Connect with us

BANKA HABERLERİ

TCMB: Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti yayınlandı

Yayınlanma:

|

Küresel Ekonomi

1.    Küresel ticaret politikalarına ilişkin süregelen belirsizlikler, son dönemde atılan korumacı adımlar sonrasında artmış ve küresel ekonomi ile finansal piyasalar üzerindeki riskler belirginleşmiştir. Söz konusu gelişmeler küresel büyüme görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için büyüme öngörüleri aşağı yönlü güncellenirken, Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin büyüme oranı beklentisi 2025 yılı için yüzde 2,1’den yüzde 1,7’ye; 2026 yılı için ise yüzde 2,4’ten yüzde 1,9’a güncellenmiştir. Küresel talep görünümündeki bozulma nedeniyle doğalgaz ve petrolde daha belirgin olmak üzere emtia fiyatlarında hızlı düşüşler gözlenmiştir. ABD ticaret politikalarının önümüzdeki dönemde izleyeceği seyir ve buna diğer ülkeler tarafından verilebilecek karşılıklar, devam eden jeopolitik riskler ile birlikte küresel ticaret ve iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.

2.    Tarife artışlarının enflasyon üzerindeki beklenen etkileri ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmekle birlikte, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde enflasyon beklentileri bir miktar artmıştır. Bu çerçevede küresel enflasyondaki düşüşün yavaşlayacağı ve merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdürecekleri beklenmektedir. Bu dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahı belirgin gerilemiş ve gelişmekte olan ülke piyasalarından portföy çıkışları devam etmiştir.

Parasal ve Finansal Koşullar

3.    Türk lirası (TL) mevduat faizleri, 7 Mart haftasına kıyasla 275 baz puan artarak 11 Nisan haftası itibarıyla yüzde 51,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 449 baz puan artarak yüzde 54,9; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 555 baz puan artarak yüzde 69,7; konut kredisi faizleri 26 baz puan azalarak yüzde 39,6; taşıt kredisi faizleri ise 26 baz puan artarak yüzde 43,0 seviyesinde oluşmuştur.

4.    Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 7 Mart-11 Nisan döneminde yüzde 2,3 seviyesine gerilemiştir. Bu gerileme kredi kartı büyümesindeki yavaşlama kaynaklı olup, bu dönemde tüketici kredilerinin tüm alt kırılımlarının büyümesinde artış görülmüştür. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 1,7 seviyesinden yüzde 3,6’ya ulaşmıştır. Yabancı para (YP) krediler için uygulanan yüzde 0,5’lik büyüme sınırıyla uyumlu bir şekilde, kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,0 seviyesinden yüzde 0,4’e gerilemiştir.

5.    28 Mart’ta alınan kararla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında tüketicilere kullandırılan ihtiyaç kredilerinde istisna tutulan kredili mevduat hesabı kredilerinden üçten fazla taksitli olanlar (eğitim ve öğrenim ücretlerine ilişkin harcamalar hariç) kredi büyümesi sınırlarına dahil edilmiştir. Ayrıca, YP kredi büyüme sınırından istisna tutulan yatırım kredilerinin kapsamında değişiklik yapılmıştır.

6.    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 7 Mart’tan bu yana 22,4 milyar ABD doları azalarak 11 Nisan itibarıyla 147,5 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 5 Mart’tan bu yana yükselerek 16 Nisan itibarıyla 343 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 16 Nisan itibarıyla yüzde 18,9 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 26,1 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana DİBS piyasasından 6,3 milyar ABD doları, hisse senedi piyasasından ise 1,1 milyar ABD doları olmak üzere toplam 7,5 milyar ABD doları net portföy çıkışı gerçekleşmiştir.

Talep ve Üretim

7.    Şubat ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 1,1, çeyreklik bazda ise yüzde 3,7 oranında artış gerçekleşmiştir. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 2,5 oranında artarken çeyreklik yükseliş yüzde 0,8 olmuştur. Hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksi şubat ayında yüzde 2,0 oranında azalmıştır. Çeyreklik bazda ise geçen yılın son çeyreğindeki yüzde 0,9 oranında yükselişinin ardından yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,9 oranında artmıştır. Kartla yapılan harcamalar, ocak ayında geriledikten sonra şubat ayında sınırlı bir telafi sergilemiş, mart ayında ise, özellikle ayın ikinci yarısında bayram öncesi mevsimsel artan talep kaynaklı olarak yükselmiştir. Nisan ayının ilk haftasına ilişkin sınırlı düzeydeki veriler aylık bazda bir düşüş ile çeyreklik bazda yatay bir görünüm ima etmektedir. Beyaz eşya satışları ilk çeyrekte gerilerken otomobil satışlarındaki artış hız kaybetmekle birlikte devam etmiştir. Aynı dönemde, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinin bir önceki çeyrekteki yükselişinin altında sınırlı bir oranda arttığına işaret etmektedir. Bu çerçevede, öncü veriler yurt içi talebin ilk çeyrekte ivme kaybetmekle birlikte öngörülenin üzerinde seyrettiğini ve enflasyonu düşürücü etkisinin azaldığını ima etmektedir.

8.    Şubat ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,6 oranında, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 1,9 oranında azalmıştır. Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi, şubat ayı itibarıyla ilk çeyrekte yüzde 0,9 oranında artmıştır. Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, sanayi üretiminde şubat ayındaki azalış yüzde 1,1 ile daha ılımlı olmuş, çeyreklik bazdaki yüzde 1,5 artış oranı da ana endeksin artışının üzerinde gerçekleşmiştir. İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, 2025 yılının ilk çeyreğinde sanayi üretiminin ana eğiliminde yatay bir görünüme işaret etmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı bu dönemde bir önceki çeyreğe kıyasla 0,5 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise deprem kaynaklı inşa faaliyetlerinin süren desteğiyle birlikte, şubat ayı itibarıyla yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 10,3 oranında, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 13,8 oranında artış kaydetmiştir.

9.    Şubat ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdam, 32,3 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiş ve çeyreklik bazda yüzde 1 oranında azalmıştır. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı çeyreklik olarak 0,7 puan düşüş kaydetmiş, işsizlik oranı ise şubat ayı itibarıyla ilk çeyrekte 0,3 puan azalarak yüzde 8,3 seviyesine gerilemiştir. Anket göstergeleri, 2025 yılı ilk çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden bir görünüme işaret etmiştir.

10.    Şubat ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 4,4 milyar ABD doları açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık ise 12,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 1,1 milyar ABD doları artış göstermiştir. Söz konusu seyirde, hizmetler dengesi fazlasındaki artışa karşın, altın ve enerji dış ticaret açıklarındaki yükselişler etkili olmuştur. Nitekim bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 62,0 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Nisan ayı başında ABD tarafından uygulanacağı açıklanan ilave gümrük tarifeleri ve sonrasındaki gelişmeler ticaret politikalarına ilişkin belirsizliği belirgin şekilde artırmıştır. Söz konusu gelişmeler Türkiye’de dış ticaret açığı üzerinde, küresel büyümedeki zayıflama, bununla bağlantılı olarak enerji ve emtia fiyatlarında düşüş, dış pazarlarda rekabetin artması ve paritede Euro lehine yükseliş gibi kanallar üzerinden bir miktar belirsizlik oluşturmuştur.

11.    Mart ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalat artış kaydetmiştir. İhracattaki artışın, Ramazan Bayramı öncesi teslimatları öne çekme hareketiyle birlikte daha kuvvetli olduğu değerlendirilmektedir. 12 aylık birikimli olarak bakıldığında ise dış ticaret açığında bir önceki aya göre sınırlı bir azalış gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, 12 aylık birikimli olarak cari açığın, mart ayında azalabileceği öngörülmektedir. Altın ithalatı, mart ayında 1,6 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 18,5 milyar ABD doları olmuştur. Önceki iki ayda gerileyen mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, mart ayında söz konusu kayıplarını telafi etmiş ve tarihsel ortalamaların üzerindeki seyrini sürdürmüştür. Son dönemde tüketim malı ithalatının artışına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında da tüketim malı ithalatı bir önceki aya göre bir miktar artmıştır. Mart ayına ilişkin dış ticaret verileri nisan ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta bayram kaynaklı oynaklığın ortadan kalkmasıyla yatay seyrin korunduğuna, ithalatın ise sınırlı artış kaydettiğine işaret etmektedir. Yüksek frekanslı veriler, nisan ayında mücevher ithalatında daha ılımlı bir seviyeyle beraber mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda yatay bir seyir ima etmektedir.

12.    Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, şubat ayında yüzde 152 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 130 olmuştur.  Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu, ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir.

Enflasyon Gelişmeleri ve Beklentiler

13.    Tüketici fiyatları mart ayında yüzde 2,46 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 0,95 puan azalarak yüzde 38,10 seviyesine gerilemiştir. B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 2,48 ve 2,79 puan azalarak yüzde 36,99 ve yüzde 37,42 olmuştur. Yıllık enflasyona katkılar gıda ve alkol-tütün-altın gruplarında artarken; hizmet, temel mallar ve enerji gruplarında gerilemiştir. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu işlenmemiş gıda kaynaklı olarak bir önceki aya kıyasla yükselmiş; gıda dışı aylık tüketici enflasyonu ise sınırlı bir gerileme kaydetmiştir.

14.    Mart ayında temel mal enflasyonu görece düşük bir seyir izlemiş, hizmet enflasyonundaki zayıflama eğilimi sürmüştür. Dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışları ılımlı seyrini korumuştur. Hizmet sektöründe aylık enflasyon alt gruplar genelinde yavaşlamış, ulaştırma hizmetlerinde ise fiyatlar düşüş kaydetmiştir. Mart ayı tüketici fiyat gelişmelerinde gıda grubu öne çıkmış, grup aylık enflasyonu işlenmemiş gıda kaynaklı güçlenmiştir. Bu gelişmede olumsuz hava koşulları nedeniyle taze meyve sebze fiyatlarında görülen yükseliş belirleyici olurken, ramazan ayının da etkisiyle et fiyatlarında kaydedilen artış da dikkat çekmiştir. Enerji fiyatları mart ayında yatay seyretmiş, küresel ham petrol fiyatlarındaki düşüş kaynaklı akaryakıt fiyatlarında gerçekleşen gerileme şebeke suyu fiyatlarındaki artışla dengelenmiştir.

15.    Enflasyonun ana eğilimi mart ayında gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış aylık artışlar B endeksinde zayıflarken C endeksinde yatay seyretmiştir. Bu dönemde fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan temel mallarda yükselmiş, hizmet ve özellikle işlenmiş gıdada daha belirgin olmak üzere yavaşlamıştır. Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergeleri mart ayında medyan enflasyonda yatay seyre, diğer ana eğilim göstergelerinde ise gerilemeye işaret etmiştir.

16.    Mart ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı hem temel mallarda (yüzde 1,45) hem de hizmet sektöründe (yüzde 3,85) bir önceki aya kıyasla yavaşlamıştır. Kira hariç hizmetlerde ise bu oranın yüzde 3,48’e gerilediği izlenmiştir.

17.    Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olmaktadır. Bu görünümle, hizmet enflasyonu mallara göre yüksek seyrini sürdürmektedir. Ocak ayında zamana bağlı etkilerle yükselen hizmet grubu fiyat artışları şubat ve mart aylarında önemli bir zayıflama eğilimi göstermiştir. Kira enflasyonu sözleşme yenileme oranındaki mevsimsel düşüşün yanı sıra sözleşmelerdeki artış oranının yavaşlamasıyla aylık bazda yüzde 3,39’a gerilemekle birlikte yüksek seyrederek hizmetler içinde öne çıkmıştır. Kira dışındaki hizmetlerde de aylık enflasyon yavaşlayarak yüzde 1,55 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde mevsimsel etkilerden arındırıldığında aylık enflasyonunun haberleşme, kira, ulaştırma ve lokanta otel gruplarında yavaşladığı, diğer hizmetler alt grubunda ise bir önceki aya kıyasla yükseldiği görülmüştür. Haberleşme hizmetleri aylık enflasyonu belirgin biçimde yavaşlamış, ulaştırma hizmetleri fiyatlarındaki gerilemede şehirlerarası taşımacılık öne çıkmıştır.

18.    Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, nisan ayında aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret etmektedir. Mevsimsel etkilerle düşüş gösteren sözleşme yenileme oranı yanında, yeni ve yenilenen sözleşmelerde referans alınan kira artış oranının yavaşlayarak da olsa, gerileme eğilimini koruduğu gözlenmektedir. Gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerilemeye devam ettiği izlenmektedir.

19.    Yurt içi üretici fiyatları mart ayında yüzde 1,88 oranında artmış, yıllık enflasyon 1,71 puan düşerek yüzde 23,50 ile gerileme eğilimini sürdürmüştür. Böylelikle, yıllık üretici enflasyonunda 2021 yılından bu yana kaydedilen en düşük seviyelere ulaşılmıştır. Mart ayında ana sanayi grupları itibarıyla, enerji grubu manşet üretici enflasyonunu sınırlarken, diğer ana gruplarda temelde Türk lirasındaki gelişmelerin yansımasıyla aylık yüzde 2’nin üzerinde fiyat artışları kaydedilmiştir. Üretici enflasyonunda gözlemlenen görece düşük seyir, tüketici tarafında mal fiyatlarını olumlu yönde etkilemektedir.

20.    Mart ayında uluslararası emtia fiyatları düşüş kaydetmiştir. Alt gruplar bazında bakıldığında enerji grubunda belirgin olmak üzere hem enerji hem de enerji dışı emtia fiyatlarının gerilediği görülmektedir. Enerji dışı emtia fiyatlarında yüzde 6’ya yakın gerileme gösteren tarımsal emtia fiyatları öne çıkmıştır. Öte yandan, FAO gıda fiyatları endeksi mart ayında nispeten yatay seyretmiştir. Nisan ayının ilk yarısına bakıldığında emtia fiyatlarındaki gerilemenin enerji grubu öncülüğünde oldukça hızlandığı görülmektedir. Tarifelerdeki artış ve buna eşlik eden belirsizlik ortamında küresel ekonomide beklenen yavaşlamanın etkisiyle başta ham petrol olmak üzere emtia fiyatları önemli bir düşüş kaydetmiştir. Mart ayında ortalama 72,6 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları, 4 Nisan sonrasında 65 dolar seviyelerinde dalgalanmıştır. Küresel ticarette artan korumacı eğilimlerin küresel iktisadi faaliyet, emtia fiyatları ve sermaye akımları kanalıyla dezenflasyon sürecine olası etkileri yakından takip edilmektedir.

21.    Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi mart ayında tarihsel ortalamasının bir miktar altında gerçekleşmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri mart ayında gerilerken, kuru yük taşımacılık fiyat endeksleri aynı dönemde yükseliş göstermiştir. Döviz kuru sepeti, Euro kurunda daha belirgin olmak üzere, mart ayında yükselmiştir. Mart ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri hem girdi fiyatlarında hem de ürün fiyatlarında zayıflamaya işaret etmiştir.

22.    Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler enflasyon beklentilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,9 puan yükselerek yüzde 30,0 seviyesine ulaşmıştır. 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,2 puanlık yukarı yönlü bir güncelleme ile yüzde 20,3 düzeyinde gerçekleşmiş ve diğer vadelerdeki beklentilerde de yükselme görülmüştür. Gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 1,0 puan ve 0,6 puan güncellenerek yüzde 25,6 ve yüzde 17,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise 0,1 puan yükselişle yüzde 11,1 düzeyinde ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında, şubat ayında yüzde 41,9 olarak ölçülen firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, mart ayında 0,8 puan azalarak yüzde 41,1 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri yatay bir görünümle yüzde 59,3 seviyesinde seyretmiştir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.

23.    Öncü veriler nisan ayında enflasyonun ana eğiliminde yükselişe işaret etmektedir. Aylık temel mal enflasyonunun finansal piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle nisan ayında bir miktar yükseleceği, hizmet enflasyonunun ise görece yatay seyredeceği öngörülmektedir. Kur geçişkenliği yüksek olan otomobil gibi dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışları izlenmektedir. Son dönemde zayıflama eğilimi sergileyen mevsimsellikten arındırılmış hizmet enflasyonu ise görece yatay seyretmektedir. Hizmet grubunda, ulaştırma hizmetlerinin bir önceki aydaki düşüşü takiben nisan ayında artması beklenmektedir. Mart ayında yüksek seyreden işlenmemiş gıda fiyat artışları nisan ayının ilk haftalarında sebze fiyatlarında gerçekleşen düzeltme kaynaklı daha ılımlı seyretmiştir. Ancak nisan ayında yurt geneline yaygın bir biçimde gerçekleşen zirai don hadisesi önümüzdeki döneme dair başta meyve olmak üzere taze meyve ve sebze fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırmıştır. Öncü veriler diğer işlenmemiş gıda grubundaki fiyat artışlarının kırmızı et ve yumurta kalemleri kaynaklı sürdüğüne işaret etmektedir. Enerji grubunda mesken elektrik fiyat tarifelerine yapılan artışın etkileri gözlenirken, küresel gelişmelerle belirgin şekilde gerileyen ham petrol fiyatlarının akaryakıt fiyatlarını düşürmesi, grup fiyat artışını bir miktar sınırlamaktadır.

Para Politikası

24.    20 Mart tarihinde, ilgili haftada finansal piyasalarda yaşanan gelişmeleri değerlendirmek üzere Para Politikası Kurulu (Kurul) Ara Toplantısı yapılmıştır. Söz konusu gelişmelerin enflasyon görünümü açısından oluşturabileceği riskler değerlendirilerek, sıkı parasal duruşu destekleyici tedbirler alınmıştır. Bu doğrultuda Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranının yüzde 44’den yüzde 46’ya yükseltilmesine, bir hafta vadeli repo ihale faizi ve gecelik borçlanma faiz oranlarının sırasıyla yüzde 42,5 ve yüzde 41 oranında sabit tutulmasına karar verilmiştir. Ayrıca, 27 Mart tarihli Ara Toplantı Özetinde belirtildiği üzere piyasadaki oynaklığı sınırlamak üzere TL ve döviz likiditesine yönelik tedbirler alınmıştır. Döviz piyasasının sağlıklı çalışması, döviz kurlarında gözlenebilecek oynaklıkların engellenmesi ve döviz likiditesinin dengelenmesi amacıyla Türk lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemlerine başlanmıştır. Bunların yanı sıra, depo ihalelerinin vadesi 8 haftaya kadar uzatılmış ve likidite araçlarının çeşitliliği artırılarak vadesi 91 güne kadar likidite senetleri ihraç edilmesine karar verilmiştir. Ayrıca, 1 hafta vadeli repo ihalelerine bir süreliğine ara verilip fonlama ağırlıklı olarak gecelik vadede yapılmıştır. Bu doğrultuda, TCMB fonlama maliyeti gecelik borç verme faiz oranına yakın oluşması sağlanmıştır.

25.    17 Nisan toplantısında Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 42,5’ten yüzde 46’ya yükseltilmesine karar vermiştir. Kurul ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan yüzde 49’a, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 41’den yüzde 44,5’e yükseltmiştir.

26.    Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini güçlendirmektedir. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizi; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla belirleyecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.

27.    Finansal piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde parasal aktarım mekanizmasını destekleyen ilave adımlar ivedilikle atılmıştır. Likidite koşulları yakından izlenmeye ve likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.

28.    20 Mart tarihinde ara verilen bir hafta vadeli repo ihalelerine tekrar başlanmasına karar verilmiştir.

29.    Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Bu doğrultuda, tüm para politikası araçları kararlılıkla kullanılacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BANKA HABERLERİ

VakıfBank’tan 2025’in ilk çeyreğinde 20 milyar lira net kar

VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, “Reel sektörün en güçlü finansal destekçilerinden biri olma konumumuzu sürdürüyoruz.” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

VakıfBank, yılın ilk 3 ayında 20 milyar lira net kar elde etti.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, VakıfBank, 31 Mart 2025 tarihli yılın ilk finansal sonuçlarını paylaştı.

Aktif büyüklüğünü yıllık bazda yüzde 38 artırarak 4,2 trilyon lira seviyesine çıkaran banka, nakdi ve gayri nakdi kredilerini bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40 artırarak 3 trilyon lira sınırına yaklaştırdı.

Toplam mevduatlarını yıllık yüzde 31 artışla 2,6 trilyon liranın üzerinde artıran VakıfBank, 20 milyar lira net kara ulaştı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, küresel düzeyde artan belirsizliklere ve ekonomik risklere rağmen, Türkiye ekonomisinin enflasyonla mücadelede kararlılıkla ilerlediğini ve dengelenme sürecini başarıyla sürdürdüğünü belirtti.

Toplumun her kesiminin yanında yer alarak Türkiye ekonomisinin istikrarına ve büyümesine kesintisiz destek vermeye devam ettiklerini aktaran Üstünsalih, “Türkiye’nin ikinci büyük bankası olarak, selektif kredi politikamızla ihracatı, üretimi, yatırımı ve istihdamı önceliklendiriyoruz. Nakdi kredi portföyümüz yıllık yüzde 39 artışla 2 trilyon 241 milyar liraya ulaşırken, reel sektörün en güçlü finansal destekçilerinden biri olma konumumuzu sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.

VakıfBank’ın bu yıl gerçekleştirdiği ilk uluslararası fonlama işlemine değinen Üstünsalih, şunları kaydetti:

“Gerçekleştirdiğimiz 700 milyon dolarlık DPR seküritizasyon işlemiyle uluslararası piyasalardaki öncü konumumuzu bir kez daha güçlendirdik. İlk 4 yılı anapara ödemesiz ve toplam 10 yıl vadeli bu işlem, kurumsal nitelikli yatırımcılarla yapılan en büyük ve en uzun vadeli DPR işlemi oldu. Bu da bankamızın uluslararası piyasalardaki güçlü duruşunu bir kez daha kanıtladı. Kaynak yapımızı çeşitlendirme ve uluslararası piyasalardan uzun vadeli, uygun maliyetli fonlama sağlama stratejimiz doğrultusunda, ülkemize yeni kaynaklar kazandırmaya istikrarlı bir şekilde devam edeceğiz.”

“Çevre dostu tüketimi teşvik ettik”

Üstünsalih, 2024’te sürdürülebilirlik alanında gerçekleştirdikleri organizasyonel yapılanmayla, sürdürülebilir bankacılık tarafında yıla güçlü bir başlangıç yaptıklarını, bu vizyonları doğrultusunda geri dönüştürülmüş plastikten üretilen “Recycle Kredi Kartı” ile çevre dostu tüketimi teşvik ettiklerini aktardı.

“Dijital slip” özelliği sayesinde kağıt tüketimini azalttıklarını, mobil ve temassız ödeme çözümleriyle dijital bankacılıkta hız ve güvenliği ön planda tuttuklarını aktaran Üstünsalih, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sürdürülebilirliğe yönelik kararlılığımızı yalnızca ürün ve hizmetlerimizle değil, çevresel performansımızla da ortaya koyuyoruz. Bu doğrultuda, dünyanın en saygın çevresel raporlama platformu Karbon Saydamlık Projesi 2024 değerlendirmelerinde, ‘İklim Değişikliği’ programındaki ‘A’ notumuzu korurken, ‘Su Güvenliği’ programındaki notumuzu bir basamak yükselterek ‘A’ seviyesine taşıdık. Böylece, her iki alanda da ‘Global A Listesi’nde yer alma başarısını gösterdik. Sürdürülebilirlik yaklaşımımız doğrultusunda çevresel ve sosyal sorumluluklarımızı yerine getiriyor, müşterilerimiz ve ülkemiz için uzun vadeli
değer yaratmayı sürdürüyoruz.”

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Antalya OSB’de toplam 12 fabrika satışa çıkarıldı

Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde (AOSB) 4 firma konkordato ilan ederken, 12 fabrikanın da satışa çıkarıldığı bildirildi. 327 firmanın faaliyet gösterdiği ve 20 bini aşkın kişinin istihdam edildiği bölgede üretim koşullarının daha da zorlaştığına işaret eden AOSB Başkanı Hasanali Gönen, “Sanayici yüzde 60 faizle kredi kullanıyor. Bu sürdürülebilir değil. Sanayicilik deli işi oldu. Sanayiciyi kurtarmak için çok hızlı hareket edilmeli, çünkü hareket kabiliyeti azalıyor’’ dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yaşanan ekonomik koşullar nedeniyle finansa erişemeyen ve maliyet baskısı altında kalan sanayici fabrikalarını satışa çıkarıyor. Sürekli büyüyen ve geçen ay 5. genişleme alanı altyapı işi ihaleye çıkarılan 327 firmanın üretim yaptığı, 20 binden fazla istihdam yaratan Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde 4 firma konkordato ilan ederken, 12 fabrika da satışa çıkarıldı. Antalya Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Hasanali Gönen, 200 milyar TL ticaret hacmine ve 1 milyar dolar ihracat rakamına ulaşan OSB’de firmaların zor koşullarda üretimlerini sürdürdüğünü söyledi. AOSB’de son iki yıldır elektrik ve doğalgaz tüketiminin azaldığını ifade eden Gönen, ‘’Son iki yılda elektrik ve doğalgaz tüketiminde yüzde 7 düşüş var. Sanayici maliyet baskısı altında’’ dedi.

19 Mart’tan itibaren faizlerin yeniden yüzde 48’e çıkarıldığını anımsatan Gönen, şunları söyledi, ‘’Firmalarımız, fabrikalarımız şaşırdı kaldı. Bankalar kredi kullandırırken yüzde 4-5 komisyon talep ediyor. Sanayicinin dış kaynağa ihtiyacı var. Bankalar firma ve fabrikalardan öz sermayelerini güçlendirmesini istiyor, borçlarını ödemesi için de arsa ya da iki fabrikası olandan birini satmasını talep ediyor. Antalya OSB’de global firmalarımız da var. Gıda sektöründeki işletmelerimiz de maliyet baskısı altında.’’

Sanayiciye özel teşvik paketi hazırlanmalı

Sürdürülebilirlik, teknoloji, dijitalleşme ve karbon salınımı konularının sürekli konuşulduğunu anımsatan Hasanali Gönen, ‘’Biran önce finansal piyasalarda gevşeme sağlanmalı. Özellikle ihracat ayağı olan firmalarımız için işletme kredisi sağlanmalı. Sanayiciye özel Kredi Garanti Fonu (KGF) ve Eximbank kredilerine yönelik teşvik paketi hazırlanmalı. Hem de acilen bu açıklanmalı. Sanayicinin karlılık oranı yüzde 3-5 düzeyinde. Ama sanayici yüzde 60 faizle kredi kullanıyor. Bu sürdürülebilir değil. Sanayicilik deli işi oldu. Sanayiciyi kurtarmak için çok hızlı hareket edilmeli. Çünkü sanayicinin hareket kabiliyeti azalıyor.’’Parası olanın mevcut koşullarda yatırım yapmaktan kaçındığını ifade eden Hasanali Gönen, ‘’Bölgemizde 5. Genişleme alanı altyapısı için çalışmalar devam ediyor. Daha önce yatırım yapmak ve arsa almak isteyenler torpil yapılması için aracıları devreye koyardı. Şu anda yatırıma açılan 5. genişleme alanında ancak bir yatırımcıya arsa satabildik. Yatırım planı olan yatırımını askıya alıyor. İki fabrikası olan da birini satmaya çalışıyor’’ dedi. Önlem alınmaması halinde sanayicinin işçi çıkarmak zorunda kalacağını anlatan Gönen, bazı sanayicilerin maliyetleri azaltmak için Hindistan, Pakistan, Sri Lanka gibi Uzak Doğu ülkelerden işçi getirmeyi düşündüğünü sözlerine ekledi.

■ Satılık ilanları

Sahibinden.com internet sitesinin Antalya bölümünde yer alan ‘Satılık Fabrika’ ilanlarında 3 fabrika gayrimenkul danışmanlık firmaları tarafından satışa çıkarılarak müşterisini arıyor. Buna göre, AOSB 2. kısımda 14 bin 628 metrekare alanda kurulu bir fabrika 490 milyon liraya, 32 bin metrekare açık, 13 bin metrekare kapalı alanı bulunan 13 yıllık fabrika tesisi 800 milyon liraya satışa çıkarıldı. Yine AOSB 2. kısımda 4 bin 400 metrekare açık, 4 bin 100 metrekare kapalı alanı olan bir fabrika da 200 milyon liraya gayrimenkul firma aracılığı ile satışa çıkarıldı.

Fikri CİNOKUR-Ekonomim

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Türkiye Borçlarını IMF’siz Atlatabilir mi?

Yayınlanma:

|

Küresel ekonomide borç stoku rekor seviyelere ulaşmışken, gelişmekte olan ülkeler için “borç yönetimi” artık yalnızca mali bir konu değil, doğrudan egemenlik meselesine dönüşmüştür. Türkiye de bu çerçevede, bir yandan borç baskısı altında kalırken, diğer yandan IMF’siz çözüm yolları aramaktadır.

Türkiye’nin Borç Yönetimi Stratejileri

➤ İç/Dış Borç Dengesi:

Türkiye’nin kamu borcunun yaklaşık %40’ı dış borçlardan oluşuyor. Bu durum kur riskini sürekli gündemde tutarken, iç borçlanmada faiz baskısı ciddi bütçe yükü yaratıyor.

➤ TCMB ve Maliye Politikaları:

  • Ortalama Vade Uzatma: Yeniden borçlanma riskini azaltmak için süre uzatımı hedefleniyor.

  • Kur Riski Azaltımı: Dış borç oranı düşürülmeye çalışılıyor.

  • KKM ve Liralaşma Stratejisi: TL’ye dönüş teşvik edilerek dolarizasyon azaltılmak isteniyor.

➤ Temel Riskler:

  • Yüksek faiz yükü → Borç servis maliyetleri artıyor.

  • Kısa vadeli dış borç oranı yüksek → Kur şoklarında kırılganlık artıyor.

  • Reform eksikliği → Yapısal dönüşüm yavaş kalıyor.

IMF’siz Borç Krizi Çıkışı Mümkün mü?

Alternatif Stratejiler:

Strateji Açıklama
Borç Yeniden Yapılandırması Vade uzatma, faiz indirimi veya swap anlaşmalarıyla borç servisi hafifletilebilir.
Gelir Artırıcı Reformlar Kayıt dışının azaltılması, etkin vergi toplama ve sadeleştirilmiş kamu harcamaları ile bütçe dengelenebilir.
Yatırıma Dayalı Kredi Politikası Tüketim yerine sanayi ve ihracat odaklı kredi genişlemesi sağlanmalı.
Döviz Harcamasını Azaltma Lüks ithalatın kısıtlanması, yerli üretimle ikame politikaları öne çıkarılmalı.
Güven ve Saydamlık Reformları Bağımsız kurumlar, öngörülebilir politika ve yolsuzlukla mücadeleye dayalı yapı kurulmalı.

IMF’ye muhtaç olmadan borç krizinden çıkmak mümkündür. Ancak bu, ciddi bir politika kararlılığı, şeffaflık, yapısal reform ve toplumsal güven gerektirir. Türkiye’nin potansiyeli bu yönde vardır; önemli olan “doğru yoldan sapmadan” stratejik ilerlemeyi sürdürebilmektir.

Türkiye Özelinde Borç Krizi Riski (2024 İtibarıyla)

Türkiye’nin Borç Görünümü:

Borç Türü 2023 Sonu Değeri GSYH’ye Oranı Not
Kamu Borcu ~5,5 trilyon TL %40 civarı AB kriterlerine göre düşük ama artış hızı yüksek
Özel Sektör Dış Borcu ~160 milyar USD Yüksek kur riski taşıyor Bankalar ve reel sektör etkileniyor
Hanehalkı Borcu GSYH’ye göre düşük Ama faiz artışlarıyla kırılganlaştı
Toplam Dış Borç ~475 milyar USD GSYH’nin %45-50’si Kırılganlık göstergesi

Türkiye özelinde ve tarihsel örneklerle Borç Krizleri

Risk Faktörleri:

  • Kur Riski: Dolar/TL arttıkça dış borç çevrim maliyeti ağırlaşıyor.

  • Faiz Riski: TCMB faiz artışları → kredi faizlerini yukarı çekti → hanehalkı ve reel sektör borç baskısı arttı.

  • Enflasyon: Gerçek borç yükünü artırıyor, şirketlerin nakit akışlarını bozuyor.

Türkiye’nin Kırılganlık Alanları:

  • Kısa vadeli dış borç oranı yüksek (çoğunlukla 1 yıl içinde çevrilmesi gereken borç).

  • Dış ticaret açığı kronikleşmiş durumda.

  • İhracatçı şirketler yüksek maliyet + düşük kur getirisi ile sıkışmış durumda.

  • Kamu maliyesi baskı altında: Artan faiz yükü ve bütçe açıkları (2024 bütçesi -2,6 trilyon TL açık).

Türkiye Özelinde Borç Krizi Riski (2024 İtibarıyla)

Türkiye’nin Borç Görünümü:

Borç Türü 2023 Sonu Değeri GSYH’ye Oranı Not
Kamu Borcu ~5,5 trilyon TL %40 civarı AB kriterlerine göre düşük ama artış hızı yüksek
Özel Sektör Dış Borcu ~160 milyar USD Yüksek kur riski taşıyor Bankalar ve reel sektör etkileniyor
Hanehalkı Borcu GSYH’ye göre düşük Ama faiz artışlarıyla kırılganlaştı
Toplam Dış Borç ~475 milyar USD GSYH’nin %45-50’si Kırılganlık göstergesi

📜 1980’ler Latin Amerika Borç Krizi:

  • ABD’nin faiz artırımları sonrası Meksika, Brezilya gibi ülkeler dış borçlarını çeviremedi.

  • IMF reçeteleri (kemer sıkma, özelleştirme) toplumsal krizlere yol açtı.

📜 1997 Asya Krizi:

  • Tayland, Güney Kore, Endonezya gibi ülkelerde özel sektör dövizle borçlanmıştı.

  • Kur şokları → borçlar ödenemedi → büyük iflaslar → IMF müdahalesi.

📜 2010 Yunanistan Krizi:

  • Kamu borcu/GSYH %180’e çıktı.

  • Euro Bölgesi’nin içindeydi ama kendi para politikası yoktu.

  • AB + IMF kurtarma paketi → ama sosyal harcamalar kısıldı → derin resesyon.

Küresel borç krizi; sadece ekonomik değil jeopolitik ve sosyal sonuçlar da doğurabilecek bir tehdit haline geldi. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından yüksek dış borç + kur şoku + faiz baskısı birleşimi büyük bir risk. Eğer bu baskılar büyüme sağlayacak üretken yatırımlarla dengelenmezse, kriz kaçınılmaz hale gelebilir.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist      www.bankavitrini.com

 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.