Connect with us

GÜNDEM

Yatırım yap Türk vatandaşı ol dönemi

Türkiye “yatırım yoluyla vatandaşlık” liginde birinci sıraya yükseldi. 2018 yılında yatırım sınırının 250 bin dolara çekilmesiyle, Amerika’ya yapılan başvuruları da geçti. Türkiye’ye ve Türkiye dışına da talebin artmasıyla dünyanın en büyük avukatlık şirketlerinden HLG Global Türkiye’de ofis açtı.

Yayınlanma:

|

“Türkiye’nin en popüler yatırım yoluyla vatandaşlık programlarından birine sahip olduğunu biliyor musunuz? Şu anda Türkiye dünyanın bir numarası, rakamlar çok hızlı biçimde artıyor. Herkes Türkiye’den yurt dışına gitmekte yatırım yoluyla vatandaşlık almaktan bahsediyor ama baktığınızda Türkiye’ye olan talep çok büyük. Yatırım yoluyla oturum izni ve vatandaşlık alanında uzmanlaşmış uluslararası hukuk şirketleri arasında en büyüklerinden biri olan Harvey Law Group, Türkiye ofisini İstanbul’da açtı. HLG’nin Türkiye’de ofis açması, Türkiye vatandaşlarının yeni ülkelerde artan yatırım taleplerinin bir göstergesi. Madalyonun diğer yüzünü baktığımızda aslında potansiyelin “tersine göçte” de olduğu dikkat çekiyor.

Yatırım yoluyla oturum izni ve vatandaşlık iznine de dikkat çeken HLG Global Yönetici Ortağı Jean-Francois Harvey şöyle diyor; “Son 10 yılda hangi programların en popüler olduğunu bakarsak Turkey CIP- Turkey Citizenship-By-Investment Program’ı- Yatırımla Türkiye Vatandaşlığı Programı’nda 2018 yılında minimum yatırım gereksiniminin 1 milyon dolardan 250 bin dolara düşürmesinin ardından ani ve dikkate değer bir başarı elde ettiği görülüyor. Türkiye’nin 2020 CIP’si için tam yıl rakamlarına henüz açıklanmış değil. 2020 tahminlerimiz Türkiye’ye yapılan başvuruların ABD’ye yapılan başvuruları da geçtiği yönünde. Pandemi sonrası akım güçlü olacak. “

Türkiye’nin cazibesini küçümsemeyin

Harvey: Türkiye, yatırım yoluyla vatandaşlık için bir numaralı ülkedir. En çok başvuru yapılan ülke. Ve neden böyle? Hükümetin politikaları yüzünden büyük ihtimalle. Çünkü insanlara karşı çok misafirperversin. Yine ülkenin gelir elde etmesi de önemli bir sebep. Para sadece vergi veya gayrimenkul ile üretilmez. Bu insanların çoğu Türkiye’de kalıyor. Tahmin edilenin aksine sadece Orta Doğu değil Tayland, Malezya ve Endonezya’dan çok sayıda müracaat alıyoruz. Türkiye’nin cazibesini küçümsemeyin. Sizi şaşırtabilir ama ABD ile vize konusunda bir anlaşmanız olduğunu unutmayın. Bu, pasaportunuzu daha da popüler hale getiriyor. Evet, Türk vatandaşı oluyorlar ve ardından yeşil kart almak için Amerika›ya gidiyorlar. Ya da vize için Avrupa ve ABD’ye başvuru yapıp seyahat edebiliyorlar”.

21,4 milyar dolar hacme ulaştı

Harvey, pandemi sonrası trendlerle ilgili de şunları söylüyor:

“Dünya çapında her 4 milyonerden 3’ü OECD ülkelerinde (zengin dünya) yaşadığı için, Batı’ya yatırım göçüne yönelik bu iştah açıcı piyasayı yükseltecek. Yatırımcı göçmenlerin ağırlıklı olarak gelişmekte olan ekonomilerden geldiği görülüyor. Bunların akımında da büyük yükselişler yaşanacak.” Yatırım göçünün dünyada büyük bir ekonomi yarattığını söyleyen Harvey: “2019’da analizimiz, doğrudan yatırım göç programlarına yatırılan toplam sermayenin yani, bu pazardaki şirketlerin ücretleri dahil değil, yalnızca çeşitli programların bir parçası olarak doğrudan katkıda bulunan yatırımlar, bağışlar ve ücretler ile birlikte yaklaşık 21,4 milyar ABD dolarlık bir hacme ulaştığını söyleyebiliriz. 2020’de, program katılımının önündeki pratik zorluklar nedeniyle bu toplamda bir düşüş oldu, ancak 2021 toplamının 2019’u aşmasını bekliyoruz”.

Yatırım vizesi rekabeti var

“Yatırım yoluyla vatandaşlık çekmek ülkeler için yeni bir ‘gelir’ yaratma yolu” diyen Harvey bunu şöyle anlatıyor: “Bazı ülkelerde insanlar yaşlanıyor ve ülkeler genç insanlar için savaşıyor. Dolayısıyla, göç bu ülkelerin çoğu için bir varlık-zenginlik haline geliyor ve bu varlıkları elde etmek için giderek daha fazla tanıtım ve imkan oluşuyor. Son yıllarda büyük değişiklik var aslında, belki sadece 6 veya 7 alternatif ülke vardı. Şimdi 2021’de 20 tane hedef var. Çok uzun olmayan bir süre önce 2008 veya 2009’da Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, Ukrayna ve ABD idi. Artık Avrupa’da, Afrika’da ve daha pek çok ülkede yatırım vizesi veren, bunun pazarlaması için savaşmaya başlayan ülkeler var. Kanada, ABD, Ukrayna ve Portekiz birbirleriyle savaşıyor, Japonya bile geçtiğimiz günlerde bu kişilere özel vize vererek savaşa girdi. Göçün gerçekten de, Kanada, Avustralya veya Yeni Zelanda gibi kuruluşlarından beri daha az geleneksel ülkeye göç etmek için bir yarış vardı. Şimdi insanlar seyahat edemiyor ama daha fazla okuyor. Tanıdığı yeni ülkelere de göç etmek istiyor. Düşünmek için bugünlerde daha fazla zamanları var”.

Yatırımcı Türkler, vatandaşlık için yeni alternatifler arıyor

HLG Global Yönetici Ortağı Jean-Francois Harvey Türklerin talepleriyle ilgili soruları şöyle yanıtlıyor:

Biz Türkler Kanada’yı, İngiltere’yi, Portekiz’i seçiyoruz. Sizce Türkler için başka fırsatlar var mı? Bu ülkeleri zaten popüler destinasyonlar oldukları için seçiyorlar. Dünyanın her yerinde birçok fırsat olduğunu biliyoruz. Tabii ki Türkiye’deki ilk sorunumuz Türk pasaportunun vizeye ihtiyaç duyması. Dolayısıyla vizenizi yenilemezseniz seyahat etmek için havalimanına gidemezsiniz, vizenizi sürekli kontrol etmeniz gerekir. Amerika’da, Avrupa’da klasik fırsatların var. Ama bundan daha fazlası var. Singapur’unuz var, biri sizi içeri alıyor, genel olarak iş adamları, Vanuatu gibi güzel yerler var ki bu bir fırsat dolu bir çünkü ülke çok düşük profilden sonra dünyaya açılıyor (Doğu Avrupa elbette açılıyor) Türkiye’de de popüler olmaya başlayan Kuzey Makedonya gibi ülkeler var. – Makedonya bir Avrupa Birliği ülkesi yolunda ilerliyor tabii… Evet, şimdilik değil ama olacak. Yani Kuzey Makedonya bir, o zaman Fransa, Fransa’nın yatırımcılar ve iş adamları için özel bir programı var ve bu durumdan dolayı onları her zamankinden daha fazla imkanlar sunuyor. Ve bu fırsatlar kesinlikle göçmenlikle ilgili değil, buna bağlı birçok iş olasılığı var. Son 29 yıldır gördüğüm şey şu ki, Singapur’da, Kanada’da başka herhangi bir yerde, yeni bir göçmen geldiğinde, fırsatlara o ulusun sakinlerinden farklı bir bakış açısıyla bakıyor farklı bir açıdan bakıyorlar. Bu insanların bu fırsatları görmeleri ve çok başarılı olmaları şaşırtıcı. Ben sadece Kanada’dan akçaağaç şurubu veya somon ihracatından bahsetmiyorum pek çok örnek sayabiliriz.

Merkezi Hong Kong’ta

1992 yılında Avukat Jean-Francois Harvey tarafından Kanada’da kurulan, daha sonra genel merkezi Hong Kong’a taşınan Harvey Law Group (HLG) dünyada Türkiye dahil olmak üzere, Brezilya, Kamboçya, Kanada, Grenada, Fransa, Endonezya, Fildişi Sahili, Malezya, Filipinler, Güney Afrika, Tayland, ve Vietnam gibi 20’den fazla ülkede hizmet veriyor. 29 yıldır bu işi yapıyor. HLG bu işi bireysel yapan acentelerden farklı olarak, dünyada işi bu olan uluslararası çapta birkaç avukatlık bürosu ve güvenilir bir hukuki danışmanlık hizmeti sunulmasını sağlıyor.

“Ülkelerin yetkilisiyiz aracı kullanmıyoruz”

LG Türkiye Ülke Müdür Çiğdem Sarıoğlu Ergut: “HLG 30 yıllık tecrübesiyle dünyada, yatırım yoluyla vatandaşlık ve oturma izni danışmanlığı konusunda uzman ve güvenilir hizmet veren büyük şirketlerden biri. Rakiplerimiz arasında ise Türkiye’de ofis açan tek şirketiz. HLG’nin Türkiye’de ofis açması, Türkiye vatandaşlarının yeni ülkelerde artan yatırım taleplerinin bir göstergesi.Yatırım yolu ile vatandaşlık programlarıyla hem Türk vatandaşlarına hem de Türkiye’de yaşayan yabancılara serbest dolaşım olanakları sunuyoruz. Yatırım yoluyla vatandaşlık veya oturma izni danışmanlığı konusunda çoğu ülke programının resmi yetkilisiyiz. Aracı kullanmıyoruz.”

Dünya

Okumaya devam et

GÜNCEL

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Yayınlanma:

|

Yazan:

İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmaların ardından ABD Başkanı Trump, iki tarafın ateşkes konusunda anlaştığını duyurdu. Trump, süreci doğrudan İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesiyle yönettiğini ve İran’ın da Katar Başbakanı aracılığıyla ikna edildiğini belirtti. Ancak İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in saldırılarını durdurmaması hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini açıkladı. İsrail ordusu da ateşkese rağmen İran’dan yeni füze saldırıları tespit ettiklerini bildirdi. Bölgede tam anlamıyla bir sükûnet sağlanamasa da, piyasaların tepkisinin ise dünden bu yana olumsuz olmadığını zaten belirtmiştik.

İran’ın misilleme olarak ABD’nin Katar ve Irak’taki tesislerine yönelik dün akşam saatlerinde yapmış olduğu saldırı pratikte korkulanın aksine piyasalarda ciddi anlamda bir rahatlatma yarattı. Kulağa tuhaf gelse de, İran’ın üç nükleer tesisine yönelik saldırıda reaktörlerin özellikle hedef alınmadığı, İran’ın da cevabını çok zayıf kalması piyasalarda ciddi bir rahatlama yarattı. Artık Hürmüz boğazını bilmeyen kalmadığına göre ve dünyanın petrol arzının neredeyse dörtte birinin geçtiği kanalın da kapatılmayacağı anlaşılınca, azalan arz endişelerine paralel petrol fiyatları adeta çöktü. Şöyle ki, haftanın ilk işlem saatlerinde haber etkisi ve panik ile 81,40 dolar seviyesine kadar yükselen brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah 69 dolarlı seviyelere kadar gerileyerek neredeyse %10 düştü.

ABD Başkanı Trump, İsrail ve İran’ın ateşkeste anlaştığını duyurması, küresel piyasalarda ilave olumlu bir hava estirdi. Yeni gün başlangıcında risk iştahını arttığını görüyoruz. Eski sükseli günlerinin hatrına, son günlerde biraz da olsun güvenli liman edası ile toparlanmaya çalışan dolar (DXY) bu sabah artan risk iştahının da yardımı ile 98 seviyesinin diplerine kadar geriledi. Bir başka açıdan bakarsak, dolar, 1986’dan bu yana en kötü ilk yarı performansına doğru emin adımlarla ilerlerken, herkes koşar adım dolardan (Trump etkisi ile) uzaklaşmaya çalışıyor. Diğer bir taraftan, jeopolitik risklerin azalması ve enerji fiyatlarında yaşanan geri çekilmenin de FED’in elini rahatlatarak faiz indirimlerinin önüne açacağı beklentisi güçleniyor. Japonya ve Avrupa gibi enerji ithalatçısı ülkelerin para birimleri olan YEN ve EUR da düşen petrol fiyatlarından destek buldu. Durum böyle olunca, EURUSD paritesi 1,16 seviyesinin üzerine yükselerek son dönemin zirvesini bir kez daha test ederken, dün bir ara 148 seviyelerine kadar giden USDJPY paritesi de bu sabah düşük 145 seviyelerine kadar geriledi.

Altının ons fiyatı risk-on moduna paralel 3,350 dolar seviyesine hafif de olsa gerilerken, gümüş 36 dolar seviyelerinin üzerinde kalmaya devam etti. Risk iştahını azalması ile hafta sonu 98bin dolar seviyesine kadar gerileyen ve son altı haftanın dibini test eden bitcoin yeniden 106bin dolar seviyesini dayandı. Büyük resmi tekrar hatırlamak gerekirse, günlük iniş çıkışların ötesinde, altın, gümüş ve bitcoin için, fiat para sistemine yönelik endişelerin arttığı bir ekosistemde, her anlamlı geri çekilmenin alım fırsatı yaratacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.

ABD borsaları geceyi %1 civarında yükselişle tamamlarken, bu sabah Pasifik’in diğer ucunda borsalar sert bir şekilde yükseldi. Kore borsası %3’e yakın yükselişle başı çekerken, Hong Kong borsası %2, gösterge endeks Tokyo ve Çin borsaları ise %1 yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’un da bugün güne yükselişle başlayacağını düşünüyoruz. Genel hatları ile, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’nin 65 dolar seviyelerine kadar gerileyen petrol fiyatları ile olumlu ayrıştığı, savaş günlerinde ise tam tersi etki ile olumsuz ayrışması ardından bugün yeniden olumlu bir seyir izlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Kafamızda deli sorular bile dolaşmaya başladı. Öyle ki, jeopolitik risklerin tırmanmasının gölgesinde geçen hafta faiz indirimini istemese de pas geçen TCMB’nin, belki de 45 gün beklemeden erken bir PPK toplantısı ile faiz indirimine soyunabileceğini düşünüyoruz. Bu minvalde, Türk tahvillerinin de bugün iyimser bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Faiz ile ters korelasyona sahip hisse senetlerine de, özellikle lokomotif görevi üstlenen bankacılık hisselerine alıcı gözle bakmak gerekebilir! TCMB’nin likidite politikasına paralel TLREF 46,44 seviyesinde ve %46 olan politika faizinin biraz üzerinde dünkü günü bitirirken, AOFM ise %46’da kalmaya devam etti. CDS risk primi bu sabah 310 baz puan seviyesinde….

Ortadoğu’da gerginliğin hızla sona ermesini olumlu karşılayan piyasaların dikkati şimdi iki hafta içinde sona erecek olan küresel gümrük tarifesi müzakerelerine çevrildi. Yukarıda da değindiğim üzere, FED Başkan Yardımcısı Bowman’ın, istihdam piyasasındaki risklere dikkat çekerek Waller’ın ardından faiz indiriminin yaklaştığına işaret etmesi, gözlerin bugün Kongre’de konuşma yapacak olan FED Başkanı Powell’a çevrilmesine neden oldu. Bugün menüde ayrıca ECB Başkanı Lagarde’nin de konuşmasının bulunduğunu not edelim. Bu gelişmeler cereyan ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizi dün %4,30 seviyesinin altını test ederek son yedi haftanın dibini gördü!

NATO Zirvesi bugün Lahey’de başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte (Hollanda eski başbakanı), görevdeki ilk zirvesinde ittifakı bir arada tutma sınavı verirken, savunma harcamalarının GSYH’nin %5’ine çıkarılması hedefi zirveye damgasını vurdu. ABD Başkanı Trump’ın güçlü baskısıyla şekillenen bu hedef, Avrupa ülkeleri için ciddi bütçe artışları anlamına gelirken, İspanya son dakikada bu taahhüde açıkça itiraz ederek istisna aldı. Rutte, krizi tırmandırmadan yönetmeye çalışsa da, zirve Trump’ın agresif tutumu ve Avrupalı liderlerle olası sürtüşmeleri nedeniyle tartışmalı geçmeye aday.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

“Suçum, Umut Etmekti”

Yayınlanma:

|

Yazan:

“Bir sabah, genç bir birey hiçbir neden belirtilmeden susturulduğunu fark etti.”
Kafka’nın Davası, Josef K.’nın bilinmeyen bir suçlamayla sürüklendiği karanlık bir sistemin hikâyesiydi. Bugünse Türkiye’de binlerce genç, kendi adalet arayışında görünmez duvarlara çarpıyor. Tek fark: Buradaki suçlama çoğu zaman “bir şey istemek” kadar belirsiz, ceza ise “hiçbir şey elde edememek” kadar sessiz.

Kafkaesk Hukuksuzluk
Türkiye’de hukuk artık adaletin değil, itaati garanti altına almanın aracı. Mahkeme salonları gerçeğin değil, niyetin sorgulandığı sahnelere dönüşmüş durumda. Tıpkı Dava’daki gibi, kimse neyle suçlandığını tam olarak bilmiyor ama süreç başlıyor. Ve başlarsa da durmuyor. Gençler yargılanmasa da yorgun düşüyor; çünkü herkes bir gün “sıra bana gelir mi?” kaygısıyla yaşamaya başlıyor.

Ekonomik Çöküşün Sessizliği
Üniversite diploması, artık bir umut değil; çoğu zaman boş bir cüzdanın eki. Bir kuşak, mesleksizlikle, işsizlikle ve çaresizlikle cezalandırılıyor. Diplomalı ama üretime katılamayan, eğitimli ama geleceği çizilemeyen yüz binlerce genç, sanki “gelecek inşa etme” suçu işlemiş gibi toplum dışına itiliyor. Ebeveynlerine yük olmamak için geçici işlerde boğuluyor, göç fikrini içinden sesli telaffuz ediyor.

Sosyal Medyanın Sahte Tesellisi
Gerçek mutsuzlukların üzerine filtre çekiliyor. Instagram’da kariyer yapıyor gibi gözüken birçok genç, aslında annesinin evinde sabaha
kadar iş ilanı kovalıyor. LinkedIn’de “network” peşinde koşarken özgeçmişinin son satırına yeni bir şey yazamamanın ağırlığıyla eziliyor. Gerçek başarıların sesi duyulmuyor çünkü sistem “gösteriyi” ödüllendiriyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yapay Zekânın Beyne Zararları: Fark Edilmeyen Tehditler

Yapay zekâ (YZ), hayatımızın her alanına entegre olmaya devam ederken, insan psikolojisi ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri giderek daha fazla sorgulanıyor. Doğrudan fiziksel bir tehdit oluşturmamakla birlikte, YZ’nin dolaylı yollarla beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Özellikle yoğun dijital etkileşim, bireyin bilişsel işleyişini ve psikolojik dengesini tehdit edebiliyor.

1. Aşırı Ekran Kullanımı ve Dijital Bağımlılık

YZ destekli sosyal medya, video uygulamaları ve içerik algoritmaları kullanıcıları ekran başında daha uzun süre tutmak üzere tasarlanıyor. Bu durum, dikkat dağınıklığı, uyarıcıya bağımlılık, hatta dopamin sisteminin bozulması gibi sonuçlar doğurabiliyor. Bilimsel araştırmalar, uzun süreli dijital maruziyetin beynin karar alma, öğrenme ve hafıza merkezlerini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koyuyor.

2. Karar Verme Yetisinin Zayıflaması

Yapay zekâdan sürekli destek alınması, bireyin kendi karar verme mekanizmasını kullanma sıklığını azaltıyor. Bu durum zamanla bilişsel atalete (tembelliğe) yol açabiliyor. Kendi düşünme süreçlerini devre dışı bırakma eğilimi, uzun vadede analitik düşünme becerilerinin zayıflamasına neden olabilir.

3. Yaratıcılığın Azalması

YZ araçları, yazı yazma, görsel üretme ve içerik tasarlama gibi birçok alanda kullanıcıyı destekliyor. Ancak bu destek zamanla insan beyninin yaratıcı merkezlerini yeterince çalıştırmama riskini de doğurur. Rutinleşmiş ve hazır içeriklerle çalışan beyin, yeni fikirler üretme konusunda daha az zorlanır ve zamanla yaratıcılık kabiliyetini köreltebilir.

4. Bilgi Tembelliği

“Nasıl olsa yapay zekâdan öğrenirim” düşüncesiyle hareket eden bireyler, öğrenme motivasyonlarını kaybedebilir. Bu, özellikle öğrenciler ve genç kullanıcılar için tehlikeli bir zihinsel konfor alanı oluşturur. Uzun vadede bilgiye ulaşma becerisi gelişir, fakat bilgiyi işleme ve içselleştirme becerisi geriler.

5. Stres ve Kaygı

YZ’nin iş gücünü tehdit etmesi, sosyal medyada tetiklediği karşılaştırma kültürü ve gelecekteki bilinmezlikler, bireylerde kaygı ve stres düzeylerini artırabilir. Özellikle genç nesilde “yerini yapay zekâya kaptırma korkusu” giderek yaygınlaşmaktadır.

Araç mı, Tehdit mi?

Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bireyin bilişsel yetilerini destekleyebilir. Ancak aşırı bağımlılık, pasif kullanım alışkanlıkları ve yaratıcılıktan uzaklaşma, beynin uzun vadeli sağlığı için tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, YZ ile olan ilişkimizi bilinçli, sınırlı ve dengeleyici şekilde kurmak hayati önem taşır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.