Connect with us

BANKA HABERLERİ

TSKB’nin, 2022 yılı net dönem karı 4 milyar TL oldu

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Genel Müdürü Murat Bilgiç,”TSKB olarak, iklim risklerinin azaltımı ve reel sektörümüzün bu risklere etkin şekilde uyum sağlaması uzun yıllardır birincil stratejik odaklarımız arasında yer alıyor” dedi

Yayınlanma:

|

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın (TSKB), 2022 yılı net dönem karı 4 milyar TL olarak gerçekleşti.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, TSKB’nin 2022 yılına ilişkin finansal sonuçları ve 2023 yılı beklentileri Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda yayımlandı.

Öngörüleriyle paralel, başarılı sonuçlar elde eden TSKB’nin 2022 yılında toplam aktif büyüklüğü bir önceki yıla göre yüzde 37 artışla 115,6 milyar TL’ye ulaştı.

Bankanın toplam aktifleri içerisinde yüzde 69 paya sahip olan toplam kredi portföyü ise 2022 yıl sonu itibarıyla 80,3 milyar TL oldu.

Özvarlıkları yüzde 84 artışla 12,8 milyar TL seviyesine ulaşan bankanın, yıllık net dönem karı 4 milyar TL olarak gerçekleşti.

Karlılığın ve sağlıklı aktif kalitesinin desteklediği sermaye yeterlilik oranı (BDDK geçici düzenlemeleri hariç) ise yüzde 17,9 seviyesine ulaştı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç, iklim risklerini azaltarak gelecek 100 yılımızı sürdürülebilirlik ve sosyal kapsayıcılık prensiplerine göre şekillendirmek için önlerinde çok güzel bir fırsat olduğunu belirtti.

Bilgiç, şunları kaydetti:

‘Başta jeopolitik gelişmeler ve iklim krizi olmak üzere 2022 yılında küresel çapta yaşanan çeşitli zorluklara rağmen yılı hedeflerimiz doğrultusunda tamamladık. 2023 ise Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümü nedeniyle ülkemiz için çok anlamlı bir yıl. İklim risklerini azaltarak gelecek yüz yılımızı sürdürülebilirlik ve sosyal kapsayıcılık prensiplerine göre şekillendirmek için önümüzde çok güzel bir fırsat var. Coğrafi konumu, doğal kaynakları ve nitelikli insan sermayesi ile eşsiz özelliklere sahip ülkemizin geride bıraktığımız 100 yılda dünyayla entegre şekilde gelişmiş ve kurumsallaşmış güçlü ekonomik aktörleri ile başarılı bir dönüşüm hikayesi yazabileceğine gönülden inanıyorum. Cumhuriyetimizin 100 yılının büyük bölümünde sürdürülebilir kalkınma vizyonuyla değer yaratmış ve dokunduğu sektörlere pek çok öncü uygulama kazandırmış bir banka olarak, 2023 yılında da dünyamızın ve ülkemizin geleceğine nitelikli katkı için, finansal olanaklarımız, uzmanlığımız ve paydaşlarımızla güçlü bir değer zinciri yaratmaya devam edeceğiz.’

Bilgiç, iklim değişikliğinin küresel çapta insanlığı tehdit eden riskler arasında ilk sırada yer aldığını ifade etti.

– ‘TSKB olarak, iklim risklerinin azaltımı birincil stratejik odaklarımız arasında yer alıyor’

Türkiye olarak yenilenebilir enerji potansiyelini sağlam adımlarla üretime döndürüldüğünü belirten Bilgiç, ‘Enerji ve kaynak verimliliği alanında ise önemli bir farkındalık seviyesine ulaştık. Şimdi de üretim süreçlerinde ham madde kullanımından atık oluşumuna kadar olan tüm aşamalarda sürekliliği ve çevrenin korunmasını önceliklendiren döngüsel ekonomi prensiplerini hayata geçirmemiz gerekiyor.’ ifadelerini kullandı.

Bilgiç, ‘TSKB olarak, iklim risklerinin azaltımı ve reel sektörümüzün bu risklere etkin şekilde uyum sağlaması uzun yıllardır birincil stratejik odaklarımız arasında yer alıyor. Geniş tanımıyla sürdürülebilirlik teması altına giren tüm alanlarda aktif değer üretiyoruz.’ değerlendirmesinde bulundu.

Bilgiç, müşterilerin yeşil ve kapsayıcı dönüşümü için sundukları, ölçüm ve gelişim metodolojileri içeren özgün finansman modellerinin yanı sıra yatırım bankacılığı ve danışmanlık hizmetleriyle etki alanlarını ve çözüm alternatiflerini sürekli büyüttüklerini belirtti.

Küresel hareketliliğin yüksek olduğu 2022 yılında, TSKB’nin kalkınma finansmanı kurumları ile etkin iş birliklerini başarılı şekilde sürdürdüğüne işaret eden Bilgiç, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘2022 yılında ağırlıklı iklim finansmanı temalı olmak üzere uluslararası fon sağlayıcılarımızdan temin ettiğimiz yeni finansman tutarı 750 milyon doları aştı. Sağladığımız bu yeni fonlarla yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, emisyon azaltımı, döngüsel ekonomi ve iklim değişikliğine uyum yatırımlarının finansmanı yoluyla ülkemizin ‘Net-Sıfır’ hedeflerine etkin katkı sağlamayı sürdüreceğiz. Ayrıca uzun zamandır odağımızda olan kadın istihdamının artırılması yönünde firmalarımızın dönüşümünü güçlü bir şekilde desteklemeye devam edeceğiz.

TSKB, çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) odaklı Net-Sıfır gelecek yönünde kararlı adımlarını 2022 yılında da sürdürdü ve dünya liginde önemli başarılara ulaştı. Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişimi (UNEP FI) tarafından kurulan Net-Sıfır Bankacılık Birliği’nin imzacısı olduk. Bu imza ile kredi ve yatırım portföyümüzü 2050 yılına kadar sıfır emisyon hedefleriyle uyumlu hale getirmeyi taahhüt ediyoruz. Gelecek dönemde taahhüdümüz kapsamında belirleyeceğimiz yol haritamızı, hedeflerimizi ve bu doğrultuda gösterdiğimiz performansı paydaşlarımızla şeffaflıkla paylaşacağız. Öte yandan Sustainalytics tarafından verilen ÇSY risk derecelendirmesi notumuzu 2022 yılında da iyileştirmeye devam ettik ve 7,9 notla ÇSY performansına bağlı olarak önemli bir finansal etki yaşama riski, ihmal edilebilir seviyede bir kurum olarak değerlendirildik. Bu risk notumuzla Türkiye’de ilk sırada, global arenada ise en iyi bankalar arasında konumlandık. Tüm bunların yanı sıra iklim değişikliği alanında dünyanın en önemli inisiyatiflerinden Karbon Saydamlık Projesi kapsamında 2010 yılından bu yana yayınladığımız İklim Değişikliği Raporu’nun notunu liderlik seviyesine yükselterek Türk bankaları arasında ilk sıralarda yer aldık.’

TSKB’nin yayımladığı ve Türk finans sektöründe bir ilk niteliği taşıyan Sorumlu Sürdürülebilirlik İletişimi Politikasına da değinen Bilgiç, ‘Etkili bir yeşil dönüşüm için önümüzdeki zamanı etkin kullanmamız ve her adımımızı sistemli bir şekilde atmamız gerekiyor. Tüm sektörler olarak yeşil boyama kavramının farkında olmalı, sorumlu iletişim yoluyla anlamlı ve ölçülebilir etki yaratan örneklerin ayrışmasını sağlamalıyız.’ ifadelerini kullandı.

Bilgiç, TSKB olarak sorumlu sürdürülebilirlik iletişimi politikasıyla, marka iletişimi çalışmalarının Türkiye’nin ekonomik, çevresel ve sosyo-kültürel gelişimi perspektifinden, UN Global Compact’in 10 ilkesine, UNEP FI Sorumlu Bankacılık Prensiplerine ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SKA) ölçülebilir katkı sağlaması yönünde bir taahhütte bulunduklarını açıkladı.

Yürüttükleri çalışmaların ülkemizde ve küresel çapta önemli başarıları ve itibarlı ödülleri beraberinde getirdiğini belirten Bilgiç, sözlerini şöyle sonlandırdı:

‘TSKB, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma misyonu ile çalışan 73 yıllık bir kurum, fakat bizler işe yeni başlamış gibi heyecanlıyız. Ülkemizde ve uluslararası platformda köklü iş birliklerimiz, finansman olanaklarımız, bilgi ve uzmanlığa dayalı yatırım bankacılığı ve danışmanlık hizmetlerimizin yanı sıra uzun soluklu sosyal sorumluluk projelerimizle yarattığımız nitelikli etkiyi büyütme motivasyonumuz her gün daha da artıyor. İştirak şirketlerimizi de içine alan büyük TSKB Ailesi olarak yetkin insan kaynağımızla sürdürülebilir kalkınma misyonumuzun bilincindeyiz ve Cumhuriyetimizin yeni yüz yılı için heyecanlıyız.’

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.