2020 üçüncü çeyrek mali verileri açıklayan QNB Finansbank 2019 sonuna göre Toplam Varlıklarını %26 büyütmesine rağmen 444 personel azalttığı ortaya çıktı. Bilanço büyüme gösterirken çoğu personelin “Düşük Performans” nedeni ile işten çıkarılmasına BDDK ve Çalışma Bakanlığının ne tepki vereceği ise merak konusu oldu.
2020 üçüncü çeyrek mali verileri açıklayan QNB Finansbank 2019 sonuna göre Toplam Varlıklarını %26 büyütmesine rağmen 444 personel azalttığı ortaya çıktı. Bilanço büyüme gösterirken çoğu personelin “Düşük Performans” nedeni ile işten çıkarılmasına BDDK ve Çalışma Bakanlığının ne tepki vereceği ise merak konusu oldu.
Diğer taraftan Pandemi sürecinde küçük işletmelerde çalışanlar için planlanan Kısa Çalışma Ödeneği ve Ücretsiz İzin önerisi ile Personel üzerinde baskı kurularak istifaya zorlanması özellikle Ekim ayında gündeme gelmesi direkt ya da dolaylı olarak işten çıkarmaların önümüzdeki aylarda da devam edeceğinin banka içinde de yüksek sesle konuşulur hale geldi. Kamu otoritesinin bazı sektörlerde Kısa Çalışma Ödeneği uygulamasının gözden geçirerek gerçekten ihtiyacı olan sektörlere bu hakkın sağlanması yerinde olacaktır.
Medya yazarları ikiye ayrıldı
Pandemi sürecinde işçi çıkarmanın yasak olması nedeni ile QNB Finansbank’ın personeli 1.177 TL kadar olan Kısa Çalışama Ödeneği veya ücretsiz izine çıkarma imaları ile tazminat bedelinin verilip istifaya zorlaması gündeme gelmişti. Bankanın bu davranışı Sosyal Medya yazarlarının bir kısmı tarafından “Taktir edilmesi; Delikanlıca bir davranış, Güzel Gelişme” olarak yorumlanmış başta Bankacılık sektör yazarı Erol TAŞDELEN olmak üzere, bu ifadelere tepki göstererek söz konusu paramedya.com Medya Sitesi ile ilişkisini kesmişti(m).
Bilanço büyümesi devam etti
2019 sonunu 181,6 milyar TL Toplam Varlıklar ile kapatan banka 2020 üçüncü çeyreğinde % 26,4 büyüyerek 229,6 milyar TL düzeyine çıkardı. Bankanın Finansal Varlıkları ise %33,2 büyüyerek 43,2 milyar TL’den 57,6 milyar TL düzeyine ulaştı.
Kredilerde büyüyerek Piyasaya desteği devam etti
2019 sonunda bankanın 118,9 milyar TL olan Nakdi Kredileri %23,2 büyüyerek 146,6 milyar TL düzeyine ulaşırken; 25,5 milyar TL olan Gayri Nakdi Kredileri de 34,6 milyar TL düzeyine ulaşmış durumda. Bankanın Net Kredileri de 136,6 milyar TL düzeyinde bulunuyor.
Mevduat arttı
2019 sonunu 105,6 milyar TL Mevduat ile kapatan banka yılın ilk dokuz ayıda mevduatını % 27,4 artırarak 134,5 milyar TL düzeyine çıkardı.
Net Faiz Gelir arttı Ücret ve Komisyon geliri düştü
2019 üçüncü çeyreğinde 5,2 milyar TL Net Faiz geliri %38 artarak 5 milyar TL’yi geçerken; 2 milyar TL üzerinde olan Ücret ve Komisyon Geliri ise 273 milyon TL düşerek 1,7 milyar TL düzeyine geriledi. Bilanço büyürken Ücret ve Komisyonların düşmesi TCMB ve BDDK’nın 10.02.2020 tarihinde 31035 sayılı Resmi Gazete yayınlanan ve 1 Mart – 1 Nisan 2020’de yürürlüğe giren Ücret Ve Komisyonlar ile ilgili kısıtlamalardan kaynaklandığını tahmin etmek için banka uzmanı olmaya gerek yok. Zira Bankacılık sektörünün bilanço büyütmesine rağmen dokuz ayda ücret komisyon kaybı 2,5 milyar TL düzeyini bulmuş durumda. Bankanın Ticari Müşterilerine imzalattığı GKS’lerde “Sözlü Taahhütte” uymaması halinde her üç ayda bir komisyon alınabileceği maddesine ise medyaya yansımış, müşterilerden itiraz ve tepki gelmişti. Zira Ticari İşlemlerde özelikle Bankacılık işlemlerde Sözlü Taahhütte bulunulması Bankacılık ve Borçlar kanununa da aykırı bir durum oluşturuyor. Bankanın GKS’lerde ısrar edip etmemesi ise önümüzdeki günlerde netleşmiş olacak.
Ticari İşlemlerden 1,8 milyar TL zarar etti
2019 üçüncü çeyreğinden Ticari İşlemlerden 847 milyon TL zarar eden banka 2020 aynı dönemde 1,8 milyar TL zarar açıkladı. Zararın artmasında 2,3 milyar TL’lık Türev İşlemlerindeki Zarar etkili oldu.
Bilanço dörtte bir büyüdü ama Karlılık düştü
Toplam varlıklarını % 26,4 artıran banka aynı başarısını karlılığa taşıyamadı. Belli ki belli yerlerde stratejik hatalar yaptı. 2019 üçüncü çeyreğinde 6,5 milyar TL Brüt kar açıklayan banka bu karlılığını 7,3 milyar TL’ye çıkarmasına rağmen; 1,9 milyar TL’lık Net Karlılığı 124 milyon TL düşerek 1,8 milyar TL’ye geriledi.
Net Kar düştü ama Üst Yönetim üzerine alınmadı
Net Karlılığın düşmesine tasarruf amaçlı personel azaltmasına rağmen Üst Yönetim iş kendilerine gelince tasarrufu unutup % 12 zam yaptı. 2019 aynı dönemde ödenen 117,8 milyon TL 2020 yılında 131,9 milyon TL’ye yükseltildi. QNB Finansbank uzun yıllardır bankalar içinde Üst Yönetime en yüksek ödeme yapan banka olurken bankanın ödediği para üç kamu bankasının toplam ödemesinin kat ve kat üzerinde bulunduğu gibi sektörde bulunan dört büyük bankadan daha fazla ödeme yapması dikkat çekici. Bankada GMY sayısı da 15’e yükselmiş durumda.
Şube ve Personel sayısı azaldı
2019 sonunda 523 şube ile hizmet veren banka 10 şube azalarak şube ağını 513 şubeye düşürürken önümüzdeki aylarda şube kapatmaya devam edeceği banka içinde konuşulur oldu. 2019 sonunda 12.087 personel ile hizmet veren bankanın personel sayısı da 444 azalarak 11.643’e geriledi.
Pandemi sürecinde ikna yöntemi ile personeli istifaya zorlayarak bankadan ayrılması için ikna odaları kuran banka hükümetten gelebilecek tepkileri karşılamak için personelin bir kısmını daha düşük maaş ile Çağrı Merkezinde çalışmaya ikna etmeye çalıştığı gelen şikayetler arasında yer aldı. Bankada personele yönelik “Çalışma Barışını” bozucu davranışlarına ise Çalışma Bakanlığı be BDDK’nın sessiz kalması ise anlam vermek çok zor. Bankadan ayrılan bazı üst yöneticilerin taşeron firma kurarak bankaya tekrar hizmet vermeye başlaması ve bankanın müşteri bilgilerini bu firmalar ile paylaşması ise başka bir yazı konusu.
Erol TAŞDELEN Ekonomist – Adalet Bakanlığı, İzmir Bölge Bankacı Bilirkişi
DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor
Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.
DenizBank,tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.
“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”
DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”
Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.
Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.
Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?
Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.
Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.
Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.
Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.
Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.
Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.
Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.
Ve bunun en temel sebebi şudur:
Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.
Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;
Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.
Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.
Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.
İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.
Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.
• Türkiye hisse senetleri, İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından artan iç siyasi belirsizlik nedeniyle önemli bir oynaklık yaşamıştır.
• Ekonomik reformlara olan bağlılığa dair son güvenceler, uzun vadeli tezi desteklemektedir.
• HSBC, Türkiye’ye yönelik “ağırlığını artır” tavsiyesini koruyor ve altı “en iyi fikir” hisseyi vurgulamaktadır: Türk Hava Yolları, Akbank, BİM, Turkcell, Migros ve Torunlar.
• Yakın vadeli zorluklara rağmen, Türkiye hisse senetleri için temel uzun vadeli katalizörün, geleneksel ekonomik politikaya olan güçlü bağlılık olduğuna inanılmaktadır.
• Türkiye hisse senetleri için en büyük risk, döviz çıkışlarından kaynaklanan sürekli baskılardır.
• TCMB’nin temel öncelikleri, dolar talebini kontrol altına almak ve döviz istikrarını korumaktır.
• Yabancı yatırımcı pozisyonları yılbaşından bu yana artsa da, nispeten küçüktür ve bu da daha fazla çıkışın sınırlı olabileceğini göstermektedir.
• 14 Mart’a kadar, yılbaşından bugüne Türkiye hisse senetlerine 860 milyon USD giriş olmuştur, ancak 2024 boyunca 2,6 milyar USD çıkış yaşanmıştır.
• Türkiye’nin öz sermaye piyasasındaki yabancı sahipliği, 2020 öncesindeki %65 seviyesinden %37’ye düşmüştür.
• Türk bankaları, makroekonomik gelişmelerle yakından ilişkili oldukları ve yüksek yabancı pozisyonlarına sahip oldukları için, devam eden gelişmelerden en çok etkilenen sektör olarak görülmektedir.
• Bununla birlikte, bankaların yıl sonuna kadar faiz indirimlerinin gerçekleşmesiyle olumlu etkileneceği düşünülmektedir.
• Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır ve 2025’in başındaki veriler, kurumsal kazançlara önemli bir destek sağlayacak şekilde ekonominin dirençli olduğunu göstermektedir.
• Yüksek enflasyon ortamında, Türk tüketicileri fiyat konusunda daha hassas hale geldikçe, temel tüketim malları ve indirimli perakendeciler iyi performans göstermektedir.
• Türkiye’de havacılık sektörü, güçlü büyüme görünümüyle öne çıkmaktadır.
• Ülke, 2024’teki 62,3 milyon ziyaretçiye kıyasla bu yıl 65 milyon ziyaretçi ağırlamayı beklemektedir.
• Türkiye, Ukrayna, Gazze, Lübnan ve Suriye gibi bölgelerdeki potansiyel yeniden yapılanma çabalarından faydalanabilecek stratejik bir konuma sahiptir.
• Savunma sektörü, AB’nin savunma bütçelerini artırma yönündeki önemli çabasından yararlanmaya hazırlanmaktadır. Aselsan tavsiye edilmektedir.
• Türk savunma ve havacılık ihracatı 2024’te %29 artarak 7,1 milyar USD’ye ulaşmıştır.