Daha önceki yazımda kredi ve çek dolandıcılığı; simsar bankacı ilişkilerinden bahsetmiştim. Konu ile ilgili çok fazla dönüşler oldu hatta “eksik bile yazmışsınız” diyerek bir çok örnek verenler oldu. Aslında derdimiz bağcıyı dövmek değildir, Konu üzerine gelen mailleri toparladık.
Bankacı D : Hedef baskısı yüzünden firmaları yalan yanlış şekilde yorumlayıp limitleri çıkarmak için Banka üst yönetimin dediğini yapıyoruz. Limit hedefimizde olduğu için kullanılmayan limitleri de tanımlıyoruz; ne kadar yüksek limit olursa Banka o kadar çok limit tahsis ücreti alıyor. Aslında masraflar tekrar gözden geçirilip limit tahsis ücretinin komple iptal edilmesi gerekiyor. Firmalar kullanmadığı limit için Bankaya masraf ödüyor bunu yapan bir kaç Banka var. Puan uygulaması var puan tutturmak için her şey mubah anlayışı var. Çek karnesine de puan verildiği için bizde pek sorgulamadan karneyi veriyoruz, aslında firma skor bozulmuş firmanın dışarda 15-20 yaprak ödenmemiş çeki olmasına rağmen çek limiti de müsait olduğu için ‘sırf puan alalım’ diye tekrar çek karnesi talep ediyoruz. Çeklerde de limit vadesi olmalı bugünden itibaren bu yapılmalı .
Bankacı E : Sizin yazdıklarınız ne ki; aslında hiç bir şey! Bir Bankanın Bölge Müdürü Bankasını ciddi zararlara soktu. Bunu herkes biliyor ve şubelerde halen konuşuluyor; çünkü üst yönetimden biri ile beraber hareket ediyorlar. Krediler batınca olan zavallı portföye oluyor, şunu biliyorum ki yapılan ekspertizler bile değerinin kat kat üstünde hazırlanıp Kredi Tahsis, Bölge Müdürü ve üst yönetimden seçilmiş Müdürler ile birlikte hareket ediyorlar; sonra kredi batırıyorlar, sadece bu mu hayır tabi ki bir sürü örnek var; bu üçlü çeşitli projeler yaptılar firmaları finanse ettiler yine batırdılar sonrada personele ‘batan projedeki villaları satın’ dediler. Şimdi sorarım, tüm bunları babalarının hayrına mı yaptılar. O kadar çok örnek var ki ‘çoğaltalım diyeceğim’ ama siz burada yazarsınız ve ben olduğum ortaya çıkar o yüzden önümüzdeki aylarda size daha detaylı bilgi veririm, siz asıl bunları bulup çıkartın.
-Onları da yazacağım, devamı gelecek daha neler var neler
Bankacı T : Bizim Müdür sürekli dışardan evrak getiriyor, sonrada “ben müşterileri buluyorum siz oturun” diye bize sitem ediyor. Bireysele de müşteri buluyor çoğu patlak, aslında ben biliyorum nerden aldığını ama sesimizi çıkartamıyoruz her kredi teklifinde “ret olsun” diye dua ediyorum,
-O Müdürüde yazacağım gözün arkada kalmasın
Bankacı K : Bizim şube Müdürünü de takip edin. Bir tanıdığı müteahhit arkadaşından çok dosya aldı. Kredi verdik, çek verdik hatta nakit karşılıklı çeklerden patlayanlar oldu. Ara sıra başka Bankadaki müdür arkadaşından dosya alıyor paslaşıyorlar bunları neden yazmıyorsunuz?
-Sizin Müdürü biliyorum takibimde merak etme ipliğini pazara çıkartacağım ,
Bankacı D : Bizim Bankada çok duyuyorum nakit karşılıklı 150 yaprak üzerinde çek veren şubemiz olmuş hepsi patlamış, nakit karşılıklı olduğu için Banka yaprak başı sorumluluğu olan tutarı bloke olan paradan almış. Bunu Banka neden incelemiyor ki? Bu kadar adet çek veren müdür ve çalışan neden sorgulanmıyor, piyasada kaç kişinin canı yandı kimin umurunda. Banka çek satsın sonra ceremesini piyasa çeksin. BDDK nakit bloke ile çek verilmesi olayına el atmalı. Durum bu kadar vahim.
Aslında bilmediğimiz o kadar çok var ki, işin özü şu; Hedef baskısı her şeyi yaptırır, çünkü Banka böyle istiyor ve Bölgeler tetikçi uyguluyor. Özellikle satış Müdürlerini tetikçi olarak kullanan Bölge Müdürleri var. Mesela bir Bankada boyu küçük fakat marifeti büyük bir GMY var. Kafasında sürekli tilkiler dolaşır sürekli müşterileri kazıklama üzerine projeler üretir, sonra bölgelere emrivaki yaptırır, bir kaç bölge müdürü harici itiraz etmez edemez çünkü onlarda o yürek yok. Yüreklileri sevmez bu boyu küçük adam hem boy fakiri hem de beyinsel fakir, çünkü geldikleri yer belli, Genelde aynı yerlerden gelenler GMY ve GM olur. Hedefler mi; tutan tek hedef, aslında müşterilerden çaldıkları!
Tungay DEDE – Emekli Bankacı