“Türkiye’de kişi başına düşen kahve tüketimi 2 kiloya yükselecek”
De la Pau Coffee’nin Kurucusu ve CEO’su Serap Akçay, Türkiye’de kahve tüketiminde büyük bir potansiyel bulunduğunu belirterek, “Avrupa’da kişi başı aylık kahve tüketimi ortalama 2 kilogram iken Türkiye’de bu oran 1-1,2 kilogram. Çay toplumu olarak biliniyoruz ama kahve kültürüne doğru bir evrim yaşıyoruz. Bu evrimi ve Z kuşağının kahveye olan ilgisine bağlıyorum. 2030 yılında Türkiye’de kişi başına kahve tüketiminin 1 kilodan 2 kilogram seviyesine çıkacağını düşünüyorum” dedi.
Akçay, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen ve global kahve endüstrisini bir araya getiren COFFEX İstanbul 2024 Fuarı’nda sektöre ilişkin bilgiler verdi. Fuarda düzenlenen “Kıta Kahveleri ve Türkiye’de Kullanımı Paneli”ne moderatör olarak katkı sağlayan Akçay, paneldeki uluslararası sektör paydaşlarıyla birlikte gelişen kahve sektörünü analiz etti. Taze öğütülmüş kahvenin en iyi kahve olduğunu belirten Akçay, Türkiye’deki kahve tüketiminin günden güne arttığına işaret etti.
Hem en iyi ve kaliteli kahveyi müşterilerimizle buluşturuyoruz hem de kahve kültürünün gelişimi için çok yönlü çalışmalar yürüttüklerini ifade eden De la Pau Coffee Kurucusu ve CEO’su Serap Akçay, “Türkiye’de kahve tüketiminde büyük bir potansiyel bulunuyor. Avrupa’da kişi başı aylık kahve tüketimi ortalama 2 kg iken Türkiye’de bu oran 1-1,2 kg. Çay toplumu olarak biliniyoruz ama kahve kültürüne doğru bir evrim yaşıyoruz. Bu evrimi ve Z kuşağının kahveye olan ilgisine bağlıyorum. 2030 yılına kadar Türkiye’de kişi başına kahve tüketiminin 1 kilodan 2 kilogram seviyesine çıkacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
ÇAY TOPLUMUNDAN KAHVE TOPLUMUNA İLERLEYİŞ
Türkiye’de kahve tüketiminde artış trendinin devam ettiğini belirten Akçay, toplumda gelişen kahve kültürünün büyük ve organize bir endüstri oluşturduğunu söyledi. Akçay şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de kahve tüketiminde büyük bir potansiyel bulunuyor. Avrupa’da kişi başı aylık kahve tüketimi ortalama 2 kilogram iken Türkiye’de bu oran 1-1,2 kilogram. Çay toplumu olarak biliniyoruz ama kahve kültürüne doğru bir evrim yaşıyoruz. Bu evrimi ve Z kuşağının kahveye olan ilgisine bağlıyorum. 2030 yılına kadar Türkiye’de kişi başına kahve tüketiminin 1 kilodan 2 kilogram seviyesine çıkacağını düşünüyorum. Z kuşağı, kahveyi modernizmin bir simgesi olarak görüyor. Kendi kimliğinin bir örüntüsü olarak görüyor.
Bu gerçekler, kahveye olan ilgimi profesyonel bir boyuta taşımamı sağladı ve De la Pau Coffee Co.’yu kurdum. Geldiğimiz noktada ise Türkiye’deki en saygın kahve deneyimi şirketlerinden biri olduk. Hem en iyi ve kaliteli kahveyi müşterilerimizle buluşturuyoruz hem de kahve kültürünün gelişimi için çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz.”
İSVİÇRE, ALMANYA, İTALYA GİBİ ÜLKELER KAHVE İHRACATÇISI
2021 yılında dünyada yaklaşık 10 milyon ton yeşil kahve üretimi, 7,8 milyon ton yeşil kahve ihracatı ve 7,5 milyon ton yeşil kahve ithalatı yapıldığını anlatan Akçay, şunları kaydetti:
“Dünya kahve üretimi belli ülkelerde yapılırken, dış ticaret yoluyla her ülke ürünü elde etmektedir. Ekonomik değerinden dolayı birçok ülke, ürünü ihraç amaçlı ithalatını yaparak katma değerinden getiri elde etmektedir. 2021 yılında dünyada yaklaşık 10 milyon ton kahve üretimi yapılmış, yaklaşık 7,5 milyon ton yani 22,5 milyar dolarlık kahve ithal edilmiş, yaklaşık 7,8 milyon ton yani 22,3 milyar dolarlık yeşil kahve ihraç edilmiştir. Küresel yeşil kahve ihracatında ilk sırada Brezilya (yüzde 16,7), ikinci sırada İsviçre (yüzde 9,3), üçüncü sırada Kolombiya (yüzde 9,95) ve dördüncü sırada Almanya (yüzde 8,21) yer almaktadır. İhracatçı ülkelerin önemli kısmı Güney Amerika, Afrika ve Asya ülkelerinden oluşmaktadır. İsviçre, Almanya, İtalya gibi ülkeler kahve üreticisi olmamasına rağmen ihracatta yaklaşık yüzde 24’lük bir orana sahiptir. Bu ülkeler, ihracat amaçlı ithalat yaparak kazanç elde etmektedir. İthalatçı ülkelere bakıldığında ilk sırada ABD (yüzde 19), ikinci sırada Almanya (yüzde 10,6), üçüncü sırada Belçika (yüzde 5,94) ve dördüncü sırada İtalya (yüzde 5,25) yer almıştır. Ayrıca Avrupa Bölgesi toplam kahve ithalatının yüzde 40’tan fazlasını gerçekleştirmektedir. Asya bölgesinden ise Japonya yüzde 3,76’lık oranla öne çıkmıştır.”
TÜRKİYE KAHVE KONUSUNDA İHRACATIN YILDIZI OLABİLECEK BİR ÜLKE
Euromonitor raporlarına göre, son 5 yılda Türkiye’de dünya kahvelerinin kullanımının yüzde 30 arttığını belirten Akçay, Türkiye’de Brezilya, Vietnam, Kolombiya, Etiyopya, Guatemala ve Endonezya kahvelerinin payının arttığını söyledi. Türkiye’nin kendi dış ticaret hinterlandına daha fazla kahve ihraç edebileceğini belirten Serap Akçay, “Türkiye’deki kahve kültürünün gelişimi sektöre yeni profesyonellerin ve nitelikli markaların girmesini sağlıyor. Bu doğrultuda ülke olarak kahve konusunda daha yüksek bir know-how kapasitesine ulaşabileceğimizi ve hem bu ticari bilgiyi hem de kaliteli kahveyi ülkemizin ticari ilişkilerini geliştirdiği pazarlara sunabileceğimizi düşünüyorum. Türkiye, kahve ihracatında özellikle Türk kahvesi ile ihracatın yıldızı olabilecek bir ülke” ifadelerini kullandı.
De la Pau Coffee Üretim Müdürü Kurtuluş Orkun Tan ise Haliç Kongre Merkezi’nde kahve endüstrisini bir araya getiren COFFEX 2024 Fuarı’nda yapılan “Kahve Kavurma Makineleri ve Teknolojik Gelişimi” panelinde moderatörlük yaptı. Tan, sektörün mutfağına ilişkin önemli detayların konuşulduğu panelde, en iyi kahvenin taze öğütülmüş ve taze filtrelenmiş kahve olduğu bilgisini de paylaştı.
Son günlerde Bitcoin fiyatlarında dikkat çekici bir yükseliş yaşandı. Uzun süredir dar bir bantta hareket eden Bitcoin, 106.000 $ seviyesini aşarak yatırımcıların dikkatini yeniden üzerine çekti. Bu yükselişin arkasında hem küresel gelişmeler hem de piyasa içi dinamikler bulunuyor. İşte Bitcoin’in yükselmesinin arkasındaki dört temel neden:
1️⃣ Jeopolitik Gerilimin Azalması: Orta Doğu’da Ateşkes Umudu
İsrail ile İran arasında tırmanan tansiyon, Bitcoin gibi “güvenli liman” olarak görülen varlıklara ilgiyi artırmıştı. Ancak özellikle İran’ın sınırlı misillemesi sonrası bölgedeki sıcak çatışma ihtimalinin azaldığı yönündeki haberler, yatırımcıların riskli varlıklara dönüşünü sağladı. Trump’ın devreye girerek geçici ateşkesi desteklediğine dair söylentiler, piyasalarda olumlu bir hava estirdi. Bu gelişmeler Bitcoin fiyatında yukarı yönlü bir kırılmanın önünü açtı.
2️⃣ Kurumsal Spot Bitcoin ETF’lerine Güçlü Talep
ABD’de spot Bitcoin ETF’lerine olan kurumsal ilgi dikkat çekici düzeyde artış gösterdi. Sadece 24 Haziran’da yaklaşık 350 milyon dolarlık giriş kaydedildi. Toplamda 10 günlük süreçte 499 milyar dolara ulaşan akımlar, Bitcoin piyasasına kurumsal güvenin yeniden arttığını gösteriyor. CoinShares verilerine göre geçen hafta kripto yatırım ürünlerine 1.24 milyar dolar giriş oldu; bunun 1.1 milyar doları yalnızca Bitcoin’e yapıldı.
3️⃣ Short Squeeze Etkisi: Kısa Pozisyonların Tasfiyesi
Yükselişin önemli nedenlerinden biri de, Bitcoin’de açılmış olan 121 milyon dolarlık short (açığa satış) pozisyonunun tasfiye edilmesiydi. Kripto piyasasının genelinde ise yaklaşık 358 milyon dolarlık kısa pozisyon likiditeye uğradı. Bu tür durumlar, yükselişi hızlandıran bir “short squeeze” etkisi yaratır; yani yatırımcılar zararı azaltmak için yükselen piyasaya sonradan girmek zorunda kalır ve bu da yükselişi daha da hızlandırır.
4️⃣ Makroekonomik ve Teknik Göstergelerin Uyumu
FED’in faiz indirimi beklentileri, düşen petrol fiyatları ile birlikte enflasyon baskısının azalması ve teknik grafiklerdeki pozitif sinyaller (örneğin, hareketli ortalamaların yukarı yönlü kesişimi) Bitcoin için uygun bir zemin hazırladı. Uzmanlar, bu teknik ve temel faktörlerin birleşimiyle Bitcoin’in önümüzdeki süreçte 120.000 $ seviyesini test edebileceğini öngörüyor.
Bitcoin Neden Yükseldi?
Neden
Açıklama
Jeopolitik Riskin Azalması
Risk iştahını artırarak BTC’ye yönelimi tetikledi
ETF Girişleri
Kurumsal talep ile hacim arttı
Short Squeeze
Kısa pozisyonların kapanması ani yükselişi destekledi
Makro + Teknik Sinyaller
Piyasa momentumunu yukarı taşıdı
Bitcoin’in yükselişi sadece tek bir gelişmeye değil, çok katmanlı bir etkenler zincirine dayanıyor. Özellikle kurumsal talep ve teknik göstergelerin desteğiyle fiyatlarda yukarı yönlü hareketin devam edebileceği konuşuluyor.
Günümüzün hızla değişen iş dünyasında şirketlerin başarısı sadece CEO’nun vizyonuna değil, CFO’nun yönetsel karakterine ve stratejik katkısına da bağlıdır. CFO’lar artık sadece finansal raporlama yapan değil; aynı zamanda strateji belirleyen, dönüşüm yöneten ve ekipleri şekillendiren liderlerdir. Bu bağlamda CFO’ları dört farklı tipte sınıflandırmak mümkündür:
1. Finansal CFO
Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel
Finansal CFO, klasik anlamda CFO rolünü temsil eder. Bu tür CFO’lar daha çok aşağıdaki alanlarda uzmanlaşır:
Uyum ve Kontroller: Mevzuatlara uygunluk, iç denetim ve kontrol süreçlerinin etkinliği.
Bütçeleme ve Raporlama: Finansal verilerin hazırlanması, bütçe planlaması ve performans raporlaması.
Risk Yönetimi: Finansal ve operasyonel risklerin önlenmesi ve yönetilmesi.
İçe Odaklılık: İç süreçlerin iyileştirilmesine ve mali disiplini sağlamaya yönelik karar alma.
Tepkisel Karar Alma: Krizlere ve ani gelişmelere tepki verme odaklı yaklaşımlar.
Bu profil, özellikle finansal düzenlemelerin ön planda olduğu sektörlerde tercih edilir.
2. Operasyonel CFO
Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Taktiksel
Operasyonel CFO’lar, sadece finansal değil aynı zamanda operasyonel süreçleri yöneten liderlerdir:
İnsan Yönetimi: Ekip yönetimi, motivasyon ve performans odaklı liderlik.
Disiplinlerarası İşbirliği: Farklı bölümlerle koordinasyon içinde çalışmak.
Dış Şeffaflık: Paydaşlarla güçlü iletişim ve dış görünürlük.
İcra Mükemmelliği: Stratejilerin operasyonel düzeyde hayata geçirilmesini sağlamak.
Ekip Kuruculuğu: Güçlü, verimli ve uyumlu ekipler oluşturmak.
Bu tür CFO’lar, büyüyen organizasyonlarda operasyonel başarıyı artırmak için kritik rol oynar.
3. İş CFO’su
Odağı: İç süreçler | Yaklaşımı: Stratejik
İş CFO’su, verilerle yön veren ve strateji geliştirme süreçlerine aktif katkı sunan liderdir:
İş Zekâsı: Şirketin tüm departmanlarını anlamak ve analiz etmek.
Strateji Sürücüsü: Uzun vadeli hedeflerin belirlenmesine katkı sağlamak.
Veri Odaklı Kararlar: İş zekâsı araçlarını kullanarak kararlar almak.
Operasyonel Anlayış: Operasyonların verimliliği üzerine derin bilgiye sahip olmak.
İçsel Etki: Şirket içinde liderlik ve etki gücüne sahip olmak.
Özellikle veriyle yön verilen, analitik gücü yüksek şirketlerde bu tip CFO’lar vazgeçilmezdir.
4. Stratejik CFO
Odağı: Dış süreçler | Yaklaşımı: Stratejik
Stratejik CFO, işin geleceğini şekillendiren ve şirketi rekabetin ötesine taşıyan liderdir:
Değer Yaratıcı: Finansal değer üretmeye odaklı stratejiler geliştirir.
Yönetim Kurulu Etkileyicisi: Üst düzey karar alma süreçlerinde aktif rol alır.
Müşteri Şampiyonu: Müşteri deneyimini finansal stratejilere entegre eder.
İnovasyon Sürücüsü: Yeni fikirlerin uygulanmasında öncülük eder.
Dönüşüm Lideri: Dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik ve kültürel değişim gibi büyük ölçekli değişim süreçlerini yönetir.
Bu CFO tipi, şirketin geleceğini inşa ederken iç ve dış paydaşlarla güçlü ilişkiler kurar.
Hangi CFO tipi olduğunuzu bilmek, hem kariyer gelişiminiz hem de kurumunuza katkınızı artırmak açısından önemlidir. Kurumlar, CFO’nun bu dört rol arasında hangi kombinasyonda uzmanlaştığını bilerek hem stratejik konumlanmalarını güçlendirir hem de değişen dünyaya daha uyumlu hale gelir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, yasa dışı bahis ve dolandırıcılık gibi suçlardan elde edilen gelirlerin kripto varlıklar aracılığıyla aklanmasını önlemeye yönelik aldığı yeni önlemler şu şekilde özetlenebilir:
İşlem Açıklaması Zorunluluğu:
Kripto varlık transferlerinde işlem yapan kullanıcılardan en az 20 karakterlik işlem açıklaması alınması zorunlu hale getirilecek.
Platformlar, kullanıcıların fon kaynakları ve transfer amaçları hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışacak.
Seyahat Kuralı Uygulanmayan Çekimlere Zaman Sınırlaması:
Suç gelirlerinin hızlıca sistem dışına çıkarılmasını engellemek amacıyla:
İlk defa yapılacak çekimlerde 72 saatlik bir bekleme süresi uygulanacak.
Diğer işlemlerde ise en erken 48 saat sonra çekim yapılabilecek.
Stabil Kripto Paralara Limit Getirilmesi:
Sabit değere sahip stabil coin’ler için yeni kısıtlamalar uygulanacak:
Günlük transfer limiti 3.000 dolar,
Aylık transfer limiti 50.000 dolar olacak.
Seyahat kuralı uygulayan platformlarda bu limitler iki katına kadar artırılabilecek.
Meşru Kullanıcılar İçin Esneklik:
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, düzenlemelerin kripto varlık ekosistemini zorlamadan suç gelirlerine karşı mücadeleyi güçlendireceğini vurguladı.
Likidite sağlayıcıları, piyasa yapıcıları ve işlem kaynaklarını belgeleyen kullanıcılar için transfer limitleri uygulanmayacak.
Uyum Sağlamayan Platformlara Yaptırımlar:
Yeni kurallara uymayan platformlar için ciddi idari yaptırımlar, lisans iptali ve mali cezalar uygulanabilecek.
Bakan, platformların yükümlülüklerini yerine getirmesinin hem kullanıcıların korunması hem de finansal sistemin güvenliği açısından hayati önem taşıdığını belirtti.
Bu önlemler, kripto varlıklarla yapılan suç gelirlerinin aklanmasını engellemeye yönelik adımlar olup, yasal çerçeveye uyan kullanıcılar için esneklik sağlarken, düzenlemelere uymayan platformlar için ciddi yaptırımlar öngörülmektedir.