Connect with us

ŞİRKETLER

Konkordato

Yayınlanma:

|

Oldum olası korkmuşumdur “Konkordato” kelimesinden. İlk duyduğumda tam ne demek olduğunu anlamadığımdan mı, yoksa çok fazla “k” harfi ve “o” harfi yan yana gelmesinden dolayı kulağıma soğuk geldiğinden mi bilemiyorum; bu kelimeyi hiç sevmemişimdir.

Gerçi Kıta Avrupası hukuk sistemi bu kelimeyi sevmiş ki kullanıyor. Fransızlar’da ve İtalyanlar’da “Concordat”, Almanlar’da “Konkordat” olarak geçiyor.

Ancak Anglo Sakson devletlerde, bence bu kelimeyi sevmediklerinden, Amerika’da “Chapter 11”, İngiltere’de ise “UK Scheme of Arrangement 26A” demişler. “Konkordato” kelimesini kullanmak yerine bir numara vermek, itibar açısından daha zararsız ve olumsuz bir içeriği çağrıştırmıyor düşüncesindeyim. Biz de keşke Konkordato’yu lugatımızdan çıkartsak… Herhangi bir şirket için,  “Türk Borçlar kanununun ilgili maddesine başvurdu” desek, eminim duyanlarda “Konkordato” kelimesi kadar negatif etki yaratmayacaktır.

Bir ürün fikri bulmak, ürünü geliştirmek, üretmek, üretim hattını kurmak, çalışanları bir araya getirmek, şirket içi sistemi kurmak ve sonra da müşterilere ürünü satmak çok meşakkatli ve uzun bir süreç. Girişimciler işlerini kurarken, büyütürken ve geliştirirken binlerce zorlukla karşılaşıyorlar. Hep risk alıp, hep riski yönetiyorlar. Bir şirketi kurmak ve büyütmek cidden çok zor ve girişimci maddi ve manevi çok ağır bedeller ödüyor. Fakat tüm çekilen zorlukların ve ödenen bedellerin neticesinde, topluma istihdam sağlayan, ülkeye katma değer üreten ve devlete vergi ödeyen işletmeler ortaya çıkıyor.

Bu işletmeler belli bir büyüklüğe geldiklerinde artık girişimcinin değil, toplumun malı. Tedarikçiler, çalışanlar, kreditörler, devlet, bölge halkı, herkes şirketin bir paydaşı oluyor. Bu kadar paydaşı olan işletmelerin ayağı tökezlediğinde bir yardım eline ihtiyaçları oluyor, ki o ele tutunup, ayağa kalkıp, paydaşları ve toplum için değer üretmeye devam etsinler. Gerekirse şirketin sahipliği değişsin; ama şirket yaşasın ve ülke ekonomisine ve çalışanlarına değer üretmeye devam etsin.

Konkordatoya Ancak Tüm Çareler Tükendiğinde Başvurulabilir. Yine de 2 Kere Düşünülmeli!

Konkordato finansal ve ticari borcu olan, nakit sıkıntısına düşmüş bir şirketin, mahkemeye başvurup “ben şu anda kredi borçlarımın taksitlerini ve faizimi ödeyemiyorum, hatta ticari borçlarımı, vergi borcumu ve işçilerime maaşlarını bile ödeyemiyorum, benim zamana ihtiyacım var, zamanı alırsam bir plan yapıp işlerimi tekrar yoluna koyacağım, mal varlıklarım değerlenecek ve borçlarımı geri ödeyebileceğim” iddiasında bulunmasıyla hukuki bir koruma şemsiyesine girmesini, durumun korunması sayesinde tüm geçmiş borçlarını ödemeye belli bir süre ara vermesini ve alacaklılarıyla hukuk koruması altında anlaşma sağlamasını ifade ediyor.

Konkordato’da geçici mühlet süresi 3 ay artı 2 ay toplam 5 aya kadar alınabiliyor; kesin mühlet ise 18 aya kadar uzayabiliyor. Böylece şirketin likiditesi ve işletme sermayesi şirket içinde kalıyor ve şirketin ticareti devam ediyor. Yeter ki şirket o koruma sürecinde alacaklıları ile anlaşsın ve işlerini tekrar yoluna koyacak bir iş planını hayata geçirebilsin.

Türkiye’de ve diğer coğrafyalarda büyük montanlı finansal yeniden yapılandırmalar yapmış bir profesyonel olarak, konkordatoyu tüm diğer alternatifleri tüketmedikçe tavsiye etmiyorum. İsmi bir defa korkordatoya bulaşmış bir şirketin tekrar uygun koşullarda ticari kredi ile ticaret yapması mümkün olmayacaktır. Şirket ancak peşin ödemeyle mal alabiliyor olup, bankalardan yeni işletme sermayesi finansmanını da eğer bulabilirse çok kısıtlı bulacaktır. Şirketin nitelikli çalışanları başka şirketlerde iş arayıp işten ayrılabilecek ve şirket kaliteli yeni yetenekleri içeri çekemeyecektir. Sipariş verenler acaba bu şirket siparişimi üretemezse ya da teslim edemezse diye çekinip siparişlerini başka şirketlere kaydırabilecektir. Tüm bunlar ciro düşüşüne ve maliyet artışına neden olacaktır. Konkordato ilan etmiş bir şirket, bunlara ek olarak, mal varlıklarını elden çıkartarak likidite yaratmaya çalışsa dahi, varlıklarını ancak çok düşük bedellerle elden çıkartabilecektir.

Konkordato İlan Eden Şirket Sayısı Önümüzdeki Dönemde Daha Da Artabilir.

Son bir aydır gazetelerin ve internetteki ekonomi sayfalarını okuyanlar, konkordato haberlerinin arttığına şahit oluyorlar.

Önümüzdeki dönemde konkordatolar daha da artabilir, çünkü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de faizler artıyor, finansmana erişim hem pahalılaştı hem de zorlaştı. Ayrıca tüm dünyada bir talep yavaşlaması ve resesyon tehlikesi var.

Yaklaşmakta olan dalga, girişimciler, özellikle de kredi borcu ile yatırım yapan girişimciler için gerçekten büyük risk oluşturuyor. Kısa vadeli borcu olan, yatırımda yakalanan, varlıkları likit olmayan şirketler kemerlerini sıkı bağlamalı ve karlılıktansa likiditeye önem vermeliler. Her şirket kendi koşullarına göre önlem almalı ve neler yapılması gerektiğini öğrenmeli.

Konkordatoların sayısının artacak olması da ülkemiz ekonomisi için sistemik bir risk yaratıyor.

Biz dalgalı ekonomide şirket yönetmeyi ve kendi çözümlerimizi üretebilmeyi bilen bir ülkeyiz. Konkordatoların sayısının artmasını önlemek için devletimizin kural koyucu olarak yapabileceği çok önemli bir hamle var. Daha önce devletimiz bunu yaptı ve tekrar yapabilir. Devlet, bu hamleyle konkordato sayısındaki olası artışı bıçak kesiği gibi durdurabilir.

Konkordato Sayısının Artması Nasıl Engellenebilir?

19 Temmuz 2019’da 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun Geçici 32. Maddesindeki yapılan değişiklik ve ek olarak 18 Ağustos 2018 ve 12 Eylül 2019 tarihlerinde çıkan yönetmelikler, borçlunun bir koruma kalkanı altında finansal kreditörleri ile müzakere etmesine olanak sağlamıştı. Borçlunun konkordato yoluna gidilmeden sadece finansal alacaklılara olan yükümlülükleri yönünden koruma kalkanından yararlanmasını ve durumun korunması süresince (6 ay artı 6 ay) finansal alacaklılarıyla müzakereler sonucu anlaşarak faaliyetlerine devam edebilmesini öngören bu uygulama, Finansal Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması (“FYY”) olarak isimlendiriliyor.

İlgili kanunla likidite krizine girmiş birçok şirket bu dönemde, bu kanun sayesinde kreditörleriyle anlaşma sağlayabilmiş; ekonominin bir parçası olarak faaliyetlerine ve istihdam yaratmaya devam etmiş, satış yapmış, kar yaratmış ve içinde bulunduğu finansal zorluktan çıkmayı başarmıştır. Ek olarak ilgili kanun hem kreditörlere/bankacılara hukuki koruma vermiş hem de borçlulara zaman sağlayarak işlerini toparlamalarına imkan vermiş ve çeşitli özendirici vergisel avantajlar da sağlanmıştı. Eğer bir istatistiki çalışma yapılsa başarılı FYY sayısının başarılı konkordato sayısından kat be kat fazla olduğu ortaya çıkacaktır.

Yasal Uygulama ile FYY’nin Tekrar İvedi Olarak Yasalaşması Ekonomiye Fayda Sağlayacaktır

Ülkemizde reel sektör ve bankacılık sektörü el ele vererek ekonomideki dalgalanmaları atlatmayı çok iyi bilmektedir.

2000’li senelerde uygulamış olduğumuz İstanbul yaklaşımını, 2019’dan bu yılın Temmuz ayına dek uyguladığımız FYY’yi günümüzde de tekrar uygulamaya almamız, ülkemiz ekonomisi için önem taşımaktadır.

19 Temmuz 2023’de yürürlükten kalkan kanunun, yaşanmış örneklerden elde edilen öğrenimlerle revize edilmiş şekilde, ivedi olarak tekrar yürürlüğe girmesi hem konkordatoların yayılmasını azaltacak hem de ekonomide oluşabilecek sistemik riski bertaraf ederek istihdamın azalmasının önüne geçebilecektir.  Türkiye Doğu Akdeniz’in ve Avrupa’nın fabrikası olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor. Dönemsel sıkıntıdan geçen şirketlerimizin zor zamanlarında milletçe yanlarında olmalıyız.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı şimdiden kutlarım. Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun. Nice yüzyıllara!

Sağlıcakla kalın.

Kaan KİZİROĞLU-Ekonomim

Okumaya devam et

GÜNCEL

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirketlerin kâr ederek sürdürülebilir şekilde büyümek ve marka değerlerini artırabilmeleri için, kurumsal yönetim ilkelerini benimseyerek kurumsallaşma yolculuğuna çıkmaları artık bir zorunluluk.

Bu süreçte en önemli sermaye ise şüphesiz kaliteli insan kaynağı. İnsan kaynağı deyince şirketin her departmanında görev yapan çalışanlar akla gelse de, bu yazımda şirketin geleceğine yön verecek vizyon ve stratejiler ortaya koyması gereken, icra kuruluna hedef belirleyecek ve bu hedeflerin takibini yapacak Yönetim Kurulu üyeleri özelinde bağımsız üyelere değinmek istiyorum.

Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Nedir?

Malum şirketlerde genelde hissedar üyeler, işin doğası gereğince yönetim kurulu üyeleri olurlar. Hissedarların, şirket yönetim kurulu üyesi olabilmeleri için taşımaları gereken belirlenmiş özel şartlar yok. Ancak şirketin geleceğine yön verecek böylesine önemli bir kurulda yer alacak kişilerin günümüzün zorlu rekabet şartlarında asgari üniversite mezunu olması, en az bir yabancı dil konuşabilmesi, işin gerektirdiği deneyim ve bilgiye sahip olması beklenir.

Peki ama şirketi başarılı bir şekilde yönetmek, kurumsal bir yapıya evirerek daha da büyütmek, gelecek nesillere devredebilmek için sadece hissedar yönetim kurulu üyeleri yeterli mi? Maalesef hayır. Okuyucularımızın akıllarına, şirketlerin zaten profesyonel icra kurulları, genel müdürleri, direktörleri yok mu düşüncesi gelebilir. Tabi ki çoğu şirkette bu kişiler mevcut ama icra organları ile yönetim kurulunun görevlerinin net bir şekilde ayrılması ve icrada yer alan kişilerin aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği şapkasını taşımaması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz diye düşünüyorum. İşte bu nedenle şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyesi şart.

Her ne kadar Türk Ticaret Kanun’una göre bağımsız yönetim kurulu üyeliği yasal bir zorunluluk olmasa da Sermaye Piyasası Kanun’una göre halka açık şirketlerde bu bir zorunluluk. Nitekim, SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim Tebliğinde de yönetim kurulu içerisindeki bağımsız üye sayısı toplam üye sayısının üçte birinden az ve her durumda bağımsız üye sayısı ikiden az olamayacağı düzenlenmiştir.

Konunun özüne değindiğimize göre, bağımsız yönetim kurulu üyesi nedir bu soruya cevap verecek olur isek, icrada görevli olmayan, üyelik haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi veya kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişi olarak tanımlanabilir.

Kimler Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Olabilir?

Kurumsal Yönetim Tebliğine göre özetle aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi bağımsız üye olarak nitelendirilir:

  • Şirket hissedarı olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, şirkete önemli ölçüde hizmet ve ürün sağlayan firmaların herhangi birisinde ortak, çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, başta şirketin denetimi (vergi denetimi, kanuni denetim, iç denetim de dahil), derecelendirilmesi ve danışmanlığı olmak üzere, yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin önemli ölçüde hizmet veya ürün satın aldığı veya sattığı şirketlerde, hizmet veya ürün satın alındığı veya satıldığı dönemlerde, ortak (%5 ve üzeri), önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmaması.
  • Bağımsız yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle üstleneceği görevleri gereği gibi yerine getirecek mesleki eğitim, bilgi ve tecrübeye sahip olması.
  • Bağlı oldukları mevzuata uygun olması şartıyla üniversite öğretim üyeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşlarında üye olarak seçildikten sonra tam zamanlı çalışmıyor olması.
  • Gelir Vergisi Kanunu’na göre Türkiye’de yerleşik olması.
  • Şirket faaliyetlerine olumlu katkılarda bulunabilecek, şirket ortakları arasındaki çıkar çatışmalarında tarafsızlığını koruyabilecek, menfaat sahiplerinin haklarını dikkate alarak özgürce karar verebilecek güçlü etik standartlara, mesleki itibara ve tecrübeye sahip olması.
  • Şirket faaliyetlerinin işleyişini takip edebilecek ve üstlendiği görevlerin gereklerini tam olarak yerine getirebilecek ölçüde şirket işlerine zaman ayırabiliyor olması.
  • Şirketin yönetim kurulunda son on yıl içerisinde altı yıldan fazla yönetim kurulu üyeliği yapmamış olması.
  • Aynı kişinin, şirketin veya şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran ortakların yönetim kontrolüne sahip olduğu şirketlerin üçten fazlasında ve toplamda borsada işlem gören şirketlerin beşten fazlasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev almıyor olması

Sonuç

Günümüz dünyasında eğer bir şirketin yönetim kurulu, şirketin yeni ufuklara yelken açmasını sağlayabilecek vizyona sahip, hızlı ve rasyonel kararlar alabilen, icra kuruluna şirketin vizyonu doğrultusunda yön verebilen, strateji belirleyen, tabiri caiz ise şirketin beyni olabilecek insanlardan oluşuyor ise o şirketin bir geleceği olması mümkün. Bu kurulun üyelerinin sadece hissedarlardan oluşması ise maalesef yeterli olmamakta. Mutlaka alanında uzman profesyonel yönetici, mali işler & finans uzmanı, hukukçu, mühendis veya akademisyen olan bağımsız üyelerin şirket yönetim kurulunda yer almaları bu anlamda son derece önemli ve değerli bir kazanım. Bu kişiler, çıkar çatışmasından uzak kalarak, icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde görevlerini hiçbir etki altında kalmaksızın yapabilme olanağı ile de tüm paydaşlara ayrıca güven verebilirler.

Son söz olarak, gerek hissedar kökenli gerekse bağımsız olsun, şirketlerimizde kadın yönetim kurulu üyelerimizin sayısının artması da en büyük temennimiz.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

GÜNCEL

Veri Okumayan Yönetici, Karanlıkta Yürür

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirket yöneticilerinin etkin kararlar alabilmeleri için yalnızca içgüdülerine değil, düzenli ve doğru veri akışına da ihtiyaçları vardır. Bu bağlamda, farklı zaman dilimlerinde hazırlanan raporlar, şirketin genel sağlığını izlemek, performansını ölçmek ve stratejik planlamaları şekillendirmek açısından vazgeçilmezdir. Bu makalede haftalık, aylık, üç aylık (çeyreklik) ve yıllık olarak izlenmesi gereken temel raporlar ve bunların yönetsel önemi ele alınacaktır.

1. Haftalık Raporlar

🔹 Nakit Akış Raporu

Haftalık nakit giriş ve çıkışlarını gösterir. Likidite sorunlarını erken teşhis ederek ani ödeme problemlerinin önüne geçilmesini sağlar.

🔹 Satış ve Sipariş Raporu

Ürün bazlı satışlar, siparişlerin durumu ve iptaller bu raporda yer alır. Kısa vadeli satış stratejileri bu verilere göre şekillenir.

🔹 Operasyonel Performans Raporu

Üretim kapasitesi, makine kullanımı, vardiya verimliliği gibi metrikleri içerir. Gecikmeleri ve verimsizlikleri tespit etmeye yardımcı olur.

🔹 Stok Durum Raporu

Stokların yeterliliği, devreden ürünler ve kritik stok seviyeleri kontrol edilir. Stok fazlalığı veya eksikliğine karşı hızlı aksiyon almayı sağlar.

2. Aylık Raporlar

🔹 Aylık Gelir-Gider Tablosu (Kâr/Zarar Raporu)

Şirketin mali durumu, kârlılığı, maliyet yapısı ve gider kalemleri analiz edilir. Bütçe kontrolü açısından kilit rol oynar.

🔹 Bütçe Gerçekleşme Raporu

Planlanan bütçe ile gerçekleşen harcamalar karşılaştırılır. Sapmaların nedenleri incelenir ve bütçe disiplinini sağlamak adına iyileştirmeler yapılır.

🔹 Personel Performans ve Devam Raporu

Personel devamsızlıkları, üretkenlik, prim hak edişleri ve memnuniyet gibi göstergeleri içerir. İnsan kaynakları politikalarını yönlendirir.

🔹 Müşteri Memnuniyeti ve Şikayet Raporu

Hizmet kalitesi ve müşteri sadakatinin ölçülmesi açısından önemlidir. Marka imajının korunmasına katkı sağlar.

3. Üç Aylık (Çeyreklik) Raporlar

🔹 Finansal Durum Raporu

Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışlarının dönemsel özeti sunulur. Mali sağlamlık ve sürdürülebilirlik ölçülür.

🔹 Stratejik Hedef Gözden Geçirme Raporu

Yıl başında belirlenen hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı analiz edilir. Gerekirse stratejiler yeniden şekillendirilir.

🔹 Pazar ve Rekabet Raporu

Rakiplerin fiyatlama, pazar payı ve stratejik adımları değerlendirilir. Şirketin pazardaki konumu netleştirilir.

4. Yıllık Raporlar

🔹 Yıllık Finansal Raporlar

Tüm yılın bilançosu, gelir tablosu, nakit akışı ve dipnotlarla birlikte detaylı şekilde sunulur. Yatırımcılar, denetçiler ve kredi kuruluşları için temel dokümandır.

🔹 Yatırım ve Sermaye Harcama (CAPEX) Raporu

Sabit kıymet yatırımları, tesis ve ekipman harcamalarının yıllık özeti sunulur. Yatırımların geri dönüşü değerlendirilir.

🔹 Risk ve İç Denetim Raporu

Finansal, operasyonel ve hukuki riskler analiz edilir. İç kontrol sistemlerinin yeterliliği ölçülür.

🔹 Kurumsal Performans Raporu

Şirketin genel stratejik başarısı, yöneticilerin performansı ve kurumsal yönetim ilkelerine uyumu gözden geçirilir.

Neden Bu Raporlar Hayati Önem Taşır?

  • Veriye Dayalı Yönetim: Sezgisel kararlar yerine ölçülebilir, doğrulanabilir sonuçlara dayanmak.

  • Erken Uyarı Sistemi: Riskli durumlara karşı önceden tedbir alma imkânı.

  • Yatırımcı Güveni: Finansal şeffaflık sayesinde dış paydaşlara güven verme.

  • Rekabet Avantajı: Pazarın nabzını tutarak hızlı ve isabetli adımlar atma.

  • Süreç Verimliliği: İş süreçlerinde iyileştirme fırsatlarını zamanında yakalama.

Bu raporları düzenli ve disiplinli şekilde takip eden yöneticiler, sadece krizleri önlemekle kalmaz; aynı zamanda büyümeyi planlı ve sürdürülebilir şekilde yönetme becerisi kazanır. Başarılı şirketlerin ardındaki en büyük sır, doğru raporları doğru zamanda okuyabilen yöneticilerdir.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

Finans Koltuğundan CEO Masasına

Yayınlanma:

|

Yazan:

Günümüzün hızla değişen iş dünyasında şirketlerin başarısı sadece CEO’nun vizyonuna değil, CFO’nun yönetsel karakterine ve stratejik katkısına da bağlıdır. CFO’lar artık sadece finansal raporlama yapan değil; aynı zamanda strateji belirleyen, dönüşüm yöneten ve ekipleri şekillendiren liderlerdir. Bu bağlamda CFO’ları dört farklı tipte sınıflandırmak mümkündür:

1. Finansal CFO

Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel

Finansal CFO, klasik anlamda CFO rolünü temsil eder. Bu tür CFO’lar daha çok aşağıdaki alanlarda uzmanlaşır:

  • Uyum ve Kontroller: Mevzuatlara uygunluk, iç denetim ve kontrol süreçlerinin etkinliği.

  • Bütçeleme ve Raporlama: Finansal verilerin hazırlanması, bütçe planlaması ve performans raporlaması.

  • Risk Yönetimi: Finansal ve operasyonel risklerin önlenmesi ve yönetilmesi.

  • İçe Odaklılık: İç süreçlerin iyileştirilmesine ve mali disiplini sağlamaya yönelik karar alma.

  • Tepkisel Karar Alma: Krizlere ve ani gelişmelere tepki verme odaklı yaklaşımlar.

Bu profil, özellikle finansal düzenlemelerin ön planda olduğu sektörlerde tercih edilir.

2. Operasyonel CFO

Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel

Operasyonel CFO’lar, sadece finansal değil aynı zamanda operasyonel süreçleri yöneten liderlerdir:

  • İnsan Yönetimi: Ekip yönetimi, motivasyon ve performans odaklı liderlik.

  • Disiplinlerarası İşbirliği: Farklı bölümlerle koordinasyon içinde çalışmak.

  • Dış Şeffaflık: Paydaşlarla güçlü iletişim ve dış görünürlük.

  • İcra Mükemmelliği: Stratejilerin operasyonel düzeyde hayata geçirilmesini sağlamak.

  • Ekip Kuruculuğu: Güçlü, verimli ve uyumlu ekipler oluşturmak.

Bu tür CFO’lar, büyüyen organizasyonlarda operasyonel başarıyı artırmak için kritik rol oynar.

3. İş CFO’su

Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Stratejik

İş CFO’su, verilerle yön veren ve strateji geliştirme süreçlerine aktif katkı sunan liderdir:

  • İş Zekâsı: Şirketin tüm departmanlarını anlamak ve analiz etmek.

  • Strateji Sürücüsü: Uzun vadeli hedeflerin belirlenmesine katkı sağlamak.

  • Veri Odaklı Kararlar: İş zekâsı araçlarını kullanarak kararlar almak.

  • Operasyonel Anlayış: Operasyonların verimliliği üzerine derin bilgiye sahip olmak.

  • İçsel Etki: Şirket içinde liderlik ve etki gücüne sahip olmak.

Özellikle veriyle yön verilen, analitik gücü yüksek şirketlerde bu tip CFO’lar vazgeçilmezdir.

4. Stratejik CFO

Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Stratejik

Stratejik CFO, işin geleceğini şekillendiren ve şirketi rekabetin ötesine taşıyan liderdir:

  • Değer Yaratıcı: Finansal değer üretmeye odaklı stratejiler geliştirir.

  • Yönetim Kurulu Etkileyicisi: Üst düzey karar alma süreçlerinde aktif rol alır.

  • Müşteri Şampiyonu: Müşteri deneyimini finansal stratejilere entegre eder.

  • İnovasyon Sürücüsü: Yeni fikirlerin uygulanmasında öncülük eder.

  • Dönüşüm Lideri: Dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik ve kültürel değişim gibi büyük ölçekli değişim süreçlerini yönetir.

Bu CFO tipi, şirketin geleceğini inşa ederken iç ve dış paydaşlarla güçlü ilişkiler kurar.

Hangi CFO tipi olduğunuzu bilmek, hem kariyer gelişiminiz hem de kurumunuza katkınızı artırmak açısından önemlidir. Kurumlar, CFO’nun bu dört rol arasında hangi kombinasyonda uzmanlaştığını bilerek hem stratejik konumlanmalarını güçlendirir hem de değişen dünyaya daha uyumlu hale gelir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.