Connect with us

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

ŞİŞECAM sürdürülebilir geleceğe hazırlanıyor!

Yayınlanma:

|

Şişecam’ın bugün 14 ülkedeki 43 tesisi ile küresel bir şirket olduğunu belirten Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Türkiye’de camın tarihinin başlangıç noktası olan Şişecam bugün küresel bir oyuncu olarak geleceğin camına yönelik stratejik çalışmalara odaklanıyor. Sürdürülebilirliği odağına alarak yeni teknolojiler geliştiriyor” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM), camın teknolojik, bilimsel ve ekonomik önemini vurgulamak amacıyla 2022 yılını ‘Uluslararası Cam Yılı’ olarak ilan etti. Dünyada cam biliminin en saygın kuruluşu konumundaki ICG’nin etkin bir üyesi olan Şişecam, ‘2022 BM Uluslararası Cam Yılı’ hedefini destekledi ve bu konudaki destek çalışmalarını tüm paydaşları nezdinde küresel çapta yürüttü. BM’nin bu kararının cam sektörü ve Şişecam için önemini DÜNYA Gazetesi ve Şişecam ortaklığında gerçekleştirilen Camdan Sohbetler’in üçüncü bölümünde anlatan Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman, Genel Koordinatörümüz Vahap Munyar’ın sorularını yanıtladı.

Camın, dünyada 5 bin yıllık tarihi olduğuna, cam sanayinin başlangıcı sayılabilecek ilk cam üretiminin M.Ö 1500’lü yıllarda Anadolu topraklarında yapılmasından bugüne camın girmediği hiçbir sektörün kalmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Günümüzde cam ve ürünlerine yüklenen fonksiyonlar ve kullanım alanları büyük bir ivme ile artıyor. Şu an dünyada bin 200 şirket, 2 binin üzerinde tesiste cam üretiyor. Sanat özellikli ve ikinci sanayi üretimleri hariç tutulduğunda yıllık yaklaşık 210 milyon tonluk üretim söz konusu. Karmaşık ve zorlu ihtiyaçlara etkin çözüm getirebilen camın kullanım alanları her geçen gün yeniden tanımlanıyor. Cam, hem sürdürülebilir olma özelliği hem de teknolojik kazanımlar ile stratejik önemini sürekli artırıyor” dedi.”

2022 yılının Birleşmiş Milletler tarafından ‘Uluslararası Cam Yılı’ olarak ilan edildiğini hatırlatan Kırman, “2022 Uluslararası Cam Yılı, camın gezegene zarar vermeden hayat kalitemizi artırmaya yönelik katkıları konusundaki farkındalığın uluslararası ölçekte artmasını sağlayacak. Şişecam da bu öneriye ülkemizin cam alanındaki öncü konumunun güçlenmesine ve ilerlemesine katkı sağlayacağı inancı ile destek verdi. Uluslararası Cam Yılı vesilesiyle sonsuz kere geri dönüştürülebilen, enerji tasarrufu sağlayan, en sağlıklı ambalaj malzemesi olma özelliğini taşıyan bu çok özel malzemenin daha yakından tanıtılması fırsatı doğacağına ve küresel odağın cam üzerinde artmasının sağlanacağına inanıyorum” diye konuştu.

“Camın dünyanın geleceğinde oynayacağı rol giderek artıyor”

Camın kültürel ve bilimsel gelişmelere yaptığı katkılara değinen Prof. Dr. Ahmet Kırman şunları söyledi: “Cam, fiber optik teknolojisi ile bugün bilgi temelli toplumun ana taşıyıcılarından birisidir. Teknolojik camlar, otomotiv sektörüne çok ciddi girdi sağlamaktadır. Mimari camlar, enerji tüketiminin azalmasını sağlarken cam paneller güneş enerjisi için, cam elyafı ise rüzgar tirbün kanatlarında kullanılmaktadır. Bioglass bileşenleri, bugün ilaçlarla birlikte insanların iyileşme süreçlerine katkı sağlıyor. Camın bu geniş fayda alanının uluslararası kamuoyu nezdinde hatırlanması için Uluslararası Cam Komisyonu (ICG)’nin “2022 Uluslararası Cam Yılı” başvurusunun BM tarafından da kabul edilmesi önemli bir fırsat. Şişecam da bu öneriye destek vermiştir. Bu vesileyle BM Daimi Temsilcimiz Sn. Feridun Sinirlioğlu’na ve destek talebimize yanıt veren, ülkemizin dünya cam sanayindeki yerinin daha da etkin hale getirilmesi için katkı sağlayan tüm paydaşlarımıza değerli katkıları için teşekkürlerimi sunmak isterim. Camın hem teknolojik gelişmelere katkısı hem de dünyanın geleceğinde oynadığı rol büyük bir hızla artıyor.”

Şişecam’ın şu anda 4 kıtada, 14 ülkede, 22 bin çalışan ile 43 tesisinde üretim yaptığını ifade eden Prof. Dr. Ahmet Kırman; düzcam, cam ev eşyası, cam ambalaj, kimyasallar, otomotiv camları, cam elyaf, maden, enerji ve geri dönüşümle bağlantılı 9 iş kolunda faaliyet gösterdiklerinin altını çizdi. Şişecam’ın camın tüm temel alanlarında faaliyet gösteren tek dünya şirketi olduğuna dikkat çeken Kırman Türk cam sektörüne yönelik şunları söyledi: “2020 yılı sonu itibariyle 3,5 milyon ton düzcam, 2,7 milyon ton ambalaj, 600 bin tona yakın cam ev eşyası üreten Şişecam’ın 43 üretim tesisinin 37’si cam alanında faaliyet gösteriyor. Cam sektörü olarak bakıldığında ise Türkiye’de 2000-2019 arasında 32 milyar TL’ye ulaşan üretim katma değeri yaratılmıştır. İhracat ise işlenmiş camlar hariç son 10 yılda 8 milyar dolara ulaşmıştır.”

Camın öneminin birçok alanda olduğu gibi tıp alanında da giderek arttığına vurgu yapan Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Biz de bu alanda teknoloji geliştirme çalışmaları yürütüyoruz. Örneğin cam mikro kürecikler aracılığıyla ilaç sektörüne katkı sağlayacak sistemler üzerinde çalışıyoruz. Bu uygulama, ilacın etkisinin çok daha etkin ve stabil bir şekilde yayılabilmesi açısından önem taşıyor” dedi.

“Fırınları yeniliyor, atık gazdan elektrik üretiyoruz”

Şişecam’ın sürdürülebilir değer yaratma ve sürdürülebilirliğin küresel çapta etkin savunucusu olma stratejisi doğrultusunda hammaddeden nihai ürüne tüm değer zincirini kapsayan çok önemli geliştirme çalıştırmalarına imza attığını dile getiren Kırman, “Ar-Ge yetkinliklerimizden de aldığımız güçle, sürdürülebilirlik stratejimize doğrudan katkısı olan ürünlerimizle döngüsel ekonomi için çözümün bir parçası olmakla kalmıyoruz, matematiksel modellerden, yenilikçi malzemelerden faydalanarak; operasyonel mükemmelliğe odaklanarak fırın tasarımlarımızı da sürekli geliştiriyor, daha verimli, daha az enerjiye ihtiyaç duyan üretim modelleri üzerinde çalışıyoruz” dedi.

Prof. Dr. Ahmet Kırman, Şişecam’ın emisyon yükümlülükleri konusunda ciddi çalışmalar yaptığını ifade ederek, “Cam üretimi yoğun enerji kullanımı gerektiriyor. Biz de kendi enerjimizi daha düşük emisyonlar yaratarak sağlama konusunda önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bunun için hem tesislerimizde çatı üstü GES yatırımlarımız oldu, hem de atıklarımızı değerlendirmeyi ve bunlardan da farklı şekilde enerji üretmeye yönelik önemli projeler hayata geçirdik. Atık gazlardan yararlanma ve buhardan elektrik üretme konularında ciddi çalışmalarımız var. Bununla ilgili gerek Türkiye’deki gerekse yurtdışındaki fabrikalarımızda çok büyük yatırımlar yaptık” şeklinde konuştu.

Türkiye’ye 4 milyar liralık iki yeni yatırım

Türkiye’ye düzcam alanında 4 milyar TL değerinde iki yeni fl oat yatırımı açıkladıklarını hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Ülkemizde hızla yükselen iç cam talebini karşılama ve şirketimizin büyüme hedeflerini desteklerken tüm paydaşlarımız için de sürdürülebilir değer yaratma hedefimiz doğrultusunda, mimari camlar ve otomotiv camına yönelik iki yeni fl oat hattı yatırımı için daha düğmeye basıyoruz. Günlük 1200 tonluk mimari cam fl oat hattı yatırımımız şu an dünyada devam eden en büyük 5 düzcam yatırımından biri konumunda. Bu yatırım için sadece hat yatırımı yapmakla kalmayacağız. Aynı zamanda yeni bir tesis de kuracağız. Günlük 750 ton üretim kapasiteli ve 4.8 metrelik, standardın üzerinde net ene sahip otocam fl oat hattı yatırımımız ise özel tasarımı ve yüksek kapasitesi ile Şişecam’ın vizyonunun ve teknolojik yetkinliklerinin simgesi niteliğinde. Bu yatırımı Kırklareli’nde hayata geçireceğiz. Otomotiv camına yönelik fırın yatırımının tamamlanmasıyla mevcut durumda otomotiv cama yönelik üretim yapan Kırklareli TR1 Float hattının kapasitesini artırıp düz cam faaliyetine kaydıracağız” dedi.

Sürdürülebilirlik hedeflerimize katkı sunan 40 patentimiz var

Şişecam’ın sürdürülebilirliğe yönelik çalışmalarını hem üretim süreçlerinde hem de ürünlerine yönelik olarak sürdürdüğünü dile getiren Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Avrupa’da binalarda bir yenilenme dalgası var ve sıfır enerjili bina standartları talep ediliyor. Enerji tasarrufu sağlayan kaplamalı cam çözümleri de bu dönemde daha da çok önem kazanıyor. Biliyorsunuz Şişecam’ın ısı kayıplarını yüzde 50 azaltan farklı ürünleri ve kaplama teknolojileri var. Çevresel etkilerin aktif bir çözüm ortağı olma anlayışımız doğrultusunda sürdürülebilirlik stratejimize doğrudan katkı veren patentli ürün sayımız 40’a ulaşmış bulunuyor. Bu sayı, toplam patentli ürün sayımızın yarısına eşdeğer. Yüzde 100 geri dönüştürülmüş cam kullanılarak ürettiğimiz cam ev eşyası koleksiyonumuz da bu ürünlerin son örneklerindendir” dedi.

Şişecam otocam alanında etkin şekilde büyüyor

Şişecam’ın ABD ve diğer pazarlarda otocam alanında çok etkin bir şekilde büyüdüğüne dikkat çeken Prof. Ahmet Kırman, “ABD’li firmaların Çinli üreticilerle yaşadığı tedarik sorunu, bizi ön plana çıkardı. Hem OEM hem de OYC alanında yoğun talep görüyoruz. Özellikle de ikinci el pazarda bizim camlarımıza ilgi çok büyük. En kaliteli ikinci el otocam ürününün Şişecam’a ait olduğu noktasına doğru gidiyoruz. ABD’ye 1,5 milyon adet oto camı ihraç etmeyi planlıyoruz” dedi. Cam tedarikinde Çin’den Türkiye’ye doğru bir kayma olduğunu dile getiren Kırman, “Bu fırsatı çok iyi değerlendirmeliyiz. Bunu kalıcı hale getirecek hamleleri hızlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz. Hem cam alanında, hem de diğer sektörlerde de bunun gereğini yapmalıyız. Türk şirketler güvenilir, sürdürülebilir ve kaliteli bir tedarikçi olduğunu ispatladığı ölçüde büyük avantaj elde etmiş olacaktır” diye konuştu.

Şişecamlı kadınlar üretimin her alanında

Şişecam’ın CareforNext Stratejisi çerçevesinde çeşitlilik ve kapsayıcılığı öncelikli odak alanları arasında aldığını dile getiren Kırman, “Şişecam’da tüm çalışanlarımızın kendilerini değerli ve eşit hissetmelerine yönelik iş yeri kültürü oluşturmayı amaçlıyoruz. Pandemi döneminde global ölçekte düşen kadın çalışan oranı, bizde artmış ve yüzde 22’leri bulmuş durumda. Kadınlar verdiğimiz eğitimler ile üretimin her alanında çalışabilir hale geldiler. Örneğin Polatlı üretim tesisimizde cam çekme işlemini gerçekleştiren kadın çalışanımız var. Kadın çalışanlarımız artık lift’leri de kullanıyorlar, üretimin dahil olmak istedikleri her alanında da çalışabiliyorlar” dedi.

Ürün geliştirme çalışmalarımız aralıksız sürüyor

Şişecam’ın yaşama değer katan bir şirket olma misyonu doğrultusunda ürün geliştirme çalışmalarına aralıksız devam ettiğini dile getiren Prof. Dr. Ahmet Kırman bu ürünlere şu örnekleri verdi, “Cam yüzeylerde virüs ve bakterilere karşı etkili V-Block Teknolojisi ile dünyanın ilk antimikrobiyal kaplamalı cam ev eşyası ürün grubunu pazara sunduk. Otomotiv pazarına yönelik olarak ısı ve güneş kontrolü sağlayarak klima yükünün azaltılmasına katkıda bulunan yüksek performanslı atermik kaplamalı ön cam; araç sürüş bilgilerine gözleri yoldan ayırmadan ulaşmayı sağlayan HUD head-up display özellikli ön cam gibi birçok yeni ürüne imza attık. Fotovoltaik sektörüne sunduğumuz Antirefl ektif Kaplamalı cam ise cam yüzeyindeki yansıma kaynaklı ışınım kayıplarını minimize ederek daha çok ışığın güneş hücrelerine ulaşmasını sağlamakta, bu sayede güneş panelleri daha fazla elektrik üretebilmektedir” dedi.

9.5 milyar şişenin geri kazanımını sağladık

Cam üretiminde kullanılan her yüzde 10 oranındaki atık cam kırığının yüzde 5 kadar karbon salımını önlediğine dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Kırman, 2011 yılından bu yana Türkiye’nin en kapsamlı sürdürülebilirlik projelerinden biri olan Cam Yeniden Cam projesi aracılığıyla bugüne kadar 9.5 milyar şişenin geri kazanıldığını ifade etti. Geri dönüşümün, EBRD ile birlikte Şişecam Çevre Sistemleri AŞ’yi kuran Şişecam için önemine dikkat çeken ve 9 faaliyet alanından biri olduğuna dikkat çeken Kırman, “Dünyada cam ambalaj geri dönüşüm oranı yüzde 21’dir. Avrupa’da bu oran yüzde 75’i geçmiş durumda. Bizde ise yüzde 7. Geldiğimiz nokta bu alanda daha çok yol alınması gerektiğini gösteriyor. Burada mevzuat düzenlemeleri yapıldı. Ulusal depozito sistemi başladı. Bu çok büyük bir önem taşıyor. 2026 yılında yüzde 70 gibi bir dönüşüm oranı öngörülüyor” ifadesini kullandı.

Camda katma değerli ürünler büyüme trendini olumlu etkiliyor

Türkiye cam sektörünün büyüme projeksiyonu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ahmet Kırman, 2021-2026 yılı büyüme beklentilerini şöyle açıkladı: “Cam ambalaj sektöründe ortalama yüzde 7, mimari cam alanında ise yüzde 6 ila 7 arası büyüme bekleniyor. Otomotiv camında yüzde 3 ve cam ev eşyası alanında yüzde 2 büyüme öngörüyoruz. Sektörde katma değerli ürünlerin artması, büyüme trendini de olumlu etkiliyor. Ton bazında cam ihracatımızın ortalama birim fiyatı camın çeşidine göre ton başına 700 dolar ile 3 bin dolar arasında değişiyor. Son beş yılda ihracatımızda düz camda yüzde 10, cam ambalajda ise yüzde 15 dolar bazında artış kaydedildi. İç pazarda girdi verdiğimiz lokomotif sektörlerin büyümesini desteklerken ihracatta katma değerli ürünlerin payını da artırmalıyız. Çevreci ve sürdürülebilir cam ürünlerle dünyadaki güçlü konumumuzu daha da güçlü hale getirmeliyiz” dedi.

Dünya

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Zecurion, Orta Doğu ve Ötesinde Artan Mesleki Dolandırıcılıkla Mücadele İçin Siber Güvenliği Güçlendiriyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dijital inovasyonun hem ekonomik büyümenin temel itici gücü hem de yeni güvenlik tehditlerinin kaynağı haline geldiği bir dönemde, Yeni Nesil Veri Kaybı Önleme (DLP) çözümlerinin öncü sağlayıcılarından Zecurion, artan mesleki dolandırıcılık tehdidine karşı entegre siber güvenlik ekosistemini kararlılıkla güçlendiriyor. Güney Asya gibi yüksek riskli pazarlarda elde ettiği kanıtlanmış başarılar ve bölgesel içgörülerle donanmış olan Zecurion, şimdi stratejik odağını, sistemik dolandırıcılık risklerinin Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesine benzer şekilde tezahür ettiği Türkiye pazarına yöneltiyor.

Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Birliği (Association of Certified Fraud Examiners-ACFE) tarafından yayımlanan Mesleki Dolandırıcılık 2024: Uluslara Rapor araştırması, endişe verici bölgesel eğilimleri gözler önüne seriyor. Güney Asya, mesleki dolandırıcılık vakalarının %74’ünde yolsuzluk unsurlarının yer aldığını bildirirken bu oran, %48 olan küresel ortalamanın oldukça üzerinde bulunuyor. Bu durum, yapısal kırılganlıklara, gayri resmi işleyiş biçimlerine ve uygulama eksikliklerine işaret ediyor. Öte yandan Türkiye’nin hem coğrafi hem de ekonomik olarak konumlandığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesinde, vakaların %55’inde yolsuzluk tespit edilirken olay başına ortalama mali kayıp 181.000 ABD dolarına ulaşıyor. Bu rakam, küresel ortalama olan 145.000 doların oldukça üzerinde yer alıyor. Vakaların neredeyse yarısında iç denetim mekanizmalarının yetersizliğine dikkat çekilmesi, Türkiye’de de kapsamlı, proaktif ve sistem düzeyinde bir güvenlik yaklaşımının gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor.

Zecurion’un etkisini gözler önüne seren çarpıcı örneklerden biri, Pakistan’ın önde gelen finansal teknoloji (fintech) girişimlerinden biriyle kurduğu stratejik ortaklıkta kendini gösteriyor. 2017 yılında kurulan bu girişim, 6.000’in üzerinde POS terminali işleterek, mobil uygulamalar ve çevrim içi platformlar aracılığıyla sunduğu geniş yelpazedeki finansal hizmetlerle Pakistan genelinde dijital ödemeler alanında köklü bir dönüşüm gerçekleştiriyor.

Ancak bu hızlı ölçeklenme süreci, beraberinde çeşitli operasyonel kırılganlıkları da gündeme getiriyor: Günlük işlem hacmindeki artışla birlikte veri maruziyeti riski yükseliyor; giderek sıkılaşan düzenlemeler daha sofistike uyum mekanizmalarını zorunlu kılıyor; içeriden gelen – kasıtlı ya da kasıtsız – tehditler hem itibari hem de finansal düzeyde ciddi riskler doğuruyor. Tüm bu karmaşık tehdit ortamında, müşteri güvenini sağlayabilmek için sürdürülebilir ve kanıtlanabilir bilgi güvenliği esnekliği kritik bir gereklilik haline geliyor. Şirket, bu zorluklarla etkin biçimde başa çıkabilmek adına Zecurion’un bütünsel siber güvenlik ekosisteminin temel bileşenleri olan Yeni Nesil Veri Kaybı Önleme (DLP) ve Veri Merkezli Denetim ve Koruma (DCAP) çözümlerinden yararlanıyor.

Uç nokta koruması, otomatik politika uygulaması, davranışsal analitik ve gerçek zamanlı anomali tespiti sayesinde, söz konusu fintech lideri hem risk duruşunu dönüştürüyor hem de uyumluluk kapasitesini güçlendiriyor ve böylece yoğun şekilde düzenlenen, aynı zamanda da son derece rekabetçi olan sektörde güvenilirliğini sağlamlaştırıyor. Zecurion’un yaklaşımı, dolandırıcılığa açık ortamlarda faaliyet gösteren kuruluşlar için özel olarak yapılandırılmış birleşik bir güvenlik mimarisi sunarak geleneksel, silo yapısındaki çözümlerin ötesine geçiyor. Platform, veri merkezli ve insan odaklı güvenlik kontrollerini ölçeklenebilir, bütünsel bir modelde bir araya getiriyor:

•    Keşif ve Sınıflandırma: Platform, hassas verileri uç noktalardan veritabanlarına, SharePoint’ten bulut sistemlerine kadar geniş bir yelpazede tescilli dijital parmak izi teknolojileri ve düzenli ifadeler aracılığıyla envanterleyip kategorize ediyor.
•    Yaşam Döngüsü Görünürlüğü: 
DCAP çözümü, dosyaların geçmişine ve hareketlerine dair ayrıntılı izlenebilirlik sağlayarak denetim süreçlerini ve yasal incelemeleri destekliyor.
•    Erişim Yönetişimi: 
Kullanıcı izinlerini ve erişim haklarını, merkezi politika yönetimi ve gerçek zamanlı ihlal uyarılarıyla denetim altında tutuyor.
•    Anomali Tespiti ve Otomatik Müdahale: 
Yerleşik yapay zeka ve makine öğrenimi motorları, olağandışı davranışları işaretliyor ve anında müdahale protokollerini devreye alıyor.
•    Entegre Olay Yönetimi: 
360° Soruşturma Modülü, işbirliğine dayalı analiz, müdahale planlaması ve olay sonrası raporlama süreçlerini entegre bir şekilde yönetiyor.

ACFE raporu Türkiye’ye özgü ayrıntılı veriler sunmasa da, ülkenin daha geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesine dahil oluşu, gelişmiş siber güvenlik çözümlerinden faydalanma potansiyeline dair güçlü bir gösterge sunuyor. Suistimallerle ilişkili yüksek maliyetler, iç kontrol mekanizmalarındaki zafiyetler ve yolsuzluğa karşı kurumsal kırılganlıklar, daha sağlam ve ileri düzeyde suistimal önleme stratejilerine duyulan ihtiyacın giderek arttığını ortaya koyuyor. Özellikle kamu ihaleleri, inşaat, sağlık ve finans gibi sektörler, sistemik suistimal risklerine daha açık görünüyor; bu da kurumsal altyapıyı güvence altına almaya yönelik proaktif adımların hem zamanında hem de zorunlu hale geldiğini düşündürüyor.

Zecurion’un kapsamlı siber güvenlik ekosistemi, bu gelişen ihtiyaçlara doğrudan yanıt vermek üzere konumlanıyor. Şirketin çözümleri, içeriden gelen tehditleri sürekli davranışsal izleme yoluyla en aza indirmeyi hedefliyor ve aynı zamanda kurumların Türk veri koruma mevzuatına ve ilgili uluslararası gizlilik standartlarına uyum sağlamalarına yardımcı oluyor. Sistem, ayrıntılı denetim izleri ve kullanıcı etkinliği analizleri aracılığıyla kurumsal şeffaflığı destekliyor; güvenli ve gizli ihbar mekanizmalarını kolaylaştırarak iç hesap verebilirliği güçlendiriyor.

 

Zecurion CEO’su Alexey Raevsky, Türkiye ve bölgedeki kuruluşların karşı karşıya kaldığı artan düzenleyici karmaşıklık ve gelişen dolandırıcılık risklerine dikkat çekerek şunları vurguluyor: “Kuruluşlar, yalnızca çevre tabanlı güvenlik önlemleriyle yetinmemeli; güvenliğe daha bütüncül, içgörü odaklı bir yaklaşım benimsemelidir. Zecurion olarak birleşik güvenlik ekosistemimiz, uçtan uca görünürlük, kontrol ve esneklik sağlayarak işletmelerin tehditleri yalnızca tespit etmekle kalmayıp, aynı zamanda gerçek zamanlı olarak bertaraf etmelerine de olanak tanıyor.”

Zecurion’un Türkiye pazarına stratejik girişi, dijital dönüşüm süreçlerini hız kesmeden sürdürürken güvenlik duruşlarını da ileri düzeye taşımak isteyen kurumlar için önemli bir fırsat sunuyor. Gelişmiş teknolojiyi durumsal farkındalıkla harmanlayan Zecurion, işletmelere operasyonel bütünlüklerini artırmaları ve dijital risk yönetimi stratejilerini yeniden yapılandırmaları için sağlam, entegre bir çerçeve sağlıyor.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

ELEKTRONİK DEFTER ZORUNLULUĞU BAŞLADI: UYMAYAN ŞİRKETLER ‘DEFTERSİZ’ SAYILACAK!

Yayınlanma:

|

Dijital dönüşümle birlikte iş dünyasında da köklü değişiklikler yaşanıyor. Özellikle şirketlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirirken zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan sistemlerden biri olan elektronik defter (e-defter) uygulaması, artık birçok şirket için zorunlu hale geliyor.

Elektronik Defter Nedir?

Elektronik defter, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili tebliğler kapsamında şekil şartlarına bağlı kalmaksızın; pay defteri, yönetim kurulu karar defteri, genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi belirli ticari defterlerin elektronik ortamda tutulmasını ifade eder. Bu sistem ETDS (Elektronik Ticari Defter Sistemi) üzerinden yürütülür ve kayıtların güvenli bir şekilde oluşturulmasını, saklanmasını ve gerektiğinde ibraz edilmesini sağlar.

Neden Elektronik Defter?

Faydaları:

  • Zaman ve maliyet tasarrufu: Noter, kâğıt, arşiv gibi giderler ortadan kalkar.

  • Kolay erişim: Defterler internet üzerinden yetkililerce anında görüntülenebilir.

  • Veri güvenliği: Elektronik imza ile değiştirilemez, güvenli kayıtlar oluşturulur.

  • Denetim kolaylığı: Yetkili makamlarca hızlı erişim sağlanır.

Kimler Elektronik Defter Tutmak Zorunda?

📌 01.01.2026 itibarıyla tüm yeni kurulan şirketler elektronik ortamda defter tutmak zorundadır.
📌 01.07.2025 itibarıyla, kuruluşu ve esas sözleşme değişikliği Ticaret Bakanlığı iznine tabi şirketler için bu zorunluluk başlamaktadır.
📌 Örnek şirket türleri: Bankalar, sigorta şirketleri, bağımsız denetim şirketleri, SPK’ya tabi şirketler, finansal kuruluşlar vb.

Uymayan Şirketler İçin Riskler

Elektronik defter yükümlülüğü kapsamındaki şirketler, bu sisteme geçmedikleri takdirde hiç defter tutmamış sayılır. Bu durum;

  • Vergi cezası,

  • Ticari ihtilaflarda delil yetersizliği,

  • Hukuki sorumluluklar
    gibi ciddi sonuçlar doğurabilir.

Kullanım Nasıl Oluyor?

  • Giriş etds.ticaret.gov.tr üzerinden e-Devlet, e-imza veya internet bankacılığı ile yapılır.

  • Sistemi kullanacak kişiler şirketin yönetim organı tarafından yetkilendirilmelidir.

  • Sistem ücretsiz olarak Ticaret Bakanlığı tarafından sunulmaktadır.

Dijitalleşme artık tercihten çok zorunluluk haline gelmiştir. Elektronik defter uygulaması, hem mevzuata uyum sağlamak hem de şirket içi süreçleri daha etkin yönetmek için kaçınılmaz bir adımdır. Özellikle 2025’in ikinci yarısından itibaren bu geçişi planlamayan şirketlerin ciddi yasal ve ticari sonuçlarla karşılaşabileceği unutulmamalıdır.


📌 www.bankavitrini.com olarak şirketlerin dijitalleşme sürecindeki tüm gelişmeleri yakından izliyor ve okurlarımıza anlaşılır şekilde aktarıyoruz.

DETAYLI BİLGİ:  100 SORUDA ELEKTRONİK DEFTER 

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Bentonit Ocaklarının Görünmeyen Yüzü: Çevre ve Halk Üzerindeki Olumsuz Etkiler

Yayınlanma:

|

Bentonit, sanayi ve inşaat sektöründe yaygın olarak kullanılan değerli bir mineraldir. Ancak bu madeni elde etmek için açılan ocaklar, sadece yer altını değil, insan sağlığını ve doğal yaşamı da derinden etkiliyor. Kısa vadeli ekonomik kazançlar uğruna yapılan bu madencilik faaliyetleri, uzun vadede çevre felaketlerine ve toplumsal mağduriyetlere yol açabiliyor.

Çevreye Zararları

1. Doğal Yapının Bozulması
Bentonit ocakları açılırken yapılan kazılar, bitki örtüsünü yok eder. Toprak kaymaları, erozyon ve çoraklaşma kaçınılmaz hale gelir.

2. Su Kaynaklarının Kirlenmesi
Atık suların kontrolsüz salımı, yeraltı sularını ve dere yataklarını kirletir. Bu da hem tarımsal sulamayı hem de içme suyu kaynaklarını tehlikeye atar.

3. Toz ve Hava Kirliliği
Ocaklardan yayılan yoğun toz bulutu, çevredeki yaşam alanlarını sarar. Astım, bronşit gibi solunum hastalıkları yaygın hale gelir.

4. Gürültü ve Titreşim Kirliliği
Dinamit patlatmaları ve iş makinelerinin sesi, hem ekosistemi hem de insan psikolojisini bozar.

Halka ve Tarıma Etkileri

1. Solunum Yolu Hastalıkları
Toz ve kimyasallara maruz kalan halkta KOAH, astım gibi kalıcı hastalıklar artar. Çocuklar ve yaşlılar daha fazla etkilenir.

2. Tarımda Verim Kaybı
Kirli hava ve su, ürün kalitesini düşürür. Verim azaldıkça çiftçinin geliri de düşer.

3. Hayvancılık Zarar Görür
Hayvanlar kirli su içtiğinde hastalanır; süt ve et verimi azalır. Hayvansal üretim tehdit altına girer.

4. Göç ve Sosyal Çöküntü
Geçimini kaybeden köylüler şehir merkezlerine göç eder. Bu durum kırsal bölgelerde sosyal dokuyu bozar, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim zorlaşır.

Ne Yapılmalı?

  • ÇED raporları sıkı denetlenmeli.

  • Halkın rızası alınmadan hiçbir faaliyet başlatılmamalı.

  • Yeraltı su kaynakları ve tarım arazileri korunmalı.

  • Zarar gören halk için tazminat ve rehabilitasyon süreçleri planlanmalı.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.