Geçen yıl yerli girişimlere yabancı yatırımcıların ilgisi büyük oldu. Bunlar arasında Balderton Capital, Elevator Ventures, Global Founders Capital, Goldman Sachs, Index Ventures da bulunuyor.
Dünya Gazetesi’nden Selenay Yağcı’nın haberine göre; Girişim ekosisteminde geçen yıl tüm dünyada yatırım, değerleme, fon kuruluş rekoru kırıldı. Startups.watch raporuna göre Türkiye’de de girişimcilere, 294 yatırım turunda 1 milyar 552 milyon dolar yatırım yapıldı. Getir ve Dream Games’in aldığı büyük yatırımlardan dolayı 2021 yılında miktar olarak yatırımların yüzde 89’unda yabancı yatırımcı bulunurken, adet olarak bakıldığında ise 294 yatırımın 44’ünde yabancı yatırımcı vardı. 2021 yılında yatırım yapan yabancı yatırımcılar arasında Balderton Capital, Elevator Ventures, Global Founders Capital, Goldman Sachs, Index Ventures, Sequoia Capital, Silver Lake, Speedinvest, Startup Wise Guys ve Tiger Global gibi bilinen fonlar bulunuyor.
Yatırımcı daha erken davranıyor
Geçen yıl yapılan yatırımların yüzde 59’u henüz ilk yatırımını alan girişimlere yapıldı. Bu girişimlerin ise neredeyse yarısı son 2 yılda kurulmuş girişimlerden oluşuyor. İlk yatırımını almak için 4 yıl veya daha uzun süre beklemiş olan girişimlerin oranı ise yüzde 28.
Yatırımlar aşamalarına göre değerlendirildiğinde tohum aşamasındaki yatırım adedi tüm zamanların rekorunu kırdı. Tohum aşamasındaki yatırım adedi bir önceki yıla göre yüzde 48 artarak 264’e ulaştı. Tohum aşaması yatırım miktarı 2020 yılında yaklaşık 61 milyon dolar iken 2021 yılında 105 milyon dolara çıktı. Erken aşama yatırımları da 2020 yılında 50 milyon dolar olurken 2021’de 591 milyon dolar oldu. Geçen yıl tohum aşamasında en büyük yatırım alan 10 girişimin 4’ü oyun girişimi olurken geç aşama yatırımlardaki tek girişim ise Getir oldu.
10 milyon doların üzerindeki yatırımlar da arttı
Özel sermaye fonlarının daha erken aşamalara ilgi göstermesi global arenada 2021 yılındaki en büyük trendlerden biriydi. Türkiye’deki öncü Özel sermaye fonlardan Actera Group, oyun başta olmak üzere erken aşamalarda 5 yatırım yaparak benzer bir eğilim gösterdi. Bu da hem yüksek miktarlı yatırım turlarının hem de yüksek değerlemelerin yolunu açtı. Geçen yıl 10 milyon dolar üzeri yatırımlar da arttı. 2021 yılında 10 milyon dolar ve üzerinde 13 yatırım turu gerçekleşti. Önceki 4 yılda 10 milyon dolar üzerinde yılda en fazla 2 yatırım turu gerçekleşmişti. 2020 yılında Insider ve Martı, 2019 yılında Getir, 2018 yılında Tiko, 2017 yılında ise iyzico 10 milyon doların üzeri yatırım almıştı. 2021 yılında ise Getir, Dream Games, Tiko, Colendi, Libra Softworks, Picus Security, Akinon, RS Research, Servislet ve Martı.Yatırım turunun 105’i ise 100 bin dolar ve altında kaldı. 2021 yılında en aktif VC’ler sırasıyla TechOne, 500 Istanbul, Earlybird Digital East Fund, Boğaziçi Ventures, Collective Spark ve hiVC oldu. En aktif CVC’ler ise sırasıyla Alesta Yatırım, APY Ventures (Albaraka Türk), Bilişim Vadisi GSYF, Ak Portföy ve Türk Telekom Ventures oldu.
Türkiye startup ekosistemindeki en aktif melek yatırım ağı ise, 2021 yılında 20 girişime yatırım yapan Keiretsu Forum Türkiye oldu. Onu sırasıyla TRANGELS, Galata Business Angels, Angel Effect ve Geometry Venture Development takip etti. Oyun alanında en aktif yatırımcılar WePlay Ventures (8) ve Ludus (8) olurken, fintech alanındaki en aktif yatırımcılar 500 Istanbul (3) ve Earlybird Digital East Fund (3) oldu. Derin teknoloji alanında ise DCP 6 yatırımla en aktif yatırımcı olarak öne çıktı.
Girişimcilik ekosisteminde rekor
Geçen yılın Girişimcilik ekosisteminde rekorlarla dolu bir yıl olduğunu söyleyen Keiretsu Forum Türkiye Genel Müdürü Duygu Eren, Girişimcilik ekosisteminin 2022’de de hızla büyümeye devam edeceğini söyledi.
Keiretsu Forum Türkiye olarak 2021 yılında kendi rekorlarına imza attıklarını da ekleyen Eren, “Portföyümüzdeki girişimlerden 2 tanesinin exit gerçekleştirdiği 2021 yılında, en çok yatırım alan Türkiye çıkışlı 10 girişimden birisi de yatırımlarımız arasında yer alan Servislet oldu. 2022’de de bu büyümeyi devam ettireceğiz” dedi.
Yapay zekanın geleceği parlak
hiVC CEO’su Bora Şahinoğlu bu yıl da ekosistemin daha da büyüyeceğini ve yeni rekorlara imza atılacağı, 3 yıl içinde Türkiye girişimcilik ekosisteminde 10 unicorn daha olmasını beklediğini belirtti. Yatırımcı tarafında ise ilginin gün geçtikçe arttığını kaydeden Şahinoğlu, “Dünyada ve Türkiye’de SaaS girişimleri ölçeklenebilirlik barındırdığı için yatırım alma potansiyelinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında sizlerin de bildiği üzere siber güvenlik sorunu günden güne artarken, basit çözüm bulan girişimler de çok hızlı büyüme performansı gösterebiliyor. Dolayısıyla hem ihtiyaç hem de kazanç olarak bakıldığında siber güvenlik özelindeki girişimler öne çıkan girişimler arasında yer alıyor. Rutin işlerde çok büyük tasarruf sağlamasının yanında gelişme alanı sonsuz olan yapay zekâ temelli girişimlerin de geleceği parlak” diye konuştu.
“Kuluçka merkezi sayısı artmalı”
Hem girişimcilere yapılan yatırımların hem ortaya çıkacak unicorn’ların katlanarak artacağını ifade eden Angel Effect Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Akar, “Herkes şu anda teknolojik altyapısı sağlam olan bu alanlara ilgi duyuyor. Finansal teknolojiler, lojistik, e-ticaret, sağlık teknolojileri, büyük veri, robotik teknolojiler/ yapay zekâ algoritmaları ve sürdürülebilir gıda ve tarım teknolojileri gibi alanlar önümüzdeki yıllarda yatırım için daha da cazip olacak. Ağırlıklı genç nüfusa sahip bir ülke olarak hâlâ potansiyelin çok altında. Bu konuda devletimizin ekosisteme daha tanımlı doğrudan fon desteği sağlamasının yanı sıra üniversitelerimizin Ar-Ge çalışmalarına kaynak ayırması, kuluçka merkez sayısını artırmaları gerek” şeklinde konuştu.
Dünya 600 milyar dolara ulaştı
ScaleX Ventures Kurucu Ortağı Dilek Dayınlarlı da “Globalde girişim sermayesindeki yatırımların tarihindeki en yüksek olduğu dönemindeyiz. 2021’de dünyada girişim sermayesi yatırımları 600 milyar dolara ulaşarak, geçen yıla göre yaklaşık 2 kat arttı. Önümüzdeki yıllarda artan yatırımlar, değerlemeler ve rekabetle birlikte ekosistemin daha da olgunlaşacağına ve yeni fırsatlarla dolu olacağına inanıyoruz” dedi.
Türkiye’de exitlerin asıl potansiyelinin şimdi başladığını belirten Dayınlarlı, şunları anlattı: “2016’dan itibaren Türkiye’de 4,7 milyar dolar exit gerçekleşti. Son birkaç yıl içindekilere bakarsak, 2018’de Alibaba’nın Trendyol’un yüzde 82’sini 728 milyon dolara, Zynga’nın Peak Games’i 2020’de 1,8 milyar dolara, Rollic’in ise kuruluşundan sadece 21 ay sonra aynı yıl 180 milyon dolar karşılığında yüzde 80’ini satın alması ve bu sene Hepsiburada’nın Nasdaq’ta 3,9 milyar dolar değerlemeyle halka arzını gerçekleştirmesi Türkiye’de startup ekosisteminde exit potansiyelinin büyük bir göstergesi. Çünkü iyi bir şirket yaratmak erken aşamadan itibaren ortalama olarak yaklaşık 8 yıl ve 1 çeyrek alıyor. Buna böyle baktığımızda ilk VC yatırımlarının destekleriyle büyüyen girişimlerin exit aktiviteleri bu dönemlerde daha da ortaya çıkmaya başlayacak.”
Kurumsal yatırım fonları atağa geçti
Geçen yıl 178 milyon dolar tutarında 18 fon kuruldu. Son 2 yıldaki toplam fon büyüklüğü 576 milyon dolara, son 5 yıldaki tutar ise 850 milyon dolara ulaştı. 2021 yılında 294 yatırım turunun 87’sinde ise bir kurum veya kurumsal yatırım fonu vardı. Her ne kadar adet olarak şu ana kadarki en yüksek sayıya ulaşılmış olsa da oran olarak 2020’nin gerisinde kaldı. Kurumlar önceki yıllardan farklı olarak büyük yatırım turlarına da katılmaya başladı. Esas Holding, Getir’in 128 milyon dolarlık yatırım turuna ve Libra Softworks’ün 30 milyon dolarlık yatırım turuna katılırken, Eczacıbaşı Momentum de RS Research’ün 12 milyon dolarlık yatırım turuna katılan kurumlar arasında yer aldı.
Alesta Yatırım, APY Ventures (Albaraka Türk), Bilişim Vadisi GSYF, Ak Portföy ve Türk Telekom Ventures’ın 2021 yılında en aktif CVC’ler oldu ve 49 yatırım turuna katıldılar. 2021 yılında yatırımlara başlayan Bilişim Vadisi GSYF ilk yılında toplamda 7 girişime yatırım yaptı. Deniz Ventures, Eksim Ventures, Lonca GSYF, Logo Ventures (II) , 1905 Ventures, Kalyon Venture Capital ve Ödeal Capital 2021 yılında kurulan ve yatırımlara başlayan CVC’ler oldular. 1905 Ventures Türkiye’de bir spor kulübü tarafından kurulan ilk CVC olarak kayıtlara geçti.
Alt Başlık: Kişisel Yatırımın Cesur ve Yeni Dünyasına Yolculuk
Yazarlar:
Peter Stanyer
Masood Javaid
Stephen Satchell
Çevirmen: S. Cem Çiloğlu
Yayınevi:The Economist Books / Türkçe baskı: Epsilon yayınevi
Dil: Türkçe (Orijinal dil: İngilizce)
Kapsam: Yatırımın temellerinden başlayarak kişisel finans, portföy yönetimi, risk dağılımı ve yeni nesil yatırım araçlarına kadar geniş bir perspektif sunar.
Hedef Kitle: Yatırıma yeni başlayacak bireyler, kişisel finansına yön vermek isteyenler ve stratejik portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar.
İçerik Özeti
Yatırımın Temel İlkeleri
Risk ve Getiri Dengesi
Portföy Teorisi
Fon Seçimi ve Dağılımı
Alternatif Yatırım Araçları (ETF’ler, tahviller, emtialar, kripto varlıklar)
Yatırım Psikolojisi ve Karar Alma Süreçleri
Güncel Piyasa Gelişmeleri ve Etkileri
“Nasıl Yatırım Yapılır?” – Kitap Özeti
1. Yatırımın Temelleri
Kitap, yatırımın amacını net şekilde tanımlayarak başlar: paranın zaman içindeki değerini korumak ve artırmak. Yatırımcılar için temel kavramlar olan risk, getiri, zaman ufku, likidite gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Her yatırım bir risk içerir; önemli olan bu riski bilinçli şekilde yönetebilmektir.
2. Portföy Oluşturma ve Risk Dağılımı (Diversifikasyon)
Yazarlar, yatırımcılara tüm yumurtaları aynı sepete koymamaları gerektiğini anlatır. Portföy oluştururken farklı varlık türleri arasında dağılım yapmanın önemi vurgulanır: hisse senetleri, tahviller, nakit, emtialar, alternatif yatırımlar gibi.
📌 Ana fikir: Sağlam bir yatırım stratejisi; çeşitlendirme, maliyet bilinci ve hedefe uygunlukla mümkündür.
3. Varlık Sınıfları ve Araçlar
Bu bölümde yatırım yapılabilecek başlıca varlıklar detaylı şekilde anlatılır:
Hisse senetleri: Uzun vadede büyüme sağlayan ama dalgalı ürünlerdir.
Tahviller: Daha düşük riskli, ama sınırlı getirili.
Nakit ve mevduat: Güvenli ama enflasyona karşı kırılgan.
Alternatif yatırım araçları: Gayrimenkul, hedge fonları, özel sermaye ve son zamanlarda kripto varlıklar gibi yeni trendler.
📌 Ana fikir: Her varlık sınıfının risk-profili farklıdır ve yatırımcının hedeflerine göre seçilmelidir.
4. Zaman ve Psikoloji Faktörü
Yatırımcıların en büyük düşmanlarından biri kendileridir. Korku, açgözlülük, sürü psikolojisi gibi duygusal faktörlerin yatırım kararlarını nasıl etkilediği anlatılır. Piyasa zamanlamasının zor olduğu, uzun vadeli düşünmenin önemi vurgulanır.
📌 Ana fikir: Duygusal kararlar yerine disiplinli bir yatırım stratejisi başarı getirir.
5. Yatırım Stratejileri ve Yaklaşımlar
Pasif ve aktif yatırım farkı, endeks fonlarının avantajları, değer ve büyüme yatırımcılığı gibi farklı yatırım stratejileri açıklanır. Ayrıca, yaşa ve gelir seviyesine göre yatırım stratejileri örneklenir.
📌 Ana fikir: Herkesin yatırım stratejisi kişisel durumuna, hedeflerine ve risk toleransına uygun olmalıdır.
6. Geleceğe Hazırlık ve Yeni Trendler
Kitabın son bölümleri geleceğin yatırım dünyasına odaklanır. ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleri), yapay zeka destekli algoritmalar, robo-danışmanlar, fintech’ler gibi konular ele alınır.
📌 Ana fikir: Yatırım dünyası hızla değişiyor; bilgiye açık ve adapte olabilen yatırımcılar öne çıkacak.
Genel Değerlendirme
Bu kitap, yatırım dünyasına giriş yapmak isteyenler için bilimsel temellere dayalı, pratik ve anlaşılır bir kılavuzdur. Hem yeni başlayanlar hem de stratejisini geliştirmek isteyen yatırımcılar için değerli bilgiler sunar.
Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.
HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ
Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar. Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.
Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.
Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.
Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.
ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI
1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.
Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.
Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.
Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.
2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması
Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.
Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.
Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.
JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI
1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar
İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur. Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.
2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur
İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir. Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.
3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski
Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir. Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.
ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?
Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir. Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.
Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.
TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?
Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.
Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.
Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.
Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.
Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.
Asimetrik Bilgi Sorunu:
Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:
Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.
Sonuç Ne Olur?
Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
“Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”
Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?
George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.
Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye
Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.
Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.
Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?
Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.
Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür
Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.