Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TRUMP’UN AÇIKLADIĞI “MAR-A-LAGO ANLAŞMASI” NEDİR? SONUÇLARI NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Donald Trump’un açıkladığı “Mar-a-Lago Anlaşması”, 2025 yılında gündeme gelen ve ABD’nin küresel ticaret ve para politikalarını yeniden şekillendirmeyi hedefleyen kapsamlı bir ekonomik stratejidir. Bu plan, adını Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinden almıştır.

Mar-a-Lago Anlaşması’nın Temel Amaçları

Anlaşma, ABD’nin ticaret açıklarını azaltmayı, yerli üretimi canlandırmayı ve doların rezerv para birimi statüsünü korurken aşırı değerlenmesini önlemeyi hedeflemektedir. Bu hedeflere ulaşmak için önerilen başlıca araçlar şunlardır:

  • Geniş kapsamlı gümrük tarifeleri: Yerli sanayiyi korumak ve dış ticaret dengesini sağlamak amacıyla uygulanması planlanmaktadır.​

  • Para politikası müdahaleleri: Doların değerinin düşürülmesi ve uluslararası para sisteminin yeniden yapılandırılması hedeflenmektedir.​

  • ABD egemen servet fonu oluşturulması: Devlet varlıklarının değerlendirilmesi ve ekonomik güçlendirme için bir fon kurulması öngörülmektedir.

  • Müttefik ülkelerle güvenlik-ticaret ilişkisi kurulması: ABD’nin savunma desteği sağladığı ülkelerin ekonomik yükümlülüklerini artırması ve ticaret erişimlerinin bu iş birliğine bağlanması planlanmaktadır.

Anlaşmanın Arka Planı ve Gelişimi

Anlaşma, Trump’ın ekonomik danışmanları Stephen Miran ve Hazine Bakanı Scott Bessent tarafından geliştirilmiştir. Miran, doların aşırı değerli olmasının ABD’nin üretim sektörüne zarar verdiğini savunurken, Bessent ise ticaretin güvenlik politikalarıyla entegre edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Anlaşma, 1985’teki Plaza Anlaşması ve 1944’teki Bretton Woods Sistemi gibi tarihi ekonomik düzenlemelerden ilham alarak, küresel ticaret ve para politikalarında benzer bir yeniden dengelemeyi hedeflemektedir.

Eleştiriler ve Endişeler

Mar-a-Lago Anlaşması, bazı ekonomistler ve dış politika uzmanları tarafından eleştirilmiştir. Eleştiriler, anlaşmanın küresel ticaret sistemini istikrarsızlaştırabileceği, müttefiklerle ilişkileri zorlayabileceği ve ABD ekonomisinde istenmeyen sonuçlara yol açabileceği yönündedir. Ayrıca, Trump’ın geçmişteki uluslararası anlaşmalara yaklaşımı ve bu anlaşmalardan çekilme eğilimi, Mar-a-Lago Anlaşması’nın sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri yaratmaktadır.

Anlaşma henüz resmi olarak yürürlüğe girmemiştir ve detayları kamuoyuyla sınırlı olarak paylaşılmıştır. Ancak, Trump yönetiminin bu planı uygulamaya koyma niyeti, küresel ekonomik çevrelerde dikkatle izlenmektedir.

MAR-A-LAGO ANLAŞMASI” UYGULANIR İSE SONUÇLARI NE OLUR?

Mar-a-Lago Anlaşması‘nın uygulanması hâlinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları hem ABD iç politikası ve ekonomisi hem de küresel düzeydeki etkileri açısından değerlendirebiliriz:

1. ABD Ekonomisine Etkileri

✅ Olası Pozitif Sonuçlar

  • Sanayi Canlanabilir: Yüksek gümrük tarifeleri sayesinde ithalat pahalanır, bu da ABD’deki yerli üreticiler için rekabet avantajı yaratabilir.

  • Ticaret Açığı Azalabilir: Özellikle Çin gibi ülkelerle olan dış ticaret açığını kapatmak hedefleniyor.

  • İstihdam Artışı: Üretim sektörünün canlanması, özellikle Ortabatı eyaletlerinde (Rust Belt) yeni istihdam yaratabilir.

  • Doların Değer Kaybı İhracatı Arttırabilir: Doların aşırı değerini dengeleme hamleleri, ABD’nin ihracatını rekabetçi hâle getirebilir.

❌ Olası Negatif Sonuçlar

  • Tüketici Fiyatları Artabilir: İthal ürünlere ek vergiler, iç piyasada fiyat artışlarına neden olabilir (özellikle elektronik, otomotiv ve tekstil gibi sektörlerde).

  • Enflasyon Baskısı: Gümrük vergileri ve yüksek tüketici fiyatları, enflasyonu artırabilir.

  • Fed ile Çatışma: Para politikasına müdahale arzusu, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına zarar verebilir.

  • Maliyet Artışı: Şirketlerin üretim maliyetleri artar ve bu da yatırımları yavaşlatabilir.

2. Küresel Ekonomiye Etkileri

⚠️ Ticaret Savaşlarını Alevlendirme Riski

  • Çin, AB, Güney Kore gibi ülkeler karşı misilleme tarifeleriyle cevap verebilir. Bu da küresel tedarik zincirlerini bozabilir.

  • Dünya Ticaret Örgütü’nün zayıflaması hızlanabilir.

💸 Doların Rezerv Para Statüsü Tartışmalı Hâle Gelebilir

  • ABD’nin döviz değerini kasıtlı olarak düşürmesi, küresel güveni sarsabilir.

  • Bazı ülkeler rezerv para olarak dolardan çıkıp alternatif arayışlara (euro, yuan, BRICS ortak parası gibi) yönelebilir.

🔗 Jeopolitik İttifaklar Yeniden Şekillenebilir

  • Trump, “ABD sizi koruyorsa ekonomik olarak da katkı sağlayın” diyerek NATO ve diğer müttefiklerle ekonomik ilişkileri baskı altına alabilir.

  • Bu durum, AB, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerle gerilimlere yol açabilir.

Stratejik Değerlendirme

Kategori Potansiyel Etki
ABD Ekonomisi İthalata dayalı sektörlerde daralma
Küresel Ticaret Yeni korumacılık dalgası
Döviz ve Para Politikası Doların zayıflaması
Jeopolitik Risk ABD-Müttefik ilişkilerinde soğuma
Sermaye Piyasaları Belirsizlik ve dalgalanma

Okumaya devam et
Yorum Yazın

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Deprem korkuttu. Yurt dışında kısmi iyimserlik hâkim…

Yayınlanma:

|

Yazan:

23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayarak bültenimize başlamak isterim. Dün öğle saatlerinde İstanbul Silivri açıklarında, Kuzey Marmara Fay Zonu’na yakın bir bölgede art arda iki deprem meydana geldi; en büyüğü 6,2 şiddetindeki sarsıntılar Marmara ve Kuzey Ege genelinde hissedildi. Kısa süren depremler ilk belirlemelere göre ciddi yapısal hasara yol açmazken, halkta büyük bir panik yarattı. İstanbul’da bir metruk bina çöktü, can kaybı çok şükür yaşanmadı. Bölge, uzmanların uzun süredir uyardığı enerji biriktiren bir fay hattı üzerinde yer alıyor. Bu nedenle, her ne kadar şu an için büyük bir felaket yaşanmamış olsa da deprem gerçeğine hazırlıklı olunması gerekiyor.

Dün her ne kadar 23 Nisan coşkusu ve günün ikinci yarısında deprem gündeme damgasını vursa da, yurt dışında oldukça iyimser sayılacak haber akışı ile piyasaların risk off modundan kurtulduğunu görüyoruz. İyimserlik kalıcı olacak mı? Bu soruya da hep birlikte cevap bulmaya çalışacağız. Trump, FED Başkanı Powell’ı kovma gibi bir niyetinin olmadığını açıkladı. Hatırlanacağı üzere, Trump, hafta başından, sosyal medya hesabından, faiz oranlarını indirmediği için FED Başkanı Powell’ı “Bay Çok Geç” diye ciddi bir şekilde azarlayarak görevden almanın yolları aramıştı. FED’in bağımsızlığının devam edeceğinin anlaşılması sonrasında ABD ile Çin arasındaki gergin ticaret savaşında yumuşama sinyallerinin gelmesi ile ABD hisse senedi endekslerinin son iki günde adeta coştuğunu gördük. Hazine Bakanı Scott Bessent, %145’e varan gümrük vergilerinin sürdürülemez olduğunu belirtirken, Trump yönetimi Çin’e yönelik tarifelerde indirime açık olduklarını ima etti. ABD’nin Japonya ve Hindistan ile sürdürdüğü müzakerelerinin de yolunda gittiğinin açıklanması iyimserliği pekiştirdi.

Ancak henüz müzakere masasına oturulmadığını, her ne kadar Beyaz Saray ciddi bir tarife indirimi sinyali verse de, bunu Çin’in eş zamanlı adımı olmadan yapmayacaklarını da unutmamak gerekiyor. Daha geniş bir açıdan bakarsak, Trump’ın Çin mallarına uyguladığı %145’lik ek vergi ve Pekin’in buna karşılık %125’lik karşı tarifeleri, iki taraf için de ekonomik anlamda uzun vadede sürdürülebilir olmadığını görüyoruz. Lâkin, meselenin sadece ticari dengesizlikten ibaret olmadığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Çin’in teknolojik yükselişi ve stratejik sektörlerdeki hakimiyet arayışı, Washington’un giderek sertleşen politikalarıyla karşılık bulurken, ABD, Çin’in yapay zekâ, yarı iletken ve elektrikli araç gibi alanlardaki ilerlemesini ulusal güvenlik tehdidi olarak görüyor. Trump’ın tarifeleri, artık sadece ekonomi değil, küresel güç rekabetinin bir parçası hâline geldiğini, bu zor denklemde, taraflar anlaşmaya varsalar bile, güven eksikliği ve politik belirsizlik, küresel ekonominin üzerinde sürekli bir risk unsuru olarak kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz.

IMF-Dünya Bankası, bahar toplantıları kapsamında yaptıkları güncellemelerde 2025 küresel büyüme tahminini 0,5 puan düşürerek %2,8’e; 2026 tahminini ise 0,3 puan düşürerek %3,0’e getirdi. ABD’de üretim hızının yavaşladı, fiyatların ise yükseldiğini not edelim. ABD’de on iki eyalet tarifelerin yasadışı olduğunu savunarak Trump yönetimine dava açarken, ekonomik kaygılara paralel, Trump’ın ekonomi yönetimine halk desteğinin de zayıfladığını görüyoruz.

Beyaz Saray’ın piyasa tepkisinden çekinerek Powell konusunda geri adım attığını, tarife savaşlarında ise pazarlık kartını açmaları ile son iki günde en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi %4’den fazla değer kazandı. İyimserlik dün küresel mali piyasaların geneline yansıdığını da gördük. Avrupa’da Stoxx 600 endeksi günü %2’ye varan yükselişle tamamlarken, piyasaların korku endeksi VIX %7 oranında geriledi. Hâliyle, risk on modunda şahlanan altının ons fiyatı, Salı günü 3,500 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından dün sert bir şekilde gerileyerek 3,330 dolar seviyesine kadar gevşedi. Salı günü kaleme aldığımız raporumuzda, altını Braveheart filminden esinlenerek cesur yüreğe benzetmiş, lâkin tüm dünyanın geminin bir yanına yaslanark önüne arkasına bakmadan dolar satarak altın almasının da bizi rahatsız ettiğinin altını çizmiştik.

Risk algısının iyileşmeye başladığı Salı öğleden sonra teknik mâdâda yorgunluk emareleri gördüğümüz kraliyet aslanı Sterlin’i hem dolara hem de Türk Lirasına göre satarak kısa pozisyon aldık. Neredeyse, dolar zayıflığına paralel on gün kesintisiz bir şekilde yükselen GBPUSD paritesinde 1,3410 seviyesinden kısa pozisyona girerken, benzer bir şekilde TL’nin faiz getirisinden de faydalanmak adına (carry trade) 51,17 seviyesinden TL’ye döndük. Dün haber akışının iyimser tarafta oluşmasına paralel 1,1570 seviyesine kadar yükselen EURUSD paritesi 1,1330 seviyesine gevşerken, kraliyet aslanı da 1,3250 seviyesine kadar gevşedi.

Havanın iyimsere dönmesi ile altın karşısında son beş yılın en düşük seviyesini gören ve 107 seviyesine kadar zayıflayan gümüş, yeniden alımlara sahne olmak suretiyle 98 seviyesine kadar toparladı. Dolar karşısında 33,50 seviyelerine kadar yükselen gümüşte var olan uzun pozisyonlarımızı 35 dolar seviyesinin geçilmesi ile güçlendirmeye başlayacağız. Bir diğer değer saklama aracı olarak takip ettiğimiz bitcoin ise 74bin dolar seviyesini test ettiği üç hafta öncesine göre yükseliş isteğinin dikkat çektiği konusunda okurlarmızı Salı günü uyararak teknik mânâda yukarıda 91,500 ve devamında 95bin dolar seviyelerinin radar menzilinde olduğunu savunmuştuk. Nitekim dün bitcoin 95 bin dolar seviyesine kadar dayandı.

Doların önde gelen büyük para birimlerine karşı sepet bazında değerini gösteren endeks (DXY) 98 seviyesinin altını test ederek son üç yılın en zayıf seviyesinden kurtulurken, ABD 10 yıllık tahvil faizi de %4,35 seviyesine hafif de olsa toparladı. Türk mali piyasalarına geçmeden, Tesla CEO Elon Musk, artan eleştiriler ve düşen satışlar sonrası, Mayıs’tan itibaren Trump yönetimiyle yürüttüğü kamu verimliliği projelerine ayırdığı zamanı azaltarak Tesla’ya daha fazla odaklanacağını açıkladı. Şirketin ilk çeyrek otomotiv gelirleri %20 düşerken net kârı %71 geriledi. Uygun fiyatlı modellerin üretimi beklenenden yavaş ilerlerken, Musk’ın hükümet işlerinden çekilme kararı yatırımcıların Tesla’daki liderlik endişelerine yanıt olarak görülüyor. Açıklamalara paralel Tesla’nın son iki günde %10 yükseldiğini not edelim.

Dün Türk mali piyasalarının kapalı olduğu günde, elektronik işlemlerde USDTRY turu 38,30 seviyesinin hemen altında sakin bir seyir izlerken, Kapalıçarşı’da ise kotasyonların deprem etkisi ile olsa gerek bir miktar arttığını gördük. TCMB’nin rezerv pozisyonunda ise faiz artırım hamlesi ardından arzu ettiğimiz iyileşmenin bir türlü istenilen düzeyde ilerlemediğini görüyoruz. 19 Mart tarihinden bu yana rezervlerde 44 milyar doların aşkın yaşanan erime ancak dursa da, TCMB’nin henüz rezerv birikimi noktasında olmadığını gözlemliyoruz. Şöyle ki, 21 Nisan valörlü işlemler sonucunda TCMB’nin swap hâriç net döviz pozisyonu sadece 0,3 milyar dolar iyileşirken, parite ve altın fiyatlarının da etkisi düşünülürse, iyileşmenin de anlamlı olmadığını sadece erimenin durduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

Mart ayında siyasi iklimin değişmesi, rezervlerde yaşanan erime ve piyasa faiz oranlarının artması ardından, TÜİK-TCMB işbirliği ile hazırlanan tüketici güven endeksinin Nisan ayı sonuçlarını yakından takip ettik. Buna göre, ana endeks bir önceki aya göre 85,9 değerini alması ardından %2,3 azalış kaydederek 83,9 seviyesine gevşedi. Endeksin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir. Endeksin alt kategorilerinde enflasyon hakkında bilgi veren kalemlerde de bozulma olduğunu gördük.

Dün yaşanan iyimserlik sonrasında bu sabah ABD borsalarının vadeli işlemlerinde hafif de olsa kırmızı rengin ön plana çıktığını görüyoruz. Pasifiğin diğer tarafında ise parçalı bulutlu bir havanın hâkim olduğunu not edelim. Hong Kong ve Kore borsaları gerilerken, Şangay borsası ise yatay bir seyir izliyor.  Gösterge endeks Tokyo borsası ise, ABD’nin Çin’le ticaret savaşında yumuşama sinyalleri vermesi ve Wall Street’teki teknoloji hisseleri öncülüğünde %1’e yakın yükseliş kaydetti. Doların YEN karşısında toparlanmasının yanı sıra, Trump’ın otomotiv sektörüne yönelik bazı tarifeleri muaf tutabileceği haberleri de özellikle otomotiv hisselerini destekleyerek yükselişe katkı sağladı. Mali piyasaların gündeminde Türkiye’de kapasite kullanım oranı ve tüketici güven endeksi, dışarıda ise ABD yeni konut satışları, Almanya IFO endeksi, ABD dayanıklı mal siparişleri ve ABD işsizlik maaş başvuruları takip edilebilir.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Borsada Robotlar Kazanırken Küçük Yatırımcı Neden Kaybediyor?

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Borsada robot işlemleri” ya da diğer adıyla algo trading (algoritmik işlem), bilgisayar programları aracılığıyla önceden belirlenmiş kurallara göre otomatik olarak alım-satım işlemlerinin yapılmasıdır. Yani, insan müdahalesi olmadan, bir yazılım belirli sinyallere göre işlem yapar.

Robot işlemler, yatırımcının belirlediği stratejiye göre otomatik olarak hisse senedi, döviz ya da vadeli işlem alıp satan bilgisayar programlarıdır.

Nasıl Çalışır?

Robotlar şu tür kurallara göre işlem yapar:

  • Fiyat belirli bir seviyeye gelince al/sat

  • RSI, MACD gibi teknik göstergelere göre

  • Gün içi volatiliteye göre

  • Belirli saatlerde veya hacimlerde işlem

Bu kurallar algoritma şeklinde kodlanır. Sonrasında sistem bu kurallara göre otomatik işlem yapar.

Örnek:

Bir robot şöyle çalışabilir:

“Eğer bir hissenin fiyatı 20 günlük ortalamasının üstüne çıkarsa ve işlem hacmi %30 artarsa alım yap. Fiyat %5 yükselirse sat.”

İnsan bunu manuel takip edemez ama robot saniyeler içinde uygulayabilir.

Kullanım Alanları:

  • Yüksek Frekanslı İşlemler (High-Frequency Trading): Milisaniyeler içinde al-sat

  • Arbitraj: Farklı piyasalardaki fiyat farklarından kar etme

  • Market-making: Sürekli alım-satım yaparak likidite sağlama

  • Gün içi al-sat stratejileri

Avantajları:

  • Hızlı karar alma ve işlem yapma

  • Duygusuz işlem (panik yok, açgözlülük yok)

  • İnsan hatasını ortadan kaldırma

  • 7/24 işlem imkanı (kripto gibi piyasalarda)

Riskleri:

  • Yanlış algoritmalar büyük zarar doğurabilir

  • Piyasa çalkantılarında beklenmedik kayıplar

  • Diğer robotlarla çakışma (flash crash riski)

Küçük yatırımcı niçin zarar eder, ne yapmalı?

Robot işlemleriyle borsada küçük yatırımcıların nasıl zarar ettiğini anlamak, hem bireysel yatırımcılar için hem de piyasa dinamiklerini anlamak açısından çok kritik.

Küçük Yatırımcı Neden Zarar Eder?

1. Robotlarla Aynı Hızda Tepki Veremez

Robotlar milisaniyeler içinde emir verirken, küçük yatırımcı genelde geç tepki verir. Özellikle ani hareketlerde:

  • Hisse tavan yaparken girmek isteyip geç kalır,

  • Düşerken çıkmak isteyip “biraz daha bekleyeyim” der ve dibe gider.

Örnek: Hisse fiyatı hızlıca yükseliyor → Robotlar tepede satıyor → Küçük yatırımcı o fiyattan alıyor → Fiyat düşüyor → Küçük yatırımcı zararda kalıyor.

2. Robotlar Duygusuzdur, Küçük Yatırımcı Panik Yapar

  • Robot sistemler sadece sinyale bakar, korkmaz, heyecanlanmaz.

  • Küçük yatırımcı ise “fırsat kaçıyor” ya da “her şey battı” duygusuyla panik alım/satım yapar.

3. Likidite Tuzağına Düşer

Bazı robot sistemleri fiyatları geçici olarak yukarı/asağı çekip küçük yatırımcıları “harekete geçmeye” zorlar:

  • Fiyat yükseltilir → Küçük yatırımcı alır → Robotlar satış yapar → Fiyat düşer → Küçük yatırımcı zarar eder.

Bu stratejiye “spoofing” veya “pump and dump” da denir.

4. Bilgi Asimetrisi

Robot işlemleri yapanlar genellikle:

  • Daha fazla veriye,

  • Daha iyi analiz araçlarına,

  • Daha gelişmiş altyapılara sahiptir.

Küçük yatırımcı ise genellikle sosyal medya, forum ya da kulaktan dolma bilgiyle hareket eder.

5. ⏱️ Zamanlama Hataları

Robotlar en uygun zamanı saniye hassasiyetinde belirleyebilir. Ama küçük yatırımcı:

  • Geç alım yapar

  • Erken satar

  • Ya da dipten almaya çalışırken dibe saplanır.

6. Manipülasyonun Mağduru Olur

Bazı hisselerde büyük oyuncular (ve onların robotları) fiyatlarla oynayarak küçük yatırımcıyı yönlendirebilir.

  • Sanki hisse çok ilgi görüyor gibi gösterilir (algı yaratılır)

  • Küçük yatırımcı girince, büyük oyuncular çıkış yapar

Ne Yapılabilir?

Küçük yatırımcının bu ortamda ayakta kalması için:

  1. Ani hareketlerden uzak durmalı

  2. Kendi stratejisini oluşturmalı (robotlara kapılmamalı)

  3. Sosyal medyada yazılan her şeye güvenmemeli

  4. Teknik analiz ve temel analiz öğrenmeli

  5. Zarar kes (stop-loss) noktaları belirlemeli

  6. T+2 gibi takas sürelerine dikkat etmeli (krediyle işlem yapıyorsa)

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump-FED gerilimi tırmandı: Dolar ve borsalar sert düşüşte, altın ışıldıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Finansal piyasalarda yeni haftanın yüksek tansiyon ile başladığını görüyoruz. Asya borsaları ve ABD borsalarının vadeli endeksleri düşerken, doların da baskı altında olduğunu not edelim. Doların büyük para birimleri karşısında değerini gösteren sepet kur (DXY) bu sabah 98 seviyelerinin diplerine kadar gerileyerek son üç yılın yeni en düşük seviyesini test etti. ABD Başkan Trump’ın FED Başkanı Powell’a yönelik sert eleştirileri ve FED’in bağımsızlığı tartışmaya açan açıklamalarının yanı sıra, Trump’ın ekibinin Powell’ı görevden almanın yollarını değerlendirdiği yönünde iddia, hatta kamuoyu önündeki eleştirileri piyasa algısını bozarak yatırımcıları rahatsız etti.

Geçen hafta Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) peşpeşe yedinci kez faiz indirimine gitmesi ardından FED’in enflasyon kaygısı ile sergilediği temkinli duruş, Trump’ı çileden çıkardığını anlıyoruz. Ticaret savaşına soyunan ve ABD’nin cari açığını azaltmak adına zayıf dolar ve ihracata odaklanan Trump, izlediği politikaların resesyona neden olmaması adına düşük faiz talebinde ısrarcı oluyor. Trump’ın ABD Dolarını bilinçli olarak değersiz kılmasının çok riskli bir durum arz ettiğini kesinlikle göz ardı etmemek gerekiyor!

Artan siyasi baskının para politikasını etkileme riski, hâlihazırda jeopolitik endişelerle dalgalanan piyasaları daha da belirsizliğe sürüklemeye devam ettiğini görüyoruz. Bu gelişmelerin en belirgin sonucu ise kuşkusuz yatırımcıların ABD varlıklarından kaçışının hızlanması olarak tezahür ettiğini not edelim. ABD’de 10 yıllık gösterge tahvil faizi satışların gölgesinde (fiyatı düşüp getirisi yükselirken) bu sabah %4,35 seviyesine kadar yükseldi. Dolar euro karşısında 1,1515 seviyesine gerileyerek Kasım 2021’de bu yana en düşük seviyeden işlem görürken, İsviçre frangı gibi güvenli limanlar karşısında da son on yılın en düşük seviyesi test edildi. Yatırımcılar, dolar varlıklardan arkasına bakmadan koşarak kaçarken, sığınılacak yegâne liman olan olarak görülen altının ons fiyatı (bu yıl %26 değer kazandı) 3,385 dolar ile yeni bir rekor kırdı! Direnişin parası Bitcoin de dolar zayıflığından faydalanarak 87 bin dolar seviyesinin üzerine yükseldiğini görüyoruz.

Dönelim Türk mali piyasalarına… TCMB geride bıraktığımız hafta sonuçlanan olağan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, artan risk karşısında getiriyi artırmak suretiyle haftalık repo ihale faizini 350 baz puan faiz artırırken, faiz koridorunun da üst bandını, yani günlük olarak borç verme faiz oranını da 300 baz puan artırmak suretiyle ilave olarak kendisine faiz artırmadan faiz artıracak bir imkân tanımıştı. Bu imkânı daha ilk günden kulladığını görüyoruz. Aşağıdaki grafilten de görüleceği üzere, TL Referans faiz, faiz koridorunun üst bandı olan %49 seviyesine dayanarak Cuma günü %48,99 olurken, ağırlıklı ortalama fonlama faizi de %47,97 seviyesine yükseldi.

TCMB’nin finansal istikrarının temini için geçen hafta attığı adımı önemli ve yerinde olarak görsek de, elbette reel sektörün üzerindeki yükü de artırdığını göz ardı etmememiz gerekiyor. Bu noktada, sıklıkla ifade ettiğimiz üzere, TCMB’yi tek başına Türkiye ekonomisi olarak görmemek gerektiğini düşünüyoruz. Ekonomide diğer aktörlerin de yükün altında olan TCMB’ye destek vermeleri gerektiğini, Trump sonrası dünyada dinamiklerin hızla değiştiği ve üretimin ön plana çıktığı bir noktada, yeni bir ekonomi programına da ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu minvalde, dezenflasyon sürecinde TCMB’nin kuru kontrol etmek istemesini anlamak ile birlikte, tek başına yeterli olmadığını, bunun da maliyetinin reel sektör için ağır bir yük olduğunu görüyoruz. Mesela, TCMB’nin fonlamayı politika faizi yerine faiz koridorunun üst bandına yönetlmesi ardından, faizin yükselmesinin hiç de ‘yaramadığı’ bankacılık sektörü, haftanın son iş gününü (XBANK) yaklaşık %3 düşüşle tamamlarken, 2025 performansını eksi %21, 17 Mart tarihi baz alınırsa, endekste kaybın %32 olduğunu görüyoruz!

Öte yandan, her gün nakış gibi işlediğimiz üzere, 17 Nisan işlemlerinde, TCMB’nin swap hâriç net yabancı para pozisyonu bir önceki gün kaydedilen 2,4 milyar iyileşmeyi geri vererek 3 milyar dolar yeniden bozulmuş. Böylelikle, 19 Mart sonrasında TCMB’nin rezervlerinde yaşanan erime 44,4 milyar dolar olurken, manşet rakam da 14,5 milyar dolar seviyesine geldi. Bu rakamın tepesinin Şubat ortasında 61 milyar dolar olduğunu, son günlerde altın ve parite fiyatlarında yaşanan yükselişi de göz önüne aldığımızda, aslında erimenin daha da fazla olduğunu göz ardı etmiyoruz. USDTRY kuru yeni haftaya 38,20 seviyesinden başlarken, Türk insanının göz bebeği ya da bir numaralı yatırım aracı olan gram altın 4,150 TL seviyesine yükseldi. CDS risk priminin ise 330 baz puan seviyesinden yatay bir seyir izlediğini görüyoruz. Borsanın yurt dışı limon havaya paralel bugün de satıcılı bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz.

Çoğu piyasanın Paskalya tatili nedeniyle hâlâ kapalı konumda olduğu yeni gün başlangıcında, dolar karşısında yedi ayın zirvesine yükselen güçlü YEN, ihracat odaklı Tokyo borsası üzerinde baskı kurdu. Risk iştahının sınırlı kaldığını günde, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde %1’e yaklaşan oranda değer kayıpları görülürken, pasifiğin diğer ucunda Japonya’nın Nikkei endeksi %1,5’e yakın değer kaybetti. Yatırımcılar, Trump’ın ticaret politikalarındaki dalgalanmalar ve FED’e yönelik müdahale sinyalleriyle sarsılırken, gözler bu hafta açıklanacak Alphabet, Intel ve Tesla gibi dev şirketlerin bilançolarına çevrildi. 2025 yılında “Muhteşem Yedili” olarak bilinen teknoloji devlerinin hisseleri genel olarak satıcılı bir seyir izliyor. Alphabet’in hisseleri yılbaşından bu yana yaklaşık %20 değer kaybederken, Tesla’nın hisseleri ise %40 gerilemiş durumda. Tesla’nın uzun zamandır beklenen uygun fiyatlı araç planları, en çok satan elektrikli SUV modeli Model Y’nin sadeleştirilmiş ve ABD’de üretilecek bir versiyonunu içeriyor. Ancak Reuters’a konuşan üç kaynağa göre, bu modelin üretim başlangıcı ertelendi. Bu hafta gözler ayrıca Japonya-ABD maliye bakanları görüşmesinde olacaktır.

TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizi vs TL Referans Faiz (TL Ref)

Finansal okuryazarlığa önem veren bültenimizde, öncelikle kavram karmaşasının önüne geçelim: TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizi (AOFM) Merkez Bankası’nın piyasaya verdiği paranın (fonlamanın) ortalama maliyetini ve dolayısı ile Merkez Bankası’nın piyasa üzerindeki fiili para politikası duruşunu gösterir. Yani bankaların Merkez Bankasından borç aldığı paranın gerçek ortalama faizidir. Türk Lirası Referans Faiz (TLREF) ise banka dışı kurumların borçlanmalarında (örneğin şirket tahvillerinde) kullanılmak üzere oluşturulan piyasa temelli bir gösterge faiz oranıdır. Borsa İstanbul’daki repo işlemleri baz alınarak hesaplanır. Özetle, AOFM, Merkez Bankası’nın günlük para politikasının etkisini yansıtırken, TLREF ise piyasadaki kredi ve borçlanma işlemleri için bir gösterge faizdir.

1745209745d695d71c2419f11029bb35cf314a622f_1_1200.jpg

TCMB Net Döviz Pozisyonunda Yaşanan Günlük Değişim

174520974590d93f4b394ece1e59ed44ee5725c4b1_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.