Connect with us

EKONOMİ

Kavcıoğlu’ndan sanayicileri döviz almak ve stokçulukla suçladı: Hepsinin listesi elimde

Yayınlanma:

|

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, nitelikli finansmana ulaşamamaktan şikayet eden sanayiciyi, kredi çekip döviz almak ve stokçuluk yapmakla suçladı. “Hepsinin listesi elimde” diyen Kavcıoğlu, “Türkiye’de bir döviz hastalığı var. Hala bankalardan ucuz kredi kullanıp döviz almanın önüne geçemedik. Merkez Bankası veya BDDK veya bankalar için ‘Kredi vermiyor’ deniyor. Ya el insaf. Hesabında 100 milyon dolar varken, 50 milyon dolar daha alıp hesabına koyma. Bunu vermeyeceğiz” dedi.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin temmuz ayı olağan toplantısı, “Reel Kesimi Destekleyen Nitelikli Finansman Politikalarının Üretim ve İhracat Açısından Önemi’’ ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda yapıldı.

Toplantıya katılan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Türkiye ekonomi modeli ile ulaşılan rakamları paylaşmasının ardından sanayicilerin sorularını diledi. Sanayiciler finansal kaynaklara erişimin zorlaştığını ve maliyetlerinin arttığından şikayet etti. Kavcıoğlu ise sanayicileri kredi çekip döviz almak ve stokçuluk yapmakla itham etti.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Kavcıoğlu’na, “Bankaların başı ve başkanı olarak bu süreci istismar eden bankaları ortaya çıkarmak için hakikaten sizi göreve davet ediyorum. Ayrıca kendisini enflasyondan korumak için stok yapmış sanayiciyi bu kapsama sokarsanız bu tehlikeli bir bakış açısına dönüşür” yanıtını verdi.

“DÜNYA FIRTINALİ BİR ZAMANDAN GEÇİYOR, SANAYİCİMİZ, SAĞLADIĞIMIZ FİNANSAL KOŞULLAR SAYESİNDE EN İYİ ŞEKİLDE GEÇİRİYOR”

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu konuşmasına sanayicilerin yanında olduklarını söyleyerek başladı. Kavcıoğlu şunları söyledi:

“Dünya fırtınalı zor bir zamandan geçiyor. Sanayimiz bu fırtınayı hem kendi çabaları hem de Merkez Bankası’nın sağladığı finansal koşullar sayesinde olabilecek en iyi şekilde geçiriyor. Her kriz bu sayede fırsata dönebiliyor. Merkez Bankası reel sektörle iç içedir. Merkez Bankası, makroekonomik koordinasyon ile kredilerin hem uygun maliyetli hem de cari fazla odaklı iktisadi faaliyetle uyumlu dağılımı için hedefli kredi yaklaşımını benimsemiştir. Hem kredi programları hem faiz kararları hem de makro ihtiyati önlemleriyle bu politikasını kararlılıkla uyguluyor.

Yeni ekonomi modelimizde cari fazlaya destek olacak hedefli kredi politikalarımızla ülke ekonomimiz için en verimli sonuçları almaya odaklanmış durumdayız. Tüm düzenleme ve kararlarımızı da bu doğrultuda alıyoruz. Merkez Bankası olarak arz sürekliliği ve cari fazla kapasitemizi destekleyecek finansal koşulları oluşturmayı amaçlayan sanayi dostu hedefli politikalarımızla yanınızda olmaya devam edeceğiz.”

KAVCIOĞLU’DAN, FİNANSMANA ULAŞAMADIKLARINI SÖYLEYEN SANAYİCİYE “EL İNSAF” YANITI

Konuşmaların ardından sanayiciler yüksek faiz yükü altında çok zorlu mücadele verirken, finansmana ulaşamadıklarından şikayet etti. Kavcıoğlu bu şikayetlere “El insaf” diyerek karşılık verdi. Kavcıoğlu, sanayicilere şu yanıtı verdi:

KREDİLERDEN ŞİKAYETLER CİDDİ ŞEKİLDE KONUŞULMALI: Bazı odalarla, iş insanlarıyla, bazı ekonomist arkadaşlarla dönem dönem görüşüyoruz. Sıkıntıları biliyorduk ama İstanbul Sanayi Odası’nda Türkiye’nin ilk 500’ünün ağırlıklı olduğu ve Türkiye’de kredi rekorunun kırıldığı bir dönemde bu kadar kredilerden şikayette bulunulması ciddi şekilde konuşulması gerekiyor.

Türkiye’de bir Merkez Bankası tembelliği var. Bu bütün taraflarda maalesef yaşanıyor. Yani daha çok dışarıdan bulunacak uzun vadeli kredilerle içerideki ihracatın finanse edilmesinin yaygınlaşması gerekiyor. Çok haksızlık yapmamak lazım. Bizim kredilerimiz de pek vadeleri öyle değil ama uzun süredir Eximbank kredileri de sıfır faizli.

AŞAĞI YUKARI HERKES SIFIR FAİZLE KREDİ KULLANDI VE DÖVİZ ALDI. ŞİMDİ BİZ BUNU ÇÖZDÜK, TEPKİ DE BURADAN GELİYOR: Aşağı yukarı herkes sıfır faizle kredi kullandı ve döviz aldılar. Bunları konuşacağız. Yani ihracatı desteklemek için Eximbank’ın Merkez Bankası kaynağıyla verilen kredi düz hesap 106 milyon ama kullanılan çok daha fazla. Bunun iki, üç katı. Sadece son 3-4 yılda 70 milyar dolar döviz alınmış. Yani Eximbank kredileri ihracat ağırlıklı kullanılan krediler. Ancak ithalat ağırlıklı kullanılmış ve tamamen döviz alınmış. Ve maalesef kullanım şekli şöyle; Eximbank bu krediyi döviz bazında TL olarak kullandırıyor. Aldığı gün ithalatçı ya da ihracatçı döviz alıyor. Vadesi geldiğinde de ihracat bedeliyle hiçbir şekilde ilişki kurulmuyor. Tekrar piyasadan döviz alarak Merkez Bankası’na geri ödeniyor. Yani herkes böyle gözünü yumuyor.

Merkez Bankası rezerv yaptığını düşünüyor. Eximbank ihraç edeceği kredi verdiğini düşünüyor. İhracatçı da Eximbank kredisi aldığını düşünüyor. Yararlanan tek ihracatçı. Şimdi bunu çözdük biz. Bunu çözmeye çalışıyoruz tepki de buradan geliyor. Şimdi bu kurulu düzen değişti.

ŞİMDİ HANİ KEDİ-CİĞER MESELESİ. NEREDE BU PARA? KİM ALDI: Şimdi ‘Krediye ulaşılamıyor’ dendi. Nerede? Sayı iki katı artmış. Rakam iki katına artmış. Şimdi hani kedi-ciğer meselesi. Nerede bu para? Kim aldı? O zaman ortaya yatırıp konuşacağız. Dolayısıyla Eximbank tek ulaşılabilir olmasın diye bunu bankalara da açtık. Bütün özel bankalara da limit verdik. Daha önce 2 milyar dolar olan özel ve kamu bankaları limiti 10 milyar dolara çıkarıldı. İhracatçımız Merkez Bankası’nı eleştirmek yerine, bankalara gidecek bu kaynağı alacak. Bu kredileri verirken bankalar da bir komisyon alıyor. Kaynağı Merkez Bankası, para da orada duruyor ve alma hakkı da sizin. Buna kimse itiraz edemez.

KAYNAK VAR, VADE UZATILDI, FAİZ DÜŞÜRÜLDÜ, BU KADAR ŞİKAYETİ ANLAMIYORUM: Çok ucuz faizle ve vadeleri değiştirdik taahhüdü kaldırdık. Bugün 1 yıl vadeli olarak, ihracat kredisi tüm bankalardan ve Eximbank’tan kullanabilir. Kim kullanamıyorsa ben takipçisi olacağım. Bu kadar net söylüyorum. Kaynak var, vade uzatıldı, faiz düşürüldü, bu kadar şikayeti anlamıyorum. Gideceksiniz krediyi kullanacaksınız. Merkez Bankası Başkanı olarak söylüyorum.

HERKES DÖVİZ ALIYOR DÖVİZ HASTALIĞI VAR: Evet, yüzde 30 dövizi ihracatçı da ithalatçı da bozmuyor. Herkes döviz alıyor. Dövizi bozacağız. ‘Ya döviz kuru artıyor’ deniliyor. TL kredi kullandığınız zaman döviz kurunu karşılıyorsunuz. Merkez Bankası kaynaklı 3 ay yüzde 10’la para veriyoruz. Yüzde 10’u sadece kur korumaya yatırsan faiz getirisi var. Döviz hastalığı var. Dediğim gibi herkes döviz alma yolunda.

BİR KİŞİ, BİR FİRMA KREDİ ALAMIYORSA BENİM İŞİM DEĞİL AMA TAKİPÇİSİ OLACAĞIM: Burada sanayi odasında söylüyorum. Merkez Bankası’nın limitleri vardı. Tüm bankalarda, özel bankalarda limitler var. Yarısı boş. Kimse kullanamıyormuş. Eximbank’ta kullanılmıyormuş. Bu şartlarda bir kişi, bir firma kredi alamıyorsa benim işim değil ama takipçisi olacağım. Burada Sayın Başkan’ın yanında söz veriyorum. Böyle bir şey yok. Dolayısıyla Türkiye finansmanda tarihi dönemi yaşıyor. Bakın 40-50, herkesi tenzih ediyorum. Böyle bir faiz oranı yok. Niye yok söyleyeyim. 2022 ilk 6 ayı 2021 yılı boyunca kullanılan kredinin 3 katına yakın. 2021’de faizin düşürülmeye başlanmasından sonra da krediler arttı. Yani 2021’in eylülüne kadar bazı bankaların kredi artış rakamı eksi. Büyük bankalardan bahsediyorum. 2021’in eylül ayından yıl sonuna kadar kredilerde faiz düşüşe geçti. Faiz düşüşlerinin nedeni sanayiciyi finanse etmek.

Yeni ekonomi modelimizin üzerinde durduğu özellikle sanayiciyi, imalatçıyı, ihracatçıyı desteklemektir. Yoksa biz bu bedeli niye ödemeye çalışıyoruz? Bu dayağı niye yiyoruz? Faiz düşürmenin en büyük, en önemli amacı üretimi, yatırımı, istihdamı arttırıp, cari fazla vererek kalıcı fiyat istikrarını sağlamaktır. Kabul edersiniz, etmesiniz. Bizim yeni ekonomi modelinde ısrarla üzerinde durduğumuz politikamız budur. Bunun için de bütün bu anlamda hedefe kilitli, hedefli, kredilerin önünü açtık. Yerine gitti mi gitmedi mi? Rakamları vereyim. Siz takdir edin.

HİÇBİR ÖZEL BANKADAN YÜZDE 20-22’İN ÜZERİNDE KREDİ KULLANMAYIN: Özel bankalarda faizler yüksek mi? Evet onlarla da görüşüyoruz. Onlarla da bu hesabı, bu tartışmayı yapıyoruz. Burada da söylüyorum. Hiçbir özel bankadan yüzde 20-22’in üzerinde kredi kullanmayın. Siz de ısrarcı olacaksınız. Televizyona çıkıp Merkez Bankası’nı eleştirene kadar, Eximbank’ı eleştirene kadar bu paranın peşine düşeceksiniz. Şu an hiçbir banka yüzde 40 faizle para veremez. Biz de takipçisi olacağız. Siz de olun. Biz bir şey yapamıyoruz siz yapacaksınız. Yüzde 17’yle KKM 1 trilyonun üzerine çıktı. Biz bu kur korumalarını riskini, TL tarafında Hazine Maliye Bakanlığımız, döviz tarafında da Merkez Bankası aldı.

Bankalara hiçbir riski yok. Ve yüzde 17 kaynak aktardık. Dahasını söyleyeyim. Sizin normal vadeli mevduat olarak yatırdığınız paraların vadesi 1 ay 35 gün 40 gündür. Bankacılık sektöründe tarihi vaadi bir dönem yüzde 60’tır. 35-40 gündür. Bu kur korumalının vadesi 6 ay, 9 ay, 1 yıldır. Yani bankalara böyle bir fırsat da yarattık. İş dünyası bu kaynağın da peşinde olacak. Şimdi 1 trilyon verilmiş. Bir kaynak var ama herkes şikayet ediyor. O zaman bu kaynak nerede ona bakacağız.

ODA ÜYELERİNDEN KİMLERİN DÖVİZ ALDIĞININ LİSTESİ VAR: Ya ben biliyorum nerede olduğunu bir kısmının. Herkes döviz aldı. Bakın biz bu rakamları takip ediyoruz. ISO’dayım. Sanayi odası üyeleri dahil listesi var bende. Türkiye serbest piyasa ama hem bu kullanılan paralarla döviz alacağız hem de gidip ucuz kredi alacağız. Alamadığımız zaman da şikayet edeceğiz. Bu olmaz. Bu haksızlık. Bunların hepsinin listesi var bende. Birebir de hepinizle paylaşabilirim. Sanayi Odası üyeleri de var. İTO’nun üyeleri de var. ATO’nun üyeleri de var. ASO’nun üyeleri de var.

BANA NE DÜŞERSE YAPMAYA HAZIRIM: BDDK’ın kararından şikayet edildi. Türkiye bir dönemden geçiyor. Bu kadar kaynak israfının önüne geçmemiz lazım. Türkiye’nin bu kaynağı üretim, yatırım, istihdam ve ihracat için harcaması gerekiyor. Ve burası en önemli yeri. Biz buraya karşı yanlış yapamayız. Ama burada yanlış yapanlar varsa kendine çekidüzen verecek. Ben Merkez Bankası Başkanı olarak Türkiye’nin üretim ve yatırım yapacak üretim yapacak, istihdam yaratacak ihracatı arttıracak tüm firmaların bu kaynaklardan yararlanması için bana ne düşerse yapmaya hazırım.

HESABINDA 100 MİLYON DOLAR VARKEN, 50 MİLYON DOLAR DAHA ALIP HESABINA KOYMA: Önce sorunu bir görmemiz lazım. Bakın Eximbank tarafında bu kadar şikayetin nedenini, rakamlar 3 aşağı 5 yukarı söyleyeceğim. 20 milyar dolarlık kredinin 2 milyarını falan özel bankalar kullanıyordu. Eximbank’ta yaklaşık 14-15 milyar dolar risk vardı. Yüzde 80’ini falan 20 firma kullandı. Buna da benim gönlüm razı olmaz. Biz bunu bakanlarla paylaştık ve bunu durdurduk. İhracatçılar alacak. İthalatçılar da alacak. İhracat yapan. Çünkü onlar da ithalatı ihracatın önünü açmak için ihracat yapabilmek için ithal mal alıyor. O iş adamlarımızla görüştüm. ‘Döviz alma’ dedik. Ha ithalat yapacaksın. Dövize ihtiyacın mı var tabii? Ne zaman ödemen var. 1 hafta içerisinde gel bu krediyi al, kullan. Ama hesabında 100 milyon dolar varken, 50 milyon dolar daha alıp hesabına koyma. Bunu vermeyeceğiz. İSO’dan bütün her yere ilan ediyorum.

YA EL İNSAF HESABINI DA 100 MİLYON DOLAR VAR: Biz kimsenin döviz almasına karışmıyoruz. Hesabında riski karşılayacak döviz varken hala bankalardan ucuz kredi kullanıp döviz almasının önüne geçmek istiyoruz. Buna başkanın buradaki odadaki yöneticilere engel olması lazım. Bakın şu an kur korumanın vadeleri geldi. Merkez Bankası’nı, Hazine’yi Türkiye’deki işte döviz herkes fiyatlıyor. Niye? Kur korumalı dönecek, ödeyemeyecekler falan filan diye. Adamın yarını kur koruması dönüyor. Bugün kredi kullandırıyoruz. Bunu durdurduğunuz zaman bakanlık, Merkez Bankası veya BDDK veya bankalar kredi vermiyor diyor. Ya el insaf hesabında 100 milyon dolar var ya. 50 milyon dolar var. 10 milyon dolar var. Kurda devlet bu avantajı sağladı size.

TÜRKİYE DÖVİZ DOLARİZASYONUN BEDELİNİ ÇOK AĞIR ÖDÜYOR: Merkez Bankası olarak kaynaklarımızdan iş adamlarımızın yararlanması için elimizden gelen gayreti sonuna kadar göstereceğiz. Liralaşma stratejimizi uygulayacağız. Türkiye döviz dolarizasyonun bedelini çok ağır ödüyor. Ödedi ve buradan çıkacağız.

KURUMSAL FİRMALAR DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ KULLANIP 55 MİLYAR DOLAR DÖVİZ ALDI, BUNU KULLANDIRTMAYACAĞIZ: Tabii ki ithalatçı döviz alacak. Sadece ithalatçılar değil, kurumsal firmalar da düşük faizli kredi kullanıp 55 milyar dolar döviz aldı. Biz bunu kullandırtmayacağız. Bankalarla da konuşuyoruz. Yatırım yapanın, üretim yapanın finansmana erişimi noktasında hiçbir şikayetinin olmaması lazım. Olanları da ısrarlı bir şekilde konuşup çözeceğiz.”

“BANKALARIN BAŞI VE BAŞKANI OLARAK HAKİKATEN SİZİ GÖREVE DAVET EDİYORUM”

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Kavcıoğlu’nun oda üyelerine yaptığı eleştirilere cevap verdi. Bahçıvan, “Sayın Başkanım burada hakikaten çok önemli bir toplantı yapıyoruz. Belki de tarihi bir toplantı yapıyoruz bugün. Siz nasıl ki vermiş olduğunuz imkanların istismarı noktasında bizi bir sorumluluğa davet ediyorsanız, Sanayi Odası’nın Başkanı  olarak ben de bankaların başı ve başkanı olarak bu süreci istismar eden bankaları ortaya çıkarmak konusunda hakikaten sizi göreve davet ediyorum” dedi.

Bahçıvan’dan sonra Kavcıoğlu yeniden söz alarak şunları söyledi:

“KORKTULAR STOK YAPTILAR: Faizler düşükken iş adamımız bunu farklı kullanıyor. Yani iş adamları alıyor parayı dövize yatırıyor. Bunun yüzlerce elimizde hesaptan örnekleri var yani. Kur korumada falan. Şimdi önce bunu sanayici çözecek. Düşük faizli krediyi alacak yatırım yapacak, ham madde alacak. Korktular stok yaptılar. Döviz aldılar stok yaptılar. Bilançolarına baktığınızda görürsünüz. Yani gayri resmi bir satış olsa da sonuçta bunu alıyor. Bu kadar stok geçen sene yapmamış da bu sene niye yapmış? İşte döviz artacak. Ucuz kredi buluyor. Ucuz krediyi bulup alıp yatırım yapacak ya da daha ucuz maliyetle piyasaya verecekken fiyatlara yansıtmıyor, stok yapıyor. Başka şekilde fiyatları şişirerek kendi kendimize zarar veriyoruz.

SANAYİCİLER DÖVİZLERİNİ BOZACAK: Sanayiciler de yarından itibaren stoklarını azaltacak, dövizlerini bozacak. Riskse hepimiz alacağız. O kadar dövizi tutarsanız, elinize geçen parayla sattığınız tüm tahsilatla döviz almaya devam ederseniz bu olmaz. O zaman biz bize düşeni yapacağız yarından itibaren bunun etkisini göreceğiz.”

SANAYİCİNİN HEPSİNİ İTHAM ALTINA ALIRSAK TÜRK SANAYİSİNE KARŞI BÜYÜK HAKSIZLIK YAPMIŞTIR”

Kavcıoğlu’nun stokçuluk iddiaları üzerine yeniden söz alan Bahçıvan şöyle konuştu.

“Sayın Başkanım döviz tarafında varım ama stok tarafında yokum. Sayın Başkanım o stok acaba sanayicinin envanterinde niçin duruyor? Yani onun bir denemesini iyi analiz etmezseniz orada olayın boyutu çok başka yere gider. Eğer bilançosunda stok taşıyan kendisini enflasyondan korumak için kendisini hic etmek için o stok almış olan sanayiciyi de bu kapsama sokarsak bu çok daha farklı ve tehlikeli bir bakış açısına dönüşür. İzin verirseniz bu tablonun Sanayi Odası Başkanı olarak altını çizmek istiyorum. Bu stoku şirketinde farklı nedenlerde taşıyan sanayicinin hepsini itham altına alırsak Türk sanayisine karşı büyük haksızlık yapılmış oluruz.”

ANKA

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.

Asimetrik Bilgi Sorunu:

Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:

  • Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
  • Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
  • Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.

Sonuç Ne Olur?

  • Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
  • Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
  • Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
  • Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
  • “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”

Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?

George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.

Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye

Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.

Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.

Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.

Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?

Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.

Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür

Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. YILMAZ: Bütçe açıkları dizginlenebilir mi?

Bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak

Yayınlanma:

|

Mayıs ayına ait merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerine göre bütçe fazlası 235,2 milyar TL, kümülatif (Ocak-Mayıs) bütçe açığı da 650,3 milyar TL oldu. Mayıs ayı bütçe fazlası, giderlerdeki önemli bir azalış kaynaklı değil, tersine kurumlar vergisi hasılatının beklendiği gibi mayıs ayında vergi gelirlerini beslemesiyle gerçekleşti.

Rakamla ifade etmek gerekirse; nisan ayına göre mayıs ayında bütçe giderlerinde 43 milyar TL’lik azalışa karşılık bütçe gelirleri 368 milyar TL arttı. Bu artışın hemen hemen tamamı kurumlar vergisi hasılatı kaynaklı.

Önce vergi hasılatındaki değişime bakalım, ardından bütçe giderlerinde azalış olmuş mu, ona bakarız:

Kurumlar vergisi yıllık beyana tabi bir vergi. Aynı zamanda cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, GVK’da belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödenir. Ocak – Şubat – Mart geçici vergi dönemi beyanname verilme ve ödeme günü 17 mayıs’tı. Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı, 30 Nisan’a kadar verilecek kurumlar vergisi beyannameleri ve bunlara tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerini 5 Mayıs’a kadar uzattı.

Böylelikle nisan ayında 29,7 milyar olan kurumlar vergisi tahsilatı da mayıs ayında 470,1 milyar TL’ye yükseldi. Hatta mayıs ayında kurumlar vergisi hasılatı vergi gelirleri içindeki payı yüzde 39,4’e ulaştı ki bu oran KDV gibi dolaylı bir verginin payından da yüksekti. Sonuçta bu hasılat bütçede bir rahatlama yarattı.

Mayıs ayında kurumlar vergisi tahsilatı bütçenin imdadına yetişmiş oldu ama yukarıda anlattığım gibi “geçici vergi dönemiydi, geldi ve geçti”.

Bütçenin gelir tarafını temmuz ayında gelir vergisi ikinci taksiti ile ağustos ve kasım aylarında geçici vergi taksitleri bir miktar rahatlatabilir. Ancak aylık olarak artmaya devam eden enflasyon, sıkı para politikasıyla kredi imkanları kısıtlanan firmalar ve artan konkordatolar, hedeflenen vergi gelirlerinden uzaklaşılmasına neden olacak ana faktörler. Ayrıca bütçenin gelir tarafının, borç faizleriyle büyüyen bütçenin gider tarafını telafi etmesi zor görünüyor. O nedenle bütçe açığını dizginlemek hiç de kolay olmayacak.

Bütçe giderlerine şimdi kamuda tasarruf üzerinden bakalım:

Tüm kamu kurumlarının kendi bütçelerindeki kaynaklardan yapacakları harcamalar için tasarruf tedbirlerine uymaları uzun zamandır merakla bekleniyor.

Aşağıdaki hazırladığım tablo, geçen yıl ve bu yılın mayıs aylarında tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan harcamaları karşılaştırıyor:

Tabloda görüldüğü gibi bir yıl içinde taşıt alım giderleri yaklaşık 2 katına çıkmışHaberleşme ve enerji giderleri de enflasyon oranına yakın bir artış göstermiş. Kırtasiye-baskı giderleri ile temsil-tanıtma giderlerinde ise bir yılda kısmen frene basılmış gibi.

Ancak temsil-tanıtma giderleri bu yılın ilk dört ayında ortalama 65 milyon TL civarındayken, mayıs ayında birden yaklaşık beş katına (316 milyon TL) çıkmış. Yine de bu haliyle geçen yılın mayıs ayındaki 418 milyon TL’nin oldukça altında kalıyor. Umarım ülkemiz en iyi şekilde temsil ediliyordur. 2024’te bu alanda daha fazla gider yapılıyordu, yoksa geçen yıl daha mı iyi temsil ediliyordu?

Bütçe giderlerinde sorunlu kalem: borç faiz giderleri:

Borç faiz giderleri bütçede büyümeye devam ediyor. Özellikle iç borçlanmanın maliyeti bütçeye yansıyor.

Mayıs ayında borç faiz giderleri 111,2 milyar TL, kümülatif olarak 835,8 milyar TL’ye ulaştı. Dahası Haziran ayında yaklaşık 240 milyar TL’lik borç faiz gideri gerçekleştirilecek.

2025 yılı bütçesi için borç faiz giderlerinin bütçe giderlerine oranının yüzde 13,2 ve vergi gelirlerine oranının da yüzde 17,5 olması hedeflenmişti. Bugünkü görünümde borç faiz giderleri/bütçe giderleri oranı yüzde 15,7 ve borç faiz giderleri/vergi gelirleri oranı da yüzde 20,9’a yükselmiş durumda. Bu göstergeler ile bütçe hedeflerinden uzaklaşıldığı anlaşılıyor.

Bütçe açıklarını kontrol altında tutmak, pek çok alanda katkı sağlayacak. Öncelikle devletten beklenen görevlerin ve kamu hizmetlerinin hem kalitesinin artmasına hem de zamanında sunulmasına katkı sağlayacak.

Aksine bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ – T24

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.