Connect with us

GÜNCEL

SEDDK Başkanı Eroğlu: Hasar ödemeleri milyarlara ulaşacaktır

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Doğal Afet Sigortaları Kurumu’na (DASK) 215 bin hasar duyurusunda bulunulduğunu belirterek, “Tahmini beklediğimiz dosya sayısı 600 bin adet. Dolayısıyla buradaki hasar ödemeleri tabii ki milyarlara ulaşacaktır.” dedi.

Yayınlanma:

|

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) Kahramanmaraş merkezli depremlere yönelik çalışmalarına ve aldığı ihbarlara yönelik açıklamalarda bulundu.

Sigorta sektörü olarak tüm risk hesaplamaları için çeşitli modellemeler yaptıklarını kaydederek, konut, ticari ve benzeri alanlarda bu modellemelerden yararlandıklarını söyleyen Eroğlu, “İnanın bizim yaptığımız modellemelerin çok çok ve kat kat üzerinde bir afetle karşı karşıyayız. Hakikaten çok çok büyük bir felaket. Bundan dolayı da hepimize kolaylıklar diliyorum. Böyle büyük ve geniş coğrafyada olan bir felakette sigortayı düzenleyen ve denetleyen kurum olan SEDDK olarak biz de önceliğimizi ve odağımızı, sigortalılarımızın hak ve menfaatlerini korumaya ayırdık ve tüm çalışmalarımızı bu yönde tamamladık.” diye konuştu.

DASK ile beraber depremin ilk gününden itibaren sigortalıların teminat açığı oluşmaması için çeşitli önlemler aldıklarını dile getiren Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kapsamda DASK’ın yaptığı faaliyetlerinde özellikle düşündüğümüz şu oldu: Orada çok olağanüstü bir durum var, can derdine düşmüş vatandaşımız. Dolayısıyla poliçesi bittiği zaman onu yenilemeyle uğraşmasın, bunu düşünmesin. Ya da işte tahsilatla uğraşmasın. Çünkü sigorta sektöründe, poliçelere tahsilat olmadığı zaman iptaller söz konusu olabiliyor. Dolayısıyla aldığımız birinci tedbir 6 Şubat, depremin olduğu günden itibaren OHAL dönemi boyunca yani 8 Mayıs’a kadarki tüm vadesi biten poliçelerin vadelerini otomatik olarak uzattık. Dolayısıyla vatandaşımızın teminatsız kalmasını birinci adımda önledik. İkinci adımda yine bunlara ilişkin tahsilatları da 8 Mayıs’a kadar öteledik. Yani vatandaşımız tabii ki prim ödemek isterse ödeyebilir ama eğer ödeme durumu yoksa tahsilat olmadan da tüm poliçe vadelerimizi 8 Mayıs’a kadar uzattık.”

“Zorunlu trafik sigortalarında gecikme cezasını mayısa kadar kaldırdık”

SEDDK Başkanı Eroğlu, bu dönemde özellikle zorunlu trafik sigortasında gecikme cezasını kaldırdıklarını belirterek, acentelerin orada çalışma şartlarının oluşmadığını düşünerek statik IP uygulamasını askıya alarak tüm Türkiye’den poliçe kesme imkânı getirdiklerini söyledi.

Keza yeni poliçelerde vatandaşın tahsilatla uğraşmaması için tahsilatını mayıs ayına ertelediklerini dile getiren Eroğlu, “Zorunlu trafik sigortasında da minimum ilk tahsilat mayıs ayında olmak üzere 6 taksit uygulaması getirdik. Tamamen amacımız buradan sigortalının hak ve menfaatlerini korumaktı. Bunun da sigortalılarımızın açıkçası rahatlattığını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

“Konut ve araçlarda teminatlar ödenmeye başlandı”

Mehmet Akif Eroğlu, depremin ilk anından itibaren DASK ile yakın çalıştıklarını kaydederek, şu bilgileri verdi: “Şu anda o bölgede 1 milyon 129 bin DASK poliçesi var. Toplam 2 milyon 150 bin civarında konut var o bölgede ve bunun yaklaşık yüzde 50’si sigortalı. DASK ilk 24 saatte hemen hasar tespit yapıp tazminat ödemeye başladı. Bu da yine DASK için önemli bir şey. DASK’ın Ankara’da olağanüstü durum ve süreklilik merkezi var. Özellikle bu İstanbul’da tasarlanmadı. Çünkü İstanbul depremi de beklendiği için bir ofis şeklinde düzenlendi. İlk günden itibaren DASK yönetimi olağanüstü süreklilik merkezine gitti. Acil eylem masasını kurduk ve kriz oradan yürütmeyi DASK ile beraber devam ettik. Hemen hızlıca hasar tespit çalışmalarını tamamlamaya ve ödeme yapmaya başladık. Özellikle ağır hasar ve tamamen yıkılmış evler için hiç bekletmeden DASK kurumumuz tazminat ödemeye başladı.”

Eroğlu, bölgedeki 2 milyon 150 bin civarında konutun yanı sıra 3 milyon 150 bin araç bulunduğunu belirterek, sigorta sektörünün bunlarla ilgili teminatını ödemeye başladığını vurguladı.

“DASK için beklediğimiz başvuru sayısı 600 bin”

SEDDK Başkanı Eroğlu, bölgedeki DASK poliçesine sahip konut sayısının 1 milyon 129 bin olduğunu kaydederek, şu açıklamalarda bulundu: “Rakamlar sürekli değişiyor ancak son aldığım verilere göre 215 bin adet hasar duyurusunda bulunuldu DASK için. Felaketin büyüklüğünü anlamak bakımından şunu söyleyeyim: DASK 2000’de kuruldu. 20 yılda toplam DASK’ın açılmış dosya sayısı 115 bin adet. Mesela Elazığ’da yakın zamanda bir deprem oldu orada açılan dosya sayısı 30 bin adet. Orada ödenen rakam yaklaşık 35 milyon TL civarındaydı. Toplamda DASK’ın 20 yılda ödediği rakam 1,5 milyar lira. Bu depremde yani 10 ili vuran ve ‘asrın felaketi’ dediğimiz depremdeki tahmini beklediğimiz dosya sayısı 600 bin adet. Dolayısıyla buradaki hasar ödemeleri tabii ki milyarlara ulaşacaktır.”

Bölgedeki konutların yüzde 20’si yangın sigortalı

Mehmet Akif Eroğlu, deprem sonrası DASK için başvuru yoğunluğu yaşandığını, deprem bölgesi dışındaki illerde ilk 24 saatte 50 bin başvuru yapıldığını, toplamda ise 200 bin poliçe artışı olduğunu söyledi.

Deprem ülkesi Türkiye’de sigortalılık oranının artırılması gerektiğini, her iki evden birisinin sigortasının bulunmadığını dile getiren Eroğlu, “Bugün ortalama bir DASK poliçesi 300 lira civarında. 100 metrekare için söyleyelim. Verdiği teminat 300 bin lira, üst limit olan 640 bin liraya kadar çıkabiliyor. Birinci derece deprem bölgesinde bile en fazla 600 liraya kadar çıkabiliyor. Yani 500-600 liralık bir poliçeyle 600 bin liralık bir teminat alma durumunuz var. En riskli bölge için konuşuyorum. Bu rakam Konya’ya gittiğinizde 100 TL’ye, Ankara’da 250 TL’ye düşüyor. Dolayısıyla mutlaka vatandaşlarımızın da DASK poliçesini yaptırmaları lazım.” diye konuştu.

Eroğlu, sigortanın hızlı bir nakit akışı sağladığı için hem devletin yükünü aldığını hem de vatandaşı rahatlattığını söyledi.

DASK’ın en temel inşaat maliyetini karşıladığını dile getiren Eroğlu, “Sigortalılarımız, vatandaşlarımız kendi evinin inşaat maliyetlerinin daha yüksek olduğunu düşünüyorsa, bir de özel sektörde acentelerimiz marifetiyle ihtiyari yangın dediğimiz ilave deprem teminatı da alabilir. Bu durumda aslında alınan para bayağı yükselmiş oluyor. Yani DASK’tan aldığınız kadar özel sektörden alma şansınız var. Deprem bölgesindeki 2 milyon 150 bin konut için ihtiyari sigorta oranı yüzde 20. Yine arabaları görüyorsunuz. Enkaz altında arabalar milli servet. Hepsi pert oldu. Oradaki sigortalık oranı (kasko) yüzde 17. Dolayısıyla aslında bu felaketi de fırsat bilip vatandaşlarımızın sigorta konusunda biraz daha hassasiyet göstermelerini tavsiye ederim. Çok uygun primlerle teminat alabilirler.” ifadelerini kullandı.

Eroğlu, şu anda DASK’ı olan vatandaşların poliçesinde yazan metrekare ile evlerinin metrekaresini mukayese etmesini isteyerek, orada bir eksik bulunmaması gerektiğini vurguladı.

“TARSİM’den 70-80 milyon TL ödeme bekliyoruz”

SEDDK Başkanı Eroğlu, sigortacılık açısından bölgede konut, insan ve araçların yanı sıra bitkilerin ve hayvan varlığının da bulunduğunu belirterek, onlar için de deprem ödemeleri yapılabildiğini söyledi.

Tarım Sigortaları Havuzu’nun (TARSİM) hasar ödemelerine ilişkin bilgi veren Eroğlu, OHAL bölgesinde 2 milyon adet küçükbaş ve büyükbaş hayvanın, yaklaşık 4,5 dekar seranın, 6 milyon kanatlı kümes hayvanlarının, arıların ve bitkisel ürünlerin bulunduğunu, bunların tamamının TARSİM kapsamında deprem teminatına girebildiğini anlattı.

Eroğlu, TARSİM’in bitkisel tarafta 84 eksperle, hayvancılık tarafında da 90’dan fazla veterinerle sahada olduğunu belirterek, “Eksper faaliyetlerinin şu anda yüzde 50’si tamamlandı. 3 milyon TL’lik bir ödeme yapıldı bugüne kadar ama 33 milyon liralık da muallak dediğimiz bir karşılık ayrıldı. Yani yüzde 50’si 36 milyon TL olduğuna göre TARSİM’den 70-80 milyon TL’lik ödeme bekliyoruz. Orada da çok hızlı bir şekilde TARSİM kurumumuz sahada ve ihbarları alıp hızlıca ödemeleri gerçekleştiriyor.” diye konuştu.

“Deprem riski nedeniyle kasko yapılmaması ihtimal dahilinde değil”

SEDDK Başkanı Eroğlu, deprem riski nedeniyle kasko yapılmadığına ilişkin şikayetlerin bulunduğunun hatırlatılması üzerine, sigorta sektörünün riski yönetmek için varlığını sürdürdüğünü söyledi.

Amaçlarının zaten bu riskleri yönetmek ve risklerin teminatını vermek olduğunu dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti: “Bu gülünç bir şey. Risk olmazsa biz niye varız? İkincisi Türkiye zaten deprem bölgesi. Siz şimdi OHAL bölgesindeki 10 ilde sigorta şu anda zaten olağanüstü bir durum söz konusu. Onun dışındaki iller için böyle bir şeyi konuştuğunuz zaman zaten her tarafta deprem riski var. O zaman Türkiye’deki sigorta şirketlerinin dükkanı kapatıp gitmesi lazım. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Ama yine de şöyle ifade edeyim. Böyle bir durum var ise SEDDK’ya ve CİMER’e başvuru yapsınlar otorite olarak gerekli tedbirleri hızlıca alırız. Ama bunu çok imkan ve ihtimal dahilinde ve gerçekçi görmüyorum.”

Eroğlu, trafik sigortasının deprem teminatını ödemediğini, kasko poliçesinin bu tür anlarda devreye girdiğini anımsatarak, “Şu anda o bölgedeki 3 milyon 150 bin aracın sadece yüzde 17’si kaskolu. Şu ana kadar ödenen hasarlarla ve ayrılan karşılıklarla oradaki hasarın 1 milyar TL olmasını bekliyoruz. 1 milyar TL’lik bir karşılık ayrıldı.” diye konuştu.

O bölgedeki ticari fabrikalar ve iş yerleri ile ilgili de sigorta korumasının bulunduğunu aktaran Eroğlu, “Onlarla ilgili de iş durması, kar kaybı ve fiziksel zararlarla alakalı da çalışmalarımız var. Sektörümüzle yaptığımız çalışmalarda yaklaşık 12 milyar liralık bir maliyetin de oradan gelmesini bekliyoruz. Yani kaskoya 1 milyar lira, ticari iş yerleri için de 12 milyar lira olmak üzere sektörümüz 13 milyar liralık karşılık ayırmış durumda. Hızlıca hasar tespit yapıp ödemelere başlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Hayat sigortasında tazminat ödemesi beklentisi 850 milyon TL

Mehmet Akif Eroğlu, hayat sigortası ve bireysel emeklilik konularına işaret ederek, deprem bölgesinde 1 milyon 700 bin kişinin hayat sigortasının bulunduğunu, bunun toplam teminatının 234 milyar TL olduğunu, 850 milyon TL’lik bir tazminat ödemesi yapılacağını beklediklerini söyledi.

Sadece hayatını kaybedenlerle ilgili değil yaralılar için maluliyetin de söz konusu olduğunu ve hayat sigortasının maluliyeti de kapsadığını kaydederek, “Ancak orada maliyet durumu çok belli olmadığı için tahmini bir rakam vermek gerçekten zor. Bireysel emeklilik noktasında da 25 milyar liralık bir fonun oluştuğu bir bölge. Eğer bu bölgede bireysel emeklilik katılımcımızın vefatı söz konusuysa burada hemen bunun tespitiyle beraber varislerine ödeme yapılabiliyor.” diyerek sözlerini noktaladı.

Okumaya devam et

GÜNCEL

AB, Anti-Greenwashing Düzenlemesini Askıya Alıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Avrupa Birliği’nin, greenwashing vakalarını önlemeyi ve şirketlerin çevresel beyanlarının doğruluğunu sağlamayı amaçlayan “Green Claims Directive” (Yeşil Beyanlar Direktifi) teklifi, son dönemde oluşan siyasi gelişmelerin ardından durma noktasına geldi. Önce Avrupa Komisyonu’nun geri çekilme sinyalleri vermesi, ardından da İtalya’nın desteğini çekmesiyle birlikte, dosyanın ilerlemesi neredeyse imkânsız hale geldi.
Direktif Ne Getiriyordu?
2023 baharında önerilen ve müzakere süreci devam eden Green Claims Direktifi, şirketlerin “çevre dostu”, “karbon nötr”, “doğaya zararsız” gibi iddialarını bilimsel ve doğrulanabilir temellere oturtmayı hedefliyordu. AB içindeki “yeşil aklama” (greenwashing) vakalarının artması üzerine gündeme gelen düzenleme, şirketlerden bu tür iddialarını belgelemelerini ve kamuoyuna açık şekilde doğrulamalarını zorunlu kılacaktı.
Direktif, mikro ölçekli işletmeleri başlangıçta kapsam dışında bıraksa da, müzakereler ilerledikçe bu işletmelerin de düzenlemeye tabi olabileceği ihtimali doğmuştu. Bu durum ise, hem Komisyon hem de bazı üye ülkeler nezdinde siyasi temelli ciddi çekincelere yol açtı.
Ne Oldu da Süreç Askıya Alındı?
Geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu, sürecin geldiği noktayı “basitleştirme gündemi” ile uyumsuz bulduğu gerekçesiyle direktifi geri çekme niyeti taşıdığını açıkladı. Bu açıklama, hem Avrupa Parlamentosu hem de üye ülkelerde kafa karışıklığına neden oldu. Zira müzakereler hâlâ devam ediyordu ve taraflar anlaşma arayışındaydı.
İtalya’nın hafta sonu verdiği kararla desteğini tamamen çekmesi, sürece son darbeyi vurdu. Bu kararla birlikte, müzakereleri yürüten AB Konseyi Dönem Başkanlığı, artık direktif üzerinde ilerlemek için yeterli siyasi desteğe sahip değil.
Şimdi Ne Olacak?
Aslında Komisyon’un resmi olarak çekilme kararı alıp almayacağı henüz netlik kazanmış değil ancak mevcut siyasi atmosfer, Green Claims Direktifi’nin bu haliyle yasalaşmasının zor olduğunu gösteriyor. AB içinde “yeşil yıkama” iddialarının düzenlenmesine yönelik kapsamlı ve bağlayıcı bir mevzuat arayışı, şimdilik rafa kalkmış görünüyor.
Değerlendirme
Green Claims Direktifi’nin askıya alınması, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik hedeflerine giden yolda önemli bir sapma olarak okunabilir. Kurumsal bazdaki çevre beyanlarının doğruluğunu sağlamak amacıyla hazırlanan bu düzenleme, yalnızca tüketici güvenini artırmayı değil, aynı zamanda çevre dostu üretim iddialarının gerçeklerle uyuşmasını amaçlıyordu. Dolayısıyla bu geri adım, hem şirketlerin iklim iddialarını şeffaflaştırma çabalarına hem de döngüsel ekonomi hedeflerine darbe vurabilir.
Özellikle AB Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak sunulan bu direktifin rafa kalkması, diğer sürdürülebilirlik politikalarını da dolaylı biçimde etkileyebilir. Zira Green Claims Direktifi, geniş bir eko-etiket sisteminin ve sürdürülebilir ürün piyasasının hukuki temelini oluşturacaktı. Bu boşluk, hem tüketicilerin güveninde aşınmaya hem de çevresel taahhütlerde geri kaymalara yol açabilir.
Türkiye Açısından Ne Anlama Geliyor?
Türkiye, 2021 yılında yayımladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı’yla AB ile ticaretinde sürdürülebilirlik kriterlerini ana gündemine almış durumda. Özellikle ihracat odaklı sektörlerde çevresel beyanlar giderek daha fazla önem kazanıyor. Green Claims gibi düzenlemeler, Türk şirketlerinin AB pazarında nasıl konumlanacağını ve ne tür doğrulama süreçlerine tabi olacaklarını da belirliyordu.
Bu direktifin geri çekilmesi, kısa vadede Türk ihracatçıları için idari yüklerin artmasını engellemiş olabilir. Ancak orta ve uzun vadede AB’nin sürdürülebilirlik politikalarındaki bu tür belirsizlikler, yatırım kararlarını ve stratejik planlamaları zorlaştırabilir. Ayrıca kendi iç pazarını düzenlemeyi hedefleyen Türkiye için bu gelişme, benzer bir çevresel beyan düzenlemesinin ertelenmesine neden olabilir. Oysa küresel tedarik zincirlerinde daha şeffaf ve hesap verebilir sistemler kurmak, Türkiye gibi üretici ülkeler için bir rekabet avantajı yaratacaktır.
Bundan Sonrası
Green Claims Direktifi şimdilik durdurulmuş olsa da, yeşil iddiaların düzenlenmesine duyulan ihtiyaç ortadan kalkmış değil. Özellikle çevre duyarlı tüketicilerin ve yatırımcıların beklentileri, piyasa standartlarını yönlendirmeye devam edecek. Bu nedenle şirketlerin gönüllü doğrulama, şeffaflık ve izlenebilirlik araçlarına yatırım yapmaları, yalnızca regülasyonlara uyum için değil, aynı zamanda güvenilirlik ve itibar açısından da stratejik önem taşıyor.
Türkiye için bu gelişmeler, pasif bir izleyiciden çok, aktif bir politika geliştirici olmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Yeşil geçişin, sadece mevzuat takibiyle değil, kendi iç normlarımızı oluşturmakla mümkün olduğunu unutmamak gerekiyor.

yeşilbüyüme.org

Okumaya devam et

GÜNCEL

Trump: “Çin ile ticaret anlaşması imzaladık, sorada Hindistan var”

ABD Başkanı Donald Trump, Çin ile ticaret anlaşması imzaladıklarını, Hindistan ile de “büyük” bir anlaşma yapabileceklerini söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Trump, Beyaz Saray’da düzenlenen etkinlikte, ekonomiye dair açıklamalarda bulundu.

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’ın ülkelerle ticaret anlaşması yapmak için “fazla mesai” yaptıklarını ifade eden Trump, “herkesin anlaşma yapmak istediğini” dile getirdi.

Trump, birkaç ay önce basının “Gerçekten ilgilenen birileri var mı?” diye sorduğuna işaret ederek, “Daha dün Çin ile imzaladık. Herkesle anlaşma yapmayacağız. Bazılarına sadece bir mektup gönderip ‘Çok teşekkür ederiz, yüzde 25, 35, 45 tarife ödeyeceksiniz.’ diyeceğiz.” ifadesini kullandı.

“Harika” anlaşmalar yaptıklarını belirten Trump, “Belki Hindistan ile çok büyük bir anlaşma yolda. Hindistan’ı açacağız. Çin anlaşmasında ise Çin’i açmaya başlıyoruz. Daha önce asla mümkün olmayan şeyler gerçekleşiyor. Her ülkeyle ilişkimiz çok iyi durumda.” diye konuştu.

Trump, tarifeler sayesinde yapılan yatırımlara ve kurulacak fabrikalara değinerek, çip şirketi Texas Instruments’ın de ABD’de 60 milyar dolar harcayacağını bildirdi.

“Fed’in faiz oranını düşürmesi faydalı olurdu”

Trump, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik eleştirilerine de devam ederek, “Eğer Fed’de faiz oranlarını biraz düşürecek bir kişi olsaydı, bu faydalı olurdu. Bu adamla mücadele etmemiz gerekiyor, işini yapmıyor.” dedi.

2 puan faiz indirilmesinin 600 milyar dolar tasarruf sağlayacağını öne süren Trump, “Sadece bir kalem darbesiyle, bir cümleyle 1 trilyon dolar tasarruf edebilirsiniz. En yüksek faiz oranlarından birine sahip olmamız utanç verici. En düşük biz olmalıydık.” ifadesini kullandı.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirketlerin kâr ederek sürdürülebilir şekilde büyümek ve marka değerlerini artırabilmeleri için, kurumsal yönetim ilkelerini benimseyerek kurumsallaşma yolculuğuna çıkmaları artık bir zorunluluk.

Bu süreçte en önemli sermaye ise şüphesiz kaliteli insan kaynağı. İnsan kaynağı deyince şirketin her departmanında görev yapan çalışanlar akla gelse de, bu yazımda şirketin geleceğine yön verecek vizyon ve stratejiler ortaya koyması gereken, icra kuruluna hedef belirleyecek ve bu hedeflerin takibini yapacak Yönetim Kurulu üyeleri özelinde bağımsız üyelere değinmek istiyorum.

Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Nedir?

Malum şirketlerde genelde hissedar üyeler, işin doğası gereğince yönetim kurulu üyeleri olurlar. Hissedarların, şirket yönetim kurulu üyesi olabilmeleri için taşımaları gereken belirlenmiş özel şartlar yok. Ancak şirketin geleceğine yön verecek böylesine önemli bir kurulda yer alacak kişilerin günümüzün zorlu rekabet şartlarında asgari üniversite mezunu olması, en az bir yabancı dil konuşabilmesi, işin gerektirdiği deneyim ve bilgiye sahip olması beklenir.

Peki ama şirketi başarılı bir şekilde yönetmek, kurumsal bir yapıya evirerek daha da büyütmek, gelecek nesillere devredebilmek için sadece hissedar yönetim kurulu üyeleri yeterli mi? Maalesef hayır. Okuyucularımızın akıllarına, şirketlerin zaten profesyonel icra kurulları, genel müdürleri, direktörleri yok mu düşüncesi gelebilir. Tabi ki çoğu şirkette bu kişiler mevcut ama icra organları ile yönetim kurulunun görevlerinin net bir şekilde ayrılması ve icrada yer alan kişilerin aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği şapkasını taşımaması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz diye düşünüyorum. İşte bu nedenle şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyesi şart.

Her ne kadar Türk Ticaret Kanun’una göre bağımsız yönetim kurulu üyeliği yasal bir zorunluluk olmasa da Sermaye Piyasası Kanun’una göre halka açık şirketlerde bu bir zorunluluk. Nitekim, SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim Tebliğinde de yönetim kurulu içerisindeki bağımsız üye sayısı toplam üye sayısının üçte birinden az ve her durumda bağımsız üye sayısı ikiden az olamayacağı düzenlenmiştir.

Konunun özüne değindiğimize göre, bağımsız yönetim kurulu üyesi nedir bu soruya cevap verecek olur isek, icrada görevli olmayan, üyelik haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi veya kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişi olarak tanımlanabilir.

Kimler Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Olabilir?

Kurumsal Yönetim Tebliğine göre özetle aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi bağımsız üye olarak nitelendirilir:

  • Şirket hissedarı olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, şirkete önemli ölçüde hizmet ve ürün sağlayan firmaların herhangi birisinde ortak, çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, başta şirketin denetimi (vergi denetimi, kanuni denetim, iç denetim de dahil), derecelendirilmesi ve danışmanlığı olmak üzere, yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin önemli ölçüde hizmet veya ürün satın aldığı veya sattığı şirketlerde, hizmet veya ürün satın alındığı veya satıldığı dönemlerde, ortak (%5 ve üzeri), önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmaması.
  • Bağımsız yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle üstleneceği görevleri gereği gibi yerine getirecek mesleki eğitim, bilgi ve tecrübeye sahip olması.
  • Bağlı oldukları mevzuata uygun olması şartıyla üniversite öğretim üyeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşlarında üye olarak seçildikten sonra tam zamanlı çalışmıyor olması.
  • Gelir Vergisi Kanunu’na göre Türkiye’de yerleşik olması.
  • Şirket faaliyetlerine olumlu katkılarda bulunabilecek, şirket ortakları arasındaki çıkar çatışmalarında tarafsızlığını koruyabilecek, menfaat sahiplerinin haklarını dikkate alarak özgürce karar verebilecek güçlü etik standartlara, mesleki itibara ve tecrübeye sahip olması.
  • Şirket faaliyetlerinin işleyişini takip edebilecek ve üstlendiği görevlerin gereklerini tam olarak yerine getirebilecek ölçüde şirket işlerine zaman ayırabiliyor olması.
  • Şirketin yönetim kurulunda son on yıl içerisinde altı yıldan fazla yönetim kurulu üyeliği yapmamış olması.
  • Aynı kişinin, şirketin veya şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran ortakların yönetim kontrolüne sahip olduğu şirketlerin üçten fazlasında ve toplamda borsada işlem gören şirketlerin beşten fazlasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev almıyor olması

Sonuç

Günümüz dünyasında eğer bir şirketin yönetim kurulu, şirketin yeni ufuklara yelken açmasını sağlayabilecek vizyona sahip, hızlı ve rasyonel kararlar alabilen, icra kuruluna şirketin vizyonu doğrultusunda yön verebilen, strateji belirleyen, tabiri caiz ise şirketin beyni olabilecek insanlardan oluşuyor ise o şirketin bir geleceği olması mümkün. Bu kurulun üyelerinin sadece hissedarlardan oluşması ise maalesef yeterli olmamakta. Mutlaka alanında uzman profesyonel yönetici, mali işler & finans uzmanı, hukukçu, mühendis veya akademisyen olan bağımsız üyelerin şirket yönetim kurulunda yer almaları bu anlamda son derece önemli ve değerli bir kazanım. Bu kişiler, çıkar çatışmasından uzak kalarak, icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde görevlerini hiçbir etki altında kalmaksızın yapabilme olanağı ile de tüm paydaşlara ayrıca güven verebilirler.

Son söz olarak, gerek hissedar kökenli gerekse bağımsız olsun, şirketlerimizde kadın yönetim kurulu üyelerimizin sayısının artması da en büyük temennimiz.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.