Connect with us

EKONOMİ

Prof. Dr. BORATAV : IMF’den dersler – Arjantin

‘Emperyalizmin siyasal önceliklerini pervasızca üstlenebilmekte; programları, “tiksindirici” olabilen kredileri, iktidarları alaşağı veya ihya etmekte kullanılabilmektedir. Uzak duralım.’

Yayınlanma:

|

Er veya geç Türkiye’de bir “IMF programı” uygulanacaktır.  IMF gözetimi altında olması gerekmeyebilir. Makro-ekonomik politikalar açısından liberallerde ve ana muhalefette görüş birliği var: Kamu maliyesinde disiplin ve (yüksek faiz, dalgalı kur ikilisine dayalı) enflasyon hedeflemesi…

“Arızalı” veya gayri meşru yöntemlerle iktidarı koruyabilirse, Saray da (elbette adını koymadan) bir IMF programına geçecektir.   

Solda yer alan iktisatçılar olarak bu tartışmalara katılıyoruz; olası bir IMF programının tuzaklarına dikkat çekiyoruz. Orta döneme odaklanmamız ve ayrıntılara girmemiz de gerekiyor.

Türkiye gibi IMF programlarıyla yakından tanışmış bir ülke daha var: Arjantin… Bugünlerde de iki yıl önceki IMF programının ağır uzantıları ile cebelleşmektedir. Bu programın ciddi bir eleştirisi de yayımlandı. Hem de doğrudan doğruya IMF tarafından…

Yüksek düzeyli krediler içeren IMF programları tamamlandıktan sonra kurum-içi bir değerlendirme (“evaluation”) raporu hazırlanırmış. 2018 Arjantin  programı için de böyle bir rapor 8 Aralık 2021’de yayımlandı: Argentina: Ex-Post  Evaluation of Exceptional Access under the 2018 Stand-by Arrangement.

Bugün bu raporu, öncesi ve sonrasıyla gözden geçirmek istiyorum. Türkiye için de öğretici, uyarıcı olabileceği beklentisiyle…

1998-2002: IMF Arjantin ve Türkiye’de…

1998-2002 döneminde Türkiye ve Arjantin’de benzer IMF programları uygulandı: Başlangıçta döviz kuru hedeflemesine dayalı (bir anlamda “deneysel”) anti-enflasyonist programlar… Her ikisi de sert krizlere yol açınca IMF’nin geleneksel “kemer-sıkma” programlarına geçildi.

Programlar Arjantin’de katı biçimde; Türkiye’de kısmen esnekleştirilerek uygulandı. Sonuçlar da farklılaştı: Türkiye’de kişi başına millî gelir bu beş yılda sabit kaldı. Ekonomi 1999 ve 2001’de (%3,4 ve %5,7 oranlarında) küçüldü; ikincisi ağır bir finansal ve toplumsal krize dönüştü. AKP iktidarına yol açtı.

Arjantin’de kriz çok daha ağır seyretti: 1998-2002 arasında ekonomi yüzde 28 oranında küçüldü; yoksulluk oranı yüzde 50’yi aştı. Aralık 2001’de IMF-karşıtı ayaklanma patlak verdi. Başkan, sarayından helikopterle kaçtı ve istifa etti.

Sonrasında Arjantin Türkiye’den farklılaştı. IMF reçeteleri reddedildi.  2003’te Peronist Parti’nin sol kanadından Nestor Kirchner Başkan oldu. Borç ödemeleri durduruldu; alacaklılarla müzakereler başlatıldı. Yüzde 93’ü ile anlaşıldı. Borç stokunun yüzde 70’i kırpıldı.

2003-2007 arasında Başkan Nestor Kirchner ve 2015’e kadar eşi Cristina Kirchner neoliberal yörüngeden uzaklaştı. Sermaye hareketleri denetlendi; Merkez Bankası’nın bağımsızlığına son verildi; rezervleri Hazine’ye intikal etti. 2010 sonuna kadar yüksek (%6,3’lük) bir büyüme temposu cari işlem fazlası koşullarında gerçekleştirildi.

Sonraki dört yılda Arjantin, finans kapitalin saldırısı ile cebelleşti. 2010’daki borç yapılandırmasının dışında kalan alacaklıların senetleri akbaba fonları tarafından devralındı; New York mahkemeleri Arjantin’in dolarlı dış hesaplarını dondurdu. Cristina Kirchner ödemeyi reddetti. 2015 seçimini finans kapitalin ve ABD’nin gözdesi, fanatik neoliberal Maricio  Macri kazandı.

Macri 2016’da “akbaba fonlar”ın alacaklarını ödedi. Dış kaynak kanalları açıldı; finansal kriz son buldu. Ama iki yılda yeni bir kriz patlak verecek; IMF devreye girecektir.

IMF Raporu, Arjantin’deki son IMF programını eleştiriyor

IMF’nin Macri yönetimi ile yaptığı Stand-by anlaşmasını, yukarıda açıkladığım iç-denetim raporuna dayanarak değerlendirelim.

Rapor açıklıyor ki 2018-2019’da Arjantin hükümetine ödenen 57 milyar dolarlık kredi, IMF tarihinde bir rekordur; Arjantin’in IMF kotasını 12 misli aşmıştır.

Rapor, Macri yönetiminin ilk iki yılında (2016-2017’de) sermaye hareketlerinin sınırsız açıldığını, bütçe açığının dış borçlanmayla karşılandığını belirtiyor. Dış finansmanı besleyen stand-by programı, malî disiplini gevşek tuttuğu; yapısal reformlarda ısrar etmediği için eleştiriliyor. Geleneksel IMF programlarında titizlikle içerilen, izlenen bu araçlar Arjantin’de niçin gözetilmedi? Rapor’daki açıklama ilginçtir:

“Ekim 2019’da yapılacak olan genel seçimler malî ve yapısal politikalarda hareket alanını kısıtlıyordu. IMF, hükümetin tercihlerine öncelik verdi; sermaye akımlarının denetimi ve borçlarla ilgili bir önlem bu nedenle peşinen dışlandı.”

“Program, IMF için yüksek finansal risk içeriyordu. Krediler programa güvenirlik sağlayamadı. Arjantin piyasalardan yüksek faizlerle, düşük vadelerle, fazlasıyla borçlandı. Sermaye kaçışı döviz kurunu baskı altına tuttu. Piyasalar Ağustos 2019’da tıkandı. Sonuçta programın büyüme ve enflasyon hedefleri gerçekleşemedi.

Bu ifadeler, IMF adına örtülü bir itiraftır.  Aslında Rapor’un yazarları da bilmektedir ki, 2018-2019’daki astronomik IMF kredileri, 2020 seçiminde başkan Macri’yi desteklemek için verilmişti. IMF’nin en büyük hissedarı ABD’nin ve Başkan Christine Lagarde’ın bilinçli tercihi ile…

On üç yıl boyunca Arjantin’de neoliberal politikaları ısrarla reddeden, uzunca süre başarılı olan; ABD’nin Latin Amerika’daki hegemonyasına da direnen solcu iktidar geri gelmemeliydi.  Rapor’daki    iddianın aksine Arjantin hükümeti IMF uzmanlarını yanıltmıyordu; tam aksine IMF Macri hükümetini iktidarda tutmak için çalışıyordu.

Sonunda IMF kredilerinin 45 milyar doları Arjantin burjuvazisi tarafından ülke dışına kaçırıldı. Program yeni bir krizi de tetikledi. Başkanlık seçimini sol Peronist aday Alberto Fernandez kazandı.

IMF Arjantin kredisinin peşine düşüyor.

Kirchner hükümeti, IMF’nin 2001 krizi öncesinde Arjantin’e açtığı kredilerin tümünü 2006’da ödemişti. IMF programının beş yıllık bir bunalıma katkı yaptığını bile bile…

IMF bugünlerde bu örneği izliyor. Macri yönetimine ödenen; ama program sayesinde “buharlaşan” 45 milyar doları solcu iktidardan talep ediyor. Bu kredi toplamı, aynı tarihlerde hesaplanan sermaye kaçışlarına eşittir. Yolsuzlukla Mücadele Dairesi (OA), Macri yönetimini bu nedenle suçlamıştır (Telesur, 13Mart 2021).

IMF kredileri nasıl geri ödenir? Kamu maliyesinde kemer sıkma yoluyla yaratılacak bir bütçe fazlası ile… Bu yöntem bir stand-by programı ile güvenceye alınır; adım adım denetlenir.

Şimdi Arjantin’e bu “acı ilaç” önerilmektedir. İşin tuhafı, bu öneri IMF’nin resmî doktrininde önemli bir revizyonla da eş-zamanlıdır: Korona salgını sonrasında Keynes’gil politikalara dönülmekte; bütçe açıkları saygınlık kazanmaktadır. Ne var ki bu yeni doktrinin, “Güney” coğrafyasının borçlu ülkelerine ve IMF programlarına taşınmayacağı da ortaya çıkmaktadır.

Yeni başkan   Fernandez, IMF ile müzakerelere başladı. Salgın koşullarında ağır kemer sıkma reçeteleri reddedildi. IMF’nin yeni başkanı Kristalina  Georgieva başlangıçta Arjantinli muhataplarını uyarmıştı: “Tango iki kişiliktir…” (Reuters, 6 Şubat 2021).

IMF borcu reddedilirse, Arjantin’in tüm dış borçları temerrüde sürüklenir; dış finansman kaynakları   tıkanır. İki yıl sonra seçim var. İki Arjantinli iktisatçıya göre Macri, stand-by anlaşmasında IMF kredilerinin geri ödeme programını, seçim takvimini dikkate alarak düzenlemiştir. (A. Giblis ve G.Pinaro, NACLA, 10 Aralık 2021).

Başkan Fernandez, IMF üzerinde etkili olmaları beklentisiyle Mayıs’ta Arjantin’den alacaklı Avrupa ülkelerinin başkentlerine ve Vatikan’a gitti; olumlu karşılandığı haberleştirildi.

Fernandez Eylül 2021’de Birleşmiş Genel Kurulu’nda konuştu. IMF’nin Macri yönetimine açtığı kredileri “zehirli ve ölçüsüz” olarak nitelendirdi ve ekledi: “Arjantin’e aktarılan kaynakların önemli bir bölümü sermaye hesabının sorumsuzlukla açılması sayesinde ülkeyi terk etti. Böylesine bir sapkınlığı haklı gösterebilecek herhangi bir teknik, ahlâkî veya siyasal neden söz konusu olamaz.” (Telesur, 21 Eylül 2021).

Kıssadan hisse:IMF tekin değildir. Emperyalizmin siyasal önceliklerini pervasızca üstlenebilmekte; programları, “tiksindirici” olabilen kredileri, iktidarları alaşağı veya ihya etmekte kullanılabilmektedir.  Uzak duralım.

sol.org.tr

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kitap Künyesi

  • Kitap Adı: Nasıl Yatırım Yapılır?

  • Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk

  • Yazarlar:

    • Peter Stanyer

    • Masood Javaid

    • Stephen Satchell

  • Çevirmen: S. Cem Çiloğlu

  • Yayınevi: The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi

  • Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)

  • Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.

  • Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.

İçerik Özeti

  • Yatırımın Temel İlkeleri

  • Risk ve Getiri Dengesi

  • Portföy Teorisi

  • Fon Seçimi ve Dağılımı

  • Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)

  • Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri

  • Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

1. Yatırımın Temelleri

Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.

2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)

Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.

📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.

3. Varlık Sınıfları ve Araçlar

Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:

  • Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.

  • Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.

  • Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.

  • Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.

📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.

4. Zaman ve Psikoloji Faktörü

Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.

📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.

5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar

Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.

📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.

6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler

Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.

📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.

Genel Değerlendirme

Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.

Okumaya devam et

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.

Asimetrik Bilgi Sorunu:

Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:

  • Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
  • Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
  • Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.

Sonuç Ne Olur?

  • Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
  • Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
  • Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
  • Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
  • “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”

Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?

George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.

Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye

Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.

Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.

Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.

Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?

Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.

Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür

Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.