Connect with us

BANKA HABERLERİ

HSBC, gözetim altındayken kirli para transferine devam etmiş

FinCEN Files’a göre, geçmişte kara para akladığı gerekçesiyle rekor düzeyde ceza ödeyen HSBC, gözetim altında olduğu dönemde kara para transferlerine devam etti.

Yayınlanma:

|

ABD Hazinesi‘ne bağlı FinCEN‘e ait gizli kayıtlar, Avrupa’nın en büyük bankası HSBC’nin gözetim altında olduğu dönemde yasa dışı aktörlere para transferine devam ettiğini ortaya koydu.

New York merkezli BuzzFeed News tarafından elde edilen ve Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ)Standard Chartered’ın Zarrab’ın suç şemasındaki rolü ne? ile paylaşılan FinCEN Files, 88 ülkeden 400’den fazla gazetecinin 16 aylık çalışması sonucu haberleştirildi. Araştırma, temel olarak ABD Hazinesi’ne bağlı istihbarat birimi Mali Suçları Uygulama Ağı’na (FinCEN) sunulan gizli banka raporlarına ve onlarca röportaja dayanıyor.

ICIJ’in incelediği belgelere göre, ABD Hazinesi’ne bildirilen ve toplamda 2 trilyon doları aşan şüpheli işlemin yaklaşık 4.5 milyar doları HSBC aracılığıyla yapıldı. Transferler 2006 ile 2017 yılları arasını kapsıyor. HSBC, bu transferler için FinCEN’e 73 Şüpheli Eylem Bildirimi (SAR) raporu sundu.

Bankalarda uyum görevlileri olarak bilinen gözlemciler tarafından hazırlanan SAR’lar, finansal suçların ayırt edici özelliklerini taşıyan geçmiş işlemleri veya yüksek risk profiline sahip müşterilerin ya da geçmişte kanunla karşılaşan müşterilerin işlemlerini yansıtıyor. ABD’de faaliyet gösteren finans kuruluşlarının, bu raporları ABD Hazine Bakanlığı’na sunması gerekiyor; bunu yapmayan bankalar ceza ödemek zorunda kalabiliyorlar.

5 yıl gözetim altındaydı

HSBC, 2012 yılında Sinaloa karteli ve diğer Meksikalı uyuşturucu çeteleri için en az 881 milyon dolar miktarındaki kirli parayı, çeşitli ülkelerdeki hesaplara transfer ettiğini ABD’li savcılara itiraf etmişti.

Savcılar tartışmalı bir karar vererek bankaya dava açmadı. Bunun yerine HSBC’nin 1.92 milyar dolar değerinde bir tazminat ödemesine ve beş yıl boyunca gözetim altında tutulmasına karar verdiler. Bu beş yıl boyunca HSBC’nin kara para aklamaya karşı vereceği mücadele, mahkemenin atadığı bir gözetmen tarafından kontrol edilecekti.

FinCEN Files’ta yer alan kayıtlar, HSBC’nin, geçmişte uyuşturucu çeteleri için yaptığı işlemler nedeniyle gözetim altında olduğu dönemde World Capital Market (WCM) gibi uluslararası bir suç şebekesi için para transferleri yaptığını ortaya koydu.

Hong Kong şubesinden yapıldı

Dosyalara göre, HSBC’nin Hong Kong şubesi, kirli para akışının sürdürülmesi açısından büyük önem taşıyor. FinCEN’e sunulan SAR’lara göre, bankanın ABD’deki uyum personeli, Hong Kong şubesindeki hesaplar üzerinden 16 paravan şirket için toplamda 1.5 milyar doları bulan 6 bin 800 tane şüpheli işlem yapıldığını raporladı. ICIJ ve partnerlerinin yaptığı analize göre bu paranın 900 milyon dolarından fazlası, organize suç şebekelerine bağlı paravan şirketlere ilişkindi.

ICIJ’in incelediği SAR’lara göre HSBC uyum görevlileri, Hong Kong’da WCM’ye ait bir hesaba yapılan ve milyonlarca doları bulan işlemler için üç kez şüpheli eylem bildirimi yaptı. Bu SAR’lar, HSBC’nin, işlemleri yaptığı dönemde düzenleyicilerin WCM Ponzi şemasını araştırdığını bildiğini ortaya koydu. Ancak banka buna rağmen saadet zincirinin kirli paralarını aktarmaya devam etti.

Saadet zincirine para kaptıran yatırımcıların açtığı federal davaya göre HSBC’nin Hong Kong şubesi, “WCM’nin saadet zincirini sürdürmesi açısından büyük önem taşıyordu”. Federal hakim geçen ay davada kovuşturmaya yer olmadığına karar verirken, suçun yetki alanının dışında olduğunu belirtti.

ICIJ ve BuzzFeed News’in gerçekleştirdiği görüşmelerde HSBC’nin eski uyum görevlileri, bankanın kara para aklamayla mücadele programı hakkında- gözetim altında oldukları sürede bile- ciddi endişeler barındırdıklarını ifade etti. Görevliler, bankanın onlara şüpheli para transferlerini anlamlı bir şekilde incelemeleri için yeterli süreyi vermediklerini ve ABD dışındaki şubelerinin müşterileri hakkında çok önemli bilgileri toplama taleplerini çoğu zaman önemsemediklerini ifade ettiler.

Saadet zincirinin kurucusu Ming Xu ise ICIJ’e verdiği özel röportajda, HSBC tarafından kendisine Hong Kong’daki WCM banka hesaplarına giden yüksek meblağlı para transferleriyle ilgili hiçbir soru sorulmadığını ifade etti.

Uyuşturucu kartelleri

ICIJ’in analizine göre sızdırılan kayıtlar ayrıca, HSBC’nin, daha sonra Brezilya hükümetinden çalınan devlet fonlarını taşıdığı ortaya çıkan şirketler için, 2014-2015 yılları arasında en az 31 milyon dolarlık işlem yaptığını gösterdi.

Belgeler, HSBC’nin uyuşturucu kartelleriyle ilişkisinin sonlanmadığına da işaret etti. ICIJ’in incelediği belgeler göre banka, ABD yetkilileri tarafından uyuşturucu kartelleri adına kara para akladığı belirtilen Panama merkezli Vida Panama için, 2010-2016 arasında 292 milyon dolardan fazla para transferi gerçekleştirdi.

HSBC, ICIJ’in sorduğu detaylı soruların bir çoğuna cevap vermedi. HSBC sözcüsü Heidi Ashley, yaptığı açıklamada, bankanın gözetim altında olduğu dönemde yaptığı bir dizi değişikliği savunarak, “2012 yılından beri HSBC finansal suçlarla mücadele etmedeki kapasitesini geliştirdi. HSBC 2012’de olduğundan çok daha güvenli bir kurum” ifadelerini kullandı.

FinCEN kayıtlarından sızdırılan belgeler, 2 bin 100’den fazla şüpheli eylem bildirimini içeriyor. BuzzFeed News’e göre FinCEN, 2011 ile 2017 arasında 12 milyondan fazla ve yalnızca 2019’da iki milyondan fazla SAR aldı. Buna göre incelenen SAR’larda ortaya çıkan 2 trilyon dolarlık şüpheli işlem, kayıtların sadece küçük bir bölümünü oluşturuyor.

DW

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.