Dün dünyanın gündeminde, altmış bir yıllık Baas rejiminin sona erdiği ve Beşar Esad’ın Moskova’ya sığındığı Suriye yer aldı. HTŞ liderliğindeki rejim karşıtı gruplar kontrolü ele geçirirken, bu değişim, Türkiye için önemli soru işaretlerini gündeme taşıdı: Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşü ve bu dönüşün ekonomik etkileri gün boyu tartışıldı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriyelilerin güvenli dönüşü ve ülkenin yeniden imarı için çalışmaların sürdüğünü vurgularken, Hatay’daki sınır kapısında dönüş yoğunluğu yaşandığı bildiriliyor.
Doğum oranlarının düştüğü ve işgücü piyasasının sıkıntılı olduğu bir ekosistemde, Suriyelilerin ‘evlerine’ dönüşünün Türkiye’de işgücü ve kira piyasasında kuşkusuz etkiler yaratacağını düşünüyoruz. Şöyle ki, milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’de kiralık ev talebinin düşmesi, kira fiyatları üzerinde var olan baskının azalmasına, bunun da kiracılara ve dolayısı ile enflasyona olumlu etki yarayacağını düşünüyoruz. Öte yandan, göreceli olarak ucuz işgücü olarak görülen bir kesimin piyasadan çekilmesi ile işgücü maliyetlerini artması da beraberinde enflasyona olumsuz etki yaratacağını düşünüyoruz. Türkiye’nin bu dönüşü doğru yönetmesi, hem ekonomik hem de diplomatik kazanımları beraberinde getirebileceğinden de kuşku duymuyoruz.
Dün Financial Times (FT) gazetesi de, yeni dönemin, Türkiye için yeni fırsatlar ve riskler doğurduğunu kaleme aldı. FT, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriye muhalefetini uzun yıllar desteklemesinin ardından, rejim değişikliği sonrası bölgede en etkili yabancı lider konumuna geldiğini, bu durumun, Türkiye’ye Suriyeli mültecilerin geri dönüşü, sınır ticaretinin canlanması ve inşaat sektörü için büyük bir ekonomik fırsat sunarken, aynı zamanda Kürt grupların gelecekteki rolü ve bölgesel istikrar konularında belirsizlikleri de beraberinde getirdiğini yazdı.
Türkiye’nin bu dönemi nasıl yöneteceği, hem ekonomik hem de diplomatik kazançları belirleyecek olsa da, Esad sonrası Türkiye’nin, yeniden yapılandırmada etkin bir rol oynayacağı beklentisiyle dün Borsa İstanbul cephesinde, özellikle de alt endekslerinde sert yükselişler yaşandı. Suriye’nin yeniden yapılandırma aşamasına Türk şirketlerinin önemli bir pay alacakları beklentisi ile inşaat ve çimento şirket hisselerinden tutun yapı malzemeleri ve demir-çelik üreticilerinin hisselerinde varana kadar kuvvetli artışlar görüldü. Ortada fol yok yumurta yok demeyelim. Piyasa, genellikle beklentileri önceden fiyatlamaktadır. Bu nedenle de alınan beklenti gerçekleşince satılır. BİST100 ana endeksi dün günü %1,75 yükselişle tamamladı. Son dönemlerin lokomotif endeksi bankacılık hisseleri %1,65 yükselirken, BIST İnşaat endeksi %3,36 yükselişle başı çekti. Çimento şirketlerinin hisseleri tavan yaptı.
Kur, faiz ve CDS cephesi ise yatay seyretti. CDS risk primi neredeyse son beş yılın en düşük seviyesinde kalırken, USDTRY kuru 34,80 seviyesinin hemen üzerinde gün boyu salındı. TCMB’nin her geçen gün daha da güçlenen döviz pozisyonunun da kurun sakinliğinin arkasında yatan en önemli faktör olduğunu düşünüyoruz. TCMB’nin swap ve hazine dövizleri hâriç net yabancı para pozisyonu son iki iş gününde 1,7 milyar dolar iyileşerek 37,4 milyar dolar seviyesine yükselirken, hazine dövizi dâhil rezervler ise neredeyse son dört yılın zirvesi olan 50 milyar dolar seviyesini aştı (bakınız grafik). Rezervlerin güçlenmeye devam etmesi, kurun da daha öngörülebilir bir patikada ilerlemesine neden olacaktır. Bu da hâliyle, yabancı yatırımcıların TL ve TL cinsi varlıklara olan talebini artıracak bir unsur olurken, reel anlamda güçlü TL’nin de enflasyonla mücadeleye katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Mayıs ayında açmış olduğumuz TL uzun pozisyonlarımızı korumaya 2025 yılında da gayret edeceğiz.
Küresel hisse senetleri, ABD enflasyon verileri öncesindeki belirsizlik ve çip sektöründeki gerileme nedeniyle düşüş yaşarken, Suriye’de Esad rejiminin çöküşüyle artan jeopolitik riskler petrol ve altın fiyatlarını yükseltti. Çin’in ekonomik teşvik vaatleri Avrupa ve Asya piyasalarında olumlu bir hava yaratsa da ABD hisse senetleri, Nvidia’nın rekabet soruşturması ile sarsıldı. Çin hisse senetleri ve tahvilleri, Çin’in önümüzdeki yıl “ihtiyatlı” bir para politikası yerine “uygun şekilde gevşek” bir para politikası uygulayacağını söylemesinin ardından yükseldi. Metinde yer alan politika değişikliğinin on dört yıl sonra bir ilk olduğunu not edelim.
Öte yandan, yapay zekânın ağır sikleti ve dünyanın en değerli şirketi olan çip üreticisi Nvidia, Çin piyasa düzenleyicisinin, ülkenin anti-tekel yasasını ihlal ettiği şüphesiyle şirket hakkında soruşturma başlattığını açıkladı. Bu hamle, ABD’nin Çin’in yarı iletken sektörüne yönelik son ihracat kısıtlamalarına karşı bir misilleme olarak görülüyor. Nvidia, özellikle yapay zekâ ve oyun çipleriyle Çin pazarında lider konumunda yer alırken, ABD’nin kısıtlamaları ve yerel rekabetin artması şirketin Çin gelirlerini azalttı. Çin, ayrıca Nvidia’nın 2020’de Mellanox Technologies’i satın alırken belirttiği şartlara uyup uymadığını da inceleme aldı. Nvidia hisseleri %2,5’in üzerinde düşerken, soruşturmanın kısa vadede Nvidia üzerinde büyük bir etki yaratmasını da beklemediğimizi hazır yeri gelmişken not edelim.
FED’in faiz indirimi beklentileri güçlenirken, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) yanı sıra, bu hafta İsviçre ve Kanada merkez bankalarının da faiz indirimine gitmesi öngörülüyor. Jeopolitik gerilimler ve Orta Doğu’daki belirsizliklere paralel altının ons fiyatı 2,675 doları aşarken, gümüş dün bir ara %4 yükselişle 32,20 dolar seviyesine kadar yükselerek son beş haftanın zirvesine yerleşti. Kambersiz düğün olmaz misali, brent cinsi ham petrolün de varil fiyatı %2’ye yakın yükselişle 72,50 dolar seviyesine kadar geldi. Büyük resimde altın ve gümüş için tonumuz pozitif olmaya devam ederken, petrol için ise herhangi bir iştahımızın olmadığını bir kez daha not edelim.
Yukarıda da değindiğimiz üzere, Çin’in on dört yıl ardından ilk kez parasal duruşunu değiştirerek daha güvercin bir noktaya ilerlemesi sonrası yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında oldukça iyimser bir seyir görüyoruz. Çin’den gelen duruş değişikliği, olası faiz indirimlerinin, mali genişlemenin ve varlık alımının devam ettiğinin sinyalini içeriyor. Amaç: yavaşlayan harcamaları artırmak ve ekonomik büyüme. Bu sabah Çin tahvil getirisi rekor düzeye inerken, Şangay borsası %1,5 yükselişe geçti. Dünyanın büyüme motorunda yaşanan bu gelişme ardından baz metal fiyatları da yükselişe geçti.
Mali piyasaları gündeminde bugün Türkiye’de sanayi üretimi ve işsizlik oranı takip edilebilir. Yurt dışında ise gözler yarın ABD TÜFE verisine çevrilse de, bugün Kıta Avrupası’nın bir zamanlar büyüme motoru olan Almanya’da açıklanacak enflasyon verilerini de ECB faiz kararı öncesinde takip edilebilir.
TCMB Net Döviz Pozisyonu
Emre Değirmencioğlu