EKONOMİ
Kerim Rota: “İşçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları…”

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
“Türkiye’nin önünde büyük bir fırsat penceresi var, ihracat artacak, cari açık kapanacak, bunun yaratacağı döviz girişi ile Türk Lirası değer kazanacak, ardından enflasyon düşecek”
Enflasyonun çözümünü “rekabetçi” kurla ihracatı teşvik edip cari açığı kapatmakta bulan bu yeni ekonomi anlayışını TCMB başkanı son enflasyon bilgilendirme toplantısında sıkça dile getirdi. Konuyla ilgili olan olmayan her sorunun cevabını da buraya bağladı.
Gemilerde talim var.
Bu aslında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiğinden bu yana ekonomi yönetiminin talim amaçlı bindiği üçüncü gemi.
İlk yolculuk Berat Albayrak bakanlığında 2019-2020 arasındaydı. Hepimizin hafızasında taze olan o güne ait uygulamalar ise; enflasyonun altında faiz, kredi mekanizmalarının aktif rasyosu türü baskılarla kışkırtılması, vergi ve caydırma yoluyla yumuşak kambiyo kontrolleri ve kamu harcamaları yoluyla bütçe açığının artışı idi. Bunların yan etkisi olarak dövize oluşan aşırı talep de kapı arkasından TCMB döviz rezervlerini satarak bastırılmaya çalışıldı. Bu yolculukta kısa sürede döviz rezerv satış işi rayından çıktı ve Türkiye 2020 Ekimde neredeyse ödemeler dengesi krizi ile karşı karşıya kaldı. Ardından TCMB Başkanı gönderildi, bakan da affını istedi.
İkinci gemide ani patlama
Bu model iflas edince ikinci gemiye Naci Ağbal’ın atanması ile binildi. Hatta bu görevden alma ve atama sonrasında Cumhurbaşkanı yeni ekonomi yaklaşımını “Güven ve kredibilite kazanımına daha fazla odaklanacak, ülke risk primini düşüreceğiz” olarak açıkladı. Bu dönemde faizler arttırıldı, kapı arkası satışlara son verildi, Türk Lirası değer kazandı, enflasyon beklentileri düştü, TCMB itibarı toparlanmaya başladı. Bu durum siyasi ve ideolojik olarak birilerinin hoşuna gitmemiş olacak ki, 4 ay sonra ani bir kararla TCMB başkanı tekrar değiştirildi ve böylece ikinci gemi yarı yolda kaldı.
Üçüncü geminin yola çıkması 6 ay sürdü..
Cumhurbaşkanı, bu değişikliği yaptığında yaz aylarında enflasyonun düşmesiyle beraber faizlerin düşürüleceği beklentisindeydi. Enflasyonda beklenen düşüş başkan değişikliği sonrası %20’den fazla değer kaybeden paramız nedeniyle gerçekleşmedi. Bunun üzerine faizleri indirmekte sabrı kalmayan hükümet ve TCMB, yazının başındaki önermeyi 6 ay sonra dolaşıma soktu.
Başka bir inovasyon olmadan “rekabetçi kur” ile cari fazlaya geçince Türk lirasının değer kazanmasına dayanan bu modeli birçok iktisatçı haftalardır eleştiriyor. Bu eleştiriler bu modeli öne sürenlerin yakında üçüncü gemiden de ineceklerini zaten ortaya koyuyor.
Ben ise bu yazıda bu önermenin piyasa mekanizmaları açısından bir değeri var mı ona cevap aramak istiyorum.
Yağdıracak mı Mevla’m döviz?
Diyelim ki cari açık kapandı, hatta cari fazlaya geçtik, gelecek ihracat/turizm dövizleri Türk Lirasının değer kazanmasını gerçekten sağlayacak mı?
Döviz piyasasında ağırlığı olan 4 alıcı/satıcı grubu var. Bunlar
1) Yurtiçi yerleşik birey ve kurumlar,
2) TCMB
3) Yabancı yatırımcılar
4) Merkezi hükümet veya kamu
Acaba bu aktörler yeni ekonomi modeline nasıl tepki verecekler?
Başrolde; Yurtiçi yerleşikler
Aşağıdaki grafiğe bakıp “Olan oldu, vatandaşların dolarizasyonu %55 ile tarihi yüksek seviyelere geldi, artık yurtiçi yatırımcılar daha fazla döviz satın almaz “ diye düşünenler olabilir.

Buna inananlara dolarizasyonun psikolojik bir tavanının olmadığını, kimsenin enflasyona karşı birikiminin erimesine uzun süre göz yummayacağını ben hatırlatmış olayım.
2001’de mevduatta dolarizasyon oranının %61’e kadar çıktığı görülüyor. Üstelik o yıllarda bu kadar net bir negatif reel faiz politikası da yoktu. Büyük bir güven kaybı ve TL’nin aşırı değer kaybı ile %60’lar görülmüştü.
Şu an %55’de olan dolarizasyonun %60’a çıkması, Türk Lirası değeri sabitken 20 Milyar $ yeni döviz talebi anlamına geliyor. Politika faizini gıda enflasyonunun %10 altında tutanların aynı anda dolarizasyonun daha fazla artmayacağına dayanan bir oyun planları umarım yoktur.
Yardımcı oyuncu; TCMB
TCMB başkanı cari açığın kapanmasıyla piyasalara döviz yağmasını beklerken, kendi kurumu, 1 Ekim tarihinde ihracatçılara vereceği reeskont kredisi tutarını yıllık 30 Milyar $’a yükselttiğini duyurdu. Vadeyi de 240 günden 180 güne indirdi. Böylece ihracatçıların yılda 60 Milyar $’yakın getireceği döviz, piyasaya hiç çıkmadan TCMB tarafından satın alınmış olacak.
TCMB’nin buna neden gerek gördüğü herkesin malumu. 128 Milyar $ skandalı sonrası negatife dönen swap sonrası net rezervleri geri toplamanın başka yolu yok. Böylece önümüzdeki 4-5 yılda ihracat gelirlerinin neredeyse dörtte biri gün yüzü görmeden TCMB kasasına girmeli ki, Berat Albayrak/ Murat Uysal ikilisinin 20 ayda sattıkları dövizler geri alınabilsin. TCMB başkanının hesabına göre cari açık kapanınca döviz fazlası oluşacak. Oysa kendi kurumuna göre ise, cari açık kapansa bile döviz piyasasına Türk lirasına değer kazandıracak net bir döviz girişi olması zor. TCMB bu arada sabredemeyip gelen dövizleri satmaya başlarsa da 2020’de girdiğimiz düşük rezerv/ güven açığı/Türk Lirası değer kaybı kısır döngüsüne hızlıca gireceğimiz ortada.
Eski başrol, yeni karakter oyuncusu; Yurtdışı yatırımcılar
Gerçekten de çok eski değil, 2018 Temmuz ayında 116 Milyar $ olan yabancıların TL varlıkları aşağıdaki tabloda göreceğiniz gibi geçen hafta 39 milyar $’a düşmüş. 2014 yılında ise bu tutar 200 Milyar $’a kadar çıkmıştı. Yine de kalan 39 Milyar $’ın finansal piyasalarımızın son yıllarda kaybettiği derinlik nedeniyle yüksek bir tutar olduğunu da bir kenara yazalım.

Tablo Fuat: https://twitter.com/atk_1881
Yabancıların bu Türk Lirası yatırımları dışında ayrıca 41 Milyar $ tutarında Türk devlet ve şirket Eurobond sahiplikleri var. Bu sahipliğin azalması durumunda ilgili şirketler ve kamu tarafından ilave bir döviz satın alma talebi ortaya çıkabilir.
Yan rolde; Merkezi Yönetim
Yurtdışı ve yurtiçi yatırımcıların döviz talebini kestiremezken diğer bir risk de kamunun döviz talebi. Aşağidaki grafikten görüleceği gibi kamu, dış borcunu ve borcu içindeki dövizin payını son yıllarda hızlıca arttırıyor.

Dolayısıyla döviz geri ödeme takvimi de sıkışıyor. Kamu bu hızla borcunu arttıracak mı yoksa net geri ödeyici mi olacak? Aşağıdaki tablodaki 2022 Finansman programına göre kamu dış borcunu 2 Milyar $ azaltacak.
Lütfü Elvan’ın açıklamasına göre de 2022’de yeni iç döviz borçlanması yapmayacakmış. Bu da vadesi gelen 7 Milyar $ iç döviz borcun geri ödeneceği anlamına geliyor. Böylece kamu 2022’de 9 Milyar $ döviz borcunu geri ödeyecek.

Kamu TCMB’de hesabında bulunan döviz miktarını azaltmak istemiyorsa bu 9 Milyarı 2022’de satın almak için TCMB’ye başvuracak, o da rezervlerinden verecek.
Cari fazla filmi ne kadar sürer?
Aşağıdaki tabloda göreceğiniz gibi 1994’den bu yana 2 yıl üst üste cari fazla verdiğimiz tek bir dönem bile yok.

(Tablo: Para ve Finans ) https://twitter.com/VeFinans
Ak Parti iktidarında Türkiye sadece 2019 yılında cari fazla verdi. 2019’da cari fazla vermemizi tetikleyen ise 2018’de yaşanan büyük TL reel değer kaybı oldu. Aşağıda göreceğiniz gibi Türk Lirası son 5/6 yıldır düzenli reel değer kaybına uğrasa da, cari fazlaya dönmemiz ancak paramızın kriz algısı yaratacak büyüklükte değer kaybı sonrası olabilmiş.

Ustam geldi, sırtıma vurdu, unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları
Peki, sürekli bir şekilde Türk Lirasına reel değer kaybettirmek siyaseten mümkün mü?
Türk Lirasının cari fazla vererek tekrar güçlenmesi için önce döviz talep eden TCMB, yurtiçi/ yurtdışı yatırımcılar ve kamunun susuzluğunu gidermek gerekiyor. Onlar doymadan vatandaşın nehrine su gelebilir mi?
Hele seçimlere 1,5 yıl kalmışken bu ekonomik yaklaşımın siyaseten sürdürülmesi neredeyse imkansız. Mecburen kamu maliyesini gevşetip asgari ücrete, işçi, memur ve emekli maaşlarına enflasyonun oldukça üzerinde artışlar yapılacak. Bütçeden akaryakıt, doğalgaz, elektrik için yapılan vergi indirimleri devam edecek. Kamu Özel İşbirliği ödemeleri Türk Lirasının değersizleşmesi ile bütçede daha büyük kara delikler açacak. Seçim öncesi dönemde ise siyasetçilerin daha fazla faiz indirimi ve kamu bankaları yoluyla kredi genişlemesi talep etmesi de muhtemel.
Bu mali gevşeme, negatif reel faiz uygulayan bir para politikası ile birleşince, Türk Lirasının değersizleşmesi derinleşecek ve enflasyonun daha da artması kaçınılmaz olacak.
Bizlere yeni model diye anlatılan, paramızın sürekli derin reel değer kaybedeceği ve ucu bucağı görünmeyen bir fakirleşmeden başka birşey değil.
Bu anlayışın sonucu ucuz işçi cennetinde enflasyon ve fakirlik cehenneminde karın tokluğuna yaşayan modern köle olmak.
Üstelik bunun mimarları fakirleşmenin en derinleştiği zamanlarda bu gemiden atlayıp gidecekler.
O zaman vatandaşa verilen mesajı büyük usta Cem Karaca seslendirsin.
Ustam geldi, sırtıma vurdu, unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları
Kerim ROTA – ParaAnaliz
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:
2 gün önce|
25/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Kitap Künyesi
-
Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?
-
Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk
-
Yazarlar:
-
Peter Stanyer
-
Masood Javaid
-
Stephen Satchell
-
-
Çevirmen: S. Cem Çiloğlu
-
Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi
-
Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)
-
Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.
-
Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.
İçerik Özeti
-
Yatırımın Temel İlkeleri
-
Risk ve Getiri Dengesi
-
Portföy Teorisi
-
Fon Seçimi ve Dağılımı
-
Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)
-
Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri
-
Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti
1. Yatırımın Temelleri
Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.
2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)
Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.
📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.
3. Varlık Sınıfları ve Araçlar
Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:
-
Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.
-
Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.
-
Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.
-
Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.
📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.
4. Zaman ve Psikoloji Faktörü
Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.
📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.
5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar
Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.
📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.
6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler
Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.
Genel Değerlendirme
Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.
HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ
Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.
-
Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.
-
Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.
-
Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.
ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI
1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.
-
Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.
-
Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.
-
Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.
2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması
-
Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.
-
Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.
-
Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.
JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI
1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar
İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.
2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur
İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.
3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski
Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.
ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?
-
Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır. -
Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.
TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?
-
Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.
-
Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.
-
Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.
BANKA HABERLERİ
Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:
6 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Serhat Can
Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.
Asimetrik Bilgi Sorunu:
Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:
- Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
- Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
- Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.
Sonuç Ne Olur?
- Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
- Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
- Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
- Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
- “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”
Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?
George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.
Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye
Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.
Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.
Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.
Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?
Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.
Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür
Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.
Serhat CAN
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (848)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.144)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (453)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.853)
- GÜNCEL (3.239)
- GÜNDEM (3.202)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.255)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (477)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.061)
- Ali Coşkun (25)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (65)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (570)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (36)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Türkiye’de Sıfır Atık Hibe Programı: 6.3 Milyon Avroluk Fırsat

Gayri Resmi İşlemler ve Finansal Tablolara Etkisi: Görünmeyen Riskler

ZİHİN SAĞLIĞI KRİZİ KAPIDA!

AB, Anti-Greenwashing Düzenlemesini Askıya Alıyor

Trump: “Çin ile ticaret anlaşması imzaladık, sorada Hindistan var”

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

CGTN: Çin ve Orta Asya ülkeleri iş birliğini pekiştirme sözü verdi

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Firma Finans Bilinci Neden Stratejik Bir Güçtür?

Finansın En Önemli 10 Formülü ve Önemi

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül

SÖZCÜ: Bankalar 12 milyarlık borç sattı
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 27/06/2025
- Kamu işçilerinde ikinci zam teklifi belli oldu! Türk-İş Başkanı Atalay'dan açıklama geldi 27/06/2025
- SON DAKİKA | Kamu işçilerinin zam pazarlığında ikinci teklif belli oldu 27/06/2025
- Doğal gaz ithalatı nisanda rekor artış gösterdi 27/06/2025
- Fed'in yakından izlediği enflasyon verisi tahminleri aştı 27/06/2025
- Türkiye'nin lisanslı elektrik üretimi nisanda yüzde 11 arttı 27/06/2025
- Türkiye ile Rusya arasında yeni ekonomik iş birliği anlaşması 27/06/2025
- DB: Çatışma ve istikrarsızlık aşırı yoksulluğu artırıyor 27/06/2025
- Erdoğan: Küresel ekonomide lojistik hatların önemi hızla artıyor 27/06/2025
- Bessent: Eylül'e kadar ticaret anlaşmalarını tamamlayabiliriz 27/06/2025
- Allianz: İşletme sermayesi gereksinimi 17 yılın zirvesinde 27/06/2025
- Araç muayene süreci artık "Turka" markasıyla yürütülecek 27/06/2025
- Fed'in izlediği enflasyon göstergesi beklentinin üzerinde 27/06/2025
- Kamu işçileri için hükümetin ikinci teklifi belli oldu 27/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı