Danışanım Luis işini seviyordu. Görevleri ilginçti, iş arkadaşlarını seviyordu ve iyi bir maaşı vardı. Tek sorun şuydu: Luis işine duygusal olarak o kadar bağlıydı ki bu durum kararlarını ve refahını kötü etkilemeye başladı. Bir cuma günü öğleden sonra patronu geride kalınan bir proje hakkında konuşmak için son dakika bir toplantı ayarladı. Teslim edilecek işin gecikmesinin nedenlerinin çoğu Luis’nin kontrolü dışında olsa da planı yoluna koymak tamamen kendi sorumluluğuymuş gibi hissediyordu. Luis uykusundan ve ailesiyle geçireceği zamandan feragat ederek tüm hafta sonu çalıştı ve inisiyatifi yoluna koymaya çabaladı.
Başarılı kişiler Luis’nin durumunu anlayabilir. Çünkü işine duygusal olarak bağlı olmak iki ucu keskin kılıç gibidir. Performansınızı derinden önemsemek tatmin ve anlam duygusu sağlar. Ancak, işinize duygusal olarak çok fazla bağlı olduğunuzda bu taşıması güç bir yüke dönüşebilir.
Uzaktan çalışma ve belirsiz sınırların olduğu bir çağda kişisel ve profesyonel ayrımı da zayıflıyor. Dolayısıyla, kariyerlerimizin kimliğimizin bu kadar tanımlayıcı bir boyutu olmasına şaşırmamak gerek. Kendinizi bir kurumun başarısına adamakla ilgili yanlış bir şey olmasa da işiniz duygularınızı ve eylemlerinizi kontrol etmeye başladığında sorunlar ortaya çıkar.
Peki işinize duygusal olarak fazla bağlı olup olmadığınızı nasıl anlayabilirsiniz? Geri çekilme zamanının geldiğini gösteren şu işaretlere dikkat edin:
Eleştirileri kişisel aldığınızda
Kötü bir geribildirim aldıktan sonra kızgın, güvensiz veya morali bozuk hissettiğinizi fark edebilirsiniz. Patronunuzun bir yorumu yüzünden günlerce kenara çekilirsiniz veya diğer insanların fikirlerini o kadar önemsersiniz ki tamamen etkileşime girmekten kaçınırsınız. Birisi işinizi eleştirdiğinde bu, en kötü korkularınızın, yani yeterince iyi olmadığınızın onaylanması gibi hissettirir.
Çıkarımlar yapmadan önce bir ürün olarak işinizin eleştirilmesi ve bir kişi olarak sizin eleştirilmeniz arasında ayrım yapın. Sizinle paylaşılan geribildirimi anlamak amacıyla şu egzersizi yapın: Bir sayfa kağıt alın ve dört sütun oluşturun. İlk sütuna tam olarak ne söylendiğini yazın. İkinci sütuna, geribildirimle ilgili yanlış olduğunu düşündüğünüz şeyleri ve kör noktaları yazın. Üçüncü sütunda ise faydalı olabilecek noktalar hakkındaki düşüncelerinizi yazın. Örneğin, iş akışınızı veya becerilerinizi geliştirebilecek bir içgörü var mı? Son sütunda ise sonraki adımlara geçin. Konuşmanın havasını veya bir yanlışı düzeltmek için bir toplantı daha ayarlayabilirsiniz veya bu noktada bırakıp gününüze devam edebilirsiniz.
İşiniz eve sirayet ettiğinde
İşinize duygusal olarak fazla bağlı olduğunuzda telafi edici davranışlara yönelebilirsiniz. Yani kendinizi iyi hissetmek için daha fazla çalışabilirsiniz. Değerli olduğunuzu kanıtlamak ve değer üretmek için daha fazla iş başarmaya uğraşırsınız. Bu durum, ihtiyacınız olan araları vermemenize neden olabilir. Günün sonunda “gevşemekte” zorlanabilirsiniz ve mesai dışında işiniz kişisel zamanınızı çalarak zihninizi meşgul edebilir.
Devamlı çalışma modunda kalarak adanmışlığınızı kanıtlamazsınız, aksine başarınızı baltalarsınız. Rahatlama zamanlarını bir ödül olarak değil, iyi bir performansın gerekliliği olarak görün. İşinizden zihinsel olarak uzaklaşmak için bazı alışkanlıklar edinebilirsiniz. Örneğin:
- İşleri toparlayıp bitirmenizi belirten bir alarm kurmak
- Tekrar işe geri dönme dürtüsüne karşı koymak için cihazlarınızı kapatmak
- Bir sonraki gün yapacağınız işleri not etmek veya mesaiyi bitirmenizi kolaylaştıracak başka bir geçiş ritüeli uygulamak
Devamlı insanları memnun etmeye çalıştığınızda
Devamlı insanları memnun etmeye çalıştığınızda diğer insanların ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarınızın önüne koyarsınız. Luis gibi kötü durumları düzelten kahraman olma sorumluluğu duyarsınız. Ayrıca, başka insanların duygularını üzerinize alabilirsiniz, uyumlu olmak adına fikrinizi değiştirebilirsiniz veya zayıf ve beceriksiz görünmekten korkarak yardım istemekten kaçınabilirsiniz.
Uyumlu biri olduğunuz için cömert ve yardımsever olduğunuzu düşünebilirsiniz. Öte yandan, bunlar zihinsel sağlığınız ve ilişkilerinizin kalitesi pahasına ise sorun var demektir. Herkesi memnun etmek için kendinizi zorlamak sağlıklı değildir ve beraber çalıştığınız kişilerin inisiyatif ve sorumluluk almasını engeller.
Öz farkındalık değişimin ilk adımıdır. Bir projede veya ilişkide adil olan iş yükü veya sorumluluk payından fazlasını alıyor musunuz? Özellikle de fazla içerleme hissettiğiniz alanlara dikkat edin. Bu fazla çalıştığınızı, yeterince takdir edilmediğinizi ve çabalarınızın fark edilmediğini gösterir. İçerleme duygusu ihtiyaçlarınızı bastırdığınızı gösterir ve ele alınması gereken belirli durumlara işaret edebilir.
Kimliğiniz iş unvanınız haline geldiğinde
İşinizin ötesinde bir benlik algınız yoksa tehlikeli bir yerdesiniz. Kendinize verdiğiniz değer tamamen işe bağlı olduğunda işinizi kaybetme korkusu içinde yaşayabilirsiniz. Benliğin yeterince karmaşık olmaması, yani kimliğin tek bir boyuta bağlı olması daha yüksek duygusal tepkisellikle ve strese karşı daha az dayanıklılıkla ilişkilidir.
İşinizden psikolojik olarak biraz olsun uzaklaşabilmek refahınızı oldukça olumlu etkileyebilir. Bu sessizce istifa etmeniz veya daha az çaba sarf etmeniz anlamına gelmez. Daha ziyade, yaptığınız işle benliğinizi ayırmak anlamına gelir. Kendinize şunu sorun: “Bir lider veya yönetici olmamın ötesinde önemsediğim insanlar için ne anlam ifade ediyorum?” İşiniz dışında keyif aldığınız, uzmanlık ve yetkinlik hissi yaratan etkinlikler yapın. Danışanlarımdan biri ağır bir tükenmişlik döneminin ardından yaratıcı bir ifade aracı olarak çiçek düzenleme dersleri aldı. Başka bir danışanım uzay fiziğiyle uğraşmaya, bir diğeriyse yerel bir hayvan barınağında gönüllü çalışmaya başladı. Bu etkinlikler sayesinde işler iyi gitmediğinde dayanabilecekleri bir benlik algısı ve kimlik geliştirebildiler.
Unutmayın ki işiniz yaptığınız bir şeydir ve benliğinizin tamamını kapsamaz.
HBR