GÜNDEM
Türkiye’de Tek Başına Yaşayanların Oranı Artıyor

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Türkiye’de aynı ev içinde yaşayan kişilerin sayısı giderek azalıyor. Bu veriyi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan 2020 yılına ait ‘İstatistiklerle Aile’ bülteni ortaya koydu. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nden (ADNKS) derlenen verilere göre, Türkiye’de 2008 yılında 4 kişi olan ortalama hanehalkı büyüklüğü azalma eğilimi göstererek 2020 yılında 3,30 kişiye düştü.
Türkiye’de 2020 yılında ortalama hanehalkı büyüklüğünün en yüksek olduğu il 5,75 kişiyle Şırnak oldu. Onu 5,25 kişiyle Şanlıurfa ve 5,16 kişiyle Hakkari izledi. Ortalama hanehalkı büyüklüğünün en düşük olduğu ilse 2,61 kişiyle Çanakkale. Bu kenti 2,66 kişiyle Tunceli ve 2,68 kişiyle Eskişehir takip etti.
Çekirdek ve geniş ailelerin oranı azalıyor
TÜİK verilerine göre, aynı evi paylaşan çekirdek ve geniş ailelerin oranı da azalıyor. Yalnızca eşlerden veya eşler ve çocuklarından veya tek ebeveyn ve en az bir çocuktan oluşabilen çekirdek ailelerin yaşadığı hanehalklarının oranı, 2014 yılında yüzde 67,4 iken, bu oran 2020 yılında yüzde 65,2’ye geriledi. Diğer yandan geniş aile olarak tanımlanan ve en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalklarının oranı da 2014 yılında yüzde 16,7 iken, bu oran 2020 yılında yüzde 14’e düştü.
2020 yılında çekirdek ailelerin oranın en yüksek olduğu il yüzde 72,6 ile Osmaniye. Onu yüzde 72 ile Gaziantep, yüzde 71,9 ile Adıyaman ve Kayseri takip etti. Çekirdek ailelerin en düşük olduğu iller sırasıyla yüzde 53,7’yle Tunceli, yüzde 54,8 ile Gümüşhane ve yüzde 55,6 ile Artvin oldu.
Geniş aileden oluşan hanehalklarının oranının en yüksek olduğu ilse yüzde 24,4 ile Hakkari. Onu yüzde 24,2 ile Şırnak ve yüzde 21,5 ile Batman izledi. Bu oranının en düşük olduğu iller sırasıyla yüzde 9 ile Eskişehir, yüzde 9,6 ile Çanakkale ve yüzde 10,1 ile Niğde ve Balıkesir oldu.
Tek kişilik hanelerin oranı yüzde 17,9
Ailelerin oluşturduğu hanehalklarının oranı azalırken, yalnız yaşayan fertlerden oluşan tek kişilik hanelerin oranı giderek yükseliyor.
TÜİK çalışması, 2014 yılında yüzde 13,9 olan yalnız yaşayan fertlerden oluşan tek kişilik hanehalklarının oranının 2020 yılında yüzde 17,9’a yükseldiğini gösterdi. Ayrıca aralarında eş, anne-çocuk veya baba-çocuk ilişkisi olmayan fertleri içeren yani çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının oranı da arttı. Bu hanehalklarının oranı 2014 yılında yüzde 2,1 iken 2020 yılında yüzde 2,8’e yükseldi.
Tek kişilik hanehalklarının oranının en yüksek olduğu il yüzde 28,7’yle Gümüşhane oldu. Gümüşhane’yi yüzde 27,9’yle Tunceli ve yüzde 26,7’yle Giresun izledi.
Diğer yandan tek kişilik hanehalklarının oranının en düşük olduğu il ise yüzde 10,2 ile Diyarbakır. Onu yüzde 10,4 ile Van ve yüzde 10,5 ile Batman izledi.
AK Parti’nin aile politikası
TÜİK verileri ailelerin yaşadığı hanehalklarının giderek gerilediğini gösterse de aslında Türkiye’de AK Parti iktidarının politikaları aileyi odağına alıyor, ailelere birçok destek sağlanıyor.
Evlenmek amacıyla birikim yapmak isteyen gençlere, en geç 27 yaşına kadar ilk evlilik yapmak koşuluyla devletin bankalar yoluyla “çeyiz hesabı” adı altında maddi destek vermesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülke nüfusunun genç kalması gerekçesiyle ailelerin çok sayıda çocuk yapmasını tavsiye etmesi, geniş ailenin de teşvik edilmesi amacıyla aile üyelerine yaşlı ebeveynlerin bakımı için ücret ödenmesi, hükümetin aile politikasının kapsadıklarından birkaçı.
Bu yolla AK Parti’nin muhafazakar bir aile yapısını şekillendirmeye çalıştığını söyleyen DISSENSUS Araştırma Merkezi kurucu ortağı sosyolog Dr. Feyza Akınerdem, “Aynı zamanda ailenin çeşitli bireylerinin farklı seviyelerde iş gücüne katılması söz konusuyken, devletin sosyal politika üretmesi gereken konularda da ailenin daha çok işin içine sokulduğunu gördük. Çocuk, yaşlı, hasta bakımı gibi devletin sosyal hizmet üretmesi gereken alanlarda daha çok aileyi işe koşması gibi politikaları oldu. Hatta bu kapsamda hayata geçirilmese bile aile bireylerinden birinin çocuğa bakması durumunda çocuk bakım parası gibi pilot uygulamalar yapıldı. Yani AK Parti’nin aile yapısını güçlendirerek aslında devletin hem sosyal hizmet yükünü azaltacak hem de mümkün olduğunca çok sayıda aile bireyini iş gücüne katacak bir politika izlediğini düşünüyorum” dedi.

“Tek kişilik hanelerin artışı bir tercihin sonucu”
Devletin verdiği desteklerin kadın emeği üzerinden sağlandığını söyleyen Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Fatma Umut Beşpınar Akgüner ise Türkiye’deki iktidarın ideal aile kurgusunu şöyle açıkladı: “Bu dönemin ideal ailesi, öncelikle heteroseksüel evli, çocuklu, bakım emeğini kadının verdiği bir aile. Bu ailede kadının temel görevi bakım. Toplumsal cinsiyet rollerinin geleneksel olarak biçimlendiği bir aile. Bu tür aileleri destekleyici sosyal hizmet ve destekler sunuluyor hükümet tarafından.”
Peki hükümetin ailelere sağladığı birçok desteğe karşın neden ailelerin yaşadığı hanehalklarının oranı devamlı gerileme eğiliminde?
Geçmişten farklı olarak tek kişilik hanelerin tercih sonucunda arttığını söyleyen Beşpınar, “Geçmişte tek kişilik haneler genelde dulların çoğunlukta olduğu hane formlarıydı. Bugünse kişilerin kendi seçimlerine bağlı olarak kurulan tek kişilik hanelerin arttığını görüyoruz. Bence bu altını çizmemiz gereken bir nokta. Sadece erkeklerin barındığı tek kişilik hanelerin payı da giderek artıyor. 2006’da bu oran yüzde 31 iken 2018’de yüzde 43’e artmış durumda. Yine 65 yaş altı hanelerin oranının da arttığını görüyoruz. Yani geçmişte Türkiye’de 65 yaş üstünün genellikle eş kaybından dolayı tek kişilik haneleri oluşturduğunu görürken bu tablonun değişmekte olduğunu gözlüyoruz. Artık giderek bireylerin kendi tercihleriyle kurduğu bir aile tipine dönüşmüş durumda” dedi.
Devlet politikalarının ailenin değişiminde tek belirleyici unsur olamayacağını kaydeden Beşpınar, “Ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşüm çok daha belirleyici olabiliyor. Ayrıca uygulanan politikaların başta öngörülemeyen ve beklenmeyen sonuçları da olabiliyor. Aileler pasif değiller. Aileler toplumdaki sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümlere paralel olarak kendi stratejilerini geliştiriyorlar” dedi.
“Neoliberal toplum düzeni yalnızlaşma getiriyor”
Tek kişilik hanelerin artmasının nedenini, AK Parti’nin de parçası olduğu neoliberal toplumsal hayatın ‘yalnızlaşmayı’ getirmesine bağlayan Akınerdem ise, “Çünkü çok daha esnek olmak zorundasınız. Bir yerde yerleşik olarak, güvenceli olarak işe sahip olamıyorsunuz. Göç etmek zorundasınız. Kolay taşınabilmek zorundasınız. Daha az maaşa, daha çok işler yapmak zorundasınız. Yarı zamanlı, esnek, güvencesiz, proje bazlı. Avantajlı pozisyonda olabilecek, yaratıcı işlerde çalışan beyaz yakalılar dahi önlerini çok göremedikleri işlerde çalışıyorlar. İyi para kazansalar da düzenli bir hayat kurmakta zorlanıyorlar. O nedenle aileler çok daha dağınık halde yaşamak zorunda kalıyor. Bireyler tek başına yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu esnek yaşamanın getirdiği, değerlerde ve kültürel alışkanlıklarda da değişim oluyor. O yüzden orta sınıf alışkanlıklarının da tabii ki daha az evlenmeye, daha az çocuk sahibi olmaya yönelttiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
Aslında TÜİK verileri de ailelerin oluşturduğu hanehalklarının yaşadığı ekonomik zorlukları ortaya koyuyor. Buna göre geniş ailelerin yüzde 27,7’si, çekirdek ailelerin yüzde 20,3’ü yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Tek kişilik hanehalklarında bu oran yüzde 12,3 iken çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının yüzde 14,1’i yoksulluk sınırının altında.

“Aile hem sorun yumağı hem çözüm noktası görülüyor”
Devlet sosyal desteklerin temelinde aileyi konumlandırdığı için yoksul kesimlerin aile içinde kalmayı tercih ettiğini söyleyen Akınerdem, “Aile kurmak sizi belirli konularda avantajlı kılıyor. Çünkü Türkiye’nin bütün bir sosyal politikası evli olmak üzerine. Bireylerin eninde sonunda evlenmesi gerektiği üzerine kurulu. Yalnız olduğunuz zaman onun parçası olamıyorsunuz. Ancak daha üst orta sınıf, daha beyaz yakalı olduğunuzda, kendinizi tek başına geçindirebilecek kadar para kazandığınız zaman tek başına hanelerde kalabiliyorsunuz. Fakat bu hanelerde de mevcut toplumsal yapılara olan güveniniz azalıyor. Bir tarafta yoksulları daha aileye bağımlı hale getirirken, orta sınıfları da daha güvensiz ve gelecekten daha ümitsiz hale getiriyor. Böyle bir ikili bir tansiyondan bahsedebiliriz toplumsal olarak” ifadelerini kullandı.
Bir yandan aile yaşamında yoksulluğun daha fazla görülmesi, diğer yandan aile kuramadığı için tek başına yaşayanların oranının artması, Türkiye’de giderek ailenin çözülmesi anlamına mı geliyor?
Buna ‘hayır’ yanıtı veren Akınerdem, gelinen noktada toplum tarafından ailenin hem sorunlar yumağı hem de çözüm noktası olarak görüldüğü düşüncesinde. TÜİK verilerine göre, 2020 yılında bireylerin mutluluk kaynağının yüzde 69,7’yle en fazla aileleri çıktığına dikkat çeken Akınerdem, “Çünkü aile aynı zamanda insanların tahayyüllerinin bir şekilde limiti, sınırı Türkiye’de. Ailenin ötesinde bir tatmin, ailenin ötesinde bir hayal ve ideal çok fazla yok. Çok yaygın bir şekilde yok. Ailenin bir sorunlar yumağı olmasından kaynaklı şekilde geleceğini bir aile içinde hayal etmeyen insanların da geleceğini neyin içinde hayal edeceğine dair belirsizliği var. Halen birçoğumuz aileye bağlı olarak yaşıyoruz. İlişkilerimizi aile içinde kuruyoruz ve yaşıyoruz. Biz ailenin değil aile içerisindeki sorunların çözülmesini isteyen bir toplumuz” dedi.
Akınerdem, kadına yönelik şiddet konusunda yaptıkları bir araştırmanın sonucundan hareketle, kadınların yaşadıkları sorunlar içerisinde dahi yapısal olarak aileyi değil ailenin içinde yaşadıkları sorunları çözmeyi istediklerini aktardı.
Akınerdem, “Her zaman yalnızlıklarını, güvencesizliklerini, güvensizliklerini, ümitsizliklerini gidermek için tekrar aileye dönüyorlar ve orada duygusal olarak da sosyal olarak da tatmin arıyorlar. Aile Türkiye’de insanların hayal gücünün erişebildiği hala en güçlü ideal diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Tek başına yaşarken de aileye bağımlılık sürebiliyor”
Tek başına yaşamanın da her zaman yalnızlık anlamını taşımadığını söyleyen ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden Beşpınar ise “Bu tek kişilik hanelerde ailelerle ve arkadaşlarla, yakın çevreyle ilişkiler sürdürülüyor. Kendilerini yalnız hissetmiyorlar tek kişilik hanelerde yaşayan kişiler. Tek kişilik hanede de yaşasanız çekirdek ailede de yaşasanız aileyle ilişkilerinizi farklı şekillerde sürdürüyorsunuz. Arıyorsunuz, görüşüyorsunuz, gerekli durumlarda karşılıklı dayanışma örüntüleri yaratıyorsunuz. O yüzden Türkiye’de hala biz bu anlamda karşılıklı duygusal bağımlılığın olduğu, duygusal ilişkilerin sürdüğü bir yapıdan söz edebiliriz” diye konuştu.
Yaşanan maddi zorlukların geleneksel olmayan tarzda aile yapılarını da ortaya çıkardığına dikkat çeken Beşpınar, “Geçici geniş ailelerin arttığını görüyoruz. Geniş aileye ilişkin bir değişim söz konusu. Türkiye’de geleneksel geniş aile dediğimiz kadın ve erkeğin, özellikle erkeğin soyundan büyük ebeveynlerin yer aldığı bir yapıdır. Özellikle Corona gibi kriz dönemlerinde bu geçici geniş aileler daha da önem kazanıyor. Kriz dönemlerinde ailelerin farklı bireylerinin bir araya gelip tüketimi azaltma yoluna gittiğini görüyoruz. Kira ve faturaların yükünden kurtulmak için ya da aileden birinin kaybında ya da boşanma gibi bir olayda ailenin bir süre için birlikte yaşamak gibi bir strateji geliştirdiğini görüyoruz ve Türkiye’de bu kategorinin geniş aile içinde gittikçe arttığını görüyoruz” sözleriyle durumu değerlendirdi.
Akraba evlilikleri azaldı
TÜİK çalışmasında Türkiye’deki ailelere ilişkin başka veriler de yer aldı. Akraba evliliğinin giderek azaldığı görülürken, 2010 yılında gerçekleşen resmi evlenmelerin yüzde 5,9’unun akraba evliliği olduğu ve bu oranın sonraki yıllarda sürekli düşüş göstererek 2015 yılında yüzde 4,8, 2020 yılında ise yüzde 3,8 olduğu açıklandı.
Akraba evliliğinin geçen yıl en çok gerçekleştiği il Şanlıurfa olurken (yüzde 15,1), onu Mardin (yüzde 13,7) ve Muş (yüzde 12,6) izledi. Akraba evliliği oranının en düşük olduğu ilin ise yüzde 0,5 ile Kütahya olduğu, bu ili yüzde 0,6 ile Çanakkale ve Edirne illerinin izlediği görüldü.
2020 yılında Türkiye’de anne ve babasını kaybeden çocukların sayısı da paylaşıldı. Toplam 22 milyon 750 bin 657 çocuk arasında babası vefat etmiş çocuk sayısının 269 bin 202, annesi vefat etmiş çocuk sayısının 80 bin 798, hem annesi hem babası vefat etmiş çocuk sayısının ise 4 bin 518 olduğu görüldü.
En çok harcama konut ve kiraya yapıldı
TÜİK’e göre 2020 yılında hanehalklarının bilişim teknolojilerini kullanımı da arttı. Taşınabilir bilgisayar bulunan hanelerin oranı ise yüzde 45,1 oldu. İnternete erişim imkanına sahip olan hanelerin oranı yüzde 90,7, cep telefonu ya da akıllı telefon bulunma oranı yüzde 99,4, internete bağlanabilen televizyon bulunma oranı ise yüzde 33,8 olarak açıklandı.
Hanehalkları, bütçelerinden en fazla payı konut ve kira harcamasına ayırdı. Hanehalkı bütçe araştırmasının 2019 yılı sonuçlarına yer verilerek, tüketim amaçlı yapılan harcamalar içindeki paylar sırasıyla yüzde 24,1 ile konut ve kira harcamaları, yüzde 20,8 ile gıda ve alkolsüz içecek harcamaları, yüzde 16,5 ile ulaştırma harcamaları olarak paylaşıldı.
Toplam tüketim harcamalarında en düşük payı alan harcama grupları ise yüzde 2,2 ile sağlık, yüzde 2,5 ile eğitim hizmetleri ve yüzde 3,1 ile eğlence ve kültür oldu.
Kendilerine ait bir konutta yaşayanların oranı ise yüzde 58,8 olarak açıklandı.
Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, 2019 yılında konutun mülkiyet durumları incelendiğinde, fertlerin yüzde 25,6’sının da kiracı olduğu görüldü.
VOA
İlginizi Çekebilir
GÜNCEL
CGTN: Çin ve Orta Asya ülkeleri iş birliğini pekiştirme sözü verdi

Yayınlanma:
11 saat önce|
26/06/2025Yazan:
BankaVitrini
CGTN, Astana’da düzenlenen ikinci Çin-Orta Asya Zirvesi’yle ilgili Çin ve beş Orta Asya ülkesinin Ebedî İyi Komşuluk ve Dostane İş Birliği Anlaşması’nı imzalamasının önemini vurgulayan, ortak kalkınmayı ve bölgesel iş birliğini teşvik etmek amacıyla Kuşak ve Yol Girişimi aracılığıyla aralarındaki ortaklıkları güçlendirmeye yönelik ortak taahhüde dikkat çeken bir makale yayımladı.
Tarihte ilk defa, bir Orta Asya ülkesi Çin-Orta Asya Zirvesi’ne ev sahipliği yaparken Çin ve beş Orta Asya ülkesinin liderleri salı günü Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen ikinci zirve için bir araya geldi.
Altı ülkenin zirvede Ebedî İyi Komşuluk ve Dostane İş Birliği Anlaşması’na imza atması yeni bir dönüm noktası oldu.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping açılış konuşmasında anlaşmanın amacının ülkeler arasındaki ebedî dostluk ilkesini hukuki bir zemine oturtarak güvence altına almak olduğunu belirtti.
Başkan Xi Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan cumhurbaşkanlarının katıldığı zirveye değinerek “Bu anlaşma bugün için bir dönüm noktası, yarın içinse bir temel taşı.” diye belirtti.
Çin-Orta Asya Ruhunu Yaşatmak
Başkan Xi salı günü yüksek nitelikli kalkınma sayesinde ortak modernleşme arayışına yönelik karşılıklı saygı, karşılıklı güven, karşılıklı çıkar ve karşılıklı yardımlaşma ilkelerini simgeleyen Çin-Orta Asya Ruhunu övdü.
Çin, bir Çin-Orta Asya Mekanizması kurulmasını 2020’de teklif etti. 2022’de aralarındaki diplomatik ilişkilerin 30. yıl dönümünü kutlamak için düzenlenen sanal zirvede, ülkeler mekanizmanın devlet başkanları düzeyine yükseltilmesi teklifinde bulundu.
Bu teklif Çin’in kuzeybatısındaki Xi’an şehrinde düzenlenen ilk Çin-Orta Asya Zirvesi’yle 2023’te hayata geçirildi. Liderler, bu üst düzey toplantının iki yılda bir Çin ve Orta Asya Ülkeleri arasında dönüşümlü olarak yapılmasını kararlaştırdı.
İki yılın ardından, birinci zirvede varılan mutabakatın her alanda hayata geçirildiğini belirten Başkan Xi, iş birliği yolunun istikrarlı bir şekilde genişlediğini ve dostluğun her zamankinden daha güçlü filizlendiğini ekledi.
CGTN’nin yakın zamanda yaptığı bir ankete göre katılımcıların %90’ı Çin-Orta Asya Mekanizması’nın çekişmeyle veya rekabetle ilgili olmadığını, iki taraf için de istikrar, kalkınma ve geleceğe odaklanan iş birliği arayışı için kurulan bir çerçeve olduğunu düşünüyor.
Çin bugüne dek geniş kapsamlı stratejik ortaklıklar kurdu, Kuşak ve Yol iş birliği belgeleri imzaladı ve ortak bir geleceği paylaşan bir topluluk inşa etme vizyonunu ikili ilişkiler düzeyinde beş Orta Asya ülkesinin tümüyle hayata geçirdi.
Çin-Orta Asya Mekanizması Genel Sekreteri Sun Weidong bunun, yüksek düzeyli stratejik karşılıklı güveni ve karşılıklı yarar sağlayan iş birliğini derinleştirme konusundaki kararlılığı her yönüyle gözler önüne serdiğini ifade etti.
Kuşak ve Yol Girişimi’nin sağladığı yüksek nitelikli kalkınma
Başkan Xi Astana zirvesinde ülkelere Çin-Orta Asya Ruhu doğrultusunda hareket etme, yepyeni bir enerjiyle ve daha pratik önlemlerle iş birliğini pekiştirme, Kuşak ve Yol Girişimi’nin (BRI) sağladığı yüksek nitelikli kalkınmayı teşvik etme ve bölge için ortak bir geleceği paylaşan bir topluluk inşa etme amacı doğrultusunda hızla ilerleme çağrısında bulundu.
Başkan Xi, Kuşak ve Yol Girişimi’nin temel unsurlarından biri olan İpek Yolu Ekonomik Kuşağı’nı ortaklaşa inşa etme hayalini ilk kez 2013’te Kazakistan’ın başkentinde açıklamıştı.
Çin ve bölge ülkeleri bu girişim sayesinde ticaret, dijital ekonomi ve bağlanabilirlik alanlarında güçlü iş birliklerine imza attı. Çin, bölgenin en büyük ticaret ortağı ve önemli bir yatırım kaynağı oldu. Gümrükler Genel Müdürlüğü verilerine göre Çin-Orta Asya arasındaki ticaret hacmi 2024’te rekor seviyeyle 94,8 milyar dolara ulaştı; Çin’in bölgeye yaptığı toplam yatırım ise 30 milyar doları aştı.
CGTN anketine göre katılımcıların %92,4’ü Kuşak ve Yol Girişimi’nin Çin ve Orta Asya arasındaki yüksek düzeyli iş birliğini destekleyen, kamu yararına hizmet eden önemli bir uluslararası proje olduğunu kabul ediyor.
Başkan Xi salı günü Çin ve Orta Asya ülkelerine aralarındaki iş birliği çerçevesini daha sonuç odaklı, verimli ve fazlasıyla entegre hâle getirmek amacıyla optimize etme çağrısında bulundu.
İş birliğinde ticareti kolaylaştırmaya, endüstri yatırımlarına, bağlantısallığa, yeşil madenciliğe, tarımda modernleşmeye ve personel değişimine odaklanmak ve daha fazla projeyi hayata geçirmek konularında çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Başkan Xi, söz konusu iş birliğini teşvik etmek amacıyla Çin’in yoksullukla mücadeleye, eğitim alanında değişim programlarına, çölleşmeyi önlenme ve kontrol etmeye odaklanan üç iş birliği merkezinin yanı sıra ticareti kolaylaştırmaya yönelik bir iş birliği platformu kuracağını duyurdu.
Liaoning Üniversitesi’nin Rusya, Doğu Avrupa ve Orta Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi Müdürü Cui Zheng, CGTN’de yayımlanan bir görüş yazısında şu anki uluslararası ortam ışığında iş birliği modelinin önemini vurguladı.
Cui, yükselişteki korumacılığın damga vurduğu bir küresel ortamda Çin-Orta Asya ortaklığının bağımsızlığa saygı gösteren, karşılıklı çıkarı gözeten ve Küresel Güney’in sesini güçlendiren yeni bir diplomatik iş birliği modelini temsil ettiğini dile getirdi.
GÜNCEL
Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:
3 gün önce|
24/06/2025Yazan:
BankaVitrini
İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.
İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.
ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.
Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.
ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….
Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!
NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.
Emre Değirmencioğlu
GÜNCEL
Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak
“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:
3 gün önce|
23/06/2025Yazan:
Serhat Can
“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.
Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.
Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.
Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.
Serhat CAN
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (848)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.144)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (453)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.853)
- GÜNCEL (3.234)
- GÜNDEM (3.199)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.251)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.059)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (65)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (36)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

CGTN: Çin ve Orta Asya ülkeleri iş birliğini pekiştirme sözü verdi

“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti

KÜÇÜKLERE/BÜYÜKLERE YAZ OKUMALARI-II

Ateşkesle petrol geriledi. Faiz indirim umuduyla Türk piyasaları canlandı

Veri Okumayan Yönetici, Karanlıkta Yürür

Piyasa Beklemiyordu! Bitcoin Neden Patlama Yaşadı?

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Papara’dan açıklama: Özür diledi

Firma Finans Bilinci Neden Stratejik Bir Güçtür?

Finansın En Önemli 10 Formülü ve Önemi

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül
- SON DAKİKA | Borsa günü düşüşle tamamladı 26/06/2025
- İkinci el araçta 6 ay 6 bin km ve ilan kısıtlaması 2026’ya uzatıldı 26/06/2025
- TEMMUZ ASGARİ ÜCRET ZAMMI: Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 26/06/2025
- Diyarbakır Türkiye’nin enerji arz gücüne katkı sağlıyor 26/06/2025
- İnşaat malzemesi sanayi bileşik endeksi yılın ilk artışını gösterdi 26/06/2025
- SON DAKİKA | Kamu işçilerinin zam pazarlığında ikinci teklif tarihi belli oldu 26/06/2025
- TCMB rezervlerinde 7 haftanın ardından ilk gerileme 26/06/2025
- İkinci el otoda 6 ay-6 bin kilometre kısıtlaması uzatıldı 26/06/2025
- İkinci el otomobil satışında '6 ay-6 bin km' düzenlemesi uzatıldı 26/06/2025
- "Türkiye'nin maliyet bazlı rekabet gücü 2015 yılı seviyesinin altına indi" 26/06/2025
- H&M'den ürün tedariğinde pazara yakınlık planı 26/06/2025
- ABD'de işsizlik maaşı başvurularında sert düşüş 26/06/2025
- Kredilerde büyüme yeniden hızlandı 26/06/2025
- Hatice Karahan: Dünyadaki merkez bankalarıyla sınır ötesi ödemeler konusunda çalışıyoruz 26/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı