Connect with us

EKONOMİ

Finans bülten

Yayınlanma:

|

• TCMB’nin piyasa katılımcıları anketinde enflasyona yönelik beklentilerin hem
seviyesi hem de dağılımı olarak bozulmaya devam ettiği gözlenmiştir.
TCMB’nin bu hafta PPK toplantısında faizi sabit tutması, 3 ay içerisinde ise
toplam 100 baz puanlık indirim yapması beklenmektedir.
• Perşembe günkü PPK toplantısında, anketlerle uyumlu olarak biz de faiz
indirimi beklemiyoruz.
• Cuma günü TCMB’den reeskont kredilerine yönelik, BDDK’dan da tüketici
kredilerine yönelik düzenleme geldi.
• Yurtdışında bu hafta Fed toplantısı izlenecek. Son dönemde vaka sayılarındaki
artış ve ekonomik büyüme verilerindeki karışık görünüm, parasal sıkılaştırma
yönünde daha güçlü mesajların önüne geçecektir.

Enflasyon beklentileri bozulmaya devam ediyor
TCMB’nin piyasa katılımcıları anketinde enflasyon beklentilerinin bozulmaya devam
ettiği izlendi. Yılsonu enflasyon tahmini %16.7 ile Ağustos ayı anketine göre 0.4 puan,
12 ay sonu beklentisi de %12.9 ile 0.5 puan yükselmiştir. (Grafik 1) Yılsonu enflasyon
beklentisi, hem OVP’deki %16.2, hem de Temmuz sonunda yayınlanan Enflasyon
Raporundaki TCMB’nin %14.1’lik tahmininin üzerindedir. Mart ayından beri yılsonu
enflasyon tahminindeki artış 5.2 puana ulaşmıştır.
TCMB’nin anketindeki önümüzdeki 3 aya yönelik TÜFE tahminlerini dikkate alarak
hesapladığımızda, yıllık TÜFE’nin Eylül ayında %19.4’e çıktıktan sonra Ekim ayında
%18.9’a, Kasım ayında da baz etkisiyle %17.3’e gerilemesi beklenmektedir. (Grafik 1)
Enflasyon nokta tahminlerinin yanında, enflasyon beklentilerinin dağılımı da bozulmaya
devam etmiştir. Önceki anketteki dağılım ile karşılaştırıldığında, 12 ay sonrası için
enflasyonun %10-12.5 aralığında olacağını düşünenlerin oranı 11.9 puan azalmış, buna
karşılık %13-15 aralığında bekleyenlerin oranı 15.5 puan artmıştır. (Grafik 2) Hem
enflasyon nokta tahminlerindeki artış hem de beklenti dağılımındaki belirgin
bozulma, enflasyonda ataletin güçlendiğini düşündürmektedir.

TCMB’nin bu Perşembe günü yapacağı PPK toplantısında faizlerin sabit kalması
beklenirken, sonraki 2 toplantıda toplam 100 baz puanlık indirim öngörülmektedir. 12 ay
içerisinde ise politika faizinin %14.73’e inmesi beklenmektedir ki bu da aynı vadedeki
enflasyon beklentisine göre 1.8 puanlık bir reel faize işaret etmektedir.
Ankette ayrıca, 2. çeyrek GSYH verisinin açıklanmasının ardından analistlerin
tahminlerini güncellediği ve bu sene için büyüme beklentisinin %8.2’ye çıktığı izlenmiştir.
Önümüzdeki sene de büyümenin %4.2 olması beklenmektedir.
12 ay sonrası için dolar tahmini önceki ayki 9.37’den 9.56’ya yükselirken, yılsonu tahmini
8.94’ten 8.92’ye sınırlı düşüş göstermiştir.
Haftanın gündeminde merkez bankaları var
Bu hafta piyasaların gündeminde Çarşamba günkü Fed toplantısı ve Perşembe günkü
PPK toplantısı olacak. Fed bu sene içerisinde tahvil alım programını azaltmaya
başlayacağı yönünde mesaj vermiş olsa da aylık 120 milyar dolarlık tahvil alımlarının
hangi ayda ve ne hızda azaltılmaya başlanacağı konusu belirsizliğini koruyor. Bir taraftan
artan vaka sayılarının ekonomik aktivitede yavaşlama beklentisi yaratması, diğer
taraftan da son dönemde karışık gelen aktivite verileri ile Fed’in bu kararı Kasım
toplantısına bırakması ihtimali artmış gözüküyor. Bunun yanında, Fed üyelerinin
önümüzdeki yıllarda enflasyon, büyüme ve faiz artırım beklentilerinin ne yönde değiştiği
de önemli olacak. Haziran toplantısında üyelerin medyan tahminine göre politika faizinin
2023’e kadar sabit tutulması, 2023 yılında da 50 baz puanlık artış yapılması
bekleniyordu.
Fed toplantısının ardından PPK toplantısı da Perşembe günü yapılacak. Eylül ayında
yıllık enflasyonun %19.3’e çıkmasının ardından TCMB politika faizini enflasyonun
üzerinde tutacağı yönündeki söylemini iletişimden kaldırmış, bundan sonra çekirdek fiyat
göstergelerine odaklanacağını söylemişti. Çekirdek C göstergesindeki yıllık artışın Eylül
ayında %16.8 ile daha düşük olması ve önceki aya göre 0.4 puan gerilemesi, faiz indirim
beklentilerini güçlendirmişti. Ancak, yukarıda da incelediğimiz gibi, piyasa katılımcıları
anketinde enflasyon beklentilerinin bozulmaya devam ediyor olduğu ve bu ay için faiz
indirimi beklenmediği görüldü. Biz de piyasa beklentileri ile uyumlu olarak bu ay indirim
beklemiyoruz. TCMB’nin kararla birlikte açıklayacağı nottaki ifadeler, önümüzdeki
dönemde izlenecek para politikası konusunda işaretler açısından yakından takip
edilecektir.
Bunlarında dışında bu hafta, Eylül ayı ekonomik aktivitesine yönelik öncü göstergeler
izlenecek. Türkiye’de Çarşamba günü Eylül ayı tüketici güven endeksi, Cuma günü de
kapasite kullanım oranı ve reel sektör güven endeksleri açıklanacak. Cuma günü ayrıca
Ağustos ayı turist sayıları yayınlanacak.
Yurtdışında da Perşembe günü AB ve ABD’de Eylül ayı öncü PMI endeksleri
açıklanacak. Avrupa’da imalat endeksinin 60.3 ile hafif gerilemesi, hizmet sektörü
endeksinin ise 59.0 ile değişmemesi bekleniyor. ABD’de ise hem imalat hem de hizmet
sektörü endekslerinin sırasıyla 61.0 ve 55.0 ile yatay kalacağı düşünülüyor. Endeks
seviyeleri halen güçlü büyüme eğiliminin devam ettiğini düşündürüyor.
Bu hafta ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM genel kurulu kapsamında, 22 Eylül’e
kadar sürecek ABD ziyareti takip edilecek.
Bu hafta Hazine’nin iç borçlanma ihaleleri de önemli olacak. Hazine bugün 2 yıl vadeli
sabit kuponlu ve 9 aylık bono ihracının yanında, 4 yıl vadeli TÜFE’ye endeksli tahvil ihraç
edecek. Yarın da 5 yıl vadeli kira sertifikası ve 7 yıllık FRN ihraçları ile Eylül ayı iç
borçlanma programı tamamlanacak.
TCMB ve BDDK düzenlemeleri
TCMB Cuma günü yaptığı duyuru ile reeskont kredilerinin üst limitini 30 milyar dolara
çıkarttı. Ancak bunun 5 milyar dolar karşılığı kısmının TL cinsi reeskont kredisi olarak
kullandırılmasına da imkan tanındı. Mevcut durumda reeskont kredi tutarı 19 milyar dolar
seviyesinde bulunmakla birlikte, yeni getirilen şartların (şirketin ihracatının ithalatının
%10 üzerinde olması, geri ödemenin ihracat bedelinden yapılması) kredi kullanım
miktarını nasıl etkileyeceğinin de görülmesi gerekecek. TCMB reeskont kredilerinin
maksimum vadesini 240 günden 180 güne indirilmiştir ki bu da, bu kanaldan TCMB’nin
alacağı döviz miktarının öne çekilmesini sağlayacaktır. Ancak bunun etkisi daha çok
önümüzdeki sene gözlenmeye başlanacaktır. TL cinsi reeskont kredisi kullanımının
boyutunun nispeten sınırlı olmasına karşın, niceliksel gevşeme anlamına geleceğini
düşünüyoruz.

BDDK da son dönemde hızlanan tüketici kredileri konusunda beklenen düzenlemeyi
duyurdu. Buna göre 50 bin TL üzerindeki tüketici kredileri için vade sınırı 36 aydan 24
aya indi. Bu düzenlemenin kredi talebi ve bu doğrultuda iç talep görünümü açısından
etkileri önümüzdeki dönemde takip edilecektir.
Bunun dışında BDDK, pandemi döneminde bankalara sağladığı bazı muafiyetlere
devam ederken, bazılarını da sonlandırdı. 1 Ekim’den itibaren gecikme süresi 90 günü
aşan krediler tahsili gecikmiş alacaklara atılacak, ancak 91-180 gün geçenler TGA’ya
atılmayabilecek. BDDK, asgari ödemesi yapılmayan kredi kartlarına ilişkin istisnaya da
son verdi. Kredi riski esas tutarlarının hesaplanmasında da son 252 işgününe ait döviz
kurlarının ortalamasının kullanılması imkanına devam etti.
Piyasalarda bugün
Geçen hafta yüksek gelen ABD perakende satışların ardından bu hafta yapılacak Fed
toplantısı öncesinde faizlerin yükselişe geçtiği ve global risk iştahının bozulduğu izlendi.
Asya piyasaları da bu haftaya genel olarak zayıf başladı. S&P 500 endeksi Cuma günü
%0.9 oranında azalırken, 10 yıllık ABD tahvil faizi %1.36 seviyesine yükseldi. Dolardaki
güçlenmenin etkisi ile EUR/USD 1.171’a geriledi. Brent petrol fiyatı 75 dolar civarında
seyrederken, ons altın fiyatı 1750 dolara geriledi.
Dolardaki güçlenme ve TCMB’nin bu haftaki toplantısında faiz indirebileceği endişeleri
ile TL zayıf performans gösterdi ve USD/TL 8.65 seviyesine geldi. 5 yıllık Türkiye CDS
primi 9 baz puan artışla 388 baz puan olurken, 2 yıllık tahvil faizi %17.70 ile değişmedi.

QNBFinansbank

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

GARANTİ BBVA TÜRKİYE RAPORU

Yayınlanma:

|

Yazan:

TCMB ihtiyaç duyulduğu sürece sıkılığın korunacağı, yeni mali tedbirler ise politika bileşiminin daha koordineli olacağına işaret etmektedir. Politikaların gecikmeli etkisi göz önüne alındığında, hala sağlam olan tüketimi kontrol altına almak için ek makro ihtiyati önlemlere ihtiyaç duyulacağına inanıyoruz.

Önemli noktalar

  • TCMB, yılın ikinci enflasyon raporunda 2024 yılı ara enflasyon hedefini 2 puan yukarı yönlü revize ederek yüzde 38’e yükseltmiş, öngörülen aralığın üst sınırını değiştirmeyerek yüzde 42’de tutmuştur. Yılın ilk dört ayında enflasyonun beklenenden 4 puan daha güçlü gelmesi, Mart ayındaki ilave sıkılaştırma ile sapmayı telafi edemeyecekleri için bu revizyonu yapmalarına neden oldu.
  • TCMB, sıkılaştırmanın talep koşulları ve enflasyon beklentileri ve dolayısıyla enflasyon eğilimi üzerindeki gecikmeli etkilerini gözlemlemek istemektedir. Enflasyon eğiliminde belirgin bir bozulma olması durumunda ilave sıkılaştırma uygulanacağının sinyallerini vermeye devam etmektedirler.
  • İç talep, yüksek enflasyon beklentileri, servet etkileri ve kredi kartı harcamalarının kullanılabilirliği ile desteklenmeye devam etmektedir. Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek amacıyla mevcut düzenlemeleri gevşetmek için sürdürülebilir bir yol başlatmak için finansal koşulların daha uzun süre sıkı tutulmasına ihtiyaç duyulacaktır.
  • En son açıklanan mali paket, 2024’te GSYİH’nın %0,2-0,3’ü civarında tasarruf anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde yeni tedbirler de alınacak ve bunların birçoğu orta vadede etkili olacaktır.
  • Enflasyon eğilimi, daha koordineli bir politika bileşimi ile yıl sonu enflasyonunun TCMB tahmin aralığının üst sınırı olan %42’nin altına düşecek bir düzeye yükselmesi durumunda, 4Ç24’te çok kademeli adımlarla gevşemeye başlamak için sınırlı bir alan olabilir. Ancak, gecikmeli mali etkiler ve perakendeci harcamaları üzerindeki makro ihtiyati politikalar, daha erken bir kesinti döngüsü olasılığını azaltıyor.

Raporun tam hali için:

https://www.bbvaresearch.com/wp-content/uploads/2024/05/Policy-Pulse_what-to-think-about-policy-mix_May24.pdf

Raporun tamamını okumak için buraya tıklayın

Policy-Pulse_what-to-think-about-policy-mix_May24

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Yabancılar Türkiye’ye Neden Yatırım Yapıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Aralık 2023 itibariyle Türkiye’de doğrudan yabancı yatırım stoku 264 milyar dolara ulaştı. Toplam yabancı firma sayısı da 88 bin seviyelerine erişti. En fazla yatırım yapan ülkeler arasında Hollanda, Almanya, ABD, Fransa, Azerbaycan ve Katar gibi aktörler bulunuyor. Son dönemde atılan adımlarla birlikte yabancı yatırımcı meselesi tekrar ön plana çıkıyor. Özellikle yerel seçimler sonrası yabancıların Türkiye ilgisinin arttığı görülüyor. Uluslararası kuruluşların kredi not artırımlarına eşlik eden yabancı yatırımlar daha çok Avrupa ülkelerinden geliyor. Seçimlerden sonraki beş hafta incelendiğinde 6 milyar doları aşan bir miktarın swap, borsa ve devlet tahvilleri aracılıyla Türkiye’ye geldiği anlaşılıyor. Bu finansal girişe 1 Nisan-5 Mayıs arasında yerleşiklerin 7,84 milyar dolarlık dövizden TL’ye geçişi eşlik ediyor.

Doğrudan yabancı yatırım beklentisinin aylık 1,5 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında dört aylık süreçte 5 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın geldiği söylenebilir. Yaşanılan döviz girişine eşlik eden diğer bir süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) döviz rezervi birikim politikası yer alıyor. Son iki haftada 17 milyar dolarlık rezerv arışı seçimler sonrası 20 milyar doları aşmış gibi duruyor. Yabancı yatırımların bir diğer etkisi de enflasyon beklentilerinin iyileşmesinde görülüyor. TCMB’nin beklenti anketlerinde Ocak-Mayıs ayları içerisinde 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 45’lerden yüzde 35’lere kadar geriledi. Yılın sonuna doğru yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 10’lar düzeyine kadar düşebilir. Bir çıktı olarak Türkiye’ye gelen yabancı yatırımlar enflasyonla mücadeleyi daha kolay hale getiriyor ve istihdam, üretim gibi alanlara pozitif katkı sunuyor.

Son yıllarda Türkiye’ye hangi ülkeler en fazla yatırım yaptı diye bakıldığında Hollanda’nın açık ara önde olduğu görülüyor. Hollanda’yı İngiltere, ABD, İsviçre ve Almanya izliyor. 2019-2023 döneminde 32 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım çeken Türkiye’nin en fazla yurt dışı yatırımı Hollanda’da yer alıyor. İngiltere ile de benzer bir ikili ilişkinin olduğunu söylemek mümkün. 25 milyar doları aşan dış ticaret hacmine bir o kadar ikili yatırım hacmi eşlik ediyor. Diğer yatırım yapan ülkelerle de benzer ilişkilerin olduğu görülüyor. Ocak-Nisan 2024 döneminde de benzer aktörlerin Türkiye’ye yatırım yaptığı ve dış ticaretle bağlantılı şekilde hareket ettiği anlaşılıyor.

S&P, Citibank ve JP Morgan gibi uluslararası finans kuruluşların olumlu açıklamaları ve Türkiye’nin kredi notunu yukarıya taşımaları yabancı yatırımcı ilgisini hem miktar hem de fiziki olarak artırıyor. Diğer bölgelere kıyasla Avrupa ülkeleri önde gelen yatırımcılar olarak öne çıkıyorlar. Fakat Türkiye’nin denge politikası göz önüne alındığında Çin, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerden yatırımların artması muhtemel. Son yıllarda Batı Asya ülkeleri Katar, BAE, Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi aktörlerle yapılan yatırım anlaşmaları bu açıdan değerlendirilebilir. Özellikle Türkiye’nin imalat sanayi üretimi mevcut ülkeleri Türkiye’ye yatırıma yönlendiriyor. Genel olarak enerji ihraç eden Batı Asya ülkeleri kendi yerli sanayilerini tecrübe ve teknoloji transferiyle kuvvetlendirmek istiyor. Türk Savunma Sanayinin son yıllarda elde ettiği saha başarıları da (Irak, Ukrayna, Azerbaycan, Libya, Etiyopya ve Doğu Akdeniz) Türk sanayisine olan ilgiyi teşvik ediyor. Dünyanın en büyük 12. silah ihracatçısı haline gelen Türkiye’nin ilerleyen dönemlerde daha fazla yatırım çekmesi muhtemel.

Özellikle Türkiye’nin Araştırma ve Geliştirmeye (AR-GE) aktardığı ortalama yıllık 10 milyar dolar Türk sanayisini daha modern hale getirdi. 2003-2023 döneminde 166 milyar dolarlık AR-GE yatırımı Türk sanayi firmalarını teknoloji merkezli dönüştürdü ve dünyayla daha entegre yaptı. Dünyanın en büyük 13. sanayisini inşa eden ve 80 binden fazla üretim tesisiyle ürün çeşitliliğine sahip Türkiye’nin potansiyel taşıdığı ve daha fazla yatırımcı çekmesi beklenebilir. Sonuç itibariyle Ocak-Nisan 2024 dönemi mevcut potansiyel ve yatırım ivmesinin önemli bir göstergesi olarak okunabilir.

Deniz İSTİKBAL-WorldofTürkiye

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof.Dr. YILMAZ: Kamuda tasarruf başlar mı?

2023 ilk üç ayda taşıt giderleri 1,2 milyar TL iken, 2023 yılını yaklaşık 10 milyar TL ile kapatmış durumda. Taşıt kiralama ve alım giderleri 2023 ilk çeyrekten sonra seçim ile beraber hızla artmış, doğal olarak tamir, bakım, onarım giderleri de katlanmıştır

Yayınlanma:

|

Kamu bütçesi aracılığıyla kaynakların çeşitli kamu hizmetlerine tahsisi sağlanır. Peki mevcut kaynakların bir hizmetten diğerine tahsis edilmesine hangi “temel”de karar verilir?

Gelişmiş ekonomiler için sorunun cevabı oldukça basit. Bütçe kaynakları sosyal refahı artırmaya, beşeri sermayeye, çevreye yatırıma daha çok aktarılır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerde, gelişmiş ekonomilerdekine benzer kamu harcamaları genelde arka planda kalır. Çünkü gelişmiş ülkeler ligine çıkmak için altyapı, üstyapı yatırımlarına önem ve öncelik vermek gerekir ve bütçeden buralara kaynak aktarımı devam eder.

Aslında ana akım iktisat anlayışına göre devletin yatırım yapmasına da gerek yoktur, hatta var olanlar özelleştirilmelidir. O nedenle kamu yatırımlarının bütçedeki payı minimuma iner. Fakat yine de devlet varlığını yollar, köprüler, havalimanları olarak göstermeye çalışır ki o zaman da etrafımıza baktığımızda gördüğümüz gibi kamu-özel işbirliği projeleri artar.

Yüksek enflasyon ve onu devam ettiren tüm faktörlerle mücadelede her zaman söylediğimiz gibi para politikasının yanında onunla koordineli bir şekilde maliye politikası da yer almalı. Dolayısıyla sıkı para politikasının yanında maliye politikası da sıkılaşmalı.

Bu sıkılık geçtiğimiz yıl temmuz ve ağustos aylarında vergi artışlarıyla denendi. Ancak enflasyonu besleyen bir sonuç ortaya çıktı.

Gelir dağılımının bozulduğu, orta direğin neredeyse kaybolduğu bir toplumda daha fazla vergi yüküne katlanılmasındansa, kamunun harcamalarına bir set çekmesi gerekiyordu.

Şimdi kamuda tasarruf paketiyle resmî taşıtların ve taşınmazların edinilmesi ve kiralanması, haberleşme giderleri, personel görevlendirmeleri, kırtasiye ve demirbaş alımları, temsil, tören, tanıtım, enerji alımları vb giderlerinde tasarruf yapılması bekleniyor. Aslında genel seçim sonrasında Bakan Mehmet Şimşek Tasarruf Genelgesini imzalayarak kamu kuruluşlarını tedbirlere uymakla talimatlandırmıştı.

Peki tasarrufa başlayacak olan kamu, ne zaman ve kadar harcamacı olmuştu?

Kamu, seçim ekonomisi uygulayarak harcamacı yapısını 2023 genel 2024 yerel seçimlerinde sürdürdü. Ayrıca 2022 ve 2023 yıllarında ek bütçe çıkarıldı. 2023 ek bütçesi cari bütçenin yüzde 25’i kadardı. 2024 bütçesi de 2023 bütçesinin neredeyse iki katı olarak bütçeleştirildi. Bir başka deyişle harcanacak “çok para” vardı.

Aşağıdaki tabloda bir karşılaştırma yaptım. Henüz 2024 ilk çeyrek bütçe gerçekleşmeleri açıklandığı için 2024 ilk çeyrek bütçe verilerini 2023 ilk çeyrek ile karşılaştırdım. Ayrıca 2023 bütçe kullanımı nasıl başlamıştı ve genel seçimler sonrası nasıl bitti, görmek açısından da 2023’ün tamamını tabloya ekledim.

Kamuda tasarruf ile adeta özdeşleşen taşıtlarla ilgili giderlerin neden azaltılması gerektiği tabloda açıkça görülüyor. 2023 ilk üç ayda taşıt giderleri 1,2 milyar TL iken, 2023 yılını yaklaşık 10 milyar TL ile kapatmış durumda. Taşıt kiralama ve alım giderleri 2023 ilk çeyrekten sonra seçim ile beraber hızla artmış, doğal olarak tamir, bakım, onarım giderleri de katlanmıştır.

Haberleşme giderleri 2023 ilk çeyrekte 931 milyon TL iken sadece 9 ayda yaklaşık 8 milyar TL artmış. 2024 ilk çeyrekte de 2 milyarın üstüne çıkmış. Kamunun kırtasiye, baskı giderleri de aynı şekilde 2023 ilk üç aydaki 750 milyon TL düzeyinden 16,5 milyar TL’ye kadar çıkmış.

Yine temsil, tanıtma, ağırlama, organizasyon giderleri de bir başka itibar göstergesi gibi, 2023 ilk çeyrekte sadece 131 milyon TL iken 1,9 milyar TL’ye kadar yükselmiş. 2024 ilk çeyrekte de 1 milyar TL’ye yaklaşmış.

Sonuçta tasarrufa gidilmesi beklenen tablodaki giderler 2023 ilk çeyrekte 5,5 milyar TL ama bu yıl ilk çeyrekte zaten 34,7 milyar TL harcanmış.

Bugün “kamuda tasarruf tedbirleri” kapsamında tüm bu kamu giderlerinin kısılması gerektiği açıklanırken, bir yıl içinde böyle fahiş tutarlara ulaşmasının nedenlerinin de açıklanması gerekmez mi?

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ-T24

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.