Connect with us

BANKA HABERLERİ

Kılıçdaroğlu : “Kur Kurumalı Mevduata derhal son verilsin”

Yayınlanma:

|

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında kur Korumalı mevduata yönelik eleştirilerini dile getirerek “Derhal son verilsin” dedi. Öte yandan Kılıçdaroğlu 6’lı görüşmelere ilişkin de açıklamalarda bulundu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunuyor

Açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

Hepimiz huzur içinde, beraber, birlikte yaşamak istiyoruz. Bayrağımızın altında özgürce yaşamak istiyoruz. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye istiyoruz. Her Salı bu umutlarla kürsüye çıkıyorum. Kucaklaşmaya, barışmaya, helalleşmeye ihtiyacımız var. Ayrılmaya, kavga etmeye değil birlikte olmaya ihtiyacımız var. Bütün hedefim, amacım bunun üzerine inşa edilmiş vaziyette. Bu hedef aynı zaman Türkiye’nin büyük çoğunluğunu oluşturan Millet İttifakı’nın da hedefi.

6 lider ikinci kez bir araya geldik. Aslında toplumun bütün kesimleri orada temsil ediliyor. Devletin karar alma mekanizmalarının bir kişiye teslim edilmesinin getirdiği felaketi, olumsuzluğu hepimiz görüyoruz. Türkiye’nin bu bataktan çıkması lazım. Türkiye’nin huzur içinde buradan çıkması lazım. Biz Parlamentoyu yeniden halkın Meclis’i haline getirmek istiyoruz. Milletin iradesiyle hareket eden bir parlamentoyu yeniden inşa etmek istiyoruz. Kutuplaşmayı değil beraber olmayı hedefliyoruz. Bir bildiri yayımladık. O bildiride beş temel mesaj var.

Birincisi, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş sürecinin yol haritasını belirlemek üzere bir çalışma grubu oluşturduk. İkincisi, birlikteliğimizi amaçlayan seçim kanunu teklifi üzerinde de görüştük. O konuda görüşümüzü metinden okumak isterim. ‘Milletimizin bilmesini isteriz ki demokratik ilkelere dayanan birlikteliğimiz bu gibi siyasi mühendislik çalışmalarından etkilenmeyecektir.’ Hangi kanunu getirirlerse getirsinler… Bu millet kararını verdi zaten kardeşim. Bu millet 21. yüzyılda açlığı yaşıyor. Bu ortamı bizim önümüze koyanları gayet iyi biliyor, sizi gönderecek kardeşim. Göndereceğiz, göndereceğiz. Allah’ın izniyle yolcu edeceğiz onları.

 Toplumun her kesimi sorunlarını dillendirmemizi istiyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan bir grup arkadaşımız ulaştılar. Ek ders karşılığı çalışanlar bunlar. Aslında öyle ders falan yok ama bunlar bu isim adı altında görev yapıyorlar. Bunların içinde sosyologlar, öğretmenler, psikologlar, hemşireler var. Diğer memurlar gibi görev yapıyorlar. İş güvenlikleri yok. Bakan onaylamazsa işlerine son veriliyor. Kadrolu çalışanlarla aynı görevi yapıyorsunuz ama güvenceniz yok bunun düzelmesi lazım.

Tam zamanlı çalışıyorlar. Yıllık izinleri, analık, süt, evlilik izinleri yok. İzin hakları öyle bir noktadaki doğum yapıyorsa bir kadın işine son veriliyor. Aynı sürede çalışıyorlar, aynı işleri yapıyorlar aldıkları aylık son derece düşük. Kadrolu personelle birlikte bunlar da sahaya çıkıyorlar. Onlar yolluk alıyorlar, bunlara yolluk verilmiyor. Bunları 21. yüzyılın çağdaş kölesi gibi çalıştırıyorlar. Dramatik olan, bunun Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı içerisinde olması. Aile Bakanlığı aileyi korumuyor.

Hiç meraklanmayız az kaldı sandık gelecek. Aynı işi yapıyorsanız aynı aylığı alacaksınız.

“KUR KORUMALI MEVDUATA SON VERİLSİN”

Kur korumalı mevduata devletin kesesinden 3 aylık faiz yüzde 92. Kur korumalı mevduata derhal son verilsin.

KILIÇDAROĞLU’NDAN 5 TAVSİYE

Çok iyi niyetlerle bu tavsiyelerimi yapıyorum. 84 milyon insan huzursuz. Bu sorunları işleyip iktidar olmak değil tavsiyelerde bulunup iktidar olmak çok daha iyidir benim için. Çünkü biz hem sorunları bilen, çözen anlayışla iktidar olmak istiyoruz.

1. Maceracı para ve kur politikalarından vazgeçin. Devlet maceracı politikalarla yönetilmez. Siz devletin Merkez Bankası’na arkeolog atarsanız devlette liyakat yok demektir. 128 milyar dolar gitti nereye gitti bilen yok.

2. Kur korumalı mevduata derhal son verin. Türkiye’yi felakete sürüklüyorsunuz. Fakirden alıp zengine veriyorsunuz.

Şimdi ben AK Partili kardeşlerime soruyorum. Nas dediler, kuran, iman dediler peki yüzde 92 faizi neresinde din, iman, kuran var kardeşim? Yüzde 92 faiz veriyorsunuz. ‘Nas’ diyordunuz ne oldu da Nas birden pas oldu?

Pandemi döneminde yaptıkları karşılıksız yardımları vergiliyorlar. Yüzde 92 faiz alan hiç vergi ödemeyecek. Vergileyeceksin.

Bu ülkenin ilahiyatçılarına da sesleniyorum. Her şeyi ben mi konuşmak zorundayım. Sizin konuşmaya hakkınız var niye konuşmuyorsunuz? Fakirden alıp tefeciye hizmet eden bir uygulama yanlıştır.

3. Hazineyi ölçüsüz yük altına sokan Kamu Özel İşbirliği. Tam bir soygun düzeni. Bunu derhal Türk Lirası’na çevir kardeşim. Zorlanıyorsan, ‘Ben bunu yapıyorum CHP benim arkamda kapı gibi duracak’ dersin. Kapı gibi dururuz. Çünkü biz beşli çeteye değil 84 milyona hizmet etmek istiyoruz. Bu milleti açlıkla, yoksullukla sınama kardeşim.

Öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki. Sanki enflasyon, dolar yetmiyor bir de ABD’deki, Almanya’daki enflasyonu da bu milletin sırtına yıkıyorsun. Siz de vicdan, ahlak var mı? Hadi bizim enflasyonu anladık. Almanya’daki enflasyonu niye bu milletin sırtına yıkıyorsun? Bunun dinde, imanda, ahlakta yeri var mı yok mu? Haramzadelerin, devleti soyanların kitabında vardır bu.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.