GÜNDEM
Gayrimenkul yatırım fonlarından giriş 10 milyar liraya ulaştı

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Re-Pie Portföy Yönetimi A.Ş. tarafından hazırlanan ‘Gayrimenkul Sektör Raporu’, Türkiye gayrimenkul sektörünün 2021’in ilk yarı performansına ilişkin önemli verileri ortaya koydu. Toplam gayrimenkul yatırım fonu sayısı 60’ı geçerken, bu fonların toplam büyüklüğü de son bir yılda yüzde 45,6 artarak 9,8 milyar TL oldu.
Rapora göre, değişen yaşam koşulları sebebi ile ev satın almak ve kiralamak isteyen yatırımcılar artık doğaya yakın, geniş ve bahçeli evler tercih ediyor. Ayrıca pandemi sürecinde yatırımcıların risk tercihlerine göre varlıklarını dağıtmasına imkân tanıyan gayrimenkul yatırım fonları ise 2020 yılında olduğu gibi 2021 yılının ilk yarısı itibarıyla ön planda olmayı sürdürüyor.
49 FON 10 MİLYON BÜYÜKLÜĞÜ GEÇTİ
Açıklanan rapora göre, haziran 2021 sonu itibari ile alternatif yatırım fonları olan Gayrimenkul Yatırım Fonu (GYF) ve Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF) kurmak üzere Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), tarafından yetkilendirilmiş 27 portföy yönetim şirketi bulunuyor. Bu şirketlerden 8 tanesi sadece GYF, 10 tanesi sadece GSYF ve 9 tanesi her iki türde alternatif yatırım fonu kurmak üzere yetkilendirilmiş portföy yönetim şirketlerden oluşuyor. Bu portföy yönetim şirketlerinin yönetiminde bulunan, ihraç dönemi devam eden veya ilk defa yatırım yapmış olanlar dahil olmak üzere toplam 60 GYF bulunurken, bu fonların toplam büyüklüğü son bir yılda yüzde 45,6 artarak 9,8 milyar TL seviyesine ulaştı. Öte yandan gayrimenkul yatırım fonlarının büyüklüğü bu yılın ilk 6 aylık döneminde de yüzde 18 artış gösterdi. Yine aynı dönemde SPK tarafından 18 yeni gayrimenkul yatırım fonuna kuruluş izni, 19 gayrimenkul yatırım fonuna ihraç belgesi onayı verildi. Böylece fon büyüklüğü 10 milyon TL seviyesinin üzerinde olan fon sayısı 49’a ulaştı.
Raporun sonuçlarını değerlendiren Re-Pie Portföy Yönetimi A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Dr. M. Emre Çamlıbel, “Piyasalarda küresel salgının 2021 ikinci yarısı ile birlikte daha iyi kontrol altına alınabileceği ve buna bağlı küresel ekonomik faaliyetlerin sene sonuna doğru normalleşebileceği beklentisi hâkim. Türkiye gayrimenkul sektörünün 2021 yılının ilk yarı performansına genel olarak bakıldığında, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi hem şirketlerin çalışma prensipleri hem de arz-talep dengesi konusunda pandemi etkilerinin devam ettiğini görülüyor. Re Pie olarak, gayrimenkul gibi büyüme potansiyeline sahip alanlarda yatırım yaparak ülkemizin sermaye piyasalarının büyümesine katkı sunmaya devam ettik. Türkiye’nin faaliyet izni almış ilk alternatif yatırım fonu yönetim şirketi konumundayız ve bugün 12 adet gayrimenkul fonumuzla mevcut yatırımlarımızın yaklaşık yüzde 23’i gayrimenkul sektöründe yer alıyor. Gayrimenkul sektörü pandemi kaynaklı ve diğer makro ekonomik dengeler kaynaklı bazı alım ve yatırım fırsatları çıkardı. Bunlara kendi dinamiklerimiz de eklenince geçen yıl iyi bir performans gösterdik. Önümüzdeki dönemde gayrimenkul sektöründe önemli fırsatların devam edeceğini düşünüyoruz ve ofis ve lojistik alanlarında da yeni yatırımlar yapmaya devam edeceğiz” dedi.
6 AYDA 552 BİN ADET KONUT SATILDI
Açıklanan rapordaki bilgilere göre, Türkiye’de 2021 yılı ilk yarı konut satışları, bir önceki yılın aynı dönemine göre göre yaklaşık yüzde 11,5 oranında bir azalarak 552.810 adet oldu. İlk el satışları 2021 ilk yarı itibarıyla 167 bin 878 adet; ikinci el konut satışı ise 384 bin 932 adet olarak kayıtlara geçti. İpotekli satış adedi, konut kredisi faiz oranlarının yıllık bazda yüzde 17-18 aralığında olması nedeniyle yüzde 60,9 oranında geriledi ve 104 bin 168 adet oldu. 2021 yılı ilk iki çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre, ilk el satışlarda yüzde 15,1, ikinci el satışlar ise yüzde 9,8 oranında azalma yaşandı. 2021 ilk yarı itibarıyla, ilk satışların toplam satışlar içerisindeki oranı ise geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 1,3 düşüş göstererek yüzde 30,3’e geriledi. Diğer satışlar ise, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25,2 oranında artış göstererek 448 bin 642 adet olarak gerçekleşti. 2020 Haziran ayında toplam 190 bin 12 konut satılırken, 2021 Haziran ayında 154 bin 731 adet konut satıldı.
EN PAHALI ARSALAR İSTANBUL’DA
Türkiye’de konut imarlı arsa metrekare birim fiyatlı değerlendirildiğinde, İstanbul metrekare başına bin 143 TL ile ilk sırada iken, İzmir metrekare başına bin 43 TL ile İstanbul’u takip etti. Türkiye’de arazi, bağ, bahçe ve tarla metrekare birim fiyatında 111 TL ile İstanbul ilk sırada geliyor. 2020 Haziran ayında Türkiye imarlı arsa metrekare satış birim fiyatı 543 TL iken bir yıl içinde yaklaşık yüzde 35 artış göstererek 733 TL’ye yükseldi.
ŞİRKETLERİN OFİSE DÖNÜŞ HAZIRLIKLARI BAŞLADI
Türkiye Ticari Gayrimenkul Fiyatı Endeksi Haziran 2021’de bir önceki aya göre yüzde 1,1 artış göstererek 200,77 puan seviyesine ulaştı. Endekste geçen senenin aynı ayına oranla yüzde 31 artış görüldü. Türk lirası bazında ofis kiraları 2021 yılının ilk yarısında, 2020 yılının ikinci yarısına göre artış gösterdi. 2020 yılı ilk yarısında İstanbul genelinde A Sınıfı ofis binalarının ortalama kirası 101TL/m²/ay olarak gerçekleşti. Geçen yılın ilk yarısıyla karşılaştırıldığında Türk lirası cinsinden kiralar yaklaşık yüzde 29 oranında arttı. Pandemi ile birlikte yeniden şekillenen ofis pazarında 2021’in ilk çeyreğinde kiralama işlemleri bir önceki yılın aynı dönemine ve son çeyreğe göre azalma gösterse de, şirketlerin ofise geri dönüş için hazırladıkları yol haritaları paralelinde yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde kiralamaların artması bekleniyor.
AVM CİRO ENDEKSİ AZALDI
AVM’lerdeki kiralanabilir alanların metrekare başına düşen ciro göstergesi 2021 Nisan döneminde bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ve enflasyondan arındırılmadan incelendiğinde yüzde 21,7 oranında azalma kaydederek 273 puana geriledi. Pandemi sürecindeki sağlık ve ekonomik önlemlerin AVM ciro ve ziyaretçi sayısı üzerindeki etkisinin reel bir trendi yansıtmaması rapor kapsamında ayrıca değerlendirildi. 2021 birinci çeyrek dönem itibariyle, Türkiye genelinde toplam AVM sayısı 447, toplam kiralanabilir alan stoku ise 13 milyon 591 bin metrekareye ulaştı. İstanbul, toplam kiralanabilir alan stokunun yaklaşık yüzde 37’sini oluşturuyor. Türkiye genelinde, ortalama bin kişi başına düşen kiralanabilir alan ise 163 metrekare.
E -TİCARET DEPOLARA YARADI
Diğer sektörlere kıyasla salgının olumsuz etkilerinin en az yaşandığı piyasa lojistik pazarı oldu. Endüstriyel tesislerde üretimin yavaşlaması ve yer yer durmasına karşın, bu dönemde e-ticaretin artmasıyla özellikle şehir depo tesislerine olan talep arttı. Artan taleple birlikte kiralar Türk lirası bazında yükselmiş, dolar bazında ise sabit kaldı. 2020 yılı ikinci yarısında, 2019 yılına kıyasla hemen hemen her bölgede boşluk oranlarının düştü. Özellikle şehir depolarına olan talebin artmasıyla şehir merkezine yakın olan Dudullu bölgesi başta olmak üzere genel olarak boşluk oranındaki azalış dikkat çekici oldu. Gelecek dönemde salgının etkisiyle boşluk oranlarındaki düşüşlerin devam edeceği ve buna paralel metrekare başına TL bazında kiraların yükseleceği öngörülüyor.
OTEL YAPI RUHSATLARI YÜZDE 87 ARTTI
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan elde edilen verilere göre 2020 Mayıs ayına kadar olan süreçte Türkiye’ye gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı yaklaşık olarak 4,6 milyon olurken, 2021 yılının mayıs ayına kadar olan süreçte çeyreği için bu değer 4,2 milyon oldu. Otel tesisleri için verilen yapı ruhsatları 2021 ilk çeyrekte, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 87, yapı kullanma izin belgeleri ise yüzde 37 artış gösterdi. 2021 yılında mart itibarıyla verilen yapı ruhsatı 341, yapı kullanma izin belgesi 164 adet olarak kayıtlara geçti.
DHA
İlginizi Çekebilir
GÜNCEL
Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak
“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:
9 saat önce|
23/06/2025Yazan:
Serhat Can
“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.
Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.
Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.
Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.
Serhat CAN
GÜNCEL
Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:
13 saat önce|
23/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler
Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.
1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık
YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.
2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması
Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.
3. Yaratıcılığın Azalması
YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.
4. Bilgi Tembelliği
“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.
5. Stres ve Kaygı
YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.
Araç mı, Tehdit mi?
Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.
GÜNCEL
ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Yayınlanma:
19 saat önce|
23/06/2025Yazan:
BankaVitrini
ABD Başkanı Trump, hafta sonu İran’daki nükleer tesislere düzenlenen büyük çaplı hava saldırılarının ardından, “rejim değişikliği” fikrini kamuoyuna taşıdı. Trump, sosyal medya paylaşımında “Eğer mevcut rejim İran’ı yeniden büyük yapamıyorsa, neden bir rejim değişikliği olmasın?” diyerek tartışmaları alevlendirdi. Ancak Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Başkan Yardımcısı JD Vance gibi üst düzey yetkililer, operasyonun rejim değişikliğine yönelik olmadığını vurguladı. “Geceyarısı Çekici Operasyonu” adı verilen saldırı kapsamında, İran’ın üç kritik nükleer sahası hedef alındı. Genelkurmay Başkanı Caine, operasyonun Fordow dâhil olmak üzere tüm hedeflerde çok ağır hasar yarattığını söyledi.
İran ise saldırılara İsrail’e yönelik füze saldırılarıyla karşılık verdi, ancak henüz ABD üslerini ya da Hürmüz Boğazı’nı hedef almadı. ABD yönetimi bölgedeki askerî varlığını artırarak olası misillemelere karşı önlem aldı. ABD’de Savunma ve Dışişleri Bakanları operasyonun açık uçlu olmadığını, ancak İran karşılık verirse başka hedeflerin vurulabileceğini açıkladı. ABD’nin doğrudan askerî müdahaleye girmemeyi tercih eden dış politika çizgisi, Trump’ın bu ani kararıyla ciddi bir kırılma yaşadı. Trump, kendi sosyal medya hesabından yaptığı ilk açıklamada, operasyonun başarılı bir şekilde gerçekleştiği belirtirken, aynı mesajda bundan sonra ‘barış’ zamanı ifadesi kullansa da bunun nasıl mümkün olacağı kafalarda soru işareti yarattı.
ABD’nin savaşa dâhil olması ve İran’ın her türlü cevabı vereceğini açıklaması ile dün tansiyon tüm gün yüksek seyretti. Kararın piyasa yansıması bizim öncelikli ilgi alanımız olsa da, madalyonun diğer tarafına da bakmamız gerekiyor. Şöyle ki, ABD’nin İran’daki nükleer tesisleri vurması, sadece Ortadoğu’da değil, dünyada da büyük sonuçlar doğurabileceğini düşünüyoruz. Trump’ın operasyonun başarısına vurgu yapan X mesajında da belirttiği gibi İran masaya oturacak mı (barış) yoksa karşılık mı verecek? Şayet ABD, İran’ın nükleer faaliyetlerini durdurur ve uzun sürecek bir savaşa girmeden sonuc elde ederse, ABD’nin ‘gücü’ yeniden dünya çapında kabul görecek. Lâkin savaş uzarsa ve İran’da düzen bozulur ya da hükûmet düşerse, zaten oldukça karışık olan bölgenin daha da karışabileceğini, dünyanın ise ABD’yi sorumlu tutabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor.
Bu gelişmeler, yalnızca ABD’yi değil; dolaylı yoldan Çin’i, hatta Rusya ve Avrupa’yı da doğrudan etkiliyor. Günlerdir bültenlerimizde vurguladığımız üzere, ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet derinleşirken, İran’ın petrol ihracatının %90’ının Çin’e yönelmiş olması, Washington’ın bu hamlesinin yalnızca Tahran’ı değil, aynı zamanda Pekin’i de hedef aldığına işaret ediyor. ABD, İran üzerinden Çin’in enerji tedarik zincirini zorlayarak rakibini zayıflatmayı amaçlıyor. İran’da hükûmet değişirse, Çin bölgede önemli bir müttefikini kaybedebilir. Avrupa pahalı petrol ve olası mülteci akını yüzünden süreçten zarar görebileceğini, Rusya’nın ise İan’a sattığı silahlardan ve iş birliğinden mahrum kalacağını ama artan petrol gelirlerinden fayda sağlayacağını düşünüyoruz.
Günlerdir bültenimizde kaleme aldığımız üzere, büyük resmi kaçırmamak gerekiyor. ABD, Ortadoğu taşeronu veya karakolu İsrail ile bölgeyi kendisi ve ABD çıkarları için istikrara getirmeye çalışıyor. Süreç ilk önce Hamas ile başladı, Hizbullah ile devam etti. İran’ın Suriye’deki etkisi ortadan kaldırıldı, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşlukları ile birlikte geniş açıdan düşünürsek bir sonraki hedefin İran olduğunu ve muhtemelen on yıllardır baskı ve yaptırım altında kalan İran’ı muhalefetin de desteği ile devirmek isteyeceklerini düşünüyoruz. Bu arada cereyan eden gelişmelerin Türkiye’yi direkt olarak ilgilendirdiğini de göz ardı etmeyelim. Terörün bitirilmesi noktasında gösterilen çabanın arka planında Ortadoğu’da cereyan eden yeniden yapılanmanın yer aldığının altını çizmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir.
PKK’nın silah bırakması ve terörün aniden son bulması süreci, bu büyük stratejik dönüşümün parçası olarak değerlendirilmelidir. Son 47 yılda terörle mücadeleye ayrılan kaynağın ekonomik kayıplar ve fırsat maliyetinin 1,8 trilyon dolar olarak hesaplandığını Bakan Şimşek’in sunumda bizzat duydum. Böyle bir kaynağın kalkınma ve büyüme için kullanılmasının ne kadar büyük bir enerji yaratacağını sesli bir şekilde düşünün… Ortadoğu’da yeni bir fotoğraf var ve buna uyum sağlamak gerekiyor!
Gelelim yaşananların piyasa yansımasına… Peşinen piyasalarda panik havasının olmadığını hatta abartılı bir tepkinin de olmadığını not edelim. Piyasaların korku endeksi VIX 20 seviyesinde yatay ve sakin bir seyir izliyor. Asya cephesinde gösterge endeks Tokyo borsası ve ABD borsalarının vadeli işlemleri sadece %0,3 civarında geriledi. Brent cinsi ham petrol, Cuma gününü 77 dolar seviyesinden tamamlaması ardından açılışta 81 dolar seviyesine kadar yükselerek yılın en yükseğini test etse de 78 dolar seviyesine geri çekildi.
Yatırımcılar, İran’ın nasıl bir karşılık vereceğini merak ederken, küresel ekonomik büyüme ve enflasyon üzerindeki risklerin daha bir ön planda olduğunu görüyoruz. Gözler hâliyle Hürmüz Boğazı’na çevrildi. Boğazın deniz trafiğini tamamen kapatılması beklenmese de, günde yaklaşık 20 milyon varil petrolün geçtiği boğaz, dünya petrol arzının beşte birini taşıyor; kapatmayı bırakın trafiğin aksaması bile petrol fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı yaratabilir. İran Meclisi boğazın kapatılması yönünde adım atsa da, son karar, ülkenin Ulusal Güvenlik Konseyi’ne ait olduğunu ve pratikte zor olacağı iddia ediliyor. Petrol ve doğal gaz fiyatlarının yukarıya gitmeye devam etmesi, yukarıda da değindiğim üzere, Türkiye ve KKTC gibi net enerji ithalatçısı ülkelerin enflasyonla savaş ve cari açık faturalarını kabartacağı gibi, ihraç eden ülkelerin de ekmeğine hâliyle yağ sürecektir!
Trump’ın devreye aldığı tarife savaşları, ABD’nin cari açığını azaltmak adına zayıf dolar talep etmesi ve FED başkanı üzerinde tam saha pres uygulayarak faiz indirim talebi hâliyle böyle zamanların bir numaralı güvenli limanı olarak ön plana çıkan doların göreceli olarak zayıf bir seyir izlemesine neden oluyor. Bir diğer güvenli liman olan altın ise geride bıraktığımız hafta 3,450 dolar seviyesini test etmesi ardından ilk işlemlerde 3,400 dolar seviyesini denese de, bültenimizi yazdığımız sabah erken vakitlerde 3,360 dolar seviyesine geri çekildi. Gümüşün ons fiyatı da benzer bir şekilde 36 dolar seviyesine gerilerken, geçen hafta 110bin dolara dayanan bitcoin ilk nazarda 99bin dolar seviyesine kadar gerilemesi ardından psikolojik seviyede denge buldu. Kağıt para sisteminin sorgulandığı bir ekosistemde, jeopolitik risklerin geride kalması durumunda, altın, gümüş ve bitcoin gibi enstrümanlara yönelik talebin yeniden canlanacağını düşünüyoruz. Pariteler cephesinde ise, doların hafif de olsa değer kazandığını görüyoruz. EURUSD 1,15 seviyesinin aşağısına sarkarken, dolar YEN karşısında 147 seviyesine yaklaştı.
Türkiye cephesinde ise hafta sonu TCMB’den makro ihtiyati çerçeve kapsamında bazı adımlar daha atıldığını gördük. KKM’den çıkışı destekleyen adımların jeopolitik risklerin zirve yaptığı bir dönemde piyasa tarafından pek de önemsenmeyeceğini düşünüyoruz. Bir süredir Haziran ayının ikinci yarısının siyaseten zor geçeceğine işaret etmiştik. Bu kapsamda da Kabine revizyonu ve 30 Haziran tarihinde CHP kararı (kurultaya yönelik mutlak butlan) ön plana çıkmıştı. Artan jeopolitik risklerin iç siyasette bazı adımların atılması zor hâle getirdiği kanaatindeyiz. USDTRY kuru ilk işlemlerde 39,70 seviyesinden eşleşerek haftayı karşıladığını da not edelim. CDS risk primi 311 baz puan seviyesinde ve geride bıraktığımız haftaya nazaran hafif de olsa gerilediğini görüyoruz. Küresel borsaların seyrine bakarsak, Türk hisse senetlerinin de bugün satış baskısına boyun eğmeyeceğini düşünüyoruz.
FED’in Temmuz ayında faiz indirme ihtimali düşük görünürken, Başkan Powell’ın bu hafta Kongre’de İran saldırısı ve Trump’ın tarifeleri gibi konularda zor sorularla karşılaşması bekleniyor. Ortadoğu krizi, bu hafta Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde de gündemin üst sıralarında yer alacaktır. Makro cephede ise PMI verilerini takip edeceğiz.
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.142)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.221)
- GÜNDEM (3.197)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.246)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.056)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (34)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yapı Kredi emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon sunuyor

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Kriz mi Dediniz? Yeni Başlangıçlar İçin En Doğru Zaman!
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 23/06/2025
- 23 HAZİRAN BRENT PETROL FİYATI! Brent Petrol fiyatları ne kadar, kaç TL oldu? 23/06/2025
- EK DERS ÜCRETİ 2025: Öğretmenlerin bir saat ek ders ücreti ne kadar oldu? 23/06/2025
- Piyasalar savaş senaryosunu fiyatlıyor: PANİK SATIŞLARA DİKKAT! 23/06/2025
- Türkiye ekonomisine 1,1 milyar dolarlık sendikasyon kredisi desteği 23/06/2025
- DOĞUM YARDIMI BAŞVURU EKRANI e-DEVLET: 5 bin lira doğum yardımı başvurusu nereden, nasıl yapılır? 23/06/2025
- 23 HAZİRAN 2025 PAZARTESİ ALTIN FİYATLARI: Bugün gram altın, çeyrek altın ne kadar? 23/06/2025
- Trump: Herkes petrol fiyatlarını düşürsün 23/06/2025
- ABD'de 2. el konut satışlarında zayıf seyir 23/06/2025
- Almanya savunma harcamalarını artırmayı planlıyor 23/06/2025
- IFO: Trump'ın vergileri Almanya'nın ABD'ye ihracatını %38,5 düşürebilir 23/06/2025
- Turist girişleri Mayıs'ta yıllık olarak geriledi 23/06/2025
- Erdoğan: Kamu görevlilerimizi enflasyona ezdirmemek asli vazifemiz 23/06/2025
- Akkök, 2025'te 500 milyon dolar yatırım yapacak 23/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı