Connect with us

EKONOMİ

ZİNCİR MARKETLER ÇOK MU KAR EDİYOR?

Yayınlanma:

|

✅ Zincir Marketler niçin Günah keçisi ilan edildi?
✅ Zincir Marketler Enflasyonun nedeni mi?
✅ Fahiş fiyat uyguluyorlarsa karları da fahiş olması gerekmiyor mu?
✅ Zincir Marketler çok mu kar ediyor?
✅ Zincir Marketler mağaza başına ne kadar kar ediyor?
✅ Zincir Marketler çalışan başına ne kadar kazanıyor?
✅ Zincir Marketlerin kaç mağazası var, kaç çalışanı var?

 

Fahiş fiyat uyguladıkları suçlamaları ile karşı karşıya kalıp; Enflasyon ve fiyat artışların baş düşmanı ilan edilen Zincir Marketlerde karlılık ne durumda. Öyle ya fahiş fiyat uyguladıklarına göre çok kar elde etmeliler. Günah Keçisi ilan edilen Zincir Marketlerin bilançolarını  yakından incelediğimizde işin renginin o kadar olmadığı, haksızlık yapıldığı ortaya çıkıyor. En azından rakamlar ile söylemler örtüşmediği gibi ciddi sapmalar var. Bu market işi çok karlı biz de bu işi yapalım; “eşim 2 çocuğumla bu işi başkasını çalıştırmadan da yaparım” diyenler bu yazıyı okumadan paralarını yatırmasın bence! İşin aslı uzaktan görüldüğü gibi değil.

ÇALIŞAN VE MAĞAZA SAYISI NE KADAR?

Değerlendirmeye alınan 5 mağaza zincirinin 2021 sonunda toplamda 23.228 mağazası; 162.226 çalışanı istihdam ediyordu. 2022 ilk dokuz ayında mağaza sayısı 1.948 artarak 25.176 adete ulaşırken; çalışan sayısı da 19.948 artarak 182.174‘e ulaşmış durumda.

Bilanço ve rakamlar ile dikkat dağıtmayacağım. Bu sefer herkesin anlayacağı şekilde basite indirgeyerek durumu anlatacağım. Zincir Market denince iki veriden karlılığa bakalım. Birincisi; inceleyeceğimiz 5 market zincirinin 2022’deki toplam 25.179 mağaza sayısına göre bu marketler ne kadar kazanıyor! İkincisi; yine 5 market zincirinin toplam istihdam ettiği 182.174 çalışan başına ne kadar kar ettiği!

MAĞAZA VE ÇALIŞAN BAŞINA ORTALAMA NE KADAR KAR EDİLİYOR

A101 Yeni Mağazacılık A.Ş Borsa’da işlem görmediği için, KAP’da mali verileri yer almıyor. Firmanın sitesinde de yayınlanmıyor. Bu nedenle 11.000′den fazla mağazası 61.000′den fazla çalışanı olan A101’i değerlendiremiyoruz. Karlılığını bilmediğimiz için de mağaza ve çalışan başına karlılığı da hesaplayamıyoruz. Paylaşırlarsa seve seve değerlendiririz. Açık kaynaklardan ( KAP bildirimleri )  elde ettiğimiz bilgiler ile BİZİM TOPTAN, BİM, MİGROS, ŞOK MARKETLER ve CarrefourSA‘nın verileri bize sektör hakkında net bilgiler veriyor. O zaman değerlendirmeye aldığımız beş zincir market firmalarına bakalım.

BİZİM TOPTAN

2021 sonuna göre; BİZİM TOPTAN‘ın 173 mağazası; 1.726 çalışanı var. Toplam Karlılığı da 82,2 milyon TL.  BİZİM TOPTAN 2021 yılında mağaza başına 475 bin TL kazanmış; yuvarlarsak aylık ortalama 40 bin TL yapar. Çalışan başına da yıllık 48 bin TL kazanmış. Aylık çalışa başın sadece 4 bin TL yani. 2021’de Mağaza başına en çok kazanan BİZİM TOPTAN olduğu düşünüldüğünde bir yatırımcı için aylık 48 bin TL gelir ve çalışan başına sadece 4 bin TL aylık gelir ne kadar yatırımcıyı mutlu eder tartışılır.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; BİZİM TOPTAN’ın 178 mağazası; 2.206 çalışanı ile 92 milyon TL karlılığı yakaladı. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 517 bin TL karlılık yaptı. Mağaza başına Aylık ortalama 57 bin TL kazandı. Çalışan başına yıllık karlılık da 42 bin TL olarak gerçekleşmiş durumda. Aylık ortalama çalışan başına 4 bin 666 TL kazandı yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

MİGROS

2021 sonuna göre; MİGROS‘un  2.565 mağazası; 40.470 çalışanı var. 20221 yıllık Karlılığı da 358,9 milyon TL.  MİGROS 2021 yılında mağaza başına 140 bin TL kazanmış; yuvarlarsak aylık ortalama 12.666 TL yapar. Çalışan başına da 9 bin TL kazanmış. Aylık firmanın kazancı da 750 TL demektir. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; MİGROS’un 2.750 mağazası; 44.142 çalışanı ve 1,4 milyar TL karlılık açıkladı. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 514 bin TL karlılık yakalamış durumda. Aylık ortalama 57 bin TL demektir. Çalışan başına karlılık da 32 bin TL olarak gerçekleşmiş durumda. Aylık ortalama personel başına 3.555 TL yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

BİM – BİRLEŞİK MAĞAZACILIK

2021 sonuna göre; BİM‘in  10.489 mağazası; 70.197 çalışanı var. Toplam Karlılığı da 2,9 milyar TL.  BİM 2021 yılında mağaza başına 281 bin TL kazanmış; aylık ortalama 23 bin TL yapar. Çalışan başına da yıllık 42 bin TL kazanmış. Aylık çalışa başın sadece 3.500 TL yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; BİM’in 11.274 mağazası; 79.817 çalışanı var. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 426 bin TL karlılık yakalamış durumda. Aylık ortalama 47 bin TL demektir. Çalışan başına karlılık da 60 bin TL olarak gerçekleşmiş durumda. Aylık ortalama çalışan başına 6.666 TL kazanmış yani.

ŞOK MARKETLER

2021 sonuna göre; ŞOK‘un 9.247 mağazası; 39.659 çalışanı var. Toplam Karlılığı da 318,9 milyon TL.  ŞOK 2021 yılında mağaza başına 34 bin TL kazanmış; aylık ortalama 2.833 TL yapar. Çalışan başına da yıllık 8 bin TL kazanmış. Aylık çalışa başın sadece 666 TL yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; ŞOK’un 10.141 mağazası; 45.264 çalışanı var. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 178 bin TL karlılık yakalamış durumda. Mağaza başına Aylık ortalama 19.777 TL demektir. Çalışan başına karlılık da 40 bin TL olarak gerçekleşmiş durumda. Aylık ortalama 4.444  TL yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

CarrefourSA

Değerlendirilen zincir mağazalardan Zarar sarmalından kurtulamayan tek firma CarrefourSA. Firma son 5 yıldır karlılığı yakalayamadı.

2021 sonuna göre; CarrefourSA‘un 754 mağazası; 10.174 çalışanı var.  2021 yıl sonunda 430 milyon TL zarar etti.  CarrefourSA 2021 yılında mağaza başına 571 bin TL zarar etti. Çalışan başına da yıllık 42 bin TL zarar etti.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; CarrefourSA’nın 836 mağazası; 10.745 çalışanı var. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 221 bin TL zarar etti. Çalışan başına yıllık zararı 17 bin TL oldu.

BU İŞ YAPILIR MI?

Yukarıda bilinen ve fahiş fiyat suçlaması ile karşı karşıya kalan zincir marketlerin mağaza başına ve çalışan başına ne kadar kar elde edildiğini düşündüğümüzde; “eşim ve 2 çocuğum ile bu işi yaparım” derseniz; 7 gün ortalama 12 saat çalışıp; kişi başı 4 bin TL’den 4 kişi ailece ortalama aylık 16 bin TL kazanacaksınız! Karar sizin! Kişi başı asgari ücret altında geliri kabul ettiniz demektir.

Firmalar açısından baktığımızda hemen hemen hepsinde aylık bazda çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış!

ZİNCİR MARKETLERİN MALİYETLERİ NASIL ARTTI!

Zincir marketlerde fiyatların artmasında hiç kuşkusuz girdi maliyetlerin artışının etkisi oldu. Başka bir ifade ile zincir marketler ürünlerin fiyatlarını aynı maliyet ile alıp karlılıklarını kat ve kat artırmadı. Bir defa Elektrik, İşçilik, Nakliye, Kira gibi giderler özellikle son 2 yılda arttığı için ister istemez aynı ürünü aynı fiyata satamadılar. Üstelik yüklü miktarda alımlarda uygun fiyata mal almalarına rağmen, girdi maliyetlerindeki artışa göre karlılık düzenlediğinde ister istemez fiyatlar da kendiliğinden arttı. Genel ya da Gıda Enflasyon artışını zincir marketler üzerine yüklemek işin kolay tarafı, o zaman akaryakıt, enerji, işçilik maliyetleri nasıl arttı? Zincir Marketler bu girdilerin fiyatını artıramadıklarına göre Enflasyona göre, maliyete artışına göre satış fiyatını ayarlayan Zincir Marketlere yüklenmek “algı operasyonundan” başka bir şey olmadığı yönünde şüpheleri de artırmış durumda. Enflasyonu Zincir Marketler yaratıyor suçlamasının toplumdaki karşılığı her geçen gün azalıyor, inandırıcılığı azalıyor. Zira son seçimlerde marketlere alternatif kurulan market çadırlar seçimin ertesi günü kapatılması nasıl açıklanacak? Vatandaş soruyor; Zincir Marketler neden Enflasyon sonuç ise; Tarım Kredi Kooperatiflerinde hangi ürün yarı fiyatına? BİM CEO’sunun açıklamalarına karşı çıkan Ülker Grubuna bağlı ŞOK Marketler ürünleri yarı fiyatına satsın da o zaman görelim! Demek ki Fahiş Fiyat söyleminin altı dolu değil, gerçekliği de! Raf ömrü, alternatif maliyet, serbest piyasa ekonomi koşulları dikkate alınmadan sadece zabıta tedbirler ile denetimler yapılıp cezalar kesilmesi Enflasyonu ve Fiyat artışını engellemiyor, alakası da yok zaten. Fiyat artışının ve Enflasyonun kontrol altına alınması için buna neden olan koşulların ve nedenlerinin ortadan kaldırılması gerekir. Sonuca değil, nedene odaklanmadan yapılan girişimlerin inandırıcılığı olmuyor! Enflasyon sorununa Çözüm de olmaz zaten! Enflasyon düşse de görünen o ki fiyat artışları uzun bir süre daha devam edecek…

Enflasyon ile mücadele Market fiyatları kontrolü ile değil; Tarım Politikasına odaklanmayla, girdi maliyetlerini düşürmekle; Planlı Kalkınma Stratejileri ile Sanayi girdilerinin üretilmesiyle, liyakat sahibi ekiplerle, en önemlisi GÜVEN ortamı sağlamayla olur! Geleceğini göremeyen hiç bir toplum geleceğini de planlayamaz! Bazı şeyleri belli ki yaşayarak öğreneceğiz!

Erol TAŞDELEN – Ekonomist    www.bankavitrini.com

EKONOMİ

Prof. Dr. İzzettin ÖNDER: Oyunculara değil, oyuna bakılmalıdır

Yayınlanma:

|

Yazan:

Son zamanlarda aşırı para harcayarak, adeta savurarak reklamlarını yapanlar yanında, bir banka müdiresi aracılığı ile inanılmaz kazançlar sağlayanlar, gazete haberi olarak hepimize ilginç gelmektedir. Ben şöyle düşünüyorum ki, sahnedeki olayların ilginç yanı ile değil, sahne gerisini düşünerek, bu olayların altan alta fısıldadıklarına bakılmalıdır. Bu işlere bulaşanların yargıya sürüklenmeleri, hatta mahkum edilmeleri insanlarımızı rahatlatıyor olabilir. Daha da ileri giderek, yeni kabine oluşumu sonucunda ülkemizde artık her türlü kaçak işlerin takibe alındığı ve düzgün bir topluma doğru yol alındığı görüntüsü de oluşabilir ve bundan siyasi erk kendi lehine prim dahi toplama yüzsüzlüğü gösterebilir. Şu “yüzsüzlük” sözcüğünü biraz abartılı bulabilirsiniz, değerli okur dostlarım. Hayır, hiçbir abartı yok, bakın anlatayım!

Değerli dostlar güney Amerika limanlarından Ortadoğu’ya eroin taşıyan gemilerin Türkiye’de bir limana yanaştığı haberinden sonra, her nedense o mallara ne olduğu, hangi rütbede ya da makamda insanlar arasında tartışma konusu oluşturduğu gibi konular, sanırım biraz meçhul kaldı. Gazeteler hangi siyasinin aile fertlerinin çoluk çocuklarının ne tür işlerle milyoner, belki de milyarder olduğunu, biraz mahcup bir ifade ile ima etmedi mi?

Neyse, gazete muhabirlerinin ancak cesaretle verebileceği haberler üzerinde sörf yaparak anlamsız risk almaya fazla bir neden göremiyorum, çünkü kanıtları açık ve belirgin olmayan olaylar üzerinde konuşmak doğru olmaz. Ancak, gözle görülmedik, medyada açıkça ifade ya da ifşa edilmemiş olaylara da, ekonominin gidişatına bakarak belirli oranda tanı koymak olasıdır. İşte bugün, ele aldığım konunun üzerinde böyle bir tanı koyma denemesi yapmak istiyorum.

Her şeyi bir tarafa bırakalım, konut kiralarına, siyasilerin maaş rakamlarına, alınan huzur haklarının vergisinin dahi bizlere yıkılmasına, toplumun ufak da olsa bir kesiminin yaşam standardına bakıldığında, nerede ise ABD’de üst düzey yaşam standardı görülüyorsa, bu işte bir yanlış var demektir. Yeni sanayi patronlarının geçmişin ilk kuşak patronlardan daha farklı olduğu da doğru olmakla beraber, ben böylesi para savurma işini yeni patronlarda dahi görmediğimi -hatta görmek istemediğimi- düşünüyorum. Peki, o zaman henüz orta gelir tuzağını dahi aşamamış olan ülkemizde bu şatafat, bu ABD ya da Avrupa burjuvazisinin üst kademesinin yaşam standardı nasıl olabiliyor? Hatta işi biraz da ekonomi içine çekerek sorgulayalım, böylesi çöküşe rağmen, nasıl oluyor da siyasilerde hiç panik havası yok, halk da oldukça makul şekilde işlerini sürdürebilmektedir.

Bunun en masum nedeni Türkiye’nin resmen işgal edilmesinde/ettirilmesinde aranmalıdır. İşgal en basit anlatımla, aşırı emek sömürüsü ve vergi kaçakçılığı sonucunda ekonominin çöküşü demektir. Başta Suriyeli emekçiler olarak, hangi dil konuştukları dahi belli olmayan insanlar tam bir köle misali ekonomi içinde hem erimekte, hem de ekonomiyi eritmektedir. Köle gibi sendikasız ve garantisiz çalıştırılan yabancı emekçiler belki bir daha yurtlarına da dönemeden buralarda sefil vaziyette yaşamlarına son vereceklerdir. İş bununla da bitmemekte, ucuz emek gücüne dayanan sermaye, emek üzerindeki yükümlülüklerden de azade olarak sadece kamu gelirlerini törpülemekle kalmamakta, fakat aynı zamanda da hiçbir verimlilik artışı yapma yoluna gitmemektedir. Daha teknik söylemek gerekirse, emek sömürüsü yükselebildiği oranda üretimde makine yerine emek istihdam edilmektedir. Sermayenin organik bileşiminin emek lehine devam etmesi, verimliliği olumsuz etkilemektedir. Bu yapıdaki bir ekonominin ekonomik aşama yapması ve orta gelir tuzağından kurtulması hayal bile edilemez. İlginçtir ki, bu koşullarda dahi, teorik olarak Türkiye ilk ona hatta ilk beşe dahi girebilir. Acaba siyasilerin hayaline kapıldıkları gericilik bu olabilir mi! Bu ifademe şaşıracaksınız belki, ama şöyle olur. Nüfusumuzu bugünkünün beş katına, hatta on katına yükselttiğimizde, herkes sadece kendi tükettiğini üretip, tüm üretimi ulusal gelire dahil ettiğimizde ulusal gelirimiz de bugünkünden çok daha yüksek olarak, muhtemelen çok düşük fert başına gelir ölçütü ile de olsa ilk on ekonomi arasına gireriz, ne var ki beyni olmayan şişman ve göbekli bir yaratık olarak.

Son günlerde sorgulanan, mahkemeye sürüklenen medyatik zanlılar yukarıdakinden farklıdır, fakat aynı kategori olayın doğal sonuçlarıdır. Bu suçlar, denetimsiz, kayıt sistemini oturtulamamış, çünkü verimsiz bir ekonomik yapı ile dünya çapında bir şeyler yapmaya çalışan bir ekonominin işitilemeyen sızlanışlarıdır. Mesele kara para sorunudur. Karşı karşıya olduğumuz mesele, kara para ile kişisel, hatta ulusal düzeyde refah arama çabalarıdır. Meselenin özünde, kayıt-dışılığın sürdürülmesi, makro düzeyde ulusal sorunların perdelenmesi ya da baskılanması, fakat bu arada bu işin simsarlığını yapanların ise, hangi alanda olursa olsun, ‘Bal tutan parmağını yalar’ misali dünyalığını yapması, yaptıktan sonra da şımarıklığını kusma meselelerinden ibaret gibi gözüküyor.

Siz zanneder misiniz ki, büyük hırsızlıklar ya da bazı cinayetler bireysel ya da birkaç kişinin girişimi ile yapılmaktadır! Hayır, güneşin altında her şey görülmekte ve kaydedilmektedir. Peki, bütün bu zeka parıltısı sanılan oyunlar neden ortaya çıkamamaktadır, diye sorarsanız, yanıtım, işin ucunun nerelere kadar gittiği ile ilgilidir, derim. Zaten kurgunun zeka parıltısı olduğu iması, ilintilerinin girift olduğu anlamına gelir, yoksa bir süreç ya da oluşum gerecekten ne kadar zeka parıltısı olursa olsun, gözü ve kulağının her yerde olduğunu bildiğimiz, ya da öyle olmasını dilediğimiz büyük varlığın radarına mutlaka girer.

Gerek basit emek sömürüsü, gerek devasa servet sömürüsü, boyutları çok farklı da olsa aynı hamurun ürünüdür. Meselenin kapitalizm ve sosyalizm bağlamı olmakla beraber, burada o konuya girerek kolaycılığa kaçmayacağım. Bu sistemin içinde kalarak, hiç değilse kısmi çözümle konuları makul düzeye indirgeme tartışmalarında, sorunun “Balık baştan kokar!” özdeyişi bağlamında ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Buna rağmen mesele tam olarak çözülemez. Size tarihi bir hikaye anlatayım. Geçmişte bir Amerikan uçak firmasının Türkiye’de bazı usulsüz ticari işlemlere giriştiğini yazan TIME dergisinin o sayısı ülkeye sokulmadı. Ne ilginçtir ki, aynı firmanın bir kuzey Avrupa ülkesi kraliyet ailesiyle de benzer ilişkiye girdiğini gazetelerden öğrendik. Kısacası bir ürünün ya da kişinin fiyatı varsa, düzeyi tartışma konusu olur. Önemli olan fiyatın olmamasıdır! Bu da sistem meselesidir. Ne var ki, bu sistemde de, halkın yararına bazı şeyler yapılabilir, yeter ki, karar mercii karşı tarafta olabilsin!

Evrensel.net

Okumaya devam et

EKONOMİ

Citi, 2024’de Türkiye’de ekonomik büyümede keskin bir yavaşlama bekliyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Citi, bugün yayınladığı bir raporda, Türkiye’nin bu yıl beklenenden daha güçlü bir performans sergilediğini ancak 2024’te ekonomik aktivitede gözle görülür bir yavaşlama beklediğini belirtti.

Citi, daha sıkı finansal koşullar nedeniyle GSYİH büyümesinin yavaşlayacağını tahmin ediyor. Bankanın 2023 için tahmini GSYİH tahmini %4,2 ve bunun 2024’te %0,4’e yavaşlaması bekleniyor. 2025 yılı için büyüme beklentisi ise yüzde 3,5 olarak belirlendi.

Citi ayrıca, Türkiye’de bu yıl %53,9 olması beklenen Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) 2024’te %62,7’ye yükseleceğini ve 2025’te %27,7’ye yavaşlayacağını tahmin etti.

İşsizlik oranının bu yıl %9,6 olacağı, 2024’te %12,4’e yükseleceği ve ardından 2025’te %12,1’e düşeceği tahmin ediliyor. USD-TRY kuruna gelince, Citi’nin tahmini 2024 için ortalama 35,93 ve 2025 için 41,59. Bu yılın ortalamasının 25,99 olduğu tahmin ediliyor.

Banka şunları yazdı:

“Beklenenden daha güçlü bir büyüme performansının yaşandığı bir yılın ardından, 2024’te ekonomik faaliyette gözle görülür bir yavaşlama bekliyoruz. Artan finansal koşullar ve zayıflayan küresel faaliyet nedeniyle ihracatın yumuşaması nedeniyle öne sürülen tüketim olgusunun hız kaybetmesiyle, GSYİH büyümesinin bu yıl tahmin edilen %4,2’den 2024’te %0,4’e yavaşlamasını bekliyoruz.

Bize göre, Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından görünüm konusunda büyük bir belirsizlik var. Yetkililerin normalleşme/sıkılaştırma sürecine devam edip etmeyeceği veya seçimlerden sonra alışılmışın dışında politikalara geri dönüp dönmeyeceği yatırımcı duyarlılığının şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak.

Temel durumumuzda ilk senaryoyu kullansak da, Orta Doğu’daki çatışma ve ekonomik faaliyette öngörülen keskin düşüş, zaten zorlu olan görünümü daha da karmaşık hale getirebilir.

Ayrıca, 2024’te GSYİH’nın yaklaşık %6,5’i olarak tahmin edilen nispeten geniş bir bütçe açığı, yetkililerin olumsuz şoklara karşı koyması için sınırlı politika alanı bırakıyor.

Yabancı yatırımcıların Türk varlıklarına olan riskinin düşük olmasına rağmen, dikkat çeken zorlu zeminin, düşük makroekonomik görünürlüğün ve büyük dış finansman gereksinimlerinin para birimi ve tahviller için zorlu bir görünüme işaret ettiğine inanıyoruz.”

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

S&P Türkiye’nin kredi notunu yükseltti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan pozitife revize etti. S&P raporunda, politika yapıcıların aşırı ısınan ekonomiyi soğutmak konusunda ilerleme kaydettiği, Merkez Bankası’nın azalan net döviz rezervlerinin yavaşça artmaya başladığı ifade edildi.

Merkez Bankası’nın Haziran ayından beri politika faizini yüzde 31,5 artırdığı, bu durumun da yurt içi tasarruflarda dolarizasyonu azalttığı vurgulandı. S&P Eylül ayında Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit ederken, kredi notu görünümünü “negatif”ten “durağan”a çıkarmıştı.

Resim

Resim

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.