Connect with us

GÜNCEL

Yapı Kredi’den ekonomiye 1,1 trilyon lira kaynak

Yapı Kredi Bankası 2023 yılının 3. çeyreğinde piyasa beklentisi olan 17,8 milyar TL’in oldukça üzerinde 24,6 milyar TL net dönem kârı elde etti.

Yayınlanma:

|

Yapı Kredi’nin yılın 9 ayındaki net grup karı 48,7 milyar TL oldu. Yapı Kredi açıklamasına göre, banka, yılın 9 ayında ülke ekonomisine 1,1 trilyon lirayı aşan kaynak sağladı. Toplam nakdi kredi hacmi yıl başından bu yana yüzde 31 artarak 763 milyar liraya yükselen bankanın aktif büyüklüğü ise 1,7 trilyon lira oldu.

Toplam müşteri mevduatı yılın 9 ayında yüzde 42 artışla 984 milyar liraya çıkan Yapı Kredi’nin, 30 Eylül itibarıyla öz kaynak karlılığı yüzde 46 olarak gerçekleşti. Bankanın yasal düzenleme etkisi hariç sermaye yeterlilik rasyosu ise yüzde 17,8 oldu.

Yapı Kredi Üst Yöneticisi (CEO) Gökhan Erün, Cumhuriyet’in 100. yılında da her alanda Türkiye’yi desteklemeyi sürdürdüklerini belirtti.

Erün, Cumhuriyet’in değerleriyle birlikte büyüyen ve gelişen Yapı Kredi’nin bu yıl 79. yaşını kutladığını ifade ederek, “Kuruluşumuzdan bugüne ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının büyük zorluklarla bizlere 100 yıl önce armağan ettiği Cumhuriyetimizin mirasına sahip çıkmayı, onun yolundan kararlılıkla ilerlemeyi her zaman kendimize görev bildik. Ulu önderimiz Atatürk’ün ‘Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır’ sözü doğrultusunda 79 yıldır ana faaliyet alanımız finans sektörünün yanı sıra her alanda sınırları kaldırmak ve görevimizi en iyi şekilde yapmak adına var gücümüzle çalışıyoruz.” açıklamasını yaptı.

2023’ün ilk 9 ayında Türkiye ekonomisine 1,1 trilyon lirayı aşan kaynak sağladıklarını aktaran Erün, şunları kaydetti:

“Yılın ilk yarısında, depremden etkilenen illerdeki müşterilerimizin dış ticaret işlemlerinde kullandırılmak üzere 580 milyon dolar tutarındaki ilk sosyal sendikasyon kredisi anlaşmamızı imzalamıştık. Üçüncü çeyrekte de bankamız ve ülkemiz ekonomisine duyulan güvenin bir göstergesi olarak uluslararası piyasalardan sağladığımız kaynaklarla ekonomimizi desteklemeyi sürdürdük. Bu çeyrekte 500 milyon dolar tutarındaki ilk sürdürülebilir eurobond ihracı ve yaklaşık 1 milyar dolar tutarında DPR (Çeşitlendirilmiş Alacak Hakları) işlemi gerçekleştirdik. DPR işleminin yaklaşık 310 milyon dolarlık kısmı sürdürülebilir temalı olurken, 203 milyon dolarlık kısmı uluslararası finans kuruluşları ve sürdürülebilir fonlardan temin edildi. Yapı Kredi olarak Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında da ülkemize ve toplumumuza fayda sağlamak için çalışmaya ve her alanda sorumluluk almaya devam edeceğiz.”

“Daha iyi yetişmiş bir nesil için katkıda bulunmayı amaçlıyoruz”

Yapı Kredi’nin kuruluş misyonu doğrultusunda ülkenin geleceği için sadece finans alanında değil, her alanda sınırları kaldırmak amacıyla çalıştıklarını belirten Erün, deprem felaketinin hemen ardından bölgenin yaralarını sarabilmek için ilk günden itibaren sahada olduklarını ifade etti.

Erün, bölgeye sürdürülebilir katkı sağlamak adına Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta Müşteri İletişim Merkezi ekipleri oluşturduklarını ve çağrı almaya başladıklarını anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:

“Bugün ise afet bölgesi için yaptığımız çalışmaları bir üst seviyeye taşıdık. Cumhuriyetimizin 100. yılına ithaf ettiğimiz Yarınlara Kartopu projemizin başlangıcını yine deprem bölgesindeki çocuklarımızla gerçekleştirdik. Yarınlara Kartopu eğitim projemizle 0-6 yaş aralığındaki çocuklarımıza ve ailelerine gelişim alanında destek vererek, çok daha iyi yetişmiş bir nesil için katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bu kapsamda Prof. Dr. Selçuk Şirin ve uzman proje ekibinin danışmanlığında hazırlanan eğitim içeriklerimiz ve setlerimiz ile afetin etkilediği illerde gönüllülerimiz ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte sahadayız. Devam eden süreçte tüm ülkeye yayacağımız projemizle Türkiye’de milyonlarca çocuğumuz ve ailelerini bu eğitimlerimizle buluşturmayı hedefliyoruz.”

“Bireylerin sürdürülebilir dönüşümleri için de çalışmayı sürdürüyoruz”

Erün, tüm çalışmalarının odağında “insana fayda” amacının olduğunu aktararak, bu doğrultuda sürdürülebilirlik alanında atılan adımların önemini bir kez daha vurguladı.

Operasyonel faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel ve sosyal etkileriyle birlikte kredilendirme faaliyetlerinden kaynaklanan dolaylı etkiyi de en iyi şekilde yönetmek adına titizlikle çalıştıklarına işaret eden Erün, “Bu anlamda, Bilimsel Temelli Hedefler (SBTi) taahhüdümüzü yerine getirmek için detaylı bir dönüşüm planlaması yapıyoruz. Öte yandan, dünya çapında bankalar için ilk ve tek net sıfır inisiyatifi olan Net Sıfır Bankacılık Birliği’ne katıldık. Bu doğrultuda 2050’ye kadar borç verme ve yatırım portföylerimizi net sıfır emisyonla uyumlu hale getirmeyi taahhüt ettik. Tüm bu öncü çalışmalarımıza ek olarak bu sene, Biyoçeşitlilik için Finans Taahhüdü’ne (FfB) Türkiye’den imza atan tek finans kuruluşu olduk.” ifadelerini kullandı.

Yalnızca kurumların değil, bireylerin sürdürülebilir dönüşümleri için de çalışmayı sürdürdüklerini belirten Erün, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bireysel dönüşümü tetiklemek adına hayata geçirdiğimiz Yapı Kredi Sürdürülebilir Tercih Programı yani Yapı Kredi Step’teki üye sayımız 350 bine ulaştı ve bu sayı hızla artıyor. Şimdiye kadar Step üyesi müşterilerimiz sağlıklı tercihleriyle 34 milyon adet kağıt ile 3 bine yakın ağaç tasarrufu sağladı. Bu sayı yükseldikçe sağlıklı sürdürülebilir bir gelecek için yaratılan fayda da büyüyecek. Ülkemizdeki sürdürülebilirlik bilincini ve kültürünü ileri taşımak için öncülüğünü yaptığımız Yapı Kredi Step ile kalıcı, çözüm odaklı ve sürdürülebilir bir katkı sağlıyoruz. Topluma, insana ve doğaya dost sürdürülebilir gelecek hedefiyle düşük karbonlu ekonomiye geçişi desteklemek adına tüm paydaşlarımızın dönüşümü tetikleyecek çalışmalar yapmayı ve paydaşlarımızın sürdürülebilir dönüşümlerine öncülük etmeyi sürdüreceğiz.”

“Girişimcilik ekosistemini ileri götürmeye devam edeceğiz”

Sürdürülebilirliğin itici gücü olarak gördükleri dijital bankacılık alanında da yıllardır sektöre yön veren çalışmalara imza attıklarını anlatan Erün, girişimcilik programı Yapı Kredi FRWRD ile ülkedeki inovasyon kültürü ve girişimcilik ekosistemini de desteklediklerini vurguladı.

Erün, “Dijital dünyanın bugünü ve yarınına yön vereceğini düşündüğümüz inovasyon kültürü ve girişimcilik ekosistemini çok önemsiyoruz. Bu doğrultuda, Yapı Kredi olarak ülkemizi geleceğe taşıyacak yüksek katma değerli projelerin geliştirilmesine öncülük etmek ve girişimcileri desteklemek adına Yapı Kredi FRWRD ile güçlü bir inovasyon kültürü ve ekosistemi oluşturduk. Son olarak KOSGEB desteği ile gerçekleştirdiğimiz Yapı Kredi FRWRD Global ile yapay zeka girişimlerine, başta Estonya ve Finlandiya olmak üzere Avrupa’da kendilerini tanıtma, büyütme ve global pazarlara açılma imkanı sunduk. Yapı Kredi olarak girişimlere sağladığımız desteklerle ülkemizde girişimcilik ekosistemini ileri götürmeye devam edeceğiz.” açıklamasında bulundu.

Okumaya devam et

GÜNCEL

AB, Anti-Greenwashing Düzenlemesini Askıya Alıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Avrupa Birliği’nin, greenwashing vakalarını önlemeyi ve şirketlerin çevresel beyanlarının doğruluğunu sağlamayı amaçlayan “Green Claims Directive” (Yeşil Beyanlar Direktifi) teklifi, son dönemde oluşan siyasi gelişmelerin ardından durma noktasına geldi. Önce Avrupa Komisyonu’nun geri çekilme sinyalleri vermesi, ardından da İtalya’nın desteğini çekmesiyle birlikte, dosyanın ilerlemesi neredeyse imkânsız hale geldi.
Direktif Ne Getiriyordu?
2023 baharında önerilen ve müzakere süreci devam eden Green Claims Direktifi, şirketlerin “çevre dostu”, “karbon nötr”, “doğaya zararsız” gibi iddialarını bilimsel ve doğrulanabilir temellere oturtmayı hedefliyordu. AB içindeki “yeşil aklama” (greenwashing) vakalarının artması üzerine gündeme gelen düzenleme, şirketlerden bu tür iddialarını belgelemelerini ve kamuoyuna açık şekilde doğrulamalarını zorunlu kılacaktı.
Direktif, mikro ölçekli işletmeleri başlangıçta kapsam dışında bıraksa da, müzakereler ilerledikçe bu işletmelerin de düzenlemeye tabi olabileceği ihtimali doğmuştu. Bu durum ise, hem Komisyon hem de bazı üye ülkeler nezdinde siyasi temelli ciddi çekincelere yol açtı.
Ne Oldu da Süreç Askıya Alındı?
Geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu, sürecin geldiği noktayı “basitleştirme gündemi” ile uyumsuz bulduğu gerekçesiyle direktifi geri çekme niyeti taşıdığını açıkladı. Bu açıklama, hem Avrupa Parlamentosu hem de üye ülkelerde kafa karışıklığına neden oldu. Zira müzakereler hâlâ devam ediyordu ve taraflar anlaşma arayışındaydı.
İtalya’nın hafta sonu verdiği kararla desteğini tamamen çekmesi, sürece son darbeyi vurdu. Bu kararla birlikte, müzakereleri yürüten AB Konseyi Dönem Başkanlığı, artık direktif üzerinde ilerlemek için yeterli siyasi desteğe sahip değil.
Şimdi Ne Olacak?
Aslında Komisyon’un resmi olarak çekilme kararı alıp almayacağı henüz netlik kazanmış değil ancak mevcut siyasi atmosfer, Green Claims Direktifi’nin bu haliyle yasalaşmasının zor olduğunu gösteriyor. AB içinde “yeşil yıkama” iddialarının düzenlenmesine yönelik kapsamlı ve bağlayıcı bir mevzuat arayışı, şimdilik rafa kalkmış görünüyor.
Değerlendirme
Green Claims Direktifi’nin askıya alınması, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik hedeflerine giden yolda önemli bir sapma olarak okunabilir. Kurumsal bazdaki çevre beyanlarının doğruluğunu sağlamak amacıyla hazırlanan bu düzenleme, yalnızca tüketici güvenini artırmayı değil, aynı zamanda çevre dostu üretim iddialarının gerçeklerle uyuşmasını amaçlıyordu. Dolayısıyla bu geri adım, hem şirketlerin iklim iddialarını şeffaflaştırma çabalarına hem de döngüsel ekonomi hedeflerine darbe vurabilir.
Özellikle AB Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak sunulan bu direktifin rafa kalkması, diğer sürdürülebilirlik politikalarını da dolaylı biçimde etkileyebilir. Zira Green Claims Direktifi, geniş bir eko-etiket sisteminin ve sürdürülebilir ürün piyasasının hukuki temelini oluşturacaktı. Bu boşluk, hem tüketicilerin güveninde aşınmaya hem de çevresel taahhütlerde geri kaymalara yol açabilir.
Türkiye Açısından Ne Anlama Geliyor?
Türkiye, 2021 yılında yayımladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı’yla AB ile ticaretinde sürdürülebilirlik kriterlerini ana gündemine almış durumda. Özellikle ihracat odaklı sektörlerde çevresel beyanlar giderek daha fazla önem kazanıyor. Green Claims gibi düzenlemeler, Türk şirketlerinin AB pazarında nasıl konumlanacağını ve ne tür doğrulama süreçlerine tabi olacaklarını da belirliyordu.
Bu direktifin geri çekilmesi, kısa vadede Türk ihracatçıları için idari yüklerin artmasını engellemiş olabilir. Ancak orta ve uzun vadede AB’nin sürdürülebilirlik politikalarındaki bu tür belirsizlikler, yatırım kararlarını ve stratejik planlamaları zorlaştırabilir. Ayrıca kendi iç pazarını düzenlemeyi hedefleyen Türkiye için bu gelişme, benzer bir çevresel beyan düzenlemesinin ertelenmesine neden olabilir. Oysa küresel tedarik zincirlerinde daha şeffaf ve hesap verebilir sistemler kurmak, Türkiye gibi üretici ülkeler için bir rekabet avantajı yaratacaktır.
Bundan Sonrası
Green Claims Direktifi şimdilik durdurulmuş olsa da, yeşil iddiaların düzenlenmesine duyulan ihtiyaç ortadan kalkmış değil. Özellikle çevre duyarlı tüketicilerin ve yatırımcıların beklentileri, piyasa standartlarını yönlendirmeye devam edecek. Bu nedenle şirketlerin gönüllü doğrulama, şeffaflık ve izlenebilirlik araçlarına yatırım yapmaları, yalnızca regülasyonlara uyum için değil, aynı zamanda güvenilirlik ve itibar açısından da stratejik önem taşıyor.
Türkiye için bu gelişmeler, pasif bir izleyiciden çok, aktif bir politika geliştirici olmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Yeşil geçişin, sadece mevzuat takibiyle değil, kendi iç normlarımızı oluşturmakla mümkün olduğunu unutmamak gerekiyor.

yeşilbüyüme.org

Okumaya devam et

GÜNCEL

Trump: “Çin ile ticaret anlaşması imzaladık, sorada Hindistan var”

ABD Başkanı Donald Trump, Çin ile ticaret anlaşması imzaladıklarını, Hindistan ile de “büyük” bir anlaşma yapabileceklerini söyledi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Trump, Beyaz Saray’da düzenlenen etkinlikte, ekonomiye dair açıklamalarda bulundu.

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer’ın ülkelerle ticaret anlaşması yapmak için “fazla mesai” yaptıklarını ifade eden Trump, “herkesin anlaşma yapmak istediğini” dile getirdi.

Trump, birkaç ay önce basının “Gerçekten ilgilenen birileri var mı?” diye sorduğuna işaret ederek, “Daha dün Çin ile imzaladık. Herkesle anlaşma yapmayacağız. Bazılarına sadece bir mektup gönderip ‘Çok teşekkür ederiz, yüzde 25, 35, 45 tarife ödeyeceksiniz.’ diyeceğiz.” ifadesini kullandı.

“Harika” anlaşmalar yaptıklarını belirten Trump, “Belki Hindistan ile çok büyük bir anlaşma yolda. Hindistan’ı açacağız. Çin anlaşmasında ise Çin’i açmaya başlıyoruz. Daha önce asla mümkün olmayan şeyler gerçekleşiyor. Her ülkeyle ilişkimiz çok iyi durumda.” diye konuştu.

Trump, tarifeler sayesinde yapılan yatırımlara ve kurulacak fabrikalara değinerek, çip şirketi Texas Instruments’ın de ABD’de 60 milyar dolar harcayacağını bildirdi.

“Fed’in faiz oranını düşürmesi faydalı olurdu”

Trump, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik eleştirilerine de devam ederek, “Eğer Fed’de faiz oranlarını biraz düşürecek bir kişi olsaydı, bu faydalı olurdu. Bu adamla mücadele etmemiz gerekiyor, işini yapmıyor.” dedi.

2 puan faiz indirilmesinin 600 milyar dolar tasarruf sağlayacağını öne süren Trump, “Sadece bir kalem darbesiyle, bir cümleyle 1 trilyon dolar tasarruf edebilirsiniz. En yüksek faiz oranlarından birine sahip olmamız utanç verici. En düşük biz olmalıydık.” ifadesini kullandı.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Şirketlerde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Neden Şart Olmalı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Şirketlerin kâr ederek sürdürülebilir şekilde büyümek ve marka değerlerini artırabilmeleri için, kurumsal yönetim ilkelerini benimseyerek kurumsallaşma yolculuğuna çıkmaları artık bir zorunluluk.

Bu süreçte en önemli sermaye ise şüphesiz kaliteli insan kaynağı. İnsan kaynağı deyince şirketin her departmanında görev yapan çalışanlar akla gelse de, bu yazımda şirketin geleceğine yön verecek vizyon ve stratejiler ortaya koyması gereken, icra kuruluna hedef belirleyecek ve bu hedeflerin takibini yapacak Yönetim Kurulu üyeleri özelinde bağımsız üyelere değinmek istiyorum.

Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği Nedir?

Malum şirketlerde genelde hissedar üyeler, işin doğası gereğince yönetim kurulu üyeleri olurlar. Hissedarların, şirket yönetim kurulu üyesi olabilmeleri için taşımaları gereken belirlenmiş özel şartlar yok. Ancak şirketin geleceğine yön verecek böylesine önemli bir kurulda yer alacak kişilerin günümüzün zorlu rekabet şartlarında asgari üniversite mezunu olması, en az bir yabancı dil konuşabilmesi, işin gerektirdiği deneyim ve bilgiye sahip olması beklenir.

Peki ama şirketi başarılı bir şekilde yönetmek, kurumsal bir yapıya evirerek daha da büyütmek, gelecek nesillere devredebilmek için sadece hissedar yönetim kurulu üyeleri yeterli mi? Maalesef hayır. Okuyucularımızın akıllarına, şirketlerin zaten profesyonel icra kurulları, genel müdürleri, direktörleri yok mu düşüncesi gelebilir. Tabi ki çoğu şirkette bu kişiler mevcut ama icra organları ile yönetim kurulunun görevlerinin net bir şekilde ayrılması ve icrada yer alan kişilerin aynı zamanda yönetim kurulu üyeliği şapkasını taşımaması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz diye düşünüyorum. İşte bu nedenle şirketlerde bağımsız yönetim kurulu üyesi şart.

Her ne kadar Türk Ticaret Kanun’una göre bağımsız yönetim kurulu üyeliği yasal bir zorunluluk olmasa da Sermaye Piyasası Kanun’una göre halka açık şirketlerde bu bir zorunluluk. Nitekim, SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim Tebliğinde de yönetim kurulu içerisindeki bağımsız üye sayısı toplam üye sayısının üçte birinden az ve her durumda bağımsız üye sayısı ikiden az olamayacağı düzenlenmiştir.

Konunun özüne değindiğimize göre, bağımsız yönetim kurulu üyesi nedir bu soruya cevap verecek olur isek, icrada görevli olmayan, üyelik haricinde şirkette başkaca herhangi bir idari görevi veya kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan ve şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişi olarak tanımlanabilir.

Kimler Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Olabilir?

Kurumsal Yönetim Tebliğine göre özetle aşağıdaki kriterlerin tamamını taşıyan yönetim kurulu üyesi bağımsız üye olarak nitelendirilir:

  • Şirket hissedarı olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, şirkete önemli ölçüde hizmet ve ürün sağlayan firmaların herhangi birisinde ortak, çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmamalı
  • Son beş yıl içerisinde, başta şirketin denetimi (vergi denetimi, kanuni denetim, iç denetim de dahil), derecelendirilmesi ve danışmanlığı olmak üzere, yapılan anlaşmalar çerçevesinde şirketin önemli ölçüde hizmet veya ürün satın aldığı veya sattığı şirketlerde, hizmet veya ürün satın alındığı veya satıldığı dönemlerde, ortak (%5 ve üzeri), önemli görev ve sorumluluklar üstlenecek yönetici pozisyonunda çalışan veya yönetim kurulu üyesi olmaması.
  • Bağımsız yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle üstleneceği görevleri gereği gibi yerine getirecek mesleki eğitim, bilgi ve tecrübeye sahip olması.
  • Bağlı oldukları mevzuata uygun olması şartıyla üniversite öğretim üyeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşlarında üye olarak seçildikten sonra tam zamanlı çalışmıyor olması.
  • Gelir Vergisi Kanunu’na göre Türkiye’de yerleşik olması.
  • Şirket faaliyetlerine olumlu katkılarda bulunabilecek, şirket ortakları arasındaki çıkar çatışmalarında tarafsızlığını koruyabilecek, menfaat sahiplerinin haklarını dikkate alarak özgürce karar verebilecek güçlü etik standartlara, mesleki itibara ve tecrübeye sahip olması.
  • Şirket faaliyetlerinin işleyişini takip edebilecek ve üstlendiği görevlerin gereklerini tam olarak yerine getirebilecek ölçüde şirket işlerine zaman ayırabiliyor olması.
  • Şirketin yönetim kurulunda son on yıl içerisinde altı yıldan fazla yönetim kurulu üyeliği yapmamış olması.
  • Aynı kişinin, şirketin veya şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran ortakların yönetim kontrolüne sahip olduğu şirketlerin üçten fazlasında ve toplamda borsada işlem gören şirketlerin beşten fazlasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev almıyor olması

Sonuç

Günümüz dünyasında eğer bir şirketin yönetim kurulu, şirketin yeni ufuklara yelken açmasını sağlayabilecek vizyona sahip, hızlı ve rasyonel kararlar alabilen, icra kuruluna şirketin vizyonu doğrultusunda yön verebilen, strateji belirleyen, tabiri caiz ise şirketin beyni olabilecek insanlardan oluşuyor ise o şirketin bir geleceği olması mümkün. Bu kurulun üyelerinin sadece hissedarlardan oluşması ise maalesef yeterli olmamakta. Mutlaka alanında uzman profesyonel yönetici, mali işler & finans uzmanı, hukukçu, mühendis veya akademisyen olan bağımsız üyelerin şirket yönetim kurulunda yer almaları bu anlamda son derece önemli ve değerli bir kazanım. Bu kişiler, çıkar çatışmasından uzak kalarak, icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde görevlerini hiçbir etki altında kalmaksızın yapabilme olanağı ile de tüm paydaşlara ayrıca güven verebilirler.

Son söz olarak, gerek hissedar kökenli gerekse bağımsız olsun, şirketlerimizde kadın yönetim kurulu üyelerimizin sayısının artması da en büyük temennimiz.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.