Connect with us

BANKA HABERLERİ

Türkiye’de e-ticaret devlerinin ‘hepsi yabancı’ oldu

Yabancı sermayenin Türkiye’deki e-ticaret sektörüne artan ilgisi, yerli platformların yabancılaşmasına yol açtı. Geçtiğimiz dönemde satışı gerçekleşen Trendyol ve Getir’in ardından Hepsiburada da yabancı sermaye ile buluşarak farklı bir yola girdi. Bunların yanı sıra Amazon gibi küresel devler, Türk e-ticaret pazarında önemli yer tutarken yabancı sermayenin Türkiye’ye girişi, rekabeti de önemli derecede değiştirdi. İşte Türkiye’de hizmet veren e-ticaret siteleri, kuruluşundan bugüne gelişimleri ve yabancı sermaye ile buluşmaları…

Yayınlanma:

|

Son yıllarda Türkiye’deki e-ticaret sektörü büyük değişimlere sahne oldu.

2023 yılında Türkiye’nin e-ticaret hacmi 1,85 trilyon TL’a ulaştı. Bu hacim, önceki yıla göre %115,15 artış gösterdi. Ayrıca, e-ticaret işlemleri de bir önceki yıla göre %22,25 artarak 5,87 milyar adet yapıldı. Ticaret Bakanlığı’nın öngörüsüne göre, 2024 yılında e-ticaret hacmi 3,4 trilyon TL’a ulaşacak ve işlem sayısı 6,67 milyar adet olması bekleniyor.

Bununla birlikte birçok yerli e-ticaret platformu, yabancı sermaye yatırımlarıyla büyüyerek küresel oyuncular haline geldi. Amazon, Trendyol, Getir ve Hepsiburada gibi devler, bu dönüşümün en önemli örnekleri arasında yer alıyor.

Türkiye’deki e-ticaret sitelerinin yabancılaşması, sektörde büyük değişikliklere yol açtı. Yabancı sermaye yatırımları, yerli e-ticaret platformlarının büyüme hızını artırırken, tüketicilere daha geniş ürün yelpazesi ve daha iyi hizmet sunma imkanı sağladı. Ancak, bu süreç aynı zamanda yerli girişimlerin küresel devlerle rekabet etme zorunluluğunu da beraberinde getirdi.

YABANCI ŞİRKETLERİN TÜRKİYE’DEKİ VARLIĞI

Amazon, dünyanın en büyük e-ticaret platformlarından biri olarak, Türkiye’de de geniş bir kullanıcı kitlesine hizmet veriyor. Şirket, uygun fiyatlar, geniş ürün yelpazesi ve hızlı teslimat seçenekleri ile Türk tüketicilerin ilgisini çekiyor. Amazon’un Türkiye pazarındaki varlığı, yerli e-ticaret sitelerine ciddi bir rekabet yaratıyor.

TRENDYOL VE GETİR’DE YENİ YABANCI SAHİPLER

2010 yılında ilk kurulduğu günden bugüne Türkiye’nin önde gelen e-ticaret platformlarından bir tanesi konumundaki Trendyol, moda alanında online satış yaparak e-ticarete giriş yaptı. Zamana ürün yelpazesi genişleyen firma, 2021 yılında Çinli yatırımcı Alibaba ile buluştu.

2021 yılında Çinli e-ticaret devi Alibaba’dan 1,5 milyar dolarlık yatırım alarak büyümesini sürdüren Trendyol bu gelişme sonrası yeniden yapılanmaya gitti. Şirkette Alibaba, Trendyol’un %86,5 hissesine sahip oldu. Yeni şirket yapılanmasıyla birlikte Trendyol’un hızlı büyümesi ve yenilikçi yaklaşımı, firmayı satış hacmi olarak da Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformlarından biri haline getirdi.

Bir diğer yerli girişim olan Getir ise, 2015 yılında Nazım Salur tarafından kurulmuştu. İlk olarak İstanbul’da hizmet vermeye başlayan Getir, o dönemde çok da alışıla gelmemiş hızlı teslimat hizmetiyle kısa sürede büyük ilgi gördü. Kullanıcıların market alışverişlerini 10 dakika içinde kapılarına getirmeyi vaat eden Getir, yenilikçi yaklaşımıyla Türkiye’deki e-ticaret sektöründe devrim yarattı.

2021 yılına gelindiğinde ise şirket, Amerikan teknoloji yatırım firması Silver Lake ve Abu Dhabi devlet yatırım fonu Mubadala’dan 555 milyon dolar yatırım aldı. Bu yatırım, Getir’in uluslararası pazarlara açılma ve büyüme hedeflerine önemli bir katkı sağlarken Moov, N11 gibi şirketin hissesinin bulunduğu iştiraklerde yerli sermayenin payı küçülse de devam ediyor.

YABANCI SERMAYE, YATIRIM VE BÜYÜME

Önde gelen ve bugün geldiğimiz noktad yabancı sermaye ile buluşan en son büyük e-ticaret firmalarından bir tanesi olan Hepsiburada ise, 1998 yılında Hanzade Doğan Boyner tarafından kuruldu. Türkiye’nin ilk e-ticaret platformlarından biri unvanına sahip olan Hepsiburada, geniş ürün yelpazesi ve güçlü lojistik ağı ile hızla büyüdü.

2010 yılında Hepsiburada, geniş ürün yelpazesi ve güçlü lojistik ağı ile büyüyerek Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformlarından biri haline geldi. Firma, HepsiJet, HepsiLojistik ve HepsiPay gibi yeni hizmetlerle hizmet kapsamını genişletti.

2021 yılında ABD’nin Nasdaq borsasında halka arz edilerek büyük bir adım atan Hepsiburada, 2022 yılında 750 milyon dolar yatırım aldı. Bu yatırım, Hepsiburada’nın büyüme stratejisine büyük bir ivme kazandırdı.

YENİ SAHİB KASPİ.KZ OLDU

18 Ekim 2024 tarihinde ise Hepsiburada, Kazakistan’ın en büyük online alışveriş grubu Kaspi.kz tarafından 1,127 milyar dolar karşılığında satın alındı. Kaspi.kz, Hepsiburada’nın %65,41 hissesini satın alarak şirketin kontrolünü ele aldı.

GİTTİ-GİDİYOR DERKEN, GİTTİ!

GittiGidiyor, Türkiye’nin ilk e-ticaret platformlarından biri olarak, 2011 yılında Amerikan e-ticaret devi E-Bay tarafından satın alındı. Ancak, 2022 yılında E-Bay, Türkiye pazarından çekilme kararı alarak GittiGidiyor’u kapattı. Bu karar, Türkiye e-ticaret sektöründe büyük bir boşluk yarattı ve yerli platformların rekabet gücünü artırma fırsatı sağladı. Yabancılaşmanın Etkileri ve Gelecek Beklentileri Türkiye’deki e-ticaret sitelerinin yabancılaşması, sektörde büyük değişikliklere yol açtı. Yabancı sermaye yatırımları, yerli e-ticaret platformlarının büyüme hızını artırırken, tüketicilere daha geniş ürün yelpazesi ve daha iyi hizmet sunma imkanı sağladı. Ancak, bu süreç aynı zamanda yerli girişimlerin küresel devlerle rekabet etme zorunluluğunu da beraberinde getirdi. Sonuç olarak, Türkiye’deki e-ticaret sektörünün geleceği, yerli ve yabancı oyuncuların dengeli bir şekilde birlikte var olabilmesine bağlı. Yabancı sermaye yatırımları, sektördeki rekabeti artırarak inovasyonu teşvik ederken, yerli girişimlerin de güçlenmesi için fırsatlar yaratıyor.

E-TİCARET YASASI VE GELİŞMELER

Türkiye’de e-ticaret sektörüne yönelik önemli bir düzenleme, 2014 yılında kabul edilen 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile getirildi. Bu yasa, e-ticaretin hukuki altyapısını oluşturmak, tüketiciyi korumak ve elektronik ticaret hizmet sağlayıcılarının sorumluluklarını belirlemek amacıyla hazırlandı. 2022 yılında yapılan değişikliklerle, yasa daha da genişletilerek e-ticaret sektörüne yönelik yeni düzenlemeler getirildi. Bu düzenlemeler, e-ticaret platformlarının daha güvenli ve şeffaf bir şekilde faaliyet göstermelerini sağlamak için yapıldı.

e-ticaret yasası kabul edilmeden önce birçok tartışma ve tepki yaşandı. Özellikle, yasa ile getirilen bazı düzenlemelerin tüketiciye, küçük işletmeler ve reklamcılar üzerindeki olası olumsuz etkileri üzerine endişeler dile getirildi. Ayrıca, yasa ile internet üzerinden alışverişin tadını kaçıracak ve rekabeti ortadan kaldıracak uygulamalar getirildiği iddiaları da vurgulanmıştı.

Yasa yürürlüğe girdiğinde bazı değişiklikler yapıldı ve bazı kısımlar daha netleştirildi. Özellikle, tüketici korunması ve şeffaflık konuları üzerine yapılan değişiklikler, yasayı daha kabul edilebilir hale getirdi. Ancak, sektörde bazı endişeler hala devam ediyor ve sektördeki uygulamaların yakından takip edilmesi, denetlenmesi ve izlenmesi gerektiği belirtiliyor.

Kaynak: HABERTÜRK

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.