun süredir long pozisyon taşırken, son yaşanan iyimserlikte biraz geride kalan gümüş cephesinde de benzer bir şekilde 26,20 dolar seviyesinin yukarı yönlü geçilmesi ve gecelik kapanış görmemiz koşulu ile uzun pozisyon deneyeceğiz.
Türk mali piyasaları dün günü olumlu bir eğilim kaydederek tamamladı. Somut bir neden göremesek de, son günlerde faiz hadlerine bağlı ya da TCMB’nin sıkı para politikasının hisse senetlerini ‘hırplamasına’ paralel satıcılı bir seyir izleyen BIST100 ana endeksi, banka hisseleri öncülüğünde günü %3’ün üzerinde bir yükselişle tamamlarken, bankacılık hisseleri %4,3 yükseldi. USDTRY kuru 32,40 seviyelerine doğru yelken açarak TCMB’nin faiz kararı öncesi seviyelere yeniden yükselirken, fiziki dolar (Kapalıçarşı) ile dijital doların (interbank) arasında var olan ayrışmanın da iyice kapandığını, bunun da yaşanan yüksek tansiyonun normalleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Altının gram fiyatı, hem ons hem de USDTRY kurunun birlikte yükselmesi ile 2,325 TL seviyesine gelerek rekor kırdı.
Her hafta Perşembe günü açıklanan TCMB ve BDDK’nın haftalık bültenlerini dikkatli bir şekilde irdeliyoruz. Bu bağlamda, 22 Mart ile biten haftada TCMB’nin brüt rezervleri 4,1 milyar dolar gerileyerek 123,8 milyar dolar seviyesine geriledi. TCMB’nin emanet para olan swaplar ve Hazine dövizleri düşüldükten sonra net döviz pozisyonu 22 Mart tarihinde eksi 74,5 milyar dolar ile Cumhurbaşkanlığı seçim dönemi olan Haziran 2023’e geri dönerken, en son açıklanan veriye göre (26 Mart) söz konusu rakam eksi 73,1 milyar dolar seviyesine toparladı. Dipten dönüşün başladığını umuyoruz.
Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı (DTH) seçim öncesi artan türbülansın da gölgesinde son 3 haftada 10,4 milyar dolar gibi radikal bir artış kaydederken, yabancı yatırımcı hisse senetlerinde nette 429 milyon dolar alıp, 104 milyon dolar tahvil sattığını not edelim. Menkul kıymet cephesinde son 3 haftada yaşanan 1 milyar dolara yakın yabancı çıkışı ardından geçen hafta artış görmemizi de olumlu bir gelişme olarak okuyoruz! Son 3 haftadır yaşanan tedirginliğin KKM cephesinde de azalışı frenlediğini görüyoruz. BDDK verilerine göre KKM hacminde 22 Mart ile biten haftada 7,2 milyar TL düşüş yaşanırken, KKM stokunun dolar karşılığı ile 70,8 milyar dolar seviyesine geriledi.
TCMB’nin yazdığı reçete ve uyguladığı antibiyotik tedavisinin ilk sonuçları kredilerde belirgin bir yavaşlama olarak görülüyor. Dün yayınlanan faiz istatistiklerine göre, ihtiyaç kredisi faizi %76 seviyesinden %82,09 seviyesine yükselirken, ticari kredilerde de 4 puanlık artışla %62,72 seviyesine geldiğini görüyoruz. Kredilerde faiz oranı hızlı bir şekilde artarken, kaynak tarafında yani mevduat tarafında ise 3 aya kadar vadeli mevduat faizi %59,52 seviyesine yükseldi (bu verilerin bileşik faiz olduğunu not edelim). Dolarizasyon eğiliminin azalması ve TCMB’nin rezerv biriktirebilmesi için TL tasarrufun enflasyona yenilmeyen bir getiri ile teşvik edilmesi gerekiyor. Ekonomi yönetiminin kararlı duruşu ve Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi yönetimine olan güveni (mitinglerde Bakan Mehmet Şimşek’e itimadının tam olduğunu bir kez daha vurguladı) seçim sonrasında da izlenen yol haritasının (mevcut politikaların) devam edeceğine işaret ediyor. Vergi ve kredi kartı düzenlemelerine ise dikkat edeceğiz.
Bugün Paskalya öncesi Kutsal Cuma. Piyasalar kapalı konumda olsalar da ABD’de açıklanacak PCE enflasyonu büyük bir heyecanla takip ediliyor. Menüde FED Başkanı Powell’ın da konuşması var. Sabah saatlerinde Asya piyasalarında ise ılımlı seyrin korunduğunun görüyoruz.
>Gümüş
Son yaşanan iyimserlikte biraz geride kalan gümüş cephesinde 26,20 dolar seviyesinin yukarı yönlü geçilmesi ve gecelik kapanış görmemiz koşulu ile uzun pozisyon deneyeceğiz.
12.000 TL ‘ye varan nakit promosyon ve CardFinans Emekli kredi kartından yıllık 1.200 TL indirim olmak üzere toplamda 13.200 TL’ye varan emeklilik ödülü !
Emeklilikte Yaşa Takılanlar’a özel kredi QNB Finansbank’ta! Emeklilere özel avantajlı oranlardan yararlanmak ve detaylı bilgi için tıklayınız.
Yurtiçi diğer tüm banka ATM’lerinden Para Çekme, Para Yatırma veya Bakiye Sorgulama işlemlerini toplamda ayda iki defa ücretsiz gerçekleştirebilirler. (günlük para çekme – yatırma limitleri dahilinde)
Bireysel İnternet Şube ve QNB Mobil’den yapılacak EFT saatlerinde ve TL havale işlemlerinde işlem ücreti muafiyeti ( haftasonu ve resmi tatil günleri dışında 09:00-16:00 saatleri arasında)
QNB Finansbank şubelerinde yapacağınız işlemlerde sıra önceliği
Emekli Bankacılığı müşterilerimize özel 0850 222 11 00 numaralı QNB Finansbank Emekli Bankacılığı Hattı’ndan faydalanma imkanı
CardFinans Emekli kredi kartına sahip olunması durumunda; ilk yıl, yıllık üyelik ücreti tahsil edilmemektedir. Bu bir yılın sonunda, CardFinans Emekli kredi kartına bağlı ve düzenli ödenen en az bir otomatik fatura ödeme talimatı olduğu ve bu talimatların düzenli ödendiği sürece, bu kredi kartı için yıllık üyelik ücreti alınmamaya devam edecektir.
Emekli maaşını Bankamızdan alan CardFinans Emekli kredi kartı sahipleri, market ve eczane harcamalarında yılda 1200 TL’ye varan indirimlerden faydalanabilir. Detaylı bilgi için tıklayınız.
TİM, Global Ekonomideki Talep ve Riskleri Takip Edecek
Türkiye’de bir ilk olan İhracat Pazar Monitörü içinde iki endeksin yer aldığını bildiren TİM Başkanı Mustafa Gültepe, İhracat Talep Endeksi ile pazarlardaki talebi, Pazar Dayanıklılık Endeksi ile de riskleri önceden görme imkânı bulacaklarını söyledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), önemli pazarlarda talebi yaratan koşulları ve riskleri artık İhracat Pazar Monitörü’nden (İPM) takip edecek. İlk sayısı yayımlanan İPM’ye göre ocak ayında İhracat Talep Endeksi yüzde bir artışla 101 puana yükseldi.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, yaptığı açıklamada Türkiye ekonomisinin itici gücü olan ihracatın seyrini belirleyebilme noktasında TİM’in hayata geçirdiği İhracat Pazar Monitörü’nün çok önemli bir misyon üstleneceğini vurguladı. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına Türkiye’yi ihracatta ilk 10 ülke arasına çıkarma hedefi ile başladıklarını ve stratejilerini bu hedefe göre kurguladıklarını belirten Gültepe, şöyle devam etti:
“27 sektörümüzde, 61 birliğimizle ve 150 bine yakın ihracatçımızla dünyada adım atmadığımız ülke ya da bölge bulunmuyor. Türkiye’nin üretim gücünü, ürünlerimizin kalitesini tanıtmak için küresel ölçekteki sektörel fuarları, ticaret ve alım heyetlerini fırsata dönüştürüyoruz. Bütün bu çalışmaların yanı sıra pazarlarımızdaki tüm gelişmeleri hesaba katmamız gerekiyor.
TİM-İPM ALANINDA İLK VE TEK ENDEKS
İlkini yayımladığımız TİM-İPM ile artık pazarlarımızdaki talep koşullarını ve siyasi-iktisadi risk konjonktürünü kolayca takip edebileceğiz. TİM-İPM, ülkemizde sektörel bazda talep ve risk koşullarını ölçen ilk ve tek endeks olma özelliğini taşıyor. Aylık olarak kamuoyu ile paylaşacağımız TİM-İPM içinde İhracat Talep Endeksi ve Pazar Dayanıklılık Endeksi yer alıyor. İhracat Talep Endeksi ile pazarlarımızdaki talebin hem genel durumunu hem de sektör ve ülke özelinde tabloyu görebileceğiz.
Pazar Dayanıklılık Endeksi ile de pazarlarımızda risklerin genel durumunun yanında sektör ve ülke bazında gidişatı takip edebileceğiz. Ocak ayı rakamlarına baktığımızda İhracat Talep Endeksi önceki aya göre yüzde 1 artış, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,4 düşüşle 101 oldu. Bu rakam bize ihracat pazarlarımızdaki talep koşullarının iyileşmeye devam ettiğini gösteriyor. Pazar Dayanıklılık Endeksi ise Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,6 artarken bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,7 düşüşle 99,7 seviyesinde gerçekleşti. Bu verilerin ışığında pazarlarımızdaki risk koşullarının da iyileşme eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz.”
Mustafa Gültepe, TİM-İPM kapsamındaki iki endeks sayesinde ihracatçı firmaların pazarlardaki riskleri ve talepleri çok daha daha kolay anlamlandırarak önceden pozisyon alma imkânı bulacaklarını sözlerine ekledi.
NOT: Şubat 2024 sayısı itibari ile TİM İhracat Pazar Monitörü her ayın son pazartesi günü yayınlanacaktır.
TİM İhracat Pazar Monitörü’ne buradan ulaşabilirsiniz.