Connect with us

GÜNDEM

Motivasyon için ihtiyaç duyacağınız 3 adım

Yayınlanma:

|

Motivasyon varsa ilerleme var, aksiyon var. Motivasyon yoksa bekleme, erteleme ve hüsran var. Kendinizi hiçbir şeye karşı motive hissetmiyor, bir türlü harekete geçemiyorsanız bu yazıdaki öneriler tam size göre!..

Bir koç olarak işim, insanları hayatta istedikleri noktaya getirebilmek: Danışanlarımın düşüncelerinde, inanç sistemlerinde ve hareketlerinde oluşturdukları, gelişimlerinin önünde duran engelleri keşfetmek ve ortadan kaldırmak. Bir diğer ifadeyle, mümkün olabilecek en iyi şekilde, başarıya giden yolda önlerini açmak.

Bu meslekte, birlikte çalıştığım ve hayatlarına dokunduğum onlarca danışanımın istisnasız her birinden, bir noktada duyduğum ve ilerlemelerine en büyük engel olarak gördükleri bir kelime ile ilgili ulaşıyorum bugün size: Motivasyon.

Motivasyon ile ilgili gözlemlediğim iki genel yargıdan bahsedeceğim öncelikle. Sonra da alternatif bir bakış açısı sunarak, motivasyon konusuna yeni bir perspektiften bakacağınızı ve ileriye dönük çok daha kolay adım atar hale geleceğinizi ümit edeceğim. Bakalım, motive olmak konusunda sizleri motive edebilecek miyim?

Motivasyon ile bilinen yanlış yargılar

1- Bu genel yargılardan ilki, motivasyonun kontrolsüz bir şekilde Balkanlar’dan gelen soğuk hava akımı gibi belirli aralıklarla oluşan; sonra yine kafasına göre geldiği gibi giden bir his olduğu yönünde. Bu yargıda kişinin motivasyon yaratmak gibi bir meziyeti yok; sadece geldiği zaman -artık o da ne zaman olursa- aksiyon alıp almama gibi bir seçim hakkı var.

2- İkinci genel yargı ise aksiyonun motivasyon geldikten sonra alınabiliyor olduğu yönünde. Kilo vermek istiyorsanız, iş kurmak istiyorsanız, yazar ya da müzisyen olmak istiyorsanız, gereken fedakârlıkları yapabilmek ve başarılı olabilmek için önce motivasyonun olması gerektiği inancı var çoğunlukta.

Günün sonunda motivasyon varsa ilerleme var, aksiyon var. Motivasyon yoksa bekleme, erteleme ve hüsran var.

“Yapmak istiyorum ama motivasyonum yok” cümlesini kaç kere kullandınız acaba hayatınızda merak ediyorum.

İçinizden “Off, evet yaa!” diyorsanız okumaya devam edin. Çünkü işinize yaracağını düşündüğüm bir planım var.

Adım 1: Sebep Sonuç İlişkisini Yeniden Kurmak

“Motivasyon gelince aksiyon alınır” aslında yanlış bir yargı. Hadi, yanlış demeyeyim ama sizi son derece pasif ve çaresiz bir konuma sokan bir sebep sonuç ilişkisi bu. İşin aslı bunun tam tersi. Yani aksiyon alınınca motivasyon gelir çoğunlukla.

Küçük de olsa bir adım atmak hareket yaratır ve hareket halinde olan bir şeyi yürütmek, ilerletmek çok daha kolaydır. Atomic Habits isimli kitabın yazarı James Clear bu sürece, ‘Aktif İlhamlanma’ adını koymuş. Aksiyon almak için motivasyonun bizim hanemize de uğramasını beklemek yerine, kendi kendimizin ilham kaynağı olup, aktif bir tavırla, istediğimiz yöne doğru ufacık bir adım atmakla başlıyoruz ilerlemeye. Ve bu ilerleme ile motivasyon doğuyor; ufak bir adım büyük bir yolculuğu beraberinde getiriyor.

aten bir işe başladıktan sonra gerisini getirmek ve bitirmek, o işe başlamaktan daha kolay değil mi? Spor salonuna gittikten sonra spor yapmak, evden çıkıp spor salonuna gitmekten daha kolay. Yani, motivasyon söz konusu olduğunda asıl mesele ve çoğumuzun zorlandığı kısım işin başlangıcı.

Bu mantıkla da bizim odaklanmamız gereken yer işin başlangıç kısmı. Ve başlamak için artık motivasyon beklemediğimize göre, bize ilk adımı ne attırır? O işin kolaylığı.

Adım 2: İlk Adımınızı Kolaylaştırmak

Kilo vermek isteyen ve halihazırda herhangi bir fiziksel aktivitede bulunmayan bir kişinin, bir pilates sınıfına yazıldığını ve haftanın üç günü işinden çıktıktan sonra evinden beş kilometre uzaklıktaki bir spor salonuna gitmesi gerektiğini düşünün. Sizce, kilo verme yolculuğunda bu, ne kadar kolay bir ilk adım? Bana sorarsanız zor. Bu kişinin aşırı motive ve kararlı olduğunu varsaydığımızda bile, sürecin sürdürülebilirliği konusunda büyük soru işaretleri yaratan bir aksiyon bu benim gözümde.

Onun yerine yapmak istediğiniz her ne ise, kolay bir ilk adım bulmak ve yola buradan başlamanın daha kalıcı sonuçlara yol açtığını gözlemledim ben kendi danışanlarımda. Bu noktada ilk adımınızı kolaylaştırmak için;

• Fiziksel çevrenizi düzenleyin:

Yaşadığınız ortamı, ulaşmak istediğiniz hedefe uygun hale getirin. Örneğin, düzenli bir şekilde ders çalışmak ya da yazı yazmak istiyorsanız, kendinize bunu yapabileceğiniz uygun bir alan yaratın. Rahat, düzenli ve temiz bir çalışma masasına oturup iş yapmak, üzerinde faturalar, kağıtlar, yeni yıkanmış çamaşırlar, yemek artıkları vs. olan bir masaya oturup iş yapmaktan daha kolay olacaktır.

• Görünürlüğü artırın:

Hayatınızda daha fazla ne olsun istiyorsanız, fiziksel alanınızda da bulunmasını sağlayın. Sağlıklı beslenmek istiyorsanız, mutfak tezgahınızın üzerinde sağlıklı atıştırmalıklar, buzdolabınızın kapağında kendinizi en ince ve seksi hissettiğiniz resminiz olsun. İstediğiniz şeyi adeta gözünüze sokun, kaçınılmaz hale getirin. Ulaşımını kolaylaştırın.

• Yapmamanız gerekenleri zorlaştırın:

Aynı mantıkla, istediğiniz hedef doğrultusunda neleri yapmamanız gerekiyorsa, onlara ulaşımınızı zorlaştırın. Sigarayı bırakmaya çalışıyorsanız, sigara paketini her kullanımdan sonra evin en uzak köşesine bir çekmeye koyun, gözünüzün önünden kaldırın. Dizi izlemekten kurtulmaya çalışıyorsanız Netflix aboneliğinizi iptal edin. Yapmamanız gereken her ne ise ulaşımınızı zorlaştırın, araya engeller koyun.

• Beş dakikanın altında tutun:

İlk adımınız her ne olacaksa beş dakikadan daha fazla vaktinizi alan bir şey olmasın ve günlük rotanızın içinde yer alan bir mekanda yapabileceğiniz bir şey olsun. Başlangıç için, her sabah beş dakika boyunca yatak odanızda egzersiz yapmak, serviste işe giderken kitap okumak, işten eve gelince spor kıyafetlerinizi giymek gibi son derece basit ve kolaylıkla uygulayabileceğiniz bir adım seçin kendinize.

Tüm bunlar sonucunda eğer ilk adımınızı atmayı başarırsanız, ki başarmamanız için hiç bir neden yok, motive de olacaksınız. Ve bu hareketi bir süre devam ettirebilirseniz, büyük bir olasılıkla hayatınızda aldığınız birtakım kararların da iyi yönde etkilendiklerini göreceksiniz.

Bir kartopu etkisiyle küçük de olsa sonuçlar almaya başlayacaksınız ve motivasyonunuz da aynı oranda artacak. İşte bu noktada ‘aktif ilhamlanmanız’ sonucu, kendi kendinize yaratmış olduğunu bu motivasyonla ne yapacağınızı bilmeniz elzem. Bu da bizi üçüncü aşamaya getiriyor.

Adım 3: Motivasyonu Planlamak

Yazar James Clear ve Sarak Peck’e göre, insanların yapmak istedikleri şeyleri yapacak motivasyonu bulamamasının ardında yatan neden, vakitlerinin ve enerjilerinin çoğunu yanlış noktaya harcamaları. Clear’a göre,

  • ‘Sporunuzun belli bir saati ve yeri yoksa her gün, “Acaba bugün spor yapacak motivasyonu bulabilecek miyim?” diye uyanırsınız.
  • Eğer işletmenizin belirli bir pazarlama stratejisi yoksa her gün işe “Umarım bugün kendimi bir iki yerde tanıtabilecek bir fırsat yakalarım” beklentisi ile gidersiniz.
  • Eğer yazı yazmak için her gün kendinize ayırdığınız bir zaman dilimi ve belirli bir mekan yoksa, kendinizi “Bugün yazı yazmak için gerekli iradeyi toplayabilirim umarım” gibi kelimeler kurarken yakalarsınız.

Sonuç olarak, elinizdeki kaynakları nerede ve ne zaman çalışacağınıza kafa yorarak harcarsanız, işin kendisini yapmaya yeriniz kalmaz.

Bu nedenle kendinize bir plan yapın. Alışkanlıklarınızı programlayın. Bir saate, yere ve düzene oturtmakla başlayın. Neyi ne zaman nerede yapacağınız konusunda herhangi bir soru işaretiniz kalmasın. Bu şekilde karar verme mekanizmanız boşa çıkacak ve kafanızı sadece yapmanız gereken işe yoracaksınız.

Bu konuda da size son derece büyük yardımı dokunacak son bir tüyo ile bu yazıyı tamamlamak istiyorum.

Kendinize bir defter alın. Haftalık vizyonunuzu, neler başarmak istediğinizi, nasıl hissetmek, görünmek ve davranmak istediğinizi yazın. Günlerinizi planlayın; motivasyonunuz olsun olmasın, canınız istesin istemesin, neyi ne zaman nerede yapacağınızı defterinize yazın. Ekstra bir motivasyon istediğinizde haftalık, aylık ya da senelik vizyonunuzu okuyun. Kendinize, fedakârlığınızın ve yapmak istediklerinizin ardındaki nedenleri hatırlatın. Faydasını göreceksiniz, bana inanın.

Tüm bu bilgiler ışında size soruyorum. Yapmak istediğiniz ama bir türlü kendinize çeki düzen verip, motivasyonum yok diyerek, ertelediğiniz, yapmadığınız o şey her ne ise beklemeye devam mı edeceksiniz? Yoksa kendi motivasyonumu kendim yaratırım, hayallerimi yeteri kadar beklettim zaten diyerek ilk adımınızı atacak mısınız?

Seçim sizin.

Cansın ERSÖZ – İndigo

Okumaya devam et

GÜNCEL

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.

İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.

ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.

Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….

Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!

NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.